Etiket arşivi: Riskini

​D vitamini ileri evre kanser oluşum riskini azaltıyor mu?

Araştırmalara göre D vitamini ileri evre kanser oluşum riskini azaltıyor. Araştırmanın sonucuna göre D vitamininin genel olarak ileri evre kanser oluşum riskini yüzde 17 azalttığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “Araştırıcılar vücut kitle endeksi normal olan, yani kilolu olmayan sağlıklı bireylere baktıkları zaman bu risk azalmasının yüzde 38 mertebesinde olduğunu gördüler ve vücut kitle endeksinin, yani kilolu olup olmamanın da D vitamininin kanser riskini azaltmasında bir katkısı olacağını rapor ettiler”açıklamasında bulundu.
Başlangıçta 2018 yılında yapılan D vitamini ve Omega 3’ün kanser hastalığının sıklığını azaltmasını sorgulayan çalışmada kanserin oluşumuna herhangi bir katkısı olmadığının gösterildiğini ancak D vitamininin kansere bağlı ölümlerde sınırda bir katkısı olabileceğinin düşünüldüğünü vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “Şimdi bu VITAL çalışmasının ikincil takip analizi yapıldı. Bu çalışmada araştırıcılar D vitamini alınmasıyla metastatik veya ölümcül kanser riski arasında bir ilişki olup olmadığını sorguladılar. Geçtiğimiz günlerde sonuçları yayınlandığında D vitamininin genel olarak ileri evre kanser oluşumunda yüzde 17 risk azalttığını rapor ettiler. Araştırıcılar vücut kitle endeksi normal olan yani kilolu olmayan katılımcılara baktıkları zaman bu risk azalmasının yüzde 38 mertebesinde olduğunu gördüler ve vücut kitle endeksinin yani kilolu olup olmamanın da D vitamininin kanser riskini azaltmasında bir katkısı olacağını rapor ettiler” dedi.
Kilolu olmayanlara katkısı daha yüksek
Bu tedavinin ucuz, kolayca ulaşılabilen ve çok uzun yıllardır kullanılan bir ilaç olması dolayısıyla araştırmacıların özellikle kilolu olmayan bireylerdeki katkının daha iyi olduğunun dikkate alınması gerektiğini söylediklerini belirten Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “Bu 5 yıl süren çalışma kontrol kolunda plasebo dediğimiz herhangi bir ilaç olmayan çalışmaydı. Bu çalışmada erkeklerin yaşı 50’nin, kadınların ise 55’in üzerindeydi ve hiç kanser tanısı konmamış bireylerdi. Hem D vitamini hem de Omega-3 takviyesinin katkısını sorgulayan bir çalışmaydı. Bir grup hastaya hem Omega-3 hem D vitamini, bir grup hastaya yalnızca D vitamini, bir grup hastaya yalnızca Omega-3, bir grup hastaya da bu ilaçlara benzeyen ancak içi boş olan kapsüller verildi. Yalnızca kanser değil, kalp hastalıkları da bu hastalarda sorgulandı” dedi.
Metastatik ve ileri evre kanser oluşumunu azaltıyor
Bu çalışmanın 2018 yılındaki ilk kısmının sonucunda kanser oluşumunda takviyeleri alan kişilerde herhangi bir fark görülmediğini paylaşan Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “İkincil analiz, metastatik ya da ölümcül kanserin D vitamini alan hastalarda farklı olup olmadığını sorguladı ve aynı zamanda hastaların vücut kitle endekslerinin yani kilolu olup olmamalarının bu seyirde katkısının olup olmadığını sorguladı. 25 bin kişinin gözlendiği bu çalışma sırasında 1617 kişiye takip eden 5 yıl içinde kanser tanısı kondu. Bu kanserler içerisinde öncelikle meme kanseri, prostat kanseri, kalın bağırsak kanseri, akciğer kanseri gözlendi ancak diğer nadir kanserler de vardı. Katılımcılar arasında D vitamini alan 13 bin kişinin 226’sında kanser saptandı. Plasebo denilen boş tabletleri alanlarda ise bu rakam 274’tü. Katılımcıların 7843’ü (yüzde 25’inden daha azı) ideal kilosundaydı. Bu kişiler arasında D vitamini alan 58 kişide kanser saptandı. Bu çalışmadaki D vitamini ve vücut kitle endeksi, yani kilolu olmaya bağlı ilişkiler tesadüfen bulunmuş da olabilir çünkü kanser hastalığı saptanan rakamlar çok küçüktür. Ancak yine de şüpheler artıyor ki kilolu olma ile D vitamininin kanserin seyri üzerinde olan katkısı arasında bir ilişki olabilir” açıklamasında bulundu.
Kilolu olmak D vitamini etkinliğini azaltabiliyor
Kilolu olmanın vücutta bir enflamasyona, yani bir iltihabi duruma yol açtığını vurgulayan Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu da D vitamininin hem sinyal hem de reseptör üzerinden etkinliğini azaltabilir. Çünkü geçmişte şeker hastalarında yapılan çalışmalarda da hastaların kilolu olmaması durumunda D vitaminin faydasının daha yüksek olduğu gösterilmişti.
Kanser hastalarında D vitamini eksikliği sık rastlanan bir sorundur ve bir çalışmada hastaların yaklaşık yüzde 72’sinde D vitamini eksikliği görülmüştür.
Ayrıca hastaların kilolu olmasının da tek başına kanser riskini arttırdığı ile ilgili çalışmalar vardır.
Bu bilgiler ışığında D vitamini verilmesinin metastatik kanser oluşumunu azalttığı sonucuna varamayız ancak burada bir şüphe doğmuştur ve bu şüphenin daha ileri çalışmalarla araştırılması uygun olacaktır kanaatindeyim.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

‘Bana bir şey olmaz’ demeyin kanser riskini yüzde 2 bin artırmayın!

TÜSAD Akciğer Kanseri Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ufuk Yılmaz Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı’nda, sigara faktörünün önemine dikkat çekti. “Bana bir şey olmaz” anlaşının terk edilmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, “Kimler sigaraya rağmen kanser olmayacak ya da sigaraya bağlı akciğer kanseri olacak önceden bilemiyoruz. Sigara içenlerde akciğer kanseri riski yüzde 2 bin artıyor, ailenizde akciğer kanseri var ise risk biraz daha artıyor” dedi.
Tüm dünyada Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı olarak anılan Kasım ayında Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD), sigaranın bu hastalık üzerindeki etkilerini bir kez daha hatırlattı. TÜSAD Akciğer Kanseri Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Ufuk Yılmaz akciğer kanserinin yaşam süresini kısaltan hastalıklar arasında üst sıralarda yerini korumaya ısrarla devam ettiğini belirtirken, riski yüzde 2 bin artıran sigara konusunda ‘bana bir şey olmaz’ anlayışının yanlışlığına dikkat çekti.
Akciğer kanserinin tedavisinde önemli adımlar atılmakla birlikte, daha uzun bir yol bulunduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Bu yolculukta tıp insanlarının hızı son zamanlarda artmış olsa da hastaların çoğuna şifa sunabilmek için biraz daha zaman ihtiyaç var. Tam şifa sağlanıncaya kadar görevin büyüğü toplumlara düşüyor. Sigara ve benzeri kanserojenlere karşı mücadelenin zaman zaman gündemden düşüyor olması gerçeği değiştirmiyor” dedi.
SİGARA, NARGİLE VE TÜM TÜTÜN ÜRÜNLERİNE HAYIR
“Sık değişen gündem ve ekonomik zorluklar içinde ‘sigaraya hayır’ kampanyalarının etkisi görece sınırlı kalıyor, sigara fiyatlarındaki artışlar da bir süre sonra etkisini kaybediyor” diyen Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Yılmadan mücadelemize devam etmeliyiz. Aynı zamanda topluma aydınlatıcı bilgiler vermek de bizim görevlerimiz arasında yer alıyor. Kanımca, sigara ile mücadelemizdeki başarılı olamamanın temelinde, kişilerde ‘bana bir şey olmaz’ anlayışı da yatıyor. Oysa bu konuda geleceği hiç tahmin edemiyoruz. Kimler sigaraya rağmen kanser olmayacak ya da sigaraya bağlı akciğer kanseri olacak önceden bilemiyoruz. Sigara içenlerde akciğer kanseri riski yüzde 2 bin artıyor, ailenizde akciğer kanseri var ise risk biraz daha artıyor. Bir başka risk faktörü de var ise akciğer kanseri olma şanssızlığı daha da artıyor. Sigara, nargile ve tüm tütün ürünlerine ‘ hayır’ demeyi başarabilmeli ve uygulayabilmeliyiz. Tütün ürünlerinin kanser yapıcı etkilerini ortadan kaldıracak ne bir beslenme türü, ne bir bitkisel ilaç, ne de bir tıbbi müdahale türü var. Bazı vitamin veya mineral desteklerinin sigaranın kanserojen etkilerini arttırabiliyor.”
HASTANELERDE GÜVENLİ BÖLÜMLER OLMALI
Pandeminin ilk dalgasının birinci zirvesinin yaşandığı Mart-Haziran ayları arasında, akciğer kanserli hastaların hastanelere gelmediğini ya da gelemediği bir süreç yaşandığını hatırlatan Yılmaz şunları vurguladı: “Hastanelerde Covid-19 olacağı endişesi taşıyan hastalar haksız değillerdi. Hem hastanelerde yeterli temiz alan oluşturulamadı hem de var olan temiz alanların duyurusu tam yapılamadı. Özellikle İtalya’ da yaşanan sağlık kaosu bizi de etkiledi. Ancak, ilk dalga ikinci zirvenin yaşandığı bugünlerde hastaların güven ile hastanelere gelebileceği ve güvenle tetkik ve tedavilerinin yapılabileceği bölümler hazır olmalıdır. Bu güven, hastalar yanında sağlık hizmeti sunanlar için de sağlanmalıdır.”
RADON SALINIMI DA ÖNEMLİ BİR FAKTÖR
Başta sigara olmak üzere, solunum yolu ile vücuda girerek solunum yolları iç örtüsünde kronik, tekrarlayıcı travmalara sebep olan durumların, hücre DNA’ sında değişikliklere neden olduğuna dikkat çeken Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:“Mutasyon dediğimiz bu değişiklikler hücrelerde hızlı ve kontrolsüz çoğalmanın yanında ‘ölümsüzlük’ özelliğini de kazanıyor. 50 yaşından sonra bu risk artmaya başlıyan süreç, 60 yaşından itibaren de zirve yapıyor. Çevresel veya mesleksel asbest, maruziyetten 30-40 yıl sonra ortaya çıkan akciğer kanserinden sorumlu olabiliyor. Üzerinde yaşadığımız yerküreden salınmaya devam eden radon ise bir diğer önemli kanserojen. Dikkatlerimizi henüz yeterince veremesek de bu önemli bir konu. Evlerimizin, iş yerimizin bulunduğu alanlarda radon salınımı yüksek olabilir ya da iş yerimizin içinde kullanılan malzemeler hala radon yayıyor olabilir. Dikkat etmeliyiz.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

KOAH hastalığı idrar kaçırma riskini arttırıyor

20 Kasım Dünya KOAH Günü’ne özel açıklamalarda bulunan Kontinans Derneği Başkanı Prof. Dr. Tufan Tarcan, yapılan çalışmalarda kadınlarda ve erkeklerde, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ile idrar kaçırma arasında net bir ilişki gösterildiğinin altını çizdi. Kilo problemi olan KOAH hastalarının zayıflamasının idrar kaçırma şiddetini azalttığına dikkat çeken Prof. Dr. Tufan Tarcan, uzun yıllar KOAH hastalığına maruz kalmanın da idrar kaçırma riskini artırdığının altını çizdi.

Kontinans Derneği Başkanı Prof. Dr. Tufan Tarcan, 20 Kasım Dünya KOAH Günü’nde kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve idrar kaçırma arasındaki ilişkiye yönelik açıklamalarda bulundu.
Erişkinlerde en sık görülen idrar kaçırma tipinin, stres idrar kaçırma ve sıkışma idrar kaçırma olduğunu belirten Prof. Dr. Tufan Tarcan, “Stres idrar kaçırma, karın içi basıncın ani artışıyla örneğin öksürük, hapşırma ya da hareketle olan idrar kaçırmadır. Sıkışma tipi idrar kaçırma ise; tamamen mesane kasının istemsiz kasılmasına bağlı olarak ortaya çıkan idrar kaçırmadır. İlk zamanlar KOAH hastalığına bağlı görülen bu idrar kaçırmanın hep stres idrar kaçırma olduğu ve yalnız kadınları etkilediği düşünülürdü. Halbuki bugün bunun böyle olmadığını biliyoruz. KOAH hastalığı hem stres hem de sıkışma tipi idrar kaçırma olasılığını artırıyor.” dedi.
Bütün dünyada yapılan çalışmalarda kadınlarda ve erkeklerde, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ile idrar kaçırma arasında net bir ilişki gösterildiğinin altını çizen Prof. Dr. Tufan Tarcan, “Yaş ilerledikçe bu oran daha da artıyor. Dolayısıyla uzun yıllar KOAH hastalığına maruz kalmanın idrar kaçırma riskini daha da artırdığını biliyoruz.” diye konuştu.
KOAH hastalığında fazla kiloları vermek idrar kaçırma şiddetini azaltıyor
KOAH hastalarında uzun dönemde karın içi basıncının artışının hem pelvik taban hem de mesane kası üzerinde zararlı etkileri olduğunu ve sfinkter yapısını bozabildiğinin altını çizen Prof. Dr. Tufan Tarcan, “İdrar yapma, idrar tutma sağlığını koruyabilmek için KOAH hastalığının tedavisi çok önemli. Hem KOAH hem de idrar kaçırma probleminiz varsa ilk yapılacak işlem KOAH hastalığının tedavisi. KOAH hastalığının tedavisinde gelinen son noktaya varıldığında ondan sonra idrar kaçırmanın tipine göre tedaviler değerlendirilmeli. Aşırı kilo (obezite) gibi başka sorunlar varsa onlar da çözülmeli. Kilo vermek idrar kaçırma şiddetini azaltıyor. Kilolu KOAH hastalarımıza idrar kaçırma tedavisi açısından da mutlaka kilo vermelerini tavsiye ediyoruz. Sigara içiyorsa onun da bırakılması önemli.” dedi.
KOAH hastalığının tedavi edildiğinde ya da biraz kontrol altına alındığında idrar kaçırmanın hem stres hem de sıkışma tipi kaçırmanın buna çok iyi cevap vererek azaldığına dikkat çeken Prof. Dr. Tufan Tarcan, “İdrar kaçırma tedavisinde asıl hedef; KOAH hastalığının tedavisi olmalı. KOAH hastalığı bir noktaya kadar ya da yeteri kadar tedavi edilmezse, ondan sonra asıl idrar kaçırmaya yönelik cerrahi ve medikal tedaviler denenmeli. KOAH hastalığında, bu hastalığın semptomlarının tedavisi çoğu zaman her iki tür idrar kaçırmanın da tedavisi anlamına geliyor. Kökten tedavi süreci planlanana kadar hijyenik sorunların ortaya çıkmaması için hijyenik mesane pedi kullanılmalıdır.” diye konuştu.
KOAH hastası idrar kaçırıyorsa göğüs hastalıkları ve üroloji uzmanı tedaviyi birlikte planlamalı
KOAH hastalarının az su içerek daha az idrar kaçıracağı düşüncesinin yanlış olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tufan Tarcan, “Genel sistemik birçok zararının yanında böbrek taşı ve idrar yolu enfeksiyonu gibi problemlere de zemin hazırlayacağı için kesinlikle bunu yapmamalılar. Burada mutlaka bir üroloji uzmanıyla temasa geçilmeli. Eğer KOAH hastası idrar kaçırıyorsa hem akciğer hastalıkları uzmanı hem de üroloji uzmanı bunun ortak tedavisini planlamalılar. Göğüs hastalıkları uzmanı elbette KOAH hastalığının şiddetini azaltmaya gayret edecek, üroloji uzmanı da idrar kaçırmanın tedavisi için ek önlemler önerecek. Burada mümkün olduğu kadar basit önlemlerle başlamak lazım. KOAH hastalarında cerrahi tedavinin mutlaka şart olmadığı durumlarda uygulamamak gerekir.” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

İş Kazası Riskini Sıfıra İndirecek ‘Let-X İSG’ Sahaya İniyor

İş sağlığı ve güvenliğinde “endüstri 4.0” dönemi başlıyor. İleri teknoloji uygulamalarıyla ulusal ve uluslararası sektör devlerine yeni nesil çözümler sunan GFDS ile, mesleki ve teknik eğitim uygulamalarının öncüsü Coşkunöz Eğitim Vakfı (CEV) ortaklığıyla, iş sağlığı ve güvenliğinde ilk kez online eğitim ve sanal gerçeklik (VR) uygulamaları bir dijital eğitim platformunda birleştirildi. İş dünyasının yeni nesil eğitim ve deneyim platformu olarak tanımlanan ‘Let-X’ in ilk ürünü ise ‘Let-X İSG Eğitimi’ oldu.
E-Learning ve VR Deneyim Modülleri ile İSG eğitiminin boyutunu değiştiren platform, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinde verimlilik oranını yüzde 95’e kadar yükseltiyor. Eğitim, uygulama modülü sayesinde de iş esnasında hata payının sıfıra indirilmesine katkı sağlıyor. Tamamı Türk mühendislerinin üretimi olan yeni nesil eğitimin yurt dışına ihraç edilmesi hedefleniyor.
HEM MALİYETLERİ HEM DE KAZA RİSKİNİ AZALTACAK
Ofislerde veya fabrikalarda mavi yakalı çalışanlardan beyaz yakalı yöneticilere kadar herkesin rahatlıkla kullanabileceği Let-X İSG Eğitimi, alanında uzman A sınıfı İSG uzmanları tarafından, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na uygun olarak geliştirildi. “Akıllı Eğitim, Güvenli Deneyim” sloganıyla yola çıkan Let-X İSG Eğitimi, hem uzaktan eğitim imkânıyla şirketlere zaman ve maliyet tasarrufu sağlayacak, hem de üstün teknolojisiyle iş kazası riskini sıfıra indirecek.
İş sağlığı ve güvenliği alanında yeni bir dönem başlatacak olan Let-X İSG Eğitimi’nin lansmanı ODTÜ Teknokent’te yapıldı. Pandemi önlemleri çerçevesinde gerçekleştirilen ve basın mensuplarının Let-X İSG Eğitimi’ni deneme fırsatı bulduğu lansmanda konuşan GFDS Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Mert Levent Oğuzata, uygulamanın en önemli amacının çalışanlarda en hızlı ve etkili şekilde iş sağlığı ve güvenliği kültürünü oluşturmak olduğunu belirtti. Oğuzata; “İş kazalarının en önemli nedenlerinden biri iş sağlığı ve güvenliği kültürünün tam anlamıyla oluşmamış olması. ‘İş Dünyasının Yeni Nesil Eğitim ve Deneyim Platformu’ olarak tanımladığımız Let-X ile, iş dünyasında İSG bilincinin yerleşmesine katkı sağlayacağız. Teorik bilgiyi sahada güvenli adımlara dönüştürecek olan Let- X İSG Eğitimi, hem çalışana hem de eğitici konumundaki işverene bir çok avantaj sağlıyor. Pandemi ile mücadele ettiğimiz bu dönemde dijital ortamda bire bir İSG eğitimi almak maliyetleri azaltırken, çalışanlara da toplu eğitim ortamlarından uzak daha güvenli bir platform sunmuş olacak. Eğitim aynı zamanda, toplu eğitim organizasyonlarının yarattığı (eğitim salonu, ikram, taşıma vb) maliyetleri doğrudan azaltacak ve bu organizasyonlar için bir üretim hattının tamamen durdurulmasını da önleyecek. Çalışanların dönüşümlü eğitim almalarının önünü açacak. Doğru davranışı, risk almadan sanal gerçeklik teknolojisini kullanarak öğretecek ve olası iş kazaları riskini de düşürecek. Bu sistemle online eğitim ve sanal gerçeklik (VR) deneyimleri ilk kez bir araya getiriliyor. Endüstri 4.0döneminin iş güvenliği eğitimlerine de bu yakışır diye düşünüyoruz” dedi.
YÜZDE 95’E KADAR VERİMLİLİK
Let-X İSG Eğitimi’nin yaşayan, canlı bir ürün olduğunun altını çizen Oğuzata şöyle konuştu: “Let-X İSG eğitimi çalışanda önemli değişimler sağlayacak. Teorik eğitimi kullanıcı deneyimiyle buluşturan Let-X, bilgiyi davranışa ve deneyime dönüştürmeye katkı sağlarken iş dünyasında uzmanlaşmayı hızlandıracak ve iş kalitesini artıracak. Çalışan, VR ile gerçekçi ve güvenli bir ortamda tehlikeli veya çok tehlikeli durumları deneyimleyerek, gerçek yaşamda benzer durumlarla karşılaştığında hızlı ve doğru aksiyon alabilecek. VR Deneyim Modülü ile öğrenilen bilgiler, gerçekçi çalışma ortamında gerçekçi senaryolarla uygulanabilecek. Uygulama modülleri, iş yaşamında hata payının sıfıra indirilmesinde önemli rol oynayacak. Eğitimler bu platform sayesinde yüzde 95’e kadar daha verimli geçecek, çalışanların dijitalleşmeye yönelik önyargıları da yıkılacak. Ayrıca VR teknolojisini kullanırken hareket etmeye bağlı olarak sıklıkla görülen baş dönmesi sorunu, kullandığımız yeni teknoloji sayesinde olmayacak.Güvenli ve ekonomik bir yolla, kanayan bir yara olan iş kazalarını minimize etmek istiyoruz.”
“YURTDIŞI PAZARLARINA DA GİRMEYİ HEDEFLİYORUZ”
GFDS ve Coşkunöz olarak tamamen Türk mühendislerinin geliştirdiği Let-X İSG Eğitimi’nin sadece ulusal pazarda değil yurtdışı pazarında da başarı elde edeceğini düşündüklerini kaydeden Oğuzata, 5 yıllık hedeflerini ise şöyle aktardı: “Uluslararası sektörün ihtiyaçlarını tespit ederek eğitimi ihtiyaca göre şekillendireceğiz. Birinci yıl ulusal alanda Let-X İSG kullanımını yaygınlaştırmayı, ikinci yıldan itibaren de Rusya, Hollanda, Almanya, Amerika ve İngiltere pazarlarına giriş yapmayı hedefliyoruz. Üçüncü yıl içinde ise, farklı alanlarda özel eğitimler oluşturmayı planlamaktayız. Tümüyle yerli ve milli kaynaklarla, Coşkunöz Eğitim Vakfı’nın 32 yıllık eğitim tecrübesi ve sektöründe fark yaratan GFDS’nin içerik geliştirme ve teknoloji yetkinliğiyle oluşturulan bu İSG Eğitimi ile, Türkiye’nin teknoloji geliştirme potansiyelini uluslararası platformlarda da en iyi şekilde temsil etmeye hazırlanıyoruz. Çünkü eğitim sisteminin tüm dünyada kaliteli ve doğru teknolojiler sayesinde dönüşeceğini öngörüyor, bu kaliteli ve yenilikçi eğitim sistemleri ile geleceğin de güzelleşeceğine inanıyoruz. Let-X’i bu inançla oluşturduk. Dönüşüme çalışma yaşamından başlamanın verimine inandık. Bu sebeple de çalışmalarımıza iş dünyası eğitimleri içinde en yaşamsal eğitim olan İSG Eğitimi ile başladık. Biz eğitim ve teknolojiyi buluşturarak bu alanda verilebilecek en etkili eğitimi hazırladık. GFDS olarak bizim görevimiz teknoloji için teknoloji geliştirmek değil insanlık için dengeli şekilde teknoloji geliştirmektir. Bizim çalışma prensibimiz bu şekildedir. Eğer dünya gelecekte insanlık ile teknoloji arasındaki dengeyi düzgün şekilde kurabilirse gerçekten aydınlık bir gelecekbizleri bekliyor.”
Lansmanda söz alan Coşkunöz Eğitim Vakfı Genel Müdürü Bige Tınmazsoy Susuzlu da, vakıf olarak kuruluşlarından bu yana sanayi ve üretiminin yanı sıra Türkiye’nin geleceği olan gençlerin hayatına değer katmak için çalıştıklarını belirterek şunları söyledi:
“Tümüyle yerli ve milli kaynaklarla, Coşkunöz Eğitim Vakfı’nın 32 yıllık eğitim tecrübesi ve sektöründe fark yaratan GFDS’nin içerik geliştirme ve teknoloji tutkusuyla Türkiye sanayisine kazandırdığı Let-X İSG Eğitimi, Türkiye’nin uluslararası platformlarda da vizyon ve teknolojik yetkinliğini en iyi şekilde temsil edecek. Mesleki ve teknik eğitim uygulamalarının öncüsü olma vizyonumuzla sektöre sunduğumuz bu ürün, ileri teknolojilerle kaliteli görsel içerikleri buluşturarak ulusal ve uluslararası sektör devlerine yeni nesil bir eğitim deneyimi sunacak.Yerli ve milli kaynaklarla, “Akıllı Eğitim, Güvenli Deneyim” sloganıyla sunulan Let-X İSG Eğitimi ile çalışanların dijital okur-yazarlığının artırılması, şirketlerin dijital dönüşümünün hızlandırılması ve iş kazalarının azaltılmasını hedefliyoruz.
LET-X İSG İLE ÖĞRENCİLERE DESTEK
Bu projenin bizim için en önemli noktalarından biri ise, ürünün satışından elde edilecek vakıf gelirlerinin tamamını eğitim ve burs fonlarına aktaracak olmamız. Yani müşterilerimizle çalışanlarımızı güvenli ve dijital ortamda eğiterek aynı zamanda bir iyilik ekosisteminin parçası olacağız. Çalışanlarımızı güvende tutarken geleceğin işgücüne de eğitim ve burs desteği sağlayacağız. Bu iş modeli büyük fark yaratacak. Bu sayede Let-X İSG Eğitimi’ni kullanan şirketler de sosyal sorumluluk projesinin bir parçası olacaklar.”
GFDS’nın Kurucu Ortağı, aynı zamanda da Kontrat ve Finans Direktörü olan Selda Oğuzata Kurman ise eğitimin en önemli özelliklerinden birinin alışılagelmiş İSG eğitimlerine yeni bir soluk ve bakış açısı getirmek olduğunu söyledi. Kurman, “Let-X İSG sıradan salon derslerine pratik, eğlenceli ve verimli bir yeni alternatif getirerek öğrenme verimliliğini artırıyor, iş kazası riskini minimum seviyeye indirmeye yardımcı oluyor. Sektörde yer alan firmalarla ürün özelinde bugüne kadar yapmış olduğumuz görüşmeler sonrasında bu tip eğitimlerin pazarda net bir ihtiyaç olduğunu gördük. Görüşmelerimiz sonrası son derece olumlu geri bildirimler aldığımızı söyleyebilirim. Daha şimdiden birçok değerli kuruluş ve firma ile el sıkışmış durumdayız.Yakın zamanda bunları da Let-X web sitemizden de duyuracağız” ifadelerini kullandı.
GFDS Yazılım Takım Lideri Ozan Şen ise, eğitim paketinin çalışma prensiplerini anlattı. Şen, “E-Learning modülü toplamda yaklaşık 4 saatlik video ve soru cevap eğitiminden oluşuyor. Videoları sanki bir çalışan bloknota ders notlarını yazıyormuş gibi tasarladık. Burada çalışanın aslında kolay ve şematik anlatımlarla konuları iyi anlamasını hedefledik. VR deneyim modülünde ise 10 farklı senaryo var. Tüm senaryolar gerçekçi fabrika ortamında geçiyor. Çalışan VR gözlüğü takıp eline kontrol cihazlarını aldığı zaman sanal gerçeklik alanına ışınlanmaya başlayarak senaryo içindeki aşamaları tamamlıyor. Senaryolar hep doğru seçimi yapmaya yönlendiriyor. Video sonrası sorularla seviye tespit yapılabiliyor. Her seviyede çalışanın kolay kullanabilmesi için oldukça yalın ama etkili bir anlatım kullandık. Eğitimler bulut tabanlı olduğu için uzaktan güncellemeye açık. Güncellemeler olduğunda anında merkezden yönlendiriyoruz aynı anda tüm kullanıcılar da güncellenmiş eğitime kavuşuyor. Kısacası güncellenip, geliştirilebilir kolay kullanılabilir bir yapımız var” diye konuştu.
ZORUNLU İSG EĞİTİMLERİ ARTIK ÇOK DAHA EĞLENCELİ
Bulut tabanlı uzaktan eğitim sunan bu eğitim paketi ile, iş sağlığı ve güvenliği başka bir boyuta taşınıyor. Dinamik bir eğitim içeriğine sahip Let-X İSG Eğitimi’nde İSG mevzuatında herhangi bir değişiklik olması durumunda kullanıcıların müfredatları da aynı doğrultuda anında güncellenecek. Eğitim ile pratik, eğlenceli ve akılda kalıcı eğitimlerle, klasikleşen alışılagelmiş İSG eğitimlerine yeni bir soluk ve bakış açısı getirilmesi amaçlanıyor. Eğitimin ölçümlendirme özelliği ile kullanıcıların başarısı kayıt altına alınıyor ve elde edilen veriler analizlerde kullanılıyor.
LET-X İSG EĞİTİMİ TÜM SEKTÖRLERDE KULLANILABİLİR
E-öğrenme modülleri tüm sektörler için uygulanabilirken, VR modülleri kimyasal maddelerle çalışma, vinç kullanımı ve güvenlik, kaynak ve ortam güvenliği, forklift kullanımı ve güvenlik, ofis ve ortam güvenliği, kapalı alanda çalışma, 5s genel temizlik ve güvenlik, yüksekte çalışma, yangın ve acil durum gibi bir çok alanda kullanılabilecek. VR deneyim modülleri ilk etapta otomotiv sektörü, metal makine yan sanayii ve endüstri sektörü ile, üretim ve imalat yapan firmaların kullanımına uygun olarak geliştirildi.
HER YIL BİNLERCE İNSAN İŞ KAZASINDA HAYATINI KAYBEDİYOR
Kişisel koruyucuları kullanmamak, işi bilinçsiz yapmak, dalgınlık ve dikkatsizlik gibi bir çok nedenden dolayı her yıl binlerce çalışan iş kazasına maruz kalıyor. Çalışanlar bu kazalarda yaralanıyor ya da hayatını kaybediyor. İş kazalarının temel nedenleri arasında ise ilk olarak insan faktörü gösteriliyor. Türkiye’de iş kazaları 2012 yılına göre yüzde 475 oranında artış gösterdi. Türkiye iş kazaları açısından Avrupa ülkeleri arasında birinci sırada, dünyada ise üçüncü sırada yer alıyor. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, 2019 yılında bin 736 kişi iş kazasında hayatını kaybetti. Bu yılın Eylül ayında 177 işçi iş kazası nedeniyle yaşamını yitirirken, 2020 yılının ilk 9 ayının toplamında hayatını kaybedenlerin sayısı da bin 493’e ulaştı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)