Bu yıl 28’incisi düzenlenen Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı – WorldFood Istanbul’un ilk panelinde, İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Başkanı Haluk Okutur ve Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER) Başkanı Melih Şahinöz’ü ağırladı.
Geleneksel ve dijital yaklaşımların harmanlandığı, katılımcıların alıcılarla sanal ticaret platformu Hyve Connect aracılığı ile bir araya geldiği WorldFood Istanbul’un ilk panelini Aslı Şafak fuar alanından yönetirken, İHBİR ve ETÜDER başkanları oturuma çevrimiçi olarak katıldı.
Okutur: “Potansiyelimiz İçin Kendimizi Dünyaya Anlatmalıyız”
“Başkanlar Forumu: Gıda Sektörü 2021 Gündemi” başlıklı panelde, Türkiye’de geleceğin ana dinamikleri arasında gıda ve tarım ile buna bağlı ihracat zincirinin yer aldığını belirten İHBİR Başkanı Okutur, “Türkiye’nin sahip olduğu tarım ve gıda potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmesi için kendimizi dünyaya anlatmak çok önemli. WorldFood Istanbul gibi etkinlikler de bu gibi durumlarda önem kazanıyor” dedi.
Ara hammaddeler açısından gıda sektöründe dışa bağımlılık olduğunu hatırlatan Okutur, İHBİR olarak böyle bir durum yaşamadıklarını, en çok ihracat yapan 4’üncü sektör olarak pandemi dönemindeki olumsuzluklardan çok az etkilendiklerini belirtti:
“Türkiye’nin gelişmesiyle birlikte diğer sektörlerde maalesef ara mamûllerde dışarıya bağımlılık var. Ne zaman bu ara mamûller Türkiye’de üretilmeye başlanır, o zaman cari fazla verebilecek konuma geleceğiz.”
Tüketicinin artık yaşam kalitesini yükseltecek, besleyici ve sağlıklı ürünler tüketmek istediğini belirten Okutur, sağlığın ürün beklentisini bu özellikleri sağlayan ürünlerin ekonomik ve kaliteli olması beklentisinin izlediğini belirtti. Okutur, tüketicinin seçici olmasının, tedarik zinciri ile ilgili mevcut sorunların giderilmesindeki ilk adım olacağının altını çizdi.
Okutur’dan Gençlere: “Sevdiğiniz İşi Yapın, Markalaşın”
Gençlerin iş hayatına atılırken göz önünde bulundurmaları gereken konuları özgüven ve markalaşma olarak paylaşan Okutur, “Tarihe bakınca en iyi sanatçılar en iyi eserlerini en zor zamanlarda ortaya çıkarıyor. Bugün yaşadıklarımızın farklı bir biçimini hayatın herhangi bir zaman diliminde yaşayabiliriz. O nedenle gençlerimizin özgüvenlerinin yüksek olması çok önemli” dedi.
Gençlerin sevdikleri işleri yapmalarının çok önemli olduğunu söyleyen Okutur, kişisel markalaşma sürecine de dikkat çekti. Gençlerin çok güzel projeler ürettiklerini hatırlatan Okutur, özellikle dijitale dönük geliştirdikleri projeleri tarım ve gıda alanlarında kullanmaları halinde çok başarılı olacaklarını düşündüğünü ekledi.
Şahinöz: Rekabet Gücümüzü Geliştirecek Dikey Tarımda Uzmanlaşmalıyız
Böyle bir dönemde fuar düzenlenmesi ve bu anlamda ortaya koyulan iradeye teşekkürlerini sunan ETÜDER Başkanı Melih Şahinöz, fuarların, nitelikli katılımcı ve dolayısıyla nitelikli ziyaretçi perspektiflerinde önemli olduğunu hatırlattı.
Son alınan önlemler çerçevesinde restoran ya da kafeye kimsenin gidemediğini, dolayısıyla sevkiyat yapamaz hale geldiklerini belirten Şahinöz, “Gıda tüketimi çevrimiçi platformlar aracılığı ile artmış durumda. Maalesef turizm de hasar aldığı için, şehir otellerinin birçoğu kapalı. Çalışan otellerde ise doluluk oranı yüzde 10 seviyelerinde. Oteller ve restoranlar açıkken doluluk seviyesi yüzde 50’ydi” sözleri ile ev dışı tüketimin neredeyse durduğunu ifade etti.
Türkiye’nin tarım konusunda güçlü bir avantajı olduğunu Şahinöz, “Doğru adımlarla teknolojiyi kullanarak, rekabet gücümüzü geliştirecek dikey tarımda uzmanlaşarak avantajımızı değerlendirebiliriz” ifadesiyle tarımda dijitalleşmenin önemini vurguladı.
Üreticinin Çok Güçlü Satıcıları Karşı Avantajı Dijitalleşme
Geliştirdikleri bir proje ile tüketicinin, restoranda yedikleri ürünün her adımına dair bilgiye bir QR kodla ulaşabileceğini belirten Şahinöz, dünyada ilk olacak bu proje ile tarladan sofraya kadar tüm süreç hakkında bilgi sahibi olunabileceğini paylaştı.
Doğru yerde doğru ürünün üretilmesinin rekabet gücünü artıracağını, ürünün pahalı olması halinde ise devletin sert müdahaleler yapması gerektiğini vurgulayan Şahinöz, “Dijitalleşme üretici açısından önemli bir avantaj sağlayarak, çok güçlü satıcılara karşı alternatif satış imkanı sundu” dedi.
Gıda enflasyonu ve kur açısından sektöre etkilerin direkt olduğunu, işlerin yüzde 50 kadar azaldığı ve masrafların en az enflasyon kadar arttığı ortamda, konsolidasyonlar ile birçok oyuncunun sektörden çıktığını belirten Şahinöz; üreticiden dağıtıcıya, restoranlara bütün süreçlerde çok büyük bir fiyat baskısı olduğunu altını çizdi. Şahinöz, tüm bu süreçlerinde temel çözüm noktasının kişi başı gelirin artmasından geçtiğini vurguladı.
Katılımcılar ve Alıcılar Hibrit Yöntemlerle Ticari İlişkilerini Sürdürüyor
Fuar; T.C. Ticaret Bakanlığı, KOSGEB, İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İHBİR), Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER), Marmara Satınalma Profesyonelleri (MARSAP),Aşçılar Derneği, Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) ve World Gourmet Society (WGS) destekleriyle, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştiriliyor.
300’den fazla yabancı ve yerli markaya ev sahipliği yapan WorldFood Istanbul, “güvenli ticaret” yaklaşımı ile katılımcılar ve alıcıları hem fiziksel hem de sanal ticaret platformu Hyve Connect aracılığı ile buluşma imkânı sunuyor. Fuarda 13 ülkeden 90’ın üzerinde alıcıyı ağırlayan WorldFood İstanbul önemli işbirliklerine imza atmaya devam ediyor.
Sektör Girişimcileri Fuarın Son Gününe Kadar Food Tech Garage’da!
Bu yıl ilk defa sektörün girişimcilerinin ağırlandığı Food Tech Garage etkinliğinde, fuarın ilk gününden son gününe kadar sektörün tüm paydaşların yeni nesil yaklaşımları geliştiren girişimciler ile bir araya geliyor.
Özellikle pandemi süreciyle birlikte artan dijitalleşmenin tarımın, gıdanın geleceğine nasıl yön vereceğine ilişkin yaklaşımlarıyla en güncel bilgiler katılımcı ve ziyaretçilerle paylaşılıyor.
Akıllı tarım, taze gıda israfı, süper gıdalar ve gıda teknolojileri gibi birçok farklı alanda faaliyet gösteren girişimcilerin, üretim-tedarik-tüketim aşamalarında firmalara ve sektör profesyonellerine sundukları ürünler ve teknolojiler Food Tech Garage’da sunuluyor.
Sürdürülebilir Tarım ile Sıfır Açlık
Fuarın ikinci gününde tarımda toprak ve kaynaklarımızı sürdürülebilir stratejilerle değerlendirirken, topraklarımızın mineral yapısını koruyarak, etik yollarla nasıl üretim gerçekleştirileceği başlığı konuşulacak.
Oturumun moderatörlüğünü Bloomberg HT Tarım Editörü İrfan Donat gerçekleştirirken; TurSEFF İş Geliştirme Müdürü Selen İnal, Önder Çiftçi Üretim ve Pazarlama Kooperatifi İş Geliştirme Müdürü Süleyman Bezirgan ile onarıcı tarım çalışmalarıyla bilinen Anadolu Meraları Genel Koordinatörü Yasemin Kireç herkesi doyuracak sağlıklı gıdanın nasıl üretileceği sorusuna yanıt verecekler.
Kriz Zamanlarında Gıda Tedarik Zinciri
Fuarın ikinci gününde gerçekleştirilecek ikinci oturumda ise Türkiye’nin pandeminin ilk günlerinden bu yana başarılı bir şekilde yönettiği tedarik zinciri süreci detaylıca konuşulacak. Bugünün sektör açısından yarattığı fırsat ve beklentiler Doğuş Restaurant Entertainment and Management (d.ream) iş birliğinde gerçekleştirilen “Gıdaya Erişim: Kriz zamanlarında Gıda Tedarik Zinciri” başlıklı panelde enine boyuna konuşulacak.
d.ream Tedarik Zinciri ve Satınalma Direktörü Volkan Yazar’ın yöneteceği panelde; Migros Ticaret A.Ş. Meyve Sebze ve Et Pazarlama Direktörü Ekmel Nuri Baydur, Nebyan Doğal Kurucu Ortağı Nazlı Uyanık Yıldız ve Kök Projekt Kurucu Ortak ve CEO Semi Hakim gıdada tedarik zincirinin dününü ve geleceğini değerlendirecek.
“Yeni Normal”in Sektörü ve Mutfağımıza Getirdikleri
28 Kasım’a kadar gerçekleştirilecek diğer oturumlarda işletmelerin “yeni normal” ile birlikte hazırlıklı olması gerekenlere ve özellikle denetimlerde karşılaşacakları yeni süreçlerin neler olacağı da yine fuarın panellerinde detaylandırılacak.
Fuarın ilk gününden itibaren son anına kadar sürecek olan “Show Mutfağı Tarif Atölyeleri”nde, Şef Somer Sivrioğlu’nun da yer aldığı, birbirinden özel etkinliklerde bu dönem daha da önem kazanan bağışıklık sistemimizi destekleyecek gıdalardan oluşan tariflerin yanı sıra, tarımda ve mutfakta sürdürülebilir yaklaşımların nasıl uygulanacağı ve önemi ele alınacak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: Başkanı
Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek’ten hayat kütüphanesi müjdesi
Kişisel Dönüşüm ve Gelişim Derneği (KİDGED) Yönetim Kurulu Üyeleri Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek’e ziyaret gerçekleştirdi.
Çoğunluğu eğitim sektöründe olan kadınların bir araya gelerek gönüllülük esası doğrultusunda kurmuş oldukları Kişisel Dönüşüm ve Gelişim Derneği (KİDGED), Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek’i makamında ziyaret etti. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü gibi anlamlı bir günde gerçekleştirmiş oldukları ziyaretten dolayı KİDGED’e teşekkürlerini sunan Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek “Kadınlarımız ve çocuklarımıza yönelik her türlü desteği biz de destekliyor, atılan her bir adımı takip ediyoruz. Bu doğrultuda KİDGED ve Belediyemiz iş birliğiyle “Hayat Kütüphanesi” projesini hayata geçireceğimizin müjdesini vermek isterim. “Hayat kütüphaneleri” ile kadın ve çocuklarımızın hayatın içinde duygusal dayanıklılıklarının artmasını, hayatı daha olumlu algılamalarını, değerlerini fark etmelerini ve kendilerini tanıyarak toplumsal bilincin ve farkındalığın artmasına destek olmalarına olanak sağlamayı amaçlıyoruz. Projemizin, vatandaşlarımıza, dezavantajlı kadın ve çocuklarımıza hayırlı, uğurlu olmasını dilerim” dedi.
Kadın gelişirse dünya gelişir
İncek Ek hizmet Binası ve Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde oluşturulacak “Hayat Kütüphaneleri” ile eğitime ve kitaplara uzak kalmış kadınların kişisel gelişimine katkı sağlamayı amaçladıklarını söyleyen Ramazan Şimşek “ “Kadın gelişirse dünya değişir” düşüncesinden hareketle eğitim ve seminerlerle kadınlarımız ile buluşacağız. Kadınlarımızın kendilerini tanımaları, kendilerini en doğru şekilde ifade edebilmeleri, aile içi kaliteli iletişimin oluşması, kadının hayat içindeki değerine ve katkısına dair bilinçli farkındalığının gelişmesi için eğitimler sağlayacağız. Bununla birlikte kütüphanemiz içinde kadınlarımız kendileri için hazırlanan seminerlere katılırken; çocuklarımızda hocalarımız eşliğinde akıl ve zekâ oyunları oynayarak, masal ve resim terapi atölyelerinde yerlerini alacaklar. Bu sayede düşence becerileri kazanmaları, sorgu yeteneklerinin gelişmesi, zekâ potansiyellerinin performansa dönüşmesi gibi yetenekleri de kendilerine kazandırmayı amaçlıyoruz” açıklamasında bulundu.
ANKARA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
AB Uyum Komisyonu Başkanı Gülpınar’dan: ‘Fransız Mevkidaşkarına ‘Hz. Muhammed’ kırmızı çizgimizdir’ mektubu
TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı ve Türkiye-Fransa Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı, AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar, Fransa Ulusal Meclisi Avrupa İşleri Komisyonu Başkanı Sabine Thillaye, Fransa Ulusal Meclisi Fransa-Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Stephane Teste ve Fransa Senatosu Avrupa İşleri Komisyonu Başkanı Jean-François Rapin’e gönderdiği mektuplarda:
’Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un dünya barışına ve özellikle de Türkiye-Fransa dostluğuna zarar verme pahasına son dönemde yaptığı açıklamalardan dönülmesi gerektiğini ve Müslüman için sadece Hz. Muhammed’i değil, Hz. Adem başta olmak üzere, Hz. Musa’nın da Hz. İsa’nın da karikatürize edilmesi, onlara hakaret edilmesi kabul edilebilecek bir şey değildir ve ifade özgürlüğü kapsadığı değerIendirilemez, ’Söz konusu kırmızı çizgimiz olan Hz. Muhammed olursa ortada saygı namına bir şey kalmaz’ ifadelerini vurgulayarak, Macron’un biran evvel bu yanlıştan dönmesini ve tıpkı I. Dünya Savaşında Anzakları Aynı yalan ve oyunlarla kışkırtarak ta Çanakkale’ye gönderten küresel mafyanın bugün yine Müslümanlar üzerinden geliştirdiği Şeytani oyunlara alet olmamasının altını çizerek mevkidaşlarına;’Bizler kimden gelirse gelsin bütün tahrik edici tutumlara ve basiretsiz, sağduyulu olmayan açıklamalara ve bütün zorluklara rağmen özellikle Türkiye-Fransa arasındaki dostluk köprüsünün yıkılmaması için elimizden gelen gayreti göstermeye devam etmeliyiz çağrısında bulundu’
TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı ve Türkiye-Fransa Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı, AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar’ın Fransız mevkidaşlarına gönderdiği mektubun tam metni;
‘’Değerli Başkan,
Öncelikle son günlerde Fransa’da gerçekleşen vahşi terör saldırılarını lanetleyerek sözlerime başlamak istiyorum. Bu vesileyle çalışmalarınızda başarılar dilerim ve ayrıca en büyük arzumun bu zorlu pandemi sürecinden ülkelerimizin ve bütün dünyanın en az zararla biran evvel kurtulması olduğunu belirtmek isterim. Takdir edersiniz ki terörle mücadele zorlu bir süreçtir ve sabır ister, sağduyu ister, basiret ister. Uzun yıllardır terörle mücadele eden bir ülkenin milletvekili olarak, aynı zamanda TBMM Türkiye-Fransa Dostluk Grubu Başkanı ve Legion d’Honneur sahibi Müslüman bir milletvekili olarak son zamanlarda Fransa’da gelişen, bizleri çok yakından ilgilendiren ve endişeye sevkedip tasvip etmediğimiz bazı gelişmelere binaen bu mektubu yazma gereği duyuyorum. Aslında her ne kadar siyasetin ve siyasetçinin birincil önceliği olmaması gereken bu alana girme ihtiyacı, laikliği benimsemiş bir Cumhuriyetin başındaki yöneticinin yani Fransa Cumhurbaşkanı M. Emmanuel Macron’un Dünya barışına ve özellikle de Türkiye-Fransa dostluğuna zarar verme pahasına son yaptığı açıklamalar neticesinde hasıl olmuştur. Öncelikle şunu bir kez daha hatırlatmakta fayda var. İslâm bir tanedir. Bu noktada Fransa Başbakanı Sn. Castex’in değerlendirmesine büyük oranda katıldığımı da özellikle belirtmek isterim. Sn. Castex bu teröristleri “nefretle egemenliğini dayatmak için İslam dininin metinlerini (en önemli metin Kurandır), dogmalarını(ki islamda dogma yoktur, Kuran tamamen akla hitap eder, düşünmemizi ve araştırmamızı emreder) ve emirlerini değiştirerek çirkinleştiren bir siyasi ideolojinin mensupları “olarak nitelendirmektedir. İşte biz de bunu iddia ediyoruz. Kuranın bir tek emrini değiştiren, değiştirmeye çalışan İslam dinine mensup olamaz, Müslüman olamaz. Herhangi bir Müslüman böyle bir eylemi ne teşvikedir ne de tasdik eder. Onun için “İslamcı Terörist” kavram Sn.Castex’in de bu nitelendirmesiyle anlamını kaybetmektedir. Bu teröristler farklı kültürlerden oluşturulan bir din meydana getirerek taraftar kazanmak için İslam dinini yanlış tanıtmak amacıyla bu terör eylemlerini gerçekleştirmektedirler. Yani bunlar İslamın gerçek düşmanıdırlar. Öncelikle “İslamcı Terörist” kavramını kullanmaktan vazgeçilmesi herkesin menfaatinedir. Bu eylemleri gerçekleştiren tek kelimeyle teröristtir. Müslüman, inandığı değerlerin ve hayat tarzının kaynağını Kuran’dan ve Peygamberi Hz. Muhammed’den alır. Onun için Müslüman , başta da belirttiğim gibi bu cinayetlerin hepsini kınar ve tasvip etmez. Nasıl Hipokrat yemininde “insan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime “diye yemin ediliyorsa, Kuranı Kerim Maide suresi 32. Ayette de “Kim yeryüzünde bozgunculuk yapmamış birini öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibidir, kim de onu yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmış gibi olur “buyurulur. Kuranın tek bir ayetini inkar eden Müslüman olamaz. Onun için Müslüman bu emire uymak zorundadır.
Karikatür ve İfade Özgürlüğü konusuna gelince. Herkes kendi inancında serbesttir. Herkes Müslüman olmak zorunda veya Hz.Muhammed’i sevmek zorunda değildir. Ama Müslüman Hz.Muhammed’i kendi nefsinden ve bütün sevdiklerinden üstün tutmak ve hiçbir Peygamber arasında ayrım yapmamak zorundadır. Müslüman için sadece Hz. Muhammed’i değil, Hz. Adem başta olmak üzere, Hz. Musa’nın da Hz. İsa’nın da karikatürize edilmesi, onlara hakaret edilmesi kabul edilebilecek bir şey değildir ve ifade özgürlüğü kapsadığı değerIendirilemez. İfade özgürlüğü demek bir insanın kendi düşüncesini ifade etmesi demektir. Diğer insanların özgürlük alanına tecavüz etmek ve insanların inançlarına, kişiliklerine ve kutsallarına hakaret etmek değildir. Sizin ifade özgürlüğü olarak tarif ettiğiniz şey kümeste dolaşan tilkinin denetimsiz özgürlüğüne benziyorsa o ortamda kaos çıkmaması mümkün değildir. Dileyen inanır dileyen inanmaz ama bu, kimseye bir diğerine ve onun inancına hakaret hakkı vermez. Dünyada 1 milyardan fazla insanın en sevdiği ve en saygı duyduğu insanı karikatürleştirip ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirip,10 yaşındaki çocukların söylediklerini ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmeyip gözaltına almak hiçbir şekilde barışa ve dostluğa katkı sağlamaz. Anlaşılan o ki Sn. Macron kendi Cumhuriyetinin ilkelerine saygı duymamakta veya o ilkeleri yeterince anlamamıştır. Üzülerek müşahade ediyoruz ki Fransa Cumhurbaşkanı kendini savunmakta ama kuvvetler ayrılığının mucidi olan ve Cumhuriyetin en büyük savunucularından Montesquieu’nünde fikirlerine ters düşmekte aynı zamanda ona da hakaret etmektedir. Şu anda Macron’un Müslümanları son derece rahatsız eden bu fikirleri ve tutumu tıpkı 1800’lü yılların sonunda Fransız Devletinin suçsuz ve günahsız Yüzbaşı Dreyfuss’a yaptıklarına benzemektedir. Eminim o gün kendini savunan ve Dreyfuss’un haklılığını ispat eden Emile Zola hayatta olsaydı o da aynı şekilde Macron’a karşı çıkar ve itiraz ederdi. Bizler Fransa’da sizler gibi gerçek dostlarımız olduğuna inanıyor ve Fransa halkının kendi hür iradesiyle seçtiği bir Cumhurbaşkanı olduğu için M. Macron’a saygı duyabiliriz, tıpkı kendisinin de Türk halkının hür iradesiyle seçtiği meşru Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a saygı duyması gerektiği gibi. Ama söz konusu kırmızı çizgimiz olan Hz. Muhammed olursa ortada saygı namına bir şey kalmaz. Onun için sayın Macron’un biran evvel bu yanlıştan dönmesini ve tıpkı I. Dünya Savaşında Anzakları Aynı yalan ve oyunlarla kışkırtarak ta Çanakkale’ye gönderten küresel mafyanın bugün yine Müslümanlar üzerinden geliştirdiği Şeytani oyunlara alet olmamasını diliyoruz. Ayrıca selefi olan Sn. FrançoisHollande’ın ve Kanada Başbakanı Trudeau’nun bu konudaki tavsiyelerine uymasını da öneriyoruz. Son olarak geçenlerde bir yetkilinin “bir kişi Hz. İsa adına cinayet işlerse Müslümanlar ne düşünür? “diye bir demecine rastladım. Hemen ona da cevap vereyim. Bize göre bu kişi bir canidir bir teröristtir ama asla gerçek bir Hristiyan değildir. Geçmişten günümüze gelen terörist faaliyetlerin ne İslam dini ne de Hristiyan dini ile bir ilgisi yoktur. Tıpkı Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Hristiyanlık adına hareket iddia edip, insanlar katleden, camileri yakan Hristiyan görünümlü Anti Balaka örgütünü Hristiyani terörist olarak adlandıramayacağımız gibi (ki bazı kilise liderleri de bu kavrama itiraz emişlerdir tıpkı bizim gibi), İslami terörist kavramı da son derece anlamsız ve gereksizdir. Her boynuna Haç takanı Hristiyan kabul edemeyeceğimiz gibi, her sakallıyı da Müslüman kabul edemeyiz. Çünkü hiçbir peygamber böyle bir eylemi asla kabul etmez, onay vermez. Ben kafası karışık olan herkese, Victor Hugo’nun 1855 yılında sürgündeyken yazmaya başladığı ve hala Fransa’nın gerçek anlamda tek destanı olarak kabul edilen La Legende deş Siecles (Yüzyılların Efsanesi) adlı eserinde yaralan Mahomet adlı şiirini okumalarını tavsiye ederim. Kuran’ı ve İslam’ı inceleme ihtiyacı duymadan açıklamalar yapıldığı çok açık ve net bir şekilde ortadayken, en azından bu şiirin cahilce yapılan açıklamalara bir nebze de olsa ışık tutmasını ümit ederim.
Son olarak şunu özellikle vurgulamak isterim ki, Allah’ın hiçbir dininde terörizm ve terörist kavramı yoktur. 16. Yy’da yaşamış ve engizisyon mahkemesinin kararı neticesinde yakılarak öldürülen Giordano Bruno der ki “Tanrı iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır, yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı’yı kullanır”. Gelin bizler iyi insanlar olarak aklımızı kullanalım, dostluğu pekiştirelim ve düşmanlığı körükleyen bu kötü insanlara fırsat vermeyelim. Bizler kimden gelirse gelsin bütün tahrik edici tutumlara ve basiretsiz, sağduyulu olmayan açıklamalara ve bütün zorluklara rağmen özellikle Türkiye-Fransa arasındaki dostluk köprüsünün yıkılmaması için elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz. En yakın zamanda sizleri Türkiye’de ağırlamaktan memnuniyet duyacağımı da özellikle belirtmek isterim’’
KONUTDER Başkanı Z. Altan Elmas: 10 aylık veriler al iştahının devam ettiğini gösteriyor
2020 Ekim ayı konut satışları Türkiye’de bir önceki yılın aynı ayına göre % 16,3 azalarak 119 bin 574 oldu. Konut satışlarında, yine İstanbul 22 bin 270 konut satışı ve yüzde 18,6 ile en yüksek paya sahip oldu. Haziran’dan itibaren hükümetin teşvikleri ve gayrimenkul firmalarının kampanyalarıyla ivme gösteren konut satışlarımız Ağustos’ta konut faizlerinin yüzde 1’in üzerine çıkmasıyla kademeli olarak bir düşüşün de yaşanacağını öngörüyorduk. Geçen aya göre bir düşüş olsa da büyük bir düşüşten söz edemeyiz. Talep hala var. Vatandaşlarımız konut almaya devam ediyor. Bu rakam, son 5 ayın en düşük rakamı olsa da tarihsel ortalamalara göre belli bir seviyeyi koruduğu anlaşılıyor.
İpotekli satışta düşüş trendi devam ediyor
Ekim ayında en büyük kayıp ipotekli satışlarda yaşandı; ipotekli satışlar, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 49,3 azalışla 25 bin 566 olarak gerçekleşirken toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı ise yüzde 21,4 oldu. Buradaki kaybın nedeni ise Ağustos başından itibaren devam eden faizdeki artıştan kaynaklanmaktır. Buna karşılık diğer satış türleri dediğimiz kısım küçük de olsa üzerine koyabildiğini görüyoruz. Bu kısımda, Ekim ayında Türkiye genelinde bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,7 artarak 94 bin 8 konut el değiştirdi.
10 aylık veriler al iştahının devam ettiğini gösteriyor
Ekim 2020 konut satış rakamlarında düşüş görülse de Ocak – Ekim ayları arasında 1 milyon 280 bin 852 konutun satıldığını görüyoruz. Bu oran bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 27’lik bir farkla artış gösterdi. Aylık bazda düşüşe rağmen büyük tabloya baktığımızda vatandaşlarımızda al iştahının devam ettiğini görmekteyiz. Pandemi dönemini yaşadığımız karantina sürecindeki ayları dışında tutarsak geçen yıla oranla elde ettiğimiz bu artış ciddi bir başarıdır.
Deprem gerçeği vatandaşı birinci el konuta yöneltmeli
Ekim ayında Türkiye genelinde birinci el konut satışlarının bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 26,3 azalarak 36 bin 976 olduğunu görüyoruz. Toplam konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 30,9 oldu. Bu önemli bir dilimi oluştursa da bu oranın daha artmasını umut ediyoruz. Çünkü deprem denilen bir gerçekle yaşıyoruz. Hükümetimizin, kamu bankalarının teşvikleri ile dönem dönem kredi oranlarını düşüren adımlar atılıyor. Özel sektör olarak bizler de kendi kampanyalarımızla vatandaşlarımızın ev almasını kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Bugün kamu bankaları tarafından özellikle birinci el konutlar için sunulan 120 ayda 0.99 faiz oranı aslında büyük bir fırsat. Ancak insanlarımız deprem gerçeğini unutuyorlar ve ikinci el binalardan ev sahibi olmayı tercih ediyorlar. Elbette her vatandaşımız, ev alırken bütçesine göre hareket etmelidir ancak bizim önerimiz, ciddi bir ön araştırma yapmaları, birinci el konutları tercih etmeleri ve deprem gerçeğini asla akıllarından çıkarmamaları olur. Özellikle İstanbul’da büyük bir depremin beklendiği konusunda tüm bilim insanları hemfikir ve bunu sürekli dile getiriyorlar. Buna karşılık rakamlara baktığımızda İstanbul’da satılan toplam konutların yüzde 71,3’lük kısmının ikinci el olduğunu görüyoruz. Beklenen büyük İstanbul depremini düşününce bu rakam tam tersi olmalı. Böyle bir tehlikeyle burun buruna yaşarken ev alırken tercihleri sıfır konutlara yöneltmek gerekiyor. Diğer yandan ikinci elde faiz oranlarına baktığımızda, 1.50’ler civarında. 500 bin TL’lik bir kredide birinci el toplam maliyetiyle ikinci el toplam maliyeti arasında yaklaşık %15’lik bir fark var. Ve bu fark pozitif anlamda birinci elden yana. Özellikle Merkez Bankası’nın faiz artırımına gitmesinin beklendiği şu sıralarda 0.99’luk mevcut kampanyalar büyük bir fırsat oluşturuyor.
Yabancıya satış devam ediyor, sektör ülkeye döviz kazandırmaya devam ediyor
Yabancıya satışta yüzde 23’lük bir artış görüyoruz. Ekim ayında yabancı alıcılara 5 bin 258 konut satışı gerçekleşti. Bu çok iyi bir rakam. Bu Ekim ayında yaklaşık 800 milyon dolar döviz girdisi demektir. Eylül – Ekim aylarında 1,5 milyar doları aşan bir döviz girdisi sağlanmıştır. İlk sırayı 2 bin 458 konut satış ile İstanbul alıyor. Ve İstanbul’u 928 konut satışı ile Antalya takip ediyor. Seyahat yasaklarının kalması ve özellikle geçtiğimiz haftalara kadar yüksek seyreden döviz kurunun yabancı yatırımcı için cazip etkilerini biz de sektör olarak konut satışlarımızda görmeye devam ettik. Bundan sonra da ülkemiz, dünyanın her yerinden vatandaşlar için yatırım tercihi olmaya devam edecektir.
Peşin satışlara yönelim sürüyor
İpotekli satışlardaki düşüşün yanı sıra yine peşin satışa yöneliminin sürdüğünü görüyoruz. Türkiye genelinde bir önceki yılın aynı ayına göre diğer satışların yüzde 1,7 arttığını görüyoruz. Peşin alım adetleri küçükte olsa artışına devam ediyor. Birinci el satışların toplam içerisindeki payı yüzde 30.1 oldu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda “Kentsel dönüşüm alanlarında hazine miktar fazlalıkları kaldırılmalıdır!”
İzmir depremi, kentsel dönüşümün önemini bir kez daha ön plana çıkarttı. Türkiye’nin en büyük kentsel dönüşüm alanlarından birini sınırlarında barındıran Gaziemir’de dönüşüm 8 yıldır “ekonomik kriz” engeline takılırken, Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, bölgede yaşanacak başka bir soruna dikkat çekti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na çağrıda bulundu. Başkan Arda, kentsel dönüşüm alanlarında sıkıntılara yol açabilecek hazine miktar fazlalıkları şerhlerinin tapu kayıtlarından kaldırılarak vatandaşlarının mülkiyet sorununun çözülmesi için adım atılması gerektiğini söyledi.
“Büyük sorunlar yaşanabilir”
Başkan Arda, 8 yıl önce Aktepe – Emrez Mahallelerini içine alan bölgenin kentsel dönüşüm alanı ilan edildiğini, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin girişimlerine karşın ülkede yaşanan “ekonomik kriz” nedeniyle dönüşümün tam olarak ilerleyemediğine dikkat çekti. Arda, ilerleyen süreçte dönüşümün başlamasının ardından Aktepe’de hazine miktar fazlalıkları nedeniyle büyük sorunlar yaşanacağı uyarısında bulundu.
“Vatandaşların mağduriyeti giderilmelidir”
İlçede 1950’li yıllarda kadastronun geçmesiyle başlayan ve günümüze kadar gelen soruna dikkat çeken Başkan Arda, şunları söyledi:
“Tapu defterlerinde şerhli görünen ancak vatandaşın elindeki belgelerde yer almayan bu hazine miktar fazlalık şerhiyle ilgili kentsel dönüşüm sürecinde önemli sorunlar yaşanacaktır. Örneğin vatandaşın tapusunda 100 metrekare olarak görünen arazisi, hazine miktar fazlası nedeniyle 20 metrekareye kadar düşebilecektir. Bunun sonucunda da vatandaşın hak ettiği daire sayısı da haliyle düşecektir. 100 metrekarelik alanının parasını ödeyerek alan vatandaş, haberi olmadığı bir durum nedeniyle mağdur olacaktır. Bu nedenle özellikle kentsel dönüşüm bölgelerinde hazine miktar fazlalılığına ilişkin şerhler, tapu kayıtlarından silinerek vatandaşların mağduriyeti giderilmelidir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu çağrımıza sessiz kalmayacağına inanıyorum.”
İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
TOSFED Başkanı Eren Üçlertoprağı “Kusursuz Bir Yarış Yönettik”
Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) Başkanı Eren Üçlertoprağı 13-15 Kasım tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen Formula 1 DHL Türkiye Grand Prix’sinin ardından yaptığı açıklamada;
“T.C. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde düzenlenen Formula 1 DHL Türkiye Grand Prix’sine, 7 hafta gibi çok kısa bir sürede hazırlandık. T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığımızın destekleriyle 850 kişilik kadromuzla çok başarılı bir organizasyonu geride bıraktık ve Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu olarak kusursuz bir yarış yönettik.
Birçok ülke mevcut pandemi şartlarında bu tür organizasyonları yapamazken, bu kadar kısa bir zamanda üst düzey bir organizasyon ile ülkemizin gücünü ve sportif kabiliyetlerini göstermiş olmaktan büyük gurur duyuyoruz.
Uzun zaman sonra ülkemizin ev sahipliği yaptığımız bu büyük organizasyonun kusursuz şekilde gerçekleşmesi için büyük bir özveriyle çalışan tüm görevli ve gözetmenlerimize çok teşekkür ediyoruz.” şeklinde konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Cem Özer: “Recep Tayyip Erdoğan benim sayemde Belediye Başkanı oldu”
Hakan Bilgin’in sunduğu YouTube kanalı “Mekanın Sahibine Geldik” bu hafta konuk olarak oyuncu Cem Özer’i ağırlıyor.
Program için Cem Özer’i İzmit’te set arasında ziyaret eden Hakan Bilgin, sorduğu sorularla bizi Cem Özer’in kariyer yolculuğuna çıkartıyor.
“Zülfü Livaneli’ye İstanbul Belediye Başkanlığı’nı kaybettiren benim!”
Cem Özer 1991-2007 yılları arasında televizyonda yayınlanan “Laf Lafı Açıyor” programıyla ilgili“Zülfü Livaneli’ye İstanbul Belediye Başkanlığı’nı kaybettiren benim. Benim programda kaybetti. Bu sebeple Recep Tayyip Erdoğan Belediye Başkanı oldu.” diyerek itirafta bulundu. “
“Her dizide oynayan kendini oyuncu sanıyor”
Oyunculuğa başlama serüveni ve yaptığı işlerin ardındaki hikayelerden bahseden Cem Özer “Herkes dizide filmde oynayabilir fakat herkes oyuncu olmaz. Bütün emeğini ve hayatını o yöne yatırmış ve öyle yaşıyor olmak gerekir. Oyunculuk bir yaşam biçimidir.” Diyerek oyunculuğa dair bakış açısını aktardı.
Cem Özer’e özel konsept
Mekanın Sahibine Geldik programına yeni eklenen konsept “Sırt Sırta” bölümü Cem Özer’e özel olarak “Arkamdan Konuş” olarak değiştirildi. “Ben kimsenin arkasından konuşmam. Konuştuysam da yüzüne söyleme fırsatım olmamıştır.” diyerek bu konsepti öneren Cem Özer’i kırmayarak konsepte uyan Hakan Bilgin kırmızı sorularını bu şekilde sordu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
GİGDER Başkanı Akbal; Uluslararası konut satışı lisanslı olmalı
Gayrimenkul Yurt Dışı Tanıtım Derneği (GİGDER) yabancıya gayrimenkul satışının lisanslanması ve sektörün düzenlenmesi için bir dizi girişimde bulundu. Yabancıya taşınmaz ticareti yapan pazarlama şirketleri, acenteler ve geliştiricilerin lisanslanması için yetkilendirme kriterlerini belirleyen dernek, bu konudaki mevzuat önerisini de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sundu.
Son dönemde bazı pazarlama firmalarının hileli reklamlar vererek 250 bin dolar karşılığında konut veya gayrimenkul satın alan yabancı yatırımcıların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı alabilmesine ilişkin kanunu kötüye kullanıldığı yönünde haberler gelmeye başladı. Bunun önüne geçmek için Gayrimenkul Yurt Dışı Tanıtım Derneği (GİGDER), yabancıya gayrimenkul satışının lisanslanması için girişimde bulundu. Yabancıya taşınmaz ticareti yapan pazarlama şirketleri, acenteler ve geliştirici firmaların lisanslanması için yetkilendirme kriterlerini belirlediklerini söyleyen GİGDER Başkanı Ömer Faruk Akbal, “Yabancıya satış yapan gayrimenkul geliştiricileri, proje satış pazarlama ve danışmanlık firmalarının lisanslanması için mevzuat önerimizi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunduk. Sürecin takipçisiyiz” dedi.
Hedef büyük
Türkiye’nin yabancıya konut satışı 2016’da 18 bin seviyesindeyken, bu sene pandemiye rağmen yıl sonunda bu rakamın iki katını aşmış olacak. Önümüzdeki bir iki sene içinde yıllık 50 bin rakamının aşılması hedefleniyor. Bu, Portekiz’in yabancıya sattığı konut adedinin iki katı demek. Ayrıca 60 bin bandında seyreden İspanya, Fransa ve İtalya’yı da neredeyse birkaç yıl içinde yakalayabileceğimize işaret ediyor.
Böyle bir ligde mücadele ederken, içeride Türkiye’yi zora düşürecek her türlü olumsuzluğun ülkeye kaybettireceğini söyleyen Gayrimenkul Yurt Dışı Tanıtım Derneği (GİGDER) Başkanı Ömer Faruk Akbal,tam da bu sebeple yabancıya gayrimenkul satışının lisanslanması ve sektörün düzenlenmesi için girişimlerde bulunduklarını belirtti.
Neler yapıldı?
Bu bağlamda yabancıya taşınmaz ticareti yapan pazarlama şirketleri, acenteler ve geliştirici firmaların lisanslanması için yetkilendirme kriterleri hazırladıklarını ifade eden Akbal, yapılan diğer çalışmaları ise şu sözlerle anlattı:
Bu tür olumsuz örneklerin de önüne geçmek amacıyla, çalışmalarımızı “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ilettik. İstanbul Ticaret Odası’nın meslek komitelerinde de bu konuyu gündeme taşıdık. Amacımız mağduriyetlerin tamamen önüne geçmek ve sektörümüzde yüksek standardizasyonu sağlamaktır. GİGDER olarak hep yüksek motivasyon ve dikkatle çalışıyor; gelecek 10 yılın yol planını çiziyoruz. Oluşturmayı umduğumuz memnuniyet ortamı sayesinde ülkemizden konut alımı yapan pazarları çeşitlendirmek de önceliklerikiz arasında yer alıyor.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
DEVA Partisi Sektörel Politikalar Başkanı Birol Aydemir: ”Tarım Bakanlığını süt üreticilerine sahip çıkmaya çağırıyoruz”
Süt fiyatları, enflasyon endişelerinden dolayı litresi 2,30 TL’de sabit tutuluyor. 2020’nin son üç ayı için litresi 40 kuruş olarak saptanan destek priminin ne zaman ödeneceği belirsizliğini halen koruyor.
Tarım ve Orman Bakanlığını süt üreticilerine 2020 yılı prim desteğini ödemek üzere acilen bir takvim oluşturmaya çağırıyoruz.
Teşvikler seçim takvimine göre belirlenmesin
Günler üreticilerimizin emeği heba edilerek geçiyor. Yanlış para politikaları yüzünden oluşan enflasyonun faturası fedakar çiftçilerimize ödetiliyor.
Teşvikleri, seçim takvimine göre belirleyen politikalardan derhal vazgeçilmelidir.
Paramızın değer kaybetmesi, çiftçimizi zarara uğrattı
Hayvancılık sektörünün yüzde 75 gibi en büyük girdi kalemi olan yem fiyatlarındaki artış son bir yılda yüzde 45’e dayanmışken, Türk Lirasının hızlı değer kaybı çiftçilerimizi de zarara uğratıyor.
Yanlış para ve maliye politikaları devam ettikçe, paramız hızla değer kaybediyor. Büyük özveriyle ve neredeyse kâr etmeden üretime devam eden çiftçilerimiz, zarara uğramamak için çiğ süt fiyatlarının arttırılmasını bekliyor.
Yenilikçi bir tarım sektörünü hayata geçireceğiz
DEVA Partisi; insana, toprağa, çevreye saygılı, üretici ve tüketicinin haklarını koruyan, sağlıklı ve sürdürülebilir, veriye ve bilime dayalı, yüksek katma değer üreten, rekabetçi, yenilikçi bir tarım sektörünü hayata geçirmek için hazırdır.
Her zaman ve her koşulda çiftçimizin yanında olacağız.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
CHP Niğde il başkanı Erhan Adem, tarlada patates üreticisinin sorunlarını dile getirdi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde İL Başkanı Erhan Adem, tarlada patates üreticileriyle bir araya gelerek yaptığı açıklamasında, patates üreticisinin malını satamadığına ihracat yollarının açılması gerektiğine vurgu yaptı.
Niğdeli patates üreticileri patateslerini satamıyor. Üreticiler kendilerini verilen sözlerin yerine getirilmediğini ve ürünlerini 60 kuruştan bile satamadıklarını belirtiyor. Çok zor durumda olduklarına dikkat çeken çiftçiler devletin yardım etmesi ve ihracat yolunu açması gerektiğini ifade ediyor. Günlük maliyetlerinin ise 3 bin liranın üzerinde olduğuna vurgu yapan çiftçiler, alıcı bulamadıkları için patateslerini depolara taşıyor. Konuyla ilgili CHP Niğde İl Başkanı Erhan Adem, Niğde’nin Yeşilgölcük beldesinde çiftçiyi patates tarlasında ziyaret etti. Adem, ziyarette bir açıklama yaparak çiftçiye alım ve destek sözü veren AK Partili milletvekillerine yüklendi. Milletvekillerine işinizi yapamıyorsanız istifa edin diyen başkan Adem, ihraçtın önünün açılması gerektiğine değindi.
“55 GÜN ÖNCE PATATESİN SORUNLARINI DİLE GETİRDİK”
Sorunları patates hasatnın ilk gününden itibaren dile getirdiklerini belirten Başkan Adem, “Yaklaşık 55 gün önce Konaklı ve Erikli kasabalarımızda ilk hasat döneminde patatesin sorunlarını gündeme getirmiştik. Hemen bizden sonra iktidar milletvekilleri, AK Parti milletvekilleri, Niğde Milletvekilleri arkadaşlar, yine aynı köylerimizi kasabalarımızı ziyaret ederek Türk Şeker’in alım yapacağını, ortalama fiyatın 70 kuruşun altında olmayacağını, çiftçiye para kazandırılacağından bahsettiler ancak ne ortada Türk Şeker’den alınmış bir mal var, alınan birkaç arkadaşın da doğru düzgün paralarının ödenmediğini biliyorum, o arkadaşlarla da görüştüm. Patateslerini yaklaşık 50 kuruşa falan mal olduğunu, hesaplarının bu fiyattan ödendiği söylendi” dedi.
“YA İŞİNİZİ DÜZGÜN YAPIN YA DA BU İŞLERİ BIRAKIN”
Ak Partili Milletvekillerine seslenen Adem, “Şimdi, sayın AK Partili milletvekilleri buraya gelerek vatandaşın ağzına bir parmak bal çalmakla bu işler olmuyor. Devlet yetkilileri ne dedi? ‘Ekili bir yer kalmasın, her yeri ekin’ dedi. Bu çiftçiler de inanarak ekim yaptılar. Domateste rezilliği yaşadılar, hayvancılıkta aynı sorunları yaşıyorlar. Patateste biliyorsunuz yıl boyu sürüp gelen bir sıkıntı var. Şimdi siz ihracatın önünü açmazsanız devlet teşviği vermezseniz, bu çiftçinin bu malı kalkmaz, bu çiftçi rezil olur, rezil olmaya devam eder, çiftçinin yüzünde gülücüğü hiçbir zaman bulamazsınız. Sevgili milletvekilleri ya işinizi düzgün yapan ya da bu işleri bırakın. Bu işleri bilen insanlar gelsin” ifadelerini kullandı.
“SORGULAYIN ÇİFTÇİ KARDEŞLERİM”
Çiftçinin bir sonraki seçimlerde gereken cezayı kesmesi için çağrıda bulunan Adem, “Şimdi aslında burada kızılması gereken çiftçi kardeşlerim de var. Hiçbir zaman sorgulamadılar. Gemiler 1 buçuk liraya mazot alırken kardeşim ben neden 5 buçuk, 6 liraya mazot alıyorum, tarlamı sürüp ekimini yaptığım mazotu 6 liraya alıyorum diye sorgulamadılar. Gübreyi bin 300 liradan aldılar onu sorgulamadılar. Elektriğe yüzde 50 zam geldi onu sorgulamadılar. Köy yollarını bilmeyen milletvekili adaylarına oy verdiler onları sorgulamadılar. Kardeşim birazda sorgulayın artık. Bu mal para etmiyorsa sebebini biraz düşünün artık. Önümüzde seçimler geldi, bu ülkenin sağı solu Ahmet’i Mehmet’i kalmadı arkadaşlar. Hepimiz bir gemi içerisindeyiz. Bu ülkeyi düzlüğe çıkarmak zorundayız. Bunun içinde sevgili çiftçi kardeşlerim sorgulayın, araştırın günü geldiğinde gerekli dersi verin arkadaşım” şeklinde konuştu.
NİĞDE – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)