Etiket arşivi: deprem!

İTÜ, İzmir Deprem Raporunu Açıkladı: “Binalarımızı Acilen Güçlendirmeliyiz!”

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), 30 Ekim 2020 günü saat 14.51’de gerçekleşen ve merkez üssü Ege Denizi’ndeki Sisam Adası’nın 8 km kuzeyi olan depremin ardından, saha çalışmalarına yönelik bir değerlendirme raporu hazırladı ve kamuoyu ile paylaştı.
İzmir’de yaşanan depremin ardından, İTÜ Rektörlüğü’nün görevlendirdiği Prof. Dr. Ali Deniz, Prof. Dr. Ercan Yüksel, Prof. Dr. Oğuz Cem Çelik ve Prof. Dr. Ziyadin Çakır 31.10.2020 ve 01.11.2020 tarihlerinde İzmir’de öninceleme yaparak yapısal hasarların ve göçmelerin nedenlerini yerinde değerlendirdiler. İnceleme sonrasında, İTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Prof. Dr. Elif Serter, Doç. Dr. Hasan Yıldırım ile Dr. Ahmet Güllü’nün katkılarıyla “30 Ekim 2020, İzmir Depremi Değerlendirme Raporu”nu hazırladılar.
Raporda; bölgede yaşanan depremi derinlemesine ele alan teknik bulguların yanı sıra, binalarda oluşan göçme ve hasarların nedenlerine ilişkin gözlemler, tespitler ve öneriler de yer alıyor.
İzmir Depremi’nin Düşündürdükleri
Raporda öne çıkan başlıklara gelince;
Sürekli güncellenen deprem yönetmeliklerimiz her dönemde yeterli olmuştur. Yaşanan sorunların kaynağında çok defa sahadaki üretimin kontrolsüz ve yetersiz olması yatmaktadır. Müteahhitlik ve yapı denetim sistemlerinin süratle gözden geçirilerek iyileştirilmesi; en ucuz olanın değil, güvenli ve kaliteli hizmetin talep edilmesi gerekmektedir. Konut ve işyeri binalarının inşasında yetkin kuruluşların tercih edilmesi; bina kiralamada ve satın alımında sigorta şirketleri ve müşavirlik firmaları devreye sokularak, bina güvenliğinin sorgulanması sağlanmalıdır.
Tasarım, şantiye ve yapı denetim mühendislerinin meslek içi eğitimlerle sürekli güncel tutulması, usta ve kalfalar için uygulamalı eğitim programları düzenlenmesi çok önemlidir.
Sisam Adası’nın kuzeyinde denizde kırılan fay, Bayraklı başta olmak üzere İzmir’de önemli hasarlar oluştururken, şehrin altından veya daha yakınından geçen fayların kırılması çok daha büyük kayıplara neden olabilecektir.
Bu deprem bize bir kez daha göstermiştir ki, bina stokumuzun önemli bölümünündeprem güvenliği yetersizdir. Özellikle büyük şehirlerde yoğun nüfusun yaşadığı beş-altı katlı “gecekondu apartmanlar” yüksek risk taşımaktadır. Büyük can kayıpları yaşamamak için, ülkemizde ve özellikle megakent İstanbul’da mevcut binaların deprem güvenliklerinin hızlı değerlendirme yöntemleriyle süratle belirlenmesi, ucuz ve kolay uygulanabilir güçlendirme yöntemleri kullanılarak zaman kaybetmeden güçlendirilmesi hayati önem taşımaktadır.
Yaşanan bu depremin olası İstanbul depremiyle doğrudan ilişkisi olmasa da, bu büyüklükteki depremlerle her an karşılaşabileceğimizi unutmamamız ve deprem zararlarının azaltılması çalışmalarını hızlandırmamız gerekmektedir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Deprem ruh sağlığımızı nasıl etkiliyor?

İzmir’de yaşanan deprem başta çocuklar olmak üzere yetişkinlerde ve toplum genelinde hemen herkesi psikolojik anlamda etkiledi. Sürekli depremi düşünmenin bireylerde ruhsal hastalıkların başlamasına yol açtığına dikkat çeken Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Gerekli tedbirlerin alınması ve rutin hayattan kopulmaması şart. Özellikle çocuklar gözlem yaptığı için anne ve babaların depremle ilgili haberleri izlerken ve deprem anında soğukkanlı olması, deprem gerçeğini uygun bir beden diliyle anlatmaları gerekiyor” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, depremi psikolojik açılardan değerlendirdi.
Bazı bireyler depremi düşünerek yaşıyor
Depremle yaşamak gerçekten zor bir duygu diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Böyle bir durumda ne yapmamız gerekiyor? Bazı kişiler 24 saat devamlı depremi düşünüyor. Onu düşünerek yaşıyorlar. Tek ilgi odağı bu olduğu için kaygılarını, korkularını kontrol edemiyorlar ve ruhsal hastalıklar başlıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘Ruh hastalıkları bozuklukları pandemisi bekleniyor’ diye açıklaması var. Bunun üzerine bir de deprem geldi” diye konuştu.
Çocuklara deprem gerçeği anlatılmalı
Deprem ülkesi olduğumuz için psikolojik olarak da depreme hazırlanmamız gerektiğinin altını çizen Tarhan, “Özellikle çocuklar önemli çünkü onlar anne babaya bakarlar. Özellikle 5-6 yaşındaki gerçeklik duygusu gelişmemiş çocuklar deprem haberi izlerken veya deprem olduğu zaman anne ve babalarını gözlemlerler. Anne ve baba soğukkanlıysa, rahatsa çocuk da soğukkanlı olur. Eğer ebeveynler çocuğun yanında değil uzaktaysa böyle durumlarda çocuk daha çok korkar. Böyle durumlarda yanında anneanne ve babaanne gibi güven veren kişilerin olması gerekiyor. Çocuk erişkinleri taklit ederek rahatlıyor ya da korkusunu gideriyor. Ebeveynleri kaygılıysa çocuk daha çok kaygılanıyor. O yüzden çocuğu haberlerden, bu gibi durumlardan uzaklaştırmak yerine böyle bir gerçek var demeleri gerekiyor” dedi.
Deprem anı için beyin egzersizleri yapılmalı
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ‘Türkiye deprem bölgesi olduğu için neredeyse her yıl farklı yerlerde oluyor. O yüzden deprem anında neler yapılabileceği ile ilgili çocuklarla birlikte beyin egzersizleri yapılmalı’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Hiçbir şey yapmamak belirsizliktir ve kaygıyı arttırır. Ayda ve Elif bebek kurtuldular. Yani güvenli bir şekilde olursa en kötü durumda bile kurtulabiliyor. Çocuğa grip olduğunda nasıl aşı yapılıyorsa psikolojik, şiddet aşısı gibi deprem olduğu zaman ne yapacağını öğretmemiz gerekiyor. Bir şeyler yapılabileceğini bilmesi çocuğu rahatlatır. Tedbirimizi alacağız, deprem yok gibi yaşamaya devam edeceğiz.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Rutinden kopmak kaygıyı artırıyor”
Deprem çantasının edindikten ve depremle ilgili önlemlerin aldıktan sonra günlük yaşama, işlere devam edilmesi gerektiğine dikkat çeken Tarhan, “Rutinden koptuğumuz an kaygı artıyor. Bu sefer ruh sağlığı bozuluyor ve hayat yaşanılmaz oluyor. Depremi düşman gibi görmek büyük bir kaygıya sebep oluyor. Anne ve babalar ‘Deprem bir gerçektir, bu gerçeği kabul edelim, bundan gelecek tehlikeye karşı tedbirimizi alalım, hayattaki yolumuza devam edelim’ düşüncesiyle ilerlerse çocuk da o şekilde kabulleniyor. Ayrıca küçük yaşta stres yönetimini öğrenmiş oluyor. Bu aynı zamanda psikolojik sağlamlık eğitimidir. Bu eğitimi deprem bölgesinde veya hastalık durumunda travma yaşayan çocuklara vermekte fayda var. Özellikle çocuklar açısından ve tabi ki yetişkinler için de psikolojik sağlamlık önemli” dedi.
Yakınını kaybedenlere yalnız olmadığı hissetirilmeli
‘Elif’in parmak tutmasını hepimiz gördük. Sembol bir fotoğraf oldu’ diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan sözlerine şöyle devam etti:
“İnsanın o anda en büyük ihtiyacı bağlanma ve yalnızlığını giderme ihtiyacıdır. Güvende hissetmek çok önemli. Yakınını kaybeden birisi yalnız olmadığını hissetmeli. Bunun için bizim kültürümüzde 40’ıncı gün, 52’inci gün gibi yöntemler geliştirilmiş. Bunların arka planında yakınını kaybedenlere yalnız değilsin mesajı veriliyor. Bazıları böyle durumlarda hemen ilaç vermeyi deniyor. Halbuki bu bir acıdır, kişi o acıyı yaşamazsa ve örterse daha sonradan başka türlü çıkıyor. Bu bir travma. Travma sonrası bizim uyguladığımız büyüme ölçeği var Bu ölçekte travmayı doğru karşılayıp karşılamadığı sorulur. Bazıları da tamamen yok sayıyor ama beyin o travmayı unutmuyor. En ufak bir travmada ortaya başka türlü çıkıyor.”
Çocuklara beden dili ile anlatılmalı
Çocukta korku duygusunu arttırarak, pişmanlık, suçluluk yahut da dehşet duygusu uyandırılarak verilen eğitimin tehlikeli olduğunu belirten Tarhan, “Trafikte nasıl kırmızı ışıkta geçmemenin bir kural olduğunu anlatıyorsak çocuğa bunun da bir kural olduğunu o şekilde anlatmalıyız. Abartılı davranıldığı zaman çocukların rüyalarına girmeye başlıyor. Çocuk bunu taşıyamaz, abartmaya gerek yok. Çocukta korku ve panik duygusu uyandırmadan beden diliyle anlatmalıyız. Beden dili çok daha önemli” ifadelerini kullandı.
Deprem anında yukarı katlar daha güvenli
Tarhan, “Yalova depremi olduğu zaman herkes dışarı çıkmaya çalışırken Japonlar yukarı çıkmaya çalışmış. Depremde giriş katlar değil yukarı katlar daha güvenlidir. Burada esas dikkat edilmesi gereken binaların sağlam olup olmadığı. Deprem öldürmez, kötü inşaat öldürür. Kişi yaşadığı yer güvenliyse, tedbirini alacak depremi de unutacak. Ama yeni bir yere girdiyse ve yakın zamanda da deprem olduysa özellikle o zaman kişinin ‘Burada deprem olursa ne yapabilirim?’ diye düşünebilmesi gerekiyor” dedi.
Narsistik kişiler hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyor
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, depremden sonra hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam eden insanların olduğunu ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti:
“Bu da bir savunma sistemidir, kaçıştır. Aslında onlar en çok korkan, empati yoksunu, benmerkezci ve narsistik özellikleri fazla olan kişilerdir. Depremle yüzleşmekten korktukları için de bu şekilde davranıyorlar. Toplumda böyle insanlar olur ama önemli olan bu kişilerin az olmasıdır. Türkiye bu konuda gerçekten dünyaya örnek olacak nitelikte. Enkaz alanlarında çalışanların hayat kurtardıklarında ağladıklarını görüyoruz. Bu özellik dünyanın pek çok yerinde bulunmaz. Bu özellikleri çocuklara da küçük yaşta öğretmek gerekiyor. Böyle durumlarda haberleri izlemesin diye çocuğu odaya kaçırmaktan daha önemlisi, ‘böyle bir durum olsa biz ne yapmalıyız, bak oradaki insanlar nasıl yardım ediyor’ diye çocuğa bilgi vermektir. Yanlışı ve doğruyu konuşma yöntemiyle çocuğumuzla büyük insan gibi konuşmalıyız. Ama ondan büyük insan gibi anlamasını beklememeliyiz. Bunu yaparsanız emin olun o çocuk erken yaşta olgunlaşan bir çocuk olur. Hem çocukluğunu yaşar hem de hayatı öğrenir.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Deprem Sonrası Ebeveyn ve Çocuk Psikolojisi

Ruh sağlığı uzmanları İzmir’de meydana gelen ve çevre illerde de çok şiddetli hissedilen depreme maruz kalan yetişkinler ve çocuklarda travmaya bağlı stres bozukluğu oluşabileceğine dikkat çekiliyor. Moodist Hastanesi uzmanı Psikolog Begüm Sevinç bu konuyla ilgili ailelere önemli açıklamalarda bulundu.
Deprem gibi felaketlerin bireylerde ve toplumlarda travmaya neden olacağını belirten Sevinç, bu travmaların hem ruh sağlığını hem de beden sağlığını etkileyerek insan yaşamını olumsuz etkilediğini vurguluyor.
Deprem Sonrasında Hangi Belirtiler Görülebilir?
Depremin ardından birçok bedensel ve psikolojik belirtiler görülebilir. Bu belirtiler kişinin günlük yaşamını olumsuz etkileyebiliyor. Depremin ardından bir ay içerisinde verilen tepkiler akut stres tepkileridir. Bu belirtiler 1 ay içerisinde birçok kişide görülebilir. Önemli olan ise 1 ay sonrasında bu belirtilerin devam edip etmediğidir. Bu tepkileri şu şekilde sıralayabiliriz:
· Süreklilik gösteren korku, dehşet duyguları
· Şok, duygularınızı hissedememe, tepkisizlik, ağlayamama
· Depremle ilgili yenileyici, istemsiz sıkıntı veren anıları hatırlamak
· Depremle ilgili yineleyici sıkıntı veren düşler görmek
· Deprem yeniden oluyormuş gibi hissetmek ya da davranmak
· Deprem olayını hatırlatan yerlerden ya da durumlardan kaçınmak
· Depremi çağrıştıran şeylere yönelik yoğun ya da uzun süreli bir ruhsal sıkıntı yaşama
· Olayla ilgili önemli bir yönü anımsamama
· Yakınlarınızın ölmesi ile ilgili kendini suçlu hissetme
· Aşırı uyarılmışlıkla ilintili: kızgın davranışlar, öfke patlamaları, her an tetikte olma hali, abartılı ilkilme tepkileri, uykuyla ilgili sorunlar görülebilmektedir.
Genel olarak kişiler olayı hatırlayamayabilir, depremin olduğu eve giremeyebilir ve insanlardan uzaklaşarak olayla ilgili konuşmayı istemeyebilirler. Bir ay sonrasında belirtilen stres tepkileri devamlılık gösteriyor ve düzeyinde artış görülüyorsa, mutlaka uzman desteği alınmalıdır.
Deprem sonrasında çocuklara nasıl yaklaşılmalıdır?
Çocuklarla depremi konuşurken; Sakin olmaya çalışın. Çocuğunuza bol bol temas edin. Sarılmak ve şefkat göstermek çocuğunuza iyi gelecektir. Rutinleri mümkün olduğunca korumaya çalışın. Travmatik olayın ardından, rutinler çocuklara hayatın devamlılığına dair güvence verir. Düzenli yemek ve uyku saatlerine sahip olmaya çalışın. Eğer depremin ardından kamp ya da çadırdaysanız bu rutinleri tekrar yaratmaya ve uygulamaya özen gösterin.
Travmada Oyunun Önemi
Çocuklarınızı aktivite yapmaya ve oynamaya teşvik edin. Yaşanan zorlu olayların, zihinde işlemlenebilmesi /sindirilmesi için hareket içeren (kaç-kovala) gibi oyunlar faydalı olabilmektedir.
Çocuklarınızı Bilgilendirin!
Çocuklara, yaşanan olaylar ve süreç hakkında bilgi verebilirsiniz. Kısa ve dürüst olmaya ve çocuklarınızın olayla ilgili sorular sormasına izin verin. Medya kullanımını sınırlandırmak özellikle okul çağındaki çocuklar için kritik öneme sahiptir.
Rahatsız edici görüntülere tekrar tekrar maruz kalmak ikincil bir travmaya sebep olabilir. Çocukların en çok ihtiyaç duyduğu şey, sorularının dinlemesi duygularını kabul edilmesidir. “Korkma” ‘’Geçti’’ gibi cümleler kullanmak yerin onu anladığınızı gösteren “Evet, korktuğunu görebiliyorum. Sana nasıl yardımcı olabilirim?” gibi cümleler kullanmaya özen gösterin.
Eğer çocuk, süren ya da gittikçe artan gerileme davranışları (Alt ıslatma, gece kabusları, parmak emmek..) ve çok kaygılı ve endişeli bir haldeyse Çocuk Ruh Sağlığı Uzmanından destek almalarını şiddetle öneririm.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

İstanbul’da korkutan deprem!

Gelen son dakika haberine göre İstanbul’da deprem paniği yaşandı. Kandilli rasathanesinin açıkladığı bilgilere göre deprem Marmara Denizi’nde Marmaraereglisi (Tekirdag) açıklarında 4.3 büyüklüğünde meydana geldi.
 
Kandilli rasathanesinin açıkladı bilgiler ise şu şekilde;
MARMARA DENIZI
24.09.2020, 16:38:31 TSİ Büyüklük: 4.3 Derinlik: 12.9 km
 
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)