Etiket arşivi: öneri

Pozitif disiplin için 5 öneri

Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Merak Eden Çocuk Okulları (BÜMED MEÇ), farklılıklara duyarlı ve saygılı, kendi öğrenme sorumluluğunu alabilen, özgüvenli bireyler yetiştirirken pozitif disiplin anlayışına eğitiminin bir parçası olarak yer veriyor. Peki pozitif disiplin nedir, aileler çevrim içi (online) eğitim sürecinde bu konuda neler yapabilir?
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Merak Eden Çocuk Okulları (BÜMED MEÇ) Koşuyolu Yerleşkesi Okul Müdür Bora SİNÇ, “Pozitif disiplin, çocukların kendi hareketlerini kontrol edebilmelerine ve problemlerini çözmelerine yardımcı olan bir yönetim tekniğidir” diyor ve çevrim içi (online) eğitim sürecinde pozitif disiplini desteklemek için ailelere önerilerde bulunuyor.
1. Duygular konusunda konuşun:  Fiziksel temasın mümkün olduğunca az olduğu bugünlerde  duygusal teması güçlü tutmak önemli. Birlikte olmak, sevgi ve paylaşım tüm aile üyeleri için iyileştirici ve güçlendiricidir. Bu süreçte çocukların günlük rutinlerini devam ettirirken çocuklarla bolca sohbet etmek hem kaygılarını fark etmenizi hem de onları daha iyi anlayarak desteklenmesi gereken noktaları fark etmenizi kolaylaştırır.
2. Özgüven konusunda cesaretlendirin: Özgüveni destekleyici, açıklayıcı, neyi-neden yapması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyan cümleler bu konuda size yardımcı olabilir. Unutmayın, bireyin kendi yeteneklerini ve duygularını tanıması, kendini sevmesi ve kendine güvenmesi olarak tanımlanan özgüven, pek çok beceri gibi erken çocukluk döneminden itibaren gelişir. Siz de özgüven duygusunun gelişimine olumlu katkı sağlamak için çocukların mizaç özelliklerini zedelemeden, çabalarını takdir edecek yaklaşımlar sergileyebilir, ona yaşına uygun sorumluluklar vererek, düşüncelerine saygı duyduğunuzu hissettirebilirsiniz.
3. Açıklamalar yapın: Online dersler sürecinde gerekliliği açıklanmadan davranışı kazanmaya zorlanması (mikrofon ve kamera kontrolü vb), öğrencilerin kendi öğrenme ve kontrol süreçlerinde sorumluluk almalarını geciktirebilir. Bu konuda tepki değil, açıklama yapmak destekleyici bir davranış olabilir. Çünkü tepki gösterdiğinizde kontrolü karşı tarafa bırakmış olursunuz ve sınırlarınız kaybolup gider. Açıklama yaptığınızda ise olasılıklar ve seçenekler de arkasından gelir.
4. Sürekli yapması ve yapmaması gerekenleri söylemeyin: Pozitif, etkili ve doğru temeller yaratmak istiyorsanız, kullandığınız dilin de önemli olduğunu unutmayın. Çocuğa sürekli olarak ne yapması ve ne yapmaması gerektiğini söylemek çocuklarının öz denetimlerini kazanmalarını engellerken onların gerçek yaşama hazırlanmasını da zorlaştırabilir.
5. Sınırlar konusunda net olun: Pozitif disiplin, sınırsızlık anlamına gelmiyor. Sınırlar, kim olduğumuzu veya olmadığımızı gösterir ve hayatımıza yön veren kişisel çizgilerdir. Her insan sınırlara ihtiyaç duyar. Siz de çocuğunuzun yaşını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak sınırlarınızı tanımlayın. Annenin kendi alanı, babanın kendi alanı, çocuğun kendi alanı, anne-babanın ortak alanı, anne-baba-çocuğun ortak alanını hem fiziksel hem de duygusal anlamda hep birlikte netleştirin.
Çocuklarımıza gösterdiğimiz sevgimiz, saygımız, hoşgörümüz ve güvenimiz onların zamanla öz denetim bilinciyle yaşama kolay uyum sağlayabilen aynı zamanda da kendi öğrenme sorumluluklarını alabilen bireyler olmalarını sağlayacaktır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Koronavirüse karşı bağışıklığı güçlendiren 10 öneri

Koronavirüs sayılarının giderek arttığı bugünlerde maske, sosyal mesafe ve hijyen önlemlerinin yanı sıra güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak koronavirüsten korunmada önemli bir role sahip.
Koronavirüsün bulaşmasını önleyen veya koronavirüsü tedavi edebilen herhangi bir besin olmasa da sağlıklı ve dengeli beslenme, fiziksel aktivite ve düzenli uyku bağışıklık sistemini güçlendirerek, koronavirüsü hafif geçirmemizi ve koronavirüsten korunmamızı sağlayabilir. Biruni Üniversite Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Gamze Çakaloğlu koronavirüsten korunmak veya koronavirüsü hafif semptomlarla geçirmek için 10 etkili öneri sıraladı.
D vitamini depolarınızı doldurun!
Yeterli D vitamini seviyesine sahip kişilerin hastalığa yakalanma oranı yüzde 52 azalıyor. D vitamini bağışıklık sisteminde kritik bir rol oynuyor. Yapılan araştırmalar yeterli D vitamini alamayan kişilerin hastalığı daha ağır geçirdiğini kanıtlıyor. D vitamininin en iyi kaynağı güneş olmasıyla birlikte, öğle saatlerinde 30 dakika güneşlenmek ve D vitamininden zengin besinler; somon, alabalık, pisi balığı, kılıç balığı,  yumurta, süt çeşitleri ( yağ oranı düşük sütler, badem sütü, soya sütü) ve kültür mantarlarını beslenmenizde bulundurmak bağışıklık sisteminizi güçlendirir
Etkili bir enfeksiyon savar olan C vitaminini düzenli alın!
Koronavirüs gibi viral enfeksiyonlar ile savaşta, C vitamini içeren besinleri ve bunlardan yapılmış sebze suları tüketmek etkilidir. Yüksek miktarda C vitamini içeren besinler; kuşburnu, hibikus, kızılcık, brokoli, karnabahar, renkli biberler, maydanoz, kivi, ıspanak, alabaş, limon, portakal, greyfurt.
Bağışıklık sisteminin kalkanı Çinkoyu ihmal etmeyin
Çinko bağışıklık sisteminin temel öğelerinden biridir. Çinko değerlerini besin yoluyla desteklemek için ana ve ara öğünlerinizde özellikle balık, et, karaciğer, buğday tohumu, kabak çekirdeği, ayçiçeği çekirdeği, tüm tahıllar, ceviz, badem, yumurta tercih edin.
Probiyotiklere sofralarınızda mutlaka yer verin!
Besin desteklerinin sindirim sistemi ve bağırsaklar için faydalı olduğunu bildiğimiz kadar bağışıklık sistemi üzerine de önemli etkisi vardır. Bu yüzden laktofermente gıdalar tüketmek önemlidir. Evde fermente edilmiş turşular özellikle pancar ve lahana turşusu,  kombucha, sirkeler önemli doğal probiyotik kaynaklarındandır.
E vitamini ile bağışıklığınızı destekleyin!
Yeterli miktarda alındığında enfeksiyon hastalıklarına karşı vücudu koruyor. Soğuk sıkım zeytinyağı, avokado yağı, çörek otu yağı, hindistan cevizi yağı, balık yağları, kabuklu yemişler ve tohum yağları gibi iyi kalite olan fonksiyonel yağları beslenmenizde bulundurmanız bağışıklığınızı destekler.
 Glutatyon ile bağışıklık gücünüzü artırın!
Vücudumuzun en önemli antioksidanlarının başında gelir ve dolasıyla bağışıklığımızdaki rolü elzemdir. Glutatyon sentezini arttırmak için; yumurta, ev yapımı yoğurt, kefir, beyaz ve kırmızı et, soğan, sarımsak, karnabahar, lahana, et, balık, yumurta, süt ürünleri, et ve kemik suyunu beslenmenize mutlaka ekleyin.
Glutatyon deposu olan bu içeceği bağışıklık sisteminizi arttırmak için tüketebilirsiniz.
•          1 salatalık
•          1 küçük elma
•          2 yaprak kereviz
•          1 avuç ıspanak
•          ½ adet limon suyu
•          1 adet havuç
•          ½  greyfurt suyu
Tüm malzemeleri mutfak robotuna doldurun. İçilebilecek kıvama gelene kadar robotta çekin.
Kaliteli protein kaynakları tercih edin!
Kaliteli protein kaynaklarının yeterli tüketilmesi, vücutta oluşan yıkımı yapıma çevirmesi ve karaciğer fonksiyonları için oldukça önemlidir. Süt, yoğurt, kefir, ayran, peynir, yumurta, et, organik tavuk, hindi ve deniz balığı gibi gıdalar proteinin en iyi kaynaklarıdır.
İdeal kilonuzu koruyun!
İdeal kiloda olmak bağışıklık sistemi için önem taşır. Çünkü yağ dokusu fazla olan bireylerin savaşçı hücreleri, enfeksiyon ve virüs kovucu mekanizmaları daha yavaştır. Yani obezitenin koronavirüs ve influenza şiddetini arttırdığı, bireylerde nefes alma zorluğunu tetiklediği, virüsün bulaşmasında ilişkili olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar artmaktadır.
 Her gün 10-12 bardak su için
Su; tüm vücut sisteminin çalışması, toksinlerin vücuttan atılması, besinlerin hücrelerimize ulaşması ve virüslerin etkisiz hale gelmesine yardımcı olur. Bu nedenle günde en az iki litre su içilmesi genel sağlığımızın korunması açısından önemlidir.
  Uyku hijyeninize önem verin!
Sağlıklı kalmak için gereken yaşamsal bazı fizyolojik onarımlar, yalnızca uyku sırasında       yerine getirilebilir. Doğru zamanda, yeterli uyku,  mental ve fiziksel sağlığı korur. Yapılan araştırmalar düzensiz uykunun bağışıklık sistemini düşürdüğünü göstermiştir. Bu yüzden düzenli ve kaliteli uyumaya özen gösterin. ( günde 6-8 saat)
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Kabızlıktan kurtulmak için 10 öneri

Zaman zaman herkesi sorunu olan kabızlık knonikleştiğinde kişinin yaşam kalitesini de düşürmeye başlar. Kalın bağırsak tümörleri, hormonal bozukluklar, kullanılan ilaçlar, su-tuz eksiklikleri, kas ve sinir sistemi hastalıklarının da kabızlığa sebep olabileceğini söyleyen Liv Hospital Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Ekrem Aslan kabızlık problemi olanlar için önerilerde bulundu.
1. Günlük aldığınız sıvı miktarını arttırın. Katı ağırlıklı beslenme kabızlığa neden olan en önemli şeydir.
2. Liften zengin gıdaları tüketmek kabızlığı engellemeye yardımcı olur. Meyve ve sebzeler zengin lif kaynaklarıdır.
3.Uzun süreli aç kalmaktan kaçının. Sık aralıklarla az miktarda beslenmek kabızlığı engellemeye yardımcı olur.
4.Bağırsak hareketlerinin en yoğun olduğu sabah saatlerinde ve yemeklerden sonra tuvaleti kullanmayı alışkanlık haline getirin.
5. Dışkılama hissettiğiniz an tuvalete gidin, dışkılamayı ertelemek kronik kabızlığın önemli nedenlerinden biridir.
6. Spor ve egzersiz önemlidir. Siz hareketli olursanız bağırsaklarınız da hareketli olur. Haftada en az 3 gün yarım saat yürüyüş bağırsakları düzene sokmaya yardımcı olacaktır.
7. Doktorunuza danışmadan uzun süre yüksek miktarda içilen müshil içeren ilaçlar bağırsakları tembelleştirir. Doktor görüşü olmadan müshil kullanımından kaçının.
8. Her gün bir avuç kuru erik tüketmek veya sabahları içilecek bir fincan kahve bağırsakların çalışmasına yardımcı olur.
9. Hemoroidler ve makat bölgesindeki çatlaklar kronik kabızlığa neden olabilir, makat bölgesinde kaşıntı, kanama veya ağrı yakınmalarınız varsa bir doktora başvurun.
10. Kabızlık şikayetiniz 6 aydan kısa süredir varsa, yaşınız 50’nin üzerindeyse, kabızlığa eşlik eden kansızlık, makattan kanama veya kilo kaybı yakınmanız varsa mutlaka bir gastroenteroloğa başvurun ve kolonoskopi yaptırın.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Solunum hekimlerinden sigara içme kısıtlamasına destek ve öneri geldi

Sigarada pandemi yasakları ile birlikte ‘dumansız hayat’ bilinci geliştirilmeli
Solunum Derneği TÜSAD, tütün kontrolünün pandemi nedeniyle daha da önem kazandığını vurguladı. TÜSAD Tütün Kontrolü Çalışma Grubu, pandemi sürecinde getirilen sigara kısıtlamalarının yerinde bir karar olduğunu belirtirken “Yasakların uygulanmasında zorluklar yaşanabilir. Kısıtlamalardan da önemli olan pandemi döneminde ‘dumansız hayat’ bilincinin geliştirilmesi” görüşünü paylaştı.
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Türkiye genelinde Covid-19 vakalarında yaşanan artışın ardından İçişleri Bakanlığı tarafından alınan kararın uygulamasında bazı zorluklar yaşanabileceğine dikkat çekti. Sigara içmek ile Covid-19 arasındaki bağlantının bilimsel olarak kanıtlandığını vurgulayan hekimler, ‘ dumansız hayat’  bilincinin her zamankinden daha çok önem kazandığını belirtti.
TÜSAD Tütün Kontrolü Çalışma Grubu tarafından yapılan değerlendirmede, genelge emirlerini uygulanabilir kılmak, iş birliğini, başarısını artıracak ve gelebilecek tepkileri azaltmak için önerilerde bulunuldu. Bunu bir ulusal uzmanlık derneği olarak yükümlülüğü olarak kabul eden TÜSAD, önerilerini şöyle sıraladı:
SİGARA BU DÖNEMDE DAHA DA ZARARLI
“Pandemi döneminde sigara kullanımının, hem aktif hem pasif içicilere olan olumsuz etkileri nedeniyle Covid-19 hastalığına yakalanma sıklığının ve hastalık şiddetinin fazla olması bilimsel kanıtlıdır. Bu dönemde sağlıklı yaşam önerilerinin başında yer alan ‘dumansız ortam’ vurgusunun daha ön planda olması, Covid-19 riskini azaltmak adına sigarayı bırakmanın büyük ve önemli bir motivasyon unsuru olarak kullanılması uygulamayı güçlendirip başarısını arttıracaktır. Pasif duman maruziyetinde özellikle çocuklar, hamileler, engelliler, kronik hastalığı olan bireyler toplumun korumasına muhtaç olan bir gruptur. Tüm toplumun bu konuda sorumluluğu vardır.”
DUMANLA KİRLENEN MASKE KULLANILMAMALI
“Sigara içerken ya da içtikten sonra maskesini takan kişilerin, maskenin mekanik bariyer etkisine bağlı nefes almasıyla ilgili güçlüğü olabilir. Dumana maruz kalmış maske, kirli maske kullanımı gibi ek sorunlara da yol açabilir.”
DUMANSIZ HAYAT BİLİNÇLİ TERCİH OLMALI
“En önemlisi korona virüsünden korunmak ya da bir başkasını korumak için konfor fedakarlığı yaparak maske takarken, hem kendi hem de çevresinin sağlığına zarar veren sigara kullanımının oluşturduğu tezat vatandaşlarımızın malumudur. Son dönemde maalesef pandemi gölgesinde kalmaya mahkum olan tütün kontrolünün gereği, yine pandemi nedeniyle bir kez daha açığa çıkmıştır. Tüm çabalara rağmen bulaşması kolay, ağır seyretme ve ölüm riski olan Covid-19 pandemisinde, sağlıklı yaşam önerilerinin başında yer alan dumansız hayatın vatandaşlarımızın bilinçli tercihi olmasını diliyoruz.”
UYGULAMA GÜÇLÜKLERİ OLABİLİR
TÜSAD Tütün Kontrolü Çalışma Grubu tarafından yapılan değerlendirmede, pandemi sürecinde böyle bir yasağın getirilmesine neden olan koşullar hatırlatılırken şöyle denildi: “Solunum yoluyla kolayca bulaşabilen koronavirüs salgınının yayılımının önlenmesi için maske kullanımında sürekliliğin sağlanması son derece önem taşıyor. Maske kullanımının tavizsiz devamlığı için hiç takmayanlar veya usüle uygun takmayanların bahane ve gerekçelerinden olan sigara içimini ortadan kaldırması yönüyle güncel uygulama çok isabetlidir ve desteklenmelidir. Ancak yasaklamaların geneli (tüm açık alanları) kapsamaması nedeniyle özellikle büyük şehirlerde sigara içmeye yasak alan tanımlaması, birbiriyle iç içe geçmiş alanların varlığı (Örneğin; içinde durak barındıran sokak benzeri alanların durumu ve tanımlanan yasaklı alanlara mesafe uzaklığı) uygulamada güçlüklere neden olabilir.”
Bu arada denetim konusunda da sorunlar yaşanabileceğini belirten hekimler, şu noktaya dikkat çekti: “Denetleme konusunda bir dönem çok aktif görev yapan tütün kontrol birimlerinden devam edebilenlerin kısıtlı sayıda olması, pandemi nedeniyle tütün kontrolü için görevlendirilen çalışanların farklı görevlerde bulunmaları konuya hakim iş gücünü sınırlamaktadır. Bu konuda destek olması planlanan kolluk kuvvetlerinin tütün kontrolü ve dumansız hava sahası mevzuatı hakkında bilgi ve eğitim sahibi olmaması da genelge emirlerinin hızlı ve etkin uygulanamasına sebep olabilir.”
‘BİLİNÇLİ YANLIŞ YORUMLAR’ YAPILABİLİR
Güncel mevzuatın halka doğru bir şekilde açıklanamaması halinde ‘bilinçli yanlış yorumlara’ yapılabileceğine dikkat çeken hekimler, bunu şöyle açıkladı:“Örneğin; bu genelgenin uygulamadaki diğer kapalı alan kısıtlamalarının devamı değil de, alternatifi olarak yorumlanması riski doğabilir. Bu şekilde kafe ve benzeri yerlerin yeni uygulamada sigara tüketiminde sığınma yerleri olması dumansız hava sahasıyla ilgili çok kıymetli çalışma ve sonuçlarını silebilir. Pandemi nedeniyle ticari faaliyetleri zaten sıkıntılı olan bu işletmelerin bu dönemde denetlenmesi ve gerektiğinde ceza uygulanması çok tepki alacağı için tercih edilmeyebilir. Bu denetimlere yeterli ekip ve zaman ayrılamaması da diğer bir sorun.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Online eğitim için ebeveynlere 15 öneri

2020-2021  eğitim-öğretim hayatı başladı. COVID-19 nedeniyle milyonlarca çocuk ve gencin eğitim öğretim yaşamı bir süre daha uzaktan devam edecek. Geçmiş dönemlerde uzaktan eğitimin okula gitme imkânı olmayan, zamanında gitmemiş-gidememiş küçük bir kesimin ilköğretim ve lise diploması alabilmeleri için hazırlanmış bir programla sınırlı olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Selin Karabulut, “Ancak milyonlarca çocuğun, örgün ve yüz yüze eğitime katılamadığı, sadece uzaktan internet ve TV yoluyla yürütülmeye çalışılan bir sisteme ilk kez şahitlik ediyor, deneyimliyoruz” dedi. Peki bu süreci anne-babalar yönetmeli? İşte Uzman Psikolog Selin Karabulut’un önerileri…
COVID-19 salgını önlemleri kapsamında, birçok insanın gündelik hayatı rutinlerinin değiştiğini, sosyal ilişkilerinin kısıtlandığını, alışkanlıklarının değiştiğini, konforunun bozulduğunu biliyoruz. Sosyal izolasyonun hastalığın yayılmasını yavaşlattığı, sosyal mesafeli gündelik yaşamın virüsün bulaşma riskini düşürdüğü bir gerçek. Peki bu durum yetişkinler olarak bizleri bu kadar etkilerken, iş hayatımızda, sosyal hayatımızda, gündelik hayatımızda, bedensel ve ruh sağlığımızda bu kadar değişiklik yaparken, normal şartlarda eylül ayında okula başlaması gereken milyonlarca çocuğu neler bekliyor?
Nisan ayından beri okula gitmeyen, evden eğitim-öğretim hayatına devam etmeye çalışan, hatta buna bile şansı olmayan çocuklara ne oldu? O çocuklarla birlikte evde olmak zorunda olan anne, baba, büyük anne, büyük baba veya yardımcı ablalar neler yaşıyor? Tüm bu insanları önümüzdeki süreçte neler bekliyor?
Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, bu ülkece ilk kez yaşadığımız bir durum. Geçmiş dönemlerde uzaktan eğitim, okula gitme imkânı olmayan, zamanında gitmemiş-gidememiş küçük bir kesimin ilköğretim ve lise diploması alabilmeleri için hazırlanmış bir programla sınırlıydı sadece. Televizyondan, kitaplardan, zaman içinde de internetten takip edilen müfredat ve dönem sonunda da gidilip girilen sınavlar vardı. Ancak milyonlarca çocuğun, örgün ve yüz yüze eğitime katılamadığı, sadece uzaktan internet ve tv yoluyla yürütülmeye çalışılan bir sisteme ilk kez şahitlik ediyor, deneyimliyoruz. Biz uzmanların da bu konudaki deneyimi ve bilgisi zaman içerisinde artacaktır. Şimdilik en iyi yolları, en kolaylaştırıcı ve uygun çözümleri yine bilimsel bilgilerin ışığında birlikte bulmaya çalışacağız. İşte uzaktan eğitim sürecini yönetebilmek için anne-babalara birkaç öneri… Televizyona, internete, bilgisayara ulaşamayan, bu verilen eğitimleri alamayan binlerce çocuk olduğu unutulmamalı. Böylece çocuğunuz sizin arzu ettiğiniz notları almadı diye üzülmezsiniz! Uzaktan eğitim sürecinde çocukların okullarından, yani arkadaşlarından, sosyal ilişkilerinden, alıştıkları düzenden, bahçelerinden, flörtlerinden, gruplarından ve “bağımsızlıklarından” uzak kaldıkları unutulmamalı ve buna bağlı olarak canlarının sıkılmaları normal kabul edilmeli. Uzaktan eğitimin süresini, şeklini, karşılıklı olup olmayacağını çocukların devam ettikleri okullar belirliyor. Bu programların minimal düzeyde uygunluğu tartışılmalı. Her çocuk sosyal ortamda kendini gösteremeyebilirken bazı çocuklar ise kendini göstermek isteyebilir. Çocuğunuzun ekran başındaki performansının nasıl olduğuna dikkat edin. Bu takip çocuğu rahatsız etmeden, uzaktan yapılmalı. Çocuğa geri bildirimler sorulup öğretmenden bilgi alınmalı. Uzaktan eğitim için evde çocuğunuzun sessiz, hareketten uzak, tek başına kalabileceği, mümkünse kulaklık kullanabileceği bir ortam yaratmaya özen gösterilmeli. Çocukların dikkat süreleri yaşa göre değişiklik gösterebiliyor. Bu nedenle de ara vermeden, ekran başından kalkıp hareket etmeden, oyun, yemek, öz bakım, yeterli uyku gibi ihtiyaçlarını yeterince karşılamadan çocuklardan verim alınması ve dikkatlerini saatlerce işledikleri derse veya öğretmenlerine vermeleri beklenmemeli. Verilen programlara uyum sağlamaları konusunda çocuklara destek olunmalı. Belirli saatlerde kalkmak, pijamalardan kurtulmak, ders saatlerini görünür yerlere not etmek çocuklara yardımcı olur. Çocukların ekran başında uzun saatler geçirmelerini istemeyen uzmanlar ve veliler, şimdi bu duruma mecbur bırakıldı. Buna bağlı olarak da çocukların göz ve iskelet sağlıkları tehlikeye girecek. Bunun için dik oturmalarına, masa başında olmalarına, ekran mesafesini iyi ayarlamalarına, ders aralarında muhakkak hareket etmelerine dikkat edilmeli. Çocukların ders esnasında abur cubur yemeleri ve atıştırmaları hem çocukların dikkatlerini bozabilir hem de gereksiz kilo almalarına yol açabilir. Çocukların okuldaki gibi belirli bir yemek saati olması bu sorunu aza indirebilir. Çocukların ders aralarında dijital ekranlardan uzak kalmalarına dikkat edilmeli. Bütün gün ekran başında olan çocuğun akşam belirli bir saatten sonra ekran başında olmamasına, kendini ruhsal ve fiziksel anlamda yormamasına dikkat edilmeli. Sosyal ve iletişimsel ihtiyaçlarını karşılamasına imkân sağlayın. Uzaktan eğitim esnasında çocuklara eşlik etmek, soruları birlikte çözmek, gidip kitabını getirmek veya çocuğa “Hadi, sen de parmak kaldır” gibi müdahalelerde bulunmak, onların gelişimine katkı sağlamaz. Okul, çocukların bağımsız karar verebildikleri, kendilerini geliştirebildikleri, eksiklerini fark edebildikleri yerdir. Bu farkındalıkları kazanmaları için onlara karışmamanız gerekir. Mümkünse o esnada kendi işlerinizle ilgilenin veya ortamda bulunmayın. Çocuklarınızın ödevlerini takip etmeyin (özellikle 2. sınıftan sonra). Hafta sonları hafta içi programını hafifletip araya muhakkak boş zamanlar ekleyin. Bunu yapmak isteyen görece daha büyük çocuklarınızı ders için zorlamayın. Başka arkadaşları ve sizin arkadaşlarınızın çocuklarıyla, kendi çocuklarınızı kıyaslamayın, bu kıyaslamaları özellikle çocuklarınızla yapmayın. Unutmayın sizler ebeveynsiniz, öğretmen değil. Elinizden gelenin fazlasını yapamazsınız.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)