İstanbul Valiliği’nin desteğiyle Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi iş birliğinde hayata geçirilen Aileler Üniversitede Projesi, İstanbul’un dört ilçesinde uygulanmaya başlıyor. Üsküdar, Pendik, Gaziosmanpaşa ve Eyüpsultan kaymakamlıkları tarafından belirlenen katılımcılara “Zor Günde Aile” başlığında ilk dersi veren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailede iki sihirli anahtar kavramın güven ve iş birliği olduğunu vurguladı. Evlilik iyi bir kombin olabilmektir diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aile bir iletişim ve güven alanı. Güven olması için sevgi gerekiyor. Sevgi var ama güven yoksa yine olmuyor. Sevgi + dürüstlük = güven ortaya çıkıyor” dedi. Tarhan, boşanma olaylarının temelinde sevgi ve güven zayıflaması olduğunu da sözlerine ekledi.
İstanbul Valiliğinin desteğiyle Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi iş birliğinde hayata geçirilen Aileler Üniversitede Projesi, İstanbul’un Üsküdar, Pendik, Gaziosmanpaşa ve Eyüpsultan ilçelerinde uygulamaya başlıyor. Kaymakamlıklar tarafından belirlenen ailelere, çiftlere ve gençlere yönelik eğitimler, 24 Kasım 2020 tarihinde başlayacak.
Aileler Üniversitede Projesi’nin ilk dersi, pandemiyle mücadele önlemleri çerçevesinde yaklaşık bin kişinin katılımıyla çevrimiçi olarak gerçekleşti. Toplantıya Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu, Eyüpsultan Kaymakamı İhsan Kara, Pendik Kaymakamı Dr. Hülya Kaya ve Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek katıldı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan ilk ders: “Zor Günde Aile”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Zor Günde Aile” başlıklı ilk ders niteliğindeki seminerinde toplumun temeli olan ailenin güçlü olması için gereken etkenleri ve tavsiyelerini paylaştı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Toplumsal fayda için harekete geçtik”
Aileler Üniversitede Projesi kapsamında Üsküdar Üniversitesi olarak şu anda sadece Türkiye için değil insanlık için geleceğin ihtiyaçlarını öngörmeye ve onunla ilgili çözümler üretmeye çalıştıklarını kaydeden Tarhan, “Sadece sorun odaklı değil, çözüm odaklı bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bu çerçeve içerisinde, bizdeki bilgi setini insanlarla paylaşmanın sorumluluk olduğunu düşünüyoruz. Hatta paylaşmamak vebaldir. Ailede ve insan ilişkilerinde bununla ilgili elimizdeki bilgilerin paylaşılması ve anlatılması gerekir. Bu nasıl olur? diyerek bundan hareketle bizi harekete geçiren fikir buydu. Bilgileri topluma paylaşıp bireysel fayda yerine toplumsal fayda yerine neler yapabiliriz? diye düşündük ve pandemi başlamadan önce geçtiğimiz yıl bir proje çalışmasına başladık” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’ya teşekkür etti
Projenin ilk etabında önemli sonuçlar elde ettiklerini ve projenin kendini ispat ettiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir sonraki aşamada İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve Vali Yardımcısı Abdurrahman İnan’ın da projeye çok değerli destekler verdiğini belirterek kendilerine teşekkür etti.
Tarhan: “Aileyi zayıflatan üç hastalık var”
Günümüzde aileyi zayıflatan üç hastalık olduğuna dikkat çeken Tarhan, “Birincisi sekülarizm. İkincisi sosyal anomi. Üçüncüsü bireycilik. Sekülarizm biraz kirlenen bir kavram oldu. TDK’da anlamı dünyacılık diye geçiyor. Sekülarizmi politize etmemek gerekiyor. Dünyacılık, ölüm ve sonrası yok gibi yaşama. Sekülarizmde vicdani sorumluluğu zayıflayan, bencilleşen insan aileyi ayak bağı gibi görüyor. Bu düşüncede olan kişi eşi hasta oluyor, ‘Bana ne dünyaya bir defa geldim’ deyip hemen boşanıveriyor. Benmerkezcileştiriyor insanı. İkincisi sosyal anomi. Bu aileyi de zayıflatıyor tabi. Toplumu koruyan sosyal duvarlar var. Sosyal baskı, sosyal normlar da diyebiliriz. Aileyi de bunlar koruyordu daha önce. Çocuk yanlış bir şey yaptığı zaman komşu onu uyarabiliyordu. Ama şu anda sosyal normlar bozuldu. Aile artık kendi kendini korumak zorunda. Sosyal hastalıklara karşı aile son sığınak haline geldi. Üçüncüsü de bireycilik” diye konuştu.
Aileyi değil, bireyi kutsal gören anlayışın modern yaşamın hatalı öğretilerinden biri olduğunu kaydeden Tarhan, “Çocuklarımız popüler kültürle böyle büyüyor. Böyle büyüyen çocuk da ufak bir krizde evliliği bitiriyor. Bunların hepsi değer yargılarımızdır, karar verirken bunlara göre karar veriyoruz” dedi.
Tarhan: “Sevgi ve dürüstlük birleşince güven ortaya çıkıyor”
Aile kurumunun bir kişiliğe sahip canlı bir varlık olduğunu ifade eden Tarhan, “Örgütsel psikolojide aile bir iletişim ve güven alanı. İlk psikiyatri tecrübelerimizde sevgi yuvası deniyordu, şimdiyse güven alanı deniyor. Çünkü güven olması için sevgi gerekiyor. Sevgi var ama güven yoksa yine olmuyor. Sevgi + dürüstlük = güven ortaya çıkıyor. Güvenin olması için sadece sevgi yetmiyor. Ailenin kişiliği vardır. Şu anda boşanma olaylarında geçim sıkıntısı deniyorsa o işin görünen kısmı gibi oluyor. Görünmeyen kısmı sevginin, güvenin zayıflamasıdır. Geleceğini güvende hissetmiyorsa, sevmiyorsa aileye yatırım yapmıyor insan. Onun için bunları nasıl artıracağımıza odaklanmamız gerekiyor” dedi.
Tarhan: “Sıcak bir atmosfer olmayan evde sağlıklı çocuk yetişmez”
Ailede tutum kalıpları bulunduğunu kaydeden Tarhan, çiftlerin yaklaşımlarının önemine işaret ederek şunları söyledi:
“Koruyuculuk, müdahalecilik, anne ve baba rolleri, demokratik işleyiş, baskıcılık, karı – koca geçimsizliği… Türk toplumunda en çok rastladığımız ailede annenin müdahalecilik seviyesi çok yüksek çıkıyor. Koruyuculuğun dozunu kaçırmış anneler var, çocuğun bu durumda hiç özgür iradesi olmuyor. Aile içinde işleyişte her konuşulabiliyor mu, yoksa baba gelince herkes bir tarafa kaçıyor mu, korku odaklı bir disiplin mi var, sevgi odaklı bir disiplin mi var bunlara bakılıyor. Eşlerin geçimsizliği de ailede tutum kalıpları açısından çok önemli. Evde sıcak bir atmosfer yoksa orada sağlıklı çocuk yetişmez. Herkesin eve seve seve gelmesi gerekiyor. İstemeyerek geliyorlarsa o ev sevgi yuvası değildir, güven alanı değildir o ev. O evde mutluluk olmuyor. Bir babanın çocuğuna vereceği en güzel hediye annesini sevmesidir. Akıllı erkekler bunu yapıyor. Çocuğun annesini sevdiği zaman mutlu oluyor.”
Tarhan: “İyi iş birliği varsa ömür boyu aşka dönüşebiliyor”
Sevginin kimyası olduğunu belirten Tarhan, “Sevgi daha önce edebiyatçıların, şairlerin konusuydu. Ama 90’lı yılların ardından sinirlerin, duyguların nörobilimi anlaşıldıktan sonra sevginin de kimyası ortaya çıktı. Uyku, iştah, dopamin, norepinephrine, serotonin ve büyüme hormonu sevgi esnasında ortaya çıkan çekimle ilgili kimyasallardır. Patolojik aşk hastalıktır. Eğer iyi iş birliği varsa aşk yönetilirse ömür boyu aşka dönüşebiliyor. İyi ilişki varsa sevginin olduğu, güvenin, aile değerlerinin olduğu bir ilişkiyse aşk sevgiye dönüşüyor, sürdürülebilir bir hale geliyor. Uzun ömürlü bir duygu haline gelebiliyor” dedi.
Tarhan: “Ailede iki sihirli kavram, güven ve iş birliğidir”
Aileyi bir arada tutan değerlere de dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Meşveret, eşitlik, özerklik, hakkaniyet, sevgi, güven, paylaşımcılık, maddi ve manevi kazanımlar bu değerlerdendir. Ailede iki tane sihirli anahtar kavram var. Biri güvenirlilik kavramı. 2009’da 54 bin kişi üzerinde yapılan bir çalışmada ailedeki liderde aranılan ilk özellik dürüstlük. Bu ailede de geçerli. Liderlik çemberinde de ortada güven vardır. Sonra değerler, yeterlilik gibi kavramlar geliyor. Çark güvenin üzerinde dönüyor. Aile içerisinde şaka bile olsa yalan söylememek gerekir. Sevginin en büyük düşmanı yalandır, beyaz yalan bile olsa. Açık, şeffaf ve hesap verilebilir ilişki ailede en önemli güven sağlayıcıdır ve ailenin liderini belirler. Ailenin lideri erkek veya kadın değildir. Ailenin lideri olayları dürüstçe yöneten, çocuklarla ve eşle ilişkiyi ilişkiyi yönetebilendir. Çocuk dürüst olana güvenir. Yalancı anne veya babaya güvenmez. Onun için dürüstlük ailede önemli bir değer. İkinci önemli değer de iş birliği kavramı. Ailenin huzurunu bu belirliyor. V uçuşu yaban kazlarının kıtalararası saatlerce uçuş şeklidir. Öndeki kuş devamlı kanat çırpıyor, bir boşluk oluşturuyor, o 10 defa kanat çırpıyorsa arkasındakiler 3-5 kez kanat çırpıyor. En öndeki yorulunca sıra değiştiriyorlar. Onlar müthiş bir aile olmuşlar ama insanoğlu kazdan ilham alması gerekirken bunu yapmıyor. Demek ki aile olmak için takım olmak gerekiyor. Biz bilinci önemli. Evlilik iyi bir kombin olabilmektir.” diye konuştu.
Pendik Kaymakamı Dr. Hülya Kaya: “Proje güzel bir şekilde uygulanacak ve daha da büyüyecek”
Pendik Kaymakamı Dr. Hülya Kaya, projeyi en başından beri takip ettiklerini belirterek “Ne kadar kıymetli ve değerli bir çalışma ortaya konacağını da ilk günde şahidim. Sayın valimizin de destekleriyle bu proje hayata geçiyor. Bunun heyecanını yaşıyoruz. İnşallah proje güzel bir şekilde uygulamaya geçecek. Bu projenin çıktılarını duyan, katılanlar diğerlerine de tavsiye edecekler. Belki ikinci bir tur daha yapılabilir. Bu eğitimi alacak katılımcılar çok değerli hocalarımızdan eğitimleri aldıktan sonra, arkadaşlarına da tavsiye edecekler. Bu çok ciddi bir ihtiyaç sahada. Belki ikinci tur, üçüncü tur olarak yapabilirsek, çok güzel olur diye düşünüyorum” diye konuştu.
Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek: “Huzur, güven ve sevgi ortamı çocuğun kendini varlıklı hissetmesine büyük katkı sağlıyor”
Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek ise projede yer almaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek Üsküdar Üniversitesi ile muhtelif projelerde beraber çalıştıklarını ve çok verimli işler yaptıklarını dile getirdi.Prof. Dr. Nevzat Tarhan liderliğinde Üsküdar Üniversitesi’nin çalışmalarını büyük bir beğeniyle izlediklerini kaydeden Demiryürek, “Aile konusunda özelden bir şey söylemek istiyorum. Ben altı çocuklu bir ailenin ferdiyim. Dördüncü evlatlarıyım. Halen yaşlarımız ilerlemesine rağmen birimizin parmağına bir diken batsa diğer onun acısını hisseder. Bugünkü standartlarla dönüp geçmişe baktığımda ekonomik açıdan alt-orta sınıf olarak nitelendirebileceğimiz bir durumda olmamıza rağmen biz çocuk mahilesinde hep kendimizi varlıklı olarak gördük. Bugünkü aklımla baktığımda olaya ailedeki huzur, güven ve sevgi ortamının çocuğun kendini varlıklı hissetmesine yetecek kadar önemli bir katkı sağladığını düşünüyorum. Şimdi de aynı ortamı kendi çocuklarım için kurmaya gayret ediyorum” dedi.
Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu: “Aile konusunda ülkemizdeki en önemli çalışmaların başında yer alacak bir proje”
Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu, Üsküdar Üniversitesi başta olmak üzere projede de emeği geçen tüm ekiplere teşekkür etti. Projenin hayırlara vesile olmasını dileyen Hatipoğlu, “Projenin ülkemizde de aile açısından gerçekten çok önemli çalışmaların en başına yerleşeceğini dilediğimi umut ettiğimi de ifade etmek istiyorum. Tüm proje ekibine paydaşlara ve bu projeden faydalanacak olan çok değerli ailelere de buradan sevgilerimi saygılarımı sunuyorum” dedi.
Eyüpsultan Kaymakamı İhsan Kara: “1546 aileyi davet ettik”
Eyüpsultan Kaymakamı İhsan Kara da Prof. Dr. Nevzat Tarhan başta olmak üzere projede emeği geçenlere teşekkür ederek “Programın hayırlı olmasını ve ailelerin temellerini sağlamlaştırıcı, toplumsal etkiye sahip olmasını ve örnek olmasını diliyorum. Katılım olması için Kaymakamlık olarak duyuruları yaptık, 1546 aileyi bizzat davet ettik. Yüksek bir katılım olacağını ümit ediyoruz. Eğitime devamlılık özelliğini ve önemini vurguladık” dedi.
Çiğdem Demirsoy: “Eğitimler 24 Kasım’da başlayacak”
Proje Koordinatörü Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy, Aileler Üniversitede Proje Sunumunda projenin İstanbul’un Üsküdar, Pendik Gaziosmanpaşa ve Eyüpsultan ilçelerinde kaymakamlık tarafından belirlenen kişilere yönelik olarak gerçekleştirileceğini söyledi. Pandemi önlemleri kapsamında çevrimiçi olarak haftanın bir günü yapılacak eğitimlerin 6 hafta boyunca devam edeceğini belirten Çiğdem Demirsoy, eğitimlerin sonunda katılım belgesi verileceğini kaydetti.
Çiğdem Demirsoy’un verdiği bilgiye göre belirlenen grup ve hedefler şöyle olacak:
Beyaz Grup: 18 yaş altındaki bireylerin duygusal olgunluk ve ilişki yönetimi konusunda eğitilmesini sağlamak.
Pembe Grup: 18 yaş üzeri bireyler ve evlilik hazırlığındaki çiftlerin “Evlilik ve Aileyi” ilgilendiren konularda bilinçlenmesini sağlamak.
Turuncu Grup: Henüz problem yaşamasa da risk altında olan çift ve ailelerin desteklenmesini sağlamak.
Kırmızı Grup: Profesyonel yardım almayı gerektirecek düzeyde probleme sahip ailelerin rehabilite ederek güçlendirilmesini sağlamak.
Proje Danışmanı Dr. Nebiye Yaşar ise proje kapsamında yapılması planlanan çalışmalara ilişkin bilgiler verdi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: İyi
İYİ Partili Başkan Demir, provokasyonlara karşı uyardı
İYİ Parti Edirne İl Başkanı Ekrem Demir, İYİ Parti 2. Olağan Genel Kurulu sonra oluşturulmak istenen provokasyonlara karşı uyarı yaparak, “Dava arkadaşlarımın bu oyunlara gelmemelerini Genel Başkanımızın emrinde ‘Millet bizi çağırıyor’ sözünün gereği olarak İYİ Parti iktidarında Türk milletini buluşturmak için sonuna kadar mücadele edeceğiz” dedi.
İYİ Parti Edirne İl Başkanı Ekrem Demir, yaptığı açıklamada; oluşturulmak istenen provokasyonun arka planına işaret ederek, “20 Eylül 2020 pazar günü yapılan İYİ Parti 2.Olağan Büyük kurultayımızın ardından ortaya çıkan delegenin iradesine karşı oluşturulan provokasyonlar, partimizin son günlerde Türk halkı tarafından benimsenmesi ve iktidarın alternatifi olarak görülmesini hazmedemeyen, iktidara yakın medya ve basın yayın kuruluşları tarafından ısıtılıp ısıtılıp gündemde tutulmaya çalışılması, bu işin arka planında AKP’nin olduğu aşikar görünüyor” dedi.
MİLLET BİZİ ÇAĞIRIYOR…
Partilileri oyunlara gelmemeleri konusunda uyaran Başkan Demir, “Buna bağlı olarak GİK üyesi seçilemeyen arkadaşlarımız da farkında olmadan İYİ Parti delegasyonuna ve iradesine saygı duyacakları yerde, bu kirli oyunları kuranların oyuncağı olmalarını hayretler içinde izliyoruz. İYİ Parti kadrolarının iktidar hedefine ulaşmasına bu ucuz ve kirli oyunlar engel olamayacağı gibi bizlerin ne kadar doğru bir şey yaptığımızı da tescillemiştir. Bu mihvalde tüm dava arkadaşlarımın bu oyunlara gelmemelerini Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in emrinde ‘Millet bizi çağırıyor’ sözünün gereği olarak İYİ Parti iktidarında Türk milletini buluşturmak için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Ne mutlu Türküm diyene!” ifadelerini kullandı.
EDİRNE – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
BM Genel Kurulu’nda CEO’lar COVID-19 sonrası daha iyi bir dünya için ortak bir bildirinin altına imza attı
Birleşmiş Milletler’in 75. yıldönümünün öncesinde UN Global Compact, tüm şirketleri küresel riskler karşısında uluslararası işbirliğine ve kapsayıcı çok taraflılığa destek olmaya çağırdı. Bu çağrıya yanıt veren 100’den fazla ülkeden 1.000’den fazla CEO, “Yenilenen Küresel İşbirliği için CEO Bildirisi”ni (Statement from Business Leaders for Renewed Global Cooperation) imzalayarak Birleşmiş Milletler’e ve kapsayıcı çok taraflılığa desteklerini beyan etti.
Birleşmiş Milletler 75. Yıl anma etkinlikleri kapsamında 21 Eylül tarihinde düzenlenen BM Özel Sektör Forumu’nda açıklanan bildiriyle CEO’lar: ”Biz iş insanları olarak barış, adalet ve güçlü kurumların, kuruluşlarımızın uzun vadeli devamlılığı için yararlı olduğunu ve BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin On İlkesi’nin ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın başarının temelini oluşturduğunun farkındayız. Daha iyi bir dünya için birlikteyiz ” mesajını verdi.
UN Global Compact CEO’su Sanda Ojiambo bildiri hakkında şöyle konuştu: “Bu bildiri kapsayıcı çok taraflılığın artık tüm dünyada yankılanacağının bir taahhütüdür. Değişen koşullara uyum sağlamak için işbirliklerinin sınırları, sektörleri ve kuşakları aşmalıdır. Bildiriyi yayınlandıktan sonra 1 ay içerisinde hemen hemen tüm sektörlerden ve bölgelerden 1.000’in üzerinde CEO imzasını attı. UN Global Compact olarak dünya için bu çok önemli zamanda işbirliklerine olan bağlılıklarını için herkese teşekkür ediyoruz.”
Türkiye’deki Şirketlerden Bildiri’ye Destek
“Yenilenen Küresel İşbirliği için CEO Bildirisi”ne Türkiye’deki şirketlerden de büyük bir destek geldi. Türkiye’den UN Global Compact imzacısı 45 şirketin CEO’su Bildiri’nin altına imza atarak küresel işbirliğine dahil olduklarını beyan ettiler.
BM Genel Kurul’u bünyesinde gerçekleştirilen oturumlarda Global Compact Türkiye’den temsilciler yer aldı
UN Global Compact, 75. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kapsamında 21-23 Eylül’de #UnitingBusiness LIVE mottosuyla Private Sector Forum, Global Impact Forum ve SDG Business Forum’u düzenledi. Global Compact Türkiye düzenlediği ve yer aldığı oturumlarla dünyanın her yerinden hükümet, sivil toplum, akademi, iş dünyası ve sürdürülebilirlik liderlerini bir araya getiren etkinliklerde temsil edildi.
“İlke Temelli Emisyon Azaltımları: Global Compact Yerel Ağları En İyi Uygulamalarını Paylaşıyor” oturumunda Bolivya, Türkiye, İspanya ve Sri Lanka’dan iş dünyası liderleri bir araya geldi. Panellerde COVID-19 sonrası yeniden kalkınmanın nasıl çevreye duyarlı olabileceği tartışıldı. Oturumda iyi örnek olarak İş Dünyası Plastik Girişimi tanıtıldı. Global Compact Türkiye Çevre Çalışma Grubu Eş Başkanı Ebru Tüzecan ve Eczacıbaşı Holding CEO’su Atalay M. Gümrah ve oturumda konuşmacı olarak yer aldı.
“Kriz Dönemlerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Lensinden Bakmak” oturumunda iş dünyasının kriz zamanlarında toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifini nasıl koruyacağı uygulama örnekleri ile tartışıldı. Oturumda WPP Türkiye İnsan Kaynakları & Kültür ve Sürdürülebilirlikten Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Aysun Sayın, Unilever Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Şenel Erim, Boyner Grup İç Denetim, Risk Yönetimi ve Sürdürülebilirlik Direktörü Emrah Özbay konuşmalarıyla dinleyicilere ilham verdi.
Etkinlikte dünyanın her yerinden dinleyici olarak yer alan herkesin katılımına açık olan bir Networking oturumu da düzenlendi. Global Compact Türkiye Genel Sekreteri Melda ÇeleCOVID-19 döneminde iş dünyasının sürdürülebilirlik gündemi hakkında katılımcılar ile sohbet etti.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Okan Bayülgen: “Tiyatro hayattır, tiyatro iyi hissettirir”
Okan Bayülgen, Cumartesi akşamı Trump Alışveriş Merkezi’nde objektiflere yansıdı.
Okan Bayülgen; yazdığı, yönettiği ve oynadığı ‘Harem Kabare’ adlı oyundan saatler önce Trump Alışveriş Merkezi’ne geldi.
Trump Sahne’de prova yaptıktan sonra dinlenmek için AVM’nin teras katında yer alan Trump Cadde’de kahve içen Okan Bayülgen, AVM’yi turladıktan sonra oyuna hazırlanmak üzere kulise geçerken “İzleyicilerimiz teveccüh gösteriyor, tiyatro hayattır, tiyatro iyidir, tiyatro iyi hissettir” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
“Hükümet koronavirüs salgını ile mücadeleyi iyi yönetemiyor!”
DEVA Partisi tarafından açıklanan bir raporda Koronavirüs salgınında son dönemde yeniden başlayan artış ele alındı.
Konu ile ilgili bir açıklama yapan Sağlık Politikaları Başkanı Medeni Yılmaz şu görüşleri ifade etti:
“İktidar yalancı çobanlık yapmamalıdır! ”
“Siyasi iktidarın birinci ve en önemli sorumluluğunun halkı doğru bilgilendirmek olduğunu söyleyen Yılmaz “siyasi iktidar hangi gerekçe ile olursa olsun, “yalancı çoban” durumuna düşmemelidir. Gerçeklerin gizlenmesi, önce tehlikeli bir rahatlığı, sonrasında tedbirsizliği ve salgında artış riskini getiriyor” dedi.
“Başarılı ülke örnekleri ve bilimsel araştırmaların, koronavirüs salgını ile mücadelede kapsamlı koruma ve izolasyon tedbirlerinin kararlılıkla uygulanması durumunda ekonomi üzerindeki olumsuz etkinin uzun dönemde çok daha az olacağını ortaya koyduğuna dikkat çeken” Yılmaz, “DEVA Partisi olarak özellikle 3 temel konuda siyasi iktidarı acil olarak harekete geçmeye çağırdı”:
1- “Salgını önlemede, koruyucu sağlık hizmeti hastanede verilen hizmetten daha önceliklidir.”
a. “İnsanların topluca bir arada bulunduğu mekanlarda denetim yetersizdir. Yayılmayı daha fazla artırmadan kontrolü sağlayacak tedbirlerin hızla alınması gereklidir. Kitlesel hareketler (toplantı, açılış, düğün, tören, seyircili spor gösterileri gibi) yasaklanmalıdır.
i. Yapılacak denetimlerin hem eğitici olması hem de kurallara riayet edilmesi konusunda çok daha aktif yapılması önemlidir. Bu denetlemelerde Sağlık Bakanlığının İçişleri Bakanlığı ile ortak bir şekilde denetim ekiplerini artırarak çok daha aktif rol alması gereklidir.”
b. “Koronavirüs testleri kamu-özel her hastanede ücretsiz yapılmalıdır.
i. Test çalışmaları mutlaka yaygın bir şekilde yapılmalı özellikle temaslı gruba kesinlikle test yapılmalıdır. Bu salgında başarılı olan ülkelerin hemen hepsi yaygın test yapan ülkelerdir.
ii. Mobil test uygulaması hayata geçirilerek test sayısı hızlı bir şekilde artırılmalı ve hastanelere yığılım önlenmelidir.”
2- “Sağlık çalışanlarının sosyal, ekonomik durumları ve çalışma şartları düzeltilmelidir.
a. Koronavirüs sağlık çalışanları için meslek hastalığı sayılmalı ve bu konu ile ilgili yasal düzenleme mutlaka yapılmalıdır.”
3- “Bilim Kurulu yeniden yapılandırılmalı, sağlıkla ilgili meslek örgütlerinin çalışmalara katkı sunmasına olanak sağlanmalı ve kararları kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanmalıdır.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
DisplayMate, Galaxy Note20 Ultra’ya En İyi Akıllı Telefon Ekranı Ödülü’nü verdi!
Akıllı telefon ekranlarını derecelendiren DisplayMate, geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan Samsung’un yeni amiral gemisi akıllı telefonu Galaxy Note20 Ultra’nın ekranına A+ verdi. Aynı zamanda En İyi Akıllı Telefon Ekranı Ödülü’ne de layık görülen amiral gemisinin OLED Ekranı, özellikle aynı anda hem ekran parlaklığı hem de ekran güç tasarrufu özelliklerini yükseltebilmiş ve iyileştirebilmiş olmasıyla ön plana çıkıyor.
Bu ayın başında tanıtımı yapılan Galaxy Note20 Ultra, tam ekran tasarımı ve gelişmiş son teknoloji eseri OLED Ekran özelliğiyle Samsung’un en yeni amiral gemisi akıllı telefonu. Bu akıllı telefon mobil OLED ekran teknolojisinin görülmemiş bir hızla gelişmesiyle birlikte, ekran performansı alanında yükseltilmiş ve iyileştirilmiş birçok önemli yeni özellikler sunuyor. Galaxy Note20 Ultra, Samsung Display tarafından geliştirilip üretilen son sürüm çift taraflı kavisli ekranla birlikte Esnek OLED ekranlara sahip. OLED’in yeni çıkan her sürümü, yükseltilmiş ve iyileştirilmiş yeni özellikleri beraberinde getirirken, bu özellikler ilk olarak Samsung Galaxy akıllı telefonlarda sizlerle buluşuyor ve böylelikle Galaxy Note20 Ultra bir kez daha çıtayı yükseklere taşıyor
Akıllı telefon ekranlarını derecelendiren DisplayMate tarafından yapılan kapsamlı laboratuvar testleri ve ölçümleri, Galaxy Note20 Ultra’nın son derece etkileyici, üst düzey mükemmeliyete sahip birinci sınıf akıllı ekrana, aynı zamanda mükemmel kalibrasyon kesinliği ve performansına sahip olduğunu, görsel anlamda da mükemmellikten ayırt edilemez olduğunu gösteriyor.
Objektif bir biçimde yürütülen laboratuvar testleri ve ölçümlere göre, Galaxy Note20 Ultra,DisplayMate’in şimdiye kadar verdiği en yüksek not olan A+ Ekran Performansı derecesini elde ederek ve akıllı telefonlar için 11 performans kriterini karşılayarak “DisplayMate En İyi Akıllı Telefon Ekranı Ödülünü” aldı.
Araştırmada Galaxy Note20 Ultra’nın yeni ve iyileştirilmiş ekran performansının en çarpıcı özellikleri şöyle sıralanıyor: Galaxy Note20 Ultra alışılagelmiş 60Hz yenileme hızı özelliğinin yanı sıra yeni uyarlanabilir yüksek frekanslı 120Hz yenileme hızına da sahip olup bu özelliği sayesinde görsellerde ekran kaydırma ve video gösterimi deneyimini iyileştirirken uygulamalardaki hareket ve oyun performansını da iyileştiriyor ve pek çok kullanıcının karşılaştığı ekran titreşimi sorununu azaltabiliyor. Galaxy Note20 Ultra ekranının en yüksek parlaklığı normal modda 680 nit iken yüksek parlaklık modunda 1609 nite çıkabiliyor ve bu parlaklık düzeyi de Galaxy Note 10+’ın parlaklık düzeyiyle kıyaslandığında yüzde 21-23 oranında daha yüksek bir performans sunuyor. Galaxy Note20 Ultra’nın yüksek parlaklık modu, en yüksek parlaklık seviyesindeyken, doğrudan güneş ışığı altında olmayan tam düzey dış ortam ışığına eş değer olan, 20.000 lux değerinde yeni bir düşük ortam ışık seviyesi sunuyor. Bu özelliği sayesinde, açık havada ekranın okunurluğu telefon “Orta veya Yüksek Ortam Işığı” ayarındayken daha da iyileşmiş oluyor. Galaxy Note20 Ultra ekranının güç verimliliği, Galaxy Note10+ ile karşılaştırıldığında yüzde 16 daha yüksek. Galaxy Note20 Ultra, akıllı telefonlar için 11 performans kriterini ve bunlar içinde, görsel olarak kusursuzla eş değer olarak nitelendiren 4 mükemmeliyet kriterini de karşılıyor. Galaxy Note20 Ultra’nın OLED Ekranı, özellikle aynı anda hem ekran parlaklığı hem de ekran güç tasarrufu özelliklerini yükseltebilmiş ve iyileştirebilmiş olmasıyla ön plana çıkıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Fiat Concept Centoventi 2019’un En İyi Konsept Otomobili Seçildi!
Fiat Chrysler Automobiles’ın (FCA), elektrikli mobilite çözümleri ile kişiselleştirme konusunda yeni bir dönemi temsil eden Centoventi konsept otomobili, dünyanın önde gelen otomobil tasarımı web sitesi olan Car Design News (CDN) tarafından düzenlenen Car Design Ödülleri dahilinde “2019’un En İyi Konsept Otomobili” seçildi. Tasarım konusunda otoritelerinden oluşan 18 kişilik uluslararası jürinin kararıyla ödüllendirilen Fiat Concept Centoventi, modüler yapısıyla tavan renginden jantlarına, menzilden iç tasarım özelliklerine kadar neredeyse tamamen kişiselleştirilebiliyor.
Fiat Chrysler Automobiles’ın (FCA) kişiselleştirilebilir elektrikli konsepti Fiat Concept Centoventi, “2019 yılının En İyi Konsept Otomobili” ödülünün sahibi oldu. Dünyadaki otomobil tasarımcıları için en önemli web sitesi kaynaklarından olan Car Design News (CDN) tarafından düzenlenen organizasyonda Centoventi; yenilikçi modüler konsepti ve doğru renk/malzeme kullanımıyla ödüle layık görüldü. Daha önce “Red Dot Award 2019” ve “Trophées Argus 2020” gibi saygın ödüller de alan Centoventi, yeni ödülünü farklı otomobil üreticilerinin tasarım merkezi direktörlerinden oluşan 18 kişilik uluslararası jürinin ortak kararıyla aldı.
Centoventi kişiye göre şekilleniyor
Ödülü değerlendiren Fiat Marka Global Başkanı Olivier François, Centoventi konseptinin 120 yıllık köklü bir geçmişe sahip Fiat’ın, elektrikli ulaşımın geleceğine bakış açısını gösterdiğini belirtti. Centoventi’nin müşteri zevk ve gereksinimlerine göre şekillendiğini ifade eden François, “Son derece minimalist bir otomobil olan Centoventi; sunulan renkler, iç mekan, tavan, bilgi-eğlence sistemi seçenekleri ve modüler pillerin çeşitliliğiyle büyük bir özgürlük sunuyor. Herhangi bir özelleştirme kısıtlaması olmaksızın, müşterinin zevkine ve ihtiyacına göre kişiselleştirmeye ve renklendirmeye hazır boş bir tuvali andırıyor. Dolayısıyla bu güçlü konsept, otomotiv dünyasında köklü bir değişikliği temsil ediyor. Artık insanların yeni bir otomobil almak için beklemeleri gerekmiyor. Centoventi’nin konfigürasyonunu değiştirmek için her an doğru an olacak ve bu bilinçle özgürce hareket edilecek. Centoventi, Fiat’ın “az daha çoktur” kavramını somutlaştırıyor. Minimalist bir otomobil olan Centoventi’yi bu denli özel ve havalı yapan şey benzersiz bir kişiselleştirme özgürlüğü. Bu da, bir otomobilden karmaşık olan her şeyi çıkartmak, kullanıcının hayal gücünü sınırlamamak anlamına geliyor.” dedi.
FCA’nın EMEA Tasarım Başkanı Klaus Busse ise değerlendirmesinde; “Centoventi’nin başarısı, markanın CEO’sunun vizyonunu hayata geçirmek için Fiat Tasarım Merkezi tasarımcıları ve mühendislerinin mükemmel işbirliğini yansıtıyor. Özellikle CDN gibi farklı markaların tasarım başkanlarından ve geleceği şekillendiren çok özel insanlardan oluşan uluslararası bir jüriden böylesine önemli bir ödül almak, tüm ekip için bir onur” şeklinde konuştu.
Menzili 500 km’ye kadar çıkıyor!
Dünya lansmanı 2019 yılındaki Cenevre Otomobil Fuarı’nda yapılan Fiat Concept Centoventi, elektrikli ulaşım dünyasına yenilikçi bir iş modeli sunuyor. Sadece tek bir renk ile üretilen konsept, “4U” programı kapsamında; 4 tavan, 4 tampon, 4 jant ve 4 dış kaplama rengi seçenekleriyle kişiselleştiriliyor. İç mekanda ise göstergelerden saklama alanlarına, koltuklardan çocuk emniyet sistemlerine kadar birçok iç aksesuar müşteri tarafından değiştirilebiliyor. Ayrıca kullanıcılar, aksesuarları “tak-çalıştır” prensibiyle monte edip kullanabiliyor. Yenilikçi batarya modülü ise, konsept aracın menzilini de kişiselleştiriyor. Aracın menzili, kullanım gereksinimine bağlı olarak 100 kilometre ile 500 kilometre arasında ayarlanabiliyor. Böylece Centoventi; hem şehir içinde hem keyifli kent dışı seyahatlerinde ideal bir yol arkadaşı olarak öne çıkıyor.
Araç tasarımında otorite web sitesi: Car Design News
1999 yılından bu yana tüm dünyadaki otomobil tasarımcıları için en önemli kaynaklardan olan Car Design News (CDN), öğrencilerden tasarım yöneticilerine kadar geniş bir platforma bilgi, öneri ve fikirler sunuyor. 500 binden fazla kullanıcı tarafından görüntülenen web sitesinin gücü, alanında uzman uluslararası otorite ve analistlerden oluşan geniş bir ağa dayanıyor. Söz konusu ağdaki kişilerin görüşleri ve geleceğe dair öngörüleriyle, otomobil tasarımları yorumlanıyor. Yine geleceğin tasarım trendleri ve geleceğin ulaşım çözümleri bu platformda ele alınıyor. Sitenin ödül organizasyonu ise “En İyi Üretim Otomobili” ve “En İyi Konsept Otomobili” olmak üzere iki kategoride veriliyor.