Etiket arşivi: sonrası

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nin 2021 Yılı Konusu Korona Sonrası Dünya ve Türkiye

Sabancı Üniversitesi Onursal Başkanı Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine Sabancı Üniversitesi tarafından her yıl verilen ve sosyal bilimler alanında Türkiye’deki ilk uluslararası ödül programı olan Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri’nin 2021 yılı konusu “Korona Sonrası Dünya ve Türkiye: Pandemilerin Sosyal, Psikolojik ve Siyasi Etkileri” olarak belirlendi. Ödüle 15 Ocak 2021 tarihine kadar başvuru yapılabilecek.
Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri kapsamında 2021 temasına önemli katkılarda bulunmuş bir kişiye Jüri Özel Ödülü verilecek. Makale Ödülü kategorisinde ise 45 yaşının altındaki araştırmacılar tarafından yazılmış makaleler ödüllendirilecek. Makale Ödülleri ve Jüri Özel Ödülü sahiplerini uluslararası ve bağımsız bir jüri belirleyecek.
Ödül Teması
Covid-19 pandemisiyle mücadelede dünyada hükümetlerin izlediği politikalar önemli farklılıklar göstermiştir. Bazı hükümetler olağanüstü hâl düzenlemeleriyle sosyal mesafe uygulaması yoluna gitmişken, diğerleri bu konuya bireysel tercih meselesi olarak yaklaşarak yurttaşlarını kendi kendilerini izole etmeye ikna etmeyi seçmiş ve bunda farklı oranlarda başarı elde etmişlerdir. Pandemiyle mücadelede hükümet politikalarının başarısı giderek daha fazla yurttaşların davranışlarına bağlı hâle gelmiştir. Sivil aktivizm, yurttaşların bir araya gelme, örgütlenme ve müdahil olma kabiliyetindeki düşüşle beraber kısıtlanmıştır. Yine de gıda ve maske gibi temel hizmetlerin sağlanması, doğru olmayan ve zararlı bilgilerin yayılmasının önlenmesi ve dezavantajlı ve marjinalleşmiş grupların korunmasına yönelik olarak yeni sivil toplum aktörleri ve yeni tip bir sivil aktivizm ortaya çıkmıştır.
Covid-19’un yayılmasıyla ilgili olarak algılanan tehdidin etkisini anlamamızda etkili olan sosyal ve psikolojik faktörler nelerdir? Pandemi; yaftalama, yabancı düşmanlığı, toplumsal tecrit, işini kaybetme korkusu, sağlık sistemine ve hükümetlere güvensizlik gibi potansiyel olarak uyumu bozan kolektif savunmacı davranışlar ile sosyal destek, yaratıcı kolektif eylemler ve yardımseverlik gibi uyumlu toplumsal davranışları artırmış mıdır?
Pandemi karşısında bu tür farklı hükümet politikaları benimsenmesinin ve yurttaş davranışının arkasında yatan faktörler nelerdir? Pandemi yeni hükümet politikaları ve yurttaş davranışını mı tetiklemiştir, yoksa hâlihazırdaki eğilimlere ve statükoya prim mi vermiştir? Pandemiye yaklaşımda, farklı toplumlarda bireysel ve/veya kolektif hayat tarzlarının yaygınlığı gibi toplumsal dayanakların etkileri nelerdir? Bireysel özerklik pandemi karşısında toplumların kolektif ihtiyaçları ile birlikte var olabilir mi? Türkiye’de hükümet ve yurttaşlar pandemiye nasıl yanıt vermişlerdir ve diğer ülkelerdekilere kıyasla bu yanıtlar nasıl değerlendirilebilir? Pandemiye verilen yanıtlar iklim değişikliği gibi diğer yakın tehditlerle daha iyi baş edebilmemize yardımcı olabilir mi?
Bu soruları ele alan ve farklı bağlam ve tarihi dönemleri kıyaslayan makaleler değerlendirmeye alınacak.
Ödüller
Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri kapsamında, uluslararası ve bağımsız bir jüri tarafından belirlenen bir araştırmacı 25.000 USD tutarında Jüri Özel Ödülü kazanacak. Makale kategorisinde ise yine aynı jüri tarafından yapılan başvurular arasından seçilen belirli sayıda makaleye 10.000 USD tutarında ödül verilecek.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Sevk Sonrası Reeskont Kredisi ile ihracatçılarımıza rahat nefes

Türk Eximbank Ege Bölge Müdürü Gülom Timurhan, Ege İhracatçı Birlikleri’nin düzenlediği online video konferansta sevk sonrası reeskont kredileriyle ilgili ihracatçıları bilgilendirdi.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Küresel ekonomik belirsizliklerin içinde ülke olarak geldiğimiz şu noktada, hedef pazarları iyi analiz ederek, pazar dinamiklerine uygun hazırlık yaparak uzun vadeli bir ihracat stratejisi belirlemeliyiz. İhracatçılarımızın elini rahatlatacak, finansman imkanlarına kolay erişimlerini sağlayacak, teminat mektubu ve kredi sorunlarını çözecek yeni formüllere ihtiyacımız var. Bu yüzden Sevk Sonrası Reeskont Kredilerine yönelik önlemlerin alınması son derece önemli.” dedi.
Kredi koşulları cazip olursa, sigorta yaptıran ihracatçı sayısı ve sigortalı ihracatın artacağını söyleyen Eskinazi şöyle devam etti:
“Sigortalı ihracat arttıkça da sigorta poliçesinin teminat verilebilmesi imkanı sağlayan Sevk Sonrası Reeskont Kredi Programına olan talep artar ve teminat mektubuna ihtiyaç azalır. Bu yüzden Sevk Sonrası Reeskont Kredi limitlerinin artırılmasını, limit geri dönüşlerinin de daha hızlı olmasını talep ediyoruz. Türk Eximbank’ın ihracatçılarımızın yeni pazarlara girişini teşvik edeceğine, bu pazarlarda aktif ve güçlü kalabilmesi için daha fazla destek vermeye yoğunlaşacağına hiç şüphemiz yok. Süreçteki belirsizliği ancak dayanışma ile daha da güçlenerek, rahat bir şekilde atlatabiliriz.”
Sevk Sonrası Reeskont Kredileriyle ilgili öne çıkan başlıklar;
-Vadeli ihracat alacaklarının temlik almak suretiyle kredilendirilmesi işlemidir.
-Azami vade 360 gündür.
-Kredilendirilme oranları aşağıdaki gibidir;
Yurtiçi banka garantisi – %100
Kısa vadeli ihracat sigortası – %85
-İmalatçı firmalar, ihracatçı firmalar, imalatçı-ihracatçı firmalar kredi programından faydalanabilmektedir.
Süreç; vadeli mal satışının yapılması, sevk sonrası reeskont kredi talebinin Eximbank’a iletilmesi, Eximbank tarafından gerekli kontrollerin yapılarak işleme uygunluk vermesi, temlikname ve poliçenin düzenlenmesi, temlik ihbarı / kabulü, TCMB tarafından işleme uygunluk alınması, sevkiyatın yüzde 85’ininkredilendirilmesi,kredinin vadesinde geri ödenmesi, yüzde 15’lik kısmın iadesi şeklinde işlemektedir.
Başvuru belgeleri; Kredi talep formu, İngilizce fatura, gümrük beyannamesi, taşıma belgesi, satış sözleşmesi/proformafatura (Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Gürcistan, Rusya, Ukrayna, Belarus, Moldava ülkelerine yapılan ihracat işlemlerinde satış sözleşmesi zorunlu olarak alınmaktadır.), Akreditif metni MT700 (ve varsa değişiklik mesajı MT707), Römiz mektubu, Vade-Tutar Teyit Swift Mesajı.
Akreditif metni (MT700)
-Başvuruya konu akreditif Draft ve Sanction Clause (Yaptırım şartı) içermemelidir.
-Akreditif Irrevocable (Geri dönülemez) ve ödeme türü de Deferred Payment (Vadeli) olmalıdır.
Yurtiçi Banka Ödeme Teyidi (MT752/754/756)
-Teyitli akreditif işlemlerinde teyit bankasının ödemeyi vadesinde Türk Eximbank hesaplarına yapacağını taahhüt etmesi gerekmektedir.
Kredi kullandırım süreci
-Kredilendirme oranına göre iskonto faizi ve EFT masrafı kesilerek kredi tutarı kullandırım günü TCMB tarafından11.00’da açıklanan Döviz Alış Kuru üzerinden TL’ye çevrilerek firma hesabına aktarılır.
Geri ödeme işlemleri
Kredi ve Temlik Kapatma
-Alıcı firmalar ödemeleri fatura vadesinde Türk Eximbank hesaplarına yapmaktadır.
-Kredilendirme oranına göre kredi ve temlik kapatmaları yapılır.
-Kredilendirilmeyen yüzde 15 tutarlar döviz olarak ihracatçı firmaya iade edilir.
Kredilendirilmeyen faturalar
-Global temlik kapsamında kredilendirilmeyen fatura tutarı ihracatçı firmaya iade edilmektedir.
Faturaların vadesinde ödenmemesi durumunda;
-Söz konusu alıcıya yapılan yeni sevkiyatlara ilişkin başvurular işleme alınamamaktadır.
Kredi vadesine kadar alıcıdan ödeme olmaması durumunda;
-Kullandırım günü libor/euribor +3 faiz oranıyla gecikme cezası uygulanmaktadır.
Kredinin Kredi vadesini takip eden 30 gün içerisinde ödenmemesi durumunda;
-Dosya Sigorta Tazminat Müdürlüğü’ne devredilerek kredi riski kapatılmaktadır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemi sonrası yalnızlık patlaması yaşanacak”

Üsküdar Üniversitesi, önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da Türkiye’yi Nörobilim G20 Zirvesi’nde temsil eden tek Türk üniversitesi oldu. Koronavirüs önlemleri nedeniyle çevrimiçi gerçekleştirilen kongrede 2020 yılına damga vuran Covid-19 pandemisi ve etkileri konuşuldu. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tüm dünyayı etkileyen pandeminin en büyük etkisinin yalnızlaşma olacağını söyledi. Tarhan, “Pandemi sonrası yalnızlık patlaması yaşanacak” uyarısında bulunarak önlem alınması gerektiğini söyledi. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, dünya çapında yapılan COH-FIT araştırmasından bahsederken; Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar ise Türkiye’de gerçekleştirilen Koronafobi araştırmasının sonuçlarını dünya ile paylaştı.
Beyin ve omurga girişimlerinde nörolojik bozuklukları olan hastalar için hızlı klinik çözümler sunmak amacıyla gerçekleşen 7. Nörobilim G20 Zirvesinde tüm dünyada etkili olan Covid-19 pandemisi ve psikiyatrik ve nörolojik hastalıklara etkileri ele alındı.
Pandemi önlemleri kapsamında bu yıl çevrimiçi gerçekleştirilen 7. Nörobilim G20 Zirvesinin açılış konuşmasını Society for Brain Mapping and Therapeutics (SBMT) – Beyin Haritalama ve Tedavi Derneği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Babak Kateb yaptı.
Covid-19’un etkileri konuşuldu
Üsküdar Üniversitesi, 7. Nörobilim G20 Zirvesi’ne Türkiye’yi temsilen tek üniversite olarak katıldı. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Covid-19 Pandemik Yalnızlık ve Kriz Yönetimi” başlıklı konuşmasında pandeminin en büyük etkisinin yalnızlaşma olacağını söyledi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Pandemi sonrası yalnızlık patlaması yaşanacak”
Tüm dünyayı etkileyen pandeminin en büyük etkisinin yalnızlık olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandemi sonrası yalnızlığın patlama yapacağının altını çizdi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Postpandemik dönem için önlem alınmalıdır”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, postpandemik dönemde psikiyatrik hastalık pandemisi beklendiğini belirterek “Ayaktan ve yatarak tedavi gören vaka sayısının artması gibi bazı öncüller de geldi. Krizin ikinci kuralı, kendi çözüm reçetelerini kendiliğinden üretmemesidir. Bunun için kriz yönetimi gereklidir. Aynı şey postpandemik dönem için de gereklidir” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Yalnızlık tüm dünyanın sorunu”
Dünyada refahın, sosyal ve ekonomik anlamda hareketliliğin artmasına rağmen toplumların büyük kesimlerinde yalnızlık yaşandığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Büyük evler, küçük aileler; yüksek zekâ daha az ilişki; sosyal medyada yüzlerce arkadaşa rağmen gerçek bir dosta sahip olunamaması bugünün gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal ve ekonomik anlamda hareketlilik olmasına karşın toplumun büyük kesimi yalnızlık yaşıyor” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Gençlerin yüzde 40’ı yalnız hissediyor”
Dünyada yalnızlığın bilimsel araştırmalarda ön plana çıkarılan bir konu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, gelişen teknolojiyle beraber yalnızlığın insanlar üzerindeki etkilerine işaret ederek İngiltere’de 2018 yılında 8,5 milyon insanın yalnız yaşaması üzerine ülkede “Yalnızlık Bakanlığı” kurulduğunu hatırlattı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Beklenenin aksine gençler daha yalnız”
İngiltere’de Manchester Üniversitesi ile BBC’nin ortak yaptığı 55 bin üzerinde kişinin katıldığı çalışmaya değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu çalışmanın sonuçlarında 16-24 yaş arasında yalnızlık oranı yüzde 40 olarak tespit edilmiş. İleri yaşlarda bu oran %27. Beklenenin tersi bir oran çıktı. Genellikle beklenen yalnızlığın yaşlanınca artmasıdır. Bütün ezberler bozuldu. Gençlik ve ergenlik dönemi sosyalleşme dönemidir. Hem aileye bağlı hem özgür hissetmesi gereken bir dönemdir. Bu dönemde genç kendini yalnız hissediyor. Bu durum insanlığın geleceği açısından risk oluşturuyor. Bu kişiler 40-50 yıl sonra daha da yalnız hissedecek. Bu kişiler arasında intihar oranları daha yüksek” diye konuştu.
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, COH-FIT araştırmasının Türkiye sonuçlarını paylaştı
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları ABD Öğretim Üyesi, NPİSTANBUL Beyin Hastanesi AMATEM Koordinatörü ve Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz “Türkiye’de Covid-19 Sürecinde Korku ve Anksiyete: Koronafobi Ölçeği” başlıklı sunumunda küresel Covid-19 salgınının etkilerini ölçmek amacıyla dünya çapında gerçekleştirilen COH-FİT çalışması ve elde edilen verilerden bahsetti.
Üsküdar Üniversitesi’nin Türkiye’yi temsil ettiği, Dünya Psikiyatri Birliği, Avrupa Psikofarmakoloji Enstitüsü, Avrupa Psikiyatri Birliği tarafından tüm dünyada 40’ın üzerinde ülkede yapılan çalışmanın Türkiye’deki sonuçlarına değinen Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, halen devam eden çalışmaya şu ana kadar dünyadan 100 bin kişinin, ülkemizden ise 2 binin üzerinde kişi katıldığını söyledi.
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz: “Stres seviyesinde artış gözlendi”
Çalışmanın bu dönemin psikososyal etkilerini ölçmeyi de hedeflediğini kaydeden Dilbaz, “Stres, yalnızlık, öfkelilik ve fedakârlık(başkalarına yardım etmek vb.) üzerinde psikolojik etki gözlemlendi. Daha sistematik olarak katılımcıların 3’te 1’inden fazlası salgın dönemi ve son iki hafta öncesiyle ilgili stres seviyelerinde artış olduğunu bildirirken; %12’lik dilim azalma olduğunu belirtti. Stres azalış ve artışı konusunda farklı yaş ve cinsiyet grupları arasında kayda değer farka rastlanmadı.
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz: “Ergenlerde yalnızlık arttı”
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Yalnızlık konusunda, salgın dönemi ve son iki hafta öncesiyle alakalı olarak katılımcıların 3’te 1’i artış ve sadece çok azı (<6%) azalma olduğunu belirtti” diyerek “Cinsiyetler arasında sonuçlar kayda değer bir farklılık göstermedi. Ergen grubu ise yalnızlaşma konusunda orantısız bir artış gösterdi (38%)” dedi.
Öfkelilik duygusunda da artış var
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz şu bilgileri paylaştı: “Öfkelilik için salgın dönemi ve son iki hafta öncesiyle alakalı olarak katılımcıların %29’u artış ve sadece çok azı (<9%) azalma olduğunu belirtti. Katılımcıların büyük çoğunluğu (63%) ise çok az değişim olduğunu veya hiç olmadığını bildirdi. Cinsiyetler arası sonuçlar kayda değer farklılık göstermedi ancak ergen grubu öfkelilik konusunda orantısız bir artış gösterdi (34%).
Yardımsever davranışlarda artış oldu
Yardımsever davranışlar konusunda, katılımcıların yaklaşık %19’u gelişme gösterirken %50’si davranışlarında bir değişim olmadığını belirtti. Cinsiyet ve yaş gruplarının sonuçları arasında kayda değer bir farka rastlanmadı.”
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, Türkiye’deki Koronafobi araştırmasını sundu
Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar ise ‘Covid-19 ile İlgili Travma Sonrası Büyüme ve Kaygı Kaynakları’ başlıklı sunumunda Covid-19’un tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de sağlık sorunlarının yanı sıra yaygın sosyal değişimlere yol açtığını belirterek Nisan 2020’de Türkiye genelinde gerçekleştirdikleri Koronafobi Araştırmasının sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar: “En çok sürecin belirsizliği kaygı yaratıyor”
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, şunları söyledi: “Bu araştırmada toplumda salgınla ilgili içinde bulunulan sürece ve geleceğe yönelik kaygıların ve psikolojik olgunlaşma düzeylerinin belirlenmesini amaçladık. Veri toplama 17-25 Nisan 2020 tarihleri arasında çevrimiçi anket formu kullanılarak yürütüldü. Araştırmaya Türkiye genelinde 81 ilden 18-79 yaş arası bin 822 erkek ve 4 bin 496 kadın olmak üzere 6 bin 318 kişi katıldı. Araştırmada katılımcılara salgın süreci ile ilgili kaygıları soruldu. En sık bildirilen kaygılar şu şekilde sıralanmaktadır: Sürecin belirsizliği: %49,6; sosyal ilişkilerden uzak kalmak: %45.6; ölümü halinde aile bireylerinin gelecekleri: %35.3; yeterli sağlık hizmeti alamama endişesi: %31.3; ekonomik sorun yaşama kaygısı: %30.8; eğitimin aksaması ile ilgili kaygılar %28.4; aile bireylerinin ruhsal durumları %27,6.”
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar: “Erkek ve kadınların yaşadığı kaygılar farklıydı”
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, ekonomik sorunlar yaşamak, işsiz kalmak, sigara madde alkol gibi kimyasal bağımlılıkları sürdürememek, kumar gibi davranışsal bağımlılıkları sürdürememek, ibadetlerini istediği gibi yapamamak şeklindeki kaygıların erkeklerde kadınlara kıyasla daha sık izlenen kaygılar olduğunu ifade etti. Sayar, “Evden çıkamamak evde sürekli bir arada olma sonucunda aile bireyleri ile gerilim yaşamak kıtlık yaşanması yemek yemeyi kontrol edemeyip kilo almak, sosyal ilişkilerden uzak kalmak, artan ev işleri nedeniyle tükenmişlik yaşamak ise kadınlarda daha sık izlenen bazı kaygılardır” diye konuştu.
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar: “Katılımcılar bu süreçte olgunlaştıklarını belirtti”
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, araştırma kapsamında katılımcılara psikolojik olgunlaşma ile ilgili önermeler de yöneltildiğini ve salgın sürecinde bu önermeleri ne kadar yaşadıkları katılımcılara sorulduğunu belirterek araştırmada katılımcıların orta düzeyde ya da büyük ölçüde yaşadıklarını bildirdikleri olgunlaşma belirtilerinin de bulunduğunu belirterek şunları söyledi: “Salgın sürecinde elimdekilerin kıymetini daha iyi anladım %74; Salgın sürecinde yaşamda önem verdiğim şeylerin öncelik sırası değişti %59; Salgın sürecinde zorlukları göğüsleyebileceğimi daha iyi anladım %56; Salgın sürecinde her şeyi olduğu gibi kabullenebilmeyi öğrendim %56; Salgın sürecinde manevi konulara ilgim arttı %49; Salgın süreci ile birlikte ilişkilerime daha çok emek sarf etmeye başladım %48”
Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar: “İnsanlık ciddi bir olgunlaşma sürecine girmek zorundadır”
Psikolojik olgunlaşma ile ilgili tüm maddelerinin görülme sıklıklarının kadınlarda erkeklere göre daha yüksek bulunduğunu belirten Prof. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Araştırmanın sonuçlarına bir taraftan tehlike hissi varken diğer taraftan ümitsizliğe düşmezsek ve doğru seçimlerde bulunursak bu süreçten kazanımla çıkmak da mümkündür. İnsanlık ciddi bir psikolojik olgunlaşma sürecine girmek zorundadır” dedi.
Geçtiğimiz yıllarda Beyin Girişimi Projesi’ne Türkiye’den proje ortağı olarak Üsküdar Üniversitesi seçilirken; Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan da ABD’de beyin araştırmaları alanında faaliyet gösteren Society for Brain Mapping and Therapeutics (SBMT) – Beyin Haritalama ve Tedavi Derneği Yönetim Kurulu üyeliği görevine getirildi.
16 ülke bilimsel zirveye katıldı
Geçtiğimiz yıl Japonya’nın ev sahipliği yaptığı ve bu yıl Covid-19 önlemleri nedeniyle çevrimiçi gerçekleşen 7. Nörobilim G20 Zirvesi, iki gün sürdü. 8 oturumda gerçekleşen zirveye ağırlıklı Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Türkiye, Avustralya, Hindistan, İran, Meksika, Pakistan, Japonya, Çin, Kanada, İngiltere, İsrail, Yunanistan, Almanya, Arjantin ve Fransa’dan alanında uzman 50’nin üzerinde konuşmacı katıldı. Sempozyumun sonuç bildirgesi ise çevrimiçi G20 Zirvesi’nin sonunda açıklandı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Deprem Sonrası Ebeveyn ve Çocuk Psikolojisi

Ruh sağlığı uzmanları İzmir’de meydana gelen ve çevre illerde de çok şiddetli hissedilen depreme maruz kalan yetişkinler ve çocuklarda travmaya bağlı stres bozukluğu oluşabileceğine dikkat çekiliyor. Moodist Hastanesi uzmanı Psikolog Begüm Sevinç bu konuyla ilgili ailelere önemli açıklamalarda bulundu.
Deprem gibi felaketlerin bireylerde ve toplumlarda travmaya neden olacağını belirten Sevinç, bu travmaların hem ruh sağlığını hem de beden sağlığını etkileyerek insan yaşamını olumsuz etkilediğini vurguluyor.
Deprem Sonrasında Hangi Belirtiler Görülebilir?
Depremin ardından birçok bedensel ve psikolojik belirtiler görülebilir. Bu belirtiler kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebiliyor. Depremin ardından bir ay içerisinde verilen tepkiler akut stres tepkileridir. Bu belirtiler 1 ay içerisinde birçok kişide görülebilir. Önemli olan ise 1 ay sonrasında bu belirtilerin devam edip etmediğidir. Bu tepkileri şu şekilde sıralayabiliriz:
· Süreklilik gösteren korku, dehşet duyguları
· Şok, duygularınızı hissedememe, tepkisizlik, ağlayamama
· Depremle ilgili yenileyici, istemsiz sıkıntı veren anıları hatırlamak
· Depremle ilgili yineleyici sıkıntı veren düşler görmek
· Deprem yeniden oluyormuş gibi hissetmek ya da davranmak
· Deprem olayını hatırlatan yerlerden ya da durumlardan kaçınmak
· Depremi çağrıştıran şeylere yönelik yoğun ya da uzun süreli bir ruhsal sıkıntı yaşama
· Olayla ilgili önemli bir yönü anımsamama
· Yakınlarınızın ölmesi ile ilgili kendini suçlu hissetme
· Aşırı uyarılmışlıkla ilintili: kızgın davranışlar, öfke patlamaları, her an tetikte olma hali, abartılı ilkilme tepkileri, uykuyla ilgili sorunlar görülebilmektedir.
Genel olarak kişiler olayı hatırlayamayabilir, depremin olduğu eve giremeyebilir ve insanlardan uzaklaşarak olayla ilgili konuşmayı istemeyebilirler. Bir ay sonrasında belirtilen stres tepkileri devamlılık gösteriyor ve düzeyinde artış görülüyorsa, mutlaka uzman desteği alınmalıdır.
Deprem sonrasında çocuklara nasıl yaklaşılmalıdır?
Çocuklarla depremi konuşurken; Sakin olmaya çalışın. Çocuğunuza bol bol temas edin. Sarılmak ve şefkat göstermek çocuğunuza iyi gelecektir. Rutinleri mümkün olduğunca korumaya çalışın. Travmatik olayın ardından, rutinler çocuklara hayatın devamlılığına dair güvence verir. Düzenli yemek ve uyku saatlerine sahip olmaya çalışın. Eğer depremin ardından kamp ya da çadırdaysanız bu rutinleri tekrar yaratmaya ve uygulamaya özen gösterin.
Travmada Oyunun Önemi
Çocuklarınızı aktivite yapmaya ve oynamaya teşvik edin. Yaşanan zorlu olayların, zihinde işlemlenebilmesi /sindirilmesi için hareket içeren (kaç-kovala) gibi oyunlar faydalı olabilmektedir.
Çocuklarınızı Bilgilendirin!
Çocuklara, yaşanan olaylar ve süreç hakkında bilgi verebilirsiniz. Kısa ve dürüst olmaya ve çocuklarınızın olayla ilgili sorular sormasına izin verin. Medya kullanımını sınırlandırmak özellikle okul çağındaki çocuklar için kritik öneme sahiptir.
Rahatsız edici görüntülere tekrar tekrar maruz kalmak ikincil bir travmaya sebep olabilir. Çocukların en çok ihtiyaç duyduğu şey, sorularının dinlemesi duygularını kabul edilmesidir. “Korkma” ‘’Geçti’’ gibi cümleler kullanmak yerin onu anladığınızı gösteren “Evet, korktuğunu görebiliyorum. Sana nasıl yardımcı olabilirim?” gibi cümleler kullanmaya özen gösterin.
Eğer çocuk, süren ya da gittikçe artan gerileme davranışları (Alt ıslatma, gece kabusları, parmak emmek..) ve çok kaygılı ve endişeli bir haldeyse Çocuk Ruh Sağlığı Uzmanından destek almalarını şiddetle öneririm.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

BM Genel Kurulu’nda CEO’lar COVID-19 sonrası daha iyi bir dünya için ortak bir bildirinin altına imza attı

Birleşmiş Milletler’in 75. yıldönümünün öncesinde UN Global Compact, tüm şirketleri küresel riskler karşısında uluslararası işbirliğine ve kapsayıcı çok taraflılığa destek olmaya çağırdı. Bu çağrıya yanıt veren 100’den fazla ülkeden 1.000’den fazla CEO, “Yenilenen Küresel İşbirliği için CEO Bildirisi”ni (Statement from Business Leaders for Renewed Global Cooperation) imzalayarak Birleşmiş Milletler’e ve kapsayıcı çok taraflılığa desteklerini beyan etti.
Birleşmiş Milletler 75. Yıl anma etkinlikleri kapsamında 21 Eylül tarihinde düzenlenen BM Özel Sektör Forumu’nda açıklanan bildiriyle CEO’lar: ”Biz iş insanları olarak barış, adalet ve güçlü kurumların, kuruluşlarımızın uzun vadeli devamlılığı için yararlı olduğunu ve BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin On İlkesi’nin ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın başarının temelini oluşturduğunun farkındayız. Daha iyi bir dünya için birlikteyiz ” mesajını verdi.
UN Global Compact CEO’su Sanda Ojiambo bildiri hakkında şöyle konuştu: “Bu bildiri kapsayıcı çok taraflılığın artık tüm dünyada yankılanacağının bir taahhütüdür. Değişen koşullara uyum sağlamak için işbirliklerinin sınırları, sektörleri ve kuşakları aşmalıdır. Bildiriyi yayınlandıktan sonra 1 ay içerisinde hemen hemen tüm sektörlerden ve bölgelerden 1.000’in üzerinde CEO imzasını attı. UN Global Compact olarak dünya için bu çok önemli zamanda işbirliklerine olan bağlılıklarını için herkese teşekkür ediyoruz.”
Türkiye’deki Şirketlerden Bildiri’ye Destek
“Yenilenen Küresel İşbirliği için CEO Bildirisi”ne Türkiye’deki şirketlerden de büyük bir destek geldi. Türkiye’den UN Global Compact imzacısı 45 şirketin CEO’su Bildiri’nin altına imza atarak küresel işbirliğine dahil olduklarını beyan ettiler.
BM Genel Kurul’u bünyesinde gerçekleştirilen oturumlarda Global Compact Türkiye’den temsilciler yer aldı
UN Global Compact, 75. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kapsamında 21-23 Eylül’de #UnitingBusiness LIVE mottosuyla Private Sector Forum, Global Impact Forum ve SDG Business Forum’u düzenledi. Global Compact Türkiye düzenlediği ve yer aldığı oturumlarla dünyanın her yerinden hükümet, sivil toplum, akademi, iş dünyası ve sürdürülebilirlik liderlerini bir araya getiren etkinliklerde temsil edildi.
“İlke Temelli Emisyon Azaltımları: Global Compact Yerel Ağları En İyi Uygulamalarını Paylaşıyor” oturumunda Bolivya, Türkiye, İspanya ve Sri Lanka’dan iş dünyası liderleri bir araya geldi. Panellerde COVID-19 sonrası yeniden kalkınmanın nasıl çevreye duyarlı olabileceği tartışıldı. Oturumda iyi örnek olarak İş Dünyası Plastik Girişimi tanıtıldı. Global Compact Türkiye Çevre Çalışma Grubu Eş Başkanı Ebru Tüzecan ve Eczacıbaşı Holding CEO’su Atalay M. Gümrah ve oturumda konuşmacı olarak yer aldı.
“Kriz Dönemlerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Lensinden Bakmak” oturumunda iş dünyasının kriz zamanlarında toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifini nasıl koruyacağı uygulama örnekleri ile tartışıldı. Oturumda WPP Türkiye İnsan Kaynakları & Kültür ve Sürdürülebilirlikten Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Aysun Sayın, Unilever Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Şenel Erim, Boyner Grup İç Denetim, Risk Yönetimi ve Sürdürülebilirlik Direktörü Emrah Özbay konuşmalarıyla dinleyicilere ilham verdi.
Etkinlikte dünyanın her yerinden dinleyici olarak yer alan herkesin katılımına açık olan bir Networking oturumu da düzenlendi. Global Compact Türkiye Genel Sekreteri Melda ÇeleCOVID-19 döneminde iş dünyasının sürdürülebilirlik gündemi hakkında katılımcılar ile sohbet etti.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)