Etiket arşivi: son

Yılın son festivali Randevu İstanbul tüm Türkiye ve İngiltere’yi çevrim içinde buluşturdu!

Türkiye ve İngiltere’den tüm sinemaseverleri 17-23 Aralık tarihleri arasında çevrim içinde buluşturan yılın son film festivali olan 23. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali tamamlandı.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü katkılarıyla Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından gerçekleştirilen Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali, 23. yılında pandemi koşulları nedeniyle tüm film gösterimleri ve etkinlikleriyle sinemaseverleri çevrim içinde buluşturdu. Türk ve İngiliz Sineması’nın son döneminde öne çıkan 20 kısa, 10 uzun metraj olmak üzere toplam 30 filmi, tamamı ücretsiz şekilde Türkiye ve İngiltere’den sinemaseverlerle buluşturan festival, ilgiyle takip edildi.
Dört Bölümde 30 Film ve Yönetmenlerle Söyleşiler
Bu yıl festivalde “İngiltere’ye Bak Dünyayı Gör”, “Türk Sinemasına Bir Bakış”, Türkiye’de 80. yılını kutlayan İngiltere’nin kültürel ilişkiler ve eğitim fırsatlarından sorumlu uluslararası kurumu British Council’in destekleri ile “İngiltere’den Kısalar” ve TÜRSAK Vakfı’nın düzenlediği bir başka yarışma olan Geleceğin Sineması’nda destek alan filmlerin gösterildiği “Geleceğin Sinemacılarından Kısalar” bölümleri yer aldı. Bölümler kapsamında gösterimleri gerçekleştirilen filmlerin yönetmenleriyle TÜRSAK Vakfı YouTube kanalında soru-cevap etkinlikleri gerçekleştirildi ve sinemaseverler filmler hakkında merak ettikleri soruların cevaplarına ulaşma fırsatı buldu.
Festivalin Ödülleri
Festivalin ilk günü olan 17 Aralık’ta TÜRSAK Vakfı’nın YouTube kanalında gerçekleştirilen ödül töreninde Uluslararası Randevu Ödülü, Kültür ve Sanata Katkı Ödülü ve Sinemaya Katkı Ödülü sahiplerini buldu. Törende Türk Sineması’nın gelişmesine ve sektörleşmesine katkıda bulunan kişi ve kurumlara verilen Sinemaya Katkı Ödülü’nün sahibi Eğitim Yöneticileri Derneği Başkanı ve Avrupa Eğitim Araştırmaları Birliği Konsey Üyesi Prof. Dr. Kadir Beycioğlu oldu. Kültür ve sanat alanında fark yaratan çalışmalar ortaya koyan kişi ve kurumlara verilen Kültür ve Sanata Katkı Ödülü sahibi ise TRToldu. Kurum adına ödülü TRT Genel Müdürü İbrahim Eren aldı. İlki geçen yıl verilen ve Türk Sineması’nın yurt dışında tanınmasına ve uluslararası iş birliklerine katkıda bulunan çalışmalar ortaya koyan kişilere takdim edilen Uluslararası Randevu Ödülü’nün bu yılki sahibi de yapımcı Timur Savcı oldu.
 Sinema ve Dizi Sektörünün Güncel Konuları Masaya Yatırıldı
Festivalde bu yıl film gösterimlerinin yanı sıra çevrim içi panel ve endüstri buluşmaları da çevrim içinde herkese açık olarak gerçekleştirildi. Festivalin bu yılki uluslararası partneri olan İngiltere’den PACT (Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği) ile ortaklaşa gerçekleştirilen panellerde, film ve dizi sektörüne dair en güncel sorunlar ele alındı.
Festival kapsamında gerçekleştirilen COVID-19 Salgını Sürecinde Film ve Dizi Üretimi panelinde konuşmacılar COVID-19 salgınının sinema ve televizyon sektörleri üzerindeki etkisini değerlendirme fırsatı buldular. Yeni Nesil Televizyon Dizileri panelinde ise konuşmacılar yeni nesil televizyon dizilerinden bahsederek dizi izleyicisinin yeni izleme alışkanlıkları üzerinde tartışma fırsatı buldular. Festival kapsamındaki bir diğer panel de film ve televizyon dizisi yapımında fonlar, sponsorluklar ve diğer parasal kaynaklar, ürün yerleştirme gibi konuların masaya yatırıldığı Parasallaştırma ve Ürün Yerleştirme oldu.
Festival kapsamında gerçekleştirilen bir diğer önemli etkinlik de Sektör Buluşması oldu. Türkiye ve İngiltere’den birçok yapımcının katıldığı buluşmada T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerince İngiliz yapımcılara Türkiye’deki çekim mekanları, teknik altyapı, Türk Sinema endüstrisi, yabancı film yapım ve ortak yapım desteğine ilişkin bilgi verildi. Buluşmanın ilerleyen dakikalarında geliştirmekte oldukları projelerden bahseden konuklar, ortak yapım imkanları konusunda da görüşlerini paylaştılar.
Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından her yıl Aralık ayında yılın son film festivali olarak gerçekleştirilen Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nin 24.’cüsü Aralık 2021’de gerçekleştirilecek.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Son Yağmurlar Barajları Doldurmaya Yetmedi

Aliağa’da son günlerde devam eden sağanak yağışlar, kent genelinde etkili olurken Güzelhisar Barajı’ndaki doluluk oranını yüzde 50’nin üzerine çıkarmaya yetmedi. Güzelhisar Barajı’nda geçtiğimiz yılın aynı ayında doluluk yüzde 64’iken bu yıl yüzde 46.92’de kaldı.
Aliağa’da son bir haftada etkili olan yağışlar öncesi Güzelhisar Barajındaki doluluk yüzde 45.36 iken yağmurlar sonrası aktif doluluk yüzde 46.92’ye ulaştı.
İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) tarafından yapılan son güncellemeye göre, son 15 günde Güzelhisar Barajında aktif doluluk oranında yüzde 3.4’lük artış görülürken barajın kullanılabilir su hacmi de 65 milyon 38 bin metreküpten 66 milyon 412 metreküpe yükseldi.
İZSU resmi internet sayfasından elde edilen bilgilere göre İzmir’deki barajların güncel su seviyeleri ise şöyle; Tahtalı Barajı yüzde 36.82, Balçova Barajı yüzde 30.33, Ürkmez Barajı yüzde 39.7, Gördes Barajı yüzde 4, Alaçatı Kutlu Aktaş yüzde 32.68.
Güzelhisar Barajı
Güzelhisar Barajı, İzmir’in Aliağa ilçesinde, Güzelhisar  (Kocaçay) çayı üzerinde, içme-kullanma ve özellikle de Petkim ve Aliağa Rafinerisi’ne sanayi suyu temini amacı ile 1975-1981  yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır. Toprak ve kaya gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 3.205.000 m³, akarsu yatağından yüksekliği 89,00 m, normal su kotunda göl hacmi 158,00 hm³, normal su kotunda gölalanı 5,80 km²’dir. Yılda 126 hm³ kullanım suyu sağlamaktadır.
İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Son teknoloji yeniliklerin temelleri Türkiye’deki Ericsson Araştırma Laboratuvarı’nda atılıyor

Ericsson Türkiye tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Ericsson Araştırma Günü” zirvesinde, sektörün geleceği ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler masaya yatırıldı. Türk araştırmacılara buluşlarını uluslararası patent ile koruma ve araştırma sonuçlarını yayınlama fırsatı sunarak, küresel ölçekteki araştırma ve standartlara doğrudan katkıda bulunması amacıyla 2 sene önce hizmete açılan ve Ericsson’un dünyadaki 11 Araştırma Laboratuvarından biri olan Türkiye’deki “Ericsson Araştırma Laboratuvarı”nın kuruluş yıldönümü amacıyla düzenlenen etkinlikte, 5G teknolojisinin de ötesindeki teknolojileri ve yeni nesil mobil teknolojilerin kullanım alanları masaya yatırıldı. Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın’ın ev sahipliğinde dijital olarak düzenlenen zirveye kamu, özel sektör ve akademi dünyasından çok sayıda lider ve araştırmacı katıldı.
5G teknolojilerindeki evrim, siber güvenlik, yapay zeka ve makine öğrenmesinin mobil ağların doğal bir parçası haline gelmesi, ve dijital dönüşümün platformu olan mobil ağların, toplumlara, tüketicilere ve tüm sektörlere güvenilir bir altyapı sunması için neler yapılacağı konuşuldu. Bilişim ve mobil iletişim teknolojileriyle ilgili en yeni araştırma konuları ve araştırma sonuçları da paylaşılan etkinlikte; ‘5G’nin Evrimi ve Ötesi’, ‘Operatörlerin araştırma ilgi alanları ve gelecekteki sorunlar hakkında görüşler’’, ‘’Ericsson ve Akademi’den Teknik Trendler’’ ve ‘Ağlar ve Siber Güvenlik alanında son teknoloji araştırma’’ konularını içeren çeşitli teknoloji oturumlarına da yer verildi.
Araştırma süreçleriyle ilgili Ericsson adına konuşan Türkiye’deki Ericsson Araştırma Laboratuvarı’nın Yöneticisi Dr. Henrik Almeida: “Türkiye’deki Ericsson Araştırma Laboratuvarı, sadece 5G’nin sınırlarını zorlamakla kalmıyor, sektörlerin daha akıllı ve güvenli bir hale gelmesi için mobil ağlarla toplumu destekliyor. Küresel pazardaki rekabetin korunmasının yanı sıra enerji ve doğal kaynakların verimli bir şekilde kullanımı, geri dönüşüm süreçlerinin daha akıllı hale getirilmesi ve ekolojik ayak izinin azaltılmasını da içeriyor. Yerleşik yapay zeka ve güvenlik unsurlarına sahip kablosuz altyapı kullanılarak geliştirilen Dijital Dönüşüm ve Endüstri 4.0 kullanım alanları topluma sürdürülebilir ekonomik büyümenin elde edilmesine yönelik gelişmiş bir inovasyon platformu sağlıyor. Sınırsız bağlantı olanaklarına sahip, son derece akıllı ve güvenli bir kablosuz ağ altyapısı, bu dönüşümün en ön saflarında kalmanın en önemli unsurlarından biri olacak. Türkiye’deki Ericsson Araştırma Laboratuvarımızda şimdi de 6G olarak adlandırdığımız yeni nesil iletişim inovasyon platformu için öncü teknoloji dönüşümünün sağlanması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
5G’deki son yeniliklerin konuşulduğu ve 6G’ye doğru yolculuk ve süreçlerle ilgili gerçekleştirilmesi beklenen çalışmalara yer verilen etkinlikte konuşan Ericsson Türkiye Genel Müdürü Işıl Yalçın konuyla ilgili olarak şunları dile getirdi:
‘’Kişiselleşmiş iletişim şebekeleri, kendi kendini yönetebilen servisler, ve yapay zeka algoritmalarıyla birlikte, hem tüm sektörlere hem de bizlerin günlük yaşantımıza dokunacak büyük bir değişim çok yakınımızda. Bugün gerçekleşen etkinliğimizde telekomünikasyon sektöründeki gelişmeler, 5G’nin evrimi ve 5G’nin ötesine yolculuğu kapsamlı bir şekilde ele aldık. Türkiye’deki Ericsson Araştırma Laboratuvarı aracılığıyla iletişim teknolojileri alanındaki küresel araştırma çalışmalarının bir parçası olarak Türkiye’de odaklandığımız mobil ağlar, siber güvenlik ve diğer yenilikçi çalışma konularında dünyadaki gelişmelere katkı sağlıyoruz. Dijital çağın ve dijitalleşmenin altyapısı olan mobil teknoloji ve özellikle 5G gibi yeni nesil ağ teknolojileri toplumlar, bireyler ve her sektördeki işletmeler için daha önce hayal dahi edemediğimiz fırsatlar sunacak. Biz de geleceğin altyapısını oluşturan bu ileri teknoloji alanlarında Türkiye’de Türk mühendisler ile araştırma çalışmaları yapmaktan ve küresel gelişime katkı sağlamaktan dolayı onur duyuyoruz. ’’
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

E-imza son çeyrekte yüzde 6 arttı

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından açıklanan 2020 yılı ikinci çeyrek verilerine göre, e-imza sayısı 4 milyon 339 bin 192’ye, mobil imza sayısı ise 650 bin 544’e ulaştı. Toplamda 4 milyon 989 bin 736 elektronik sertifika oluşturuldu.
BTK, 2020 yılının ikinci çeyreğine ilişkin Pazar Verileri Raporu’nu yayımladı. Üretilen e-imza sayısı 4 milyon 339 bin 192’ye yükseldi. Mobil imza sayısı ise 650 bin 544’e ulaştı. Toplamda 4 milyon 989 bin 736 elektronik sertifika oluşturuldu. 2020 yılının ilk çeyreğine oranla e-imza sertifika sayısında yüzde 6 artış, mobil imza sertifika sayısında ise yüzde 2,4 yükseliş gerçekleşti.
4,9 milyon e-sertifika üretildi
2020 yılının ilk çeyreğinde 4 milyon 94 bin 138 olan e-imza sertifika sayısı, yüzde 6 artarak 4 milyon 339 bin 192’yeulaştı. 2020 yılının birinci çeyreğinde 635 bin 547 olan mobil imza sayısı ise ikinci çeyrekte yüzde 2,4 artarak 650 bin 544’e ulaştı. Toplam üretilen sertifika sayısı ise bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 5,5 artarak 4 milyon 989 bin 736’ya ulaştı.
Küresel e-imza pazarı 9 milyar dolarlık hacme ulaşacak
Pandemide e-imza ve mobil imza sayesinde işlerin kesintiye uğramadığına dikkat çeken E-GÜVEN Genel Müdürü Can Orhun, “Pandemide evden çalışma eğilimi doğrultusunda e-imza ve mobil imzaya talep arttı. İşletmeler ve bireyler, bu yeni dönemde zaman ve mekandan bağımsız imza atmak için e-imza ve mobil imzayı tercih ettiler. Statista’nın gerçekleştirdiği araştırmaya göre, e-imza pazarında 2023’e kadar dünya genelinde her yıl ortalama yüzde 34,7 büyüme bekleniyor. İşletmelerin e-dönüşüm hızı mevcut eğilimi sürdürdüğünde, 2023 yılı küresel e-imza pazarının 9 milyar dolar büyüklüğe ulaşması öngörülüyor. Her büyüklükteki işletmeye uygun çözümlerimizle, e-imzanın iş süreçlerine ve e-dönüşümün kurum kültürüne dahil edilmesine katkı sağlıyoruz.” dedi.
E-GÜVEN Hakkında:
E-GÜVEN, 2003 yılında kurulan Türkiye’nin ilk elektronik sertifika ve mobil imza hizmet sağlayıcısıdır. Bireylere ve kurumlara bilgi güvenliği ve elektronik imza konusunda dünya pazarında öncü çözümler sunmaktadır. Kurumlara özel projeler geliştirmenin yanı sıra gelişen teknolojiye uygun kullanıcı dostu ürün ve hizmetler sağlamaktadır. Ekolojik ayak izini azaltıp WWF-Türkiye kriterlerine uyum sağlayan E-GÜVEN, “Yeşil Ofis” diploması almaya hak kazanmıştır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Çiğdem Tunç’tan son bomba; efsane kadın ‘Cahide Sonku’

Cahide Serap adıyla bilinen Türk sinemasının ilk kadın yönetmeni, Türk tiyatrosunun ilk kadın starı Cahide Sonku’nun hayatı yeni sezonda Çiğdem Tunç ve Çiğdem Tunç Tiyatrosu oyuncuları ile tiyatro sahnesinde seyirci ile buluşuyor. Sanat yaşamında starlığın zirvesini yaşayan Cahide Sonku’nun 1981 yılında harabe bir pansiyonda tek başına bir şekilde vefat etmiş olarak bulunmasına kadar geçen tüm hayatı, yaşadıkları sanat dünyasına bir ibret hikayesi bu oyunda sahnelenecek.
Türk Sinemasının ve Türk Tiyatrosu’nun efsane bir ismi olan Cahide Sonku’yu canlandıran Çiğdem Tunç “benim tüm sanat hayatım boyunca beklediğim bir duygu idi, böyle bir efsane kadını canladırmak bu mesleğe gönül vermiş olan genç oyuncu arkadaşlarımada ibret teşkil edebilmek üzere tüm dürüstlüğü ile canlandırmak, hatırasına zarar vermeden sahneye taşıyabilmek, hem oynamak, hem sahneye koyabilmek. Benim için adeta bir yaşam projesi idi. Çok değerli oyuncu arkadaşlarımla sahneye koyarak , hayatımın projesini gerçekleştirmekten dolayı çok mutluyum” diyerek ifadelerini dile getirdi.
 
Desteğim Olsa Londra’daki Gibi Prodüksyonlar Sahnelerim.
Gayrettepe de bulunan Kats Sahnede izlediğim kostümlü prova sonrasında kendisini tebrik ettiğim sevgili dostum Çiğdem Tunç; Yaşar gerçekten maddeten desteğim büyük olsa vallahi de billahi de Londra’dakiler gibi prodüksiyonlar sahnelerim. Devletimizin de katkısı var minnettarım anca yetmiyor hem bu kadar insana ödeme yapmak,vergi vermek,11 kişilik kadro,teknik ile birlikte 15 kişi,dekor nakliye, içinden salon kiraları, masraflar zinhar yetmiyor, gene de devleti yanımızda görmek güzel birşey.
Çiğdem Tunç, Ekrem İmamoğluna Seslendi.
Oyunun nerelerde sahneleceğini soruyoruz; İnşallah başta İstanbul olmak üzere ülkemde ve yurt dışında her yerde perde açabilmeyi diliyorum,özellikle buradan İbb başkanı Ekrem İmamoğlu na sesleniyorum lütfen o güzel kültür merkezlerinin hepsinde oynamamıza vesile olsun, bu emeğim, bu savaşım boşa gitmesin.. Ben bir tek kendi gücümle kalabalık ekiplere ekmek teknesi oluşturmaya çalışıyor, gençlere fırsat tanıyorum ve tüm değerli belediyelerimizden bu oyunu alarak, halkımıza ulaştırmalarını istirham ediyorum.. Ben bir de bu tiyatronun kapısını açık tutabilmek için mutlaka bir dizide yer almalı, adımın popülerliğini güncellemeli ve oradan kazanacağım ile oyunlar üretmeli,ekibimi korumalı,tiyatromun kapısını açık tutabilmeliyim.. Ben çalıştım, çabaladım ortaya bir eser koydum, şimdi de kanatlarımın altına biraz rüzgar diliyorum ki, ayakta kalabilelim..
YAŞAR ŞENYÜZ – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Tüp bebek tedavisinde son gelişmeler

Her çiftin hayali dünyaya sağlıklı bir bebek getirebilmek. Çoğu zaman çiftler uzun bir uğraş gerektirmeden mutlu sona ulaşsa da bu durum herkes için kolay olmayabilir. Ülkemizde bir yılda doğan bebeklerin yaklaşık yüzde 4-5’i tüp bebek tedavisi ile dünyaya geliyor. Bir yıllık korunmasız ilişkiye rağmen gebe kalınamaması olarak tanımlanan kısırlık yüzünden çiftlerin yüzde 15’inin tüp bebek merkezlerine başvurduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Bülent Baysal tüp bebekle ilgili son tedavi yöntemlerini anlattı.
Embriyoskop
Son yıllarda mikroenjeksiyon yöntemi ile yumurtaya sperm enjekte edildikten sonra embriyoları bulunduğu ortamdan (inkübatör isimli dolaptan) dışarı çıkarmadan dakika dakika izleme imkanı veren embriyoskop ile en sağlıklı embriyo seçilebiliyor. Bu sayede daha az sayıda embriyo transferi yapılarak yeterli embriyosu bulunanlarda en doğru embriyoyu seçme imkanı elde ediliyor. Embriyolar gelişimleri değerlendirmek için dış ortama sık sık çıkarılmıyor. Böylece en az riskle uygun ortamda kalıyorlar, gelişim hızları sürekli izlenen embriyoların bilgisayarda kaydedilen görüntüleri ekip tarafından izleniyor ve en iyi performansı gösteren bulunuyor.
Hasta dostu tedavi protokolleri
Son yıllarda antagonist denilen protokol ile 8-9 günlük enjeksiyonu takiben yumurta toplama aşamasına geliniyor. Diğer uygulamalar ile aynı başarı oranlarına sahip olan bu uygulama çok yaygın olarak kullanılıyor. Hasta takibi hastadan hastaya değişiyor ve en yüksek başarı oranlarına ulaşılması hedefleniyor. Yeni geliştirilen 7 gün etkili uyarıcı ilaçlar ile günlük enjeksiyonlar şeklinde değil, daha az enjeksiyonla uygulanabilir hale geliyor. Haftada bir yapılan enjeksiyonlar ve ağızdan kullanılan ilaçlar ile hastaların yani kullanıcı kadınların daha yüksek yaşam kalitesi ve konforu hedefleniyor.
Embriyo dondurulması (Vitrifikasyon)
Tüp bebek uygulamalarında embriyo transferi yapıldıktan sonra geride kalan kaliteli embriyolar ailenin de izni alındıktan sonra ileriki uygulamalarda kullanılmak üzere dondurularak saklanıyor. Embriyolar yeni dondurma metodu vitrifikasyon ile hızlı şekilde dondurularak saklanıyor. Bu yöntem ile dondurulan embriyolar çok sağlıklı şekilde çözünüp iyi gebelik oranları sağlanıyor. Bazen tüp bebek programına girmiş ve folikül gelişimi için yumurtalık uyarıcı ilaçlar kullanan hastalarda yumurtalıkların aşırı uyarılması (hiperstimülasyon sendromu) durumu gelişiyor. Bu durumda embriyo transferi yapmak klinik tabloyu daha da ağırlaştırabileceğinden embriyolar dondurularak saklanıyor ve başka bir adet döneminde, ortalama iki ay sonra hastanın klinik durumu düzelince transfer yapılabiliyor. Dondurulmuş embriyoların kullanıldığı durumlarda yumurtalık uyarıcı ilaç kullanımı ve yumurta toplanması işlemleri gerekmediğinden çifte maddi, manevi daha az yük getiriyor. Rahim içi zarı uygun kalınlığa ve ekoya ulaştığında embriyolar çözülerek transfer ediliyor.
Vitrifikasyon yöntemi ile dondurulmuş embriyolarda eskiden uygulanan slow freezing yöntemi ile dondurulmuş embriyolara göre çok daha yüksek sağlıklı çözülmüş embriyo ve yüksek gebelik oranları elde ediliyor.
Doğurganlığın korunmasında seçenekler (Yumurta ve embriyo dondurulması)
Son yıllarda özellikle 40 yaş öncesi dönemde özellikle meme kanseri sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bir kadın veya erkeğin onkoloji tedavisi ile üreme hücreleri zarar görebilir ve daha sonra kendi hücreleri ile çocuk sahibi olma şansı kalmayabilir. Son yıllarda oldukça fazla sayıda oosit yani yumurta hücresi, embriyo dondurulmuş ve tedavisi tamamlanan, onkologlar tarafından gebelik izni verilen hastalara embriyo transferi yapılıyor
Preimplantasyon genetik tanı (PGT)
Son yıllarda genetik bilim dalında hızlı gelişmeler oluyor. PGT yöntemi ile daha önce genetik hastalıklar nedeni ile çocuklarını kaybetmiş, düşük yapmış birçok aile çocuk sahibi olabiliyor. Bu teknikte deneyimli bir embriyolog tarafından embriyoya zarar vermeden biyopsi yapılması gerekiyor. Böylece DNA dizilimleri bilinen genetik hastalıkların tanısı yapılabiliyor, özellikle akraba evlilikleri ile artan oranda karşımıza çıkabilen tek gen hastalıklarının tanısı yapılabiliyor, bunlar arasında kistik fibrozis, hemofili, talasemi, sickle cell anemi, myotonic distrofi, Gaucher, Tay sachs hastalıkları ilk akla gelenler. İleri kadın yaşı söz konusu olduğunda embriyonun normal görünümlü olmasına rağmen artmış kromozom anomali oranları saptandığı biliniyor. Bu olgularda PGT yapılması gebelik oranlarını artırabiliyor.

​“Lütfi Özkök: Portreler” sergisinde son gün yarın

İstanbul Modern’in yazar ve sanatçı portreleri ile uluslararası alanda tanınan fotoğraf sanatçısı Lütfi Özkök’ün İsveç’teki arşivinden seçkisine yer verdiği“Portreler” sergisi yarın sona eriyor
İstanbul Modern, 1950’li yıllardan itibaren dünyada ve Türkiye’de edebiyat ve sanat alanına yön veren kişilerin portre fotoğraflarını çeken Lütfi Özkök’ün sergisi 15 Kasım 2020’de sona eriyor.
Yazar ve sanatçı portreleri ile uluslararası alanda tanınan fotoğraf sanatçısı Lütfi Özkök’ün hayatını geçirdiği Stockholm’deki arşivinden derlenen seçkide 80 ismin portresine yer veriliyor. Özkök’ün edebiyat dergilerinde yayımlanan yazılarına eşlik etmesi için fotoğraf çekmeye başladığı 1950’lerden 1990’ların sonuna uzanan döneme ait fotoğraflardan oluşan sergide, 24 Nobel ödüllü yazarın aralarında bulunduğu 89 portre bulunuyor.
Şair fotoğrafçı, fotoğrafçı şair
Lütfi Özkök’ün aynı zamanda şair olması, edebiyat ve sanat dünyasını yakından takip etmesi ve öznelerini portrelemeye başlamadan önce onlarla diyaloğa girmesi objektifine yansır. Sergide yer alan Nâzım Hikmet, Samuel Beckett ve René Char gibi isimlerle uzun yıllar dostluğunu devam ettiren Özkök, bu isimlerin farklı zamanlarda portrelerini çekerek hayatlarındaki dönüşümün yüzlerine yansıyan kaydını tutmaya çalışır.
İlk portresi şair Söderberg
Lütfi Özkök ilk portresi şair arkadaşı Lasse Söderberg’e ait. Özkök bu fotoğrafı, Türkiye’deki yayıncısı Hüsamettin Bozok’un talebiyle, eşi Anne-Marie’nin amatör fotoğraf makinesiyle çeker. Maddi gelir elde ettiği ilk portresini ise, 1957 yılında Söderberg’in bir gazete için söyleşiye giderken fotoğrafçı olarak kendisini çağırmasıyla, Kübalı sanatçı Wifredo Lam’ı çekerek gerçekleştirir ve böylelikle profesyonel fotoğrafçılığa adımını atar.
Torununun gözünden Lütfi Özkök
Sergi alanında Özkök’ün torunu Anna Juhlin’in Stockholm Tempo Belgesel Film Festivali’nde genç yönetmenler dalında birincilik kazandığı ve dedesinin yaşamını anlatan “Fil Gibi Evdeki Şair” (Poeten i Elefanthuset) adlı 2010 tarihli belgesel filmi de izleyiciyle buluşuyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

AKUT’tan Son Dakika Açıklaması!

Ülkemizin en önemli afetlerinden 1999 Büyük Marmara Depremi’ndeki rolüyle ülke gündemine giren AKUT, 30 Ekim 2020’de gerçekleşen Ege Deprem’inde; 12 farklı ekip, 153 gönüllü ve 3 arama köpeği arama kurtarma çalışmasına katıldı.
Farklı enkaz noktalarında kurtarma çalışmaları gerçekleştiren AKUT, şu ana kadar 7 canlı kazazedenin enkazlardan çıkarılmasına yardımcı oldu.
Yerin 17,26 kilometre derinliğinde gerçekleşen, büyüklüğü 6.6 ile 6.9 arasında tahmin edilen ve 21 adedinin büyüklüğü 4’ün üzerinde olmak üzere; toplam 107 artçı sarsıntı yaşatan depremde, 12 kişi hayatını kaybederken, 438 kişinin yaralandığı belirtildi. İzmir’de yıkılan ve hasar gören 17 binada ise, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiği bildirildi.
AKUT tarafından yapılan açıklamada ayrıca, İstanbul, İzmir, Kuşadası, Yarımada ve Manisa ekiplerinin bölgeye intikal ettiği ve Ankara, Kocaeli, Bodrum, Denizli, Eskişehir, Fethiye, Kaş ve Marmaris ekiplerinin de bölgeye ulaşmakta olduğu belirtildi.
AKUT hakkında: 1996 yılında kurulan AKUT Arama Kurtarma Derneği, dağ ve diğer doğa kazalarında, doğal afetlerde, yetkisi ve imkânı dahilinde tüm koşullarda, zor durumlarda kalmış, yardıma ihtiyacı olan, yardım talep eden herkesin yardımına koşan, bunu yaparken eğitimli, disiplinli, standartları yüksek ekip ve ekipmanlar kullanan, toplumu bilgilendiren, eğiten, siyaset ile uğraşmayan, tamamen gönüllülük esasına dayalı çalışan bir sivil toplum kuruluşudur.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Ege – İzmir Depremi ile ilgili son dakika gelişmeler

AFAD tarafından yapılan açıklamaya göre Ege Denizi İzmir Seferihisar ilçesi açıklarında 14.51’de 6.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem yerin 17,26 kilometre derinliğinde gerçekleşti.
Son dakika bilgisi olarak AFAD 1’i boğularak olmak üzere 6 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 250 yaralı olduğu bilgisini paylaştı.
AKUT Acil Durum Yönetimi görev başında bölgeden gelecek gelişmeleri yakından takip ediyor. AKUT İzmir, Kuşadası, Yarımada ve Manisa ekipleri bölgeye intikal etmiş, İstanbul, Ankara, Kocaeli, Bodrum, Denizli, Eskişehir, Fethiye, Kaş ve Marmaris ekipleri de deprem ardından bölgeye hareket etmiştir.
AKUT arama kurtarma ekiplerinin ise bu zamana kadar 3 canlı kazazedenin enkazlardan çıkarılmasına yardımcı olduğu bilgisi verildi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Saç dökülmesine son!

Anatolia Diamond, saç dökülmesinde devrim yaratacak ürünlere imza attı.
Doğal formüllü  saç bakım ürünü ile ilgi odağı olan Şahin  Şimşek, 2019 yılında kurduğu saç bakım ürünleri markasıyla adından sıklıkla söz ettirirken, yeni ürünü Anatolia Diamond’ı  dijital bir lansmanla tanıttı.
Sektörde her zaman yaptığım yeniliklerle konuşulan Şahin Şimşek, yeni çıkan ürünlerinin içeriklerini ve ortaya çıkış hikayelerini şu sözlerle anlattı: “Anatolia Diamond saç bakım seti  dökülmüş , zayıflamış, incelmiş bir çok insan bu ürünü kullanarak yüzde yüz faydasını gördü. Hatta yıllardır hiç saçı olmayan bir çok kişi ürünümüzü düzenli olarak kullanması neticesinde yeni saçlarına kavuştu.  Anatolia Diamond saç bakım seti tamamen doğal bitkilerden üretilmiş olup hiç bir yan etkisi bulunmamaktadır. Birkaç laboratuvarda testleri ve analizleri yapıldı. En son SAĞLIK BAKANLIĞI’ndan “ FREE SALES” (SERBEST SATIŞ  SERTİFİKASI) yanı sıra tüm yasal izinlerimizi aldık.”
Anatolia Diamond saç bakım seti ile ilgili çok ciddi bir performans harcadıklarını dile getiren Şahin Şimşek, “Ürünümüz artık her kesimden yoğun ilgi ve alaka görmeye başladı. Bürokratlar, milletvekilleri, bakanlar, yargı mensupları, sanatçılar, kuaförler ve güzellik merkezleri  tarafından kullanılmaya başlandı. Yurt içinde ve yurtdışında belirli bölgelerde bayiliklerimiz oluşmaya başladı” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)