Süper Lig Kulüpler Birliği Vakfı ve 1’inci Lig Futbol Kulüpleri Birliği Derneği’nin yapmış olduğu açıklamalardan sonra Digiturk’ten özel bir açıklama geldi. Açıklamada; “Digiturk olarak, Süper Lig Kulüpler Birliği Vakfı ve 1’inci Lig Futbol Kulüpleri Birliği Derneği tarafından yapılan açıklamayı büyük şaşkınlıkla karşıladık.
Öncelikle şunu net bir şekilde ifade etmek isteriz ki naklen yayın lisans haklarının tarafı Türkiye Futbol Federasyonu (TFF)’dur. TFF, Digiturk tarafından yapılan ödemeleri alır ve kulüplere dağıtır. Buna göre Digiturk, 2020 – 2021 sezonunda bugüne kadar oynanmış tüm karşılaşmalara ilişkin naklen yayın lisans bedelini TFF’ye tam olarak ödemiştir. Öte yandan Digiturk, dünya çapında birçok yayıncının KOVID-19 salgını nedeniyle yapmayı reddettiği 2019 – 2020 sezonu naklen yayın lisans ödemesini, herhangi bir kesinti uygulamadan tam olarak yapmıştır. Ayrıca Digiturk ve TFF, karşılıklı mutabakat çerçevesinde, pandeminin yarattığı zorlukların üstesinden birlikte gelebilmek için, mevcut sezonun geri kalanına yönelik bir ödeme planı üzerinde çalışmaya devam etmektedir.
Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük yatırımcısı olan Digiturk’e karşı Süper Lig ve 1’inci Lig kulüplerinin bu davranışını dayanaksız ve haksız buluyoruz. Türk Futbolu’nun değerini ve markasını olumsuz etkileyeceği belli olan bu tür eylemler en başta kulüplere zarar verecektir. Buna rağmen, Türk futbol endüstrisinin paydaşlarıyla birlikte, ülke futbolunu yurt içi ve yurt dışında geliştirmek ve tanıtmak için tüm iyi niyetimizle çalışmaya devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.” ifadeleri yer aldı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: basın
Gerçek Gökçe Kırgız’dan basın açıklaması
Gerçek Gökçe Kırgız, adını kullanarak albüm yapan şarkıcı Gökçe Kırgız‘a karşı hukuk mücadelesine devam ediyor. Geçtiğimiz saatlerde ise yeni bir basın açıklama paylaştı. İşte o açıklamalar;
“Basında ‘Kalbime Gömerim’ adlı şarkının ses tespitine ilişkin yapmış olduğum dava başvurusunun reddedildiği yönünde haberler yer almıştır. Yapılan haber içeriği yanlış ve eksiktir.
Şahsımca açılan tespit davası hala daha devam etmekte olup, süreç yavaş ilerlediği için hızlandırmak adına ayrıca bir başvuru daha yapılmıştır. Bugün basına yansıyan konu tamamen işlemi hızlandırmak adına yaptığımız bu ikinci başvuruya dairdir.
Bu durum şahsım aleyhine bir karar olmadığı gibi, şarkının kim tarafından söylendiğinin tespiti yönünde bir karar da oluşturulmadığından, kimsenin lehine de bir karar teşkil etmemektedir.
Hukuki yönden esasa ilişkin bir araştırma yapılmayan ve tespit niteliğinde olan bir davanın kesinleşmeden üzerinden nemalanmaya çalışan kişiler açısından da lehe bir durum mevcut değildir.
Şahsım tarafından karşı tarafa asıl dava açılmış olup, tespite ilişkin dava da devam etmektedir. Bu nedenle tarafım yahut avukatlarım tarafından yapılmayan hiç bir basın açıklamasına itibar edilmemesini rica eder, yargı önünde hak arama çalışmalarımın devam edeceğini bildiririm. GÖKÇE KIRGIZ”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu Basın Toplantısı Açıklaması
DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu’nun “Yeni Yasama Yılının Açılışı, TBMM’nin Formaliteye İndirgenmesi, Yargıya Yapılan Müdahaleler, Enis Berberoğlu, HDP Operasyonları ve Gündeme İlişkin” Basın Toplantısı Metni (01.10.2020- TBMM)
Çok değerli basın mensupları;
Hepinizi saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum.
Malumunuz, yeni yasama yılı bugün itibariyle başlıyor. Demokrasi ilkeleri gereğince katılımcı, şeffaf ve etkin bir yasama yılı geçirmemizi temenni ederdim.
Ancak ülkemizin gerçeklerine gözümüzü kapatamayız.
Ülkemiz hukuki, ekonomik ve toplumsal açıdan gittikçe derinleşen sorunlar ile karşı karşıya. Bu yeni dönemde de TBMM, vatandaşlarımızın daha fazla fakirleşmeleri, daha fazla işsiz kalmaları, daha fazla adaletsizliklere maruz kalmaları karşısında hiçbir şey yapamayacaktır.
İktidarın ülkeye hizmet etmek yerine, ülkeyi günbegün daha büyük sorunlarla karşı karşıya bıraktığı açıktır. Demokrasi, hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığına yönelik tüm kazanımlarımız kaybedilmektedir. Fakirleşmemizin, Türk lirasının değer kaybetmesinin temel nedeni, tüm kuvvetleri tek bir elde toplayan ne zaman ne yapacağı öngörülemez, bu keyfi ve kötü yönetimdir.
Kıymetli Arkadaşlar,
Kuvvetler ayrılığı; yürütmenin, hukuka bağlı olmasının ve yasama ile yargının kendi sınırları içinde görevlerini yerine getirebilmesinin tek yoludur. Çoğulculuğun, toplumsal barışın ve huzurun, temel hak ve özgürlükleri güvence altına almanın da koruyucusudur.
Bugün, yasama ve yargı organları kuvvetler ayrılığına dayanan demokratik bir hukuk devletinde kendilerinden beklenen işlevi yerine getirememektedir. Bu durum, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında sistemsizliğin yürürlüğe girmesiyle beraber daha ileri boyutlara ulaşmıştır. Asıl sorunumuz bu sistemsizliktir.
Günümüze kadarki uygulamasına bakıldığında Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri, iddia edildiği gibi hızlı ve etkin değildir. Aksine hesapsız ve işlevsiz bir niteliktedir. Çıkarılan toplam 67 kararnamenin 42’sinin daha önce çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde değişiklik yapılmasına dair oluşu bile başlı başına nasıl üstün körü hazırlandıklarını ve öngörüsüzlüğü ortaya koymaktadır. Öte yandan içerik itibariyle eksiklikleri ile yeni sorunlara yol açan kararnamelerin pek çoğu açıkça anayasaya aykırı hükümler içermektedir.
Saygıdeğer basın mensupları,
Bugün yargı, bağımsız ve tarafsız değildir. Yargıya güven ve toplumsal huzur yargının iktidarın yönlendirmesine tabi olması nedeniyle zedelenmiştir. Vatandaşlarımız adliyelerde ulaşamadıkları adaleti sosyal medyada aramaktadır. Siyasi gücün el değiştirmesiyle yargının intikam alma aracı olarak kullanılma geleneği de maalesef sürdürülmektedir.
En yüksek yargı organı olan Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının değil, doğrudan kurumsal yapısının ve varlığının hedef alınması, hukuk devletiyle bağdaştırılabilir bir durum değildir. Temel hakların ve anayasanın koruyucusu anayasa yargısını terörize etmeye çalışan bu koalisyondan hukuk devletine ve demokrasiye saygı göstermesini beklemek mümkün değildir.
Değerli arkadaşlar,
TBMM artık toplumsal sorunların tartışıldığı, en doğru olanın arandığı, uzlaşma kültürünün egemen olduğu müzakereci bir işlev görmekten çok uzaktadır. 27. Yasama Döneminde TBMM tarafından 53’ü uluslararası antlaşmalara yönelik toplam 109 kanun çıkarılmıştır. Listenin büyük bir kısmını torba kanunlar oluşturmaktadır.
Meclisin asli yetkisi olan yasama yetkisi fiiliyatta Cumhurbaşkanının elindedir. Külliye’de hazırlanan kanun teklifleri, komisyonlarda ve Genel Kurul’da sağlıklı bir müzakere sürecine imkân vermeden emri vaki olarak geçirilmektedir. Kanunların, yürütmenin tekelinde olmaksızın, ortak akılla yapılması demokrasinin zorunluluğudur. Bu seviyeye, meclisi anayasanın ruhuna uygun olarak çalıştırarak ve komisyonların görevlerini ifa etmesini sağlayarak ulaşabiliriz. Yasamayı bizzat meclis ve milletvekilleri tarafından formaliteye indirgeyerek yok saymak, kanunların yalnızca niteliksiz yapmıyor, demokrasiyi de gün geçtikçe tahrip ediyor.
Meclisin korona döneminde gündeme aldığı YÖK, Avukatlık ya da Sosyal Medya ile ilgili kanunlar toplumsal ihtiyaçları karşılamak yerine siyasi ya da toplumsal hesaplaşmanın bir aracı olarak çıkarılmış değişikliklerdir. Bir parlamentonun hesaplaşmalar için araçsallaştırılması hepimiz adına utanç vericidir.
Kıymetli Arkadaşlar,
Halen içerisinde olduğumuz korona süreci, yürütme organının Meclisin faaliyet alanına saygı duymadığını ve kendi sınırlarını aşarak yasama yetkisini gasp etmekte beis görmediğini bir kez daha göstermiştir. Bu dönemde temel hak ve hürriyetler herhangi bir kanuna ihtiyaç duyulmaksızın kısıtlanmış, süreç çoğu zaman ulaşılamayan genelgelerle bazen de basın açıklamaları ve talimatlar ile yürütülmüştür.
Birçok denge ve denetleme mekanizması fiilen ortadan kaldırılmış ve meclisin rolü bilinçli olarak zayıflatılmıştır.
Değerli Arkadaşlar,
Malumunuz Anayasa Mahkemesi, geçtiğimiz haftalarda gerekçesi henüz açıklanmasa da Enis Berberoğlu’nun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma ile kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğine ilişkin çok önemli bir karar vermiştir. Enis Berberoğlu hakkında verilen bu karar ve öncesinde yaşananlar, Anayasanın nasıl yok sayıldığının açık bir yansımasıdır. Umuyorum Mahkemenin gerekçeli kararının açıklanmasının hemen ardından Başkanlık Divanı bu hatadan döner ve Sayın Berberoğlu’nun iadeyi itibarını tesis eder.
Değerli Basın Mensupları,
Son olarak, geçtiğimiz hafta HDP’li milletvekillerine ve Belediye Başkanlarına 6 yıl önceki 6-7 Ekim olayları nedeniyle açılan soruşturmalardan yeni bir operasyon düzenlendi. Bu gözaltıları hukuki değil siyasi olarak değerlendirdiğimize ilişkin açıklamalarımızı yaptık. Genel Başkanımız HDP Eş Genel Başkanı Sayın Mithat Sancar ile görüşüp geçmiş olsun dileklerini iletti. Bu gözaltılar iktidarın, kamu gücünü adeta bir sopa gibi kullanarak; zor ve baskı ile siyasete yön verme çabasıdır.
Bu sabah Kars’ta gerçekleştirilen sözde terör operasyonu da iktidarın niyetini açıkça ortaya koymaktadır. Ayhan Bilgen’in istifasıyla belediye meclisi içinden bir Belediye Başkanı seçilemesin diye apar topar operasyon yapılmış, zamanında üzerine gidilmeyen dosyalar gündeme sokulmuştur. Olanları hukuk devleti anlayışıyla izah etmek imkansızdır. İktidar bu uygulamalarıyla demokrasinin içini boşaltmakta, terör kavramını da herkese uygulanabilecek şekilde boşa çıkarmaktadır. Bu anlayışla terörle mücadele edilemeyeceği gibi, tam tersi gerçekleştirilmekte, illegalite teşvik edilmektedir.
Kıymetli basın mensupları,
Ne yazık ki Meclisin 100. yılında 1. Büyük Millet Meclisinin ilk döneminde sağlanabilen farklı fikirlerin serbestçe temsil edildiği, toplumsal uzlaşının merkezi olan ve Millî Mücadele gibi tarihimizin en zorlu döneminde dahi başarıyla görevini yerine getiren bir Meclis idealinden çok uzaktayız.
Bu karanlık tablo gelecek adına oldukça kaygı vericidir. Umuyorum ki, aklıselim tüm vekiller ile kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti ve demokrasiye sahip çıkarak bu kaygı verici durumdan çıkacağız. Vatandaşlarımızın barışa, huzura ve ekonomik refaha olan ihtiyaçlarının ancak bu değerlere sahip çıkmaktan geçtiğini tekrar hatırlatmak isterim.
Hepinizi saygıyla selamlar, iyi günler dilerim.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
“HAKİKAT” filminin basın toplantısı Edirne’de kurulan platoda yapıldı
İmece Yapım; ilk uzun metraj filmiyle 600 yıl öncesinden günümüze hak ve adalet üzerinden pencere açmaya hazırlanıyor. Suavi, Bülent Emrah Parlak, Saygın Soysal’ın başrolde olduğu, çekimleri devam eden “HAKİKAT” filminin Edirne’de, 5 bin metrekare alana kurulan setine ulusal ve yerel basın mensupları davet edildi. Pandemi kurallarına uyulan sette düzenlenen basın toplantısına yapım şirketi adına Yapımcı Özer Barış Çalık ile birlikte Yönetmen Hakan Alak ve oyuncular katıldı.
Günümüzden yüzlerce yıl önce yaşayan, Osmanlı uleması, hocaların hocası, kadıların kadısı, hukuk alimi Şeyh Bedreddin’in hayatını anlatan “HAKİKAT” filminin çekimleri sürerken sette basın toplantısı düzenlendi.
Senaryosunu Ali Şahin ve Yönetmen Hakan Alak’ın birlikte yazdığı filmde, Suavi (Şeyh Bedreddin), Bülent Emrah Parlak (Börklüce Mustafa), Saygın Soysal (Torlak Kemal), Elif Nur Kerkük, Ali Barkın, Kerem Fırtına, Orhan Alkaya, Ezgi Esma Kürklü, Bülent Keser, Teoman Gelmez, Sinan Tuzcu, Sabriye Günüç, Serkan Genç, Rıza Akın, Rugeş Kırıcı gibi birbirinden değerli isimler rol alıyor.
5 bin metrekare alana köy kuruldu, tarihi kostümler hazırlandı
Osmanlı İmparatorluğu’nda, devletin en üst makamlarından biri olan Kazaskerlik görevini yapan Şeyh Bedreddin’in fikirlerine istinaden çıkan ayaklanmalar sırasında yaşananları anlatan filmdeki güçlü dram öğeleri izleyicileri derinden sarsacak.
“Hakikat” için Edirne’de, 5 bin metrekarelik alana plato kuruldu. 1400’lü yıllarda Börklüce Mustafa’nın yaşadığı köy, döneme uygun olarak yeniden inşa edildi, kostümler dikildi. Çekimleri süren filmin setine basın mensupları davet edilerek, oyuncuların katılımıyla basın toplantısı düzenlendi.
Yönetmen Hakan Alak: “ Nazım’ın vasiyetini yerine getiriyoruz”
Toplantıda ilk sözü alan Yönetmen Hakan Alak filmin başlangıç ve hazırlık aşamalarını anlattı. “Seyircilerin iyi bir film izlemesi için çok fazla insan emek verdi, veriyor. Öncelikle hepsine çok teşekkür ederim. Uzun bir hazırlık aşaması geçirdik. İki yıl senaryo üzerinde çalıştık.
Sorumluluğumuz çok fazla, tarihi anlamda da zor bir iş ama üstesinden geleceğimize inanıyoruz. Edirne’nin ardından, İzmir Karaburun, İzmit ve İstanbul’da çekimlerimizi sürdüreceğiz” dedi. Nazım Hikmet’in Şeyh Bedreddin Destanı’na da gönderme yapan Alak; “ Nazım’ın Şeyh Bedreddin Destanı şiirinin sonunda vasiyet gibi sözleri vardır. Bir bakıma “Hakikat” ile o vasiyeti yerine getiriyoruz diyebilirim” dedi. Adalet ve özgürlük özlemini anlatan bir hikaye kurduklarını söyleyen Hakan Alak; “Adalet ve özgürlük özleminin sinema yoluyla anlatılmasına en fazla ihtiyaç duyulan bir dönemde, elimizden geldiğince bunu hakkıyla yapmaya çalışacağız” diyerek sözlerini tamamladı.
Suavi (Şeyh Bedreddin): “Bu filmde rol almak benim için büyük bir gururdur”
Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi döneminde herkese sağlık dileyen Suavi; “Filme daveti ilk alanlardan birisiydim. Sinema sektöründen gelmediğim için büyük bir heyecan yaşadım. O günden bu yana büyük bir enerji, gayret ve özenle, üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum. Son derece önemli bir iş yapıyoruz. 600 yıldır değişmeyen insanlığın kaderini hak ve adalet üzerinden günümüzde yeniden ifade ederek izleyicilerin karşısına çıkartmaya hazırlanıyoruz” dedi.
Suavi; “Şeyh Bedreddin olağanüstü bir karakter. Doğduğu coğrafyayı biraz değiştirirsek Rönesans’ın düşünürlerine tekabül eden bir donanım. Sıradan bir dini temsilci değil. Hak ve adaleti islam hukuku üzerinden anlatmaya çalışan, bunun cesaretini ve olgunluğunu gösteren bir karakter. Son derece saygın, filozof diyebileceğimiz, eserler de üreten bir şahsiyet. Yönetmenimiz bunu benim üzerimden anlatmaya çalışacak. Kendimi çok şanslı hissediyorum. Bu filmde rol almak benim için büyük bir gururdur. Adeta kendime bir rütbe takılmış gibi hissediyorum; bütün rütbeleri redderek” dedi.
Bülent Emrah Parlak (Börklüce Mustafa): “Kahramanımı sorsalar Börklüce Mustafa derdim. Kahramanımı canlandırdığım için gururluyum”
Filmde Şeyh Bedreddin’in kader arkadaşı Börklüce Mustafa’yı canlandıran Bülent Emrah Parlak; “Kolektif bilinçle, emek merkezli, sömürüye karşı yapılmış pekçok Anadolu isyanından birisi olan Şeyh Bedreddin, Börklüce Mustafa ve Torlak Kemal’in önderliğinde yapılan bu isyanın günümüze uyarlanmış sanatsal etkinliğinde bulunmaktan büyük gurur duyuyorum. Dönemin koşullarına göre en üst seviyede insan hakları parantezinde de yorumları olan bu isyanın yüzyıllar öncesinden tuttuğu bir ışıktır bu” dedi.
Bülent Emrah Parlak; “Anadolu’nun gerçek sahiplerinin hikayesidir burada anlatılan. Birçok tarih anlatımı ve tarih biçimi var. Gerçek tarih, biraz araştırdığınızda bize farklı bir şeylerin olduğunu söylüyor. Tarihi okumalar yaptığınızda sanki doğrular değil de bize bazı öğretilmiş durumlar olduğuna işaret ediyor. Bu anlamda çektiğimiz filmi önemsiyorum. Börklüce karakteri için ilk önce beni düşünmüş oldukları için yapımcılarımıza ve yönetmenimize teşekkür ediyorum. Bu topraklarda herkesin bir kahramanı vardır, bana da soracak olsaydınız senin kahramanın kim diye; herhalde biraz da tarihsel gerçekliğiyle yaşıtım olduğu için Börklüce Mustafa derdim. Onu oynuyorum ve bu her oyuncuya nasip olacak bir şey değil. Heyecanlıyım, gururluyum” dedi.
Yapımcı Özer Barış Çalık: “Filmimizle Şeyh Bedreddin ruhunu yeniden canlandırdık”
2018 yılında bir gece düzenleyerek filmin hazırlık aşamalarına başlayan İmece Yapım’ın hayaline ortak olan desteklerinden söz eden Yapımcı Özer Barış Çalık; “O günden bu yana yüzlerce kişinin desteğini alarak tam da yapım şirketimizin kuruluş amacına uygun olarak imece usulü, fikrimizi bugünlere taşıdık ve çekimlere başladık. Bu kadar büyük bir projeyi bu günlere getirebildiğimiz için çok mutlu ve gururluyuz. Kooperatif mantığıyla filmimizi çekiyoruz. Projemize inanan pek çok kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütünden destek aldık, destek almayı sürdürüyoruz. Pandemi süreci biterse, önümüzdeki yıl mart ayında vizyona girmeyi planlıyoruz” dedi.
Anadolu’da ilk eşitlikçi isyanını başlatan, idam edilerek öldürülmesinin üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen toplum hafızasında hala tazeliğini hala koruyan Şeyh Bedreddin’in hayatını anlatan “HAKİKAT” filmi, CJ Entertainment Turkey dağıtım şirketi aracılığıyla vizyona girecek.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)