Nescafé ve Türk Eğitim Vakfı (TEV), 81 ilde öğrenim gören gençlere teknoloji desteği sağlamak için geçen yıl başlattığı iş birliğini bu yıl da sürdürüyor. Şimdiye kadar üniversiteli öğrencilere burs ve online eğitim desteği veren iki kurum, bu yıl pandemi nedeniyle de artan teknoloji ihtiyacına karşılık öğrencilere Türk Eğitim Vakfı’nın başlattığı “Uzaktan Eğitimde Eşit Fırsat Hareketi” ile destek veriyor. Nescafé, bu uzaktan eğitim hareketini çektiği filmle de sosyal medya üzerinden gençlere duyuruyor.
Gençlerin en sevdiği kahve markası olan Nescafé’nin, iki yıl önce Türk Eğitim Vakfı ile imza attığı iş birliği, bu yıl “Uzaktan Eğitimde Eşit Fırsat Hareketi” ile hız kesmeden devam ediyor. Bugüne dek yapılan çalışmalarla uzaktan eğitime teknolojik desteğin yanı sıra bursiyerlerin Nestlé’de staj imkanına kadar gençlerin eğitimine maddi ve manevi pek çok alanda katkı sağlandı. Nescafé aynı zamanda “Uzaktan Eğitimde Eşit Fırsat Hareketine desteğini, imza attığı kısa ama etkili mini filmi de sosyal medya kanallarından gençlerle buluşturdu.
Nescafé, TEV ile iş birliğini, yedi yıldır kendilerini üst üste Türkiye’nin en sevilen kahvesi seçen gençlere teşekkür etmek amacıyla başlattı. Şimdiye kadar bursiyerlere sadece maddi katkı sağlamakla kalmayan marka; gönüllü olarak Nescafé çalışanlarının sağladığı mentorluk desteğiyle gençlere eğitim ve iş hayatında ihtiyaç duydukları rol modelleri sunarak, manevi olarak da yanlarında yer aldığını gösterdi. Nescafé, gençler sadece gelecek hayalleri ile meşgul olsun, eğitimlerine kesintisiz devam edebilsin diye 81 ilde genç öğrencilere verdiği teknoloji desteğiyle onların yanında olmayı sürdürüyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: Uzaktan
KimlikBasit ile Banka Hesapları Uzaktan Açılabilecek
Finansal hizmetlerde teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte hizmet ağları ve iş modelleri kökten bir değişim geçiriyor. Koronavirüs (COVID-19) salgınıyla ortaya çıkan “sosyal mesafeli” yeni hayat tarzı, finans sektöründe dijitalleşmenin artık bir seçim değil, zorunluluk olduğunu gösteriyor. Finansal teknolojiler geliştirmeyi ve bunları büyütmeyi hedefleyen Insha Ventures, bu ihtiyaca Avrupa’da sunduğu dijital bankacılık hizmeti insha’nın dijital müşteri edinimi tecrübesinden elde ettiği kazanımlarla cevap veriyor. Personel ve müşterinin yüz yüze gelme ihtiyacını ortadan kaldırarak yapılan işlem sürecini dijital ortamda başlatıp dijital ortamda sonlandıran KimlikBasit, hizmetini bankalara ve finans kuruluşlarına sunacak.
Fintech girişim kurucusu olarak 2020 yılı Ağustos ayında faaliyetlerine başlayan ve Albaraka Türk tarafından kurulan Insha Ventures, müşterilerine geleceğin teknolojilerini sunmaya devam ediyor. Son olarak KimlikBasit isimli yenilikçi teknolojisini tanıtan Insha Ventures, özellikle finansal hizmet veren kuruluşlar için gerekli “kimlik tespiti” ve “sözleşme” süreçlerinin fiziki olarak yürütülmesi zorunluluğunu ortadan kaldırıyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) 1 Ocak 2021’de yürürlüğe sokacağını açıkladığı ve taslağını yayımladığı yeni tebliği gereği bankalar ve finansal kuruluşlar uzaktan müşteri edinebilecekler. Finansal hizmet veren kuruluşlar için müşteri edinim aşamalarındaki “Kimlik Tespiti” ve “Sözleşme” süreçlerinin fiziki olarak yürütülmesi zorunluluğu da ortadan kalkıyor. insha Ventures’un sunduğu KimlikBasit sistemi, pandemi döneminde potansiyel müşteriler ile finansal hizmet veren kuruluşlar arasında teması sıfırlayarak müşteri olma sürecinin dijital ortamda tamamen uzaktan yürütülmesinin önünü açıyor. Böylece operasyon yükü ile kâğıt, posta ve kurye masrafı gibi maliyet unsurları da ortadan kalkıyor.
Insha Ventures, halihazırda Almanya’da bulunan dijital bankacılık hizmeti insha’nın müşteri kabul süreçlerinde kullandığı sistemi Türkiye’de uygulanmaya başlayacak olan yeniliğe adapte ediyor. KimlikBasit markasıyla yola çıkacak olan teknoloji, yenilikçi sistemde müşteri olmak isteyenlerin dijital kanallar içinden bir çağrı merkezi temsilcisiyle görüntülü görüşme gerçekleştirmesini sağlayacak. Müşteriyle iletişim kuran doğrulama personeli, müşterinin kimliğini veya pasaportunu göstermesini ve kendisini doğrulmasını isteyecek. NFS, OCR gibi gelişmiş teknolojilerin de kullanılacağı süreçlerden sonra gerçekleşecek onay ile hesap açma ve imzalı finansal işlemler gibi durumlar için banka şubesine gitmeye gerek kalmayacak.
KimlikBasit’in büyük bir enerji ve ekip ruhuyla yola çıkacağını belirten Insha Ventures CEO’su Yakup Sezer;
“Uzaktan Müşteri Edinimi süreçlerinin yasal zemine ulaşması ile finans sektörü yeni yıl itibariyle bambaşka bir müşteri edinimi deneyimine kucak açıyor. 3 yıl önce Almanya’da başlayan insha yolculuğumuzda bugüne kadar 200.000’den fazla müşteri doğrulama süreci yaşadık. Şimdi bu eşsiz deneyimi ve teknolojik altyapımızı Türkiye’ye taşıma vakti. KimlikBasit, BDDK Uzaktan Müşteri Edinimi tebliğine tam uyumu ile iş ortaklarımızın tüm KYC yükünü sırtlamaya hazır.” diyerek sözlerine devam etti.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Uzaktan eğitimde daha kısa eğitim süresi ve sık molalar başarıyı artırıyor
Pandemi salgını hayatın birçok alanını olduğu gibi eğitimi de olumsuz etkiledi. Öğrenciler, pandemi öncesinde olduğu gibi düzenli olarak örgün eğitime devam edemedikleri gibi uzaktan eğitimde de adaptasyon sorunları yaşıyor. Uzmanlar, öğrencilerin uzaktan eğitimde dikkatlerini verebilmeleri için ders sürelerinin maksimum 20-30 dakika olması ve 15 dakikalık sık molalar verilmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca uzmanlar, çocukların pandemi öncesinde olduğu gibi sabah erken saatte uyanmaları, kahvaltıdan sonra okula uygun giysilerle ebeveynler ve öğretmenleri tarafından ders başına oturmalarının sağlanması gerektiğini ifade ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Neriman Kilit, pandemi nedeniyle zorunlu olarak uygulanan uzaktan eğitim sisteminde çocukların nasıl başarı sağlayacağına ilişkin önemli bilgiler paylaştı.
Tatilin bitti, ders başladı mesajı verilmeli
Mutlaka çocukların okula gidecekmiş gibi belirli bir saatte uyuyup belirli bir saatte uyanmaları gerektiğini belirten Dr. Neriman Kilit, “Önceden nasıl oluyorsa uyandıkları saatte kahvaltılarını yapmaları, tablet ya da bilgisayarlarının başına geçmeden önce mümkünse okul üniformalarını giymeleri sağlanmalı. Buna genelde çocuklar itiraz ediyor. Ancak bir pijama veya eşofmanla derslerin başına geçmek yerine en azından günlük bir kıyafet giyerek derslerin başına geçmelerini öneriyoruz. Burada çocuğa tatilin bittiği ve okulun başladığı mesajı verilmeli. Okula gittiğinde gördüğü derslerin şimdikinden farklı olmadığı, aynı sorumluluğu taşımaları gerektiği söylenmeli” ifadelerini kullandı.
Pandemi eğitim rutinini değiştirdi
Uzaktan eğitim sisteminin özellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar için öne çıkan bazı dezavantajları olduğuna işaret eden Kilit, “Bu çocukların belirli bir disiplin sistemine ve rutine ihtiyaçları var. O yüzden aslında bu çocuklar için sabah uyanmak, uyandıktan sonra kıyafetlerini değiştirip okula gitmek bile bir rutin sistemiydi ve disiplin sağlıyordu. Ancak pandemi ile birlikte bu durum ortadan kalktı. Seslerin yani onları dışarıdan uyaranların çok olmadığı sınıf ortamlarında ders görüyorlardı, şimdi ev ortamlarında ders görüyorlar ve her türlü ses, dikkat dağıtan uyaranlar olabiliyor” diye konuştu.
Bu belirtilere dikkat!
Dr. Neriman Kilit, ‘Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, genetik bir altyapısı olduğunu düşündüğümüz ve bunun çalışmalarla da kanıtlandığı psikiyatrik rahatsızlıktır’ diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Beyindeki dopamin dağılımı sistemi ile esas olarak ilgilidir. İlkokul 1’inci sınıftan itibaren yerinde oturmakta güçlük çeken, dersi 5 dakika fazla dinleyemeyen, evde de 5 dakikadan daha uzun bir süre ders çalışmak istemeyen ve okulu reddeden, sürekli dolaşma ihtiyacı duyan, ders çalışırken çok çabuk dikkati dağılan, çevresindekiler konuşurken sürekli sözlerini kesen ve ilgisiz konulardan bahseden çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğundan söz edebiliriz. Hem hareketlilik yani hiperaktivite hem de dikkat eksikliğinin aynı anda olması da gerekmiyor.”
Ders süreleri kısa tutulmalı!
Ders sürelerinin çok uzun tutulmamasını güzel bir uygulama olarak değerlendiren Kilit, “Zaten dikkat eksikliği ve hiperaktivitesi olan çocuklar için dikkatlerini kısa süre koruyup kontrol edebilmekten bahsediyoruz. 40 dakika uzaktan eğitim için çok uzun bir süre. Bu zamanın 20-30 dakika arasında olmasını ve sık mola verilmesini öneriyoruz. Ancak molaların da uzun tutulması da bazen dağılmaya sebebiyet verebiliyor. 10-15 dakika civarında bir molanın uygun olabileceğini düşünüyoruz. Burada ders sürelerinin uzun tutulmaması ve sık mola verilmesi önemli bir husus” dedi.
Evdeki ders ortamı çok önemli
Dersleri dinledikleri odanın öncesinde havalandırılması faydalı olacağını belirten Kilit, “Dar ve havasız ortamda özellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların dikkati daha çabuk dağılabiliyor. Sonrasında sessiz bir hale getirilmesi gerekiyor. Örneğin televizyonun izlendiği bir oturma odası ders için uygun olmayacaktır çünkü sessizlik sağlanmalı. Oturdukları sandalyelerin ve masanın belirli bir düzende olması önemli. Dikkatlerini dağıtacak herhangi bir objenin bulunmamasına dikkat edilmeli. Sevdiği oyuncaklardan da odayı arındırmak bu anlamda fayda sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.
Ebeveynler çocukları ile anlaşma yapmalı
Özellikle annelerin derslerde çocuğun yanında yer alması, tabii ki şimdiye kadar alışmış oldukları eğitim sistemine uygun bir durum olmadığını söyleyen Dr. Neriman Kilit, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Aileler, çocuklarının uzaktan eğitim ders zamanında program sayfalarını aşağı indirip cihazdan oyunlar açabileceğinden bahsediyor. Hem öğretmenlere hem ebeveynlere önemli bir görev düşüyor. Burada dersin takip edildiği cihaz dışında, cep telefonu gibi ikinci bir cihazın yanlarında bulundurulmaması ve ders dinlenirken kullanılan sayfaların aşağı indirilip oyun oynanmaması konularında çocuklarla kesinlikle anlaşılmalı. Kullanılan internet paketlerinde girebileceği siteler filtre uygulanarak kısıtlanabilir. Sürekli çocuğun yanında oturup kontrol mekanizması oluşturmak ilk bakışta avantajlı bir yöntem gibi görünse de hem çocuğun özgüveni açısından hem de çocukla bir anlaşmaya varılıp ona güvenildiğini göstermek açısından da dezavantajlar barındırıyor.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Pandemi Sürecinde Uzaktan Çalışma
İş dünyasının daha esnek ve çalışan odaklı modellere ihtiyacı pandemi sürecinde artarken, bünyesinde Arena Bilgisayar ve Paynet Ödeme finansal teknoloji şirketlerini barındıran Arena Grup İK Direktörü Günışığı Geçgil, bu dönemde kurum ve birey arasındaki iletişimin önemini anlattı.
Pandemi süreci, iş dünyası için “çalışma” kavramını yeniden tanımladı. Tüm sektörleri ve her ölçekte şirketi derinden etkileyen bu zorlu dönemde, çevik ve esnek çalışma modelleri ön plana çıktı. Sosyal mesafe kuralları gereği şirketler yeni çalışma modellerine geçişi hızlandırırken, kurumsal organizasyon ve teknolojik altyapı yatırımını önceden yapmış olanlar bu sürecin hızlı adapte olanları oldu. Çalışanlar için ofisten eve zorunlu geçişin yanı sıra, koronavirüs pandemisinin psikolojik etkilerinin de yeni normale alışmayı zorlaştırdığını hatırlatan Arena Grup İK Direktörü Günışığı Geçgil, “Pandemi öncesi çalışma düzeninde olağan saydığımız sosyalleşme, motivasyon ve bire bir iletişim gibi pek çok olgu, özellikle karantina sürecinde kritik birer ihtiyaç haline geldi. Bu dönemde çalışanların hem bireysel hem profesyonel ihtiyaçlarını başarıyla karşılayabilen şirketler, yepyeni bir çalışma sisteminin kapılarını araladı.” diye açıkladı.
Türkiye’deki ilk COVID-19 vakası sonrası uzaktan çalışma modeline hızla geçtiklerini belirten Geçgil, çalışanlara yönelik bir uzaktan çalışma kılavuzu hazırlamanın bu geçişi kolaylaştırdığını belirtti. Çalışanları dinleyen ve proaktif çözümler üreten bir İK yaklaşımının faydasına değinen Geçgil, “Bu dönemde düzenlenen online etkinlikler sayesinde, tüm çalışanlarımızla aynı ekibin parçası olduğumuzu hissetmek önem taşıyor.” diye açıkladı.
Ekiplerin uzaktan çalışmasını kolaylaştırmak çalışanın değil, şirketin görevi!
Teknolojiye yapılan yatırımın, pandemi döneminde daha güçlü bir iletişim için hayati önem taşıdığını belirten Geçgil, bununla birlikte uzaktan çalışma için çalışanların ihtiyaçlarının dinlenmesinin ve yoğun talep gören ihtiyaçlarla ilgili şirketin yapabileceği desteklerin önemini vurguladı.
“Şirketler, bu geçiş sürecinde çalışanlarına mutlaka gerekli desteği sağlamalı. Bu süreçte çalışanlarımızın yanında olmayı ve onlara destek olmayı önemsiyoruz.” diyen Geçgil, bu dönemde hayata geçirdikleri önlemleri ise şöyle özetledi:
“Her zaman çalışanlarımızın sağlığı olarak belirlediğimiz önceliklerimiz gereği, ekip arkadaşlarımızın sadece iş yaşamlarındaki profesyonel kimliklerine değil, salt birey olarak da ihtiyaç ve beklentilerine kulak verdik. Pandeminin getirdiği psikolojik baskıdan kaynaklanan, evde bir çalışma düzeni kurmanın zorluklarına karşı da onların yanında olduk. Tıpkı ofiste olduğu gibi, evde de konforlu ve ergonomik bir ortam oluşturabilmeleri için çalışma mobilyası alımlarına destek sağladık. Ayrıca iletişim ihtiyaçlarını kolaylaştırmak için internet paketi ödemelerine ve aylık yemek harcamalarına katkıda bulunuyoruz.”
Pandeminin etkilerinin sadece fiziksel çalışma ortamıyla sınırlı kalmadığının altını çizen Geçgil, “Ruhsal ve bedensel olarak da birçok ani değişim yaşadık. Her birey farklı zorluklarla karşı karşıya kaldı. Evde tek kalanlar, okullu çocuğu olan ebeveynler, iş özel hayat dengesini kurmakta güçlük yaşayanlar, sağlık problemleriyle mücadele edenler gibi gündemleri olan çalışanlarımızın ihtiyaç duyduklarında ulaşabilmeleri için psikolog desteği sunuyoruz.” diye ekledi.
Yarının ekipleri, mesafeden bağımsız çalışacak.
Kurum yönetimi ve çalışanlar arasındaki aktif iletişimin, pandemi sürecinde büyük önem kazandığına değinen Geçgil: “Yeni nesil iletişim teknolojileri, uzaktan çalışmayı mümkün kılıyor. Ancak güçlü bir kurumsal yapılanma ve yetkin İK desteği olmadığı sürece en yeni teknolojiler dahi yeterince iyi sonuçlar yaratamıyor. Bu nedenle şirketlerin, teknoloji yatırımlarının ötesinde, çalışan ihtiyaçlarını gerçekten dinlemesi ve proaktif çözümler üreterek, çalışanların mesafelerden bağımsız bir ekibin parçası olduğunu hissettirmesi gerekiyor.”
Hayatın normalleşmeye başladığı önümüzdeki süreçte, iş dünyasının da uzaktan çalışma ve ofis düzenini bir arada kullanacak hibrit sistemlere geçeceğini kaydeden Geçgil, “Sadece Paynet veya Arena gibi teknoloji odaklı şirketler değil, tüm iş dünyası pandemi sonrası dönemde esnek çalışma modellerine ayak uydurabilmek için gerekli adımları atacak. İş yeri kavramı bu süreçte yeni bir anlam kazandı. Bundan sonra da ofisler, şirket çalışanları için sosyalleşmenin sağlandığı ve ortak çalışma ekiplerini bir arada tutan platformlar olarak işlev görecek.” diye ekledi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
DEÜ uzaktan eğitime hazır
Dokuz Eylül Üniversitesi Ekim ayında ‘online’ şekilde başlayacak olan 2020-2021 Akademik Yılına hazır. Kovid-19 pandemisi nedeniyle Güz döneminde de uzaktan eğitime devam edeceklerini belirten DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Güçlü bir altyapıya sahip olan ‘onlineDEU – Öğrenme Yönetim Sistemi’nin kalitesini arttırarak, öğrenci ve akademisyenlerimizin yüz yüze eğitimler kadar verimli bir dönem geçirmesi için çalışmalarımızı tamamladık” dedi.
Uzman akademik kadrosu ve güçlü teknolojik altyapısı ile Türkiye’nin önde gelen kurumlarından olan Dokuz Eylül Üniversitesi, Ekim ayında başlayacak olan yeni akademik yıla online eğitim materyallerinin niteliğini arttıran çalışmalarını tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Uzaktan Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi, yıllardır sürdürdüğü online eğitim alanındaki tecrübesini, güncellenen altyapı ile birleştirdi. Bir yandan kapasite artışı, diğer yandan da eğitici materyallerin niteliği geliştirilmesi sağlandı.
Dokuz Eylül Üniversitesi Uzaktan Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (DEUZEM) güçlü bir alt yapıya sahip olduğunu belirten Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, DEÜ’nün yenilenen ‘OnlineDEU – Öğrenme Yönetim Sistemi’ ile Güz dönemine hazır olduğunu belirtti. Rektör Hotar, “Öğrenci ve akademisyenlerimizin yüz yüze eğitimler kadar verimli bir dönem geçirmesi için çalışmalarımızı tamamladık. ‘onlineDEU – Öğrenme Yönetim Sistemi’ ile gençlerimizin kolayca erişebilecekleri, nitelikli eğitim imkanlarına sahip bir eğitim modeli oluşturduk. Pandemi döneminde etkileşimli bir eğitim modeliyle öğrencilerimize eğitim imkanı sunacağız” dedi.
NİTELİKLİ EĞİTİM
DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Her zaman daha iyiye ulaşma felsefesiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ülkemizin köklü eğitim kurumlarından olan Üniversitemiz, sahip olduğu güçlü teknolojik altyapısı online çalışmalarını uzun süredir sürdürmekteydi. Bu nedenle Pandemi dönemine hızlıca adapte olarak uzaktan eğitimi başarıyla yürüten üniversitelerin başında geldik. Sahip olduğumuz bu teknolojik gücün daha da iyileştirmesi amacıyla öğrenci ve akademisyenlerimizin de katkılarını göz ardı etmedik. Eğitimcilerimizin eğitimlerini de online platformlara taşıdık. Senkron ve asenkron eğitimlerimizin içeriklerini zenginleştirerek öğrencilerimize yüz yüze eğitimde olduğu gibi kaliteli eğitimi vermeye devam edeceğiz. Uzaktan eğitimde de öncü ve güven veren bir kurum olan Dokuz Eylül Üniversitesi, 2020-2021 Akademik yılına daha güçlü alt yapısıyla hazır” diye konuştu. Rektör Hotar, online eğitimin yanı sıra, yıl boyunca gerçekleştirilen personel, öğrenci ve vatandaşların bir araya geldiği sosyal etkinlikleri de dijital ortama taşıdıklarını, altyapı konusunda yatırımların artarak devam ettiğini sözlerine ekledi.
ÖĞRENCİ DOSTU SİSTEM
DEUZEM Müdürü Prof. Dr. Bahar Baran, DEUZEM web sitesinin öğrenci dostu olarak güncellendiğini belirterek, “Akademik yılda en küçük bir aksaklığın yaşanmaması için çalışmalarımızı titizlikle yürütüyoruz. Akıllardaki soru işaretlerini ortadan kaldıracak tüm bilgileri içeren, öğrenci ve öğretim üyelerimize yönelik uzaktan eğitim rehberi hazırladık. Tüm birimlerde onlineDEU temsilcileri seçildi ve eğitimler verildi. Sistemin sorunsuz ilerlemesi amacıyla uzaktan eğitimde üniversitemize ait iş akışı ve görevler çıkartılarak birimlere gönderildi” dedi.
YOĞUN KATILIM
2019-2020 Akademik yılı bahar ve yaz dönemlerinde onlineDEÜ ile 53 bin 834 canlı sınıf oluşturuldu, 12 bin 830 canlı ders açıldı. 76 bin 065 öğrencinin online olarak katıldığı eğitimlerde; 6 milyon 575 bin 338 oturum açılırken; 4155 eğitmen de görev aldı. Öğrenciler, akademisyenlere 58 bin 876 adet mesaj gönderdi. Yaklaşık 2 milyon materyalin oluşturulduğu eğitimlerde 31 bin 387 ödev konusu açıldı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
TEGV ve Arçelik’ten Uzaktan Eğitime Erişim için Seferberlik
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), Arçelik ve Beko yetkili satıcıları ile uzaktan eğitime erişimi kısıtlı öğrenciler için bir bağış kampanyası başlatıyor.
Bugüne kadar 3 milyona yakın çocuğa ulaşan ve COVID-19 salgını döneminde eğitimin kesintiye uğramaması amacıyla harekete geçen TEGV, uzaktan eğitim seferberliği başlatıyor. TEGV, köy okullarındaki çocukların da eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanmalarını sağlayabilmek için Arçelik ve Eski Arçelikliler Derneği (EAD) ile bir araya gelerek “Yeni Dünya Projesi”ne imza attı.
Kampanya kapsamında köy okullarında okuyan çocuklara uzaktan eğitime erişmeleri için sağlanacak tabletler sayesinde öğrenciler hem müfredat içerikleri hem de Fen, Matematik, İngilizce, Bilişim, Okuma, Sosyal-Duygusal Öğrenme alanlarında TEGV’in sunduğu okul destek programları ile dijital eğitimle buluşabilecek.
“Yeni Dünya Projesi” ilk aşamada Kadıköy, Maltepe ve Kartal’da bulunan Arçelik ve Beko mağazalarının desteğiyle tüm tüketicilere ve kurumlara bu kampanyaya bağış desteği yapma çağrısında bulunacak. TEGV’de toplanacak bağışlar karşılığında Arçelik’ten temin edilecek tabletler, öncelikle Beykoz-İstanbul ve Kurtalan-Siirt’te belirlenen köy ilkokullarında okuyan çocuklara ulaştırılacak.
“Arçelik olarak pandemi döneminde Yerli Ventilatör üretimi, kesintisiz yetkili servis hizmeti gibi birçok çalışmanın yanı sıra 65 yaş üstü vatandaşlarımızın market alıverişini dahi yaparak milletimizin emrine amade olduk” diyen Arçelik Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin öncü şirketlerinden biri olmanın getirdiği sorumluluk bilinciyle, eğitime önem veriyoruz. Şimdi de TEGV, yetkili satıcılarımız ve Eski Arçelikliler Derneği ile beraber uzaktan eğitime erişimin elzem olduğu bu günlerde “Yeni Dünya” eğitim seferberliğine katılmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Verebileceğimiz tüm destekler için elimizi taşın altına koymaya devam edeceğiz.”
TEGV Genel Müdürü Sait Tosyalı Kampanya hakkında“25 yıldır ülkemizin dezavantajlı bölgelerinde yaşayan çocuklarımıza nitelikli eğitim desteği sunan Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı olarak gerekli içerik ve alt yapı çalışmalarımızı tamamladık; şimdi de uzaktan eğitim sürecimizi başlatıyoruz. Bu projemiz ile geçtiğimiz hafta son yolculuğuna uğurladığımız Kurucumuz ve Onursal Başkanımız Suna Kıraç’ın ideallerinin gerçekleşmesi yolunda önemli bir adım daha atacağımıza inanıyoruz” dedi
Eski Arçelikliler Derneği Başkanı Levent Alatlı ise: “Bugün ülkemizin önemli bir sorunu olan uzaktan eğitim konusunda Arçelik ve TEGV ile bu projeyi geliştirmekten dolayı gururluyuz” şeklinde konuştu.
Kampanyanın düğmesine 22 Eylül Pazartesi günü, Arçelik, Eski Arçelikliler Derneği ve TEGV Yöneticilerinin, Yeni Dünya Kampanyası’na destek veren mağazaların ekipleriyle bir araya geldikleri online toplantıyla basıldı.
Yeni Dünya Kampanyası’na katılarak siz de daha çok çocuğun tablet ile buluşmasını sağlayabilir, eğitimde fırsat eşitliğini destekleyebilirsiniz.
Bağış yapmak için detaylı bilgiye Kadıköy, Maltepe ve Kartal’daki Arçelik ve Beko mağazalarından veya TEGV’in web sitesi ve sosyal medya hesaplarından ulaşabilirsiniz.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Uzaktan eğitim için altyapı yeterli mi?
18 Mart’ta Yükseköğretim Kurulu’nun aldığı kararla Mart ayının sonunda itibaren tüm Türkiye’de üniversitelerin uzaktan eğitime geçmesi kararlaştırılmıştı. Üsküdar Üniversitesi, Türkiye genelinde 350 üniversite öğrencisi ile gerçekleştirdiği araştırmada gençlerin uzaktan eğitime bakış açısını değerlendirdi. Covid Gençlik isimli araştırma, katılımcıların yüzde 48’inin bazı derslerin yüz yüze sınıf ortamında bazı derslerin ise online olarak uygulanacağı hibrid modelini tercih ettiğini ortaya koydu.
Pandemi sürecinde toplumda büyük ilgi uyandıran birçok sosyolojik ve psikolojik araştırmaya imza atan Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tuğba Aydın Öztürk tarafından yürütülen Covid Gençlik isimli bir araştırma gerçekleştirdi.
Öğrencilerin fikir ve beklentileri analiz edildi
Haziran 2020’de Türkiye genelinde 350 öğrencinin katılımı ile gerçekleştirilen ‘Covid Gençlik’ isimli araştırma, üniversite öğrencilerinin bu süreçte devam eden uzaktan eğitim hakkındaki olumlu ve olumsuz fikirleri ile beklentilerini anlamak için uygulandı. Araştırmaya Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tuğba Aydın Öztürk öncülük etti.
Araştırmaya katılanların yüzde 18’inin üniversite 1. sınıf, yüzde 21’inin üniversite 2. sınıf, yüzde 28’inin üniversite 3. sınıf, yüzde 22’sinin üniversite 4. sınıf, yüzde 6’sının yüksek lisans ve yüzde 2’sinin doktora öğrencisi oldukları görüldü. Katılımcıların yüzde 35’i devlet ve yüzde 65’i vakıf üniversitesi öğrencisi olup, yüzde 95’i Covid-19 sürecinde derslerin online olarak uzaktan eğitim olarak devam ettiğini belirtti.
Hibrid eğitim modeli beğenildi
Katılımcılardan yüzde 48’inin bazı derslerin yüzyüze sınıf ortamında bazı derslerin ise online olarak uygulanacağı hibrid modeli tercih ettiklerini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Tuğba Aydın Öztürk, “Hibrid modeli melez, karışık ya da harmanlanmış öğrenme olarak düşünebilir. Bu metodda geleneksel öğrenme yöntemi ile çevrimiçi sınıflar bir araya geliyor. Çalışmaya katılan öğrencilerin yüzde 46’sı derslere yüzyüze geleneksel yani kampüs ortamında devam etmek istediklerini belirttiler. Arkadaş ve okul ortamını özleme, yüzyüze eğitimde daha iyi konsantre olma ve daha fazla etkileşim imkanı vermesi gibi sebeplerle öğrenciler geleneksel öğrenme metodunu tercih ettiler. Katılımcıların yalnızca %6’sı sadece online gerçekleşecek derslere devam etmek istediğini ifade etti. Uzaktan eğitim, lisansüstü öğrenciler ve hem üniversite okuyup hem de çalışmak durumunda kalan öğrenciler için faydalı bir model olarak öne çıkıyor. Diğer taraftan sanat, tıp alanları ya da fen bilimleri gibi uygulamalı alanlarda online eğitim uygulamaları yeterince verimli bulunmadı” dedi.
Trafikte zaman kaybını önlemesi avantaj sağlıyor
Öztürk, katılımcılara göre uzaktan eğitimin verimini etkileyen olumlu faktörlerin başında yüzde 62’lik oran ile asenkron derslere katılmanın geldiğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Asenkronize derslerde öğrenciler, eğitmen tarafından kaydedilen ders içeriğine istedikleri zaman ve istedikleri kadar erişim sağlayabildikleri için tekrar yapabilme imkanına sahip oluyorlar. Öğrencilerin yüzde 61’i derslere istedikleri yerden devam edebilmenin ve fiziksel sınırların ortadan kalkmasının olumlu bir gelişme olduğunu belirtti. Öğrencilerin yüzde 58’i uzaktan eğitim sayesinde ulaşım, barınma ve dışarıda beslenme için harcanan ekonomik giderlerin azalmasını ve yüzde 49’u özellikle büyükşehirler başta olmak üzere trafikte vakit kaybetmek zorunda kalmamayı eğitimin verimliliğini arttıran unsurlar olarak görüyor. Uzaktan eğitimin verimini arttıran diğer olumlu özellikler ise; yüzde 45 oranında ortamın daha esnek ve konforlu olması, yüzde 38 oranında öğrencilerin kendisine daha çok vakit ayırabilmesi, yüzde 33 oranında ise sanal toplantı tecrübesi kazanma olarak sıralandı.”
Covid – 19 ders verimliliğini düşürdü
Covid-19 sürecinde öğrencilerin yüzde 55’inin bu süreçte kendilerini isteksiz ve mutsuz hissettiklerini ve bu sebeple derslerden gerekli verimi alamadıklarını belirten Öztürk, “Özellikle 20 yaş altındaki gençlerin 3 aya yakın bir süre evden çıkamadığı, diğer öğrencilerin ise mümkün olduğunca az dışarı çıktıkları düşünüldüğünde, motivasyon eksikliğinin eğitimin içeriğinden çok salgın şartlarıyla ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Ancak yine de eğitimin verimini olumsuz yönde etkileyen ilk faktör olarak karşımıza çıkar. Salgının ülkemizde görülmesinin hemen ardından sanal sınıflarda eğitime çok hızlı bir biçimde geçildi ve bu süreçte eğitmenler ve öğrencilerin sisteme çok hızlı adapte olması beklentisi oluştu. Ancak sonuçlar, katılımcı öğrencilerin yüzde 40’a yakınının sanal sınıfta dersi anlamakta güçlük çektiğini ortaya koydu” dedi.
Kurumlar uzaktan eğitim altyapısını güçlendirmeli
Katılımcıların yüzde 24’ünün eğitmenlerin sanal teknolojilere uyum sağlayamadığını belirttiklerini ifade eden Öztürk, “Dersin devamlılığı, bağlantının zayıf olması ve ekranın donması gibi sebeplerle kesintiye uğrayabiliyor. Öğrencilerin yüzde 33’ü bağlantı hızının düşük olması sebebiyle derslerde konsantrasyon sorunu yaşadığını belirtti. Bu sebeple önümüzdeki eğitim dönemlerinde hibrid eğitim modeline hazırlanan tüm eğitim kurumlarının altyapı konusunda hazırlıklı olması bekleniyor. Öğrenciler açısından uzaktan eğitimin verimini olumsuz etkileyen kişisel etkenler de araştırma sonuçlarında görüldü. Kişisel etkenler; yüzde 28 ev işleriyle ilgilenmek zorunda olmak, yüzde 21 sınıf arkadaşlarından ayrı kalmak, yüzde 20 evde kendine ayıracak zaman olmaması, yüzde 11 evde kendine ayıracak mekan olmaması ve internet paketinin yetmemesi olarak sıralandı” dedi.
Dr. Tuğba Aydın Öztürk: “Çoklu iş birliği dönemine girmeliyiz”
Dr. Tuğba Aydın Öztürk, eğitmenlerin ve öğrencilerin sanal teknolojileri kullanma konusunda eğitim alması gerektiğini söyledi ve sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Covid-19 pandemisinin dünya genelinde belirsiz bir süre daha devam edeceği, çok sayıda büyük şirketin ve üniversitenin uzaktan çalışma, uzaktan eğitim modellerine geçiş yaptığı göz önünde bulundurulduğunda bu konuda hazırlıklı olmak gerektiği görülüyor. Anaokulundan üniversiteye kadar her seviyede eğitim kurumu altyapısal olarak hibrid eğitim için gereken kaynakları geliştirmeli ve GSM operatörleri sanal video, konferans, toplantı uygulamaları için dijital altyapılarını yeni normale uyumlu hale getirmelidir. Kısa süreçte harcanacak emek ve maddi kaynaklar, uzun vadede Türkiye’nin yüksek öğretim kalitesine olumlu katkılar sağlayacaktır.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)