Etiket arşivi: tüm

Yılın son festivali Randevu İstanbul tüm Türkiye ve İngiltere’yi çevrim içinde buluşturdu!

Türkiye ve İngiltere’den tüm sinemaseverleri 17-23 Aralık tarihleri arasında çevrim içinde buluşturan yılın son film festivali olan 23. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali tamamlandı.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü katkılarıyla Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından gerçekleştirilen Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali, 23. yılında pandemi koşulları nedeniyle tüm film gösterimleri ve etkinlikleriyle sinemaseverleri çevrim içinde buluşturdu. Türk ve İngiliz Sineması’nın son döneminde öne çıkan 20 kısa, 10 uzun metraj olmak üzere toplam 30 filmi, tamamı ücretsiz şekilde Türkiye ve İngiltere’den sinemaseverlerle buluşturan festival, ilgiyle takip edildi.
Dört Bölümde 30 Film ve Yönetmenlerle Söyleşiler
Bu yıl festivalde “İngiltere’ye Bak Dünyayı Gör”, “Türk Sinemasına Bir Bakış”, Türkiye’de 80. yılını kutlayan İngiltere’nin kültürel ilişkiler ve eğitim fırsatlarından sorumlu uluslararası kurumu British Council’in destekleri ile “İngiltere’den Kısalar” ve TÜRSAK Vakfı’nın düzenlediği bir başka yarışma olan Geleceğin Sineması’nda destek alan filmlerin gösterildiği “Geleceğin Sinemacılarından Kısalar” bölümleri yer aldı. Bölümler kapsamında gösterimleri gerçekleştirilen filmlerin yönetmenleriyle TÜRSAK Vakfı YouTube kanalında soru-cevap etkinlikleri gerçekleştirildi ve sinemaseverler filmler hakkında merak ettikleri soruların cevaplarına ulaşma fırsatı buldu.
Festivalin Ödülleri
Festivalin ilk günü olan 17 Aralık’ta TÜRSAK Vakfı’nın YouTube kanalında gerçekleştirilen ödül töreninde Uluslararası Randevu Ödülü, Kültür ve Sanata Katkı Ödülü ve Sinemaya Katkı Ödülü sahiplerini buldu. Törende Türk Sineması’nın gelişmesine ve sektörleşmesine katkıda bulunan kişi ve kurumlara verilen Sinemaya Katkı Ödülü’nün sahibi Eğitim Yöneticileri Derneği Başkanı ve Avrupa Eğitim Araştırmaları Birliği Konsey Üyesi Prof. Dr. Kadir Beycioğlu oldu. Kültür ve sanat alanında fark yaratan çalışmalar ortaya koyan kişi ve kurumlara verilen Kültür ve Sanata Katkı Ödülü sahibi ise TRToldu. Kurum adına ödülü TRT Genel Müdürü İbrahim Eren aldı. İlki geçen yıl verilen ve Türk Sineması’nın yurt dışında tanınmasına ve uluslararası iş birliklerine katkıda bulunan çalışmalar ortaya koyan kişilere takdim edilen Uluslararası Randevu Ödülü’nün bu yılki sahibi de yapımcı Timur Savcı oldu.
 Sinema ve Dizi Sektörünün Güncel Konuları Masaya Yatırıldı
Festivalde bu yıl film gösterimlerinin yanı sıra çevrim içi panel ve endüstri buluşmaları da çevrim içinde herkese açık olarak gerçekleştirildi. Festivalin bu yılki uluslararası partneri olan İngiltere’den PACT (Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği) ile ortaklaşa gerçekleştirilen panellerde, film ve dizi sektörüne dair en güncel sorunlar ele alındı.
Festival kapsamında gerçekleştirilen COVID-19 Salgını Sürecinde Film ve Dizi Üretimi panelinde konuşmacılar COVID-19 salgınının sinema ve televizyon sektörleri üzerindeki etkisini değerlendirme fırsatı buldular. Yeni Nesil Televizyon Dizileri panelinde ise konuşmacılar yeni nesil televizyon dizilerinden bahsederek dizi izleyicisinin yeni izleme alışkanlıkları üzerinde tartışma fırsatı buldular. Festival kapsamındaki bir diğer panel de film ve televizyon dizisi yapımında fonlar, sponsorluklar ve diğer parasal kaynaklar, ürün yerleştirme gibi konuların masaya yatırıldığı Parasallaştırma ve Ürün Yerleştirme oldu.
Festival kapsamında gerçekleştirilen bir diğer önemli etkinlik de Sektör Buluşması oldu. Türkiye ve İngiltere’den birçok yapımcının katıldığı buluşmada T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerince İngiliz yapımcılara Türkiye’deki çekim mekanları, teknik altyapı, Türk Sinema endüstrisi, yabancı film yapım ve ortak yapım desteğine ilişkin bilgi verildi. Buluşmanın ilerleyen dakikalarında geliştirmekte oldukları projelerden bahseden konuklar, ortak yapım imkanları konusunda da görüşlerini paylaştılar.
Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından her yıl Aralık ayında yılın son film festivali olarak gerçekleştirilen Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nin 24.’cüsü Aralık 2021’de gerçekleştirilecek.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Türkiye uluslararası gayrimenkul yatırımında pandemiye rağmen tüm rakiplerini solladı

TÜİK verilerine göre yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre % 24,4 artarak 4 bin 962 adede ulaştı, Ocak-Kasım döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre % 9,5 azalarak 36 bin 385 adet olarak gerçekleşti
Verileri değerlendiren GİGDER Başkanı Ömer Faruk Akbal, “Pandemi sonrası uluslararası konut satışlarında Yunanistan % 80, İspanya ve Portekiz % 40-50 oranında kayıp yaşarken Türkiye olarak yılı sadece % 10 kayıpla atlatacak olmamız, uluslararası arenada rakiplerimize kıyasla pozitif ayrıştığımızın en önemli göstergesi” dedi. Akbal, Türkiye’nin sahip olduğu avantajlarla Avrupa ve Orta Asya ülkelerinin en gözde pazarları arasına katıldığını kaydetti
 
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Kasım ayına ait konut satışları istatistiklerini bugün açıkladı. Buna göre, yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre % 24,4 artarak 4 bin 962 adede ulaştı. Yabancılara yapılan konut satışlarında Kasım 2020’de ilk sırayı 2 bin 443 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul ilini sırasıyla 893 konut satışı ile Antalya, 297 konut satışı ile Ankara, 182 konut satışı ile Yalova ve 174 konut satışı ile Bursa izledi.
Kasım ayında Irak vatandaşları Türkiye’den 876 konut satın aldı. Irak’ı sırasıyla, 860 konut ile İran, 434 konut ile Rusya Federasyonu, 203 konut ile Afganistan ve 202 konut ile Kuveyt izledi. Verilere göre, Ocak-Kasım döneminde ise yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre % 9,5 azalarak 36 bin 385 adet olarak gerçekleşti.
Yabancılara yapılan konut satışlarının 36 bin adet sınırını aşmasının yıl sonu öngörülerini doğruladığını belirten Gayrimenkul Yurt Dışı Tanıtım Derneği (GİGDER) Başkanı Ömer Faruk Akbal, “GİGDER olarak, bu yıl sonu itibarıyla uluslararası gayrimenkul yatırımlarının 40 bin adedi bularak sektörün yılı en az zararla kapatacağını öngörüyorduk. Kasım ayı verileri, buna ulaşacağımızın sinyalini verdi. Bununla birlikte Türkiye’nin uluslararası gayrimenkul satışlarındaki konumunun rakiplerine kıyasla pandeminin etkilerine rağmen pozitif anlamda ne kadar ayrıştığını gözlemledik. Pandemiyle birlikte Yunanistan uluslararası gayrimenkul satışında % 80, İspanya, Portekiz % 40-50 oranında kayıp yaşarken Türkiye olarak biz neredeyse % 10 kayıpla atlatacağız. Bu da pandeminin dünyada oluşturduğu böyle zorlu bir süreçte Türkiye’nin sağlık, yaşam, coğrafya, kültür gibi pek çok alanda sahip olduğu avantajları ile uluslararası rakipleri arasında ne kadar öne çıktığını bir kez daha gösterdi” değerlendirmesinde bulundu.
Akbal, Türkiye’de pandeminin etkilerinin azaldığı Ağustos ayından bu yana yükselme grafiği sergileyen uluslararası gayrimenkul satışlarında pandemideki iyileşme sürecine bağlı olarak kademeli olarak artış yaşanacağını kaydetti. 
Avrupa ve Orta Asya ülkelerinin gözü Türkiye’de
TÜİK verilerine göre, uluslararası gayrimenkul yatırımlarında Türkiye’yi tercih eden ilk 10 ülke, sırayla Irak, İran, Rusya, Afganistan, Kuveyt, İngiltere, Almanya, Yemen, Kazakistan ve Ukrayna olarak gerçekleşti.
Akbal, Kasım ayı verilerinin İran ve Irak’ın Türkiye’den yaptıkları uluslararası gayrimenkul yatırımında neredeyse başabaş noktasında olduğunu gösterdiğini, bununla birlikte Azerbaycan ve Kazakistan’ın yatırımlarındaki artışın çok dikkat çekici olduğunu dile getirdi. Akbal, “Pakistan, Rusya, Almanya ve İngiltere’den gelen gayrimenkul yatırımında artış var. Avrupa pazarının da ilgisinin yükseldiğini görüyoruz. Orta Asya’nın listede öne çıkmasında Türkiye’nin Türki Cumhuriyetler’le kurduğu siyasi ve tarihi ilişkilerin büyük etkisi var. Burada listede görmediğimiz Özbekistan da ileride ilk 20’de görmeyi beklediğimiz potansiyel bir pazar” diye konuştu.  
Yabancıya satış şehirler bazında da dengeye geliyor
TÜİK verilerine göre, yabancılara yapılan konut satışlarında, Kasım 2020’de ilk sırayı 2 bin 443 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul ilini sırasıyla 893 konut satışı ile Antalya, 297 konut satışı ile Ankara, 182 konut satışı ile Yalova ve 174 konut satışı ile Bursa izledi.
Verilere bakıldığında, İstanbul’un açık ara farkla yine lider olduğunu, Ankara’nın ise 3’üncülükteki yerine daha sağlam oturduğunu hatırlatan Akbal, yabancıya satışta İzmir ve Mersin’de de artışların olmasının gayrimenkul satışlarının dağılımı konusunda cesaret verici olduğunu, uluslararası gayrimenkul yatırımının şehirler bazında da dengeli bir seyir izlemeye başladığını sözlerine ekledi.  
Doğrudan yatırımların artışında ‘gayrimenkul’ kritik önemde
GİGDER Başkanı Ömer Faruk Akbal, uluslararası gayrimenkul alımlarındaki artışın, faizlerin artmasına bağlı olarak iç piyasadaki konut satışlarının düştüğü bir ortamda sektörün moralini her zaman yüksek tuttuğunu kaydetti.
Akbal, şöyle devam etti: “Uluslararası gayrimenkul pazarında Türkiye olarak ilk 10’da aldığımız yeri ilk 3’e taşımayı hedeflediğimiz bugünlerde GİGDER olarak yabancıya gayrimenkul satışına lisans standartları getirilmesini talep ettik ve ilgili yönetmeliği Bakanlığımıza ilettik. Uluslararası yabancı yatırımcılara güven vermek amacıyla aracıların, acentelerin ve gayrimenkul geliştiricilerinin lisans alması, şeffaflaşmak ve uluslararası gayrimenkul yatırımcılarına doğru yatırım imkanlarının doğru kanallarca ulaştırılmasının sağlanması, sektör adına çok büyük önem taşıyor. Bu noktada Cumhurbaşkanlığı’nın ekonomi ve hukuk alanındaki  reform hareketini de çok anlamlı buluyoruz. Uluslararası gayrimenkul yatırımlarının bugün ülkemizin büyümesinde önemli bir yer alan ‘uluslararası doğrudan yatırımlar’ kapsamında ele alınması ve doğrudan yatırımların büyümesinde gayrimenkul yatırımlarının yüzde 50’nin üzerinde pay alması, sektörümüzün ülke ekonomisinin büyümesinde ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

İZODER: “Isı, su, ses ve yangın yalıtımı tüm şehirlerimizde binaların tamamında uygulanmalı”

Yalıtım sektörünün çatı kuruluşu İZODER, ‘8 Kasım Dünya Şehircilik Günü’ dolayısıyla yaptığı açıklamada, tüm şehirlerde depreme karşı güvenli, enerji verimli ve konforlu binalara sahip olmak için ısı, su, ses ve yangın yalıtımının binaların tamamında uygulanması gerektiğine dikkat çekti.
Güvenli ve sağlıklı yapılara kavuşmak için tüm yalıtım branşlarının, yönetmelik ve standartlara uygun bir şekilde, tüm şehirlerde binalara uygulanması gerektiğini vurgulayan İZODER Başkanı Levent Gökçe, şunları söyledi: “Ülke olarak depremle yaşamayı öğrenmeli, güvenli ve kaliteli yapılaşma bilinciyle hareket etmeliyiz. Topraklarının yüzde 95’lik bölümü deprem kuşağında yer alan ülkemizde, can ve mal güvenliğini sağlayabilmek için alınması gereken önlemlerin başında uzun ömürlü ve depreme dayanıklı binalar inşa etmek geliyor. Ancak bugün ülke genelinde milyonlarca konutta halen su yalıtımı bulunmuyor.
Türkiye’de inşaat sektöründe büyük bir eksikliği gidererek, binalara dayanıklılık, kalite ve konfor kazandıracak ‘Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’, 1 Haziran 2018’de yürürlüğe girdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, İZODER’in de destek ve girişimleriyle mevzuattaki eksikleri gidermek üzere hazırlanan yeni yönetmelikle, su yalıtımının yeni binalarda uygulanması zorunlu hale getirildi. Türkiye inşaat sektörü ve kullanıcılar açısından çok önemli bir adım olan bu yönetmelik, su yalıtımı ile ilgili çok büyük bir eksikliği giderecek. Yeni yapılan binalarda bu yönetmelikte öngörülen esaslara uyulmadığının tespit edilmesi halinde, bu eksiklikler giderilinceye kadar binaya yapı kullanma izin belgesi verilmiyor.
Türkiye’de sadece yeni binaların değil mevcutların da enerji verimli hale getirilmesi, ülke ekonomisi açısından çok önemli. Çok ciddi seviyede eski bina stokuna sahip olan ülkemizde mevzuatlara uygun olarak yapılacak ısı yalıtım uygulamaları ile enerji verimli, sağlıklı ve konforlu yapılara kavuşmak mümkün olacaktır, bunun için de yalıtımda seferberlik ilan etmeliyiz. Mevcut binaların enerji verimli hale getirilebilmesi için vatandaşların teşvik edilmesi gerekli.
Türkiye, Avrupa kıtasında en hızlı büyüyen bina stokuna sahip ülkedir. AB’de sıfır enerji binalara geçiş başlamışken, mevcut standartlarımıza baktığımızda ülkemizde halen bir metrekarelik bir alanın ısıtılması için harcanmasına izin verilen yıllık enerji miktarı, gelişmiş ülkelerin çok üzerindedir. Gelişmiş ülkelerde tanımlanmış U değerleri ile ülkemizde tavsiye edilen U değerlerini mukayese ettiğimizde, ülke olarak daha verimli çözümlere yönelmemiz gerektiğini görüyoruz. Türkiye’deki binaların tümünün, daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşması öncelikli hedefimiz olmalı.
Günümüzde binalarda en önemli sorunlardan biri de gürültü. Ses yalıtımı, içinde yaşadığımız konutlara hitap eden ve toplumu direkt ilgilendiren, çok önemli bir konu. Bugün özellikle büyük şehirlerde yaşamımızın her alanında, farkında olmadan gürültüye maruz kalıyor ve bu durumun olumsuz etkilerini gün geçtikçe daha fazla hissediyoruz. Gelişmiş ülkelerde yalıtım konusunda yüksek hassasiyet var ve ses yalıtımı çağdaş yaşam standartlarının oluşmasına katkı sağlıyor. Gürültü insanlarda sağlık sorunlarına yol açıyor. Türkiye’de gürültü kirliliğini önlemek amacıyla hazırlanan Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında Yönetmelik, 1 Haziran 2018’de yürürlüğe girdi. Böylece yönetmelikle, ses yalıtımının yeni binalarda uygulanması zorunlu hale getirildi. Yönetmelik, konutların yanı sıra okul, hastane gibi halkın yoğun olarak bulunduğu binaları da kapsıyor.
Yürürlükte olan Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik uyarınca; ülkemizdeki binaların bir yangın meydana geldiğinde, içerisindeki kişilerin güvenli bir şekilde tahliye edilmelerine, itfaiye ekiplerinin de güvenli bir şekilde müdahale etmesine olanak sağlayacak süre boyunca yıkılmadan fonksiyonlarını sürdürmesi gerekiyor. Bu çerçevede yapının başta taşıyıcı elemanları olmak üzere bazı bölümlerinin yangına karşı dayanıklı olacak şekilde tasarlanması gereklidir. Yangının zararlı etkilerinin sınırlandırılması ve güvenli kaçış bölgelerinin oluşturulması amacı ile oluşturulan bölümlerin duvarlarına, tavanına ve döşemesine yangın yalıtımı yapılmalıdır.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Koronavirüs tüm dünyada emeklilik sistemlerini zorluyor

Lider küresel insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı firması Mercer, CFA Institute ve Monash Finans Araştırmaları Merkezi’nin (MCFS) işbirliğiyle gerçekleştirdiği ‘Küresel Emeklilik Endeksi Raporu’nun sonuçları açıklandı. A derecesini koruyan Hollanda ve Danimarka yine en iyi emeklilik sistemine sahip ülkeler oldu. Küresel Emeklilik Endeksi’nin sonuçlarına göre; koronavirüsün dünya çapında gelecekte emekli maaşlarının sağlanması üzerindeki etkisi, azalan katkı payları, düşük yatırım getirileri ve daha yüksek devlet borcu seviyeleri nedeniyle olumsuz olacak.
Firmaların değişen iş gücünün sağlık, varlık ve kariyer alanlarındaki ihtiyaçlarını yönetmeleri için çözümler sunan ve danışmanlık veren Mercer, ‘Küresel Emeklilik Endeksi’nin sonuçlarını paylaştı. Bu yıl 12’incisi gerçekleştirilen endeksin sonuçlarına göre; koronavirüsün yaygın ekonomik etkisi, emeklilerin hem şimdi hem de gelecekte karşı karşıya olduğu finansal baskıları artırıyor. Yaşam beklentilerindeki artış ve yaşlanan nüfusun sağlığını ve refahını desteklemek için kamu kaynakları üzerindeki artan baskı, pandeminin ekonomiler üzerindeki etkileriyle birleştiğinde, emeklilik dönemine ilişkin kaygı da giderek yükseliyor.
Toplam 39 emeklilik sisteminin 50’den fazla gösterge çerçevesinde değerlendirildiği ‘Küresel Emeklilik Endeksi’ne göre yüzde 82,6 ile Hollanda en yüksek endeks değerine sahip ülke olurken, yüzde 40,8 ile Tayland en düşük değere sahip ülke oldu. Belçika ve İsrail bu yıl ilk kez araştırmada yer alan ülkeler olurken, hızla gelişmekte olan emeklilik sistemiyle araştırmada ikinci kez yer alan Türkiye ise, 37’inci sırada yer aldı.
Türkiye gelişim alanlarına sahip
Türkiye, yüzde 44,2 ile ‘Yeterlilik Alt Endeksi’nde 34’üncü, yüzde 24,9 ile ‘Sürdürebilirlik Alt Endeksi’nde 36’ıncı ve yüzde 65,3 ile ‘Bütünlük Alt Endeksi’nde 27’inci sırada yer aldı. Araştırmanın sonuçlarına göre; Türkiye’nin özellikle sürdürebilirlik açısından gelişim alanları mevcutken, yüksek net ikame oranı, düşük hane halkı ve kamu borçluluk oranı, demografik yapı, Devlet Katkısı teşviki, Bireysel Emeklilik Sistemi’nin şeffaf, güvenilir ve etkin bir şekilde yönetilmesi güçlü alanları olarak tespit edildi. Raporda Türkiye için asgari ve muhtaç emeklilik aylığı seviyesinin iyileştirmesi, bireysel emeklilik birikimlerine erken yaşta erişimin engellenmesi ve emeklilik döneminde bireysel emeklilik birikiminin belirli bir bölümün aylık maaş olarak alınmasının zorunlu kılınması tavsiyeleri yer aldı.
Koronavirüs hükümetlerin emeklilik ve sağlık hizmetlerini kısıtlayacak
‘Küresel Emeklilik Endeksi’nin sonuçlarına göre; koronavirüsün sadece sağlık açısından değil, endüstrileri, faiz oranlarını, yatırım getirilerini ve toplumun geleceğe olan güvenini etkileyen uzun vadeli ekonomik etkileri söz konusu. Dolayısıyla uzun vadede yeterli ve sürdürülebilir emeklilik gelirlerinin sağlanması konusunda da bu etkilerin çok net görülmesi bekleniyor. Koronavirüsü takiben birçok ülkede devlet borcu seviyesi arttı. Artan bu borcun, gelecekte, hükümetlerin yaşlı nüfuslarını emekli aylıkları, sağlık ya da yaşlı bakımı gibi diğer hizmetlerin sağlanması yoluyla destekleme kabiliyetlerini kısıtlaması muhtemel görünüyor.
Hükümetler koronavirüsün etkisini hafifletmeye yardımcı olmak amacıyla, vatandaşlarını ve emeklilik sistemlerini desteklemek amacıyla çok çeşitli uygulamaları hayata geçiriyor. Avustralya, geliri yüzde 20’den fazla düşen bireylerin emeklilik varlıklarından 13.000 dolarına erişim sağlamasına izin verirken, Şili aktif katkıda bulunanların 5.600 doları aşmayacak ölçüde bireysel emeklilik fonlarının yüzde 10’unu gönüllü olarak çekmesine izin verdi. Küresel Emeklilik Endeksi’ndeki en büyük iki emeklilik geliri sistemine sahip Hollanda ve Danimarka, her bir emeklilik sisteminin varlıkları, ülkenin GSYİH’sinin yüzde 150’sinden fazla olmasına rağmen, emeklilik varlıklarına erken erişime izin vermedi.
Mevcut bir sistemin gelecekte de fayda sağlama olasılığını ölçen sürdürülebilirlik alt endeksi, birçok sistemdeki zayıflıkları vurgulamaya devam ediyor. Koronavirüs nedeniyle çoğu ekonomide yaşanan olumsuz ekonomik büyüme nedeniyle 2020’de ülkelerin sürdürülebilirlik puanı ortalama 1,2 düştü.
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs sağlık krizinin neden olduğu ekonomik durgunluğun, çoğu ülkede emeklilik katkılarının ve yatırım getirilerinin azalmasına ve devlet borcunun artmasına neden olduğuna dikkat çeken Mercer Türkiye Bireysel Emeklilik Danışmanlık ve Brokerlik Lideri Serap Özalp Arslanargın, “Bu durum kaçınılmaz olarak gelecekte emekli maaşlarını etkileyecek, yani bazı insanlar daha uzun süre çalışmak zorunda kalırken, diğerleri emeklilikte daha düşük bir yaşam standardına razı olmak zorunda kalacak. Koronavirüsten önce bile, dünyadaki birçok kamu ve özel emeklilik sistemi, sosyal yardımları sürdürmek için artan baskı altındaydı. Emekliler için daha iyi uzun vadeli sonuçlar elde etmek üzere hükümetlerin sistemlerinin güçlü ve zayıf yönlerini yeniden ele alması kritik önem taşıyor. Türkiye bu yıl araştırmada ikinci kez yer alıyor. Ülkemizde de emeklilik sistemi koronavirüs salgınından önemli derece etkilendi. Ancak sistemin genel işleyişi, kanun ve mevzuatların etkin şekilde uygulanması ve sistemde sağlanan şeffaflık güçlü yanlarımız olarak gözüküyor. Araştırma ayrıca özellikle sürdürebilirlik açısından gelişim alanlarının olduğunu bize gösteriyor” dedi.
Küresel Emeklilik Endeksi Sıralaması SİSTEM Ortalama Endeks Değeri Alt Endeks Değerleri Yeterlilik Sürdürülebilirlik Bütünlük Hollanda 82.6 81.5 79.3 88.9 Danimarka 81.4 79.8 82.6 82.4 Israil 74.7 70.7 72.4 84.2 Avustralya 74.2 66.8 74.6 85.5 Finlandiya 72.9 71.0 60.5 93.5 Norveç 71.2 73.4 55.1 90.3 Singapur 71.2 74.1 59.9 82.5 İsveç 71.2 65.2 72.0 79.8 Kanada 69.3 68.2 64.4 77.8 Yeni Zelanda 68.3 63.8 62.9 82.9 Almanya 67.3 78.8 44.1 81.4 Şili 67.0 56.5 70.0 79.6 İsviçre 67.0 59.5 64.2 83.1 İrlanda 65.0 74.7 45.6 76.5 Birleşik Krallık 64.9 59.2 58.0 83.7 Belçika 63.4 74.6 32.4 88.9 Hong Kong 61.1 54.5 50.0 87.1 ABD 60.3 58.9 62.1 59.9 Malezya 60.1 50.1 58.6 78.0 Fransa 60.0 78.7 40.9 57.0 Kolombiya 58.5 62.5 45.5 70.5 İspanya 57.7 71.0 27,5 78.5 Suudi Arabistan 57.5 59.6 51.6 62.4 Peru 57.2 59.5 49.2 64.6 Polonya 54.7 59.9 40.7 65.9 Brezilya 54.5 72.6 22,3 70.7 Güney Afrika 53.2 43.0 46.7 78.3 Avusturya 52.1 64.4 22,1 74.6 İtalya 51.9 66.7 18,8 74.4 Endonezya 51.4 45.7 45.6 68.7 Kore 50.5 48.0 53.4 50.3 Japonya 48.5 52.9 35.9 59.2 Çin 47.3 57.4 36.2 46.7 Hindistan 45.7 38.8 43.1 60.3 Meksika 44.7 36.5 55.8 42.2 Filipinler 43.0 38.9 53.4 34.8 Türkiye 42.7 44.2 24,9 65.3 Arjantin 42.5 54.5 27,6 44.4 Tayland 40.8 36.8 40.8 47.3 Ortalama 59.7 60.9 50.0 71.3
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’un tanıtım filmi tüm dünyada yayınlanacak

Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’un (MBFWI) 12-16 Ekim tarihleri arasında, Türkiye Tanıtım Grubu (TTG) desteği ile tamamen dijital platformlar üzerinden gerçekleşecek olan 15. sezonu için Türkiye’nin benzersiz destinasyonlarında bir tanıtım filmi çekildi. Türk moda sektörünün en önemli etkinliği olan MBFWI kapsamında hem Türk tasarım gücünü öne çıkaran hem de ülkemizin kültürel ve tarihi değerlerine atıfta bulunan tanıtım filmi global çapta farklı platformlarda yayınlanacak.
Dünya çapında tanınan moda fotoğrafçısı ve yönetmeni Koray Birand’ın yönettiği filmin stil danışmanlığını ise Burak Sanuk üstlendi. MBFWI’ye katılan 37 tasarımcı arasından seçilen görünümleri taşıyan modeller, tanıtım filminde İstanbul’dan yola çıkarak ülkenin en gözde noktalarında yürüdükten sonra modanın kalbi olan İstanbul’a geri dönüyorlar. Dünyaca ünlü markaların podyumlarında yürüyen başarılı Türk model Öykü Baştaş’ın yanı sıra Ece Bıçak, Esin Bıçak, Efe Sorarlı, Ege Aydınız ve Özge Bilici de modeller arasında yer alıyor.
Ani Harabeleri’nden Tuz Gölü’ne, Sultan Sazlığı’ndan Kapadokya’ya, Nemrut Dağı’ndan Topkapı Sarayı’na, Galata Köprüsü’nden Sultanahmet Meydanı’na ve Salacak Sahili’ne kadar uzanan, toplam 6 şehri kapsayan çekimler için 1 haftada 5000 km yolculuk yapıldı. 0’dan 2500 metreye kadar uzanan farklı rakım yüksekliklerinde yapılan çekimlerde 6 model ve 25 kişilik teknik ekip çalıştı.
MBFWI bu sezonunda bir yandan Türk tasarımına destek olurken diğer yandan da eş zamanlı olarak Türkiye ve İstanbul’un kültürel ve tarihi zenginliklerini dijital moda haftası aracılığıyla global moda platformlarına taşımayı hedefliyor.
Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul, Mercedes-Benz’in isim sponsorluğunun yanı sıra; Galataport İstanbul’un mekan sponsorluğu ve tedarikçi sponsorlar Brand Who, L’Oréal Professionnel ve M.A.C Cosmetics’in katkılarıyla gerçekleştiriliyor.
İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (İHKİB) organizasyonuyla düzenlenen MBFWI; T.C. Ticaret Bakanlığı öncülüğünde Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) nezdinde kurulmuş olan Türkiye Tanıtım Grubu (TTG) tarafından desteklenmektedir. Ayrıca, Moda Tasarımcıları Derneği (MTD), Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) ve İstanbul Moda Akademisi (İMA) kuruluşları ile işbirliği yapılmaktadır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)