Etiket arşivi: Sonra

Trakeostomi nedeniyle sesini kaybeden genç, aylar sonra tekrar sesine kavuştu

Ankara’da yaşayan Yusuf Kartal (23) geçirdiği talihsiz bir kaza sonrası tedavi için yoğun bakıma alındı. 5’inci günde solunumunu sağlamak adına genç hastaya, trakeostomi (cerrahi yolla boğazından soluk borusuna delik açılarak tüp takılması işlemi) yapıldı. Yoğun bakımdan çıktıktan sonra, konuşmakta zorlanan, sesi dahi çıkmayan Kartal’a birçok hekim ‘bundan sonra sesin kısık bir şekilde kalacak dedi. Prof. Dr. Sina Ercan tarafından gerçekleştirilen operasyon sonrası aylar sonra hem trakeostomiden kurtulup hem de yeniden konuşmaya başlayan Kartal, “Sesimi yeniden duydum çok mutluyum” dedi.
Yusuf Kartal, geçirdiği talihsiz bir kaza sonrası yoğun bakıma kaldırıldı. Yoğun bakım ünitesinde 8 gün tedavi altında tutulan genç hasta 5’inci gün solunum cihazına bağlandı. Ardından boğazından trakeostomi işlemi yapıldı ve solunum desteği tedavisi bu şekilde devam etti. Yoğun bakımdan taburcu edilen Yusuf Kartal, önce eskisi gibi rahat konuşamaz ve sesini duyuramaz hale geldi, daha sonra da sesini tamamen kaybetti. Yaşadığı bu problem nedeniyle hem günlük hayatında zorluklar yaşayan, hem de genç bir üniversite öğrencisiyken sosyalleşemeyen Kartal, psikolojik olarak da zor günler geçirdi. Gerçekleştirilen tedavilerden sonuç alamayan Kartal, soluğu İstanbul’da aldı. Yeditepe Üniversitesi Koşuyolu Hastanesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı  Prof. Dr. Sina Ercan, tarafından gerçekleştirilen muayene sonrası nefes borusunun 6 santimlik kısmının tamamen tıkalı olduğu tespit edildi. Detaylı bir değerlendirmeden sonra hastanın cerrahi tedavi şansının olabileceğine karar verilid. Nefes borusunun hasar görerek tamamen tıkanmış olan bu altı santimetrelik bölümü ileri cerrahi yöntemlerle çıkartılarak normal nefes borusunu kalan sağlam uçları tekrar bir yere getirilmek sureti ile operasyon başarılı bir şekilde tamamlandı. Genç adam, aylar sonra boğazındaki delik ve trakeostomi ile yaşamaktan kurtuldu ve tekrar sesini duymaya ve rahatlıkla konuşmaya başladı.
“BUNDAN SONRA SESİN KISIK KALACAK DEDİLER”
Konuşmada yaşadığı zorluğun ve sesini duyuramamasının kendisini psikolojik olarak derinden etkilediğini ifade eden Yusuf Kartal, zorlu süreci şu sözlerle ifade etti:
“23 yaşındayım ve hayatımın bir anda tersine döndüğünü düşündüm. Çok sosyal bir insandım. Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi çok severdim. Ama konuşamaz oldum. Arkadaşlarımla konuşamıyordum. Evde ailemle sohbet edemiyordum. İhtiyacım olduğunda evde yanıma birini bile çağıramıyordum. Konuşamamak bana çok zorlu bir dönem yaşattı.  Bu durum psikolojik olarak beni çok yıprattı. Ankara’da tedavi için başvurduğumuz hekimlerin birçoğu, bundan sonra sesim olmadan yaşayacağımı söyledi. Uygulanan tedavilerin hiçbiri çare olmadı. Araştırmalarımız sonucunda Prof. Dr. Sina Ercan’a ulaştık. Ameliyat sonrası sesimi çok garipsedim, sesimi unutmuşum. Şu an kendimi çok iyi hissediyorum. Arkadaşlarımla tıpkı eskisi gibi rahatlıkla konuşabiliyorum.”
“NEFES BORUSUNUN 4 SANTİMLİK BÖLÜMÜ TAMAMEN TIKALIYDI”
Yusuf’u tekrardan eski sesine kavuşturan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Sina Ercan, gerçekleştirilen operasyon hakkında, “Yusuf ile görüştüğümüzde nefes borusunun yukarıdaki 4 santimlik bölümü tamamen tıkalıydı. Tıkalı olan alanın altındaki başta sağlam olan nefes borusunda da bir trakeostomi kanülü ve bunun yol açtığı hasarlı bölge vardı. Yusuf konuşamıyor ve trakeostomiden nefes alıp veriyordu. Bu durumda yaşam kalitesi negatif ölçüde etkileniyordu. Onu bu durumdan kurtarmak için detaylı incelemelerimizi yaptık. Yusuf’un genel durumunu, uzun boylu oluşunu göz önünde tutarak, nefes borusunun bulunduğu yeri detaylı değerlendirdik. Ameliyatını çok özel ileri tekniklerle gerçekleştirdik. Başarılı bir operasyon sonrasında da 6 santimetre uzunluktaki tam tıkalı ve hasar görmüş bölümü çıkartıp, normal nefes borusunu uç uca getirerek operasyonu tamamladık. Risk altında olan ses tellerinin de fonksiyonlarında hiçbir komplikasyon oluşmadan  tedavisini sonuçlandırdık” değerlendirmesinde bulundu.
HANGİ DURUMLARDA İHTİYAÇ HALİNE GELİYOR?
Bu durumda olan hastaların bir bölümünün ne yazık ki tekrar eski günlerine kavuşamadığını ifade eden . Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı  Prof. Dr. Sina Ercan, “Bazen hiçbir gerekçe yokken gerekli tedavi imkanı ile buluşamamalarından dolayı hastalar yaşam boyu trakeostomi ile hayatlarını devam ettirmek durumunda kalabiliyor. Bu durum ciddi bir yaşam kalitesi ve iletişim problemi oluşturuyor. Hastaları psikolojik olarak etkileyebiliyor. Yıllar geçtikçe, trakeostomiye bağlı ve bazıları hayati risk oluşturabilen komplikasyonlar da ortaya çıkabiliyor. Solunum aletinde 10-15 günü geçen hastada, halen solunum desteğine ihtiyaç duyuluyorsa o hastaya trakeostomi açmak doğru ve yapılması gereken standart bir yaklaşım. Ancak hastaların bir bölümünde ne yazık ki komplikasyonlar gelişebiliyor. Nefes borusu trakeostomiyi çıkarmaya müsaade etmeyecek kadar daralıp hasar görebiliyor. Bunlara dikkat etmek ve hastanın bu problemlerinin tedavisi için en yüksek şansın zamanında ve doğru olarak yapılacak ilk girişimde olduğunu akılda tutmak gerekiyor” uyarısında bulundu.
ANKARA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

3 yaşından sonra her yıl tansiyon ölçümü yaptırın!

Genellikle yetişkin hastalığı olarak bilinen yüksek tansiyon; genetik geçiş, çeşitli böbrek hastalıkları ve özellikle obezite nedeniyle artık çocukların da kapısını tehlikeli bir şekilde çalıyor. Acıbadem International Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, hiçbir sıkıntısı olmasa bile 3 yaşından itibaren her çocuğun tansiyonunun yılda en az bir kez ölçülmesi gerektiğini belirterek “Yüksek tansiyon yenidoğan döneminden itibaren her yaşta görülebilir ve ciddiyetle takip edilmesi gereken bir durumdur. Zira, yüksek tansiyon vücuttaki tüm damar sisteminin yapısını bozabilir. Çocuklarda da tıpkı yetişkinler gibi; beyin, göz, kalp, böbrek gibi önemli organlarda ciddi hastalıklara yol açabilir” diyor.
Bu belirtilere dikkat!
Kalbin vücuda kan pompalama işlemi sırasında damarların iç duvarında oluşan basınca tansiyon deniyor. Kalbin kan pompalarken yarattığı basınç büyük tansiyon, kalp kası gevşediğinde oluşan basınç da küçük tansiyon olarak tanımlanıyor. Ancak, yüksek tansiyon, çocuklarda genellikle belirti vermiyor. Henüz konuşamayan küçük bebeklerde, yüksek tansiyon nedensiz yere aşırı ağlamak, terlemek, sık nefes almak, beslenme güçlüğü şeklinde kendini gösteriyor. Daha büyük çocuklarda ise baş ağrısı, bulantı, kulak çınlaması, aşırı terleme, kusma, çarpıntı, görmede azalma, nefes nefese kalma ve yorgunluk gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Tansiyonun çocuklarda gün içinde ve endişe, korku, üzüntü gibi nedenlere bağlı olarak değişebildiğini anlatan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Çocukluk çağındaki normal tansiyon değerleri, çocuğun yaşına, cinsiyetine, kilo/boy oranına göre değişiyor” diyor.
Bazı hastalıklar yüksek tansiyon nedeni
Peki, çocuklarda yüksek tansiyon neden ortaya çıkıyor? Bu sorunun ilk cevabı aileden kaynaklı genetik geçiş. Bu tür durumlarda kilo fazlalığı da yüksek tansiyona eşlik ediyor. Obezitenin de yüksek tansiyona yol açtığına kaydeden Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, sözlerine şöyle devam ediyor: “Yüksek tansiyona yol açan ikincil nedenler arasında bazı böbrek ve kalp problemleri ile nadiren de olsa böbrek üstü bezleri tümörü sayılabilir. Tansiyon yüksekliği nadiren şikayete yol açar. Böbrek kaynaklı tansiyon yüksekliği gelişme geriliğine neden olur. Ayrıca burun kanaması, görmede sorun, baş ağrısı, sersemlik hissi ve epileptik nöbetler görülebilir. Tansiyon yüksekliği olduğu düşünülen çocuklarda holter cihazı ile tansiyon izlemesi yapılmalı”
Yılda bir kez tansiyonunu ölçtürün
Yüksek tansiyonun başta kalp, böbrek, damar duvarları ve sinirlerde olmak üzere çeşitli organ hasarları yapabiliyor. Yüksek basınçla pompalanan kan kalbin odacıklarında büyüme ve kalp kasında kalınlaşma yaptığından ileride koroner arter hastalığı ve kalp krizi riskini de artırıyor. Ayrıca tedavi edilmeyen tansiyonun böbrek damarlarında yarattığı hasara bağlı olarak böbreğe kan akışının yavaşlamasından sorumlu olduğunu dile getiren Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Aynı şekilde yüksek tansiyon nedeniyle beyne giden damarlar da hasarlanır. Bu da inmeye yol açabilir. Yüksek tansiyon her türlü organa giden damarı bozacağı için görmede bozulma gibi etkileri de bulunur. Bu yüzden özellikle 3 yaşın üstündeki her çocuğun tansiyonu hiçbir yakınma olmasa bile yılda bir ölçülmelidir. Üç yaş altında ise yüksek tansiyonu düşündürecek hastalıklar veya yakınmalar varsa tansiyon mutlaka ölçülmelidir” diye anlatıyor.
Tedavide ilk adım kilo kontrolü
Yüksek tansiyon tanısı konulduğunda tedavi olarak ilk başvurulan yöntem çocuğun kilosunun istenen düzeye gelmesi için diyet ve egzersize başlatılması ile duygusal destek sağlanması. Ayrıca tuz tüketiminin de sınırlanması gerektiğini vurgulayan Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi’nin verdiği bilgilere göre günlük alınması gereken tuz miktarı, ilk altı ayda bir gramdan az, bir yaşına kadar bir gram,1-3 yaş arasında 2 gram, 4-6 yaş arasında 3 gram, 7-10 yaş arasında 5 gram, 11-14 yaş arasında ve yetişkinler için de 6 gram olmalı. Bir çay kaşığı tuzun 1.5-2 gram civarında olduğunu belirten Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Yüksek tansiyon saptanırsa bu miktarlar da azaltılmalı. Sadece yemeğe konan tuz değil aynı zamanda gizli tuz dediğimiz işlenmiş gıdalardaki tuzları da düşünmek lazım. O yüzden çocukluktan itibaren abur cuburu kısıtlamak önemli. Çocuklarda 6 ay süreyle uygulanan diyet ve tuz kısıtlaması işe yaramazsa ilaç tedavisine başlanır.”
Normal tansiyon çocuğun gelişimine bağlı
Çocuklar, boy ve kilo değerlerine göre “persentil” olarak belirlenen aralıklara göre değerlendiriliyor. Persentil bebeğin / çocuğun gelişiminin normal şekilde ilerleyip ilerlemediği hakkında ipucu vermek için kullanılan bir büyüme eğrisidir. Çocuklarda büyümeyi değerlendirmek için persentil eğrileri olduğu gibi tansiyon için de yaşlara ve cinsiyete göre değişen bir persentil tablosu vardır. Bu bilgilerin ardından çocukluk çağı tansiyon düzeyi hakkında konuşan Acıbadem International Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Örneğin 1 yaşındaki bir erkek çocuğun kabul edilebilir alt ve üst tansiyon değerleri ile 2 yaşındaki bir erkek çocuğun kabul edilebilir alt ve üst tansiyon değerleri farklıdır. 1 yaşındaki erkek çocuğun kabul edilebilir tansiyon alt değeri 99/51, üst değeri 102/54 iken 2 yaşındaki bir erkek çocuğun kabul edilebilir tansiyon alt değeri 99/55, üst değeri ise 105/59’dur.Bu durum kız çocukları için de geçerlidir. Örneğin, 2 yaş ve 3 yaşındaki kız çocuklarının kabul edilebilir tansiyon alt ve üst değerleri birbirinden farklıdır. Özetle; her yaşın ve cinsin kabul edilen tansiyon değerleri farklıdır. Bu değerleri kilo boy oranı da etkilediği için hekiminize danışarak çocuğunuzda gözlemlediğiniz tansiyon ile ilgili şüphenizi kesinleştirebilirsiniz.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Kız kardeşine 30 yıl sonra Esra Erol’da kavuştu

Esra Erol’da kayıplar aranmaya devam ederken bugün bir mucize daha gerçekleşti. Hayat hikâyesini gözyaşları içinde anlatan Oğuzhan Gürbüz, 30 yıldır görmediği kardeşine Esra Erol sayesinde kavuştu.
Isparta’da yaşayan Oğuzhan Gürbüz hiç görmediği annesi ve kız kardeşini bulmak için Esra Erol’dan yardım istedi.
Bir yaşındayken ailesi tarafından yurda verilen ve epilepsi hastası olan Gürbüz, gözyaşları içinde “küçük yaşta felç geçirdiğini ve bu süreçte hep yalnız olduğunu, aile sıcaklığı aradığını” ifade etti.
Kısa süre içinde hiç görmediği kız kardeşi Seda Gürbüz’e ulaşan Esra Erol ise Oğuzhan’a müjdeli haberi verdi.
Oğuzhan ve kız kardeşi Seda, 30 yıl sonra birbirine Esra Erol’da kavuştu. Stüdyoda ise duygu dolu anlar yaşandı.
Öte yandan Oğuzhan Gürbüz hiç görmediği annesi Güneş’in fotoğrafını ilk kez Esra Erol’da gördü.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

“Mucize 2: Aşk” Sinemalardan Sonra İlk Kez beIN CONNECT’te!

Gişede çok büyük bir başarı yakalayan Mahsun Kırmızıgül’ün “Mucize” filminin devamı “Mucize 2: Aşk” 31 Ekim Cumartesi günü televizyonda ilk kez beIN MOVIES TURK ve beIN CONNECT ekranlarında.
Türkiye’nin lider yayın platformu Digiturk, en kaliteli içerikleri izleyicileriyle buluşturmaya devam ediyor. Vizyona girdiği tarihten itibaren geniş kitlelerin beğenisini kazanan, hikayesi ile gönülleri fetheden “Mucize” filminin devamı olan “Mucize 2: Aşk” Digiturk farkıyla televizyonda ilk kez 31 Ekim Cumartesi saat 22.00’da beIN MOVIES TURK ekranlarında izleyiciyle buluşuyor . Diledikleri zaman diledikleri yerden izlemek isteyen sinemaseverler ise yine aynı günden itibaren filmi beIN CONNECT’ten izleyebilecek.
Başarılı bir müzik kariyerinin yanı sıra sinemacı kimliği ile de oldukça dikkat çeken Mahsun Kırmızıgül’ün yönetmenliğini yaptığı son uzun metraj filmi “Mucize 2: Aşk”ın başrollerini Mahsun Kırmızıgül, Damla Biran Yılmaz, Erdal Özyağcılar ve Mert Turak paylaşıyor.
“Mucize 2: Aşk”ın konusu şöyle: Engelli bir adam olan Aziz ile görücü usulü evlendiği karısı Mızgin, köyde yaşadıkları sorunlardan iyice bıkar. Kendilerine yeni bir hayat kurmak isteyen çift, Batı’da bir kasabaya gider. Ancak gittikleri kasabada da türlü sorunlarla karşılaşırlar. Çift, ne olursa olsun insanların önyargılarını aşıp, hayata tutunmak için çabalar. Mızgin’e âşık olan Aziz, karısı için engellerinden kurtulmaya karar verir ve bu uğurda zorlu bir mücadeleye girişir. Aziz, Mahir öğretmen ve sinemacı Bahattin’in de desteği ile eşi için birçok mucizeyi gerçekleştirir.
Serinin ilk filmi “Mucize” de beIN CONNECT’te!
Mahsun Kırmızıgül’ün senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı serinin ilk filmi “Mucize”yi de izleyiciler diledikleri zaman beIN CONNECT üzerinden izleyebiliyor.
Ege’nin cennet gibi bir köşesinden Anadolu’nun uzak bir köyüne sürgün yiyen bir öğretmenin (Talat Bulut) hikayesini anlatan “Mucize”, yokluk içerisinde okulu, okumayı, eğitimi dört gözle bekleyen çocukları da konu ediniyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Emin Yaşar uzun bir aradan sonra objektiflere takıldı

Usta oyunculardan biri olan Emin Yaşar pek çok önemli dizi ve filmde başrolde yer aldı. Uzun zamandan beri herhangi bir projede yer almayan usta oyuncu ve yönetmen Emin Yaşar SESAM’ın gecesinde objektiflere takılan isimler arasındaydı.
Hayranlarının ilgisinden memnun olduğunu dile getiren Emin Yaşar ülkemizin çok zor dönemlerden geçtiğini ve zor şartlarda da yeni projelere hazırlandıklarını ifade etti. Yeni projesiyle ilgili bir bilgi vermeyen usta oyuncunun projesi büyük bir merakla bekleniyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Aziz Kocaoğlu’nun başlattığı süt projesi 12 yıl aradan sonra Tire’de

Bundan tam 12 yıl önce Tire’nin göz bebeği Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük tarafından sunulan, aynı zamanda kırsalda kalkınma projesi olan “OKULLARDA SÜT DAĞITALIM” önerisi, dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu tarafından kabul edilmiş ve düzenli bir şekilde pastörize süt günlük olarak İzmir il merkezindeki ilköğretim okullarına dağıtımları başlanmıştı.
ATAKAN DURANIN TİRE ISRARI
Proje yıllardır İzmir’de başarılı bir şekilde devam ederken SÜT KUZUSU olarak isim değiştirilmiş okulların ardından evlere de dağıtımı başlamıştı.
Geçtiğimiz günlerde Tire Belediye Başkanı Salih Atakan Duran‘ın girişimleri ile Tire merkez de projeye dahil edilmesi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer‘e sunuldu ve proje Tunç başkan tarafından kabul edildi.
MAHMUT ESKİYÖRÜK İLE ÖZDEŞLEŞEN; İZMİR’İN ÇOCUKLARI SÜT ĪLE BÜYÜYOR SÜT ĪLE BÜYÜYEN ÇOCUKLAR DAHA ZEKİ OLUYOR BİZ DEMEKKİ İZMİR’DEN DAHA ÇOK MUSTAFA KEMAL’LER YETİŞTİRECEĞİZ SLOGANI Tire’ de başlıyor.
Girişimleri ile süt dağıtımını tireyi kapsayan bir öneri ile tunç başkanın önüne sunan Tire belediye başkanı Salih Atakan Duran’a teşekkürler…
Önemli not;
Proje ile 1 ila 5 yaş arası çocuklarımızın kendi kimlikleri anne ve baba kimlikleri ile bağlı bulundukları muhtarlıklara gitmeleri yeterli.
İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

10 yıl aradan sonra Stephenie Meyer’den yeni kitap!

“Alacakaranlık” serisiyle milyonlarca okuru peşinden sürükleyen Meyer, unutulmaz aşıklar Bella ve Edward’ın hikâyesine on yıl aradan sonra devam ediyor. Aslında hikâye başa dönüyor, ancak bu kez Edward’ın ağzından anlatılıyor. En karanlık detaylar gecenin ortasında bir güneş gibi parlıyor. Nefesler tutuluyor.
Herkesin aklını okuyabilen bir vampirin zihnine süzülmeyi kim istemez ki? Şimdi Edward bizi çağırıyor.
Hazır mısın?
EDWARD’IN ZİHNİNDEN ÇARPICI BİR ALINTI:
“Sessizce iç geçirdi ve sonra yine huzursuzca kıpırdandı, yan tarafına döndü. Hâlâ uyuyor ve rüya görüyordu.
“Edward,” diye mırıldandı yumuşak bir sesle.
Rüyasında beni görüyordu.
Ölü, donmuş bir kalp tekrar atabilir miydi? Sanırım benimki atmak üzereydi.
“Kal,” diyerek iç çekti. “Gitme. Lütfen gitme.”
Rüyasında beni görüyordu ve kâbus bile değildi. Onunla birlikte, rüyasında kalmamı istiyordu.
İçimi dolduran hisleri anlatacak kelimeleri bulmak için çabaladım ama onları tanımlayacak kadar güçlü kelimeler yoktu. Uzun bir süre boyunca içlerinde boğuldum.
Tekrar yüzeye çıktığımda bir zamanlar olduğum adam değildim.
Hayatım bitmeyen, değişmeyen bir gece yarısıydı. Benim için her zaman gece yarısı olması bir gereklilikti. Öyleyse nasıl oluyordu da şu anda gece yarısının ortasında güneş doğuyordu?”
Stephenie Meyer Hakkında
Tüm dünyanın Alacakaranlık serisi ile tanıdığı Stephenie Meyer, 24 Aralık 1973 yılında Hartford, Connecticut’ta doğmuştur. Liseyi Arizona’da okuyan Meyer, Provo Utah’daki Brigham Young Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni derece ile bitirmiştir. Meyer’in “The Host” adında başka bir kitabı olsa da Alacakaranlık serisi ile tanınmıştır. Hatta Meyer, bir gece gördüğü rüyadan sonra bu seriyi yazmaya karar verdiğini söyler. Bu rüya üzerine 3 aylık bir çalışmadan sonra romanını ortaya çıkarmıştır. İlk önce hiçbir yayınevi kitabı beğenmemiş ve basmak istememiştir ama kitap basılınca milyonlarca okura ulaşmıştır. Ayrıca kitabı adına onlarca ödül alan yazar, defalarca New York Times Bestseller listesine girmeyi başarmıştır. Yazar, Alacakaranlık’ın ardından serinin devamı olan kitapları da yayınlamıştır. Bunlar: Yeniay (2006), Tutulma (2007), Şafak Vakti (2008)’dir. Serinin ilk kitabı olan Alacakaranlık, filme uyarlanmış ve 21 Kasım 2008’de vizyona girmiştir. Hala yoğun bir okuyucu kitlesine sahip olan Meyer, çalışmalarına devam etmektedir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Şarkıcı Bergen’e 31 Yıl Sonra Verilmek İstenen Ödüle Neden Karşı Çıkılıyor.

ŞARKICI BERGEN’E 31 YIL SONRA VERİLMEK İSTENEN ÖDÜLE NEDEN KARŞI ÇIKILIYOR…
Yılın En İyileri’nin Ödüllendirileceği Mersin Altın Çilek ödülleri gün sayıyor. 16 Eylül’deMersin’de gerçekleşecek olan ve geleneksel hale getirilmesi planlanan ödül töreni daha gerçekleşmeden tartışmalar başladı. Daha 30 yaşında iken kıskançlık nedeni ile sevgilisi tarafından tek kurşunla öldürülen Acıların Kadını Ünlü Şarkıcı Bergen’e ölümünden 31 yıl sonra ilk defa ödül vereceklerini söyleyen yarışma komitesi başkanı Saygın Kurt, gerekli kişilerin ödülü almaya gelmemesi durumunda ödülü Bergen’in mezarına götüreceklerini söyledi.
 
Mersin’de 16 Eylül de gerçekleşecek olan ve yılın enleri’nin ödüllendirileceği Altın Çilek Ödül töreni’ne az bir zaman kaldı, Ödül alacak olan kişilerin isimleri sır gibi saklanılmasına ramen gece de 31 yıl önce vefat eden Acıların Kadını Şarkıcı Bergen e ödül verileceği, ailenin de buna onay verdiği öğrenildi. Buraya kadar herşey normal fakat pandemi öncesinde Bergen’in hayatının sinema filmi olacağı ve başrolde Serenay Sarıkaya oynayacağı basında yer almıştı. Aile bütün haklarını belli bir para karşılığında filmin yapımcılarına devretiği için Altın Çilek Ödülleri komite Başkanı Saygın Kut’a, filmin yapımcı Mine Şengöz’e de bilgi verilmesini rica etmiş. Olay ile ilgili konuştuğumuz Saygın Kurt; Bizim birine ödül vermek için hiç kimseden izin alma gibi bir zorunluluğumuz yok fakat ailenin isteği ile ben Mine hanımı aradım gecemizi anlattım ama mine hanım buna karşı çıkarak hayır bu ödülü veremezsiniz dedi. Daha sonra yaptığımız araştırmalarda pandemiden dolayı bir türlü başlanamayan filmin çekilip çekilemeyeceği meçhul olduğunu öğrendik. Mine Hanımın bu törene katılmaması için aileyi tehdit ediyormuş. Biz dediğim gibi Bergen’e ödül vermek için kimseden izin alma zorunluluğumuz yok, o gece 31 yıl sonra ve ilk defa Bergen’I onur ödülü ile onurlandıracağız. Eğer aile ödülü almaya gelmez ise bir gün sonra ödülü Bergen’in mezarına giderek ödülü mezarının başına koyacağız, bu konu hakkında daha çok söylenecek sözüm var ama şimdilik susuyorum. Dedi.
BHA Yaşar ŞENYÜZ