Ege Ekonomik Forumu’nun ikinci gününde Ege İhracatçı Birlikleri ana sponsorluğunda gerçekleşen ‘Küresel Pazarlardaki Payın Artırılması: İnovatif Hamle’ oturumunun açılış konuşmasını Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi gerçekleştirdi.
Habertürk Ekonomi Yazarı Abdurrahman Yıldırım’ın moderatörlüğünü yaptığı oturuma Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Doğan Holding Murahhas Üyesi & CEO Çağlar Göğüş, İnci Holding Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci, DEİK Asya Pasifik Bölgesi Koordinatör Başkanı Murat Kolbaşı konuşmacı olarak katıldı.
RCEP ile bölgede yeni ihracat pazarları açılabilir
Jak Eskinazi, 2020 yılının başında Davos Zirvesi’nden çıkan ortak çağrıyı hatırlattı: “Toplumun sorunlarını sadece konuşmak yeterli değil, sorunların ciddiye alınması ve çözümlere yatırım yapılması gerekiyor.” ve şöyle devam etti:
“Arkamızda bizi yaşatabilecek tek zenginliğimizin, ürettiğimiz katma değerler olacağını unutmamalıyız. İşte bu yüzden, çağa ayak uydurmalıyız. Küresel tedarik zinciri değişiyor. Ülkeler pandemide tek pazara bağımlılığın sıkıntılarını gördü. Bu yüzden yeni bölgesel hatların oluşturulması için adımlar atılıyor. Çok yakın bir süreçte Çin’in de aralarında olduğu 15 Asya Pasifik ülkesinin imza attığı tarihin en büyük ticaret anlaşması RCEP de (Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık) tedarik zincirleri için alınmış bir önlem. Anlaşma aynı zamanda dünya ticareti için çok önemli mesajlar barındırıyor. RCEP’e imza atan 15 ülkeyle dış ticaretimizi geliştirebilirsek, ülkemize de bölgede yeni ihracat pazarları açılabilir.”
Asya-Pasifik’e ihracatı artırma stratejisi: İzmir serbest şehir olmalı
Eskinazi’ye göre Türkiye’nin en büyük avantajı RCEP’e dahil olan üç ülke Singapur, Malezya ve Güney Kore’yle serbest ticaret anlaşmasının olması.
“Bunun yanı sıra RCEP ülkelerinde yatırım, üretim ve ihracat yapacak Türk firmaları için yeni bir devlet destek mekanizması hızlı bir şekilde hayata geçirilirse çok büyük kazanımlar elde edebiliriz. Ticaret Bakanlığı’nın yeni uygulamaya koyduğu Lojistik Merkezleri desteği, RCEP ülkelerine özel kurgulanmalı. İzmir, “Serbest Şehir” olması halinde RCEP ülkelerinden yatırım çekeceği gibi, İzmir Limanlarının, RCEP ülkelerinin Batı’ya açılma kapısı da olabilir. Dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşmasına daha geniş bir perspektiften bakmalıyız. RCEP, aslında 3 milyarın üzerinde tüketiciye sahip Asya-Pasifik bölgesine ihracatımızı artırma stratejimizin en önemli basamağı. Birçok ülke sürdürülebilir kalkınma stratejileri doğrultusunda tedarik zincirleriyle ilgili somut adımlar atmaya başladı ve bizde bu adımlardan doğacak fırsatları iyi bir şekilde değerlendirmeliyiz.”
Yol haritası “yeşil tedarik zinciri”
“İçinde bulunduğumuz tüketim toplumunu, hep birlikte türetim toplumuna dönüştürmeliyiz.” diyen Eskinazi, inovasyon kelimesini belirleyen alt başlıkları; insan hakları, çocuk işçiliği, iklim ve doğal kaynakları koruma olarak sıralıyor.
“Üstümüze büyük görevler düşüyor. Dünyanın en büyük karbondioksit üreticisi ve küresel karbon salınımının yüzde 28’inden sorumlu olan Çin, 2060’a kadar karbon salınımını sıfıra indirmeyi hedefliyor. Doğal kaynakların hızla tükendiği ve ekonomik sürdürülebilirliğin vazgeçilmez bir unsur olduğu günümüzde yeşil tedarik zincirinin önemi gittikçe artıyor. Atık yönetimini kolaylaştıran, daha az kirleten üretim sistemleri tasarlamalı, çevresel riskleri baz alarak hareket etmeliyiz. Sosyal sorumluluk bilinciyle süreçleri olabildiğince iyileştirmeye odaklanmalıyız. Dijitalleşme bu noktada katalizör olacaktır. Türkiye’nin, rekabet gücünü sürdürebilmesi için mevcut altyapıya yeni teknolojiler ekleyerek verimliliğini artırması ve Endüstri 4.0 tabanlı sistemlerin hızla kurulması, en önemli gündem maddemiz olmalı. Çünkü artık akıllı üretim çağındayız ve akıllı uzmanlaşmalıyız. Teknolojiyi lehimize kullanmak için tüm olasılıkları keşfetmeliyiz.”
Yüksek tasarruf, az maliyet, izlenebilirlik
Jak Eskinazi, dijitalleşmenin yeni hizmetler yaratmak ve var olan sorunları çözmek adına muazzam bir potansiyel sunduğu görüşünde.
“Hem hizmet kalitesini hem verimliliği artıran kapsamlı ve uzun vadede kazandıran bir süreç. Sadece dijitalleşen firmalar uçtan uca entegrasyon ile müşterilerinin taleplerine her an cevap verebiliyor. Üretimden siparişe kadar her şey A’dan Z’ye birbirine bağlı, kontrol altında ve planlı bir şekilde ilerletilebiliyor. Bu sayede firmaların maliyetleri azalıyor ve yüksek oranda tasarruf sağlanıyor. Önümüzdeki dönemde global ticaret yollarının yüzde 90’ı değişecek. Yeni pazarlara açılmak isteyen işletmeler için büyümenin anahtarı “dijitalleşme”. Dünya e-ticaret üzerine kuruluyor. Bunu pandemi döneminde daha net gördük. Koronavirüs, dünyayı çevrim içi bir pazar haline getirdi ve bu dönemde dijitale yatırım yapmayan şirketler kaybetti. Dünyanın en hızlı büyüyen sektörü e-ticarette son dönemde yüzde 100’lere varan büyümeler yaşandı. Ve e-ticaret pazarı şu an 4 trilyon dolara ulaştı.”
E-ticaret pazarı 2022’de 6,5 trilyon dolara ulaşacak
Eskinazi e-ticaret sektörünün ekonominin belkemiği KOBİ’lerle hızlı büyüyebileceğini, KOBİ’lerin e-ticarete geçişiyle e-ihracatın da gelişeceğini söyledi.
“Dünyada e-ticaret pazarının 2022’de 6,5 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu fırsatı kesinlikle değerlendirmeliyiz. Özellikle e-ticarette sosyal ağların kullanılması, satış kanallarının oluşturulmasıyla artık s-ticareti yani sosyal ticareti konuşuyoruz. Sosyal medya, e-ticaret satışını artıran bir güç olarak önümüzdeki yıllarda da büyümeye devam edecek. Mevcut dünya koşullarına uygun içerikleri kullanmalı, tüketicileri marka hikayemize dahil etmeliyiz. Türkiye, küresel virüs salgınına karşı en başından beri aldığı güçlü önlemler sayesinde, süreci yönetme becerisiyle, ticarette geliştirdiği yeni yöntemlerle pandemi krizinin dikkat çeken ülkelerinden birisi oldu. Salgının dünya ekonomisini ağır bir şekilde sarstığı şu süreçte, Türkiye ekonomisi, 2020 yılı üçüncü çeyrekte yüzde 6,7 oranında büyüdü. Her sene teknoloji trendleriyle ilgili ciddi öngörüler veren Hype Cycle 2020 grafiğine göre, sosyal mesafe teknolojileri şu anda dünyanın en zirvesinde.”
EİB’in dijital ajandası yoğun: Sanal dış ticaret heyetleri, dijital firma ziyaretleri, sanal fuarlar
Ege İhracatçı Birlikleri’nin dijital fuarcılıkta Türkiye’de ve dünyada öncü olduğunu anlatan Eskinazi, Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri ve Vietnam’a sanal sektörel ticaret heyetleri düzenlendiğini Avrupa pazarı için çalışmaların devam ettiğini açıkladı.
“Dünyanın en önemli Endüstri 4.0 bölgesi Bavyera’ya dijital firma ziyaretleri etkinliği ve iş forumu organize ettik. Blockchain teknolojisi artık her yerde, dünyadaki bütün endüstrilerde, tedarik zincirlerinde ve lojistikte kullanılıyor. 2020’nin başında Sürdürülebilirlik, Blockchain ve Dijital dönüşüm çalışma gruplarını kurduk. Birliğimizin hizmetlerini, faaliyetlerini dijital ortama aktarmayı ve hızlandırmayı, üyelerimizin dijital ekosistemin önemli oyuncuları olmalarını istiyoruz. Bu yüzden birlik üyelerimiz için bir ticaret platformu oluşturuyoruz ve eğitim programları planlıyoruz. Bu yolda bizim için kadın ihracatçılarımızın emeğinin ve çabasının yeri çok ayrı. İş’te Kadın cephesinde Binyaprak İş’te Kadın dijital deneyim platformunun İzmir Çemberi’nin kuruluşuna destek veriyoruz. Kadın ihracatçılarımızın deneyimlerini paylaşacakları özel bir içerik üretip, ihracata yönelmek isteyenlere rehberlik edecek bir mentorluk programını hayata geçireceğiz.”
“Yenilikçi düşüncenin gücü bizi onlarca adım öteye geçirecektir”
Jak Eskinazi, “Sürdürülebilirliği yurtiçi ve yurtdışı konuşmacılarla ele aldığımız webinar serileri, online eğitim programları yapıyor ve yeni projeler üzerinde çalışıyoruz. Taleplere hızlı bir şekilde çözüm üreterek, tüketicilerimizi iyi dinleyerek, online pazar yerlerinde iyi iletişim kurarak ilerliyoruz. Yeni seçenekleri değerlendirmeye cesaret edenler daha verimli hale gelecek, diğerleri ise rekabetin çok gerisinde kalacaklar. Dijitalleşme hamlelerimiz, yenilikçi düşüncenin gücü bizi onlarca adım öne geçirecektir. Bu yüzden her firma güncel bir pazar stratejisiyle hareket ederek çağı yakalamalı. Türkiye, Avrupa ülkelerine yakınlığı, güçlü ulaşım-lojistik ağı, sağlık sistemi ve ekipmanlarının yeterliliği, kriz durumunda ürün ve hizmetlere hızlı erişebilmesi, nitelikli iş gücüyle küresel üretim gücü olacak potansiyele sahip. Ancak rakip pazarları geride bırakabilmek için katma değerli ürünlere, dijitalleşmeye daha çok ağırlık vermeliyiz.” diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: 6
E-imza son çeyrekte yüzde 6 arttı
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından açıklanan 2020 yılı ikinci çeyrek verilerine göre, e-imza sayısı 4 milyon 339 bin 192’ye, mobil imza sayısı ise 650 bin 544’e ulaştı. Toplamda 4 milyon 989 bin 736 elektronik sertifika oluşturuldu.
BTK, 2020 yılının ikinci çeyreğine ilişkin Pazar Verileri Raporu’nu yayımladı. Üretilen e-imza sayısı 4 milyon 339 bin 192’ye yükseldi. Mobil imza sayısı ise 650 bin 544’e ulaştı. Toplamda 4 milyon 989 bin 736 elektronik sertifika oluşturuldu. 2020 yılının ilk çeyreğine oranla e-imza sertifika sayısında yüzde 6 artış, mobil imza sertifika sayısında ise yüzde 2,4 yükseliş gerçekleşti.
4,9 milyon e-sertifika üretildi
2020 yılının ilk çeyreğinde 4 milyon 94 bin 138 olan e-imza sertifika sayısı, yüzde 6 artarak 4 milyon 339 bin 192’yeulaştı. 2020 yılının birinci çeyreğinde 635 bin 547 olan mobil imza sayısı ise ikinci çeyrekte yüzde 2,4 artarak 650 bin 544’e ulaştı. Toplam üretilen sertifika sayısı ise bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 5,5 artarak 4 milyon 989 bin 736’ya ulaştı.
Küresel e-imza pazarı 9 milyar dolarlık hacme ulaşacak
Pandemide e-imza ve mobil imza sayesinde işlerin kesintiye uğramadığına dikkat çeken E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun, “Pandemide evden çalışma eğilimi doğrultusunda e-imza ve mobil imzaya talep arttı. İşletmeler ve bireyler, bu yeni dönemde zaman ve mekandan bağımsız imza atmak için e-imza ve mobil imzayı tercih ettiler. Statista’nın gerçekleştirdiği araştırmaya göre, e-imza pazarında 2023’e kadar dünya genelinde her yıl ortalama yüzde 34,7 büyüme bekleniyor. İşletmelerin e-dönüşüm hızı mevcut eğilimi sürdürdüğünde, 2023 yılı küresel e-imza pazarının 9 milyar dolar büyüklüğe ulaşması öngörülüyor. Her büyüklükteki işletmeye uygun çözümlerimizle, e-imzanın iş süreçlerine ve e-dönüşümün kurum kültürüne dahil edilmesine katkı sağlıyoruz.” dedi.
E-GÜVEN Hakkında:
E-GÜVEN, 2003 yılında kurulan Türkiye’nin ilk elektronik sertifika ve mobil imza hizmet sağlayıcısıdır. Bireylere ve kurumlara bilgi güvenliği ve elektronik imza konusunda dünya pazarında öncü çözümler sunmaktadır. Kurumlara özel projeler geliştirmenin yanı sıra gelişen teknolojiye uygun kullanıcı dostu ürün ve hizmetler sağlamaktadır. Ekolojik ayak izini azaltıp WWF-Türkiye kriterlerine uyum sağlayan E-GÜVEN, “Yeşil Ofis” diploması almaya hak kazanmıştır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Sevinç Yurdem’den 6 şarkılık bir caz albümü “Selections”
Sevinç Yurdem, caz standartlarına kendi yorumunu getirdiği yeni albümü “Selections”ı müzikseverlerle paylaşıyor. Nina Simone, Billie Holiday, Frank Sinatra gibi efsanelerden duymaya alışık olduğumuz caz eserleri, Sevinç Yurdem yorumuyla tekrar hayat buluyor.
Sevinç Yurdem, “Selections” albümüyle ilgili şunları söyledi: “Çok uzun zamandır sahnede söylediğim ve kendimi en iyi şekilde ifade ettiğim şarkılardan oluşan bir seçki “Selections”. Müziğe başladığım ilk günlerden beri caz söylüyorum. Bir gün bu şarkılardan oluşan bir albüm fikri her zaman aklımın bir köşesindeydi, Universal Müzik Türkiye’nin desteğiyle bu hayali gerçekleştirmiş oldum. Albümde Nina Simone, Billie Holliday, Frank Sinatra, Tony Bennet, Sarah Vaughan gibi efsanelerin seslendirdiği 6 şarkıyı kendi yorumumla sizlere sunuyorum. Babajim Stüdyolarında 3 günde canlı olarak kaydettiğimiz albümün aranjelerini Kerem Türkaydın ve Uğur Güneş yaptı.”
Sevinç Yurdem Hakkında
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzikoloji bölümünden mezun olan Sevinç Yurdem, öğrencilik dönemi boyunca ayrıca D.E.Ü. şan bölümü hocası Sebahat Tekebaş’tan özel şan dersleri aldı. Aynı dönemde piyanist Ömür Gidel ile transcription, scat, caz armonisi üzerine çalışmalar yaptı ve çok geniş bir caz standartları repertuvarı hazırladı. Üniversite ile birlikte sahne çalışmalarına da başladı. Caz standartları, soul, 80’li 90’lı yılların Türkçe Pop şarkıları ve çeşitli aryalar seslendirdi. 2004 yılında ilk kez Ayla Dikmen adına verilen başarı ödülünü aldı.
Yorumculuğa orkestra şarkıcılığı ile başlayan Yurdem, birçok bağımsız tarzda projede yer aldı ve sayısız konserler verdi. İzmir Kent Orkestrası solistliği yapan sanatçı bu süre zarfında da birçok şehir, mekân ve festivalde sahne aldı, adından çokça söz ettirdi. 2012 yılında TRT 1’de yayınlanan Türkülerle Caz projesinde yer aldı. Kariyerine bir süre Londra’da devam eden sanatçı, burada da çeşitli mekanlarda sahne aldı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
İngiliz Barbara 4 ayda 6 kez ameliyat oldu
Kendini Türk hekimlerine emanet eden İngiliz Barbara, yoğun geçen tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuştu. 4 ayda 6 kez ameliyat olan Barbara, kendisini iyileştiren doktorlara teşekkür etti.
Fethiye Lokman Hekim Esnaf Hastanesi’ne 4 ay önce bağırsağındaki şikayet nedeni ile başvuran İngiltere vatandaşı Barbara, yoğun geçen tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuşmayı başardı. Bağırsağında oluşan delinme nedeniyle karın içi kirlenmenin yaratmış olduğu sıkıntılardan dolayı Barbara, ilk olarak Genel Cerrahi Uzmanları Op. Dr. Barış Gürcü ve Op. Dr. Uğur Açıkalın tarafından ameliyata alındı. Barbara, kilosu, şeker ve tansiyon rahatsızlığı olması nedeniyle karnındaki yara kapanmadığından açık bırakıldı. V.A.C. sistemleri ile karın içi temizlenen hastanın Anestezi ve Reanimasyon Uzmanları Dr. Feridun Karadağ, Dr. Umur Dere ve Dr. Ersin Uysallar’ın kontrolünde 2 ay kadar yoğun bakım ünitesinde tedavisine devam edildi. Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Zafer Akad’ın gerçekleştirmiş olduğu operasyonla bacağından alınan deri ile karnın üstü örtülen Barbara, 4 aylık hastalık sürecinde 6 kez ameliyat olarak sağlığına kavuştu.
“Hekimler mutlu”
Hekim arkadaşları ile birlikte ekip olarak özverili bir tedavi sonucunda Barbara’yı sağlığına kavuşturmanın mutluluğu yaşadıklarını belirten Op. Dr. Barış Gürcü, Barbara’nın da bu süreçte mücadeleyi hiç bırakmadığını söyledi. Fethiye Özel Lokman Hekim Esnaf Hastanesi ekibi olarak tedavisi büyük emek isteyen, zorlu hastalıkların üstesinden gelerek, hastalarını sağlığına kavuşturduklarını belirten Gürcü, COVİD-19 salgını ile mücadele edilen bir dönemde hekimler olarak her zaman olduğu gibi hastaları iyileştirmek için canla başla çalışmaya devam ettiklerini sözlerine ekledi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Müdahalelere rağmen 6 ayda düzelmiyorsa dikkat!
Bir çeşit “özgül öğrenme bozukluğu” olarak tanımlanan disleksi, çocuğun okuma sorunu yaşamasına ve okuduğunu anlayamamasına neden oluyor. Disleksi tanısının çocuğun eğitim hayatı başladığında konulması gerektiğini vurgulayan uzmanlar, tanının gecikmesi durumunda depresif, kaygılı ve benlik saygısı düşük bireyler olabileceklerine dikkat çekiyor. Pandemi döneminde disleksili çocukların eğitimine daha çok önem verilmesi, eğitimin aksamaması için özen gösterilmesini tavsiye ediyor.
1-7 Kasım Disleksi Farkındalık Haftası’nda disleksi ile ilgili farkındalık oluşturmak amaçlanıyor.
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı, NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, disleksi yaşayan bireylerin okumada güçlük çektiklerini belirterek ebeveynlere tavsiyelerde bulundu.
Okuma ile ilgili sorun yaşıyorlar
Disleksinin bir çeşit Özgül Öğrenme Bozukluğu (ÖÖB) olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, “Bu tip öğrenme bozukluğu olan kişiler okuma ile ilgili sorunlar yaşarlar. Örneğin okuma ve yazmayı zamanında öğrenemezler, okurken eksik veya hatalı okurlar, harf veya heceleri atlayarak okurlar. Bazı dislektik bireyler ise okuduğunu da anlamakta zorluk yaşar. Okuma hızları beklenenden oldukça yavaş gerçekleşir” dedi.
Okuma güçlüğü sorunu 6 aydan fazla sürüyorsa dikkat!
Her okuma güçlüğü çeken bireyde disleksiden söz edilemeyeceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, şu ifadeleri kullandı:
“Bir kişiye disleksi tanısı koyabilmek için öncelikle var olan sorunu gidermeye yönelik uygun müdahaleler yapılmalıdır. Eğitim desteği, birebir ders çalıştırma, konu tekrarı, gerekli durumlarda dikkat desteği için çocuk ve ergen psikiyatrisi görüşmeleri ve ilaç kullanımı gibi uygun müdahalelere rağmen geçmeyen ve en az 6 aydır devam eden sorunlar disleksi olarak değerlendirilir.”
Okul dönemi belirtileri dikkate alınmalı
Yrd. Doç. Dr.Başak Ayık, disleksi sorununun var olduğuna okul öncesi belirtilerle değil, okul sürecindeki belirtiler değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğini belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her ne kadar disleksinin okul öncesi dönemde belirtileri konuşma gecikmesi, kelime dağarcığının az olması, konuşma harflerinde görülen hatalar, nesne isimlerini zor öğrenme, dinleme zorluğu, sakarlık, el tercihinde gecikme, ince motor gerilik gibi olsa da temel sorunlar öğrenme ve okul becerileri ile ilgili olduğundan bir kişinin disleksi olarak tanımlanabilmesi için okula başlamış olması gereklidir. Önceki dönemde gördüğümüz belirtiler sadece disleksi olasılığı olarak değerlendirilmeli, okul öncesi dönemde net tanı olarak düşünülmemelidir. Yine disleksinin şiddetine göre okul eğitiminin hangi yılında ortaya çıkacağı değişebilir. Hafif etkilenen çocuklar ilk eğitim yılında az belirti verebilir.”
Disleksinin temel tedavisi eğitimdir
Disleksi ve diğer tüm özgül öğrenme güçlüklerinde uygulanması gereken temel tedavinin özel eğitim olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, “Bu eğitim okulda verilenden farklıdır. Çocuk normal bir okulda eğitime devam ederken bunun yanı sıra bireysel ya da grup halinde özel bir eğitime alınır. Çocuğun eğitim gereksinimi disleksinin şiddetine göre belirlenmeli. Yoğun bireyselleştirilmiş eğitim, bu alanda özel eğitim almış öğretmenler tarafından sunulmalı. Sık ve birebir uygulamaların bu sorunun çözümünde daha faydalı olduğu bilinen bir gerçek.Eğitim ne kadar küçük yaşta başlarsa tedavi yanıtı o kadar iyi olur. Tedavi için geciken çocuklarda daha uzun süre ve yoğun eğitimler gerekir. Öte yandan öğrenme güçlüğünü ortadan kaldıracak bir ilaç tedavisi bulunmuyor. Ancak kaygı bozukluğu, depresyon ve benzeri eşlik eden psikiyatrik bir hastalık varsa onların tedavisi önemlidir. Dikkat eksikliği eşlik eden bireylerde dikkati artıracak ilaçlar kullanılabilir” diye konuştu.
Tanı gecikirse etkisi ömür boyu sürebilir
Disleksi sorunu olan bireylerde akademik güçlüklerin süreklilik gösterdiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, “Eğer kişiye erken ve uygun yaşta tanı konmamış ve destek sunulmamış ise yaşadığı sorunlar farklı belirtilerle ömür boyu devam eder. Bunun yanı sıra disleksisi olan bireyler sadece akademik alanda değil, hayatın başka alanlarında da sorunlar yaşayabilirler” uyarısında bulundu.
Depresif, kaygılı ve intihar eğilimleri yüksek olabilir
Bu sorunlardan birinin sosyal becerilerde yaşadıkları problemler olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, “Kendilerini uygun ifade etmekte zorlanabilirler. Eğer uygun zamanda tanınmamış ve gerekli destek sunulmamış ise uzun yıllardır süren çaba ve akademik zorluklar sonucunda depresif, kaygılı ve benlik saygısı düşük bireyler olabilir. Kişiler arası ilişkilerde sorunlar görülmeye başlar. Farklı psikiyatrik hastalıklar da görülebilir. Amerikan Psikiyatri Birliği 2013 yılında disleksisi olan çocuk, ergen ve erişkinlerin intihar açısından risk grubunda olduğunu belirtmiştir. Bunun dışında bir kısmı harita okuma – yol, yön bulma; işlerini organize etme, zamanı planlama, para idaresi- bütçe yönetimi gibi tamamen farklı alanlarda da sorunlar yaşayabilmektedir” diye konuştu.
Pandemide birebir derslere önem verilmeli
Pandemi nedeniyle devam eden online eğitim sisteminin tüm öğrenciler için olduğu kadar disleksili bireyler için de sıkıntılı bir süreç olduğunu dile getiren Ayık, “Özellikle dislektik bireylerin birebir eğitimden fayda gördüğü göz önünde bulundurulursa denetimi zor, kişideki karşılığının değişken olduğu uzaktan eğitimde daha çok zorlanmaları beklenilen bir durumdur. Ebeveynlerin eğitim desteğine ve birebir derslere bu dönemde ağırlık vermelerini ve aksatmamalarını öneriyoruz. Eğer eğitim aksıyor ise çocuktan beklentilerin düşürülmesi ve üzerine gidilmemesi en azından çocuğun yaşayacağı kaygı ve olumsuz duyguları azaltacaktır” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
‘Tuna Kıvrımı’ 6 Kasım Cuma Trump Sahne’de prömiyer yapacak
Macar Yazar Ferenc Karainthy’nin kaleme aldığı Fatma Çiğdem Aydın’ın Türkçeye çevirerek repertuara kazandırdığı ‘Tuna Kıvrımı’ tiyatro oyunu, 6 Kasım Cuma günü saat 20:30’da Trump Sahne’de prömiyer yapacak.
Rejisörlüğünü Gökçer Genç’in yaptığı ‘Tuna Kıvrımı’nın oyuncu kadrosunda Fatih Al ve Emel Çölgeçen yer alıyor.
Prodüksiyonlarıyla yurt içi ve yurt dışında birçok kez turne yapmış Kuzgun Yapım’ın yeni oyunu ‘Tuna Kıvrımı’, Demir Perde döneminde Macaristan’ın Tuna Nehri üzerinde bir kafeteryada çalışan garson bir kadın ile mesai bitiminin son dakikalarında içeri giren erkek bir müşteri arasında geçen komik, sıcak, sempatik ve ilginç bir hikayeyi konu alıyor.
Trump Sahne, kontrollü sosyal hayata geçiş kapsamında COVİD-19’a karşı tüm önlem ve tedbirlerini almış olarak kapılarını açıyor. Yüzde 100 taze hava ile iklimlendirilen 500 kişilik Trump Sahne’de seyirciler, birer sıra atlayıp üçer koltuk boş bırakarak oyunu izleyecekler. Girerken ateşleri ölçülecek olan izleyiciler, sürekli dezenfekte edilen salonda oyunu maskeli olarak izleyecek.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)