Türkiye’nin toplumsal belleğinde büyük kayıplar ve derin acılara yol açan depreme karşı 8 STK, 7 başlık altında oluşturulan ortak bir bildiri açıkladı. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) girişimiyle bir araya gelen Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER), İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER), Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER), Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği (TürkMMMB), Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD), Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) ve Yapı Denetim Kuruluşları Birliği (YDKB) ‘Depreme Karşı Tekiz’ dedi.
İzmir’de 116 kişinin hayatını kaybetmesine, bin 34 kişinin de yaralanmasına yol açan Ege Depremi’nin ardından STK’lar harekete geçti. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) girişimiyle bir araya gelen Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER), İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER), Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER), Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği (TürkMMMB), Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD), Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) ve Yapı Denetim Kuruluşları Birliği (YDKB) depreme karşı 7 başlık altında bir bildiri açıklayarak ‘Depreme Karşı Tekiz’ dedi.
Düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna duyurulan bildiride, Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığı hatırlatılarak, kentsel dönüşümün önemine bir kez daha vurgu yapıldı. Bildiride, Ege Depremi’nde yıkılan binalar ve yitirilen canların, yetkin mühendisliğin, projeye uygun imalatın, doğru ve kaliteli malzeme kullanımı ile yapım faaliyetleri denetiminin hayati önemini bir kez daha ortaya koyduğu anlatıldı. STK’ların faaliyette bulundukları alanlarda sahip oldukları deneyimi yapıcı bir biçimde Hükümet ile el ele ülkenin hizmetine sunmak konusunda mutabık kaldıkları bildiri, şu 7 başlık altında toplandı: “Ehil Yapı Müteahhidi, Güçlü Yapı Denetimi, Yetkin Mühendislik Sistemi, Mesleki Yeterlilik Belgeli İşgücü, Kaliteli Malzeme, Çok Yönlü İmar Mevzuatı ve Bilinçli Kamuoyu.”
Bildirideki tespitler kamu ile paylaşılacak
Bildiride yer alan bu başlıkların, bir sonraki aşamada somut faaliyetlere dönüştürülebilecek ortak girişimler için bir yol haritası olacağı belirtilirken, bildirideki tespitler başta Hükümet yetkilileri olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla paylaşılacak.
Bildiri grubunun sürdürülebilir ve dinamik bir yapıda olması için belirli zamanlarda toplanılarak, çalışmalar değerlendirilecek ve gelecek dönem projeleri planlanacak. Girişimin sözcülüğü de tüm STK’lar tarafından dönemsel olarak üstlenilecek.
Toplantıya katılan STK sözcüleri bildiri ile ilgili şu açıklamaları yaptılar:
‘Öncelikli hedefimiz, kalıcı deprem gündemi ve farkındalık”
TMB Başkanı Mithat Yenigün: “Yaşadığımız acıların asıl nedeni, deprem değil ihmal ve kusurlu yapılardır Geleceğimize ve çocuklarımıza karşı en temel sorumluluğumuz güvenli yapılaşmadır. Yapı sektöründe üretim, dönüşüm, denetim ve eğitim alanlarında depreme karşı sıfır tolerans en acil ve önemli ihtiyaçtır. Sektörün öncü 8 kuruluşu olarak bu düşüncelerle biraraya geldik. Bu çerçevede, ilk aşamada çözüm üreten yapıcı önerileri el birliği ile tek bir belgede topladık. Depremlerin ardından yapılan sorgulamalar ve çözüm arayışları, bir süre sonra giderek hafifliyor. Bu doğrultuda süreçteki en önemli hedefimiz, başlatılacak faaliyetlerimizle, konunun gündemde kalıcı bir yer edinmesi ve farkındalığın artırılmasıdır. Dolayısıyla bu girişimi bir başlangıç olarak kabul ediyoruz. Bu zaman zarfında ortak akılla yeni açılımlar da ortaya konabilecektir. Esas olan; depreme karşı bilimsel bazda hazırlık yapmak, konuyu gündemde tutarak önlem almaktan ve sistemi geliştirmekten vazgeçmemektir.”
‘Bu süreçte kentsel kaliteyi de artırmamız mümkün’
GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu: “Yapılı çevremizi oluşturan yapı endüstrisinin temsilcileri olarak, değişmeyen gündem haline gelen ‘deprem’i artık değiştirmemiz, ülke olarak depremi risk olmaktan çıkarmamız gerektiği inancını taşıyoruz. Artık büyük yıkımlar yaşamamak, hayati risk taşıyan binalardan kurtulmak için kentsel dönüşümün zaruri hale geldiğini biliyoruz. Kentsel dönüşümün asıl amacına ulaşması için kamunun, ilgili sektörlerin ve toplumun tüm kesimlerinin el birliğiyle çaba göstermesi gerekiyor. Bu işi başarmak için bir güven iklimi içerisinde gerçek anlamda bir takım çalışması yapmak gerekiyor. Ülkemiz bu takım çalışmasını, altyapısını geliştirmek için çok iyi yaptı. Kamu-özel iş birliğiyle Türkiye’nin hastaneleri, havalimanları, otoyolları, haberleşme ve enerji altyapısı dünya standartlarının üzerine çıktı. Şimdi önümüzde ülkemizin üstyapısını yani yapı stokunu yenilemek var, bunu da doğru kurgulanmış bir kamu-özel iş birliği modeliyle yapabiliriz ve bu süreçte şehirlerimizdeki kentsel kaliteyi artırma fırsatını da değerlendirerek yaşam kalitemizi yükseltmemiz mümkün.”
‘Riskli yapı yapanlara telafi imkanı doğdu’
İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım: “Sektörde iş yapan müteahhitlerin samimiyetle kendilerine, mevcut 5-6 milyon riskli yapının oluşmasında katkılarının olup olmadığını sorması gerekir. Riskli yapı yapanların, verdikleri bu zarar için telafi imkanı doğmuştur. Bireysel hataların yanı sıra, sistemin boşluk ve eksiklerinden faydalanan zümrelerin yarattığı tahribatın bedellerinin de tüm müteahhitlik sektörüne ödetilmesi de büyük haksızlık olur. Bu zümrelerin de vicdan muhasebelerini yaparak varsa bir borçları, bu seferberlik onların borçlarını ödemeleri için bir fırsat olacaktır.”
‘Finansman çözümleri etkin şekilde çalışılmalı’
KONUTDER Yönetim Kurulu Başkanı Z. Altan Elmas: “İzmir ve Elazığ depremleri gösteriyor ki bize yıkılan ya da hasarlı binaların tamamı 1999 öncesi inşa edilenler. Aslında son 20 yılda yapılaşma sağlam temellere oturmuştur. Bu nedenle kentsel dönüşümü hızlandırmalıyız. Ancak kentsel dönüşümün önündeki en büyük engellerden biri sektörün tüm sistemi finanse etmesi gerektiği yönündeki yanlış bakış açısıdır. Dönüşümün önünün açılması adına finansman çözümleri etkin şekilde çalışılmalıdır. Kentsel dönüşümü hızlandırmak adına hak sahiplerinin kat karşılığı vererek dönüşüm yapma talebinden, kendilerinin maliyeti karşıladığı, devletin de bu durumu teşvik ettiği bir sisteme geçilmesi gerekmektedir.”
‘Mühendislik ve mimarlık hizmetlerinde tecrübe bazlı seçim olmalı’
TürkMMMB Başkanı Başkanı A. Süreyya Ural: “Ülkemizin hangi bölgesinde olursa olsun, her şiddetli deprem haberini aldığımızda yüreğimizin ağzımıza gelmediği ve sadece maddi hasarlarla ilgili endişelerin hâkim olduğu bir hayatımız olması hiç de hayal edilemez bir durum değil. Çözüm hem Kamu hem özel sektör yapılarında mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin fiyat ve maliyet odaklı değil kalite ve tecrübe bazlı bir seçim yöntemi ile temin edilmesi ve yatırımların ilk planlama aşamasından başlayarak doğru ve yetkin mühendislik yaklaşımları kullanılarak yürürlükteki yönetmelik ve yapı standartlarına uygun şekilde projelendirilmesi, detaylandırılması ve inşaatların bağımsız denetim/kontrollük hizmetleri eşliğinde yapılmasıdır. Kısaca, müşavir mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin kurduğumuz medeniyetin her alanında ve kademesinde önemli bir hizmet alanı olduğunun önemi göz ardı edilmemelidir.”
‘Kaynaklarımızı güvenli yapılara sahip olmaya ayırmalıyız’
Türkiye İMSAD Tayfun Küçükoğlu: “Kentsel dönüşüm eylem planına göre önümüzdeki 5 yılda 1,5 milyon konutun dönüşmesi hedefleniyor. TÜİK verilerine göre konut başına 3,4 kişi düşmesinden yola çıkarak hesapladığımızda, günümüzde 6,7 milyon riskli konutta 22 milyon vatandaşımızın yaşadığını görüyoruz. Kamunun 1,5 milyon konutun kentsel dönüşümüne destek için bugünkü fiyatlarla kira ve taşınmaya ortalama 28 milyar TL, konut üretimine ise 280 milyar TL kaynak aktarması gerekecek. Ancak ülkemizin de sınırlı kaynakları olduğunun farkındayız. Dolayısıyla, binalarımızda deprem güvenliği konusunda tüm ümidimizi ucuz kredilere ve kentsel dönüşüm desteklerine bağlamadan, bilinçli hareket ederek, kendi kaynaklarımızı da zorlamamız gerekiyor.”
‘Sorumluluk sınırlarının belirlenmesine ihtiyaç duyuluyor’
İNTES Başkan Vekili Enes Olpak: “Deprem sorunumuzu çözebilmek için, mühendislik biliminin doğrularını taviz vermeden uygulamak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Deprem riski yüksek bölgelerde yapım işlerini ekonomik, mali, mesleki ve teknik yeterlilikleri en üst seviyede olan, sadece A grubunda yer alan ve mesleki yeterlilik belgeli işçiye sahip firmaların üstlenmesi gerekmektedir. Çözüm bekleyen bir diğer alan, müteahhit, şantiye şefi, yapı denetim, yerel yönetimler, kamu kuruluşlarının sorumluluk sınırlarının belirlenmesi ve netleştirilmesine duyulan ihtiyaçtır. Sorumluluk sisteminin etkinleştirilmesinin adalet reformunun bir parçası kabul edilmesi gerektiğini düşünüyor, bununla beraber etkin bir sistemin yapılacak mevzuat değişikliklerinin sistemin bütünü üzerindeki etkilerinin analiz edilmesi ve ilgili kesimlerle istişare süreçleriyle işleyebileceğine inanıyoruz.”
‘Geleceğin planlanması yönünde önemli sorumluluklar üstleneceğiz’
YDKB Başkanı Tekin Saraçoğlu: “Ülkemizin içinde bulunduğu konjonktürde inşaat sektörü zor günler yaşamaktadır. Bu çerçevede gerek doğal afetlere karşı alınacak olan, gerek ekonomik önlemler bugününün ve geleceğinin planlanması yönünde büyük önem taşımaktadır. Sektörün önde gelen sivil toplum kuruluşları olarak, bu konuda önemli sorumluluklar üstlenileceğine ve bu platformda bulunan tüm üyelerin değerli katkılarda bulunacağına olan inancımızla çalışmalarda başarılar diliyoruz.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: 8
8 kadından biri risk altında
Meme Kanseriyle Savaşım Derneği Başkanı Ege Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, kadınlarda en sık görülen meme kanserinin her yıl yüzde 1.5 artıyor olmasına karşın, erken teşhisle ölümcül olmaktan çıktığını belirtti. Prof. Dr. Haydaroğlu, her 8 kadından birinin meme kanseri olma riskini taşıdığını ifade etti.
Meme Kanseri Farkındalık Ayı olması nedeniyle AKADEMİKDER’e açıklama yapan Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, 2004 yılından beri meme kanseri farkındalığının artması için Ekim ayının, farkındalık ayı olarak seçildiğini 15 Ekim’in ise, “Meme Kanseri Farkındalık Günü” olduğunu belirtti.
Meme kanserinin tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de kadınlarda en sık görülen kanser olduğunu belirten Prof. Dr. Haydaroğlu, “Görülme sıklığı her yıl yüzde 1.5 artmaktadır. 8 kadından birinde meme kanserine yakalanma riski vardır. Kadın, meme kanserine ne kadar erken yakalanarak teşhis edilirse, yaşam şansı o kadar çoktur” dedi.
NASIL TEŞHİS EDİLİR ?
Günümüzün salgın koşullarında, meme kontrollerinin ihmal edilmemesi gerektiğini, salgına rağmen kanser tehdidinin devam ettiğini belirten Prof. Dr. Haydaroğlu, “Memede ele gelen bir kitle varsa, salgın nedeniyle korkup doktora gitmekten kaçınmamak, geç kalmamak gerekir. Kadınlar meme sağlıklarına dikkat etmeli, meme kanserinin farkında olmalılar. Meme kanserinin belirti vermeden, ele gelmeyecek kadar küçükken bulunabilmesi, tarama kontrolleriyle yakalanması mümkündür” dedi. 40 yaşından sonra 1-2 yılda bir mamografi çektirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Haydaroğlu, “Mamografi taramasıyla kanserin memede saklanacağı bir yer yoktur” diye konuştu.
Ayrıca her kadının bedeni ile ilgili olması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, kadının kendi kendini muayene edebileceğini söyleyerek, “Menopoz öncesi, adetin başlangıcından 7-10 gün sonra; menopoz sonrası kadınlarda da her ayın aynı günü, kendi kendini meme muayenesi yapıp, memelerini yoklamalıdır” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Okul öncesinden 8. sınıfa yepyeni yayınlar
Türkiye’de nitelikli eğitimin yaygınlaşması adına 1984 yılından bu yana eserler üreten Tudem Yayın Grubu, 2020-2021 eğitim öğretim yılını yeniliklerle karşıladı.
Tudem Yayın Grubu’nun yeni sezon için hazırladığı yayınlar arasında Tudem Eğitim, BlokTest, Uçanbalık Eğitim ve BilgiKüpü markalarıyla 24 aydan 8. sınıfa kadar öğrencilere hitap eden, 70’i yeni toplam 300 çeşit ürün bulunuyor.
Erken öğrenme dönemindeki çocukları okula ve hayata hazırlayan Uçanbalık Eğitim, bu yılı yepyeni bir eğitim setiyle taçlandırdı. Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematiği bir araya getiren STEM felsefesini sanatın tasarım ve keşif gücüyle zenginleştiren STEMA Erken Öğrenme Seti, fark yaratan içeriğiyle çocukları erken yaşta 21. yüzyıl becerileriyle donatıyor. 36+ Erken Öğrenme Seti ve 48+ Erken Öğrenme Seti, bu yıl yenilenen içerikleri, ebatları ve tasarımlarıyla koleksiyondaki yerlerini alıyor. Eğitimciler ve anne babalardan tam not alan 60+ Erken Öğrenme Seti de Uçanbalık koleksiyonundaki yerini koruyor.
Tudem Eğitim ve BlokTest markaları ise 2020-2021 eğitim öğretim yılını, ortaokula yönelik 3 yeni ürün grubuyla karşıladı. MEB’in 2023 Eğitim Vizyonu çerçevesinde benimsediği ”Beceri Temelli Eğitim Modeli”ne uygun olarak hazırlanan 3 Boyut, Beceri Temelli Soru Bankası ve Kılavuz Deneme kitapları, ortaokul öğrencilerini okulda ve sınavlarda başarıya ulaştırmayı hedefliyor.
BilgiKüpü markasının ürünleri, güncel içerikleri, yeni nesil soruları, kullanıcı dostu tasarımları ve uygun fiyatlarıyla, 2020-2021 eğitim öğretim yılında da yeni nesil öğrenci ve öğretmen profilinin ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor.
Öğretmenlere dijital destek uzaktan eğitimi kolaylaştırıyor
Eğitim teknolojilerine büyük önem veren Tudem Yayın Grubu bu alanda yaptığı yatırımlarla 2020-2021 eğitim öğretim yılında tam 201 yayınında öğretmenleri Akıllı Asistan AKAS ve Mobil Ölçme teknolojileri ile destekliyor.
Akıllı Asistan AKAS sistemi, 153 yayında öğretmenlere ücretsiz olarak sunuluyor. Ekran paylaşımı ile uzaktan eğitimi kolaylaştıran AKAS, bu özelliğiyle 2020-2021 eğitim öğretim yılında öğretmenlerin kazanımları öğrencilere yerleştirmelerinde çok faydalı olacak.
Öğretmenler ayrıca BlokTest’in 48 yayında sunduğu Mobil Ölçme uygulamasıyla optik okuma, ölçme ve raporlama süreçlerini saniyeler içinde tamamlayabiliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Galaxy M51, 7.000 mAh pil gücü, 8 GB RAM ve Snapdragon işlemcisiyle şimdi ön siparişte!
Samsung’un 7.000 mAh pil gücü, 8 GB RAM ve 64 MP ana kamerasıyla dörtlü arka kameraya sahip yeni Galaxy M51 telefonu, ön siparişe özel Galaxy Buds hediye fırsatıyla Samsung Online Mağazada satışa sunuldu.
Samsung Galaxy M serisinin yeni üyesi Galaxy M51 için Samsung’un online mağazası (https://shop.samsung.com/tr) üzerinden 24 Eylül’e kadar telefonu ön sipariş verenler için Samsung Galaxy Buds Kablosuz Kulaklık hediye kampanyası başladı.
Kampanya kapsamında hediye olarak verilecek olan kulaklık, tüketicinin satın aldığı Samsung Galaxy M51 ürünü ile birlikte gönderilecek. Ürün gönderimlerinin 1 Ekim’den sonra yapılması planlanıyor.
Farkını ortaya koymak isteyenler için MEGA bir güç
Teknoloji dünyasının lider markalarından Samsung’un uygun fiyatı ve performansı ile dikkatleri üzerine çeken yeni telefonu Galaxy M51 ile M serisine güçlü bir üye daha katılıyor. Snapdragon işlemcinin güç verdiği ve 6,7 inç ekran boyutuna sahip bu akıllı telefonun en dikkat çeken özelliği ise 7.000 mAh pil kapasitesine sahip olması. 25W hızlı şarj desteğiyle de gelen telefonda ayrıca 8 GB RAM kapasitesine ve 128 GB dahili, 512 GB’ta kadar artırılabilen depolama kapasitesine de yer veriliyor. Kamerada da oldukça iddialı olan Galaxy M51, arka tarafta dörtlü kamera kurulumuna sahip. 64 MP ana kamera, 12 MP ultra geniş açı, 5 MP derinlik ve 5 MP makro kamera ile gelen telefonun ön tarafında ise 32 MP çözünürlüğünde bir kamera yer alıyor.
Siyah ve Beyaz renk seçenekleri ile tüketicinin beğenisine sunulan telefonun ön sipariş fiyatı ise KDV dâhil 3.799 TL.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Trend Micro, 8,8 milyon Covid-19 içerikli tehdidi engelledi
Dünyanın Covid-19 ile mücadele ettiği 2020 yılının ilk yarısında, siber suçlular toplumun hassasiyetlerini sömürü malzemesi olarak kullanmaya devam ettiler. Bu dönemde Trend Micro toplam 8,8 milyon Covid-19 içerikli siber tehdidi engellediğini açıkladı. Tehditlerin yüzde 92’sinin salgınla ilgili kritik bilgiler içeren e-posta saldırıları olduğu tespit edildi.
Bulut güvenliğinin küresel lider şirketlerinden Trend Micro, 2020 Yarıyıl Siber Güvenlik Raporu’nu açıkladı. Rapor, Covid-19 ile ilgili içeriklerle kullanıcıları ağına düşürmek isteyen siber saldırganların, yılın ilk yarısında en büyük tehdit unsuru olduğunu ortaya çıkardı. İşletmelerde uzaktan çalışma modelinin yaygınlaşmasını fırsat bilen siber suçlular, toplumun hassas olduğu konuları yem olarak kullanarak saldırılarını artırdılar. Trend Micro, yılın sadece ilk altı ayında, 8,8 milyon Covid-19 içerikli siber tehdidi engelledi. Engellenen bu tehditlerin yaklaşık yüzde 92’sini e-posta yoluyla yapılan saldırılar oluşturdu.
Raporla ilgili Trend Micro Türkiye Ülke Müdürü Hasan Gültekin şu değerlendirmeyi yaptı; “Salgın 2020’nin ilk yarısında hayatımızın her alanına hâkim oldu, ancak bu durum siber suçluları yavaşlatmadı. Geçen yılın aynı dönemine göre siber saldırılarda ciddi bir artış gözlemledik. BT ekipleri, yeni normallerin oluştuğu bu dönemde artan tehditleri göz önünde bulundurarak siber güvenlik stratejilerini uyarlamaya devam etmelidir. İşletmeler; uç noktalarını, bulut uygulamalarını ve VPN sistemlerini korumanın yanı sıra ofis ve ofis dışına yayılan yeni çalışma modeli ile ilgili çalışanlarına siber güvenlik konusunda eğitimler vermeli veya önceden verdikleri eğitimleri yeni döneme uyarlamalıdır.”
Dünyada iş e-postalarını ele geçirme saldırılarında (BEC) yüzde 19 artış yaşandı
Trend Micro, 2020 yılının ilk yarısında toplamda 27,8 milyar siber tehdidi engelledi. Bu tehditlerin yüzde 93’ü e-posta kaynaklıydı. İş e-postalarını ele geçirme saldırılarında ise (BEC) 2019’un ikinci yarısına göre yüzde 19 artış tespit edildi. Evden çalışanların sosyal mühendisliğe daha fazla açık olduğu bu dönemin getirdiği zorluklardan yararlanan siber suçlular, çeşitli ikna ve kandırma yöntemleri kullanarak kullanıcıların kişisel verilerini ele geçirmeye çalıştılar.
Türkiye fidye yazılım saldırılarında ilk 5 ülke arasında yer aldı
Yılın ilk yarısında, tüm tehditler arasında fidye yazılımları sabit kaldı. Buna rağmen Türkiye en çok fidye yazılım saldırısına uğrayan ilk 5 ülke arasında yer aldı. Siber suçluların ele geçirdiği verileri geri almanın tek yolunun fidye ödemek olduğu bu saldırılar en çok e-posta yoluyla gerçekleştirildi. İş e-postaları yoluyla üst düzey yönetici ve kilit pozisyonlarda görevli kişilere yönelik olarak yapılan bu saldırılarda kullanılan kötü amaçlı dosyaların yüzde 70’ten fazlasını PDF uzantılı dosyalar oluşturdu.
Fidye yazılım saldırılarında en çok hedeflenen sektörler ise sırasıyla; kamu, üretim ve sağlık sektörleri oldu.
Endüstriyel kontrol sistemlerinde güvenlik açıkları yüzde 16 arttı
Üretim tesisleri, sağlık sistemleri, enerji tesisleri gibi Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) kullanılan pek çok kritik ortamda ciddi boyutta maddi ve manevi zararlara yol açabilecek endüstriyel kontrol sistemleri (EKS) açıklarında da artış yaşandı. Trend Micro, 2019’un ilk yarısına kıyasla EKS’de tespit edilen güvenlik açıklarında yüzde 16’lık bir artış tespit etti.
Bunların yanı sıra Trend Micro’nun Zero Day Girişimi (ZDI) toplam 786 tavsiye yayınladı. Bu da 2019’un ikinci yarısında güvenlik açığında yüzde 74’lük artış yaşandığı gösteriyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Sperm hücreleri 8 bin, yumurta hücreleri bin 400 kez büyütülebilecek
Ege Üniversitesi (EÜ) Rektörlüğü Aile Planlama Kısırlık Araştırma ve Uygulama Merkezine, merkezde yürütülen bilimsel araştırmalar ve EÜ Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’ın destekleriyle sperm hücrelerini 8 bin kez ve yumurta hücresini ise bin 400 kez büyütebilen yeni sistemler kazandırıldı. Merkez Müdürü Prof. Dr. Ege Tavmergen Göker’den bilgi alıp çalışmaları inceleyen Rektör Budak, “Özellikle düşük oranının azaltılması ve kaliteli spermlerin seçilmesi amacıyla yeni sistemin alımını yaptık. Sistemin hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Ege Üniversitesi (EÜ) Rektörlüğü Aile Planlama Kısırlık Araştırma ve Uygulama Merkezine, sperm hücrelerinin 8 bin kez ve yumurta hücresini ise bin 400 kez büyütebilen özellikle daha sağlıklı spermlerin seçilmesini sağlayan Intracytoplasmic Morphologically Selected Sperm Injection (IMSI) adlı yeni bir sistem kazandırıldı. Rektör Prof. Dr. Necdet Budak’ın destekleriyle alınan yeni sistem faaliyete geçirildi. Çalışmalarla ilgili incelemelerde bulunmak üzere EÜ Tıp Fakültesi Hastanesinde Aile Planlama Kısırlık Araştırma ve Uygulama Merkezini ziyaret eden Rektör Budak, Merkez Müdürü Prof. Dr. Ege Tavmergen Göker’den bilgi aldı.
EMBRYO KALİTESİ VE GEBELİK ORANINI ARTTIRACAK, DÜŞÜK ORANINI AZALTACAK SİSTEM
Yeni sistemle daha kaliteli sperm hücrelerinin seçilebileceğine dikkat çeken Rektör Budak, “Özellikle düşük oranın azaltılması ve kaliteli spermlerin seçilmesi amacıyla yeni bir sistemin alımını yaptık. Böylelikle buradaki hocalarımız, embryo kalitesindeki artışla birlikte düşük oranını daha da azaltarak çiftlerin çocuk sahibi olabilmeleri için çok daha hızlı mesafe almalarını sağlayacak. Bu çalışmalara maddi manevi her zaman destek veriyorum. Sistemin üniversitemize, bölgemize, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
SPERM 8 BİN KEZ, YUMURTA HÜCRELERİ BİN 400 KEZ BÜYÜTÜLEBİLECEK
Yaklaşık 32 yıl önce Türkiye’deki ilk tüp bebek uygulamasının EÜ’de yapıldığını ve ilk tüp bebek doğumunun da yine EÜ’de gerçekleştiğini söyleyen Merkez Müdürü Prof. Dr. Ege Tavmergen Göker güncel teknolojileri yakından takip ettiklerini dile getirdi. Normal sistemlerde sperm hücresinin mikroenjeksiyon işlemi sırasında 200 ile 400 kez büyütülebildiğini, ancak IMSI adlı yeni sistemde özel mikroskop yardımıyla sperm hücresinin 6 ile 8 bin kez, yumurta hücresinin ile 700 ile bin 400 kez büyütülebildiğini kaydeden Prof. Dr. Tavmergen Göker, böylece daha kaliteli ve genetik olarak da daha düzgün sperm hücrelerinin seçildiğine değindi.
BAŞARILI GEBELİK VE CANLI DOĞUM ORANI ARTACAK
Merkezdeki akademisyenlerle son zamanlardaki teknolojik gelişmeleri de takip ederek gebelik başarısı ve canlı doğum başarını arttırmak için yoğun bir çalışma içinde olduklarını vurgulayan Merkez Müdürü Prof. Dr. Tavmergen Göker özellikle erkek faktörü dediğimiz sperm problemi olan hastalarımızda kullanabileceğimiz yeni bir sistemi devreye sokuyoruz. Yeni sistemle spermler daha büyük görüntülenerek yapı olarak daha uygun spermin seçilmesiyle hem döllenme oranlarının daha yükseleceği hem de gebelik başarısının yükselerek canlı ve sağlıklı doğum oranın daha yükseleceği bir teknolojiyi devreye sokmuş oluyoruz. Özellikle erkek faktörü olan olgularda daha önce yapılan uygulamalarda gebelik oluşturulamamış veya düşükle sonuçlanmış olgularda bu sistemle çok yarar göreceğimizi düşünüyorum. Bununla birlikte mayotik iğciğin (spindle) görüntüleme sistemini de yine aynı anda devreye sokmuş olacağız. Bu da yumurta hücresini yapısını görüntüleyecek. Bu iki yapı normal mikroskop ile görüntülenebilecek durumda değil, ancak yeni ekstra sistemle görüntüleyebiliyoruz. Hem iyi bir yumurtaya uygulama yapılmış olacak hem de daha iyi bir sperm seçilmiş olacak. Daha önce kullanılan sistemle yeni sistem arasında büyütme oranında çok ciddi fark var. Yeni sistemle DNA problemi olmadığını düşündüğümüz spermleri seçip microenjeksiyon yapma imkanına sahip olduk” dedi. Prof. Dr. Tavmergen, desteklerinden dolayı Rektör Budak’a teşekkür etti.
İZMİR / BEYAZ HABER AJANSI (BHA)