Sadece ağırlık ölçümü yapmayan, vücut yağ oranı, kalp ritmi, iç organ yağ seviyesi gibi çok sayıda değer sunan HONOR Scale 2’yi kullanmak için gerekli 5 nedeni sıraladık.
Gençlere yönelik teknolojik ürünleriyle değer yaratan HONOR, hayatı kolaylaştıran ekosistem ürünlerine bir yenisini ekledi. Türkiye’de online satış kanallarında 229 TL fiyatıyla satışları başlayan akıllı tartı, 14 farklı vücut ölçümü yapması, 50 farklı kullanıcıya kadar veri kaydetmesine ek, rahat ve şık tasarımıyla öne çıkıyor.
Sürdürülebilir bir sağlık takibi için gelişmiş özellikler sunan HONOR Scale 2’nin günlük yaşamın vazgeçilmezi yapacak beş özelliğini sıraladık: Akıllı tartıların en önemli özelliği, ölçümlerinizi arşivleyerek vücudunuzda zaman içerisinde yaşanan değişimleri gösterebilmesidir. Böylece fiziksel aktivitelerin ve yeme alışkanlıklarınızın sonuçlarının da farkına kolayca varabilirsiniz. HONOR Scale 2, bağlantı kurmadan 200’e kadar ölçümü hafızasında saklayabiliyor. Akıllı tartıların genel bir özelliği olmasa da HONOR Scale 2 geçmiş ölçüm verilerine göre kullanıcıları tanıyor ve ölçümü doğru kullanıcıyla eşleştirerek kilo, su oranı, protein, kas kütlesi gibi vücut değerlerini belirli kişinin profiline ekleyebiliyor. Böylece tüm aile bireyleri rahatça kişisel verilerini takip edebiliyor. Geleneksel tartılar sadece ağırlık ölçümü yaparken, akıllı tartılar çok daha fazla sayıda farklı ölçüm ve hesaplama yapabilme yeteneği barındırıyor. HONOR Scale 2 de ağırlık ölçümünün yanı sıra Vücut Kitle Endeksi (BMI), Vücut Yağ Oranı, Kalp Ritmi, İç Organ Yağ Seviyesi, İskelet Kas Kütlesi, Yağsız Vücut Kütlesi, Bazal Metabolizma Hızı, Vücuttaki Su, Protein, Kemik Mineral İçeriği, Vücut Skoru, Vücut Yaşı ve Vücut Tipi gibi değerlerin de bilgisini veriyor. Tüm bu ölçümlerle birlikte vücudunuzla ilgili birçok farklı alanda bilgi sahibi oluyor, sağlık hedeflerinize ulaşmanız kolaylaşıyor. Akıllı tartıları diğerlerinden ayıran bir özellik de içerisinde barındırdığı yetenekli yongalardır. Bu yongalar sayesinde ölçümler en hassas şekilde yapılır. HUAWEI TruFit™ algoritması sayesinde yüksek hassasiyette ölçümler yapabilen HONOR Scale 2, 100 gramlık değişimleri bile kolayca algılayarak, size en net sonuçları veriyor. Yağ, kemik, su, kas oranı gibi değerlerdeki tüm değişimleri gösteren tartı, kullanıcılar için eksiksiz bir vücut analizi sunuyor. Mobil uygulamalar artık hayatımızın her alanında. Akıllı tartılar da mobil cihazlara bağlanabilme yeteneğini Bluetooth bağlantısıyla sağlıyorlar. HONOR Scale 2 de HUAWEI Sağlık uygulamasına bağlanarak, yapılan tüm ölçümleri aktarıyor ve kullanıcılara detaylı bilgi sunabiliyor. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık verileri grafik üzerinde görerek, vücudunuzla ilgili dönemsel bilgilere kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: 5.
Jaguar’ın Yeni Elektrikli Yarış Otomobili I-TYPE 5, Formula E Sezonu Öncesi Tanıtıldı
Borusan Otomotiv’in Türkiye Distribütörü olduğu Jaguar en son teknolojilerle geliştirdiği elektrikli yarış otomobili Yeni Jaguar I-TYPE 5’i Formula E Sezonu öncesinde tanıttı.
Bu yıl ilki 16 Ocak’ta Santiago sokaklarında başlayacak ve toplamda 12 farklı şehirde gerçekleşecek 14 yarıştan oluşan ABB FIA Formula E Dünya Şampiyonası’nda pistlere dönmeye hazırlanan Jaguar Racing, Yeni Jaguar I-TYPE 5 ile oldukça iddialı.
Jaguar Racing’in elektrikli tek kişilik yarış otomobili Yeni Jaguar I-TYPE 5, Jaguar mühendisliğiyle tasarlanan yeni güç aktarma organlarına sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Ağırlığı azaltılmış, ağırlık merkezi düşürülmüş olan araç yeni süspansiyon sistemi sayesinde hızını ve performansını da arttırmış. Son teknoloji ürünü invertörün içeriğinde 24 ayar altın kullanılan Yeni Jaguar I-TYPE 5, daha yüksek iletkenlik seviyesiyle de fark yaratıyor.
Jaguar Racing’in all-electric şampiyonasına katıldığı 2016 yılından beri takımın bir parçası olan tecrübeli pilot Mitch Evans’a, bu yıl katıldığı her Formula E sezonunda yarış kazanmayı başarabilmiş bir isim olan Sam Bird eşlik edecek.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Pozitif disiplin için 5 öneri
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Merak Eden Çocuk Okulları (BÜMED MEÇ), farklılıklara duyarlı ve saygılı, kendi öğrenme sorumluluğunu alabilen, özgüvenli bireyler yetiştirirken pozitif disiplin anlayışına eğitiminin bir parçası olarak yer veriyor. Peki pozitif disiplin nedir, aileler çevrim içi (online) eğitim sürecinde bu konuda neler yapabilir?
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Merak Eden Çocuk Okulları (BÜMED MEÇ) Koşuyolu Yerleşkesi Okul Müdür Bora SİNÇ, “Pozitif disiplin, çocukların kendi hareketlerini kontrol edebilmelerine ve problemlerini çözmelerine yardımcı olan bir yönetim tekniğidir” diyor ve çevrim içi (online) eğitim sürecinde pozitif disiplini desteklemek için ailelere önerilerde bulunuyor.
1. Duygular konusunda konuşun: Fiziksel temasın mümkün olduğunca az olduğu bugünlerde duygusal teması güçlü tutmak önemli. Birlikte olmak, sevgi ve paylaşım tüm aile üyeleri için iyileştirici ve güçlendiricidir. Bu süreçte çocukların günlük rutinlerini devam ettirirken çocuklarla bolca sohbet etmek hem kaygılarını fark etmenizi hem de onları daha iyi anlayarak desteklenmesi gereken noktaları fark etmenizi kolaylaştırır.
2. Özgüven konusunda cesaretlendirin: Özgüveni destekleyici, açıklayıcı, neyi-neden yapması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyan cümleler bu konuda size yardımcı olabilir. Unutmayın, bireyin kendi yeteneklerini ve duygularını tanıması, kendini sevmesi ve kendine güvenmesi olarak tanımlanan özgüven, pek çok beceri gibi erken çocukluk döneminden itibaren gelişir. Siz de özgüven duygusunun gelişimine olumlu katkı sağlamak için çocukların mizaç özelliklerini zedelemeden, çabalarını takdir edecek yaklaşımlar sergileyebilir, ona yaşına uygun sorumluluklar vererek, düşüncelerine saygı duyduğunuzu hissettirebilirsiniz.
3. Açıklamalar yapın: Online dersler sürecinde gerekliliği açıklanmadan davranışı kazanmaya zorlanması (mikrofon ve kamera kontrolü vb), öğrencilerin kendi öğrenme ve kontrol süreçlerinde sorumluluk almalarını geciktirebilir. Bu konuda tepki değil, açıklama yapmak destekleyici bir davranış olabilir. Çünkü tepki gösterdiğinizde kontrolü karşı tarafa bırakmış olursunuz ve sınırlarınız kaybolup gider. Açıklama yaptığınızda ise olasılıklar ve seçenekler de arkasından gelir.
4. Sürekli yapması ve yapmaması gerekenleri söylemeyin: Pozitif, etkili ve doğru temeller yaratmak istiyorsanız, kullandığınız dilin de önemli olduğunu unutmayın. Çocuğa sürekli olarak ne yapması ve ne yapmaması gerektiğini söylemek çocuklarının öz denetimlerini kazanmalarını engellerken onların gerçek yaşama hazırlanmasını da zorlaştırabilir.
5. Sınırlar konusunda net olun: Pozitif disiplin, sınırsızlık anlamına gelmiyor. Sınırlar, kim olduğumuzu veya olmadığımızı gösterir ve hayatımıza yön veren kişisel çizgilerdir. Her insan sınırlara ihtiyaç duyar. Siz de çocuğunuzun yaşını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak sınırlarınızı tanımlayın. Annenin kendi alanı, babanın kendi alanı, çocuğun kendi alanı, anne-babanın ortak alanı, anne-baba-çocuğun ortak alanını hem fiziksel hem de duygusal anlamda hep birlikte netleştirin.
Çocuklarımıza gösterdiğimiz sevgimiz, saygımız, hoşgörümüz ve güvenimiz onların zamanla öz denetim bilinciyle yaşama kolay uyum sağlayabilen aynı zamanda da kendi öğrenme sorumluluklarını alabilen bireyler olmalarını sağlayacaktır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
İnsani Gelişme Endeksinde 5 sıra yükselen Türkiye ikinci kez en yüksek insani gelişme kategorisinde
Türkiye, İnsani Gelişme Endeksi’nde 189 ülke arasında 54’üncü sırada yer alarak üst üste ikinci kez “çok yüksek insani gelişme” kategorisine girdi. İnsani gelişmedeki ilerlemenin ölçütü olan endekste, Türkiye son 29 yılda yüzde 40,7’lik artış kaydetti.
İnsani Gelişme Raporu’nun “Önümüzdeki Sınır: İnsani Gelişme ve Antroposen” başlıklı 30. Yıl Baskısında, bu sene ilk defa, ülkelerin doğaya uyguladığı baskıyı ortaya koyan yeni bir endekse de yer verildi. Endekse göre, dünyada hiçbir ülke, gezegenimiz üzerinde ağır baskı yaratmadan çok yüksek insani gelişmeyi henüz başarabilmiş değil. Rapor bu yanıyla, insanların gezegenin geleceğini şekillendiren baskın güç olduğu Antroposen adlı yeni bir jeolojik çağa girdiğimiz bu dönemde, dünya liderlerine doğa üzerindeki ağır baskıları azaltmaları yönünde bir çağrı niteliğinde.
Ankara, 15 Aralık 2020 – Türkiye, 2020 İnsani Gelişme Raporu’nda yayımlanan İnsani Gelişme Endeksi’nde 0,820 puan ile 189 ülke ve bölge arasında 54’üncü oldu ve geçen yıl 59’uncu olarak girdiği “çok yüksek insani gelişme” kategorisindeki yerini pekiştirdi. Odağına insanı alan, insani gelişmeyi bu ölçüte göre değerlendiren endekste Türkiye son 29 yıl içinde yüzde 40,7’lik artış kaydetti.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 2019 yılı verileri baz alınarak hazırlanan İnsani Gelişme Endeksi, Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi, Toplumsal Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi, Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi’nin yanı sıra bu yıl ilk kez hazırlanan Gezegensel Baskılara Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi’ni de içeren “2020 İnsani Gelişme Raporu” yayımlandı.
Ülkelerin resmi istatistik kurumlarından ve güvenilir uluslararası kurumlardan elde edilen veriler ışığında hazırlanan İnsani Gelişme Endeksi, uzun ve sağlıklı yaşam, bilgiye erişim ile kabul edilebilir bir yaşam standardı gibi üç temel boyutta ortalama insani gelişme düzeyinin uzun vadeli takibi sonucunda oluşturuluyor.
Dünyada en çok bilinen kalkınma göstergelerinden biri olan endekse göre İnsani Gelişme Endeksi’nde 0,957’lik değerle Norveç ilk sırada yer aldı ve zirvedeki yerini korudu. Norveç’i 0,955’lik değerle İrlanda ve İsviçre, 0,949’luk değerle Hong Kong ve İzlanda izledi.
Geçen yıl kaydettikleri İnsani Gelişme Endeksi değeriyle listenin en altında yer alan ülkeler ise, 0,394’lük değerle Nijer, 0,397’lik değerle Orta Afrika Cumhuriyeti, 0,398’lik değerle Çad, 0,433’lük değerle Güney Sudan ve 0,433’lük değerle Burundi oldu.
Bu dönemde, çok yüksek insani gelişme kategorisindeki ülkelerin ortalama endeks değeri 0,898, Avrupa ve Orta Asya ülkelerinin ortalama endeks değeri ise 0,791 olarak hesaplandı.
İnsani gelişmedeki ilerlemenin ölçütü olan endekste, Türkiye son 29 yılda önemli bir gelişim gösterdi. Türkiye’nin 1990’da 0,583 olarak hesaplanan endeks değeri, geçen yıl 0,820’ye çıkarak toplamda yüzde 40,7’lik artış gösterdi.
Türkiye’de 1990-2019 arasında beklenen yaşam süresi 13,4 yıl artarak 77,7’ye, ortalama öğrenim süresi 3,6 yıl artarak 8,1’e, beklenen öğrenim süresi ise 7,7 yıl artarak 16,6’ya ulaştı. Bu dönemde, ülkede kişi başına Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) yaklaşık yüzde 121,4’lük bir artış göstererek 27.701 Dolara yükseldi.
İnsani gelişme dağılımındaki eşitsizliğe uyarlanmış endekste ise Türkiye’nin değeri boyut endekslerinin dağılımındaki eşitsizliğe bağlı olarak yüzde 16,7’lik bir kayıpla 0,683’e düştü. Çok yüksek İnsani Gelişme Endeksi değerine sahip ülkelerin eşitsizlik nedeniyle kaybı ortalama yüzde 10,9 olurken, Avrupa ve Orta Asya’da bu oran yüzde 11,9 olarak kaydedildi.
Raporda, üreme sağlığı, kadınların güçlenmesi ve ekonomik faaliyetler alanlarında toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklere ilişkin bulguların yer aldığı Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi de açıklandı.
Ülkelerin gezegene baskılarını hesaba katan yeni bir İnsani Gelişme Endeksi: GİGE
İnsani Gelişme Raporlarının 30’uncu yılında yayımlanan “Önümüzdeki Sınır: İnsani Gelişme ve Antroposen” başlıklı rapora göre, COVID-19 küresel salgını, dünyanın karşı karşıya olduğu en yeni kriz ancak, insanların doğa üzerindeki baskısı son bulmazsa, krizlerin sonuncusu olmayacak.
Rapor bu bağlamda, ülkelerin karbondioksit emisyonu ve madde ayak izlerinden oluşan iki yeni unsuru daha hesaplamalara katarak İnsani Gelişme Endeksi’ni uyarlayan yeni bir insani gelişme endeksi daha ortaya koydu. “Gezegensel Baskılara Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi (GİGE)” adlı deneysel nitelikteki bu yeni küresel endeks, bir yanda gezegene baskıları azaltırken diğer yanda yoksulluk ve eşitsizliklerle mücadele etmenin gerekliliğini gösteren, yeni bir insani gelişme ölçüsü getiriyor.
Endekse göre, dünyada hiçbir ülke, gezegenimiz üzerinde ağır baskı yaratmadan çok yüksek insani gelişmeyi henüz başarabilmiş değil. Rapor bu yanıyla, dünya liderlerine insani gelişmede ilerlerken çevre ve doğa üzerindeki ağır baskıları azaltmak için cesur adımlar atma yönünde bir çağrı niteliğinde.
Antroposen veya İnsan Çağı, insanlık tarihinde ilk defa, gezegenin insanları şekillendirmesi yerine insanların gezegenin geleceğini şekillendiren baskın güç olduğu yeni bir jeolojik çağ olarak tanımlanıyor. Rapora göre, insanlığın ve gezegenimizin yeni bir jeolojik çağa girdiği bu dönemde, tüm ülkelerin, insanların gezegene yaptıkları tehlikeli baskıları eksiksiz göz önünde tutarak kendi ilerleme yollarını yeniden tasarlamaları ve değişimi önleyen devasa güç ve fırsat eşitsizliklerini ortadan kaldırmalarının zamanı geldi.
İnsani Gelişme Endeksi’ni ülkenin kişi başına karbondioksit emisyonu ve madde tüketim düzeyine göre uyarlayan ve 2019’daki verilere dayanarak hazırlanan endekste Türkiye, 0,746 değerle 169 ülke arasında 44’üncü konumda yer aldı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
İstanbul Havalimanı “5 Yıldız” ile Dünya Lideri Oldu
Benzersiz mimarisi, güçlü alt yapısı, üstün teknolojisi ve sunduğu üst düzey yolculuk deneyimi ile dünya havacılık sahnesinde emin adımlarla yükselen İstanbul Havalimanı, uluslararası alanda en önemli havacılık kuruluşlarından Skytrax’in değerlendirmesine göre “5 Yıldızlı Havalimanı” ödülüne layık görüldü. İstanbul Havalimanı, Kovid-19 salgınına karşı aldığı önlemler sayesinde “5 Yıldızlı Kovid-19 Önlemli Havalimanı” ödülünün de sahibi olarak her iki ödülü aynı anda alan dünyadaki iki havalimanından biri oldu.
Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı İstanbul Havalimanı, dünya çapında kazandığı ödüllerle Türk havacılığının gururu olmaya devam ediyor. Yakın zaman önce dijital alt yapısı ve teknolojik gelişmişliği sayesinde Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından düzenlenen “16th ACI Europe Awards” kapsamındaki Dijital Dönüşüm kategorisinde “En İyi Havalimanı” olarak tescillenen İstanbul Havalimanı, ödüllerine bir yenisini daha ekledi.
1989 yılında kurulan Londra merkezli havacılık enstitüsü Skytrax tarafından “5 Yıldızlı Havalimanı” olarak nitelendirilen İstanbul Havalimanı, dünyada bu unvanı alma başarısı gösteren 8 global aktarma merkezi havalimanı arasına ismini altın harflerle yazdırdı. Ayrıca, Kovid-19 salgını sürecine özel olarak verilen “5 Yıldızlı Kovid-19 Önlemli Havalimanı” ödülünü de almaya hak kazanan İstanbul Havalimanı’nın; Roma’daki Fiumicino Havalimanı’nın, Doha’daki Hamad Uluslararası Havalimanı’nın ve Bogota’da bulunan El Dorado Havalimanı’nın ardından bu unvana erişen dünyadaki dördüncü havalimanı olduğu belirtildi. Bu başarılarının yanı sıra İstanbul Havalimanı dünyada ‘5 yıldız’ alan en büyük terminale sahip havalimanı olma başarısını da gösterdi.
Skytrax ödülleri öncesinde, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün vermiş olduğu ‘Havalimanı Pandemi Sertifikası’nı alan, ardından Avrupa Birliği Havacılık Emniyeti Ajansı’nın (EASA) yayınladığı “Covid-19 Havacılık Sağlık Emniyeti Protokolünü” imzalayan İstanbul Havalimanı; Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından verilen “Havalimanı Sağlık Akreditasyonu” sertifikasını ise dünyada alan ilk havalimanı olmayı başardı.
İstanbul Havalimanı zorlu değerlendirmeden ‘5 Yıldız’ ile çıktı!
Uluslararası hava taşımacılığı araştırma kuruluşu olan Skytrax, 1989 yılından bu yana havalimanı ve havayollarına kalite denetimi, yıldız derecelendirmesi ve kalite kıyaslama hizmetleri sağlıyor. Kapsamlı düzenlemeler ve detaylı hazırlık süreci sonrasında 3 gün süren yoğun fiziki denetimlerin sonucunda, İstanbul Havalimanı’nın yolcu deneyimindeki mükemmelliği uluslararası bir kurum tarafından “5 Yıldız” ile onaylanmış oldu. İstanbul Havalimanı ‘5 Yıldız’ alan havalimanları arasında en büyük terminale sahip olarak ne denli zor bir başarıya imza attığını da göstermiş oldu.
Denetmenler, mimarisi ve teknolojisiyle dünyanın en iyi havacılık merkezlerinden biri olan İstanbul Havalimanı’nda giden yolcu, transfer yolcu ve gelen yolcu deneyimini etkileyen otopark, toplu ulaşım, web sitesi, mobil uygulama, güvenlik/pasaport kontrol, temel yolcu hizmetleri, mağazalar, yeme içme alanları, bagaj alım gibi her temas noktasını deneyimleyerek; bu noktalarda sunulan hizmeti, hizmete erişim kolaylığını, yolcu konforunu titizlikle inceledi. Detaylı şekilde değerlendirilen 800’e yakın kritere ek olarak, salgına yönelik alınan tedbirler de notlamaya tabi tutuldu.
Yolcu seyahat deneyimini etkileyen her noktanın, kapsamlı şekilde değerlendirildiği denetimlerde güvenlik, check-in, pasaport, gümrük, temizlik, bagaj alım gibi temel süreçlerle beraber temel hizmetler, yeme içme alanları, alışveriş noktaları, lounge gibi misafirlere dokunan her nokta detaylı şekilde uzmanlar tarafından incelendi. Pandemi süreciyle beraber pandemiye yönelik alınan tedbirler de kalite denetiminde ek olarak ele alındı. Skytrax uzmanlarının uzun denetimleri sonucu 2 önemli ödüle kavuşan İstanbul Havalimanı, yolcu deneyimindeki mükemmelliğe verdiği önemi tescillemiş oldu.
“İstanbul Havalimanı’nda hayali gerçeğe, gerçeği de liderliğe taşıdık!”
İstanbul Havalimanı’nın dünyaca ünlü havacılık değerlendirme kuruluşu Skytrax tarafından iki büyük ödüle lâyık görülmesi hakkında değerlendirmelerde bulunan İGA Havalimanı İşletmesi İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kadri Samsunlu; “Henüz açılışının üstünden 2, tam kapasite operasyonlara başlamasının üstündense 1.5 yıl geçmiş bir havalimanın Skytrax gibi dünya çapında önemli bir havacılık otoritesi tarafından hem ‘5 Yıldızlı Havalimanı’ hem de ‘5 Yıldızlı Kovid-19 Önlemli Havalimanı’ olarak değerlendirilmesi eşine benzerine az rastlanan bir durum. Şunu gururla söyleyebilirim ki İGA olarak, biz bunu İstanbul Havalimanı’nda başardık. Havalimanımızda müşteri odaklı bir kültür oluşturduk, bunu daha da ilerleteceğiz, bu yöndeki çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz. Global aktarma merkezi havalimanları arasında Doha, Hong Kong, Münih, Seul Incheon, Şanghay, Singapur ve Tokyo’nun ardından dünyada ‘5 Yıldız’ alan 8. hub havalimanıyız. Havalimanlarında uygulanan Kovid-19 tedbirleri açısından da ‘5 Yıldızlı Kovid-19 Önlemli Havalimanı’ ödülünü alan dünyada dördüncü havalimanı olduk. Her iki ünvanı dünyada aynı anda taşıyabilense ikinci havalimanıyız. İstanbul Havalimanı diğer tüm özelliklerinin yanı sıra ‘5 Yıldız’ alan havalimanları arasında en büyük terminale sahip olanı. Bildiğiniz gibi, Skytrax tarafından verilen bu önemli ödüllerden hemen önce Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından düzenlenen “16th ACI Europe Awards” kapsamında Dijital Dönüşüm kategorisinde ‘En İyi Havalimanı’ olarak seçilmiştik. Tüm bu kıymetli ve prestijli ödüller, en başta yolcularımız olmak üzere dünyadaki havacılık otoritelerinin İGA’ya ve İstanbul Havalimanı’na ne denli güvendiklerinin birer kanıtı. Şunun özellikle altını çizmek isterim; inandıkları değerler uğrunda vazgeçmeden emin adımlarla yürüyenler, er ya da geç hayal ettikleri hedeflere ulaşırlar. Biz de İGA olarak, İstanbul Havalimanı’nda önce hayali gerçeğe, şimdi de gerçeği liderliğe taşıdık! Böylesi bir başarıyı gerçekleştirebildiğimiz için ülkemiz adına gururlu ve de mutluyuz. Bu başarıyı sağlamamızda emeği geçen herkese ve tüm çalışanlarımıza, teşekkür etmek istiyorum. İlk günkü heyecan ve hevesle ülkemizi, İstanbul Havalimanını dünyanın en önemli havacılık merkezi haline getirmek için çalışmalarımıza var gücümüzle devam edeceğiz.” dedi.
Skytrax’in CEO’su Edward Plaisted; “İstanbul Havalimanı’nın prestijli 5 Yıldızlı Havalimanları arasına katılmasından büyük bir mutluluk duyuyoruz. Bu, İstanbul Havalimanı’ndaki yüksek standartların sağlanmış olduğunu gösteren hak edilmiş bir başarıdır. İstanbul Havalimanı, 3 buçuk yılda tamamlanan 90 milyon yolcu kapasitesine sahip terminaliyle dikkat çeken bir mühendislik başarısı. Bu büyük havalimanının yolcu olanakları etkileyici çeşitlilikte ve farklı terminal bölgelerine erişim oldukça kolay. İstanbul Havalimanı 5 Yıldızlı Kovid-19 Havalimanı Güvenlik Derecelendirmesini de almaya hak kazandı. Bu derecelendirme, havalimanının koronavirüs yayılımını azaltmak için aldığı kapsamlı önlemlerin yanı sıra tüm bu protokollerin uygulanmasını sağlayacak ayrı bir Hijyen Takımının hayata geçirilmesi gibi kapsamlı önlemlerden oluşmaktadır.” ifadelerini kullandı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Verileri korumak 5 adımda mümkün
Zor bir yılı geride bırakıyorken, yeni yılda verilerin korunması da önem arz ediyor. Hem kişisel hem de şirket verilerinin ciddi kayıplara uğradığı 2020’den ders çıkarılması gerektiğini belirten Veri Kurtarma Hizmetleri Genel Müdürü Serap Günal, yeni yılda verileri güvende tutmak isteyenlerin dikkate alması gereken 5 öneriyi sıralıyor.
Fidye yazılımı saldırıları ya da beklenmedik disk arızaları, her ne olursa olsun verilerin kaybı sahiplerini zor duruma sokuyor. 2020 yılında birçok şirketin finansal verilerini, çoğu bireysel kullanıcının da kişisel verilerini gerek kullanıcı hatası gerek siber saldırı ya da cihaz arızası yüzünden kaybettiğine dikkat çeken Veri Kurtarma Hizmetleri Genel Müdürü Serap Günal, yeni yılda bu kayıplara dur demek için herkesin dikkat etmesi gereken önemli veri koruma adımlarını paylaşıyor.
Bu Yıl Siber Saldırılar ve Kullanıcı Hataları Verilerin Kaybını Artırdı
Şirket ya da kişisel veriler fark etmeksizin siber saldırganlar için verinin değeri, verinin sahiplerine oranla daha yüksek konumda bulunuyor. Bu nedenle de verilerini koruma altına almayan kullanıcı ve şirketlerin başına hep aynı sonlar gelebiliyor. Ayrıca hem şirketlerdeki çalışanların hem de bireysel kullanıcıların cihazları üzerinde gerçekleştirdiği birçok hatanın da veri kaybını ciddi oranda tetiklediğini aktaran Serap Günal, verilerin siber saldırılardan korunmasının veya olumsuz durumlarda kurtarılmasının farkındalık ile doğru orantılı olduğunun altını çiziyor. Değerli verilerin siber saldırılara ya da cihaz arızalarına karşı korunması gerektiğinin bilincine dikkat çeken Günal, kullanıcıların verilerinin kurtarılması için de profesyonel destek almayı geciktirmemesi gerektiğini de hatırlatıyor.
Verileri Korumak İçin 2021’de Neler Yapılmalı ve Yapılmamalı?
Veri Kurtarma Hizmetleri Genel Müdürü Serap Günal, sık karşılaşılan durumlara karşı kullanıcıların yapması ve yapmaması gerekenleri sıralıyor;
1. Artık hesaplar için iki faktörlü kimlik doğrulama şart! İki faktörlü kimlik doğrulama (2FA), verilere erişimde kullanıcıları doğrulamak için ikinci bir adım ekleyerek siber saldırıya karşı ekstra bir koruma katmanı sağlıyor. 2FA, hackerler hesabınıza giriş yapmaya çalıştığında sizi bilgilendirirken, ikinci kimlik kodunu girene kadar da hackerlere erişim izni vermiyor. Kodu almak için SMS metni, sesli posta veya 2FA / MFA uygulamaları gibi birçok farklı seçeneği kullanabilirsiniz.
2. Parolaları korumanın vakti geldi. Her hesap için aynı parolanın yeniden kullanılması, hepsinin savunmasız kalmasına neden olabilir. Kötü niyetli kişiler, önceden sızdırılmış hesap kimlik bilgilerini alarak ve yeniden kullanıldıklarını umarak, bunları farklı sitelerde deniyor. Sonuç olarak genellikle başarılı oluyorlar. Have I Been Pwned gibi web sitelerini kullanarak e-posta adreslerinizin ve onlarla ilişkili şifrelerin geçmişte tehlikeye girip girmediğini kontrol edebilirsiniz. Yeni yılda, birden çok, farklı, karmaşık parolaları kullanmanız gerektiğini de unutmayın.
3. Oltaya gelmeyin, kimlik avı saldırılarına karşı tetikte olun. Sosyal medyada ya da e-posta kutularında fark etmeksizin her an her yerde bir kimlik avı saldırısına maruz kalabilirsiniz. Gerçekçi olmayan e-postalarla sizi sahte sitelere yönlendiren ya da kötü amaçlı yazılımları bağlantılara tıkladığınız anda cihazlarınıza yerleştiren hackerler, verilerinizi ele geçirebiliyor. Verileri siber güvende tutmanın ilk yolu olarak bu tarz hileli oyunlara karşı dikkatli olmak gerekiyor.
4. Cihazlarınız bozulmaya başladığında harekete geçin. Bir sabit sürücünün ömrü uzun olsa da sonsuza kadar değil. Elbet bir noktada aşınma ve yıpranma nedeniyle kullandığınız sabit sürücü kullanılamaz hale gelecektir. Bilgisayarınızın alışılmadık derecede sıcak olması, ekranda ani donmalar, şiddetli anlamsız sesleri duymanız size sabit sürücünüz hakkında alarmlar veriyorken, bu alarmları ciddiye alıp profesyonel destek almanız gerektiğini unutmayın.
5. Müdahale etmeyin, bir bilene danışın. Verilerin çoğu cihazlara gerçekleştirilen yanlış müdahalelerden dolayı kurtarılamıyor. Bir eylemin sonucunda başarı elde edildiği düşünülen herhangi bir profesyonel olmayan tekniğin verilerinizi yok edeceğini göz ardı etmeyin. Verilerin kurtarılması için uzmanlarından, standartları yüksek laboratuvarlara sahip veri kurtarma merkezlerinden destek almayı geciktirmeyin.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
CHP Uşak Milletvekili Yalım, Tunus’a yapılacak 5 milyon dolarlık yardıma tepki gösterdi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Uşak Milletvekili Özkan Yalım, yazılı bir açıklama yaparak elektrik faturalarına eklenen yeni girdi ve Tunus’a COVİD – 19 pandemisi için yapılan 5 Milyon Dolar tutarındaki yardıma tepki gösterdi. Türkiye Cumhuriyet’i, COVİD – 19 salgını sebebiyle Tunus’a 5 milyon Dolar tutarın nakdi yardım yapacağını Resmî Gazete’de duyurdu. COVİD – 19 pandemisiyle beraber alınan önlemler neticesinde Türkiye’deki esnaf ve işletmecilerin zor günler yaşadığı biliniyor. Konuyla ilgili CHP Uşak Milletvekili Özkan Yalım yazılı bir açıklama yaparak, Resmî Gazete’de yayınlanan kararı eleştirdi. Yalım, elektrik faturalarına eklenen yeni girdilere de değindi. “BUGÜN NEFES ALMAK İÇİN BİN BİR ÇARE FIRSAT ARAYAN HALKA YARDIM EDİLMEZKEN, İKİ YENİ GELİŞME YAŞANDI” Esnafın zor durumda olduğuna vurgu yapan Milletvekili Yalım “Tüm Dünya, COVİD – 19 pandemisiyle beraber yeni önlemler alarak, bu süreçte en az zararla çıkmak için çabalarken, Türkiye’de de önlemler alındı. Önlemlerle beraber esnafımız, işletmecilerimiz zor bir döneme girdi. Gelir elde edemeyen vatandaş dükkanını, lokantasını, kahvehanesini kapatmak zorunda kaldı ve bu süreçte hükümet tarafından kendilerine yardım eli uzatılmadı. Yardımlar bir yana, yapılan zamlar, verilen krediler, ışığı dahi açılmadığı halde alınan vergi ve faturalar. Hepsi esnafın omuzlarına birer birer bindi. Bugün nefes almak için bin bir çare fırsat arayan halka yardım edilmezken, iki yeni gelişme yaşandı” dedi. “VATANDAŞIN CEBİNDEKİ 3 KURUŞ PARA DA TUNUS’A GİDİYOR Elektrik faturalarına eklenen girdi ve Tunus’a yapılan yardımı dile getiren Milletvekili Yalım, “Bunlardan ilki elektrik faturaları konusunda yapılan yenilik. Artık vatandaş, dağıtım şirketinin yediğini, içtiğini, gezdiğini kendi cebinden ödeyecek. Evet, alınan karar bu şekilde. TRT payının alt kısmında bir girdi daha olacak. Elektrik dağıtım şirketinin keyfi ve şahsi giderleri vatandaşın faturasına yansıyacak. Hükümet deyim yerindeyse kendi vatandaşının cebindeki 3 kuruşa göz dikti. Peki bu para nereye gidiyor? Vatandaşın cebindeki 3 kuruş para da Tunus’a gidiyor. Ekonomimiz çok iyi olduğu için, esnafımız, vatandaşımız bolluk içerisinde, dert tasa yaşamadan bir hayat sürdüğü için (!), Tunus’a COVİD – 19 pandemisinde destek olmak için 5 milyon dolar yardım yapılacak” ifadelerini kullandı. “TAKDİR YÜCE MİLLETİMİZİNDİR” Halkın seçimde cevap vereceğini belirten Yalım, “Geçim sıkıntılarıyla hayatına devam etmeye çalışan vatandaşa, dükkanına kilit vuran esnafa destek yok, hibe hiç yok, üstüne faturalara yeni girdiler var ama Tunus’a 5 milyon Dolar yardım yapılabiliyor. Bugün, kendilerinin o koltuklarda oturmasını sağlayan halkı unuttular ancak halk kendisine yapılanları unutmayacaktır. Takdir yüce milletimizindir” şeklinde konuştu. UŞAK – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Ekmekleri en iyi saklamanın 5 püf noktası
“Ekmek parası” diyebileceğimiz kadar öncelikli, “ekmeğini taştan çıkarmak” deyimini dilimize yerleştirecek kadar kıymetli ekmeğin buğday başaklarının serpilip büyümesiyle başlayan yolculuğu, sofralarımızda müthiş bir besin ve lezzet kaynağına dönüşmesiyle son buluyor. Hem öğünlerin hem kültürün vazgeçilmezi ekmeğin lezzeti kadar, uzun ömürlü olması ve israf edilmemesi de oldukça önemli. Peki öğünlerin vazgeçilmezi ekmekler nasıl muhafaza edilmeli?
Yapılan araştırmalar, dünya genelinde her yıl 1.3 milyar ton gıdanın kayıp ya da israf edildiğini gösteriyor. Bu rakam insanların tüketimi için üretilen gıdaların 3’te 1’inin israf edildiği anlamına geliyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2011’de kurduğu Gıda Kaybı ve İsrafının Azaltılması İçin Gıdanı Koru (Save Food) Küresel İnisiyatifi’nin bölgesel devamı olan “Sıfır Atık Sıfır Açlık: Gıda Kayıpları ve İsrafını Azaltmak İçin Destek Projesi”nin sonunda, FAO’nun teknik desteğiyle Türkiye’de de gıda kaybı ve israfına ilişkin ilk ulusal stratejisi ve eylem planı hazırlandı.
Endüstriyel fırınlara, usta fırıncılara ve mutfakta harikalar yaratanlara özel ekmekçilik ürünleriyle farklı çözümler geliştiren Lesaffre Türkiye, alanında uzman olduğu ekmek konusunda israfı önlemek adına farkındalık artırmayı hedefleyen yöntemler sunuyor. Sofraların vazgeçilmez lezzeti ekmeklerin bozulmaması ve bayatlamaması için alınması gereken önlemlerin başında tabii ki yenilebilecek miktarda ekmek satın almak geliyor. Ancak bunu bir türlü yapamıyor ve alışveriş esnasında elinizi bol tutuyorsanız, aldığınız ekmekleri uzun süre saklamak ve israfa engel olmak adına sizler için önerilerimiz var.
Lesaffre Türkiye markasının Baking Center ve İnovasyon Direktörü Kerem Çetin, ekmekleri saklamanın ve uzun süre kullanmanın en başarılı 5 yöntemini şöyle sıralıyor.
1- Buzdolabında bekletmemek önemli!
Ekmeklerin buzdolabında saklanmasının iyi bir alternatif olmadığını belirten Çetin, şunları söylüyor: “Ekmek, buzdolabına girdikten sonra içindeki karbonhidrat molekülleri “retrogradasyon” yani “geriye hareket” durumu yaşar. Bu durum sonucunda, ekmeğin içindeki moleküller kristalize olarak ekmekten ayrışır. Böylece ekmek hem çok daha hızlı bayatlar hem de ne yazık ki lezzetini kaybeder. Bu nedenle, 2-3 günlük bir süre için ekmekleri oda sıcaklığında muhafaza etmek, buzdolabından daha doğru bir tercih olacaktır.”
2- Ekmeği uzun süre saklamak için bir alternatif: Dondurucu
Ekmeğin buzdolabına göre dondurucuda saklanmasının daha iyi bir alternatif olduğunu belirten Çetin, şunları söylüyor: “Ekmek, buzdolabına girdikten sonra içindeki karbonhidrat molekülleri “retrogradasyon” yani “geriye hareket” durumu yaşar. Bu da ekmeğin daha hızlı bayatlamasına yani ekmek içi ve kabuk yapısının sertleşmesine neden olur. Eğer ekmeği daha uzun süre saklamak istiyorsak, en doğru seçenek dondurucuda saklamak olacaktır. Retrogradasyon olayı, dondurucuda çok daha düşük seviyede gerçekleşmektedir. Bu yöntemi uygularken, dondurucudan çıkarıp çözdürdüğümüz ekmeği tekrar dondurucuya koymamamız gerektiğini unutmamalıyız. Bu nedenle, ekmeğinizi dondurucuya porsiyonlar halinde koymanızı tavsiye ederiz. Eğer dondurucuda saklama imkanımız yoksa, onun yerine hava almayacak şekilde kapta veya klipsli gıdaya uygun poşetlerde saklanması daha sağlıklı bir çözüm olacaktır. Ancak küflenme riskinden dolayı, bu şekilde uzun süre saklamak da mümkün olmayacaktır. Koruyucu içermeyen bir ekmek, küflenmeden ortalama 3-4 gün saklanabilir.
3- Oda sıcaklığında en fazla iki gün muhafaza edilebilir
Alınan ekmeği kısa sürede tüketeceğinizi düşünüyorsanız, oda sıcaklığında da muhafaza etmeniz mümkün. Ekmeğinizi iki günden fazla olmamak kaydıyla, ortalama 20ºC oda sıcaklığında, kiler veya ekmek kutusu gibi doğrudan güneş ışığından uzak, serin ve kuru bir yerde bekletebilirsiniz. Aksi halde neme maruz kalan ekmek hızlıca küflenebilir.
4- Soğuduktan sonra bütün halde saklayın
Ekmekleri, kendi doğal nemini hapsetmesine yardımcı olacak şekilde saklamak da önemli püf noktalar arasında yer alıyor. Kağıt ambalajlarda saklamak yeterli olmayabilir; çünkü birçok kağıt hava geçirir. Sıcak ekmeklerin kağıt ambalajlara konması, tüketicileri yanıltmamalı. Sıcak bir ekmeğin sağlıklı bir şekilde soğuması için, havayla temasa ihtiyacı vardır. Sıcak ekmek, bulunduğu ambalajda nemlenmeye neden olur ve bu küflenmeyi hızlandırabilir. Ancak ekmek soğuduktan sonra hava ile temasını kesecek ambalajlar veya saklama kapları tercih edilebilir. Ekmeği bütün olarak muhafaza etmek ise, nem kaybını yavaşlatarak ekmeğin raf ömrünün uzamasına yardımcı olacaktır.
5- Donmuş ekmek oda sıcaklığında çözülmeli
Dondurucuda muhafaza edilen ekmek, oda sıcaklığında çözülmesi beklendikten sonra afiyetle tüketilebilir. İlk tazeliğini yeniden elde etmek için fırında veya ekmek kızartma makinesinde birkaç dakika ısıtmanızı tavsiye ederiz.
Lesaffre hakkında:
165 yılı aşkın tecrübesi, dünya üzerinde 5 kıtaya yayılmış üretim tesisleri ve kaliteli ürünleriyle maya endüstrisinde global referans olan Lesaffre, Türkiye pazarında önemli bir yere sahip. Türk fırıncılık sektörünün ana oyuncularından biri olan Lesaffre Türkiye; Özmaya, Lesafmaya, Pulso, Inventis, Livendo, Safmill, Hasmaya, Canmaya ve Topmix markalarıyla fırıncılık sektörü için profesyonel maya çeşitleri, ekmek geliştiriciler, ekmek miksleri, mayalı hazır karışımlar ve diğer fırıncılık maddeleri, Yuva markasıyla ise ev kullanımına yönelik ürünler üretiyor.
Adana, Amasya ve Lüleburgaz’da üretim tesisleri bulunan Lesaffre Türkiye, ürünlerini Türkiye’nin yanı sıra 80’den fazla ülkeye ihraç ediyor. Sahip olduğu ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi ve FSSC 22000 Gıda Güvenliği Yönetimi Sistemi sertifikaları ile kalite ve müşteri memnuniyetine verdiği önemi belgeleyen Lesaffre Türkiye, çalışanlarının gelişimi ve AR-GE faaliyetlerinin yanında, çevreye ve topluma karşı sosyal sorumluluklarını yerine getirmek için de ciddi yatırımlar gerçekleştiriyor.
Lesaffre Türkiye, fırıncılık sektörünün dünyadaki ilk teknik destek merkezi olan Baking Center ile fırıncılık mesleğine katkıda bulunurken, yaratıcılığı desteklemek adına hazırladığı eğitimler ile de sektörün gelişimine katkı sağlıyor.
Lesaffre, bugün tüm dünyada “Ekmekçilik sektörünün referans oyuncusu olarak müşterilerine katma değerli ve yenilikçi çözümler sunmak” vizyonu ve “Gezegenimizi daha iyi beslemek ve korumak için birlikte çalışmak” misyonuyla hareket ediyor. Dünyadaki her üç ekmekten bir tanesi Lesaffre mayasıyla üretiliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
E-ticaret pazarı 2022’de 6,5 trilyon dolara ulaşacak
Ege Ekonomik Forumu’nun ikinci gününde Ege İhracatçı Birlikleri ana sponsorluğunda gerçekleşen ‘Küresel Pazarlardaki Payın Artırılması: İnovatif Hamle’ oturumunun açılış konuşmasını Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi gerçekleştirdi.
Habertürk Ekonomi Yazarı Abdurrahman Yıldırım’ın moderatörlüğünü yaptığı oturuma Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Doğan Holding Murahhas Üyesi & CEO Çağlar Göğüş, İnci Holding Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci, DEİK Asya Pasifik Bölgesi Koordinatör Başkanı Murat Kolbaşı konuşmacı olarak katıldı.
RCEP ile bölgede yeni ihracat pazarları açılabilir
Jak Eskinazi, 2020 yılının başında Davos Zirvesi’nden çıkan ortak çağrıyı hatırlattı: “Toplumun sorunlarını sadece konuşmak yeterli değil, sorunların ciddiye alınması ve çözümlere yatırım yapılması gerekiyor.” ve şöyle devam etti:
“Arkamızda bizi yaşatabilecek tek zenginliğimizin, ürettiğimiz katma değerler olacağını unutmamalıyız. İşte bu yüzden, çağa ayak uydurmalıyız. Küresel tedarik zinciri değişiyor. Ülkeler pandemide tek pazara bağımlılığın sıkıntılarını gördü. Bu yüzden yeni bölgesel hatların oluşturulması için adımlar atılıyor. Çok yakın bir süreçte Çin’in de aralarında olduğu 15 Asya Pasifik ülkesinin imza attığı tarihin en büyük ticaret anlaşması RCEP de (Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık) tedarik zincirleri için alınmış bir önlem. Anlaşma aynı zamanda dünya ticareti için çok önemli mesajlar barındırıyor. RCEP’e imza atan 15 ülkeyle dış ticaretimizi geliştirebilirsek, ülkemize de bölgede yeni ihracat pazarları açılabilir.”
Asya-Pasifik’e ihracatı artırma stratejisi: İzmir serbest şehir olmalı
Eskinazi’ye göre Türkiye’nin en büyük avantajı RCEP’e dahil olan üç ülke Singapur, Malezya ve Güney Kore’yle serbest ticaret anlaşmasının olması.
“Bunun yanı sıra RCEP ülkelerinde yatırım, üretim ve ihracat yapacak Türk firmaları için yeni bir devlet destek mekanizması hızlı bir şekilde hayata geçirilirse çok büyük kazanımlar elde edebiliriz. Ticaret Bakanlığı’nın yeni uygulamaya koyduğu Lojistik Merkezleri desteği, RCEP ülkelerine özel kurgulanmalı. İzmir, “Serbest Şehir” olması halinde RCEP ülkelerinden yatırım çekeceği gibi, İzmir Limanlarının, RCEP ülkelerinin Batı’ya açılma kapısı da olabilir. Dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşmasına daha geniş bir perspektiften bakmalıyız. RCEP, aslında 3 milyarın üzerinde tüketiciye sahip Asya-Pasifik bölgesine ihracatımızı artırma stratejimizin en önemli basamağı. Birçok ülke sürdürülebilir kalkınma stratejileri doğrultusunda tedarik zincirleriyle ilgili somut adımlar atmaya başladı ve bizde bu adımlardan doğacak fırsatları iyi bir şekilde değerlendirmeliyiz.”
Yol haritası “yeşil tedarik zinciri”
“İçinde bulunduğumuz tüketim toplumunu, hep birlikte türetim toplumuna dönüştürmeliyiz.” diyen Eskinazi, inovasyon kelimesini belirleyen alt başlıkları; insan hakları, çocuk işçiliği, iklim ve doğal kaynakları koruma olarak sıralıyor.
“Üstümüze büyük görevler düşüyor. Dünyanın en büyük karbondioksit üreticisi ve küresel karbon salınımının yüzde 28’inden sorumlu olan Çin, 2060’a kadar karbon salınımını sıfıra indirmeyi hedefliyor. Doğal kaynakların hızla tükendiği ve ekonomik sürdürülebilirliğin vazgeçilmez bir unsur olduğu günümüzde yeşil tedarik zincirinin önemi gittikçe artıyor. Atık yönetimini kolaylaştıran, daha az kirleten üretim sistemleri tasarlamalı, çevresel riskleri baz alarak hareket etmeliyiz. Sosyal sorumluluk bilinciyle süreçleri olabildiğince iyileştirmeye odaklanmalıyız. Dijitalleşme bu noktada katalizör olacaktır. Türkiye’nin, rekabet gücünü sürdürebilmesi için mevcut altyapıya yeni teknolojiler ekleyerek verimliliğini artırması ve Endüstri 4.0 tabanlı sistemlerin hızla kurulması, en önemli gündem maddemiz olmalı. Çünkü artık akıllı üretim çağındayız ve akıllı uzmanlaşmalıyız. Teknolojiyi lehimize kullanmak için tüm olasılıkları keşfetmeliyiz.”
Yüksek tasarruf, az maliyet, izlenebilirlik
Jak Eskinazi, dijitalleşmenin yeni hizmetler yaratmak ve var olan sorunları çözmek adına muazzam bir potansiyel sunduğu görüşünde.
“Hem hizmet kalitesini hem verimliliği artıran kapsamlı ve uzun vadede kazandıran bir süreç. Sadece dijitalleşen firmalar uçtan uca entegrasyon ile müşterilerinin taleplerine her an cevap verebiliyor. Üretimden siparişe kadar her şey A’dan Z’ye birbirine bağlı, kontrol altında ve planlı bir şekilde ilerletilebiliyor. Bu sayede firmaların maliyetleri azalıyor ve yüksek oranda tasarruf sağlanıyor. Önümüzdeki dönemde global ticaret yollarının yüzde 90’ı değişecek. Yeni pazarlara açılmak isteyen işletmeler için büyümenin anahtarı “dijitalleşme”. Dünya e-ticaret üzerine kuruluyor. Bunu pandemi döneminde daha net gördük. Koronavirüs, dünyayı çevrim içi bir pazar haline getirdi ve bu dönemde dijitale yatırım yapmayan şirketler kaybetti. Dünyanın en hızlı büyüyen sektörü e-ticarette son dönemde yüzde 100’lere varan büyümeler yaşandı. Ve e-ticaret pazarı şu an 4 trilyon dolara ulaştı.”
E-ticaret pazarı 2022’de 6,5 trilyon dolara ulaşacak
Eskinazi e-ticaret sektörünün ekonominin belkemiği KOBİ’lerle hızlı büyüyebileceğini, KOBİ’lerin e-ticarete geçişiyle e-ihracatın da gelişeceğini söyledi.
“Dünyada e-ticaret pazarının 2022’de 6,5 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu fırsatı kesinlikle değerlendirmeliyiz. Özellikle e-ticarette sosyal ağların kullanılması, satış kanallarının oluşturulmasıyla artık s-ticareti yani sosyal ticareti konuşuyoruz. Sosyal medya, e-ticaret satışını artıran bir güç olarak önümüzdeki yıllarda da büyümeye devam edecek. Mevcut dünya koşullarına uygun içerikleri kullanmalı, tüketicileri marka hikayemize dahil etmeliyiz. Türkiye, küresel virüs salgınına karşı en başından beri aldığı güçlü önlemler sayesinde, süreci yönetme becerisiyle, ticarette geliştirdiği yeni yöntemlerle pandemi krizinin dikkat çeken ülkelerinden birisi oldu. Salgının dünya ekonomisini ağır bir şekilde sarstığı şu süreçte, Türkiye ekonomisi, 2020 yılı üçüncü çeyrekte yüzde 6,7 oranında büyüdü. Her sene teknoloji trendleriyle ilgili ciddi öngörüler veren Hype Cycle 2020 grafiğine göre, sosyal mesafe teknolojileri şu anda dünyanın en zirvesinde.”
EİB’in dijital ajandası yoğun: Sanal dış ticaret heyetleri, dijital firma ziyaretleri, sanal fuarlar
Ege İhracatçı Birlikleri’nin dijital fuarcılıkta Türkiye’de ve dünyada öncü olduğunu anlatan Eskinazi, Hollanda, Birleşik Arap Emirlikleri ve Vietnam’a sanal sektörel ticaret heyetleri düzenlendiğini Avrupa pazarı için çalışmaların devam ettiğini açıkladı.
“Dünyanın en önemli Endüstri 4.0 bölgesi Bavyera’ya dijital firma ziyaretleri etkinliği ve iş forumu organize ettik. Blockchain teknolojisi artık her yerde, dünyadaki bütün endüstrilerde, tedarik zincirlerinde ve lojistikte kullanılıyor. 2020’nin başında Sürdürülebilirlik, Blockchain ve Dijital dönüşüm çalışma gruplarını kurduk. Birliğimizin hizmetlerini, faaliyetlerini dijital ortama aktarmayı ve hızlandırmayı, üyelerimizin dijital ekosistemin önemli oyuncuları olmalarını istiyoruz. Bu yüzden birlik üyelerimiz için bir ticaret platformu oluşturuyoruz ve eğitim programları planlıyoruz. Bu yolda bizim için kadın ihracatçılarımızın emeğinin ve çabasının yeri çok ayrı. İş’te Kadın cephesinde Binyaprak İş’te Kadın dijital deneyim platformunun İzmir Çemberi’nin kuruluşuna destek veriyoruz. Kadın ihracatçılarımızın deneyimlerini paylaşacakları özel bir içerik üretip, ihracata yönelmek isteyenlere rehberlik edecek bir mentorluk programını hayata geçireceğiz.”
“Yenilikçi düşüncenin gücü bizi onlarca adım öteye geçirecektir”
Jak Eskinazi, “Sürdürülebilirliği yurtiçi ve yurtdışı konuşmacılarla ele aldığımız webinar serileri, online eğitim programları yapıyor ve yeni projeler üzerinde çalışıyoruz. Taleplere hızlı bir şekilde çözüm üreterek, tüketicilerimizi iyi dinleyerek, online pazar yerlerinde iyi iletişim kurarak ilerliyoruz. Yeni seçenekleri değerlendirmeye cesaret edenler daha verimli hale gelecek, diğerleri ise rekabetin çok gerisinde kalacaklar. Dijitalleşme hamlelerimiz, yenilikçi düşüncenin gücü bizi onlarca adım öne geçirecektir. Bu yüzden her firma güncel bir pazar stratejisiyle hareket ederek çağı yakalamalı. Türkiye, Avrupa ülkelerine yakınlığı, güçlü ulaşım-lojistik ağı, sağlık sistemi ve ekipmanlarının yeterliliği, kriz durumunda ürün ve hizmetlere hızlı erişebilmesi, nitelikli iş gücüyle küresel üretim gücü olacak potansiyele sahip. Ancak rakip pazarları geride bırakabilmek için katma değerli ürünlere, dijitalleşmeye daha çok ağırlık vermeliyiz.” diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Black Friday’de satışlar 5 kat artabilir!
Geçtiğimiz yıl yüzde 39 artan Black Friday satışlarının bu yıl çok daha fazla artması beklenirken, dijital pazarlama uzmanlarının gözden geçirmesi gereken stratejiler açıklandı
Kara Cuma hızla yaklaşıyor ve Bloomberg’e göre bu yılın satışları normalden iki hafta önce başlayacak, bu nedenle pazarlamacılar Kara Cuma’ya iyi hazırlanmalı. Ayrıca, bu yıl tüketicilerin mağazaya gidip sıra beklemek yerine çevrimiçi alışverişe yönelecekleri tahmin ediliyor. Bu nedenle RTB House, pazarlamacıların Kara Cuma’da en iyi sonuçlara ulaşabilmeleri için göz önüne alması gerekenlerle ilgili bazı ipuçları paylaşıyor.
Pandemi nedeniyle çevrimiçi alışveriş neredeyse yüzde 75 arttı; bu durum bu yılki Kara Cuma’da çevrimiçi satışların fazlasıyla artacağını gösteriyor. Aynı zamanda bu yılın son çeyreğinin, en büyük mobil alışveriş sezonu olacağı tahmin ediliyor. O gün içinde yapılan satışlar, çevrimiçi mağazalardaki faaliyetlerin türüne ve sektörüne bağlı olarak ayın başındaki normal bir güne göre 5 kat artabilir. RTB House’un verilerine göre, perakende sektöründeki satışlar Kasım 2019’da yüzde 39 arttı.
RTB House, 36 iş ortağının sonuçlarını analiz etti ve analize göre bu iş ortaklarının 20’si geçen yılki Kara Cuma’da satışlarda belirgin bir artış yaşadı. Giyim ve hızlı tüketim ürünlerinin satıcılarının yeni tüketicilere yaptıkları ortalama satışlar yüzde 50 oranında arttı. Daha uzun karar verme süreci gerektiren, daha pahalı ve sık olarak satın alınmayan mobilya, ev aletleri ve mücevher gibi ürünlerin satıcılarının, son 100 gün içerisinde çevrimiçi mağazayı ziyaret etmeyen müşterilere yönelik satışları neredeyse yüzde 90 arttı.
Müşterilerin yüzde 90’ını ikna etmek 7-14 gün sürüyor
RTB House’un verilerine göre, kullanıcılar Kasım ayının başından itibaren Kara Cuma ile ilgili bilgi edinmek üzere araştırmalara başlıyor ve müşterilerin yüzde 90’ını ikna etmek 7-14 gün sürüyor. Bu nedenle, birkaç hafta öncesinden müşterilerin çevrimiçi mağazayı ziyaret etmesini sağlamak önemlidir. RTB House, müşterilerinden genellikle yeniden hedefleme kampanyalarını yılın bu zamanlarında nasıl düzenleyecekleri ve en iyi sonuçlara ulaşmak için ne kadar yatırım yapmaları gerektiği ile ilgili sorular alıyor. Kara Cuma yaklaşırken, RTB House geçtiğimiz yılın sonuçlarını göz önünde bulundurarak kampanya döneminde kullanılabilecek üç farklı yeniden hedefleme stratejisi paylaşıyor:
Gidişata ayak uydurabilirsiniz
Bu stratejide pazarlamacılar genellikle müşterilere belli indirimler sunar. Bu sayede artan satış hacmi ile yapılan indirim arasında denge sağlanarak kar marjı sabit kalır. Bu strateji, istikrarlı bir yatırım getirisi sağlayarak satışı artırmaya yardımcı olur. Dengeli rekabete sahip pazarlar için uygundur. Bu strateji uzmanlara hedeflere ulaşma konusunda günlük olarak esneklik sunar (ROAS/COS/CPA).
Pazar büyümesinin üstüne çıkabilirsiniz
Pazardaki payını arttırmak ve Kara Cuma’dan en iyi şekilde yararlanmak isteyenlerin daha genişlemeci bir strateji izlemesi tavsiye edilir. Bu strateji, kar marjı ve tedarik zinciri üzerinde bir baskı oluşturduğundan risk teşkil edebilir. Yeniden pazarlama stratejisi doğru şekilde yerleştirilir ve yönetilirse pazarlamacı açısından çok faydalı olabilir. Stratejinin gerçekten etkili olması için büyük indirimler sunulmalıdır.
Yeni müşteriler elde edebilirsiniz
Kara Cuma gibi bir indirim günü yeni müşteriler elde edebilmeniz için iyi bir fırsattır. Birçok kullanıcı, ilk kez alışveriş yapmadan önce aylarca bekler. İndirimler sayesinde müşterileri ilk kez alışveriş yapmaya ikna ederek geleceğe yönelik, sadık müşteriler kazanabilirsiniz. Bazı pazarlamacılar, kazanılan yeni müşterilerin oranını yüzde 30’a kadar artırmayı başarır. Bunu başarmak için normalden daha geniş kapsamlı bir kampanya yürütülmesi tavsiye edilir. Daha büyük çevrimiçi mağazalar söz konusu olduğunda kullanıcı tabanı geniştir ve uzun süredir çevrimiçi mağazayı ziyaret etmemiş ziyaretçileri veya en son ziyaretçileri etkileyerek farklı yeniden hedefleme senaryoları oluşturabilirsiniz. Yeni müşterilerin kazanılmasına öncelik veriyorsanız yeniden hedefleme bütçesinin yüzde 20’sini müşterilerle yeniden ilişki kurulmasına ayırmalısınız.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)