Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Merak Eden Çocuk Okulları (BÜMED MEÇ), farklılıklara duyarlı ve saygılı, kendi öğrenme sorumluluğunu alabilen, özgüvenli bireyler yetiştirirken pozitif disiplin anlayışına eğitiminin bir parçası olarak yer veriyor. Peki pozitif disiplin nedir, aileler çevrim içi (online) eğitim sürecinde bu konuda neler yapabilir?
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği Merak Eden Çocuk Okulları (BÜMED MEÇ) Koşuyolu Yerleşkesi Okul Müdür Bora SİNÇ, “Pozitif disiplin, çocukların kendi hareketlerini kontrol edebilmelerine ve problemlerini çözmelerine yardımcı olan bir yönetim tekniğidir” diyor ve çevrim içi (online) eğitim sürecinde pozitif disiplini desteklemek için ailelere önerilerde bulunuyor.
1. Duygular konusunda konuşun: Fiziksel temasın mümkün olduğunca az olduğu bugünlerde duygusal teması güçlü tutmak önemli. Birlikte olmak, sevgi ve paylaşım tüm aile üyeleri için iyileştirici ve güçlendiricidir. Bu süreçte çocukların günlük rutinlerini devam ettirirken çocuklarla bolca sohbet etmek hem kaygılarını fark etmenizi hem de onları daha iyi anlayarak desteklenmesi gereken noktaları fark etmenizi kolaylaştırır.
2. Özgüven konusunda cesaretlendirin: Özgüveni destekleyici, açıklayıcı, neyi-neden yapması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyan cümleler bu konuda size yardımcı olabilir. Unutmayın, bireyin kendi yeteneklerini ve duygularını tanıması, kendini sevmesi ve kendine güvenmesi olarak tanımlanan özgüven, pek çok beceri gibi erken çocukluk döneminden itibaren gelişir. Siz de özgüven duygusunun gelişimine olumlu katkı sağlamak için çocukların mizaç özelliklerini zedelemeden, çabalarını takdir edecek yaklaşımlar sergileyebilir, ona yaşına uygun sorumluluklar vererek, düşüncelerine saygı duyduğunuzu hissettirebilirsiniz.
3. Açıklamalar yapın: Online dersler sürecinde gerekliliği açıklanmadan davranışı kazanmaya zorlanması (mikrofon ve kamera kontrolü vb), öğrencilerin kendi öğrenme ve kontrol süreçlerinde sorumluluk almalarını geciktirebilir. Bu konuda tepki değil, açıklama yapmak destekleyici bir davranış olabilir. Çünkü tepki gösterdiğinizde kontrolü karşı tarafa bırakmış olursunuz ve sınırlarınız kaybolup gider. Açıklama yaptığınızda ise olasılıklar ve seçenekler de arkasından gelir.
4. Sürekli yapması ve yapmaması gerekenleri söylemeyin: Pozitif, etkili ve doğru temeller yaratmak istiyorsanız, kullandığınız dilin de önemli olduğunu unutmayın. Çocuğa sürekli olarak ne yapması ve ne yapmaması gerektiğini söylemek çocuklarının öz denetimlerini kazanmalarını engellerken onların gerçek yaşama hazırlanmasını da zorlaştırabilir.
5. Sınırlar konusunda net olun: Pozitif disiplin, sınırsızlık anlamına gelmiyor. Sınırlar, kim olduğumuzu veya olmadığımızı gösterir ve hayatımıza yön veren kişisel çizgilerdir. Her insan sınırlara ihtiyaç duyar. Siz de çocuğunuzun yaşını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak sınırlarınızı tanımlayın. Annenin kendi alanı, babanın kendi alanı, çocuğun kendi alanı, anne-babanın ortak alanı, anne-baba-çocuğun ortak alanını hem fiziksel hem de duygusal anlamda hep birlikte netleştirin.
Çocuklarımıza gösterdiğimiz sevgimiz, saygımız, hoşgörümüz ve güvenimiz onların zamanla öz denetim bilinciyle yaşama kolay uyum sağlayabilen aynı zamanda da kendi öğrenme sorumluluklarını alabilen bireyler olmalarını sağlayacaktır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: pozitif
HIV Pozitif Hastalar İlaçlarını Düzenli Bir Şekilde Kullanırsa Normal Yaşam Süresine Ulaşabilir
Sağlık Bakanlığı 2019 verilerine göre Türkiye’de yaklaşık 17 bin HIV ile enfekte kişi bulunuyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde HIV ile enfekte birey sayısının hızlı bir şekilde artması beklendiğine dikkat çeken DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Dr. Şafak Göktaş, 1 Aralık Dünya AIDS Günü vesilesiyle HIV konusunda çok önemli bilgiler veriyor.
Son dönemde HIV vakaları ABD, Avrupa, Asya gibi kıtalarda düşüşe geçmişken Türkiye’de ciddi anlamda bir artış eğilimi gösteriyor. Türkiye, dünyada Belarus ve Ukrayna’dan sonra en fazla artış saptanan üçüncü ülke konumunda yer alıyor.Sağlık Bakanlığı 2019 verilerine göre yaklaşık 17 bin HIV ile enfekte kişi bulunuyor. DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Dr. Şafak Göktaş, ülkemizde yapılan değerli bir çalışmaya göre bu rakamın 75 bin civarında olduğunu belirtiyor. Buz dağının altında ise bundan çok daha büyük bir rakam yattığını söyleyen Uzm. Dr. Göktaş, “HIV pozitif olduğunu bilmeyen ve bunu korunmasız ilişki ve ya başka şekilde, istemeyerek de olsa enfekte olmayan kişilere bulaştırmakta olan bireyler var. Bu nedenle önümüzdeki 10 yıl içinde tespit edilemeyen HIV vakalarının tespit edilmesiyle beraber HIV ile enfekte birey sayısının hızlı bir şekilde artması bekleniyor” diyor.
HIV bir virüs, AIDS ise hastalığın son evresidir
HIV ve AIDS’in aynı anlama gelmediğinin altını çizen DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Dr. Şafak Göktaş, HIV’nin insan bağışıklık yetmezliğine sebep olan bir virüs iken, AIDS’in ise HIV virüsü kapan kişinin hiçbir tedavi almaması durumunda 6-10 yıl sonra varacağı son hastalık evresi olduğuna dikkat çekiyor. Günümüzde, erken tanı sayesinde HIV pozitif vakaların AIDS evresine gelmeden tespit edilerek tedaviye başlandığını anlatan Uzm. Dr. Göktaş, şöyle devam ediyor: “Bu durum, bazı ülkelerde farklı şekilde uygulanıyor. HIV virüsünün ilerlemesi ve vücuda hasar vermesi, buna bağlı olarak bağışıklık sistemi hücrelerinin azalması ile hastalığın daha ciddi bir konuma gelmesi durumunda tedavi başlanıyor. Bunun nedeni ise tamamen ekonomik…”
HIV pozitif kişiler umutsuzluğa kapılmamalı
Kişinin HIV pozitif olduğunu öğrendiğinde derin bir üzüntü yaşayabileceğini ve hatta geleceğe dair umutsuzluğa kapılabileceğini belirten Uzm. Dr. Göktaş, “Fakat HIV/AIDS Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ölümcül hastalıklar listesinden çıkartılıp kronik hastalıklar listesine alındı. HIV ilaçlarını düzenli bir şekilde, zamanında kullanan hastalar normal yaşam süresine ulaşabiliyor. Bu yüzden, HIV pozitif olduğunu saptanan kişiler hiçbir şekilde umutsuzluğa kapılmamalılar. Tıpkı diyabet ve hipertansiyon hastalığında olduğu gibi günde 1-2 adet ilaç kullanarak normal yaşam ömrünü sürebilirler. Ayrıca HIV tedavisinde umut verici gelişmeler yaşanıyor. Uzun süre etkisini gösteren enjeksiyon tedavisi ile ilgili ümit vadeden çalışmalar var. Önümüzdeki yıllarda, hastaya 1 doz enjeksiyon yapılarak 2-3 ay boyunca ilaç almadan tedavisinin devamı mümkün olacak” diyor.
İlaç tedavisinin ardından hastada virüs saptanmazsa bulaşıcılık da yoktur
DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Dr. Şafak Göktaş, yakın gelecekte HIV ile enfekte olan insan sayısının artacağı beklendiğinin altını çiziyor. Bu durumda HIV pozitif olan bireylerin toplumda dışlanmaması, tam tersi ABD, İngiltere, Almanya gibi gelişmiş ülkelerde olduğu gibi topluma kazandırılması gerektirdiğini ifade eden Uzm. Dr. Göktaş, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yeni çalışmalarda elde edilen sonuçlara göre, HIV pozitif olan bir hastada HIV ilaç tedavisi ile vücutta olan virüs sayısı testlerde tespit edilemez durumda ise bu hastada artık bulaştırıcılık söz konusu değildir. Yani HIV RNA PCR denilen testte virüs saptanmaz ise bulaştırıcılık yoktur diyebiliriz. Tabii bu durum, hastanın testlerinin en az 6 ay boyunca negatif sonuçlanması ve tek partner ile ilişkisi olması durumunda söz konusudur. Bundan yaklaşık 15 sene önce, HIV pozitif olan bir kişi 9-10 ilaç kullanmak zorundayken, şu an günümüzde bu sayı sadece 1-2’dir. Önümüzdeki yıllarda bu durum, 2-3 ayda bir enjeksiyon yaptırmaya kadar gidecektir. Bu doğrultuda, HIV pozitif tanısı konulan hastaların hiçbir şekilde karamsarlığa düşmemesi ve geleceğe umutla bakması gerekir. Bizim toplum olarak görevimiz, HIV pozitif tanısı konulan kişileri dışlamadan, damgalamadan kucaklamak ve toplumdan soyutlamamaktır.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
CHP’li Sertel’den TÜRKSAT yönetimine çağrı: Yerel televizyonlara pozitif ayrımcılık yapın
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili ve TBMM KİT Komisyonu üyesi Atila Sertel, TÜRKSAT’ın bilanço ve hesaplarının görüşüldüğü toplantıda yerel televizyonların sorunlarını gündeme taşıdı. Uydu kiralarının dolarla alınmasını eleştiren CHP İzmir Milletvekili Sertel, “Pandemide reklamlar durdu, gelir durdu ama uydu kirası durmadığı gibi arttı. Yerel televizyon sahipleri dolar karşısında eriyip gidiyor. Yerel televizyonlara pozitif ayrımcılık yapılmalı ve uydu kiraları düşürülmelidir” dedi.
TÜRKSAT Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yüksek, TÜRKSAT Genel Müdürü Cenk Şen ve TÜRKSAT yöneticilerinin hazır bulunduğu KİT Üst Komisyonu toplantısında konuşan Sertel, yerel televizyonların sorun ve taleplerini dile getirerek şunları söyledi:
“6 AYDA YÜZDE 37 ARTIŞ YAŞANDI”
“Daha öncede dile getirdim. Niye dolarla alıyorsunuz diye eleştirdik o süreçte bu eleştirileri dikkate alarak doları sabitlediniz. Yerel televizyonlar kan ağlıyor. Sizler dahi pandemi nedeniyle yatırımlar yavaşladı diyorsunuz. Yerel televizyonların pandemi döneminde bütün kaynakları kurudu. Yerel televizyonlar ilan alamaz noktaya geldi. Mayıs ayında 11 bin 800 dolar olan ve sabit 5 liradan 59 bin lira ödenen uydu kirası Ağustos ayında 5.6 dolardan sabitlenince yüzde 12 artışla 66 bin 80 lira ödenmeye başladı. Bu da yetmedi Eylül ayında dolar kuru 6.6 liraya sabitlenerek 11 bin 800 doları yüzde 18’lik artışla 77 bin 800 lira olarak tahsil etmeye başladınız. O da yetmedi Ekim ayında dolar kurunu 7 liraya sabitleyerek yüzde 7’lik bir artışla 82 bin 600 liraya çıkardınız. Mayıs ayından itibaren toplamda yüzde 37’lik artış yaşandı. Günümüzde dolarla ücret tahsil eden bir köprüler kaldı bir de TÜRKSAT kaldı. Cumhurbaşkanı TL’ye dönün demiyor muydu? O halde neden Türk Lirası üzerinden sabitlemiyorsunuz? Televizyon sahipleri dolar karşısında eriyip gidiyor. Buna bir an önce çözüm bulunmalı.”
TEŞVİK EDİLMELİ
TÜRKSAT kiralarının yerel ve yaygın televizyonlardan aynı oranda alındığını ifade eden Sertel, bu haksızlığın da giderilmesi gerektiğini belirterek, “Yerel televizyonla yaygın televizyonların geliri bir midir? O nedenle kent televizyonlarının diğerlerinden ayırt edilmesi ve ona göre ücret alınması gerekmektedir. Yerel televizyonlar kentin gözü kulağı sesidir. Habercilik yapan kanallara pozitif ayrımcılık yapın. Çünkü bu kanallar ayakta duramaz noktaya geldi. Birçoğu da maddi gerekçeler nedeniyle uydudan çıkmaya başladı. Bizlerin yerel televizyonları teşvik etmesi gerek. Bunlar da kapanırsa kentlerdeki siyasiler, valiler, kaymakamlar seslerini halka nasıl duyuracak. Yaygın televizyonlar ancak kentlerde felaket olunca haber yapıyor. Yerel televizyonların önemi bizim için çok büyük. Bu konuda TÜRKSAT yönetiminin sağduyulu davranmasını ve bir an önce adım atmasını bekliyorum” diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)