Etiket arşivi: Ali

Ali Babacan: ‘Ülkemizin siyasi birliği DEVA Partisi’nin temel meselesidir’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dün akşam Olay TV’de “Murat Yetkin’le Gündem” programına katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Bu hükûmet hukuk reformu yapamaz
Bu hükûmetin yapmayacağı bir şey varsa, o da hukuk reformudur. Kimse boşuna beklemesin. Bu hükûmet her konuda U dönüşü yapar ama mesele hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ise bu konuda bir düzenleme hiç beklemeyin. Yönetimde buna inanan bir zihniyet yok.
 
“Haftanın düşmanı panosu” asmışlar
Dikkat edin, düşman hiç bitmiyor. Haftanın düşmanı diye bir pano asmışlar, bu hafta kimi düşman ilan etsek diyorlar. Oysa bu ülkenin en büyük düşmanı yoksulluktur, işsizliktir, pandemidir.
 
Ülkemizin siyasi birliği temel meselemizdir
Bu ülkenin bekası her şeyimizdir. Bu ülkenin toprak bütünlüğü, siyasi birliği temel meselemizdir. Bazı kesimleri düşman ilan ederek bu ülkenin birliğini, bütünlüğünü sağlayamazsınız.
 
Dış ilişkileri arka kapı ilişkileri götürüyor
Türkiye‘nin dış ilişkilerini Dışişleri Bakanlığı değil, arka kapı ilişkileri götürüyor. İşi bilen diplomatlarımız her gün kahroluyor. Ankara’dan verilen yanlış talimatları uygulamak, saçma sapan fikirleri savunmak zorunda kalıyorlar.
 
Suriye’de askeri gücümüzü ölçtürdük
Benim Dışişleri Bakanlığım döneminde Türkiye itibarlı bir ülkeydi. İtibarlı ve güvenilebilir bir ülke olmanın gücünü biz dış politikada kullandık. Sözün gücünü kullandık. Bazen yüz binlerce askeri ordu ve yüzlerce savaş uçağı ile kazanamayacağınız zaferi iyi bir diplomasiyle kazanırsınız. Üstelik askeri güç caydırıcı bir güçtür. Kullanmadığınız zaman çok daha değerlidir. “Bak kullanırım ha” dediğiniz zaman daha değerlidir. Kullanmaya başladığınız zamanda ölçülebilir bir güç haline gelir. Suriye’de maalesef bunu yaşadık. Askeri gücün sınırlarını ölçtürdük.
 
Sayın Erdoğan faiz lobisine boyun mu eğdi?
Taraflı cumhurbaşkanı göreve başladığıdan bu yana en şiddetli faiz artışı son üç ay içinde yapıldı. Hani faiz lobisi vardı? Acaba Sayın Erdoğan faiz lobisine mi boyun eğdi? Şimdi faiz artışlarıyla ilgili hiçbir açıklama duymadık. Duran bir ekonomiye bir de faiz artmasının etkisini düşünebiliyor musunuz? Bu kadar işsizliğin olduğu bir ülkede bu kadar yüksek bir faiz ekonomiyi iyice durduracak.
 
Her gün uçak kazasında ölen insan sayısı kadar kayıp veriyoruz
Her gün bir uçak kazası olduğunu düşünün. Koronavirüsle ilgili açıklanan rakamlara inanıyorsak, Türkiye’de her gün uçak kazasında ölen insan sayısı kadar kayıp veriyoruz maalesef.
 
Aşı ücretsiz dağıtılmalı
Açıklanan bilgiler ile gelen bilgiler arasında tutarsızlık olduğunu gördük. Türk Tabipleri Birliği’nin açıkladığı vaka sayısı, hükûmetin açıkladığı rakamların tam iki katı. Böyle bir tabloda hükûmetin bugün aşı ile ilgili söylediklerine nasıl güveneceğiz? Aşı çok önemli bir tedbir, mutlaka açık fikirli olmak lazım. Ama hangi aşı iyidir diye bilim insanlarının dinlenmesi gerek. Aşının ulaşılabilir olması dünyada çok önemli bir insanlık sınavı olacak. İşin esası, aşıdan ücretsiz bir şekilde faydalanılması olmalı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

ALİ BABACAN: ‘Vaka sayısını gizleyen hükümetin önerdiği aşıya güvenmekte zorluk çekerim’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Medyascope TV’de Ruşen Çakır’ın konuğu oldu. Canlı yayında seyircilerin sorularını yanıtlayan Ali Babacan gündeme ilişkin değerlendirmelerini paylaştı. İşte Babacan’ın açıklamalarından satırbaşları:
‘Aşı tavsiyesi bağımsız meslek örgütlerinden gelmeli’
“Aşıyla ilgili tavsiyenin hükümetten değil bağımsız, tarafsız, güvenilir meslek örgütlerinden gelmesi lâzım. Eğer meslek örgütleri, yani konunun tam uzmanları, örneğin Tabipler Birliği veya Eczacılar Birliği, bağımsız ve tarafsız şekilde çıkıp derlerse ki bu aşı güvenilirdir ve biz bunu halkımıza tavsiye ediyoruz, ben o zaman inanırım. Ama bugünkü hükümet artık sağlık konusunda da güvenirliğini yitirmiştir. Çünkü rakamlar konusunda gerçeği halkından saklayan bir hükümetin yaptığı aşı tavsiyesine ben şahsen güvenmekte zorluk çekiyorum. Hatta bu vaka sayısıyla ilgili biliyorsunuz bir Bilim Kurulu üyesi çıktı, vakaları biz de bilmiyorduk, 30 bin küsur açıklanınca biz de öğrendik, dedi. Düşünebiliyor musunuz, gerçekleri Bilim Kurulu’ndan dahi saklayan bir yaklaşım var burada.”
‘KHK mağdurlarının itibarlarının iade edilmemesi kabul edilemez’
“KHK uygulaması, evrensel hukuk çerçevesinden gayet sıkıntılı bir uygulama. Bağımsız ve tarafsız bir yargı kararı olmadan sadece idari bir kararla insanların işten atılması, toplumdaki itibarlarının sıfırlanması hem vicdani değil, hem hukuki değil. Hele hele mahkemeye gitmiş mahkeme tarafından beraat etmiş ya da savcılıklar tarafından takipsizlik kararı verilmiş kişilerin hâlâ itibarlarının, özlük haklarının iade edilmemesi kabul edilemez. Burada hukuk ve adalet çizgisi içinde; bağımsız, tarafsız yargı kararlarına göre hareket etmek lazım. İnsanların bir yargı süreci olmadan, bağımsız ve tarafsız bir çalışma olmadan tamamen yoksulluğa ve açlığa mahkûm edilmesi, mahkemede haklı çıktıkları hâlde bu uygulamanın devam etmesi kuşkusuz kabul edilebilir bir durum değil.”
‘TÜİK verilerini düşük asgari ücret zammı için kullanıyorlar’
“Gerçek hayatın enflasyonu, yani çarşı-pazar sokak enflasyonuyla hükümetin açıkladığı enflasyon arasında artık bir uçurum var. Çarşı-pazar enflasyonu oranında bir asgari ücret zammının çalışanlarımıza verilmesi gerekiyor. Yani diyecekler ki enflasyon yüzde 10 küsur, biz de ona göre artırdık; ama enflasyon öyle değil. Yani kimse kusura bakmasın, üzülerek bunu söylüyorum; bizim zamanında kurduğumuz bağımsız TÜİK bugün artık bağımsız değil. Hükümetin talimatıyla veri yayınlamaya başladılar uzun süredir ve o verileri de istedikleri gibi kullanıyorlar. Bazen vatandaşa gerçekleri olduğundan daha iyi göstermek, bazen de işte böyle maaş zamanlarını düşük verebilmek için kullanıyorlar. Biz çarşı-pazar enflasyonuna bakıyoruz, hayat çok pahalı, geçim artık çok zor. Dolayısıyla asgari ücretin mutlaka insani bir seviyeye çıkması lazım. Ama küçük işletme sahiplerinin de, esnafın da mutlaka hele hele böyle bir pandemi döneminde hak ettikleri gibi desteklenmesi lazım.”
‘Bizden ders almıyorsunuz, bari ülkenin başına gelenlerden ders alın’
“Esnafa doğrudan destek lâzım, Yani, kira desteği gibi karşılıksız destek. Oysa şu anda Türkiye bütün gelişmekte olan ülkeler içerisinde doğrudan desteğin en düşük olduğu ülke. Niye? Çünkü hazine boş, son iki yılda hazinenin borcu tam ikiye katlanmış durumda. Merkez Bankası’nın elindeki dövizden daha fazla piyasaya borcu var. Hiç olmazsa dedik, mesela şu stopajı sıfırlayın ya da esnafın kamusal yükümlülüklerini, yani sosyal güvenlik ödemesi gibi, muhtasar gibi, vergi ödemeleri gibi ödemelerini pandeminin etkisi bitene kadar öteleyin, pandemi bittikten sonra da uzun vadeye yayın. Bunların hepsi hükümete tavsiyemiz. Ama bugüne kadar hiçbiri yapılmadı. Meğer başka ülkelerin pandemiyi kolay atlatması için bütçeden destek veriyorlarmış. Bunu iki gün önce Cumhurbaşkanı’ndan duyduk. Böylesine kendi ülkesinden habersiz, kendi esnafının sorunlarından habersiz bir yönetim tarzı gerçekten düşünülemez… Bir de Cumhurbaşkanı benim için, kalkmış bana ders vermeye çalışıyor, dedi. İşte ders almayınca ülkenin içinde olduğu durumu hep beraber görüyorsunuz. Biz de diyoruz ki; tamam, bizden ders almıyorsunuz, ama hiç olmazsa şu ülkenin başına gelenlerden ders alın.”
‘Katar’ın yatırımları ekonomik güven değil, siyasi destek gereği’
“Katar, bizim için dost bir ülke, önemli bir dostumuz. Katar’ın Türkiye’ye yatırım yapmasından çok memnun oluruz. Ama bu yatırımlar böyle siyasi ilişkilerle değil, gerçekten Türkiye’nin ekonomik geleceğine güvenle olması gerekir. Eğer Türkiye’nin ekonomik geleceğine güveni varsa, sadece Katar’ın değil onlarca ülkenin gelip Türkiye’ye yatırım yapması gerekir. Bazen siyasi ilişkiler gereği, siyasi destek gereği yatırım alabilirsiniz, ama asıl önemli olan burada güven ortamını oluşturup pek çok ülkeden yatırımı cezbedebilmek. Ve bu ülkenin geleceğine güvendikleri için, Türkiye’nin yarınlarına güvendikleri için insanların gelip buraya yatırım yapması esastır.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Ali Babacan: ‘Vaka tablosunun bu denli ağır olmasının tek sebebi kötü yönetim’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Samsun İl Kongresi’nde konuştu. Babacan konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
‘Artık yeter! İşin ucunda bu milletin sağlığı var’ 
“Şu an halkımızın açık bir şekilde sağlık hakkına erişimi engelleniyor. Bu yönetim sağlık sistemini ciddi bir tıkanıklığa mahkûm etti. Herkesin maaşından sağlık sigortası primi kesiliyor. Halkımız bu bedeli ödediği hâlde sağlık hizmetlerine erişmekte güçlük çekiyor. İşte burada da kaybet-kaybet tablosu görüyoruz.
Artık yeter! İşin ucunda bu milletin hayatı var. Tekrar ediyorum: İnsanların salgın hastalık yüzünden hayatlarını kaybetmeleri önlenebilir. Tablonun bu denli ağır olmasının tek sebebi kötü yönetimdir. Açıklanan düşük vaka sayısıyla bile, pandemide dünya üçüncüsü olmamızın başka bir izahı yok.”
‘Aklınız şimdi mi başınıza geliyor?’
“Tekrar tekrar yaşanan döviz krizlerinden ve ekonominin dibe çakılmasından sonra bugünlerde hükümet ‘güven olmadan ekonomi güçlenmez‘ diyor. Aklınız şimdi mi başınıza geliyor? Beni kastederek ‘bir de kalkmış bize ders vermeye kalkıyor’ diyorlar ama, söylediklerimizden epey kopya çekiyorlar.
Hazırsanız kopya veriyorum, dikkatle dinleyin: Enflasyonu olduğundan düşük açıklamak size güven kazandırmaz. Pandemi vaka sayılarını düşük açıklamak, size güven kazandırmaz. Doğru haber yapan gazetecileri işten attırmak, doğruyu söyleyen sivil toplum kuruluşlarını hain ilan etmek, size güven kazandırmaz. Suç örgütlerine, yasadışı yapılara övgüler düzenlerle ortak olmak, onlara sahip çıkmak, size güven kazandırmaz. Yargıyı siyasi etki altına alıp, mahkemelerin bağımsızlığını yok etmek, size güven kazandırmaz. Bu toplumu kutuplaştırmak, bazı toplum kesimlerini öteki ilan etmek, düşman ilan etmek, size güven kazandırmaz. Dış ilişkilerde herkesle kavgalı olmak, herkesi düşman ilan edip, sonra da yapayalnız kalmak, size güven kazandırmaz.”
‘Çeteler kol geziyor, hukuk reformundan bahsediyorlar’
“Ekonominin bu kötü durumda olmasının en önemli sebeplerinden birisi, şu andaki yönetimin hukuku çiğnemeyi bir alışkanlık hâline getirmesi. Mafyanın, çetelerin, karanlık güçlerin kol gezdiği, Cumhurbaşkanı’nın desteğiyle mahkemelerin anayasaya uymadığı bir dönemde, kalkmışlar bir de hukuk reformundan bahsediyorlar.
 
Âdeta konuşmayı yasakladılar ülkede. Ağzını açanı, fikrini söyleyeni susturuyorlar. Bakın şu an ekonomimiz son yirmi yılın en kötü seviyesinde. Konuşmaya müsaade etmezlerse, kulaklarını açıp dinlemezlerse ‘en doğru benim fikrim’ diye inat ederlerse elbette sonuç bu olur. İşte o yüzden biz diyoruz ki korkma Türkiye. Konuş. Konuş ki Türkiye kazansın!”
‘Yanlış politikalar yüzünden ülke içe kapanıyor’
“Geçtiğimiz gün Ağrı’nın İran sınırına 81 kilometrelik duvar yaptıklarını söylediler. Zaten Suriye sınırımızdaki 800 küsur kilometrelik duvarı da geçtiğimiz aylarda tamamladılar. Dış politikayı, diplomasiyi rafa kaldırdıkları için, güvenliği ancak sınırlar boyu duvarlarla sağlamaya çalışıyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Biz vaktiyle dış ilişkileri yönetirken komşularımızla iyi ilişkileri esas aldık. Bırakın duvar örmeyi, serbest dolaşımı hedefledik. Hatırlayın, o günlerde hem üretimimiz hem de ihracatımız hızla arttı. Ülkemizin refahı arttı. En çok da sınır illerimiz istifade etti bundan. Ama şimdi uygulanan bu yanlış politikalarla ülkemiz daha da içe kapanıyor.”
‘Sanki senelerdir Avrupa’yla kavga eden kendileri değil’
“Sanki senelerdir Avrupa’yla kavga eden kendileri değilmiş gibi, geçen günlerde kendimizi Avrupa’da görüyoruz‘ dediler. Siz iktidara daha dün gelmediniz. Avrupa’yla, NATO’yla, Batı’yla kavga eden; ülkeyi içe kapatan, tüm ülkeyi kendi şahsınızı merkeze alarak yöneten sizsiniz. Bu zihniyet nedeniyle, ülkemizi yoksullaştıran da sizsiniz.
S400 füzelerine milyarlarca dolar para verdiniz, kullanamıyorsunuz. F35 savaş uçaklarına milyarlarca dolar para verdiniz, onları da alamadınız. Hem milyarlarca doları kaybet, hem F35’leri kaybet, hem de S400’leri… Bu mu dış politika? Kaybet-kaybet-kaybet!”
‘Gerçek enflasyonu pazara giden vatandaş iyi biliyor’
“Halkımız pandemiyle daha da derinleşen ekonomik kriz nedeniyle açlık sınırında yaşıyor. Türkiye’yi getirdikleri bu noktada, her üç kişiden biri işsiz veya atıl durumda. Çarşı pazar enflasyonunu yüzde 30’lara, 40’lara, 50’lere kadar yükselttiler. Onlara sorsanız enflasyon yüzde 10 küsur. Ama gerçek enflasyonu sokağa çıkan, pazara giden vatandaş çok iyi biliyor.”
‘Çevreyle dost bir politika izlemek zorundayız’
“Çevre konusundaki en önemli konu nesiller arası adalet. Biz bugün hızlı büyüme adına çevreyi, havayı, suyu kirletiyorsak ve bu gelecek nesiller için daha kötü bir gelecek demekse bu adaletli değil. Hepimizin üzerinde bireysel ve toplumsal bir sorumluluk var. Çevreyle dost bir politika izlemek zorundayız.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Ali Babacan’dan iktidara ‘acı reçete’ tarifi

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Kars İl Kongresi’nde konuştu. Babacan konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
‘Onlar için yargı vatandaşı terbiye için bir sopa’
“2016’dan 2020 Haziran ayına kadar Anayasa Mahkemesi’ne yaklaşık 220.000 bireysel başvuru yapılmış. Anayasa Mahkemesi esastan incelediği başvurulardan yaklaşık %92’si için hak ihlali kararı vermiş.
Biliyorsunuz, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararları büyük ortağı da küçük ortağı da rahatsız ediyor. Bir bakıyorsunuz mahkeme üyeleri açıkça tehdit ediliyor, bir bakıyorsunuz kürsülerden had bildiriliyor. Bunlar adalete inanmıyorlar. Yargı sadece onların beklediği, istediği kararı alırsa memnun oluyorlar. Aksi halde derhal iftira, tehdit, her türlü yıpratma ve yıldırma başlıyor. Âdil değiller ve olmak da istemiyorlar. Onlar için yargı, vatandaşları terbiye etmek için kullanmak istedikleri bir sopa âdeta.”
‘Kayyum politikası, kazanamadıkları belediyeleri ele geçirme aracı’
“Karslı dostlarım yargının nasıl sopa olarak kullanıldığını çok iyi biliyor. Kars’ın seçilmiş belediye başkanını, daha evvel tutuklandığı, hatta bu tutukluluğa Anayasa Mahkemesi tarafından ‘hak ihlali’ kararı verildiği bir dosyadan yeniden tutukladılar. Halkın iradesi, seçme ve seçilme hakkı yok sayılıyor. Seçimler adeta anlamsız hale gelmiş.
Süreçteki hukuksuzluğu bir an için kenara koyup, izlenen yönteme bakacak olsak, orada da yine başka bir hukuksuzluk var. Diyelim ki zorunlu ve hukuka uygun bir sebeple belediye başkanı işten el çektirildi. Bu durumda, belediye meclisinin kendi içinden seçim yaparak, yani seçilmişler içinden yeni bir başkan belirlemesi gerekir. Öte yandan bakıyoruz, işlerine gelen yerlerde, bazı belediyelerde, bu usulü de uyguluyorlar. Sonuçta, seçimle kazanamadıkları belediyelere kayyum atıyorlar. Şunu açıkça görüyoruz: İktidarın kayyum politikası, seçimlerde kazanamadıkları yerlerde belediyeleri başka yollarla ele geçirme aracına döndü.”
‘Ölümden beslenen terör örgütüne de sonuna kadar karşıyız’
“Biz, demokratik zemini daraltanlara, meşru siyaset kanallarını tıkayanlara karşı, ısrarla siyaseti savunacağız. Biz çocuklarımızı çatışmasız, şiddetsiz, terörsüz şehirlerde büyütmek için canla başla çalışacağız. Biz oyunuza, iradenize ve tüm seçtiklerinize sahip çıkmak için buradayız! Biz, seçmen iradesine kayyum atanmaması için buradayız! Özellikle vurgulamak isterim ki, biz, şiddeti yöntem olarak seçen, ölümden beslenen terör örgütüne de sonuna kadar karşıyız. Bununla da mücadele edeceğiz. Biz hukuka aykırı bir şekilde siyaset yollarını kapatan herkese karşıyız. Biz demokratik siyaset için hazırız. Biz hukuku ayağa kaldırmak için, tarafsız ve bağımsız yargıyı tesis etmek için hazırız, buradayız.”
‘Kendilerine gelince para var, esnafa desteğe gelince yok’
“Ekonomimiz son yirmi yılın en kötü seviyesinde. Kişi başına düşen milli gelir 14 sene öncesine döndü, bu yönetim devam ederse daha da gerilere gidecek, görüyoruz. Günlük kazandığıyla geçimini sağlayan milyonlarca vatandaşımız aylardır bir gelir elde edemiyor. Esnafımız ise işletmesini açamıyor. Dükkânlar kapalı. Ama kira işliyor, faturalar işliyor, vergi işliyor, SGK işliyor. Sayaç durmuyor. Bir de devlet ‘vergi vergi’ diye yakasına yapışıyor. Anladık kasayı, hazineyi boşalttılar ama görüyoruz işte, kendilerine gelince para var. Bilmem kaç uçakla seyahatler yapılabiliyor. Büyük ihaleler alelacele, yangından mal kaçırılırcasına yapılıyor.
Bugünkü iktidar, halkı önceleyen, vatandaşının canını önceleyen bir yönetim anlayışına sahip değil artık. Halkımızın sağlığı için gereken her tür kısıtlamaya gidilebilir. Ama bunu vatandaşımızı yokluğa mahkûm ederek yapamazsınız.”
‘İtibardan tasarruf olmaz diyorlar, bal gibi de olur!’
“Ne demişler? Önce iğneyi kendine batıracaksın, sonra çuvaldızı başkalarına batıracaksın. Esas biz size bir acı reçete yazalım. Kaleminiz kâğıdınız hazırsa başlıyorum: Önce hukuk: Anayasa ve kanunlara bağlı kalın. Sonra hemen tasarruf. Hani diyorlar ya ‘itibardan tasarruf olmaz’ diye. Olur, bal gibi olur. Şu yurt içi, yurt dışı seyahatlerinizdeki uçak sayılarını hele bir azaltın.
Konvoylarınızdaki araç sayısını azaltın. Ardından, kamu ihale mevzuatını değiştirin. Üç beş yandaş şirketi zenginleştiren ihale usulüne bir son verin. Şeffaf ve açık ihale sistemiyle kamuya mal ve hizmet alımlarında yandaşlarınızın değil, halkımızın kâr etmesini sağlayın. Kanal İstanbul gibi rant projelerine artık bir son verin. Varlık Fonu’nu kapatın. Derhal tüm kurum ve kuruluşları Sayıştay denetimine açın. Bu kadar basit. Bu reçeteyi uygulayın, bakın nasıl düzelmeye başlıyor işler.“
‘İlk önce partili cumhurbaşkanlığı sistemini değiştireceğiz’
“Deva Partisi, ülkemize hak ettiği refahı sağlayacak. Önce şu partili cumhurbaşkanlığı sistemini değiştireceğiz. Tek kişilik yönetime son vereceğiz. Hep söylüyoruz, 84 milyon birden büyüktür. Türkiye birden büyüktür! Devletin, sadece ve sadece halkına hizmet etmesini sağlayacağız. Önce insan, önce vatandaş diyeceğiz. Hakki da hukuku da sağlam temellere oturtacağız. Şeffaf olacağız, denetlenebilir olacağız, hesap verebilir olacağız. Biz ilkelerimizden bir gün bile vazgeçmedik. Emaneti teslim almaya geliyoruz!”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı: “Kamu kaynaklarını yandaşlara peşkeş çekenler, şimdi ülkeyi katar katar peşkeş çekiyorlar’

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Akyurt İlçe Başkanlığı’nın 8 Olağan Kongresinde konuşan CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı, “Bir dönem ‘babalar gibi satarım’ diyerek kamu kaynaklarını yandaşlara peşkeş çekenler, şimdi ülkeyi Katar Katar peşkeş çekiyorlar” dedi. Ankara’nın Akyurt ilçesine kongre heyecanı yaşandı. CHP Akyurt İlçe Başkanlığı 8 Olağan Kongresi gerçekleştirildi. Pandemi kuralları çerçevesinde gerçekleşen kongreye CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı, İl Yöneticileri ve partililer katıldı. Kongrede açılış konuşması CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı tarafından gerçekleştirildi. “ÜLKEYİ KATAR KATAR PEŞKEŞ ÇEKİYORLAR” Konuşmasında Katar’la yapılan anlaşmaya dikkat çeken İl Başkanı Akıllı, “Değerli arkadaşlarım, bugün Akyurt ilçe Kongremiz için bir araya geldik. Demokrasimizin güçlenmesi adına önemsediğimiz kongrelerimizden birini gerçekleştiriyoruz. Her kongremiz ayrı bir heyecan, ayrı bir umut. Sizlerle beraber olduğum için mutluyum, gururluyum, onurluyum…Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kurulan Cumhuriyet Halk Partisi’nde kongreler demokrasi demektir. Bu heyecan ve onurla Milli Kurtuluş mücadelesi verenlerin bıraktığı mirası geleceğe taşıyoruz. Cumhuriyetin kazanımlarını koruma mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Bugün bu kazanımlar yok etmek isteyenlere karşı daha güçlü mücadele etmek zorundayız. Ülkemiz bir kara gün yaşadı. Borsa İstanbul’un yüzde 10’u Katar’a satıldı. Antalya Limanı Katar’a satıldı. Haliç Altın Boynuz Projesi Katar’a satıldı. İstinye Park Katar’a satıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Katar Enerji işleri Bakanlığı arasında imzalanan protokol ile su kaynaklarımızın yönetimi Katar’a devredildi. Bir dönem ‘babalar gibi satarım’ diyerek kamu kaynaklarını yandaşlara peşkeş çekenler, şimdi ülkeyi Katar Katar peşkeş çekiyorlar” dedi. “TARIMDA, SANAYİDE, EKONOMİDE, TURİZMDE HER GEÇEN GÜN ÜLKEMİZ GERİYE DOĞRU GİDİYOR” Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik durumu ve üretimdeki yetersizliği dile getiren Başkan Akıllı, “Tarımda, sanayide, ekonomide, turizmde her geçen gün ülkemiz geriye doğru gidiyor. İşsizlik, yoksulluk, yokluk, yolsuzluk artıyor. Esnafımız dükkanını siftahsız kapatıyor. Borçlar nasıl kapanacak bunun hesabını yapıyor. Çiftçi perişan. Ürettiği ürünü para etmiyor. Kazandığı, gübreye, ilaca, sulamaya yetmiyor. Gümrükte vergiyi düşürerek ithalatın önünü açtılar. Daha yakın bir zamanda savaşın sürdüğü Suriye’den zeytinyağı ithal ettiler. Tarımda yaşanan plansızlık, iş bilmezlik nedeniyle Suriye’den patates getirdiler. Niğdeli üreticinin patatesi para etmedi. Emekli, öğretmen geçinemiyor. İkinci iş arıyor. İhracat düştü. Sanayicimiz zor günler yaşıyor. Ama onlar ülkenin kaynaklarını Katar’a peşkeş çekmenin derdinde. Artık yeter. Mart’ın sonunda açan içekler meyveye durdu. Umutlar çoğaldı. Cumhuriyet Halk Partisi iktidara yürüyor. İlk seçimde bu iktidar gidecek, yağma düzeni bitecek. Cumhuriyet Halk Partisi, laik, demokratik ve modern Türkiye’nin sarsılmaz destekleyicisi ve koruyucusu parti olma kararlılığı ile mücadeleyi sürdürecektir. Bu inanç ve azimle, başta Başkan olmak üzere bütün çalışma arkadaşlarımıza yürekten teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı. Kongrede yapılan seçimde tek İlçe Başkanı adayı Filiz Geygel, seçildi. Kongre CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı’nın, Geygel’i tebrik etmesi ve toplu fotoğraf çekimi ile sonlandı. ANKARA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Ali Babacan’dan Erdoğan’a: ‘Fakirleşmesine sebep olduğunuz milletimize açıklama borçlusunuz’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, güncel ekonomik ve finansal gelişmeleri DEVA Partisi Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında değerlendi. Babacan, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Türkiye, dünyada en yüksek politika faizi uygulayan ülkelerden biri oldu
Merkez Bankası, dün politika faizini %10,25’ten %15’e yükseltti. Yani iki ayda Merkez Bankası’nın politika faizi %6,75 artmış oldu. Şu anda Türkiye, dünyada en yüksek politika faizi uygulayan ülkelerden birisi oldu.
Merkez Bankası dünkü açıklamasında “Önümüzdeki dönemde parasal duruşun sıkılığı, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar kararlılıkla sürdürülecektir” demiştir.
Tercüme edelim; parasal sıkılaştırma demek, faizi artırmak demektir. Merkez Bankası diyor ki; “faizi epeyce yükselttim, enflasyon düşene kadar da yüksek tutacağım” diyor. Yani yüksek faiz enflasyonu düşürecek diyor.
‘Yüksek faiz vatana ihanettir’ diyordunuz, şimdi ne oldu?
Daha birkaç gün öncesine kadar “faiz sebep, enflasyon neticedir” diyen ve dünkü kararla faizin %15’e yükseltilmesine onay veren Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum:
Sayın Erdoğan; siz “vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle, ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur” dediniz, siz “enflasyonun anası da babası da faizdir. Bunu bilmeyenler bilsin” dediniz. Siz, 24 Haziran cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce “siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle nasıl uğraşılır göreceksiniz” dediniz.
Fakirleşmesine sebep olduğunuz milletimize de bir açıklama yapmak zorundasınız.
Döviz rezervimiz ‘eksi 39 milyar dolara’ düştü, niçin?
Eğer bugün yıllardır savunduğunuz bu tezin çöktüğü kabul ediliyorsa -ki faiz artırımı bu anlama gelmektedir- niçin bugüne dek bu yanlışta ısrar ettiniz? Niçin paramızı pul ettiniz? Bu milletin alın teriyle yıllardır biriktirdiği 130 milyar doların üzerindeki döviz rezervini iki yılda niçin ve ne uğruna heba ettiniz? Niçin döviz rezervimizi “eksi 39 milyar dolara” düşürdünüz?
En yakın akrabanızla hazinenin borcu iki yılda ikiye katlandı
2018 yılında partili cumhurbaşkanı olarak göreve başlayıp, en yakın akrabanızı ekonomi yönetiminin başına getirdiğiniz günden hazinenin borcu iki yılda neredeyse ikiye katlandı. Niçin ülkemizde her üç kişiden birisi işsiz ya da atıl?
Meydanlarda yuhalattığınız, iftira attığınız insanlardan af dileyin
Senelerdir haksızca iftira attığınız, suçladığınız, hakkına girdiğiniz hatta miting meydanlarında yuhalattığınız arkadaşlarımızın hepsinin hakkını teslim etmeniz gerekmiyor mu? Eğer hak, hukuk, kul hakkı kavramları sizin için önemliyse, itham ettiğiniz, yuhalattığınız, rencide ettiğiniz tüm bu insanlardan helallik dilemelisiniz.
Fakirleşmesine sebep olduğunuz milletimize de bir açıklama yapmak zorundasınız. Adeta kibrit çakılıp yakılan 130 milyar dolarlık döviz rezervini, hazinenin 1 trilyon 860 milyar liraya çıkan borcunu, yaşanan tüm kayıpları, mağduriyetleri açıklamak zorundasınız.
Yetki sizde, sorumluluk sizde, vatandaşa açıklama yapın
Bir kez daha hatırlatıyoruz. Bakan olarak görevlendirdiğiniz akrabanızın ortadan kaybolmasıyla, milletimizin ödediği bu ağır bedelin sorumluluğu buharlaşmaz, ortadan kaybolmaz.
Bu sistemde yetki sizdedir, sorumluluk da sizdedir. Siyasi sorumluluğunuz gereği olarak vatandaşlarımıza bir açıklama borcunuz var.
Merkez Bankası’nın bağımsızlığı güvence altına alınmalı
DEVA Partisi olarak her zaman vurguladığımız gibi asıl önemli olan, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına saygı duyulacağının, Banka’nın kararlarına müdahale edilmeyeceğinin ve Banka’nın elindeki araçları hiçbir baskı altında kalmadan kullanabileceğinin ortaya konulmasıdır. Bunun söylemle değil gerekli yasal ve kurumsal düzenlemeler ile güvence altına alınması gerekmektedir.
Son dönemde BDDK ve diğer kurumlar tarafından uygulamaya konulan aktif rasyosu gibi yanlış ve müdahaleci adımların da süratle ve köklü bir biçimde düzeltilmesi gerekmektedir.
Unutmamak gerekir ki, Merkez Bankası’nın, BDDK’nın ve diğer kurumların atacağı adımlar, ancak bütüncül bir programın parçası olduklarında ve kurumsal bağımsızlığı sağlayacak kalıcı adımlarla desteklendiğinde, kendilerinden beklenen sonucu verirler.
Türkiye çoklu sistem krizi yaşıyor
Türkiye ekonomisinde yaşanan sorunlar teknik bir mesele olmaktan çıkmıştır. Para ve maliye politikalarının iyileştirilmesi gereklidir. Ancak para ve maliye politikaları Türkiye’nin köklü ve yapısal sorunlarını tek başına çözmek için yeterli değildir. Gelinen noktada Türkiye çoklu bir sistem krizi yaşamaktadır. Bu durum adeta bazı hastalarda görülen çoklu organ yetmezliğine benzemektedir. Partili cumhurbaşkanlığı hükümet sistemindeki tıkanma, hukuk ve kamu yönetim sistemine, oradan da ekonomiye yansımaktadır. Bu sistem krizi ve kötü yönetim anlayışı giderilmeden teknik revizyonlarla bu sıkıntıları aşmak mümkün değildir.
Ekonomide iyileşme için topyekûn değişim şart!
DEVA Partisi olarak ekonomide yaşanan sorunların kalıcı bir biçimde çözülebilmesinin ancak topyekûn bir değişim ile mümkün olabileceğine inanıyoruz. Bu kapsamda aşağıdaki adımların atılmasını çok önemli görüyoruz:
1. Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçilmelidir.
2. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının tam olarak tesis edilmelidir.
3. İfade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalıdır.
4. İnsan hakkı ihlalleri önlenmelidir.
5. Katılımcı ve çoğulcu demokrasi anlayışı hakim kılınmalıdır.
6. Kuralların, kurumsal yönetim anlayışının, ehliyet ve liyakatin hakim olduğu bir kamu yönetimi hayata geçirilmelidir.
7. Devlet müdahalesi yerini adil rekabete; kayırmacılık yerini fırsat eşitliğine; ranta dayalı büyüme yerini verimliliğe dayalı büyümeye; bırakmalıdır.
8. Parti programımızda da yer alan “güçlü, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme” stratejisi uygulamaya konulmalıdır.
9. Basiretli para, kur, maliye, borçlanma ve finans politikaları kurumsal ve kalıcı hale getirilerek makro ekonomik ve finansal istikrar sürdürülebilir kılınmalıdır.
Ders almayanların ülkeyi ne hale getirdiğini görüyoruz
Sayın Erdoğan “bize ders vermeye kalkmayın” diyerek kulaklarını kapatsa da, ülkemiz için doğru politikaları oluşturup dillendirmeye ısrarla devam edeceğiz. Bu bizim toplumsal ve ahlaki sorumluluğumuzun gereğidir. Bu ülke hepimizindir. Ders almayanların ülkeyi ne hale getirdiğini hep beraber görüyoruz.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Ali Babacan Sakarya’da: ‘Gözünüz arkada kalmasın, biz daha iyi yönetiriz’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Sakarya İl Kongresi’nde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Ortadan kaybolmakla sorumluluktan kurtulamazsınız
İki senedir hazinenin başında olup sonra bir küçük mesajla ortadan kaybolmak diye bir şey olur mu? Bu nasıl bir sorumsuzluktur? Ortadan kaybolmakla kurtulamazsınız. Bu milletin ödediği bedel, birilerinin ortadan kaybolmasıyla kalkmıyor. Bu millet size ülkenin tapusunu vermedi. Yaptığınız her işlemin, imzaladığınız her evrakın sorumluluğunu taşıyorsunuz. Birilerini gözden kaçırarak topluma olan biteni unutturamazsınız.
Bizden kopya çekmişler ama eksik
Dün Sayın Erdoğan, partisinin genel başkanı şapkası başındayken, “hukuk devleti ilkesi”ni hatırlattı. Adeta bizim açıklamalarımızdan kopya çekmişler. Sanki hukuku çiğneyen kendileri değil! Kopyayı da eksik çekmişler. Bizim asıl nüshamızda hukuksuzluğu kimin yaptığı açıkça yazıyordu, o kısmını söylemiyorlar. Hukuk gerekiyor ama hukuku katleden kim?
Kimlerin vergi borcunu sildiniz?
Haydi, hukuka uymaya, şeffaflığa başlayın: İhale mevzuatını değiştirin. İhaleleri şeffaf yapın. 180-190 defa bir kanun değişir mi? Üstelik bir istisna maddesiyle büyük projeleri yapılıyor. Serbest yarışma yok. Kimlerin vergi borçlarını niye sildiniz? Açıklayın şeffafça. Varlık Fonu‘nu neden kurdunuz, oraya hangi şirketleri kattınız? Neden denetimsiz bıraktınız? Niçin bu fonu 63 Milyar TL borca batırdınız?
Gözünüz arkada kalmasın, biz daha iyi yönetiriz
Daha dün Cumhurbaşkanı, kendi partisinin kaderi ile ülkenin kaderinin aynı olduğunu söyledi. Bu nasıl bir anlayıştır? Bu ülke sizden de sizin partinizden de büyüktür. Bu milletin nice çalışkan, fedakar evlatları var. Bu milletin liyakat sahibi nice gençleri var. Dürüst ve işini bilen nice insanımız var. Sizden de partinizden de daha iyi yönetirler bu ülkeyi! Hiç merak etmeyin, gözünüz arkada kalmasın. Bu halk emaneti bize teslim etsin, ülkenin kaderinin bu olmadığını görün. “Biz batacaksak bu ülke de batsın” diyerek, bu milleti tehdit ederek bir yere varamazsınız.
Vatandaşlarımızın kazanılmış haklarına kimse göz dikemez
Kimseyi geçmişin karanlık günleriyle, karanlık güçleriyle korkutmaya çalışmasınlar. DEVA Partisi, ifade özgürlüğünün de inanç özgürlüğünün de teminatıdır. DEVA Partisi, hakların pazarlığını kimseyle yapmaz Vatandaşlarımızın kazanılmış hakkına kimse göz dikemez!
Biz geçmişin karanlık günlerini tarihin çöp sepetine attık. Geçmişin zulmünü geçmişe gömdük. Mazlumken zalim olmadık. Adaletten, haktan, hukuktan şaşmadık. Kimsenin kendisini öz vatanında garip, öz yurdunda parya hissetmesine de müsaade etmeyeceğiz.
SAKARYA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Muhammed Ali Kupası yarı ağır sıklet finali canlı yayında DMAX’te!

Beklenen maç geldi çattı! Yuniel Dorticos ve Mairis Briedis Almanya’da ringe çıkacak. Muhammed Ali Kupası yarı ağır sıklet final maçı, 26 Eylül Cumartesi 21:55’te DMAX’ten canlı yayınlanacak.
Pandemi nedeni ile daha önce iki kez ertelenen karşılaşma için geri sayım başladı. IBF 91 KG Dünya Şampiyonu Kübalı Yuniel Dorticos ve WBC Elmas Kemer sahibi Letonyalı Mairis Briedis, Muhammed Ali Kupası yarı ağır sıklet final maçında şampiyonluk için karşı karşıya gelecek.
Yarı ağır sıklette şampiyonu belirleyecek Dorticos-Briedis karşılaşması, Bilgehan Demir’in anlatımı ile 26 Eylül Cumartesi 21:55’te canlı yayınla DMAX’te.
DMAX Kanal Bilgileri; Digiturk 49, D-Smart 46, Kablo TV 35, Tivibu 62, TV+ 39, Vodafone TV 31, Türksat 4A.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Eğitim-Bir-Sen İzmir Şube Başkanı Ali Kaya: Somut adımlar atılmalıdır

Memur-Sen İzmir İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Ali Kaya 2020-2021  eğitim-öğretim yılı yüz yüze eğitimin başlaması dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Başkan Kaya mesajında, koronavirüs salgını nedeniyle mart ayının ikinci haftasında okulların kapatılmasından günümüze kadar yaşanılan süreçte atılan adımların olumlu olduğunu ancak bazı konularda belirsizliklerin devam ettiğine dikkat çekerek, “Bakanlık belirsizlikleri gidermeli ve somut adımlar atmalı” dedi.
Başkan Kaya açıklamalarında şu ifadelere yer verdi;
“Yeni tip koronavirüsün (Covid-19) tüm dünyaya yayılarak pandemiye dönüşmesinin ardından mart ayının ikinci haftasından itibaren hemen hemen tüm dünyada okullar kapatılmış ve uzaktan/online öğretim ile eğitimler sürdürülmüştür. Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi(EBSAM) tarafından hazırlanan ‘Pandemi Sürecinde Okulları Güvenle Açmak: Öğretmen ve Veli Araştırması’ raporumuza katılan öğretmen ve veliler uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerin önemli bir öğrenme kaybı yaşayacağını ve duygusal olarak olumsuz etkileneceğini belirtmişlerdir. Bundan dolayı salgının kontrol altına alındığı, sağlık ve güvenliğin sağlandığı bir ortamda okulların bir an önce açılması ve yüz yüze eğitimin başlaması gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı(MEB) yaptığı açıklamada 31 Ağustos’ta uzaktan olarak, 21 Eylül’de ise yüz yüze şeklinde Türkiye’de okulların açılacağını ilan etmiştir. Günümüze kadar yaşanan süreç toplumumuz ve eğitimimiz adına olumlu adımlardan oluşmuştur. Ancak salgın süreci nedeniyle çalışma programında değişikliğe gidilmeksizin söz konusu tarihte sadece okul öncesi ve birinci sınıfların ilk hafta bir gün, ikinci hafta iki gün şeklinde eğitim-öğretime başlaması, diğer sınıfların durumunun ileri tarihlerde kararlaştırılacağı ifade edilmiştir. Eğitim-öğretime başlamayan sınıflar hakkında da net bir açıklama yapılmış değildir. Aynı şekilde bugün başlayan sınıflar dışında kalan öğrencilerin yüz yüze eğitim faaliyetine hangi sınıflarda hangi tarihte başlanacağı, yüz yüze eğitim verilmeyecek ise sınıflara ilişkin müfredatın EBA TV başta olmak üzere uzaktan eğitim platformları üzerinden ne zaman ve hangi program dâhilinde işleneceği de açıklığa kavuşturulmamıştır. Söz konusu belirsizlik eğitim kurumlarında yönetici ve öğretmenlerce eğitim-öğretim faaliyetlerinin planlanmasını ve hayata geçirilmesini zorlaştırmakta, eğitim-öğretimin aksamına neden olmakta; öğrenim kazanımlarının öğrenciye aktarılmasını sekteye uğratmakta, netice itibarıyla eğitimde telafisi mümkün olmayacak zararlara kapı aralamaktadır. Ayrıca sağlıklı bir eğitim-öğretim ortamı için gerekli temizlik malzemelerinin okullarımıza ihtiyaç dahilinde, zamanında ulaştırılması önem arz etmektedir” dedi.
Kaya bakanlığa somut adım atılması için çağrıda bulunduklarını da belirterek, “Eğitim-Bir-Sen olarak, bugün başlayan sınıflar dışında kalan öğrenciler için eğitim-öğretim faaliyetlerinin yüz yüze olarak ne zaman ve ne şekilde başlayacağı ile öğretmenlerimizin görevlerini yerine getirmelerinde yaşanan bu belirsizliğin giderilmesi ve eğitim kurumlarının, yönetici ve öğretmenlerin planlama yapabilmesi için bakanlıktan somut adımlar atmasını, açık ve net kararlar almasını Genel Merkezimiz talep etti” ifadelerini kullandı.
Kaya son olarak, 2020-2021  eğitim-öğretim yılı örgün eğitiminin bugün başladığını belirtti ve yüz yüze eğitime başlayan öğrenci ve öğretmenler için sağlıklı bir eğitim öğretim yılı geçirilmeleri temennisinde bulunarak sözlerini sonlandırdı. İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)