Sadece ağırlık ölçümü yapmayan, vücut yağ oranı, kalp ritmi, iç organ yağ seviyesi gibi çok sayıda değer sunan HONOR Scale 2’yi kullanmak için gerekli 5 nedeni sıraladık.
Gençlere yönelik teknolojik ürünleriyle değer yaratan HONOR, hayatı kolaylaştıran ekosistem ürünlerine bir yenisini ekledi. Türkiye’de online satış kanallarında 229 TL fiyatıyla satışları başlayan akıllı tartı, 14 farklı vücut ölçümü yapması, 50 farklı kullanıcıya kadar veri kaydetmesine ek, rahat ve şık tasarımıyla öne çıkıyor.
Sürdürülebilir bir sağlık takibi için gelişmiş özellikler sunan HONOR Scale 2’nin günlük yaşamın vazgeçilmezi yapacak beş özelliğini sıraladık: Akıllı tartıların en önemli özelliği, ölçümlerinizi arşivleyerek vücudunuzda zaman içerisinde yaşanan değişimleri gösterebilmesidir. Böylece fiziksel aktivitelerin ve yeme alışkanlıklarınızın sonuçlarının da farkına kolayca varabilirsiniz. HONOR Scale 2, bağlantı kurmadan 200’e kadar ölçümü hafızasında saklayabiliyor. Akıllı tartıların genel bir özelliği olmasa da HONOR Scale 2 geçmiş ölçüm verilerine göre kullanıcıları tanıyor ve ölçümü doğru kullanıcıyla eşleştirerek kilo, su oranı, protein, kas kütlesi gibi vücut değerlerini belirli kişinin profiline ekleyebiliyor. Böylece tüm aile bireyleri rahatça kişisel verilerini takip edebiliyor. Geleneksel tartılar sadece ağırlık ölçümü yaparken, akıllı tartılar çok daha fazla sayıda farklı ölçüm ve hesaplama yapabilme yeteneği barındırıyor. HONOR Scale 2 de ağırlık ölçümünün yanı sıra Vücut Kitle Endeksi (BMI), Vücut Yağ Oranı, Kalp Ritmi, İç Organ Yağ Seviyesi, İskelet Kas Kütlesi, Yağsız Vücut Kütlesi, Bazal Metabolizma Hızı, Vücuttaki Su, Protein, Kemik Mineral İçeriği, Vücut Skoru, Vücut Yaşı ve Vücut Tipi gibi değerlerin de bilgisini veriyor. Tüm bu ölçümlerle birlikte vücudunuzla ilgili birçok farklı alanda bilgi sahibi oluyor, sağlık hedeflerinize ulaşmanız kolaylaşıyor. Akıllı tartıları diğerlerinden ayıran bir özellik de içerisinde barındırdığı yetenekli yongalardır. Bu yongalar sayesinde ölçümler en hassas şekilde yapılır. HUAWEI TruFit™ algoritması sayesinde yüksek hassasiyette ölçümler yapabilen HONOR Scale 2, 100 gramlık değişimleri bile kolayca algılayarak, size en net sonuçları veriyor. Yağ, kemik, su, kas oranı gibi değerlerdeki tüm değişimleri gösteren tartı, kullanıcılar için eksiksiz bir vücut analizi sunuyor. Mobil uygulamalar artık hayatımızın her alanında. Akıllı tartılar da mobil cihazlara bağlanabilme yeteneğini Bluetooth bağlantısıyla sağlıyorlar. HONOR Scale 2 de HUAWEI Sağlık uygulamasına bağlanarak, yapılan tüm ölçümleri aktarıyor ve kullanıcılara detaylı bilgi sunabiliyor. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık verileri grafik üzerinde görerek, vücudunuzla ilgili dönemsel bilgilere kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: neden
Hareketsiz yaşam böbrek taşı oluşumuna neden oluyor
Koronavirüs enfeksiyonu nedeniyle evde kaldığımız ve hareketsiz yaşam sürdüğümüz bu dönemde değişen beslenme alışkanlıkları ve yetersiz sıvı pek çok sağlık sorununu da beraberinde getiriyor. Bunlardan biri de dayanılmaz ağrı ile belirti veren böbrek taşıdır.
Biruni Üniversitesi Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Levend Özkan böbrek taşı oluşumunu engellemek için önerilerde bulundu.
Böbrek taşlarının dünya nüfusuna oranla yüzdesi tam olarak bilinmemekle birlikte en sık görülen ürolojik rahatsızlıklardan birisidir.
Genel olarak bakıldığında bir bireyin yaşam boyunca taş hastalığı ile karşılaşma riski %5-10 olarak tahmin edilmektedir. Erkek hastalarda risk daha yüksek olmakla birlikte toplumlar arasında farklar görülebilmektedir.
Taş hastalığı dünya genelinde sıklıkla 30-50 yaşları arasında görülmektedir. Hastalık ne kadar erken ortaya çıkarsa hayat boyunca tekrar karşılaşma ihtimali o kadar yüksektir.
AZ SU İÇMEK, HEREKETSİZ YAŞAM VE AŞIRI TUZ EN ÖNEMLİ NEDENLER
Her hastada idrar yolu taşına yol açan etkeni belirlemek mümkün olmasa da taşın cinsine ve hastanın tıbbi durumuna göre taş oluşma ve tekrarlama riskinin arttığı bazı durumlar bilinmektedir. Taş cinsinden bağımsız olarak taş oluşma riskini artıran üç etken yetersiz sıvı alımı, hareketsiz yaşam tarzı ve yüksek oranda tuz (sodyum) tüketimidir.
Bunlar haricinde ailede taş hastalığı olması, sık idrar yolu enfeksiyonu geçirme, idrarın doğal süzülmesini ve akışını engelleyen durumlar (darlık vb), kalsiyum metabolizmasını bozan hastalıklar, geniş barsak rezeksiyonları, genetik bazı hastalıklar ve bazı ilaçlar da böbrek taşı oluşumunu ve tekrarlamasını etkileyen unsurlardır.
TEK TARAFLI ŞİDDETLİ AĞRI İLE BELİRTİ VERİR
Taş hastasını doktora getiren klasik bulgu ağrıdır. Ağrı sıklıkla tek tarafta ve gelip geçici şekilde olur (renal kolik). Ancak taşlar idrar akımına engel olmayacak bir bölgede yerleşmişse veya çok küçükken sistemden atıldıysa hiç bulgu vermeyebilir.
“Kum dökme” olarak tabir edilen durum taşların büyük hale gelmeden idrarla atılmasıdır. Kum dökme (kristalüri) tabiri toplumda sıkça kullanılsa da hem hastanın takibi, hem de ayırıcı tanıların dışlanması açısından tahlil ve görüntüleme yapılmadan kullanılmamalıdır.
Detaylı bir hikaye, basit bir idrar tahlili ve görüntüleme ile klinik olarak anlamlı taşların büyük kısmı birinci basamak sağlık kuruluşlarında tanınabilmektedir. İleri tetkik ve tedavi gerektiren durumlarda hasta mutlaka bir üroloji uzmanına yönlendirilmelidir.
Tanı anında idrar kanalının (üreter) altına kadar ilerlemiş küçük boyutlu taşların büyük çoğunluğu kendiliğinden idrar kesesine düşer ve idrarla atılır. Takip sürecinde ağrı kesiciler ve taşın düşmesine yardımcı olacak bazı ilaçlar kullanılabilir. Genellikle haftalık kontrol ve görüntüleme önerilir. Şiddetli ağrı veya tıkanmaya bağlı enfeksiyon gibi durumlarda taşın boyutundan bağımsız olarak erken girişim gerekebilir.
TEDAVİDE AMELİYATSIZ YÖNTEMLER ÖNE ÇIKIYOR
Taşın yerine, boyutuna, cinsine ve hastanın kendine özgü durumuna göre tedavi alternatiflerini belirlenir ve hasta ile birlikte uygulanacak tedaviye karar verilir.
Günümüzde tedavide girişimsel yani ameliyatsız yöntemler altın standart olarak kabul ediliyor. Bunun dışında nadir olarak açık cerrahiler uygulanıyor.
Dışarıdan ses dalgaları ile taş kırma (ESWL), kesi olmadan, endoskopik yolla taşın kırılması ve çıkartılması (endoskopik sistolitotripsi, üreterorenoskopi, RIRS), böbrek seviyesinde cilt dışından küçük kesi ile girilerek uygulanan endoskopik tedaviler (PCNL) en çok uygulanan yöntemler arasında yer alıyor.
Taş cinsinden bağımsız olarak taş oluşumu ve tekrarlamasından korunmak için bol su tüketilmeli, sofra tuzundan uzak durulmalı ve hareketsiz yaşam tarzından kaçınılmalıdır.
Böbrek taşları idrardaki mineral ve asit tuzlarının kristalize olmasıyla (çökmesiyle) oluşur. Doğal olarak idrar sisteminde ne kadar az su olursa mineral ve tuzların çökme ihtimali de o derecede artar.
Günlük sıvı miktarı dengesi idrar rengine göre ayarlanabilir. Açık sarı – beyaz renk idrar sağlıklı sıvı alımının göstergesi olarak kabul edilebilir. Koyu renkli idrar az sıvı alımının veya idrarda kanamanın habercisi olabilir. Günlük sıvı alımı küçük miktarlar halinde güne yayılarak şeklinde olmalıdır.
BU BESİNLERDEN UZAK DURULMALIDIR
Genel önlemler haricinde taşın cinsine göre diyet önerileri yapılabilir. Taşların büyük kısmını oluşturan kalsiyum-okzalat taşlarından korunmada okzalat içeren yiyeceklerin sınırlı miktarda tüketilmesi önerilir. Yüksek okzalat içeriğine sahip yaygın tüketilen besinlere örnek olarak kakao, çay, pancar ve ıspanak verilebilir. Geçmiş zamanlarda kalsiyum kaynaklarının (süt, peynir vb.) sınırlanması ve hatta tamamen kesilmesi uygulanmış olsa da günümüzde önerilmemektedir. Aksine doğal besinlerle günlük kalsiyum alımı desteklenmekte, sadece dışarıdan ve kontrolsüz kalsiyum alımı kısıtlanmaktadır.
İdrar yolu taşlarının yaklaşık %10’u ürik asit taşıdır. Özellikle bu taşlardan korunmada hayvansal proteinlerin kısıtlı tüketilmesi önerilmektedir. Bol ve güne yayılmış şekilde su tüketiniz Dengeli ve çeşitlendirilmiş bir diyet uygulayınız. Hiçbir besin çeşidinde aşırıya kaçmayınız Diyetinizdeki tuz miktarını ve hayvansal proteini mümkün olduğunca kısıtlayınız. Proteini sebzelerden almaya ağırlık veriniz. Hareketsiz yaşam tarzından kaçınınız. Haftada 2-3 kez egzersiz yapmaya ve kilonuzu korumaya özen gösteriniz Daha önce taş düşürdüyseniz veya taş nedeniyle tedavi olduysanız mutlaka doktorunuz önerdiği şekilde takiplerinizi yaptırınız
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Bit Çocuklarda Travmaya Neden Olabiliyor
Bit sorunu çocuklarda kaşıntı ve rahatsızlık hissinin ötesinde problemleri beraberinde getiriyor. Bazı ebeveynler bunu fark etmese bile çocuklar, arkadaşlarının bitlendiğini fark etmesinden ve dışlanmaktan korktuğu için bu durumdan psikolojik olarak etkileniyor ve hatta travma yaşayabiliyor. Paranit Bit Tedavi Şampuanı ve Bit Kovucu Sprey tek uygulamayla bitlere karşı tek seferde kesin çözüm sunarak çocukların bu sorunu travma yaşamadan atlatmasına yardımcı oluyor.
Özellikle ilköğretim çağındaki çocuklarda sıkça görülen bit, saçta yaşayan ve kafa derisindeki kan ile beslenen bir böcek türü. Çok hızlı bulaşan, mont, şapka veya atkılardan da kolaylıkla saça geçebilen bit, saç derisinde 4 haftaya kadar yaşayabiliyor ve günde ortalama 10 tane sirke adı verilen yumurtalarından bırakıyor. Sıklıkla kendini kaşıntıyla belli eden bit sorunu, çocukların psikolojisini de etkiliyor. Çocuk hem kafasında gezinen böcekler olduğu düşüncesiyle korkuyor hem de bitlendiğini duyan arkadaşlarının onunla dalga geçmesinden, dışlanmaktan korkuyor. Ebeveynler, bit sorununa hızlı ve etkili bir çözüm bulunmazsa bu durum çocukta travmaya neden olabiliyor.
Tek uygulamada bit ve sirkelere karşı etkili çözüm
Etkisi klinik olarak kanıtlanan Paranit Bit Tedavi Şampuanı, sadece tek yıkamada 15 dakika gibi kısa bir sürede bit sorununa kesin çözüm sunuyor. Bitler ve sirkeler üzerinde %100 etkili ve böcek ilacı içermeyen Paranit Bit Tedavi Şampuanı, içeriğindeki mineral yağlarla bitleri ve sirkeleri boğuyor, kurutup öldürüyor. Böylece böcek ilacı içeren şampuanların aksine bitler Paranit’e karşı direnç geliştiremiyor. Kuru saça uygulanan Paranit Şampuan, masaj yaparak saça yedirildikten sonra sadece 15 dakika bekleniyor. Ardından paketten çıkan özel metal tarakla saçlar iyice taranıp durulandığında, sirkelerden ve bitlerden eser kalmıyor. Paranit Baş Biti Kovucu Sprey ise tek uygulamayla salgın esnasında tekrar bulaşma riskini sıfıra indirerek koruma sağlıyor. Durulama gerektirmediği için kolayca uygulanan ve hoş kokusu sayesinde rahatsızlık hissi yaşatmayan Paranit Baş Biti Kovucu Sprey, günde bir kez uygulandığında gün boyu bit bulaşmasına karşı etkin korunmanın huzurunu yaşıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Giriş seviyesindeki bulut yeteneklerine yatırım yapmak için 4 neden
Global Knowledge‘a göre BT karar vericilerinin yaklaşık yüzde 80’i ekiplerinin ihtiyaç duydukları becerilere sahip olmadığını söylüyor. Konu bulut bilişim olduğunda ise bu özellikle belirgin bir hale geliyor. Hatta, bir 451 Research raporu, bulut becerileri konusundaki eleman açığının son üç yılda neredeyse iki katına çıktığını ve kuruluşların yüzde 90’ının bu alanda eleman ihtiyaçları olduğunu bildirdiğini gösteriyor.
Bu istatistikler, buluttan en iyi şekilde yararlanmak için yetenekli geliştiriciler, mimarlar ve iş liderleri bulmakta zorlanan dünya genelindeki iş liderleri için hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Çünkü talebi karşılayacak yeterince nitelikli eleman olmadığının farkındalar.
Bir sektör birdenbire 15 yıldan fazla deneyime sahip çok sayıda nitelikli bulut uzmanı yaratamaz. Bunun yerine, şirketler kimleri işe alacaklarını ve onları nasıl eğitip ellerinde tutacaklarını yeniden düşünmeliler. İşverenlerin, sınırlı sayıdaki yüksek deneyimli profesyoneli kovalamak ve onlar için rekabet etmek yerine, en deneyimli çalışanlarını, sağlam temel bulut becerilerine sahip ve motivasyonu yüksek giriş seviyesindeki yetenekler ile çevrelemeleri gerekiyor.
Bulut sağlayıcıları, hükümetler ve eğitim kuruluşları, küresel BT ekosistemine giriş seviyesindeki bulut yetenekleri sağlamak için çok çalışıyor. Şu anda halihazırda uygulamalı bulut eğitimi almış on binlerce kişi var ve birçoğu dünyanın dört bir yanındaki şehirlerde bulut kariyerlerine başlamak için can atıyorlar. Amazon Web Services (AWS) Eğitim Programları Direktörü Kevin Kelly, onları işe almanız için dört neden sunuyor:
1. Giriş seviyesindeki yetenekler genellikle “bulut temelli”, ilkeli ve öğrenmeye hazırdır.
Bugünün giriş seviyesindeki bulut yeteneklerinin belki on yıllık iş tecrübesi olmayacak ancak eski bir düşünce yapısına da sahip olmayacaklar. Bu kişiler, önce eski alışkanlıklarını ve artık kullanılmayan teknolojileri unutmaya çalışmak ile zaman kaybetmek yerine, şirketinizin eskide kalmış yaklaşımlara meydan okumasına ve dijital çağın getirdiği değişimleri benimsemesine yardımcı olabilir.
Bulut kariyerine yeni başlayanların çoğu aynı zamanda dijital yerlilerdir. Bu yeni nesil mobil cihazlarla büyüdü, sesli teknolojileri anlıyor ve sanal olarak nasıl çalışacaklarını biliyorlar. Veriler ve cihazlar hakkında farklı düşünüyor, teknoloji ve neler yapabileceği hakkında modern ve yenilikçi kavramları benimsiyorlar. Böyle bir enerjinin ve yüksek standartların çözüm mimarları ve geliştiricilerden oluşan ekipleriniz için neler yapabileceğini bir hayal edin.
2. Çalışanlarınızdan en iyi şekilde yararlanın.
En değerli çalışanlarınızdan en iyi şekilde nasıl yararlanabilirsiniz? Onlara eğitecekleri, akıl hocalığı yapacakları ve birlikte çalışacakları bir ekip vererek. Farklı deneyim seviyelerine sahip kişilerin olduğu ekipler oluşturmak, ekip içindekilerin birbirlerini tamamlamalarına ve birbirlerinden öğrenmelerine yardımcı olur. Bulutta yeni olanlar, deneyimli ve güvendiğiniz birinin verdiği akıl hocalığı ile onları destekleyen bir ortamda becerilerini geliştirebilirler.
Bulutta deneyimi olan çalışanlarınızı, giriş seviyesindeki yetenekli çalışanlar ile destekleyerek, projelerin daha değerli yönlerini üstlenmeleri için onlara zaman da yaratabilirsiniz. Ekip, bir projenin inşa kısmıyla ilgilenirken onlar da daha karmaşık görevler, strateji ve tasarıma odaklanabilirler. Hatta kadrolu çalışanlarınıza yetenekleriyle daha uyumlu görevler vermek, onların daha uzun süre sizinle kalmalarını sağlayabilir. 2020 yılında Deloitte tarafından yapılan bir ankete göre, becerilerinin şirketleri tarafından etkili bir şekilde kullanıldığını düşünen katılımcılar, mevcut işverenleriyle kalma olasılıklarının daha yüksek olduğunu söylüyor.
Ancak, hem giriş seviyesindeki hem de deneyimli çalışanlarınızdan en iyi şekilde yararlanmak için onların gelişimini de desteklemeniz gerektiğini unutmayın. Global Knowledge’a göre 2019 yılında BT karar vericilerinin yalnızca yüzde 59’u eğitim çalışmalarını onaylamış. Rapor, yetenek konusundaki açıklığın önde gelen nedenlerinden birinin eğitim eksikliği olduğu düşünüldüğünde eğitime destek verilmemesinin kafa karıştırıcı olduğunu belirtiyor. Ekibinize gerekli destek ve kaynağı sağladığınızdan emin olun, böylece şirketiniz ihtiyaç duyduğu yetenekleri elinde tutabilir.
3. Giriş seviyesindeki yeteneklere yatırım yapmak zaman, para ve kaynaktan tasarruf etmenizi sağlar.
Yetenekli eleman eksikliği sorununun ciddi finansal ve ticari yansımaları da olabilir. IDC, 2020’de kuruluşların yüzde 90’ının BT yetenekleri eksikliği sebebi ile proje planlarını değiştireceğini, ürün/hizmet sürümlerini geciktireceğini, maliyetlerinin artacağını veya gelir kaybı yaşayacaklarını tahmin ediyor. Giriş seviyesindeki yetenekleri işe almak, BT eleman açığınızı kapatarak şirketinizin iş hedeflerine ulaşmasına ve talepleri zamanında karşılamasına yardımcı olabilir.
“Küçük şirketlerin bütçeleriyle gerçekten deneyimli insanları işe almaları zor olduğundan, giriş seviyesindeki yetenekleri işe almak ve onları geliştirmek daha önemli hale geldi. Bu yüzden yeteneklerimizi kendimiz yetiştirmeyi seviyoruz,” diyor Londra’daki Scale Factory’nin CEO’su Jon Topper. AWS re/Start programı mezunlarından birini işe alan şirket, sağlam temel bulut becerilerine sahip ve bulut kariyerlerini geliştirmekle ilgilenen kişileri işe almaya odaklanıyor. Sadece bulunması zor teknik becerileri gelişmiş insanları işe almayı hedeflemek yerine temel bilgi, teknik yatkınlık, potansiyel ve öğrenme isteği gibi özelliklere önem veriyor.
Araştırmalar, çalışanlarınıza yatırım yapmanın onları şirketinizde tutma oranına yardımcı olabileceğiniz gösteriyor. 2018 LinkedIn Learning raporuna göre, çalışanların yüzde 94’ü, kariyer gelişimlerine yatırım yapmaları halinde bir şirkette daha uzun süre kalacaklarını söylüyor.
4. Farklı yeteneklerden oluşan bir ekip daha akıllı ve istikrarlı olur.
Kuruluşunuz genelinde hem yetenek hem deneyime dengeli bir şekilde yer vermek istikrarın oluşmasına yardımcı olabilir. Deneyimi yüksek bir-iki çalışanınız varsa, biri işten ayrıldığında ne olacak? Sadece birkaç yeri doldurulamaz çalışanlara bağlı olmayan, güçlü, birbirini destekleyen ve dayanıklı ekipler oluşturmak iş sürekliliği ve finansal istikrar sağlamanıza yardımcı olabilir.
Çeşitli becerilere, geçmişlere ve deneyime sahip kişileri işe almak, işle ilgili karar alma ve inovasyon süreçleri üzerinde de olumlu bir etki yaratır. Araştırmalar, çeşitliliği fazla olan ekiplerin daha akıllı ve yenilikçi olduğunu gösteriyor.
Kıtlığı fırsata çevirmek
Bulut konusunda deneyimi yüksek insanların azlığı, birçok işletme için büyük bir endişe kaynağı. Ancak bu kıtlık, yetenekleri farklı bir şekilde işe almak, eğitmek ve elde tutmak için bir fırsata dönüştürülebilir.
Her boyuttan şirket farklı deneyim seviyelerine sahip, çeşitliliği yüksek, dirençli ekipler oluşturarak ve bunlara yatırım yaparak yetenek eksikliğinin üstesinden gelebilir. Şirketler sadece hem bulması hem elde tutması zor kişileri aramak yerine, sağlam temel bulut becerilerine sahip, giriş seviyesindeki yeteneklere yatırım yapmalıdır.
Dünya genelinde üniversiteler, eğitim programları ve stajlardan, bulutta uygulamalı deneyime ve kariyerlerine başlama hevesine sahip insanlar çıkıyor. Bunların bazıları sektörde bilinen bulut sertifikalarına bile sahip. Ve onlar mevcut yetenek boşluğunu doldurmanın ve işinizin gelişmesine yardımcı olmanın anahtarı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
CHP Genel Başkan Danışmanı Fatma Köse: ‘Bu tarz kararlar sadece birinin korunduğunu düşünmemize neden olacak’
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Danışmanı Fatma Köse, kadın cinayeti davalarına gizlilik kararı uygulanmasıyla ilgili yazılı bir açıklama yaparak, “gizlilik kararının alınmasına karşı çıkıyorum. Sürecin, işleyişinin takibi, kamuoyunun bilgilendirilmesi, benzer suçların işlenmesinde caydırıcılık gibi önemli unsurların kuvvetlendirilmesi şart. Bu tarz kararlar sadece birinin korunduğunu düşünmemize neden olacak” dedi. Türkiye’de gündeme oturmuş birçok kadın cinayetinin araştırıldığı soruşturma ve davalara gizlilik kararı getirildi. Benzer yöntem kadınlarla ilgili farklı davalarda da uygulanırken, kadına yönelik cinayet davalarına gizlilik uygulanması pek çok kesim tarafından tepkiyle karşılandı. Konuyla ilgili CHP Genel Başkan Danışmanı Fatma Köse, yazılı bir açıklama yaparak, gizlilik kararlarının kadın cinayetleriyle mücadele konusunda olumsuz etki yaratacağını dile getirdi. “TOPLUMUN İYİLİĞİ VE YARGININ GÜVENİRLİLİĞİ İÇİN TEK YÖNTEM ŞEFFAF OLMAKTIR” Kararlardan bir an önce dönülmesi gerektiğini vurgulayan Köse, “Ülkemizde, kadın cinayetlerine her geçen gün yenisi ekleniyor. Bununla mücadele konusunda her türlü girişimi yapmamıza rağmen, yeni engeller karşımıza çıkıyor. Kadına karşı işledikleri suç ortada olmasına rağmen hala serbest failler mevcutken, şimdi de kadın cinayeti davalarında gizlilik kararının alınmasıyla karşı karşıyayız. Soruşturmaların izlenmesi, takip edilmesi bizim açımızdan oldukça önemli. Soruşturmanın ilerleyişi, toplumun konuyla ilgili bilgilendirilmesi, alınan ifadelerin tutarlılığı gibi noktaların takibi imkânsız hale geliyor. Ne yazık ki yargıya, kadına şiddet ve istismar gibi davalarda verilen kararlar yüzünden güvensizlik duyuluyor. Bu noktada gizlilik kararının alınmasına karşı çıkıyorum. Sürecin, işleyişinin takibi, kamuoyunun bilgilendirilmesi, benzer suçların işlenmesinde caydırıcılık gibi önemli unsurların kuvvetlendirilmesi şart. Bu tarz kararlar sadece birinin korunduğunu düşünmemize neden olacak. Unutulmamalıdır ki, her şey kadınla başlar. Kadınlara yönelik olumsuz girişimlerin incelendiği dava ve soruşturmalardaki gizlilik kararları acilen kaldırılmalıdır. Toplumun iyiliği ve yargının güvenirliliği için tek yöntem şeffaf olmaktır. Yargı, temeli gereğince toplumun huzurunun sağlanmasında bir basamak ve araçtır” dedi. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Telefonları şarj etmek neden bu kadar uzun sürüyor?
Şarj kabloları kullandıkça deforme olarak içinden geçen akım azalıyor ve şarj süresi uzuyor. Akım göstergeli şarj adaptörleri telefonun hangi akımla şarj olduğunu göstererek kablonun durumunu da ortaya koyuyor…
Akıllı telefonların hayatımızın en önemli aracı haline gelmesiyle beraber, bu aletlerin performansının yüksek kalması ve şarj süreleri de gündemimizi meşgul ediyor. Teknoloji şirketlerinin üzerinde çalıştığı en önemli başlıklardan birinin, elektronik aletlerin şarj süreleri olduğunu düşününce, tüketicinin bu konuya bu kadar hassas olması da şaşırtıcı değil.
Özellikle akıllı telefonları hızlı şarj etmek ve o şarjı daha uzun süre muhafaza etmek için tüm şirketler en iyi teknolojileri geliştirmek için adeta bir yarış içinde. Zamanla yarıştığımız günümüzde de telefonumuzu en hızlı şekilde şarj etmek istemek en doğal hakkımız. İşte kullandıkça yıpranan şarj kablolarının performansını gösteren dijital ekranlı adaptörler de bu anlamda en faydalı ürünlerden biri.
Dünyanın en büyük mobil aksesuar üreticilerinden Mcdodo’nun Türkiye Genel Müdürü Mehmet Uçurum, Mcdodo’nun dijital göstergeli adaptörleri sayesinde kablodan geçen akımın görülebildiğini söylüyor. Uçurum bu teknolojinin hayatımıza kattığı faydayı şöyle özetliyor: “Şarj kablolarını kullandıkça, içinden geçen akım da azalıyor ve deforme oluyor. A tipi USB ve USB-C ile iPhone şarj edebilen Mcdodo adaptörleriyle, kablonun durumunu da görebiliyorsunuz. Böylece telefonum neden bu kadar geç şarj oluyor sorusu da ortadan kalkmış oluyor.”
Mcdodo ürünleri; Amazon, Hepsiburada, Arena, N11, Trendyol ve Gittigidiyor üzerinden tüketicilerle buluşuyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Şarkıcı Bergen’e 31 Yıl Sonra Verilmek İstenen Ödüle Neden Karşı Çıkılıyor.
ŞARKICI BERGEN’E 31 YIL SONRA VERİLMEK İSTENEN ÖDÜLE NEDEN KARŞI ÇIKILIYOR…
Yılın En İyileri’nin Ödüllendirileceği Mersin Altın Çilek ödülleri gün sayıyor. 16 Eylül’deMersin’de gerçekleşecek olan ve geleneksel hale getirilmesi planlanan ödül töreni daha gerçekleşmeden tartışmalar başladı. Daha 30 yaşında iken kıskançlık nedeni ile sevgilisi tarafından tek kurşunla öldürülen Acıların Kadını Ünlü Şarkıcı Bergen’e ölümünden 31 yıl sonra ilk defa ödül vereceklerini söyleyen yarışma komitesi başkanı Saygın Kurt, gerekli kişilerin ödülü almaya gelmemesi durumunda ödülü Bergen’in mezarına götüreceklerini söyledi.
Mersin’de 16 Eylül de gerçekleşecek olan ve yılın enleri’nin ödüllendirileceği Altın Çilek Ödül töreni’ne az bir zaman kaldı, Ödül alacak olan kişilerin isimleri sır gibi saklanılmasına ramen gece de 31 yıl önce vefat eden Acıların Kadını Şarkıcı Bergen e ödül verileceği, ailenin de buna onay verdiği öğrenildi. Buraya kadar herşey normal fakat pandemi öncesinde Bergen’in hayatının sinema filmi olacağı ve başrolde Serenay Sarıkaya oynayacağı basında yer almıştı. Aile bütün haklarını belli bir para karşılığında filmin yapımcılarına devretiği için Altın Çilek Ödülleri komite Başkanı Saygın Kut’a, filmin yapımcı Mine Şengöz’e de bilgi verilmesini rica etmiş. Olay ile ilgili konuştuğumuz Saygın Kurt; Bizim birine ödül vermek için hiç kimseden izin alma gibi bir zorunluluğumuz yok fakat ailenin isteği ile ben Mine hanımı aradım gecemizi anlattım ama mine hanım buna karşı çıkarak hayır bu ödülü veremezsiniz dedi. Daha sonra yaptığımız araştırmalarda pandemiden dolayı bir türlü başlanamayan filmin çekilip çekilemeyeceği meçhul olduğunu öğrendik. Mine Hanımın bu törene katılmaması için aileyi tehdit ediyormuş. Biz dediğim gibi Bergen’e ödül vermek için kimseden izin alma zorunluluğumuz yok, o gece 31 yıl sonra ve ilk defa Bergen’I onur ödülü ile onurlandıracağız. Eğer aile ödülü almaya gelmez ise bir gün sonra ödülü Bergen’in mezarına giderek ödülü mezarının başına koyacağız, bu konu hakkında daha çok söylenecek sözüm var ama şimdilik susuyorum. Dedi.
BHA Yaşar ŞENYÜZ
Hangi yiyecekleri neden canımız çeker?
Hepimiz canı bazen çikolatayı, bazen kahveyi, bazen tuzlu besinleri daha çok ister. Bazı dönemler bazı besinleri nedensiz yere daha fazla tüketiriz. Herhangi bir besini normalden fazla tüketiyor olmak aslında vücudumuzda bazı vitamin ve minerallerin eksikliğine işaret ediyor olabilir. Liv Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Ömür Karamahmut anlattı. Aşırı peynir yeme isteği; diyet yağ içeriğinin yeterli miktarda olmamasına işaret olabildiği gibi kalsiyum eksikliğinin de bir göstergesi olabilir. Kırmızı eti fazla yemenin en bilinen sebebi demir eksikliğidir. Kırmızı et aynı zamanda esansiyel bir vitamin olan b12’nin kaynağıdır. Yemediğiniz halde canınız kırmızı et tüketmek istiyorsa demir ve b12 suplementleri kullanılabilir. Kimi zaman vücudumuz besinlerin dışında daha ilginç ögeleri tatmak ister. Çamur, toprak bunlara örnektir. Bu durum genelde hamilelerde ve çocuklarda görülür ve anemi ile ilişkilendirilir. Anemiye ise yetersiz demir, b12 ve folat eksikliği sebebiyet verir. Tatlı ve çikolatanın aşırı yenme isteği çeşitli nedenlerle ilişkilendirilebilir. Aşırı tatlı yemeği çinko, magnezyum ve krom eksikliği sebebiyle olabilir. Günlük krom suplementi tüketmek insülin seviyesini dengeler ve aşırı şeker yeme isteğini baskılar. Çikolata yeme isteği özellikle kadınlarda menstrual dönemde artar. Az kalorili diyetler veya uzun süreli açlık durumlarında da şeker ve çikolataya eğilim yatkındır. Fakat bunların dışında aşırı çikolata tüketimi magnezyum minerali eksikliğinin bir göstergesi olabilir. Magnezyum eksikliği uyku düzenini olumsuz yönde etkileyerek kişiyi yorgun hale getirir. Stres seviyesini artırır. Bu da şekere ve çikolataya eğilimi arttırır. Yumurtanın beyazını sevmediğiniz halde daha fazla tüketme ihtiyacı duyuyorsanız bu biotin eksikliğine bir işaret olabilir. Biotin vücutta birçok fonksiyonu olan vitaminlerden biridir. Özellikle tırnak ve saç sağlığı açısından biotine ihtiyaç duyulur. Aşırı çay ve kahve tüketim isteği fosfor eksikliğinin bir göstergesi olabileceği gibi, sodyum ve demir eksikliğinden de kaynaklanabilir. Normalden fazla alkol tüketimi ise potasyum, kalsiyum, gultamin eksikliklerinin bir sonucu olabilir. Aşırı meyve ve sebze tüketme isteği ise C vitamini eksikliğine işarettir. Çok fazla yağlı ve kızartmalı ürünleri normalden fazla tüketmek ise vücudumuzda omega yağ asitlerinin eksiliğinin bir göstergesi olabilir. Asitli ve karbonatlı içecekleri fazla tüketmek ise vücudumuzda kalsiyum eksikliği olduğunun bir işareti olabilir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)