2016-2018 dönemindeki satış geliri artış hızına göre yapılan sıralamada Türkiye’nin ilk ve en büyük online seyahat platformu biletall.com, yüzde 228’lik büyüme oranıyla 77. oldu.
Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi işbirliğinde sanal ortamda gerçekleştirilen TOBB Türkiye 100 ile birlikte Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketleri de belli oldu. Birçok farklı sektörün yer aldığı değerlendirmede aynı zamanda ülke ekonomisinde önemli paya sahip şirketlerin başarısı da taçlandırıldı. Bu şirketlerden biri de, 200 otobüs firması, 500 yerli ve yabancı hava yolu şirketi, feribot ile tren biletlerini tek potada buluşturan 2006 yılında Tubitak projesiyle kurulan biletall.com oldu.
Ulusal ve Uluslararası Görünürlük için Büyük Önem Taşıyor
Listeye 3’üncü kez adını yazdıran biletall.com CEO’su Yaşar Çelik, “ Yaşadığımız pandemi sürecinden hemen hemen tüm sektörler etkilendi. Bu nedenle yılın son günlerinde TOBB değerlendirmesinden çıkan sonuç benim ve ekibim adına büyük bir motivasyon oldu. Ayrıca diğer kurumlar içinde bu durum geçerli. Bu değerlendirmeler şirketlerin, ulusal ve uluslararası platformalarda öne çıkmaları için büyük önem arz ediyor. Aynı zamanda bu liste Türkiye’nin farklı noktalarında bulunan firmaların ayrı ayrı başarı hikayelerini de içinde barındırıyor. Bu da birçok sektörde girişimcilerin iştahını kabartıyor” İfadelerini kullandı.
Anadolu’nun Verdiği Güç Başarı Getirmeye Devam Ediyor
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anadolu’nun verdiği güç ile hem yurt içinde hem de yurt dışında aldığımız ödüller ile başarımızı taçlandırmaya devam ediyoruz. Önceliğimiz kurulduğumuz günden bu yana teknolojiye yatırım. Bu yatırım ülkelerin ekonomilerinde de önemli bir yere sahip. Bu durumu pandemi sürecinde daha çok hissettik. Dijital kanalların kullanımı o kadar arttı ki iş yapış şekillerimizden alışveriş alışkanlıklarımıza kadar birçok konuda hızlı bir değişim yaşadık. Öyle ki fiyat, zaman gibi birçok avantajı içinde barındıran e- ticaret, artık yeni pazarlara açılmanın da adresi konumunda yer alıyor. Biz de Ar – ge inovasyon faaliyetlerimize hız kesmeden 2021 yılında da devam edeceğiz.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: Türkiye’nin
Kagider Başkanı Emine Erdem: “Kadınlar ekonomiye erkekler kadar katılabilirse Türkiye’nin zenginliği %30 artacak
KAGİDER koordinatörlüğünde, KAİSDER ve BUİKAD paydaşlığında yürütülen, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı (Women Business Network W-BUN) projesi kapsamında Bursa Çalıştayı 22-23 Ekim tarihinde yapıldı. Covid-19 salgınına yönelik uygulanan sosyal mesafe tedbirleri nedeniyle toplantı dijital ortamda gerçekleşti.
Toplantıda konuşan Kagider Başkanı Emine Erdem: “Kadınlar ekonomiye erkekler kadar katılabilirse Türkiye’nin zenginliği %30 artacak. Kadınların enerjisini, dinamizmini ve deneyimini ülkemizde girişimciliğe, ekonomiye yeterince yansıtamazsak Türkiye’nin kalkınma hedeflerine ulaşması mümkün değil.”
Türkiye Kadın Girişimcileri Derneği (KAGİDER) koordinatörlüğünde KAİSDER ve BUİKAD paydaşlığında yürütülen “ İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı” projesinin Bursa Çalıştayı 22-23 Ekim tarihinde gerçekleşti. İş dünyasında kadınların gerekli bilgilere ve iş pazarlarına ulaşmaları için etkin bir iletişim ağı içerisinde yer alarak kapasitelerini geliştirmeleri hedefiyle yola çıkan, İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı (Women Business Network W-BUN) projesi kapsamında 8 ilde gerçekleştirilen istişare toplantıları ve iki Arama Konferansı’nın ardından Bursa Çalıştayı da tamamlandı.
Projenin en önemli hedeflerinden biri olan, daha fazla kadın girişimcinin kamu ihalelerinde yer almaları adına TBMM’ye sunulması planlanan yasa önerisi hakkında görüşmeler yapılarak uzman görüşleri alınmıştı. Düzenlenen Bursa Çalıştayı ile gerçekleştirilen toplantılardaki çıktılar dikkate alınarak kadın girişimcilerin daha fazla kamu ihalelerinde yer almaları için kadın girişimcilerle bir “yerel modelleme” oluşturuldu. Oluşturulan yerel modelleme, kadın girişimci dernekleri ile paylaşılarak uygulanması ve yaygınlaştırılması amaçlanıyor.
İş dünyasında kadının güçlendirilmesi, ticaret kanunu, kamu ihale kanunu, cinsiyet eşitliği, istihdam ve emek piyasası gibi konular çerçevesinde yapılan toplantılar girişimci kadınların potansiyellerini geliştirecek önemli bir kaynak oluşturuyor.
Yapılan dijital toplantıda, açılış konuşmalarını KAGİDER Başkanı Emine Erdem, BUİKAD Başkanı Oya Eroğlu ve KAİSDER Başkanı Göknur Atalay gerçekleştirdi.
Kadınlar ekonomiye katılabilirse Türkiye’nin zenginliği %30 artacak
KAGİDER Başkanı Emine Erdem: Hepimiz ülkemizde, bölgemizde, ilimizde kadının girişimcilikte ve sosyal hayatta güçlenmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması hedefiyle çalışıyoruz. Kadınlar ekonomiye erkekler kadar katılabilirse Türkiye’nin zenginliği %30 artacak. Kadınların enerjisini, dinamizmini ve deneyimini ülkemizde girişimciliğe, ekonomiye yeterince yansıtamazsak Türkiye’nin kalkınma hedeflerine ulaşması mümkün değil.
Kadın girişimcilerin önünde kültürel kodlar, finansa erişim, eğitime erişim, network ve rol model eksikliği gibi engellerin yanı sıra pazara erişim de hep birlikte çözüm bulmamız gereken bir konu. Dünyadaki en büyük pazar, en fazla ürün ve hizmet alan pazar kamu ve ne yazık ki kamu ihale sözleşmelerinin sadece yüzde 1’i kadın girişimcilerle imzalanıyor. Amacımız bu projeyle bir farkındalık yaratmak ve kadınların kamu ihalelerinde aktif rol oynamasını sağlamak.
BUİKAD Başkanı Oya Eroğlu: İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı projesi kapsamında amacımız kadınların iş piyasasında daha etkin rol almaları ve kadın girişimcilerin güçlendirilmesini sağlamak. Ayrıca KİK kapsamında yapılacak olan ihalelere daha fazla kadın girişimcinin davet edilmesini sağlamak amacıyla gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını ve bu konuda farkındalık sağlanmasını amaçlıyoruz. Bu projenin de paydaş derneklerinden biri olmaktan da ayrıca mutlu ve gururluyuz.
KAİSDER Başkanı Göknur Atalay: KAGİDER’in iki paydaşından biri olarak; tüm desteğimiz ile yola çıktığımız bu projemizde, kadınlarımızın İş hayatında daha etkin bir rol alması, kadın girişimcilerimiz arasında bağlar oluşturulması, kamu ve belediye ihalelerinde kadın tedarikçi tercihinin oluşturulması ve bunların sağlayıcısı olarak gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını hedefleyen “İş Kadınlarının İletişim Ağı” projemizin aynı zamanda iş hayatındaki kadınlar için bir umut projesi olacağını da düşünmekteyiz.
Kamu ihalelerinde daha fazla kadın girişimci olması için yasa önerisi sunulacak
Katılımcı sivil toplum kuruluşlarının ve kadınların hizmet ve danışmanlık almalarını, Ortaklıklar ve Ağlar Hibe Programı’nın küresel hedefine katkıda bulunmayı, politika süreçlerine daha aktif, katılım yoluyla sivil toplumun gelişimini hedefleyen İş Dünyasında Kadın İletişim Ağı (Women Business Network W-BUN) projesi kapsamında küçük ve orta ölçekli bir çok kadın girişimcilerin kamu ihalelerinde yer alması için yasa önerisi çalışmaları yürütülmekte.
Proje ile kamu sektörüyle müzakere edilecek bir yasa için teklif sunulması, katılımcı STK’ların ve kadınların ulusal ve uluslararası ölçekte kapasitelerini geliştirmelerinde destek olacak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Türkiye’nin duyarlı gençleri dünyadan akranlarıyla insan haklarını tartıştı
İstanbul Liseleri Felsefe Kulüpleri Platformu’nun (İLFKP) etkinlikleri kapsamında 2017’den bu yana Hisar Okulları’nda düzenlenen İnsan Hakları Günü etkinliği, bu yıl da okulun Sosyal Bilimler Bölümü öğretmenleri liderliğinde Hisar Okulları lise öğrencileri tarafından organize edildi. Bu yıl ilk kez uluslararası düzeyde gerçekleşen İnsan Hakları Günü etkinliğine Çin’den Utahloy International School of Guangzhou, Umman’dan Al Sahwa Schools, Yunanistan’dan ACS Athens ve Pinewood The American International School of Thessaloniki okulları ile Türkiye’nin farklı illerinden pek çok devlet okulu ve özel okul katıldı. Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’nin ve Lise Müdürü Okan Uzelli’nin açılış konuşmalarıyla başlayan etkinlik bu yıl “Pandemi ve İnsan Hakları” teması kapsamında 200’e yakın öğrencinin katılımıyla, 8 ayrı Atölye başlığı altında sürdürüldü. Atölye paylaşımları ve kapanış konuşmalarıyla tamamlanan etkinliğin atölye içerikleri önümüzdeki günlerde Türkçe- İngilizce bir kitapçığa dönüştürülerek yayınlanacak.
Kuçuradi gençlere seslendi: “Temel özgürlükler kişi haklarının yasal güvenceleridir. Bu haklara saygı gösterilmediği yerde güvensizlik egemendir”
Etkinliğin açılış konuşmasını yaparak gençlere seslenen Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı Prof. Dr. İoanna Kuçuradi: “Bir kavram içeriği bulanık olduğu halde, herkes bu kavramı bildiğini sanınca tehlikeli olur. İnsan hakları da bu kavramlardan biridir. Bazı devletlerin Covid 19 ile savaşma yolu olarak deneyip vazgeçtikleri “sürü bağışıklığı” sağlık hakkının ihlali olduğu gibi, birçok vakada yaşam ihlalidir. Temel insan haklarını tanımlarken ölçütümüz insanlık olarak başardıklarımıza bakarak edindiğimiz, insanın yapısal olanaklarına ilişkin sistematik bilgi ve bu olanakların gerçekleşebilmesini sağlayan koşulların bilgisi olmalıdır. Bu olanakların bugün nasıl köreltildiğini görmekle desteklenen bu bilgi bize ayrıt edebilmemiz için gerekli ölçütü sağladığı gibi temel hakların özünün gereklerini daha açık görmemiz için de bir yol açar.
İnsan hakları kişi haklarıdır ama bütün kişi hakları insan hakları değildir, çünkü kişi haklarının bir kısmı bazı değişken koşullarla ilgilidir. Ben insan hakları terimini; insanın doğal olanaklarıyla doğrudan doğruya ilgili olan ve bu olanakların geliştirilmesi için gerekli olan ön koşullar için kullanıyorum. Sağlık, eğitim, çalışma hakları bu ön koşullara örnektir. Bu haklara saygı, etik bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Temel özgürlükler kişi haklarının yasal güvenceleridir. Bu haklara saygı gösterilmediği yerde güvensizlik egemendir” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Türkiye’nin ‘Yerli yarı otomatik şanzımanlı’ CASE IH Traktörleri şimdi de dünya pazarlarında
TürkTraktör’de üretilen yarı otomatik şanzımanlı Case IH Farmall M serisi dünya çiftçilerinin kullanımına sunulacak.
TürkTraktör’ün ‘premium markası’ Case IH, yeni traktör serisini iç pazarın yanı sıra dünya çiftçileri ile de buluşturuyor.
Case IH Farmall A Serisi traktörler, ‘Türkiye’nin ilk yerli yarı otomatik şanzımanlı traktörü’ olarak 2019 yılından beri çiftçilere sunuluyor. Case IH’in son 5 yılda pazara sunduğu 7 yeni seri arasında yer alan bu traktörler, Farmall M serisi olarak, dünyanın tarımdaki öncü pazarlarına ihraç edilmeye başlanıyor.
TürkTraktör Genel Müdürü Aykut Özüner, Case IH Farmall M’in ihracatı ile ilgili açıklamasında, “TürkTraktör olarak yerli üretimimiz ve 130’dan fazla ülkeye gerçekleştirdiğimiz ihracatımız ile ekonomiye katkı sağlamaya devam ediyoruz. ‘Türkiye’nin ilk yerli yarı otomatik şanzımanlı’ traktörlerini Case IH Farmall M serisi ile, dünya tarımının hizmetine sunarken, hem yerli üretimin hem de ihracatımızın gücünden aynı anda yararlanıyoruz” yorumunu yaptı.
Türkiye’de üretilen traktörler, Case IH’in dünya pazarlarındaki payını da artıracak
2020 yılının ilk 9 ayında gerçekleştirdiği satışla, Türkiye pazarındaki payını büyüterek yüzde 6,6’ya taşıyan Case IH, özel tasarımları, yüksek performansı ve teknolojiyi bir arada sunan ürünleri ile dünyanın farklı ülkelerindeki pazar payını da artırmayı hedefliyor.
Yarı otomatik şanzıman teknolojisinin her türlü tarımsal faaliyete uygun vites seçenekleri ile büyük bir kullanım kolaylığı sunduğunu ifade eden Aykut Özüner, “Böylelikle çiftçiler hem zamandan hem de yakıttan ciddi tasarruf sağlarken, güçlü hidrolik donanımlar ile de en ağır tarımsal ekipmanları bile yüksek verimde kullanabiliyorlar. Bu teknolojiyi yerli üretim olarak dünya tarımının en büyük ve önemli bölgelerinin başında gelen Asya, Afrika, Ortadoğu ve Meksika gibi pazarlara sunmak ise bizler için daha da anlamlı” dedi.
Aykut Özüner, bu segmentte Case IH’in Güney Afrika ve Meksika pazarlarında önemli paylara sahip olduğunu ve Farmall M ile sunulan yeni opsiyonlarla markanın gücünü daha da artıracaklarını vurgulayarak açıklamalarını şöyle tamamlıyor: “Planlanan ihracat ile, Case IH Farmall M serisinin 2020’de kendi segmentindeki Güney Afrika’daki pazar payını artırmaya destek olmayı hedefliyoruz. Ar-Ge ve üretimgücümüzden daha fazla yararlanarak önümüzdeki yıllarda da sadece yurt içinde değil; dünya pazarlarında da etkinliğimizi daha yukarı seviyelere taşıyacağız.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Türkiye’nin Gücü Ulusal Veri Stratejisi ile Artacak
Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) ülkemizde Ulusal Veri Stratejisi’nin oluşturulması noktasında önerilerini paylaştı. 2022 yılında 350 milyar doları geçmesi beklenen bulut pazarından ülkemizin hak ettiği payı alması gerektiğini vurgulayan TELKODER, yetkili kurumlara; konuyu veri güvenliği, kişisel verilerin korunması, ticari verilerin korunması, siber güvenlik gibi her yönüyle ele almaları ve bazı uluslararası şirketlerin tekel davranışlarının önüne geçmeleri noktasında çağrıda bulunuyor. Türkiye’nin verilerinin Türkiye’de barındırılmasına ilişkin hedeflerin gerçekleşebilmesi için konunun önümüzdeki günlerde toplanması planlanan 12. Ulaştırma ve Haberleşme Şurası’nda titizlikle ele alınması ve bu kapsamda gerekli tüm paydaşların bu şurada yer alması gerektiğinin altını çiziyor.
Türkiye küresel rekabette yer almalı ve verilerini de korumalı
Küresel veri ve bulut hizmetleri pazarında rekabet Amazon AWS, Microsoft Azure, Google Cloud ve Alibaba Cloud gibi büyük oyuncular arasında yaşanıyor. Sadece birkaç işletmecinin içinde bulunduğu bu rekabet gerek bölgesel gerekse küresel veri ve bulut hizmetleri pazarını şekillendiriyor ve bilişim dünyasında köklü dönüşümlere neden oluyor. Üstelik her türlü verinin büyük bölümü bu büyük işletmecilere ait devasa veri merkezlerinde toplanıyor ve bu işletmeciler kendileri dışında herhangi boyutta bir oyuncunun var olmasına veya bir ekosistemin oluşmasına imkân vermiyor. Öte yandan yurttaşlarımız, üniversitelerimiz, kamu kurumlarımız ve şirketlerimiz bu büyük işletmecilerin yurtdışında bulunan veri merkezlerine veri tabanlarını yükleyerek sanal sunucu, e-posta, veri depolama gibi birçok hizmeti kullanıyor ve bu durum da ülke verilerimizin tehlikeye girmesine neden oluyor. Bu durum ülkemiz için sadece maddi kayıplara neden olmakla kalmıyor aynı zamanda başta veri güvenliği olmak üzere birçok tehlike ve riskler doğuruyor.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “Ülkemiz ve vatandaşlarımızın geleceği için ulusal bir veri stratejisinin ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu noktada tüm paydaşlar dinlenmeli ve ortak bir strateji çalışması ortaya konmalıdır. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu politikaların oluşturulması veya var olan politikaların güncellenmesi ve bu politikaların sıkı bir şekilde takibinin yapılması noktasında özellikle Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin politika ve eylemlerin takibinde aktif rol üstlenmesi gerekiyor. Politika oluşturma, güncelleme veya takip süreçleri için aylar ile telaffuz edilebilecek çalışma süreleri belirlenmelidir. Aksi halde, çok hızlı değişen bu teknolojiler için belirlenecek politikalar anlamsız hale gelmekte ve geçersiz kalmaktadır. Gelişen teknolojilere hızlı bir refleks göstererek uyum sağlayamadığımızda sadece geç kalmış olmuyoruz, çok geç kalmış oluyoruz. Küresel veri ve bulut hizmetleri pazarında yerimizi alma hayalimizi gerçekleştirebilmek için devletimizin birçok kurumunun büyük emekleriyle hazırlanan ve bizim de katkılar sunduğumuz çalışmalarda ortaya konulan hedefler ve eylem maddelerinin uygulanması için yürütülecek çalışmaların başlamasını bekliyoruz. TELKODER olarak Ulusal Veri Stratejisi önerilerimizi ülkemizdeki veri merkezi işletmecilerinin sorunlarını ve taleplerini dinleyerek oluşturduk. Bu kapsamda ilgili kuruluşlarca titizlikle inceleneceğini umut ediyoruz.” diyor.
TELKODER’in Ulusal Veri Stratejisi önerileri ise şöyle; Veri Merkezlerimizin, dünya standartlarında hizmet verebilmeleri, yaşamakta oldukları ve onlar ile doğrudan ilişkilendirilemeyecek hukuka aykırılıkların önlenebilmesi için “Veri Merkezi İşletmecisi” tanımı en kısa sürede mevzuatımızda yerini almalıdır. Veri Merkezleri, İnternet Servis Sağlayıcı ve Altyapı Hizmet Sağlayıcı Olarak Kabul Edilmemelidir: Veri Merkezlerinin hukuki statüsünün belirlenmemiş olması nedeni ile faaliyetlerini sürdürebilmeleri için hâlihazırda BTK Yetkilendirme Yönetmeliği kapsamında İnternet Servis Sağlayıcılığı (İSS) ve Altyapı İşletmeciliği Hizmeti (AİH) yetkilendirmeleri almaları gerekmektedir. İSS ve AİH yetkilendirmeleri veri merkezleri için hem tüm faaliyet kapasitesi üzerinden hesaplanan ücretleri ödemek zorunda kalmaları hem de ilgili işletmecilerin mevzuatına tabi olmak zorunda kalmaları ve bunların yanı sıra BTK nezdinde yapılması gereken raporlamalar bakımından pek çok zorluk yaratmaktadır. Veri Merkezleri için ayrı bir düzenlemeye gidilmesi bu sorunların ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. Veri Merkezleri özelinde pazar çalışması yapılmalıdır: Veri merkezlerinin ayrı bir endüstri olarak ele alınacağı özel bir Pazar çalışması için özel bir gurup kurulmalıdır. Arazi, beyaz alan, enerji kapasitelerini tespite yönelik olarak mevcut kapasite, kurulu kapasite, genişleme kapasitesi, fiber erişim imkanları gibi bilgileri içeren düzenli raporların üretilmesi sektörün mevcut durumunu ve geleceğini anlayabilmek açısından önemli görülmektedir. BTK tarafından yayımlanan, “Üç Aylık Pazar Verileri” raporlarında veri merkezi işletmeciliğine ilişkin bilgilere yer verilmelidir. Veri Merkezlerine, “Cazibe Merkezleri Programı” kapsamında sağlanan destek ve teşviklerin kullanılabilmesi için 24 il sınırı ülke geneline yaygınlaştırılmalı ve beyaz alan sınırı (5000 ) kaldırılmalıdır. Veri Merkezi İşletmecilerine özel elektrik tarifesi hazırlanmalıdır. Bu tarife en fazla sanayi elektriği tarifesinin yarısı kadar olmalıdır. Veri Merkezi İşletmecilerine özel indirimli fiber tarifeler oluşturulmalıdır. Veri merkezlerine fiber hizmet sunan işletmeci sayısı arttırılmalı, bağlantı hızları yükseltilmelidir. Tüm Erişim Sağlayıcıların katılımının zorunlu olacağı birden fazla İnternet Değişim Noktasının kurulması bir an önce gerçekleştirilmelidir. İDN’ye bağlanma maliyeti, internet kapasitesi almaktan daha az maliyetli olmalıdır. İDN’lere, Türk Telekom, Turkcell, Vodafone ve Türksat gibi şirketlerin bağlantı yapması ve tarifelerin tek tarife olması sağlanmalıdır. Tarifeler, tüm şirketlerin görüşleri alınarak BTK hakemliğinde belirlenmelidir. Şirketleri kendi yerleşimlerinde standart dışı Sistem odası vb. gibi bir odada sakladıkları sunucularını/depolama ünitelerini Veri Merkezlerinde daha güvenilir ortamlarda saklamalarının cazibesini arttırabilmek adına, bir ucu herhangi bir Veri Merkezinde sonlanan kiralık devre ücretleri normal ücretin ¼’ünden fazla olmamalıdır. Veri Merkezleri için Dijital Serbest Bölgeler Oluşturulmalıdır. Dijital hizmet ihraç edebilmemiz açısından “Dijital Serbest Bölgeler” kavramının çalışılması ve hayata geçirilmesi ihtiyacı mevcuttur. 5 yıl süre ile veri merkezi personelinin gelir vergisinden %100 muafiyeti sağlanmalıdır. Sıfır maliyetli, uygun fiziksel şartlara sahip bina/kampüs imkânı tanınmalıdır. Türkiye dışına satacağı servislerin gelirlerinde %100, Türkiye içerisine satacağı servislerin gelirlerinde %50 oranında vergi muafiyeti sağlanmalıdır. Anlaşmalı üniversiteler ve kurumlardan gerekli teknik personelin yetiştirilmesi şartı ile bu personelin maaşlarında %50 oranında devlet desteği verilmelidir. Yeni yapılacak Veri Merkezleri, en az Uptime Institute, ANSI/TIA veya BICSI Tier III isteklerini karşılayacak nitelikte olmalıdır. Bu konuda Türk Standartları Enstitüsü (TSE), ülkemizin kendine ait Veri Merkezi Standartlarını oluşturmalıdır. Veri merkezi işletmecilerinin sundukları hizmetler, diğer ülkelerden rahatlıkla satın alınabilmektedir. Yurt içi ve yurt dışı arasında bulunan rekabet sıkıntıları, veri merkezi hizmetlerinin yurt dışından satın alınması sonucunu doğurmaktadır. Yurt içi veri merkezi hizmetlerinden alınan ve yurt dışında sunulan hizmetler karşısında haksız rekabet yaratan yüksek vergiler kaldırılmalıdır. Bu sorunların çözülmesi için başlangıç olarak, BTK’nın, veri merkezi işletmeciliğinin ve bu işletmecilerin sundukları tüm hizmetlerin yetkilendirmeye tabi hizmetler olmadığı yönünde bir Kurul Kararı alması ve bu kararı Gelir İdaresi Başkanlığına göndermesi yeterli olacaktır. Özel şirketlerimizin, veri merkezi hizmetlerini yabancı ülkelerden satın almaları veya kendi verilerini kendi veri merkezlerinde barındırmalarından ziyade, bu işte uzmanlaşmış, hizmet kalitesi yüksek, ülkemizde bulunan veri merkezi işletmecilerinden almaları beklenmektedir. Böylelikle özel şirketlerimiz hem daha güvenli, hem de daha düşük maliyetli bir şekilde bu hizmetleri almış olacaklardır. En önemli husus da, ekonomik, ticari ve endüstriyel verilerimizin yurt içinde kalması sağlanmış olacaktır. Kamuya ait verilerin, sektörü dışlayıcı bir şekilde, yerli veri merkezleri göz ardı edilerek, sadece kamuya ait bir veri merkezinde bulunması; güvenlik, sürdürülebilirlik, veri merkezleri ile ilgili yetişmiş personelin konuya hâkimiyeti gibi açılardan doğru bir karar değildir. Kamu Kurumlarımızın, kendi verilerini sınıflandırılması/derecelendirmesi ve saklanma önceliğine göre bu verileri kendi bünyesinde ve/veya yerli veri merkezlerinde barındırmalarına olanak tanımalıdır. Bu yöntem ile veriler, hem daha güvenli ve düşük maliyetli olarak saklanmış, hem de sektör oyuncuları dışarı itilmemiş ve sektörü büyütücü bir adım atılmış olacaktır. Microsoft Hizmet Sağlayıcı Lisans Sözleşmesinin (SPLA-Service Provider License Agreement) çerçevesi, öncelikle müzakereye açık hale getirilmeli, sonrasında karşılıklı diyalog ortamında, veri merkezi işletmecilerinin kamuyla ilgili yükümlülükleri ve hizmet sunum yöntemleri ile uyumlulaştırılmalıdır. Microsoft’un, ülkemiz koşullarını, sözleşmelerin rekabete uygunluğunu ve sektörün sürdürebilirliği açısından elverişliliğini gözeten bir yaklaşım içinde olması beklenmektedir. Sosyal Medya uygulamaları için talep edilen yurt içinde veri tutma zorunluluğu, belirli bir yol haritası ile kritik tüm sektörlerde uygulanmalıdır. KVKK’nın gereğini yerine getirmek üzere tedbir ve denetimler arttırılmalıdır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Doğan Holding Kurumsal Yatırımcı Buluşması, Türkiye’nin önde gelen yatırım kurumlarının katılımıyla gerçekleşti.
Yatırımcılar toplantısında konuşan Doğan Holding CEO’su Çağlar Göğüş: “Pandemi şartlarına rağmen yatırımlarımız planlandığı gibi ilerliyor”
Doğan Holding’in pandemi önlemleri çerçevesinde internet üzerinden düzenlediği ‘Yatırımcı İlişkileri Webinar’ına yatırımcılar büyük ilgi gösterdi. Doğan Holding CEO’su Çağlar Göğüş, Doğan Holding CFO’su Bora Yalınay, Doğan Holding Sermaye Piyasaları, Finansal Raporlama ve Bütçeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Murat Doğu’nun konuşmaları ile başlayan, Aytemiz Akaryakıt Genel Müdürü Erol Varlık, Doğan Enerji CEO’su Burak Kuyan, Ditaş Genel Müdürü Osman Zeki Sever, Doğan Holding Otomotiv Grubu Genel Müdürü Kağan Dağtekin, Çelik Halat CEO’su Serdar Seylam ve Kanal D Romanya CEO’su Uğur Yeşil’in detaylı bilgiler verdiği toplantıya, Türkiye’nin önde gelen aracı kurumlarının, portföy yönetim şirketlerinin ve emeklilik fonlarının yönetici ve temsilcileri katıldı. Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen buluşmada hem Holding’in, hem de Holding bünyesindeki şirketlerin finansal performansı değerlendirildi.
Doğan Holding CEO’su Çağlar Göğüş toplantıda; Doğan Holding’in 2020’nin üçüncü çeyrek dönemindeki performansıyla ilgili olarak; alınan tedbirler, etkin kriz ve süreç yönetimi ve maliyet tasarrufları ile Kovid-19’un olumsuz etkilerinin sınırlandırıldığını, etkin bir şekilde belirsizliği yönettiklerini belirterek, genel anlamda konsolide net nakitte artışlar elde ettiklerini, kâr marjlarında, giderler ile maliyetlerde ise iyileşme sağlandığını kaydetti.Türkiye’nin zorlu ekonomik koşullarına rağmen Doğan Holding’in bu yıl yatırım stratejisinin planlanan yönde ilerlediğini vurgulayan Çağlar Göğüş, şunları söyledi:
Yatırım Bankasının 2021 ilk çeyrekte faaliyete geçmesi öngörülüyor
“Doğan Holding olarak, 2018 yılında başlattığımız, 2019’da sürdürdüğümüz odaklanma ve verimlilik stratejisi çerçevesinde stratejik alanlara yatırım yapan özel sermaye fonu özelliğinin daha da ön plana çıkacağı bir 2020 yılı öngörmüştük. Doğan Holding olarak yeni yatırımlar için yabancı para geliri olan, ihracatı olan, iç piyasa ile dış piyasa dengesini yönetebileceğimiz, katma değer yaratan özellikli kimyasallar, oto yan sanayii, ambalaj ve finans sektörlerine ve yenilenebilir enerji sektörüne odaklanıyoruz. Aynı zamanda mevcut işlerimizde de organik olarak büyümek için yatırımlar yapıyoruz. Hızlı büyüyen, yüksek katma değerli sektörlere yatırım stratejimiz kapsamında, Temmuz’da SESA Ambalaj ve Plastik Sanayi Ticaret AŞ’nin yüzde 70’ini, satın aldık.Grubumuzun e-ticaret ve bankacılık deneyiminden faydalanarak, dijital teknolojilerle donatılan bir yapıyla, üst düzeyde yatırım bankası hizmetlerini ve fonlamayı birlikte sunacak ve aynı zamanda KOBİ’leri hedefleyen, önemli fintech ürünlerine yönelik çalışmaların planlandığı yatırım bankası kurmak için lisans iznimizi aldık. Faaliyet izni çalışmalarına devam ediyoruz, 2021’in ikinci çeyreğinde faaliyete geçebileceğimizi tahmin ediyoruz.”
“Sağlıklı ve dengeli portföyle krizlere dayanıklıyız”
Doğan Grubu’nun portföyüne bakıldığında FAVÖK ve net kâr dağılımının oldukça sağlıklı ve dengeli olduğunun görüleceğine dikkat çeken Göğüş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Enerji, yenilenebilir enerji, sanayi, yurt dışındaki medya yatırımlarımız, teknoloji işlerimiz, finansal hizmetler ve otomotiv şirketlerimiz giderek daha sağlıklı bir portföy dağılımına ulaşmış durumda. Bizim için sağlıklı portföyün kriterleri de sürdürülebilir büyüme, kâr ve FAVÖK bakımından bir şirkete çok fazla bağımlı olunmaması ve çok iyi yönetimle katma değer sağlanabilmesidir.Tüm bunlar grubumuzu krizlere karşı daha dayanıklı hale getirdi. Önümüzdeki dönemde de stratejik hedeflerimizden sapmadan yatırımla büyüyen bir şirket olmaya devam edeceğiz.”
Doğan Holding CEO’su Çağlar Göğüş bir kriz yılı olan 2020’de Holding’in brüt kâr marjlarının 2 puanın üstünde arttığını belirterek, 2021 yılına bakıldığında ise Doğan Şirketler Grubu’na ait Aytemiz Petrol, Doğan Enerji ve Sesa ile Kanal D Romanya’dan büyüme beklenildiğini ifade etti. Bu dört şirketimizin kardaki payları önemli ancak tüm şirketlerimizden değer yaratma planları çerçevesinde iddialı büyüme bekliyoruz diyerek sözlerine devam etti.
Doğan Holding CFO’su Bora Yalınay ise Holding’in faaliyet kârlılığının geçen yılın aynı dönemine göre %40 artarak, 789 milyon TL’den 1.108 milyon TL’ye çıkarken, FAVÖK marjının ise %5,7’den %8,5’e yükseldiğinin altını çizdi. Ambalajda derinleşmek adına SESA yatırımının yapıldığını belirterek, “Avrupa ve Amerika dahil tam 35 ülkede ihracatı olan ve ürünlerinin çoğunun geri dönüştürebilir olduğu SESA’da beklenilen büyümenin %9 oranına yükseldiğini söyledi.
Doğan Holding Sermaye Piyasaları, Finansal Raporlama ve Bütçeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Murat Doğu, son iki yılda 361,7 mn TL temettü dağıttıklarını ve önümüzdeki yıl temettü endeksine girme hedefleri olduğundan bahsetti. Ayrıca yılbaşından bu yana BİST 30 Endeksi’ne göre Doğan Holding’in yaklaşık %45 daha iyi performans gösterdiğini vurguladı. Doğu, önümüzdeki dönemde de pay geri alım programını devam ettirmeyi planladıklarını iletti.
Doğan Holding şirketleriyle ilgili öne çıkan bazı satır başlıkları ise şöyle: – Kovid-19 süresince en çok etkilenen sektörlerden biri olan akaryakıt sektörüne ilişkin gündemi değerlendiren Aytemiz Akaryakıt Genel Müdürü Erol Varlık, bu kapsamda alınan tedbir ve önlemleri paylaştı. Etkin bayi ağı yönetimi; maliyet kontrolleri, işletme sermayesinde verimlilik ve fiyatlardaki dalgalanmalar karşısında stok yönetimi tedbirleri ile 3. çeyreği olumlu kapattıklarını belirtti. – Doğan Enerji Genel Müdürü Burak Kuyan, Türkiye’nin en verimli santrallerinin de içinde bulunduğu yenilenebilir enerji portföyünü arttırmanın ve yeşil enerji konusundaki odaklanmanın 2021 yılında da devam edeceğini vurguladı. – 2020 itibariyle Almanya başta olmak üzere 38 ülkeye ihracat yapan Ditaş’ın Genel Müdürü Osman Zeki Sever, mevcut ihracat pazarı ve 2021 pazar hedefleri, güçlü AR-GE merkezleri özelinde talebe özel ürün geliştirme çalışmalarından bahsetti. Güvenli ürün sertifikasını da alan Ditaş’ın brüt kâr marjında iyileşme sağlandı. – Çelik Halat Genel Müdürü Serdar Seylam, 2020’de gerçekleşen toplamda 11 yeni projeden bahsederek 2021 yılında odaklanacakları üretim alanlarını ve yatırım hedeflerini paylaştı. Türkiye’de tüm otomotiv sektörü tarafından kullanılan Çelik Halat’ın ürettiği teller için ihracatın kısıtlı olduğunu, ancak yurt içi satışlara devam edildiğini belirten Seylam, yüksek performanslı halat üretimine başlandığını ve halat kapasitesinde 2022 sonuna kadar %50 artış beklediklerini, beton demeti çalışmalarında ise Brezilya ve Güney Amerika’ya ihracata başlanacağını belirtti. – Doğan Holding Otomotiv Grubu Genel Müdürü Kağan Dağtekin, 2020’de pandemi şartlarına hızla uyum sağlayarak müşterilere evden çıkmadan otomobil satın alabilme imkânı sağlayan, sabit fiyat garantili ön satış gibi uygulamalara başladıklarından bahsetti. Dizel satışlar %40 gerilerken, benzinli hibrid satışların %55 ilerlediğinden bahseden Dağtekin, 2021 için yeni marka ve hizmetlerle birlikte distribütörlükte %51, perakende sektöründe de %49 büyüme hedeflediklerini açıkladı. – Kanal D Romanya Genel Müdürü Uğur Yeşil, Kanal D Romanya ile televizyon segmentinde Romanya’da ilk 3 kanal içine girmeyi başardıklarını ve son 10 yılda Romanya’da tek büyüyen kanal olduklarını paylaştı. Kendi içeriğini kendisi üreten kanal, geçen yıla oranla %13 büyüme yaşadı, kâr marjı ise %30 oranında arttı.
Doğan Grubu Hakkında:
61 yıldır Türkiye ekonomisine değer katan Doğan Şirketler Grubu Holding A.Ş., iş dünyasına Onursal Başkan Aydın Doğan’ın 1959 yılında Mecidiyeköy Vergi Dairesi’ne kaydolması ve 1961’de otomotiv alanında ilk şirketini kurması ile girmiştir. Bugün Doğan Grubu Şirketleri faaliyette bulundukları enerji, sanayi, motorlu taşıtlar, finansal hizmetler, medya ve turizm alanlarında yenilikçi vizyonları ile öncü rol üstlenmektedir. Doğan Grubu’nun, bünyesinde yer alan tüm şirketleriyle birlikte uyguladığı kurumsal ve etik değerler, iş dünyasındaki diğer kurumlara da örnek teşkil etmektedir. Üretim faaliyetleri ve ticari faaliyetlerinde küresel başarıyı hedefleyen Doğan Grubu, yurt içinde ve yurt dışındaki gelişmeleri yakından takip etmekte, uluslararası gruplarla kurduğu stratejik iş birlikleri sayesinde faaliyetlerini verimli bir şekilde yürütmektedir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Türkiye’nin İlk Dijital İlaç Lansmanı: İbrahim Etem – Menarini’den Yeni Bir İlaç
1903 yılından bu yana “İnsan için değer” üretmek vizyonu ile çalışmalarını sürdüren İbrahim Etem – Menarini, piyasaya çıkardığı yeni ilacını yenilikçi bir iç lansman ile tanıttı. Türkiye’nin ilk dijital ilaç lansmanını gerçekleştirilen İbrahim Etem – Menarini, yeni ilacın tanıtımını tam 4 gün süren eşsiz bir lansmanla gerçekleştirdi.
Türkiye’nin ilk ilaç firması İbrahim Etem – Menarini ilkleri gerçekleştirmeye devam ediyor. Pandemi sürecinde de toplum sağlığı için çalışmalarını sürdüren İbrahim Etem – Menarini, yeni ilacını Türkiye ilaç sektörünün ilk dijital lansmanıyla duyurdu. Şirket çalışanlarına yönelik 4 gün boyunca süren iç lansmanda medikal eğitimlerin yanı sıra bilgi yarışması, konser ve tiyatro gibi birçok sosyokültürel etkinlik de yer aldı.
Lansmanın açılış konuşmasında yeni ürünle ilgili duyduğu heyecanı dile getiren Menarini İlaç Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Genel Müdürü Uğur Bingöl, “Ülkemizde ve dünyada oldukça zorlu geçen bu dönemde böylesine yenilikçi bir ürünü yenilikçi bir yaklaşımla dijital olarak duyurduğumuz için oldukça mutluyuz. Bugün attığımız bu değerli adımın devamını getirerek toplum sağlığı için gerekli ve değerli ürünleri Türk tıbbının hizmetine sunmaya devam edeceğiz” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Makers of Tomorrow Türkiye’nin dört bir yanındaki çocuklarla buluşuyor
BSH Türkiye’nin, öğrencilere 21. Yüzyıl becerilerini kazandırmak amacıyla hayata geçirdiği Makers of Tomorrow (Geleceği Kodlayanlar) projesinde yeni dönem başladı. Çocukları eğlenceli etkinliklerle kodlama dünyasıyla tanıştırmayı hedefleyen makersoftomorrow.online platformunda, bu yıl 47 farklı etkinlik odağında online eğitim verilecek. Proje kapsamında Türkiye’nin farklı şehirlerindeki kardeş okullarla her ay atölye çalışmaları da yapılacak.
Türkiye’de Bosch, Siemens, Gaggenau ve Profilo markalarıyla üretim yapan ve geleceği şekillendiren teknolojilere imza atan BSH Türkiye’nin, çocukların ve gençlerin 21. Yüzyılın temel becerileriyle donanmalarına destek vermek amacıyla hayata geçirdiği Makers Of Tomorrow (Geleceği Kodlayanlar) projesinde yeni dönem başladı.
BSH Grubu’nun dünya çapındaki en büyük üretim merkezi ve en önemli üç Ar-Ge Merkezinden biri olan Çerkezköy Üretim Tesisleri’nde kurulan BSH Makers Lab’de (Kodlama Laboratuvarı), Aralık 2017’den bu yana, Kodluyoruz Derneği ile ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine yönelik kodlama, elektronik, robotik, 3D tasarım, mobil uygulama geliştirme ve algoritmik düşünce alanlarında eğitimler veriliyor. Çocuklar ve gençler yaş gruplarına uygun olarak Scratch, mBlock, Arduino IDE ve App Inventor programları ile algoritmik düşünce ve kodlamaya giriş yaparken kendi uygulamalarını da geliştirebiliyor.
Makers of Tomorrow ile Tekirdağ’da 10 ilköğretim ve ortaöğretim kurumu ile yakın iş birliğiyle yürütülürken, 23 Nisan’dan itibaren etkili olan pandemi şartları nedeniyle makersoftomorrow.online platformu üzerinden tüm Türkiye’deki çocuklara ve gençlere ücretsiz olarak kodlama eğitimi verilmeye başlandı.
Proje kapsamında yeni dönemde, 47 farklı etkinlik odağında online eğitim verilecek.
Atölye çalışmaları başlıyor
Bu yıl önemli bir yenilik olarak, Türkiye’de 14 şehirden toplam 27 farklı kardeş okul ile atölye çalışmaları yapılacak. Bu atölyeler ile Amasya, Balıkesir, Bilecik, Bingöl, Bursa, Eskişehir, Gaziantep, Kastamonu, Kırıkkale, Kırşehir, Niğde, Samsun, Şanlıurfa ve Tokat’tan öğrencilerle online olarak bir araya gelinecek, çocukların ve gençlerin kendi malzemeleriyle bu eğitimleri evlerinde alabilmeleri sağlanacak.
Çocuklar ve gençler siteden nasıl yararlanacak?
makersoftomorrow.online platformu üzerinden verilen tüm eğitimler online ve ücretsiz olacak. Çocuklar ve gençler isterlerse kendileri öğrenebilecek, takıldıkları yerleri ise soru-cevap bölümünden proje yetkililerine iletebilecek. Öğretmenler ve veliler de kendi çocukları ve öğrencileriyle birlikte bu etkinliklere katılabilecek.
Bugüne kadar 3.000 yakın katılımcıya eğitim verilen projeyle her yıl 1.000 yeni öğrenciye ulaşılması, eğitim almış öğrencilerle de yoğunlaştırılmış eğitimlere devam edilmesi planlanıyor.
BSH Grubu Hakkında
BSH Grubu, 2019 yılında yaklaşık 13,2 milyar Euro’luk bir satış gelirine ve 58.000’den fazla çalışana sahip, ev aletleri sektöründe dünya lideri bir şirkettir. Bosch, Siemens, Gaggenau ve Neff gibi bilinen 11 ev aleti markasına ek olarak, grubun marka portföyü, Kitchen Stories dahil üç servis markasıyla birlikte Home Connect ekosistemini de bünyesinde bulunduruyor. BSH, 40 üretim tesisine sahiptir ve yaklaşık 50 ülkede temsil edilmektedir. BSH, bir Bosch Grubu şirketidir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Türkiye’nin en başarılı öğrencileri yine Boğaziçi’nde
2020 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Yerleştirme Sonuçlarının 26 Ağustos’ta açıklanmasının ardından Boğaziçi, yine en iyi öğrencilerin en çok tercih ettiği üniversite oldu. Buna göre tüm puan türlerinde ilk 100’de yer alan 69 öğrenci Boğaziçi’ne yerleşti. Sayısal puan türünde ilk 10’da bulunan 5 aday ise tercihini yine Boğaziçi Üniversitesi’nden yana kullandı. Ayrıca YKS’nin ikinci oturumu olan Alan Yeterlilik Testinde (AYT) sayısal ve eşit ağırlık puan türlerinin birincileri de Boğaziçili oldu.
Dünya sıralamalarında Türkiye’nin en başarılı devlet üniversitelerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi, üniversite adaylarının da tercih listelerinde geçen yıllarda olduğu gibi ilk sıralarda yer buldu. 26 Ağustos’ta ÖSYM tarafından açıklanan 2020 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Yerleştirme Sonuçlarının ardından bu gelenek yine bozulmadı. Türkiye’nin en başarılı adaylarının önemli kısmı Boğaziçili oldu. Bu yıl ilk tüm puan türlerinde ilk 10’da yer alan öğrencilerden 8’i Boğaziçi ailesine katılırken, sayısal puan türünde ilk 10’da yer alan adaylardan 5’i de Boğaziçi’ni tercih etti. Tüm puan türlerinde (EA, SAY, SÖZ ve DİL) ise ilk 1000’de yer alan öğrencilerden 708’i Boğaziçili olmaya hak kazandı. Bununla beraber Alan Yeterlilik Testi (AYT) sayısal ve eşit ağırlık puan türlerimin birincileri de Boğaziçi’ni tercih etti. YKS yerleştirme başarı sırasına göre de eşit ağırlık ve sözel puan türlerinin üçüncüleriyle sayısal puan türü ikincisi de Boğaziçi ailesine katıldı.
İLK 100’DE 69 ADAY BOĞAZİÇİ’Nİ TERCİH ETTİ
Boğaziçi Üniversitesi’nin verilerine göre tüm puan türlerinde ilk 100’de yer alan toplamda 69 aday Boğaziçi’ne yerleşti. Bu sayı, sayısal puan türünde 30; eşit ağırlık puan türünde 32; sözel puan türünde 5 ve dil puan türünde ise 2 oldu.
İlk 250’de de Boğaziçi’ne ilgi dikkat çekti. Bu başarı sırası aralığında yer alan tüm puan türlerinde toplamda 190 aday Boğaziçili oldu. Sayısal puan türünde 77; eşit ağırlık puan türünde 95; sözel puan türünde 16 ve dil puan türünde ise 2 aday Boğaziçili olmaya hak kazandı. İlk 500’de ise toplamda 390 aday Boğaziçi ailesine katıldı.
TÜM PUAN TÜRLERİNDE İLK 1000’DEN YERLEŞEN ÖĞRENCİLERİN 708’İ ÖĞRENCİ BOĞAZİÇİLİ OLDU
Tüm puan türlerinde ilk 1000’e bakıldığında da Boğaziçi Üniversitesi öne çıktı. Sayısal puan türünde 217; eşit ağırlık puan türünde 374; sözel puan türünde 83 ve dil puan türünde ise 34 aday Boğaziçili oldu. İlk 5000’e ait veriler incelendiğinde toplamda 1476 adayın Boğaziçi tercihi yaptığı görüldü.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Uluslararası yatırımcılar Türkiye’nin ekonomik zaferlerine katkı sağlamaya devam edecek
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Ayşem Sargın, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle yayınladığı açıklamada, “30 Ağustos zaferinin 98’inci yılında başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere cumhuriyetimizin kurucularını saygı ve minnetle anıyoruz. YASED olarak, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma ve rekabetçiliğini geliştirerek, elde edeceği ekonomik zaferlere katkı sunmaya devam edeceğiz” dedi.
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Ayşem Sargın, 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle yazılı bir açıklama yayınladı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasını sağlayan büyük zaferin 98. yılını kutlarken, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Kurtuluş Savaşı şehit ve gazileri ile cumhuriyetin kurucularını saygı ve minnetle andıklarını söyleyen Ayşem Sargın, şöyle devam etti:
“Bugün de ülkemizin ekonomik zaferlere yenilerini eklemesi gerekiyor. YASED olarak, ülkemizin sürdürülebilir kalkınma ve rekabetçiliğini geliştirerek, elde edeceği ekonomik zaferlere katkı sunmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin uluslararası yatırımcıları olarak, ülkemizin potansiyeline inanıyoruz ve her zaman olduğu gibi bugün de uzun vadeli başarımıza odaklanıyoruz.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)