Periton Diyalizi hastaları koronavirüsten daha iyi koruyor

Koronavirüs sürecinde periton diyalizi tedavisinin avantajının bir kez daha ortaya çıktığına dikkat çeken Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, bu dönemde evde periton diyaliz tedavisi gören hastaların kendilerini daha etkin bir şekilde izole edebildiklerini söyledi ve ekledi: “Diyaliz merkezi gibi kalabalık ortamlardan uzak kalabildiklerinden, tedavilerinde aksama olmaksızın çok daha iyi bir şekilde korunuyorlar. Bu sebepten koronavirüse yakalanma oranlarının daha düşük olduğu gözlenmiştir.”

Periton diyalizinin uzun zamandır ülkemizde ve dünyada bir diyaliz yöntemi olarak kullanıldığını ifade eden Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, periton diyaliz tedavisine yönelik önemli açıklamalarda bulundu.
Tıbbi açıdan sakıncalı bir durum olmadığı sürece tüm böbrek hastalarının periton diyalizi için uygun birer aday olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, “Özellikle diyaliz merkezine ulaşımda problemi olan veya yatağa bağımlı yaşlı hastalar ya da 0-5 yaş arası küçük çocuklar için periton diyalizi ilk tercihtir. Dolaşım yetersizliği, kalp yetmezliği veya damar giriş yolu problemleri nedeniyle hemodiyalizi tolere edemeyen hastalar ile hemodiyaliz ünitesine uzaklık nedeniyle erişimi olmayan hastalarda da periton diyalizi tercih edilmelidir. Benzer şekilde aktif çalışan hastalar, seyahat etmek, serbest ve bağımsız kalmak isteyen hastalar için de yine periton diyalizi daha uygun bir seçenek olacaktır.” dedi.
Karın içerisinde geçirilmiş ameliyatlara bağlı yapışıklıklar, apse, fıtık ya da kolostomi olan hastalar ile divertikülit, ülseratif kolit veya iskemik kolit gibi iltihabi bağırsak hastalıkları olan kişilerin periton diyalizi tedavisine uygun olmadığını belirten Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, “Sosyal açıdan ise tedavi uyumsuzluğu, demans, kötü hijyen alışkanlığı ve ciddi psikotik hastalığı olan kişilerde de periton diyalizi tercih edilmemelidir.” açıklamasında bulundu.
Periton diyalizinin en önemli aşaması hasta eğitimi
Başarılı bir periton diyaliz programının ilk ve en önemli aşamasının hasta eğitimi olduğunun altını çizen Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu şöyle konuştu: “Periton diyaliz tedavisi hasta ve/veya hasta yakınları tarafından evde uygulanan bir tedavi yöntemidir. Dolayısıyla tedaviyi uygulayan kişilerin prosedürler ve dikkat edilecek konular hakkında iyi bir şekilde eğitilmeleri tedavi başarısını ve uyumunu arttıracaktır. Bizim kendi ünitemizde de hastalar gerek diyaliz öncesi dönemde gerekse periton diyaliz tedavisine karar verdikleri andan itibaren yoğun bir eğitim programına alınmaktadır. Bu konuda çok tecrübeli olan periton hemşirelerimiz tarafından hastalarımıza doğru periton diyalizi prosedürleri, nasıl hijyenik ve enfeksiyondan uzak bir şekilde diyaliz yapabilecekleri, uygun diyaliz ortamını nasıl sağlayabilecekleri, olası problemleri saptama ve sorunlarla baş etme, kendi kendine yeterli olabilme konularında detaylı ve kapsamlı bir eğitim verilmektedir.”
Periton diyaliz tedavisi gören hastaların böbrek nakli olmalarında hiçbir sakınca olmadığına vurgu yapan Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, “Bu hastaların ameliyattan sonraki süreçleri ve operasyonun başarısı hemodiyaliz hastaları ile benzer hatta bazı açılardan daha başarılı olmaktadır. Biz biliyoruz ki periton diyalizi, hastanın kendi idrarını çok iyi bir şekilde korumaktadır. Yani hemodiyaliz tedavisine başlayan bir hastada aylar içerisinde tüm idrar dolayısıyla kalan böbrek fonksiyonu kaybolurken, periton diyaliziyle takip edilen hastalar, yıllar sonra dahi idrar miktarının bir kısmını koruyabilmektedir. Nakil öncesi dönemde bu bir avantaj oluşturur, çünkü vücutta daha az sıvı birikimi olacaktır. Benzer şekilde bazı çalışmalarda periton diyalizi tedavisi altındayken böbrek nakli yapılan hastalarda takılan böbreğin hemodiyaliz hastalarına göre daha erken dönemde çalışmaya başladığı gösterilmiştir.” diye konuştu.
Periton diyalizi tedavisinin olmazsa olmazının hijyen olduğuna özellikle dikkat çeken Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu şöyle devam etti: “Hijyenin sağlanamadığı durumlarda periton diyalizi yapılması uygun değildir. Periton diyalizinde ancak hijyen kurallarına dikkat edildiği takdirde sağlıklı ve uzun süreli bir tedavi mümkündür. Burada hijyenden kastedilen hem genel olarak kişisel hijyen hem de diyalizin yapıldığı ortam ve diyaliz prosedürleri sırasında izlenmesi gereken basit hijyen kurallarıdır. Aslında tüm bu kurallar günümüzde koronavirüs salgını nedeniyle uyulması gereken önlemler ile benzerdir. İşlem esnasında maske takılması ve el yıkanması gibi… Bu arada koronavirüs salgını sırasında periton diyaliz tedavisinin önemi ve avantajı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu dönemde evde diyaliz tedavisi gören hastalar kendilerini daha etkin bir şekilde izole edebildiklerinden, hastane ve diyaliz merkezi gibi kalabalık ortamlardan uzak kalabildiklerinden, tedavilerinde aksama olmaksızın çok daha iyi bir şekilde korunmuşlar ve koronavirüse yakalanma oranlarının daha düşük olduğu gözlenmiştir.”
Periton diyalizi sonrası böbrek nakli olan hastaların sosyal ve iş hayatına dönme sürelerinin genel olarak hiç diyaliz almadan veya hemodiyaliz sonrası böbrek nakli olan hastalardan farklı olmadığına değinen Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, “Böbrek nakli ameliyatından sonra normal koşullarda hastalar bir hafta süreyle hastanede takip edilirler. Ardından eve taburcu olan hastalar, bu dönemde ağır olmayan fiziksel aktivitelerde bulunabilir, mesela günde yarım saat yürüyüş yapabilir. Ameliyattan yaklaşık 3 ay sonra tamamen iyileşmiş olarak normal fiziksel ve iş hayatlarına dönebilirler. Bu dönemde özellikle ilk 3 ay içerisinde artan enfeksiyon riski nedeniyle hastaların kalabalık ortamlara girmekten kaçınmaları ve eve ziyaretçi kabul etmemeleri önerilir. Mecburen kalabalık ortama girilen durumlarda mutlaka maske takılmalıdır.” açıklamasında bulundu.
Periton diyalizi tedavisinde hijyen kurallarına mutlaka dikkat edilmeli
Periton diyaliz tedavisinin başarılı bir şekilde sürmesinin iyi bir hasta eğitimi ve hijyen kurallarına mutlak uyulması ile mümkün olacağını belirten Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Çok önemli bir diğer nokta ise hastanın periton diyaliz ünitesi ile iyi bir iletişim ve bağlantı halinde olmasıdır. Hasta, en ufak bir problem veya şüphede kaldığı durumlarda üniteye rahatça ulaşarak destek alabilmelidir. Bizim periton diyaliz tedavisinde başarımızı azaltan ve en çekindiğimiz konu ise karın içi zarının iltihabı yani peritonit dediğimiz tablodur. Bunun da yine en sık nedeni hijyen kurallarına riayet etmemektir. Maalesef bazı hastalarımızı peritonit nedeniyle hemodiyalize geçirmek zorunda kalıyoruz ve bunların bir kısmı istedikleri halde periton diyalizine geri dönemiyorlar.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Bit Çocuklarda Travmaya Neden Olabiliyor

Bit sorunu çocuklarda kaşıntı ve rahatsızlık hissinin ötesinde problemleri beraberinde getiriyor. Bazı ebeveynler bunu fark etmese bile çocuklar, arkadaşlarının bitlendiğini fark etmesinden ve dışlanmaktan korktuğu için bu durumdan psikolojik olarak etkileniyor ve hatta travma yaşayabiliyor. Paranit Bit Tedavi Şampuanı ve Bit Kovucu Sprey tek uygulamayla bitlere karşı tek seferde kesin çözüm sunarak çocukların bu sorunu travma yaşamadan atlatmasına yardımcı oluyor.
Özellikle ilköğretim çağındaki çocuklarda sıkça görülen bit, saçta yaşayan ve kafa derisindeki kan ile beslenen bir böcek türü. Çok hızlı bulaşan, mont, şapka veya atkılardan da kolaylıkla saça geçebilen bit, saç derisinde 4 haftaya kadar yaşayabiliyor ve günde ortalama 10 tane sirke adı verilen yumurtalarından bırakıyor. Sıklıkla kendini kaşıntıyla belli eden bit sorunu, çocukların psikolojisini de etkiliyor. Çocuk hem kafasında gezinen böcekler olduğu düşüncesiyle korkuyor hem de bitlendiğini duyan arkadaşlarının onunla dalga geçmesinden, dışlanmaktan korkuyor. Ebeveynler, bit sorununa hızlı ve etkili bir çözüm bulunmazsa bu durum çocukta travmaya neden olabiliyor.
Tek uygulamada bit ve sirkelere karşı etkili çözüm
Etkisi klinik olarak kanıtlanan Paranit Bit Tedavi Şampuanı, sadece tek yıkamada 15 dakika gibi kısa bir sürede bit sorununa kesin çözüm sunuyor. Bitler ve sirkeler üzerinde %100 etkili ve böcek ilacı içermeyen Paranit Bit Tedavi Şampuanı, içeriğindeki mineral yağlarla bitleri ve sirkeleri boğuyor, kurutup öldürüyor. Böylece böcek ilacı içeren şampuanların aksine bitler Paranit’e karşı direnç geliştiremiyor. Kuru saça uygulanan Paranit Şampuan, masaj yaparak saça yedirildikten sonra sadece 15 dakika bekleniyor. Ardından paketten çıkan özel metal tarakla saçlar iyice taranıp durulandığında, sirkelerden ve bitlerden eser kalmıyor. Paranit Baş Biti Kovucu Sprey ise tek uygulamayla salgın esnasında tekrar bulaşma riskini sıfıra indirerek koruma sağlıyor. Durulama gerektirmediği için kolayca uygulanan ve hoş kokusu sayesinde rahatsızlık hissi yaşatmayan Paranit Baş Biti Kovucu Sprey, günde bir kez uygulandığında gün boyu bit bulaşmasına karşı etkin korunmanın huzurunu yaşıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

​Çocuklarda İlk Diş Muayenesi İlk Dişle Birlikte Yapılmalı

Diş sağlığı her yaşta büyük önem taşıyor. Bu nedenle çocuklarda ilk dişin görülmesiyle birlikte diş sağlığı için ilk adımları da atmak gerekiyor. İlk dişle birlikte yapılan ilk muayenenin önemine dikkat çeken DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Dt. Işıl Kırgız Karahasanoğlu, “Uzun dönemde ise düzenli diş hekimi kontrolleriyle çürüksüz ve sağlıklı dişlerin temelleri atılmış olur” diyor.
En önemli görevi çocukların beslenmesi olan süt dişlerinin varlığı, konuşmanın düzgün gelişimi ve harflerin doğru şekilde söylenmesinde de rol oynar. Toplam 20 tane olan süt dişleri çenelerin üç boyutlu gelişimini sağlarken, çene kemiği içinde bulundukları bölgeyi de kendilerinin yerine gelecek olan kalıcı diş için korur ve kalıcı diş sürerken ona rehberlik eder. Herhangi bir süt dişi erken çekildiği zaman bu doğal yer tutuculuk fonksiyonunun da ortadan kaldığına dikkat çeken DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Dt. Işıl Kırgız Karahasanoğlu, süt dişlerine ve çocuklarda diş sağlığına ilişkin önemli bilgiler veriyor.
İlk süt dişleri 6-12 aylıkken çıkar
Çocukların ilk diş muayenesinin ağızda ilk dişin görünmesiyle birlikte yapılması gerektiğini belirten Uzm. Dt. Karahasanoğlu, ilk süt dişlerinin yaklaşık olarak çocuklar 6-12 aylıkken sürmeye başladığına dikkat çekiyor. Uzm. Dt. Karahasanoğlu, bu dönemde yapılan diş muayenesinde yapılanları ise şöyle özetliyor: “Muayenede annelere oral hijyen eğitimi verilerek çocuklarının diş temizliğini nasıl yapmaları gerektiği anlatılır. Beslenme ve çürükten korunma hakkında önemli noktalar vurgulanır. Böylece uzun dönemde yapılacak düzenli diş hekimi kontrolleriyle çürüksüz ve sağlıklı dişlerin temelleri atılmış olur.”
Koruyucu diş hekimliğiyle hedef çürüksüz bir gelecek
Çocuk diş hekimliğinin amacının dişsel sorunların oluşmasını engelleyecek önlemleri alarak çocukları çürüksüz bir geleceğe yönlendirmek olduğunun altını çizen DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Dt. Işıl Kırgız Karahasanoğlu,bu doğrultuda çocuk diş hekimlerinin yaptığı çalışmaları şöyle sıralıyor: Çocukların çürük risk grubunu belirler ve buna yönelik koruyucu-önleyici uygulamaları (oral hijyen eğitimi ve motivasyonu, fissür örtücü ve yerel fluorid uygulaması gibi) yapar. Büyüme-gelişim sırasında çene gelişiminin ve dişlerin sürme yolu ve sırasının takibini yapar, koruyucu ortodontik tedavilerle olası diş çapraşıklıklarını önler. Süt dişlerinin erken kaybedildiği durumlarda, yer tutucu apareyleri uygulayarak olası yer kayıplarını ve çapraşıklıkları engeller. Zararlı alışkanlıkların varlığında (parmak emme, tırnak yeme, uzamış emzik veya biberon kullanımı gibi) alışkanlık kırıcı apareyler ile alışkanlıkların terk edilmesini ve oluşması muhtemel zararların en aza indirgenmesini sağlar. Kalıcı dişlerin eksik olduğu durumlarda dişli protezler yaparak estetik görünümü ve çiğnemeyi iyileştirir. Özel bakım ihtiyacı olan çocukların diş tedavilerini gerçekleştirir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Virüs bulaşma korkusu kalbi vuruyor!

Covid -19 pandemisinde yaşanan ölümler tüm dünyada korku yaratsa da, kardiyovasküler hastalıklar hala dünya çapında bir numaralı ölüm nedeni olarak yerini koruyor. Öyle ki küresel ölümlerin tümünün yaklaşık yüzde 30’unu kardiyovasküler hastalıklar oluşturuyor. Mevsimlerin kardiyovasküler olayların sıklığı üzerine yapılan çalışmalarda, özellikle sonbahar ve kış mevsimi gibi soğuk aylarda ölüm riski daha yüksek bulunmuş. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nazan Kanal, ölümlerdeki bu artışın tek bir nedeni olmadığına dikkat çekerek, “Sıcaklık değişimi, fiziksel aktivite azlığı, hava kirliliği, enfeksiyonlar ve hatalı beslenme alışkanlıkları gibi çoklu risk faktörleriyle bağlantılı oluyor. Önemli olan diğer risk faktörleri de kandaki fibrinojen, kolesterol ve vazoaktif hormonların (damar büzüşmesi nedeni olan hormonlar) soğuk aylarda yükselme eğilimi oluşudur.” diyor.
Ayrıca bir diğer faktör ise sonbahar ve kış mevsiminde mevsimsel grip ve benzeri enfeksiyonların artışıyla birlikte Covid-19’a yakalanma riskinin artması. “Bugüne kadarki tecrübeler virüs enfeksiyonu öncesi kronik sağlık sorunları olanların olmayanlara göre hastaneye yatırılma olasılığının 6 kat ve ölme riskinin 12 kat daha fazla olduğunu gösteriyor.” uyarısında bulunan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nazan Kanal, Covid-19’lu yaklaşık 3 kişiden birinde kardiyovasküler hastalık olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam ediyor: “Pandemi sürecinde hastanelerde daha az kalp krizi ve felç vakaları olsa da, bu tablo her iki problemin azalmakta olduğu anlamına gelmiyor. Son istatistikler, insanların hastaneye başvurularını ertelediklerini veya tamamen kaçındıklarını gösteriyor. Oysa hastane dışı ani ölüm sıklığında artış mevcut. Kalp hastalığı ve felç gibi kardiyovasküler hastalıklar hala dünyanın önde gelen ölüm nedenidir.” Peki Covid-19 pandemisinde kalp hastaları kış aylarında sağlıklarını korumak için hangi önlemleri almalılar? Acıbadem Bakırköy Hastanesi Kalp Hastalıkları Uzmanı Dr. Nazan Kanal kış aylarında kap hastalarının dikkat etmeleri gereken 10 kuralı anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
Sağlık kontrollerinizi ertelemeyin
Kontrollerinizi yaptırmak için pandeminin geçmesini beklemeyin. Eski normal günlere dönmek için önümüzde uzun bir yol var. Beklemeniz, geri dönüşümsüz sağlık problemi veya uzun hastane yatışlarıyla sonuçlanabilir.
Düzenli kullanmanız gereken ilaçları ve tedavileri aksatmayın 
En çok da riskin arttığı bu soğuk aylarda ve pandemi ortamında kan şekeri, tansiyon, kolesterol ve tiroit gibi değerleriniz normal olmalı. Böylece tüm vücut sisteminiz daha güçlü olur.
Ani sıcaklık değişimleri damarlar için stres nedeni olabilir 
Ani sıcaklık değişimleri damarlar için stres nedeni olabiliyor. Bunun sonucunda damarlarda spazm veya büzüşme atakları yaşayabilirsiniz. Çok soğukta yürüyüş yapmak, sauna, soğuğa yakın suyu olan deniz veya havuzda yüzmek ve soğuk suyla duş yapmak oldukça riskli. Soğuk havada dışarı çıkmanız gerekli olursa, kıyafetinizi sizi sıcak tutacak şekilde seçmeli ve ağır fiziksel aktiviteden kaçınmalısınız. 
D vitamini önemli
Pandemi nedeniyle uzun süre evde kaldınız ve artık kış mevsiminde D vitamini üretiminiz de pek olmayacak. D vitamini iskelet sistemi için önemli olduğu kadar, bağışıklık sistemi, bazı hormonların üretilebilmesi, damarlar, kalp kası ve tiroit sağlığı için de gerekli. D vitamini seviyenizi normal sınırlarda tutun.
Kilo kontrolü için çalışmanın tam zamanı 
Evde kalmak çoğumuzda kilo almaya neden oluyor. İdeal kilonuzun üzerindeyseniz hem kardiyovasküler hastalıklar hem de solunum problemleri için riskiniz artıyor. Günlük kalori alımınızı düşürüp sağlıklı beslenip egzersiz yaparak kilo vermeyi deneyin. Her besinde “Sağlıklı mı ve bunu yakabilecek miyim?” diye kendinize sorun. Tek başınıza başaramayacağınızı düşünüyorsanız bir diyetisyenden yardım isteyin.
Egzersizi unutmayın 
“Evde kalmak ve sosyal mesafe kuralı, hareketsiz kalmanızı gerektirmez.” diyen Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nazan Kanal, şu öneride bulunuyor: “Sağlıklı bir kalp damar sistemi için haftada 5 gün, 20-30 dakika egzersiz yapmaya özen gösterin. Evinizde veya sokağınızda maske ve sosyal mesafeye dikkat ederek yürüyebilirsiniz. İnternetteki egzersiz programlarını da doktorunuza danışıp uygulayabilirsiniz.”
Kendinizi dinleyin 
Kalp krizi, felç ve Covid-19 enfeksiyonu belirtilerini kaçırmayın. Göğüs ağrısı, nefes almada güçlük, ishal, tat ve koku kaybı, boğaz ağrısı, ateş, titreme veya bilinç bulanıklığı şikayetiniz olursa, hastaneye başvurun.
Grip ve zatürre aşıları hiç olmadığı kadar önemli 
Grip ve zatürre aşıları sizi Covid-19’a karşı değil ama başka virüs ve bakteri enfeksiyonundan koruyabiliyor. Hastalansanız bile hastalık sürecini daha hafif atlatmanızı sağlayabiliyor. Doktorunuz da uygun buluyorsa grip ve zatürre aşısı yaptırmanızda fayda var.
Mikroplardan korunun
Covid-19 korunma prensipleri en çok sizin için geçerli. Maske kullanımı, sosyal mesafe ve el temizliğinizin hala en güçlü koruyucularınız olduğunu unutmayın.
Aktif kalmaya çalışın 
İzolasyon duygusu beden ve ruh sağlığına zarar verebiliyor. Dolayısıyla evdeyseniz ve yalnızsanız, değer verdiğiniz insanlarla ve dünya ile bağlantıda kalın. Kendinize hobiler edinin, bedeninizi ve zihninizi meşgul edecek uğraşlar bulun.  
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Tuba Ünsal’ın dolabı kanyon yeni yıl hediye pazarında

Tuba Ünsal, ay sonuna kadar devam eden Kanyon Yeni Yıl Hediye  Pazarı’nda en sevdiği kıyafetlerini, Givin iyilik platformu ile SMA’lı çocuklar için satışa çıkarıyor. 
Etkinlikte benzersiz stiliyle fark yaratan Tuba Ünsal’ın gardırobundaki en güzel parçalar, “SMA Hastalığı ile Mücadele Derneği” yararına satışa sunulacak. Givin.co web sitesi üzerinden online olarak alınabilecek kıyafetlerin satışından elde edilecek gelir, SMA’lı çocukların medikal cihaz ihtiyaçlarına destek için kullanılacak.
 
Tuba Ünsal’ın kendi dolabından seçtiği ayakkabı, çanta ve aksesuarlarını alarak iyiliğin bir parçası olmak isteyen herkes, 31 Aralık tarihine kadar Kanyon Yeni Yıl Hediye Pazarı’nı ziyaret edebilir.
Kanyon, Yeni Yıl Hediye Pazarı 31 Aralık tarihine kadar hafta içi 12.00-19.00 saatleri arasında birbirinden farklı markaları ile misafirlerini bekliyor. Şimdiden ajandanıza not almayı unutmayın!
Tarih: 14 – 31 Aralık
Saat: 12.00-19.00
Yer: Kanyon Etkinlik Alanı
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Eser Yenenler, INFLOW Ödüllerini Sunacak

Influencer pazarlaması alanında Türkiye’nin en iyilerini belirlemek amacıyla düzenlenen INFLOW Awards’un bu yılki sunucusu belirlendi. İçinde bulunduğumuz pandemi dolayısıyla dijital olarak gerçekleşecek ödül töreni 21 Aralık Pazartesi günü, Eser Yenenler’in sunumu ile Onedio Youtube kanalı üzerinden yayınlanacak.
INFLOW Network tarafından bu yıl üçüncü kez gerçekleştirilecek olan INFLOW Awards, influencer pazarlaması alanında en iyileri belirleyecek. 28 farklı kategoride kazananların açıklanacağı ödül töreni, Eser Yenenler’in eğlenceli sunumuyla Onedio Youtube kanalı üzerinden yayınlanacak. Çeşitli performanslara ev sahipliği yapacak ödül töreninde Can Bonomo da yeni teklisiyle konuk olacak.
28 farklı kategoride sahiplerini bulacak ödüllerin “En İyi Instagram Influencer’ı”, ‘’En İyi TikTok Influencer’ı’ , “En İyi Twitch Influencer’ı” ve “En İyi Youtube Influencer’ı” kategorilerini halk belirleyecek. Kampanya ödülleri ise Neşet Dereli, Kaan Kayabalı, Gonca Karakaş ve Seda Domaniç gibi dijital ve pazarlama sektörünün duayen isimlerinden oluşan özel jüri tarafından değerlendirilecek.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Samara “Olsun” adlı teklisinin heyecanını yaşıyor

Havalı Geliyor, Para Para,  Ramdika gibi hit şarkılarda Cansever, Kobra Murat ve DJ Yılmaz ile düet yapan Samara, “Olsun” isimli teklisiyle geçtiğimiz haftalarda müzikseverlerle buluştu.
Kısa zaman içinde çok fazla izleme alan şarkı ve klibin gidişatı ise ünlü sanatçı Samara’yı mutlu ediyor. Yeni projeler için çalışmalarına hız kesmeden devam eden Samara yakında hayranlarına sürpriz yapmaya hazırlanıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Hilton İstanbul Bomonti’den çocuklara özel video anlatımlı sanat kitleri

Hilton İstanbul Bomonti, Masterpiece iş birliği ile hazırladığı video anlatımlı aktivite kitleriyle küçük misafirlerini sanatla buluşturuyor. Aralık, Ocak ve Şubat ayı boyunca konaklama rezervasyonu esnasında “Aile Keyfi” paketini seçen misafirlerin odalarına bırakılacak olan kitler; Hilton İstanbul Bomonti’nin Lobby’sinden de satın alınabilecek.
Şehrin en büyük oteli unvanına sahip olan Hilton İstanbul Bomonti, minik misafirlerini, konaklamaları esnasında hem eğlenip hem de yeteneklerini geliştirebilecekleri Masterpiece sanat kitleri ile buluşturuyor. 0-6 ve 6 yaş üzerine uygun olarak farklı seçeneklerde sunulan sanat kitleri, rezervasyon esnasında “Aile Keyfi” paketini seçen ailelerin konaklama yapacakları odalara Kraft karton kutularla bırakılacak.
Masterpiece iş birliğiyle çocuklar için hazırlanan sanat kiti seçenekleri arasında, 6 yaşına kadar olan minikler için hamur şekillendirme kiti ve pastel boya kiti; 6 yaş ve üzeri olan çocuklar için mini şövaleli resim kiti olmak üzere 3 farklı seçenek bulunacak. QR kod içerisinde satın alınan kitin nasıl yapılacağını anlatan 30 dakikalık bir eğitim videosu da yer alacak.
Aralık, Ocak ve Şubat ayı boyunca Hilton.com üzerinden yapılacak rezervasyonlarda “Aile Keyfi” paketini seçen ailelerin faydalanabileceği video anlatımlı çocuk sanat kitlerini, check out sırasında çocuklarına eğitici bir hediye götürmek isteyen misafirler ya da Hilton İstanbul’u ziyaret eden herkes Lobby alanından da satın alabilecekler.
İSTANBUL – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Garanti BBVA, ileri vadeli döviz işlemleriyle şirketlerin döviz risklerini azaltıyor.

Garanti BBVA, Kurumsal İnternet Şubesinde yer alan Forward ürünüyle müşterilerine ileri vadeli döviz işlemleri hizmeti veriyor. İthalat ihracat yapan tüzel müşterilerinin yoğun olarak tercih ettiği Forward ürünü, döviz kurunda meydana gelebilecek değişikliklere karşı öngörülebilir bir nakit akışı oluşturulmasına katkıda bulunuyor. Müşterinin belirlediği ileri bir tarih için, talimat verilen günden sabitlenen kur üzerinden döviz alım-satımına olanak sağlayan ürün, bu sayede döviz kurunun değişiminden kaynaklı riskleri azaltıyor. Gelirleri ve giderleri aynı kur cinsinden olmayan şirketler, döviz kurunun dalgalanmalarına karşı ileri vadeli fiyat sabitleme özelliğiyle nakit akışlarını kontrol altında tutabiliyor. Daha güvenli ticaret yapmak isteyen şirketler, öngörülebilir, stabil ve sürdürülebilir nakit akışıyla, işletmelerinin finansal refahını da arttırıyor.
Garanti BBVA, Kurumsal İnternet Şubesinde yer alan Forward sayfası üzerinden belirli vadelere anlık fiyat göstererek müşterileri için referans kaynağı oluyor. Böylece, Forward ürünüyle müşterilerinin ticari hayatlarında karşılaştıkları finansal riskleri azaltmaya veya ortadan kaldırmaya destek oluyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Pandemi Döneminin Ebeveyn Açmazı: Ders Mi? Oyun Mu?

Pandemi nedeniyle eve taşınan çevrimiçi dersler, ödevler ve farklılaşan yaşam rutini ebeveynlerle çocukları adeta bir çıkmaza soktu. Sosyal ortamlarından uzaklaşan çocukların kaygı ve kaygıya bağlı duygu durumları hızla değişmeye başladı. Yetişkinlerin üzerindeki baskı arttı. Peki, anne ve babalar bu süreci nasıl yönetmeli? Evde, oyun – okul dengesini kurarak barış ortamı sağlamak nasıl mümkün olur? Klinik Psikolog ve DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Emre Konuk anlatıyor…
2020 herkes için zor bir sene oldu. Pandemi, iş yaşamından eğitime kadar pek çok alandaki ezberlerimizi bozdu. Yetişkinler için bu yeni COVID-19 sistemine alışmak kolay değil. Peki ya çocuklar?
Eve kapanan, arkadaşlarından uzaklaşan ve okulun tüm renklerini dijital ekrana sığdırmak durumunda kalan çocuklarda kaygı ve kaygıya bağlı diğer duygu durumları gitgide artıyor.
Dünya Sağlık Örgütü pandeminin çocukların psikolojisi üzerindeki etkisini şu şekilde tanımlıyor: “Tüm çocuklar değişimi algılasa da küçük çocuklar meydana gelen değişiklikleri anlamakta güçlük çekebilir. Kendilerini öfke ile ifade edebilirler. Ebeveynlerine daha yakın olmak isteyebilirler. Anne ve babadan daha fazla talepte bulunabileceklerini fark ettiklerinde ise ebeveynler kendilerini aşırı baskı altında hissederler.”
Peki, şu günlerde Türkiye’deki milyonlarca hanede yaşanan ve artık aşina olduğumuz bu tanımdaki gibi durumlarla nasıl başa çıkacağız? Pandemi sürecinde ebeveynler çocuklarının COVID-19 krizinin stresini ve endişesini nasıl yönetmeli? Çocuğun okul sorumlulukları ve oyun dünyası arasındaki denge nasıl kurulmalı?
Klinik Psikolog ve DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Emre Konuk, sürecin her iki taraf için de zor olduğuna dikkat çekiyor. Konuk; “Çocukları okul ve ödevler için bilgisayar başına oturtmaya çalışırken oyun ile ilgili sınırlandırma getirmek, evde ders – oyun dengesini sağlamak gerçekten zor. Eğer bu durum ve gerekçeleri çocuğa iyice izah edilmezse, özellikle küçük yaş grubundaki çocuklar uyum sağlamakta güçlük çekebilir. Çocuk ve ebeveynler arasında ciddi çatışmalar yaşanabilir. İlişki kötüleşirse, çocuk inadına anne-babanın istediği ya da önem verdiği şeyi yapmamaya başlar. Bu nedenle süreci onlara iyi açıklamalıyız. Bunun ‘evden eğitim’ olduğunu, virüs salgını nedeniyle eğitimin okuldan eve taşındığını, her gün derslere katılmak zorunda olduğunu net ve kararlı şekilde izah etmeliyiz. Bu konuda anne – baba aynı dili kullanmalı ve uygulamada da bu sözlerin arkasında durmalıdır. Ebeveynler takibi elden bırakmamalı, çocuk derslere katılmadığında yaptırımda bulunmalı, serbest zamanlarında ise eğlence için onların sevdikleri şeylere zaman tanımalı” diyor.
Çocuklara nasıl destek olmalı?
“Net, kararlı, sağlam ve tutarlı bir duruş şart” diyen Konuk; “Açıkça belirlenmiş ve esnetmenin çok mümkün olmadığı sınırları görünce çocuklar daha da kabul edici olacaklar ve uyumlarını arttıracaklardır. Çocuklara bilgi vermek şart. Verilecek bilgi çocuğun yaşına, gelişim düzeyine göre ayarlanmalı. Kişisel kaygılar çocuğa yansıtılmamalı. Neden evde olduğumuz, bu durumun neden hala devam ettiği, tedbir amaçlı neler yapmamız gerektiği çocuklara açıkça anlatılmalı. Yeni gelişmeler oldukça onlara tekrar bilgi vereceğimiz de söylenmeli. O zaman çocuklar çok daha rahat ve güvende hissederler. ‘Evimizdeyiz, güvenli yerimizde… Tüm bunları beraber atlatacağız, yeniden dışarı çıkacağız, sen arkadaşlarınla okulda buluşacaksın…’ gibi destekleyen ve umut verici sözlerimizi de eksik etmemeliyiz” diyor.
“Sosyal gelişim olumsuz etkilendi…”
Çocukların sosyalleşme konusunda yaşadığı sorunlara da dikkat çeken Konuk, “Süreç ile birlikte sosyalleşme, mecburen sadece online ortamda devam edecek. Bu durum elbette onların sosyal gelişimlerini bir oranda olumsuz etkileyecek. Uzaktan da olsa arkadaşlarından kopmamaları için onları desteklemek önemli. Arkadaşlarıyla telefondan ve bilgisayardan konuşmalarına, grupça oynadıkları online oyunlara belli ölçüde izin verilmeli. Ev ortamında sohbet zamanları yaratılmalı; onların da kendi duygu ve düşüncelerini açıklamalarına fırsat verecek, önemsenmiş hissedecekleri, keyifli zamanlar oluşturulması ihmal edilmemeli” dedi.
İlkokul 1. sınıflar ve sınava hazırlananlar en zorlu grup…
Dönemin ilkokula yeni başlayan öğrencilerle sınava hazırlanan grup için daha kritik olduğunu aktaran Konuk, “Bu süreçten belki de en olumsuz etkilenen öğrenci grubu onlar oldu. Tüm hayatımız boyunca eğitim-öğretim yaşamımızda ilk deneyimlerimizin yeri hayati bir öneme sahiptir. Bu ilk zamanlarda, öğrenmenin keyifli bir şey olduğu algısını çocuklara verebilmek çok kıymetlidir. O nedenle onlara baskı kurmadan, öğrendiği her yeni şeyden sonra güzel sözlerle ve neşeyle onu takdir ederek onların yolculuğuna ortak olmak gerekir. ‘Her geçen gün yeni şeyler öğreniyorsun, büyüyorsun, merak ediyorsun, sorular soruyorsun. Seni böyle görmek beni çok mutlu ediyor. Gurur duyuyorum seninle.’ gibi ifadelerle onları desteklemeliyiz. Elbette tüm dünyada her anlamda büyük bir belirsizliğin hâkim olduğu bu yıl, sınava hazırlanan öğrencilerin kaygıları daha da arttı. Maalesef öğrencilerin motivasyonu oldukça olumsuz etkilendi ve etkilenmeye devam ediyor. Yetişkinler olarak korkularımızı çocuklara yansıtmamaya çalışmalıyız” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)