Sanat ve bilim, uzlaşmaz biçimde birbirinden ayrılmış mıdır,
yoksa ortak bir zemin bulabilirler mi?
Sanata da derin ilgisi olan Nobel Ödüllü Eric R. Kandel,
bu yeni kitabında, bilimin bir sanat eserini deneyimleme ve anlamlandırmadaki etkisini sorguluyor.
Hafızanın nörobiyolojik temellerini ortaya koyan çalışmalarını bu kez sanata uygulayan Kandel, öznel dünyalarını renk, biçim ve ışığa damıtan modern sanatçıların nörobilimsel analizini yapıyor.
Kandel, bilimin insan algısının karmaşıklıklarını nasıl keşfedebileceğini ve harika sanat eserlerini algılamamıza, takdir etmemize ve anlamamıza nasıl yardımcı olabileceğini gösterdiği Sanatta ve Beyin Biliminde İndirgemecilik isimli çalışmasında, indirgemeciliğin modern sanatın evrimine katkısını ortaya koyuyor. Resim sanatının Turner, Monet, Kandinsky, Schoenberg ve Mondrian’ın eserlerinden Pollock, de Kooning, Rothko, Louis, Turrell ve Flavin’in soyut dışavurumculuğuna ulaşmak için nasıl bir indirgemeci yaklaşım içinde olduğunu ayrıntılarıyla aktararak, bu yolculuğun sonunda Katz, Warhol, Close ve Sandback’in eserlerini analiz ediyor. Modern sanat şaheserlerinin renkli reprodüksiyonlarının yanı sıra beynin büyüleyici çizimlerini de içeren bu kitap, bilim ve sanatın ortak kaygılarına ve birbirlerini nasıl aydınlattıklarına ilişkin bir başyapıt.
“Kimi akademisyenler, sanatçıların kullandığı indirgemeci yaklaşımlara odaklanmanın sanata duyduğumuz hayranlığı körelteceğinden, sanatın derin hakikatlerine ilişkin algımızı törpüleyeceğinden endişe eder. Ben bunun aksini iddia ediyorum: Sanatçıların faydalandığı indirgemeci yöntemlerin değerini takdir etmek, sanata verdiğimiz tepkinin zenginliğini ya da karmaşıklığını hiçbir suretle eksiltmez. Aslında bu kitapta gözden geçirdiğim sanatçılar, sanatsal yaratıcılığın temellerini keşfedip aydınlatmak amacıyla tam da bu tür bir yaklaşım tutturmuştur.”
Yazar Eric R. Kandel, Columbia Üniversitesi Sinirbilim Bölümü’nde öğretim üyesi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: VE
Çocuklar ve Ergenlerde Ultraviyole Tehdidi!
Çocukluk ve ergenlik dönemindeki güneş yanıklarının, ileri ki yaşlarda gelişebilecek deri kanserleri açısından çok riskli olduğunu dile getiren Dermatoloji Uzmanı Burak Sezen, güneşten korunmanın yollarını anlattı.
Yaz aylarında maruz kalınan güneş ışınlarının deri kanserine kadar yol açabileceğini anlatan İzmir Özel Ata Sağlık Hastanesi’nde görevli Dermatoloji Uzmanı Burak Sezen, açık tenli kişilerde güneş yanığı olasılığının daha fazla olduğunu ve özellikle çocukluk çağında güneş yanıklarına çok dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Yalnızca açık ve güneşli havalarda değil, bulutlu ve kapalı günlerde de ultraviyole(UV) ışınlarının yüzde 80’inin dünya yüzeyine ulaştığına değinen Sezen, “Plajda şemsiye altında oturulurken bile kumdan yüzde 25 oranında yansıyan ışınlar, kolayca güneş yanığına neden olabilir;aynı şekilde kar örtüsü de yüzde 50-95 oranında ultraviyole yansımalarına yol açabileceğinden dikkatli olmak gerekmektedir” dedi.
Nasıl Korunmalı
Ultraviyole ışınlardan nasıl korunulacağı ile ilgili bilgi veren Sezen, şu ifadelere yer verdi: “Giyinmek halen en etkili ve en ucuz güneşten korunma yoludur..Sıkı dokumalılar, beyazlatılmamış pamuklular, ipekliler, likra gibi sentetik giysiler, koyu renkliler UV’yi daha az geçirirler. Solmuş veya ıslanmış giysilerin koruyucu özelliği daha düşüktür. Güneşten korunmada dikkat edeceğimiz en önemli basamak özellikle güneş ışıklarının en dik olduğu saatler olan 10:00-14:00 arasında güneşten kaçınmaktır. Dışarıda olduğumuz saatlerde de daima gölgede durmak tercih edilmelidir. UV’nin zararlı etkilerini azaltan antioksidanlar kullanılmalı. (Vitamin A, vitamin C, vitamin E, betakaroten, koenzim Q10, nikotinamid, yeşil çay, üzüm çekirdeği ekstresi, lipoik asit, melatonin, gingko biloba , limon ve lavanta yağı,vb..)”
Güneş Koruyucu Neye Göre Seçilir?
“Güneşten korunma hakkında bilgi sahibi olmak ve cildimize uygun güneşten koruyucuları kullanma alışkanlığı kazanmak önemlidir” diyen Sezen, güneş koruyucuların, güneşe karşı önemli bariyerler olduğunun da altını çizdi. Güneş koruyucu seçerken koruma faktörüne dikkat etmek gerektiğini ifade eden Sezen, “Güneş koruma faktörü (=SPF) 2-12 olan ürünler minimal, SPF 12-30 olan ürünler orta derecede, SPF 30’un üstündeki ürünler yüksek koruma sağlar. Ortalama güneş alan bölgelerde kış aylarında SPF 15 kullanımı yeterli olsa da, yaz aylarında bu değer yetersiz kalır. SPF 15’ in altında koruma kullanılmamalı, yaz ayları için en az 30 koruma faktörlü kremler kullanılmalıdır. Fakat bu değer sadece UVB korunması değerini göstermektedir. Bu nedenle güneşten koruyucu seçerken hem UVA hem de UVB’ye karşı koruma sağlayan geniş spektrumlu ürünler seçilmelidir” şeklinde konuştu.
Güneşten koruyucular nasıl kullanılmalıdır?
Güneşten koruyucuların, dışarı çıkmadan 30 dakika önce vücutta ultraviyole ışınlara maruz kalacak tüm bölgeye yeterli kalınlıkta, katman oluşturacak şekilde ovalamadan uygulanması gerektiğini anlatan Sezen, “Denizde, suda uzun süre kalınacağı dönemlerde suya dayanıklı formüller tercih edilmelidir. Güneşten koruyucular sürekli güneşte kalınacaksa 2-4 saatte bir; buna ek yüzme, aşırı aktivite ve kurulanma sonrası tekrar uygulanmalıdır. İdeal olarak kremler 2 mg/cm2 sürülmelidir. Bu miktar sadece yüz dikkate alındığında kabaca 1/3 çay kaşığı kadardır” ifadelerine yer verdi.
Bronzlaşma D Vitamini Üretimini Azaltır
Güneşten koruyucu kullanımının D vitamini sentezine engel olacağı düşüncesinin hastaların aklındaki en büyük yanlış olduğunu da hatırlatan Sezen, sadece yüz ve el sırtlarının güneşe günde 10-20 dakikalık maruziyetinin, düzenli güneş koruyucu kullanılsa dahi en yüksek D vitamin üretimini sağladığını belirtti. Sezen ayrıca, bronzlaşmanın da, D vitamini üretimini azalttığını dile getirdi ve Amerikan Dermatoloji Akademisi ve Deri Kanseri Vakfı’nın ‘Hiç bir şekilde sağlıklı bronzluk yoktur! uyarısını hatırlattı. Artan yaşla birlikte de deriden D vitamini sentezinin ileri derecede azaldığını anlatan Sezen, “D vitamini eksik olduğu takdirde, sentezi için kansere yol açabildiğinin kesin olarak bilinen güneş ışınları yerine, dışarıdan D vitamini desteği alınması daha uygundur” dedi.
Çocuklara dikkat!
Çocukluk çağında, bir ya da daha fazla su kabarcıklı güneş yanığının, deri kanseri geliştirme olasılığını iki kattan fazla arttırdığının bilindiğini söyleyen Sezen, “Kişiler tüm yaşamları boyunca alacakları toplam UV’nin yüzde 50’sine yaşamlarının ilk 20 yılında maruz kalmaktadır. Bu nedenle özellikle çocukların güneşten korunması, ileri yaşlarda gelişebilecek deri kanserlerinin önlenmesi açısından çok önemlidir” şeklinde konuştu.
Doğurganlık ve Gebelik Sağlığı için Beslenme ve Vitaminlerin Önemi
Günümüz dünyasında kadınlar iş hayatında erkekler kadar etkin. Buna bağlı olarak sağlıklı ve dengeli beslenmeden ödün verilebiliyor ve buna vitamin ve minerallerin yetersiz alımı söz konusu olabiliyor. Sağlıklı bir gebelik geçirerek doğum yapmak, her anne adayının hayalidir. Gebelik oluşmadan önce anne adaylarının bu yoğun tempoya hazırlanmaları ve vücutlarının ihtiyaç duyduğu vitamin değerlerini sağlamaları gerekir. Bu nedenle hamilelik öncesi vücudun doğru hazırlanması, dengeli beslenme ve uygun takviyelerin alınması dikkat edilmesi gereken bir konudur.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Recai Pabuçcu, dengeli beslenme, stresten uzak bir yaşam ve uygun vitamin alınmasının doğurganlıktaki önemi hakkında “Embriyo, gelişimini tamamlayabilmek için gereksinim duyduğu tüm bileşenleri annenin vücudundan sağlar. Bu esnada hem fiziksel hem de ruhsal sağlık oldukça kritiktir. Sağlıklı bir gebelik için başlangıçtan itibaren sağlıklı bir döllenme ve tutunma gereklidir. Bu dönemde hem ruhen hem de fiziken tam bir iyilik halinde olunması, stresten uzak kalınması, yeterli sıvı alımı ve gerekli takviyelerin alınması çok önem taşır. Özellikle tiroid ve diğer hormonların sağlıklı olması, d vitamini düzeyinin mevsime göre normal sınırlarda bulunması ve sadece gerekli vitaminlerin alınması, bu süreci ciddi anlamda olumlu olarak destekler. Gereksiz vitamin alımı ve kontrolsüz şekilde bitkisel ilaçların kullanılması ise tam tersi ve olumsuz bir etkide bulunabilir, sağlığı bozabilir. ‘’ dedi.
Besinler içerdikleri vitamin ve mineraller sayesinde besleyicidirler. Günümüzde hazır gıdaların içerdiği katkı maddeleri ve özellikle paketlenmiş ve işlenmiş şeker içeren gıdaların aşırı tüketimlerinin olumsuz etkileri nedeniyle toplum sağlığı tehdit altındadır. Mevsimine uygun meyve ve sebze tüketilmemesi durumunda beslenmemizi mutlaka gözden geçirmemiz gerekiyor. Eksikliği ortaya konulmuş vitamin ve minareller dışında gereksiz takviyelerden kaçınmak gerekiyor. Özellikle gebelik planlayan anne adaylarının ise sigaradan uzak bir yaşam benimsemeleri, stresten kaçmaları, temel hormonlarına baktırmaları, altta yatan hastalıkları var ise tedavi ettirmeleri ve gebelikten önce sadece folik asit desteği almaları tavsiye ediliyor.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Recai Pabuçcu, anne adaylarının vitaminleri takviye şeklinde almalarını önermiyor. Bunun yerine yediklerine ve içtiklerine dikkat ederek çok daha sağlıklı olunabileceğini belirtiyor.
Peki hamilelik öncesinde ve hamilelikte hangi vitaminlere ihtiyaç var ve bu vitaminler hangi yiyeceklerden alınabilir?
Folik Asit
Hamilelikle ilgili en önemli vitaminlerin başında folik asit, diğer adı ile B9 vitamini gelir.
Folik asit; bebeğin sinir sisteminin gelişmesinde, DNA sentezinde ve hücre bölünmelerinde görev alır. B vitamini grubundan bir bileşen olması sebebiyle suda çözünür ve vücutta depolanamaz. Bu nedenle günlük olarak takviye edilmelidir. Özellikle yeşil yapraklı sebzelerde ve tam tahıllarda yüksek miktarda folik asit bulunur. Ispanak, brokoli, avokado, yeşil mercimek, karaciğer, yumurta sarısı, barbunya, kuşkonmaz bu besinlerin başında gelir.
D vitamini
Yağda çözünen vitaminler arasında yer alır. Özellikle üreme hormonlarının sentezlenmesinde ve kemik sağlığında büyük rol oynar. Bebeklerin gelişimi ve bağışıklık sistemi üzerinde de önemli etkileri bulunur. Bu nedenle eksikliğinde gebelik öncesinden başlanarak takviye edilmelidir. D vitamini eksikliği besin ve takviye yoluyla giderilmeye çalışılsa da tamamen ortadan kalkmayabilir. Sadece gebelik öncesinde ve sırasında değil, sonrasında ve hayatın her döneminde D vitamince zengin gıdalarla beslenmeye dikkat edilmelidir. Patates, yumurta, balık (ton balığı, uskumru, somon), istiridye, mantar ve süt ürünlerinde bulunur.
Omega-3 Yağ Asitleri
Omega 3 vücutta üretilemeyen ve mutlaka dışarıdan alınması gereken bir besin maddesidir. Omega-3, gebelik öncesi kullanıldığında anne ve bebeğin bağışıklığını kuvvetlendirmeye yardımcı olur, bebeğin organlarının oluşumunu ve gelişimini destekler. Omega-3 açısından zengin besinlerin tüketimi ya da takviye alarak bu dönemde vücudun ihtiyacı karşılanmalıdır. Somon, uskumru, sardalya gibi yağlı soğuk su balıkları, keten tohumu, chia tohumu, ceviz, semizotu, soya fasulyesi ve avokadoda bulunur.
E vitamini
Bu vitamin gelişmekte olan yumurta hücresinin etrafındaki sivida bolca bulunduğundan vücuttaki eksikliği üreme potansiyeli üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. Benzer şekilde eksikliğinin farelerde fertiliteyi olumsuz etkilediği labovatuar deneylerinde gösterilmiştir.
Erkeklerde ise E vitamininin sperm kalitesini arttırdığı bilinmektedir.
Güçlü bir anti oksidan olan E vitamini hem erkekler hem de kadınlar için üremenin yanısıra genel sağlık açısından da son derece önemlidir.
B vitaminleri
Tüm B grubu vitaminler yumurtlama işlemini kolaylaştıran maddelerdir. Özellikle B6 vitamini gebeliği yerinde tutan ana madde olan ve düşüklerin ve erken doğumların engellenmesi amacıyla sıklıkla reçete edilen progesteron hormonunun kandaki doğal düzeyinin artmasına yardım eder. Muz, fıstık, ay çekirdeği, yeşil sebzeler, baklagiller (nohut, mercimek, fasulye), hayvansal gıdalar (et ve et ürünleri, yumurta, peynir, süt, yoğurt), deniz ürünleri (ahtapot, somon, ton balığı) ve kuru yemişlerde bulunur.
Çinko
Bebek sahibi olmak isteyen erkekler için çinko çok önemlidir çünkü hem sperm hareketliliğini hem de sperm kalitesini arttırmada ciddi etkisi vardır. Çinko kadınlar için de önemli bir mineraldir. Hamile kalmak çoğu kadın için çok zor değildir ancak hem ilk defa bebek sahibi olmaya çalışanlarda hem de bunun için bir süredir uğraşan ve tedavi alanlarda beslenme şekli ve önerileri yardımcı olabilir. Kırmızı et, kabak çekirdeği, fındık, fasulye, süt ürünleri, tahıllar, ıstakoz, yengeç ve istiridye çinko bakımından oldukça zengindir. Ancak istiridye gibi deniz ürünleri tüketilecek ise iyi pişirilmesi gerekir.
A Vitamini
A vitamini, yağda eriyen bir vitamin olup, karaciğerde depolanır. Bebeğinizin embriyonik gelişimi, hücre büyümesi, göz, kalp ve kulak gelişimi için önemlidir. Ayrıca sağlıklı bir cilt, iç zarlar, enfeksiyonlara dayanıklılık, kemik gelişimi ve yağ metabolizması için de gereklidir. Bu çok önemli fitobesin hormonların düzenlenmesine yardımcı olur. Havuç, kavun, balkabağı, tatlı patates, ıspanak, brokoli, lahanada bulunur. Yüksek dozlarda almanın zararları akılda mutlaka tutulmalı.
EÜ Hastanesinde yenileme ve onarım çalışmaları sürüyor
Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde fiziki alt yapı yenileme çalışmaları kapsamında, ortak kullanım alanları, tuvalet ve lavaboların yanı sıra bazı alanların yenilenmesi amacıyla çalışma başlatıldı.
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’ın talimatları doğrultusunda EÜ Tıp Fakültesi Hastanesinin fiziksel alt yapı ihtiyaçlarına göre yenileme çalışmaları tüm hızıyla sürüyor. EÜ Çocuk Hastanesi Acil Servis ile yemekhanedeki yenileme ve onarım çalışmalarında önemli ilerleme kaydedildi. Her gün binlerce hasta ve hasta yakını tarafından yoğun olarak kullanılan ortak alanlar, poliklinikler ile servislerdeki tuvalet ve lavaboların yanı sıra bazı alanların yenilenmesi amacıyla da çalışmalara başlandı. Sağlık çalışanları, hasta ve hasta yakınlarının mağdur olmaması amacıyla bölüm bölüm yürütülen yenileme ve genel bakım çalışmaları kapsamında toplam 35 tuvalet alanı baştan sona yenilecek. Sağlıkta hizmet kalitesiyle adından söz ettiren Ege Üniversitesi Hastanesindeki yenileme ve genel bakım çalışmaları ihtiyaçlar doğrultusunda devam edecek.
İZMİR / BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Nissan, Afrika, Orta Doğu ve Hindistan bölgesi için dört yıllık iş planını açıkladı
‘Rasyonalizasyon’ ve ‘önceliklendirme & odaklanma’ yoluyla sürdürülebilir ve karlı büyüme sağlamayı Ürün portföyünü optimize etmeyi ve 8 yeni modelin lansmanını yapmayı Elektrikli ürünlerin ve bağlantılı teknolojilerin tanıtılmasını İhracat dahil bölgesel üretim ayak izinden tam olarak yararlanmayı Ortak platformlar, paylaşımlı hizmetler ve dağıtım dahil ortak sinerjiyi en üst düzeye taşımak için Alliance iş birliği modelini uygulamayı hedefliyor
Nissan Afrika, Orta Doğu ve Hindistan (AMI) bugün, şirketin Global Dönüşüm Planı kapsamında dört yıllık kapsamlı stratejisini açıkladı.
AMI iş planı, dünya otomotiv pazarının yaklaşık %10’unu oluşturan bu bölgeye temel modelleri ve teknolojileri getirmek için Nissan’ın ‘rasyonalizasyon’, ‘önceliklendirme ve odaklanma’ olarak belirlediği global hedefine uyum göstermektedir.
Şirket, Alliance ortaklarıyla sinerjiyi en üst düzeye çıkararak ve Güney Afrika, Mısır, Hindistan ve Nijerya’da geniş ve rekabetçi bir üretim varlığından yararlanarak, Nissan’ın kilit pazarlarda devam eden büyümesi ve marka değeri dahil, bölgedeki mevcut güçlü yönlerini geliştirmeyi sürdürecek.
Nissan COO’su Ashwani Gupta: “Afrika, Orta Doğu ve Hindistan, SUV dahil mevcut güçlü yönlerimize yatırım yapmayı hedeflediğimiz ve pazara sekiz yeni model getireceğimiz önemli bir bölge. Alliance aracılığıyla verimliliği artırıp temel yetkinliklere odaklanarak, özellikle Körfez, Güney Afrika ve Mısır gibi önemli pazarlarda bölgenin karlılığını daha da artıracağız.” dedi.
Afrika, Orta Doğu ve Hindistan Bölgesi Başkanı Guillaume Cartier, “AMI bölgesi dünyanın en dinamik ve çeşitli otomotiv pazarlarına sahip olması açısından büyük bir potansiyele sahip” yorumunu yaparak sözlerine şöyle devam etti: “Nissan halihazırda, yüksek marka değeri, DNA’sı ve kültürünün derinden gömülü mirası ve perakende ve üretim alanında uzun bir geçmişe ve deneyime sahip iş ortaklıkları ile sürdürülebilir büyüme için güçlü bir temele sahip. Orta vadede, bölge genelindeki müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayarak işimiz için değer yaratmaya devam edeceğiz.”
AMI bölgesi, Nissan CEO’su Makoto Uchida’nın geçtiğimiz ay açıkladığı, 2023 mali yılı sonuna kadar sürdürülebilir büyüme, finansal istikrar ve karlılık sağlamayı hedefleyen global dönüşüm stratejisini takip edecek.
Nissan’ın global planına uygun olarak AMI stratejisi, ‘rasyonalizasyon’ ve ‘önceliklendirme ve odaklanma’ olmak üzere iki stratejik alan çerçevesinde geliştirildi.
1) Rasyonalizasyon: bölgesel maliyet ve verimliliği artırma aksiyonları: Bölgesel ürün yelpazesini %20 oranında optimize etmek Yerel tesislerin maliyet rekabetçiliğini daha da artırmak AMI tesislerinden ihracat fırsatları yaratmak ve geliştirmek Sabit maliyetleri azaltmak için ek fırsatlardan yararlanmak
2) Önceliklendirme & Odaklanma: modellerde, pazarlarda ve teknolojide önemli güçlü yönler üzerine inşa edilecek aksiyonlar:
Model: 8 yeni model tanıtımı SUV ve erişilebilir fiyatlı sedan modellerini (B-sedan segmenti) bölgesel olarak önceliklendirmek Körfez İş birliği Ülkeleri, Suudi Arabistan ve Mısır dahil kilit pazarlarda mevcut güçlü yönlere odaklanmaya devam etmek Güney Afrika’da Navara ve Hindistan’da B-SUV dahil olmak üzere yerel modellerin lansmanını yapmak
Belirlenen pazara göre, en karlı yatırımı yapmak için temel modellere ve segmentlere odaklanmak
Pazar:
Yüksek potansiyelli pazarlar olarak Afrika ve Türkiye’deki fırsatları tam olarak değerlendirmek
Teknoloji: E-POWER, EV ve bağlantılı teknolojiler dahil olmak üzere Nissan Intelligent Mobility’yi bölgesel ve aşamalı olarak yaygınlaştırmak Dijitalleşmeyi ve Müşteri Deneyimini geliştirmek
AMI bölgesi, tüm ortakların (Groupe Renault, Nissan Motor Co., Ltd. ve Mitsubishi Motors Corporation) rekabet gücünü ve kârlılığını desteklemek üzere sinerjilerini derinleştireceği yeni Alliance global iş birliği modelinden yararlanacak.
Alliance ‘lider-takipçi’ yaklaşımı AMI bölgesinde, ortak platformlar ve ileri teknoloji dahil modellerdeki ve teknolojilerdeki verimliliği ve rekabetçiliği artırırken, IS/IT ve dağıtım gibi paylaşılan tedarik hizmetleri yoluyla bölgeye ek avantajlar getirecek.
Global ‘referans bölgesi’ şeması da diğer üyeler için bir referans görevi görecek ve temel bölgelere odaklanarak Alliance ortaklarıyla uygulanacak. Bölgede, Orta Doğu, Güney Afrika ve Mısır’da Nissan; Türkiye ve Kuzey Afrika’da (Mısır hariç) ise Renault referans şirket olacak; Hindistan’da ise ortak statü geçerli olacak.
Cartier şöyle ekledi: “AMI günümüzde, kayda değer büyüme fırsatlarına sahip bir bölge. Önümüzdeki dört yıl boyunca işimiz, ortaklarımız ve müşterilerimiz için uzun ömürlü, pozitif bir değişim sağlamak üzere doğru modelleri, hizmetleri ve teknolojileri sağlayarak fırsatları gerçeğe dönüştüreceğiz.”
İstanbul / BHA
J.D. Power’dan Hyundai Tucson ve Veloster’a Kalite Ödülü
Tucson ve Veloster, J.D Power kalite raporuna göre segmentlerinde birinci modeller seçildi. Accent ve Elantra ikinci, D-SUV segmentindeki Santa Fe ise aynı raporda üçüncü seçildi. Kalite raporu, araçların satın alındıktan sonraki ilk 90 günü araştırılarak hazırlanıyor.
Hyundai, Amerikan J.D. Power Kalite Raporu (Initial Quality Study) araştırmasında yine köklü rakiplerini geride bırakarak ürünlerindeki sağlamlığını ve dayanıklılığını bir kez daha kanıtlamış oldu. Bu yıl Şubat ve Mayıs ayları arasında satılan alınan toplam 87.282 adet araç, ilk 90 günlük kullanımlarına göre araştırıldı. Araç sahipleriyle yapılan görüşmelere ve araçlardaki detaylı incelemelere göre, Hyundai modelleri segmentlerinde ilk üç sırayı domine etti. Amerika’da olduğu kadar Avrupa pazarında da son derece popüler olan Tucson ve Veloster, kendi sınıflarında birinci seçildiler. Accent ve Elantra ise sedan segmentlerinde ikinciliği elde ettiler. Geçtiğimiz günlerde yenilenen Santa Fe ise D-SUV segmentindeki en sorunsuz üçüncü araç oldu.
Tespit edilen sorunların giderilmesini kolaylaştırmak ve ayrıca gelecekteki modellerin daha kaliteli üretilmesine olanak sağlayan rapor, 223 farklı sorudan oluşuyor. Raporda sadece 2020 yılında üretilen modellere yer verilirken, toplam dokuz araç kategorisi ele alındı. Kullanıcılara sorulan sorularda ve incelemelerde bilgi-eğlence sistemleri, konfor donanımları, koltuklar, ana kontroller-butonlar, multimedya ekranları, havalandırma sistemleri, aktif sürüş asistanları, genel sürüş özellikleri ve motorlar en ince ayrıntısına kadar araştırılıyor.
J.D. Power, tüketici görüşleri, danışmanlık hizmetleri ile veri ve analitik alanında bağımsız ve global bir kuruluş. Müşteri memnuniyeti ve araç satın alım süreçlerinde oldukça etkin bir rol oynayan J.D. Power, 1968 yılında kuruldu. J.D. Power’ın Amerika haricinde Asya Pasifik ve Avrupa’ya hizmet veren bölgesel şubeleri de bulunuyor.
F1 HEYECANI GERİ DÖNDÜ: S SPORT VE S SPORT PLUS’TA BULUŞALIM
Kovid-19 salgını sebebiyle ertelenen Formula1 2020 sezonu 5 Temmuz’da start veriyor. Yarış tutkunlarının dört gözle beklediği Formula 1 yarışları canlı yayınlarıyla S Sport ekranlarından ve S Sport Plus uygulaması üzerinden izleyiciyle buluşacak.
Formula 1’deki en iyi performansa sahip araçlar ve en hızlı pilotlar pistlere geri dönmeye hazırlanıyor. Mart ayında Avustralya’nın Melbourne kentinde başlaması beklenen Formula 1 sezonunun tüm yarışları pandemi nedeniyle iptal edilmiş veya ertelenmişti. Merakla beklenen, dünyanın en çok takip edilen yarış organizasyonlarından Formula1 Dünya Şampiyonası’nda takvim belli oldu.
F1 2020 sezonu, 5 Temmuz’da Red Bull Ring’de Avusturya Grand Prix’si ile başlıyor. İlk Grand Prix olan Avusturya pist tur rekorunu ‘Uçan Fin’ lakaplı pilotu Kimi Raikkonen (2018) elinde bulunduruyor. Uzun bir bekleyişin ardından, tüm gözler Dünya Şampiyonası sezonunun başında Avusturya’da olacak! Heyecanla beklenen bu yarış 5 Temmuz saat 16:10’da S Sport’tan ve S Sport Plus uygulamasından canlı olarak izlenebilecek.
F1 hayranlarının merakla beklediği yeni sezonun tüm yarışları, antrenman ve sıralama turları S Sport Plus’ın kullanıcı dostu özellikleriyle ister evde geniş ekranda ister cepte, her yerden izlenebilecek. S Sport Plus kullanıcıları kaçırdıkları veya tekrar izlemek istedikleri yarışları da uygulamanın F1 kategorisinde bulabilecekler.
Ayrıca birbirinden keyifli röportajların, kamera arkası görüntülerin ve özel programların yer aldığı Formula 1 Özel kategorisi yeni içeriklerle sezon boyunca S Sport Plus’ta olacak.
S Sport Plus’a üye olan kullanıcılar yeni sezonunun yanı sıra son üç sezonun tüm yarışlarını da platform üzerinden izleyebilecekler.
Formula 1 2020 sezonu, 29 Kasım’da Abu Dhabi Grand Prix’i ile sona erecek. Bu sezon pistlerde yeni bir hız rekorunun kırılıp kırılmayacağı ise şimdiden merak ediliyor. Hız tutkunları Formula 1 2020 heyecanını Türkiye’de S Sport ekranlarından ve S Sport Plus uygulamasından canlı olarak takip edebilecek.
S Sport, Digiturk 85. kanal, D-Smart 78. Kanal, TV + 77. Kanal, Tivibu 74. Kanal, Kablo TV 240. Kanal ve Vodafone TV 11. Kanalda sporseverlerle buluşuyor.
2020 Formula1 Dünya Şampiyonası takvimi şu şekilde:
5 Temmuz – Avusturya
12 Temmuz – Avusturya
19 Temmuz – Macaristan
2 Ağustos – Britanya
9 Ağustos – Britanya
30 Ağustos – Belçika
6 Eylül – İtalya
27 Eylül – Rusya
25 Ekim – ABD
01 Kasım – Meksika
15 Kasım – Brezilya
29 Kasım – Abu Dhabi
S Sport Plus Hakkında
Saran Group bünyesinde yer alan S Sport Plus uygulaması, aralarında Premier Lig, NBA, F1, Bundesliga, UFC, Portekiz, Hollanda Ligi’nin de yer aldığı dünyanın önde gelen spor organizasyonlarını canlı yayın ve tekrar izle seçenekleriyle Internet üzerinden sporseverlerle buluşturuyor. Kullanıcılar izlemek istedikleri maç ya da yarış programını istedikleri yerde S Sport Plus’ın çoklu ekran teknolojisiyle izleyebiliyorlar.
Ayrıca “Tekrar İzle” özelliği sayesinde kaçırdıkları maçın tamamını, maç biter bitmez yeniden izleyebiliyorlar. “Önemli Anlar” özelliği ile kullanıcılar isterlerse maçın tamamının tekrarını ya da doğrudan maçların kritik anlarına gidip, kaçırdıkları maçın özetine ulaşabiliyorlar.
Farklı spor branşlarında her ay 300 saatin üzerinde canlı yayın gerçekleştiren S Sport Plus’ta, ” Çoklu İzleme” özelliğiyle 4 farklı canlı yayın, aynı ekran üzerinden kullanıcılar tarafından izlenebiliyor. Böylelikle hafta sonları aynı saatte yayınlanan maçları bir arada izleyebilmek kullanıcılara önemli bir konfor sağlıyor. S Sport Plus ile bir maçtan diğer maç yayına, istedikleri an istedikleri cihazda geçip, telefon, tablet, PC ya da TV cihazları üzerinden yayınları izleyebiliyorlar. S Sport Plus’un kota dostu özellikleriyle de kullanıcılar yayın çözünürlüğünü diledikleri şekilde ayarlayarak, yayın kalitesini ve veri kullanımını kontrol edebiliyorlar.
Covid-19 salgını nedeniyle spor müsabakalarına verilen arada, S Sport Plus, üyelerinin artan içerik taleplerine, platforma dahil ettiği aksiyondan, maceraya, komediden bilim kurguya, gişe rekortmeni, bol ödüllü filmlerle yanıt veriyor. S Sport Plus böylelikle kullanıcılara spor keyfinin yanında film keyfini de sunmuş oluyor.
Google Chromecast’in yanı sıra, Apple TV üzerinden de kullanıcılarına erişim imkanı sağlayan S Sport Plus çok yakında farklı Smart TV çözümleriyle de daha geniş bir kullanıcı kitlesine yayınlarını geniş ekranda izleme fırsatı sunacak.
Extreme sporlardan yelkene, rodeodan su sporlarına kadar pek çok alternatif branş ve spor belgesellerini üyelerine sunan S Sport Plus tüm sporseverleri sporun zenginliğini yaşamaya davet ediyor.