Etiket arşivi: ile

İstanbulkart sahiplerine müjde: Multinet Up ve BELBİM AŞ. iş birliği ile İstanbulkart sahiplerine 30.000 yeni lezzet noktası!

Yeni nesil finansal teknoloji grubu Multinet Up ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri şirketi Belbim AŞ, önemli bir iş birliğine imza attı. İş birliği kapsamında, milyonlarca İstanbulluya ödeme çözümü sunan toplu ulaşım ve yaşam kartı İstanbulkart’ın kullanım alanına binlerce restoran, kafe, büfe ve yerel market eklenecek. İstanbullular, 27 Kasım 2020 tarihinden itibaren, İstanbulkart’ları ile MultiNet yemek kartı geçen her noktada ödeme yapabilecek.
İstanbulkart, bir ulaşım kartı olmanın ötesine çıkarak “Şehrin Yaşam Kartı” olma yolunda çeşitli iş birliklerine imza atıyor. Marketlerde, online alışverişlerde, müzelerde, taksilerde, kafe-restoranlarda ve daha birçok noktada ödemeler İstanbulkart ile yapılabiliyor. İstanbulkart, şimdi de Multinet Up ile gerçekleştirdiği iş birliği ile ödeme kanalına 30.000 yeni nokta ekledi.
Yeni nesil finansal teknoloji grubu Multinet Up ile elektronik ödeme sistemleri öncüsü Belbim AŞ ortaklığı, 18 milyon İstanbulkart kullanıcısına Multinet Up ödeme altyapısı bulunan en küçük büfeden yerel marketlere ve büyük restoran zincirlerine kadar temassız ödeme ayrıcalığı sunuyor. Kademeli olarak yaygınlaşacak bu uygulama önümüzdeki dönemde tüm Türkiye’deki 30.000 MultiNet noktasında geçerli olacak. İstanbulkart, ulaşım ve ulaşım dışı tüm ödemelerin tek bir kartla yapılabilmesi için yaygınlaşma çalışmalarını sürdürürken, Multinet Up iş birliği ile kullanım alanındaki önemli artışla birlikte sadece İstanbul’da değil tüm Türkiye’de faaliyet göstermeye devam edecek.
İstanbulkart, verilen hizmetleri her yerde ve her alanda yaygınlaştırmaya ve İstanbulluların hayatlarına dokunup, değer katacak projeler üretmeye devam ediyor. Dijitalleşme ve ulaşım dışı ödeme hizmetlerinde yaygınlaşma hedeflerini hızla gerçekleştirirken tek kartla şehirde yaşama rehberi yazma yolunda adım adım ilerliyor. Multinet Up iş birliği kapsamında ödeme ağına eklediği 30 bin yeni nokta ile İstanbulkart sahiplerine yeni bir deneyim sunmanın heyecanını yaşıyor.
Üye iş yerlerine ödeme sistemi alt yapısı sağlayan finansal teknoloji şirketi Multinet Up, müşterilerinin hayatını kolaylaştıran çözümlerini, yenilikçi iş modelleriyle destekleyerek sektörde fark yaratıyor. Ekosistemine 18 milyon İstanbulkart kullanıcısını dâhil eden Multinet Up, İstanbulkart sahiplerine kafe, restoran ve marketlerde Multinet Up teknolojisinin avantajlarından faydalanma imkânı sunuyor.
Kurulduğu günden bu yana, faaliyet gösterdiği tüm alanlarda sektörleri dönüştüren, paydaşlarının dijital dönüşümüne öncülük eden Multinet Up, her zaman ilklere ve yeniliklerle imza atıyor. Temassız ödemeyi ilk kez 2014 yılında devreye alan ve 2015 yılından itibaren mobil cüzdan uygulaması MultiPay’i hayata geçiren Multinet Up, geçen sene devreye aldığı MultiPOS uygulaması ile yine bir ilke imza atmış, restoran, kafe ve marketlerin fiziki POS cihazına gerek duymaksızın yalnızca cep telefonu ile ödeme almalarını mümkün kılarak ödeme sistemlerinde yeni bir dönem başlatmıştı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Siber Zorbalık ile İlgili Olarak Diğer STK’lara Meydan Okuyoruz!

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Türkiye Ofisi, 25 Kasım – 10 Aralık tarihleri arasında düzenlenen ‘16 Günlük Aktivizm – Kadınlara Yönelik Şiddete Son Kampanyası’ kapsamında kadınlara ve kız çocuklarına yönelik siber şiddete dur diyecek 1 milyon kişi arıyor. Bu amaçla herkesi Ateş Böcekleri web sitesinde siber şiddetle ilgili testi çözmeye ve arkadaşlarına meydan okumaya (challenge) davet ediyor. Global Bilişim Derneği (BİDER), kampanyaya destek verdiğini ve diğer sivil toplum kuruluşlarının (STK) da destek vermesi için onlara meydan okuduğunu açıkladı.
Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi Türkiye Ofisi, sosyal medyada başlayan meydan okuma (challenge) ile 16 günlük aktivizm kapsamında kullanıcıları Ateş Böcekleri web sitesine  yönlendiriyor. Ziyaretçiler, 25 Kasım tarihindeki Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nden başlayıp 10 Aralık tarihindeki İnsan Hakları Günü’ne kadar sitede açık olacak interaktif testi çözerek siber şiddet hakkındaki bilgisini ölçebiliyor ve siber şiddetle ilgili mini kılavuzu kendi cihazına indirerek bilgi ve farkındalığını artırabiliyor. Test sonunda ise herkes arkadaşlarına meydan okuyarak testi çözmeye davet edebiliyor. Siteye yapılan her ziyaret, kampanyayı 1 milyon kişi hedefine yaklaştırıyor. Kampanya kapsamında interaktif teste verilen anonim yanıtlar, BM Kadın Biriminin ortakları ile birlikte geliştireceği, toplumsal cinsiyet temelli siber şiddetle mücadele planlarına veri sağlayacak.
Global Bilişim Derneği (BİDER) Başkanı Şenol Vatansever, “COVID-19 küresel salgını ile beraber insanlar internet ortamında ve özellikle sosyal medyada çok zaman geçiriyor. Evden çalışma ile beraber kadınlar ve uzaktan eğitim ile beraber kız çocukları çevrimiçi platformları her zamankinden daha fazla kullanıyor. Bu da doğal olarak siber zorbalık riskini de artırıyor. 25 Kasım tarihindeki Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nden başlayıp 10 Aralık tarihindeki İnsan Hakları Günü’ne kadar sürecek ‘16 Günlük Aktivizm – Kadınlara Yönelik Şiddete Son Kampanyası’na Global Bilişim Derneği (BİDER) olarak destek veriyoruz ve kampanyaya destek vermeleri için diğer sivil toplum kuruluşlarına (STK) da meydan okuyoruz. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Türkiye Ofisi’nin hazırladığı Ateş Böcekleri web sitesinde siber şiddetle ilgili testi çözen kişi sayısı 2 günde 100 bin kişiye yaklaştı. STK’larımızın destekleriyle 1 milyon kişiyi fazlasıyla aşacağına ve toplumda önemli bir farkındalık oluşturacağına inanıyoruz.” açıklamalarında bulundu. Siber Ortamda Kadına Karşı Şiddet, Cinsel İstismar ve Siber Zorbalık
Kadına karşı şiddet vakalarının kanser gibi hızla yayıldığı bir dönemde, siber ortamda da en çok mağduriyetleri küçük çocuklar ile kadınlarımızın yaşamaya devam ettiğini belirten BİDER İkinci Başkanı Av. Murat Keçeciler şu değerlendirmelerde bulundu: “Şiddet, fiziki şiddetin yanı sıra psikolojik şiddeti de içinde barındırmaktadır. Gelişen teknoloji ile fiziki ve psikolojik şiddete ek olarak artık sanal şiddet de kendisini göstermektedir.
Siber zorbalık olarak tanımlanan sanal şiddet bazı vakalarda cinsel istismarı da içinde barındırmaktadır. UNICEF tarafından yapılan çalışmada siber zorbalık, dijital teknolojilerin kullanımıyla yapılan zorbalık olarak tanımlanmıştır. Sosyal medyada, mesajlaşma platformlarında, oyun platformlarında ve cep telefonlarında gerçekleşebilir. Siber zorbalık mağdurlarını korkutmayı, kızdırmayı veya utandırmayı amaçlayan tekrarlanan davranışlardır. Örnekleri şunları içerir:
·Sosyal medyada birinin hakkında yalanlar yaymak veya utanç verici fotoğraflarını yayınlamak,
·Mesajlaşma platformları aracılığıyla incitici mesajlar veya tehditler göndermek,
·Birinin kimliğine bürünmek ve onun adına başkalarına kötü mesajlar göndermek.
Siber zorbalık çoğu olayda dijital bir ayak izi bırakır. Dijital ayak izleri, siber zorbalığı durdurmaya yardımcı olacak ve yararlı kanıtlardır ancak, zorbalık fiili sona erdikten sonra kişilerin mağduriyetine sebep veren bir unsur olarak sanal ortamda kalmaya devam etmektedir. Bu nedenle unutulma hakkı son yasal düzenlemeler ile mevzuatımızda vatandaşlarımıza tanınan önemli bir hak olmuştur.
Kadına karşı şiddetin önlenmesine dair mevzuat incelendiğinde siber zorbalık ve cinsel istismar vakalarının da bu mevzuat kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda siber suçlarla mücadele birimleri ile kadına karşı şiddetin önlenmesine ilişkin birimler arasında eş güdüm ve karşılıklı bilgi paylaşımı ve eylemsellik birliğinin kurgulanması önemlidir. Bu kapsamda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın eş güdüm sağlayan çalışmalarının mevcudiyeti umut vericidir.” Şiddetin Dijital Boyutu: Kadına Karşı Siber Zorbalık
BİDER Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Tufan; değişen ve gelişen teknoloji ile birlikte hayatımızı kolaylaştıran dijital yaşamın hem kurumsal hem de bireysel hayatımızın büyük bir kısmında yer almakta olduğunu belirterek sözlerine devam etti: “Dijital platformlara oluşan talep ve kullanımın artması, bireylerin gündelik hayatlarını kolaylaştırsa da kötü niyetli dijital kullanıcıların elinde bir siber tehdit unsuru haline gelebilmektedir. Sosyal platformlarda ve dijital alanlarda yer alabilen siber zorbalık, akıllı telefonlarımıza yüklediğimiz uygulamalar aracılığıyla da yaşanabilmektedir. Kullandığınız uygulamaların, paylaşım yaptığınız kişisel bilgilerinizin ve fotoğraflarınızın bir siber zorbanın elinde size karşı tehdit unsuru haline dönüşebileceğini unutmayınız.
Şiddetin dijital boyutu olan siber zorbalık, özelikle toplumda kadınlarımızı ve genç kızlarımızı hedef alabilmektedir. Çeşitli sosyal mühendislik yöntemleri ile kişilerin özel bilgileri ele geçirilebilmektedir. Ele geçirilen bu bilgiler, rahatsız etmek ya da zarar vermek amacıyla kullanılabilmektedir. Tüm bu sebeplerle güvenli internet kullanımı için güvenlik zafiyeti barındıran sanal ortamlarda kişisel bilgiler paylaşılmamalıdır.” Kadınlar İçin Daha Güvenli Bir Dijital Gelecek
Kadınların günlük yaşamlarında maruz kaldığı her türlü ayrımcılığın ve şiddetin siber dünyada da göz ardı edilemeyecek seviyelere ulaştığını belirten BİDER Yönetim Kurulu Üyesi Büşra Demirel şu değerlendirmelerde bulundu: “İnternet ve sosyal medya da maalesef kadınların kendilerini güvensiz hissettiği ve tehditlere maruz kaldığı bir ortama dönüştü. Siber şiddet suçları, aklınıza gelebilecek tüm internet ve sosyal medya platformlarının araç olarak kullanılması yoluyla işlenmektedir ve kadına yönelik diğer şiddet türleriyle aynı yıkıcı ve yıpratıcı etkileri ortaya çıkarmaktadır. Her zaman üzerinde durduğumuz gibi internet ortamından hiçbir zaman silinmeyecek olan dijital ayak izlerimiz çevrimiçi kimliğimizi oluşturur. Siber şiddet eylemleri özellikle siber şiddete maruz kalan kadınlar açısından maddi ve manevi tahribatlar meydana getirir. Cinsiyete dayalı siber şiddet eylemlerine maruz bırakılan kadınların ve kız çocuklarının çevrimiçi ve çevrimdışı varlıklarının tehlikede olduğu bilinci ile yaklaşılarak, mağdurun kişisel hak ve sınırlarının korunması için toplumsal bir sağduyu geliştirilmelidir.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

​TikTok, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü ve Spor İstanbul ile Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları farkındalığı için bir araya geldi

TikTok, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları konusunda farkındalık oluşturmak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü ve İBB İştirak Şirketi Spor İstanbul ile bir araya gelerek 17 amaca dikkat çekmek için paralimpik sporcu Burak Abacıoğlu’nun dahil olduğu bir dizi koşu etkinliği gerçekleştiriyor. TikTok Türkiye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü ve Burak Abacıoğlu’nun resmi TikTok hesaplarından canlı yayınlanacak koşulara İSTANBUL BBSK sporcuları ve ünlü isimler de eşlik edecek.
Dünyanın önde gelen kısa video platformu TikTok, 17 maddeden oluşan Sürdürülebilir Kalkınma için Küresel Amaçlar’a dikkat çekmek için 17 gün boyunca paralimpik sporcu Burak Abacıoğlu ile 17 dakika 17 saniyelik kısa koşular gerçekleştirecek. TikTok’ta dün itibariyla başlayan kampanya Burak Abacıoğlu’nun İstanbul’un farklı sembolik lokasyonlarında gerçekleştireceği 17 dakika 17 saniyelik koşu serisiyle devam edecek. Bu koşularda İSTANBUL BBSK sporcuları ve ünlü isimler Burak Abacıoğlu’na eşlik edecek. TikTok kullanıcıları bu kampanya kapsamında #DeğişimİçinHareketeGeç etiketi ve kampanyaya özel interaktif çıkartmalarla sürdürülebilir kalkınma amaçları doğrultusunda destek veriyor.
TikTok bu iş birliğiyle sadece İstanbul ve Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınmasını desteklemekle kalmayıp, sürdürülebilir kalkınma amaçları konusunda küresel çapta farkındalık yaratmayı, böylece daha fazla insanın bu amaçlar konusunda bilinçlenip katkıda bulunmasını hedefliyor. TikTok Türkiye, İBB Spor Kulübü ve Burak Abacıoğlu’nun resmi TikTok hesaplarından yapılacak canlı yayınlarda Burak Abacıoğlu, sürdürülebilir kalkınma amaçlarını sporcular ve ünlülerle de ele alacak. Kullanıcılar Burak Abacıoğlu’nun bu koşu için yapacağı antrenmanları Abacıoğlu’nun resmi TikTok hesabından takip edebilecekler.
Gençlerin sporla, sporcu ve anlamlı içeriklerle buluşması destek veren Spor İstanbul projenin en büyük destekçilerinden.
Global Wellness Day elçisi olan Paralimpik Sporcu, Triatlet ve Ampute Futbolcu Burak Abacıoğlu dünyanın en prestijli organizasyonlarından biri olan Boston Maratonuna davet edilen ilk engelli sporcu. Paralimpik sporcu aynı zamanda Paris ve Berlin Maratonlarını bitiren ilk Türk engelli sporcu unvanına sahip Burak Abacıoğlu’nun İstanbul’un 17 ayrı noktasında gerçekleştireceği koşu serisine bulunduğu yerden katılmak isteyenler sporcuyu Nike Run Club uygulamasındaki Burak Abacioglu hesabından ekleyerek bu heyecana ortak olabilecek.
Milli sporcularımız da farkındalık koşusunda
20 branş ve 40 binin üzerinde lisanslı sporcusu ile Türkiye’nin ve Dünyanın en büyük spor kulüpleri arasında yer alan İstanbul BBSK’nın sporcularının da destek verdiği projede her gün bir milli sporcu farkındalık koşularında ağırlanacak.
Ünlü isimlerden de destek
Burak Abacıoğlu’na bu koşu sırasında sunucu Burcu Esmersoy, ünlü oyuncular Müjde Uzman, Kadir Doğulu, Akasya Asıltürkmen, Özge Borak, sunucu Hakan Hatipoğlu, ünlü diyetisyen Dilara Koçak, dünya rekortmeni serbest dalışçı ve UNDP Türkiye Sudaki Yaşam Savunucusu Şahika Ercümen, ünlü basketbol oyuncusu ve Güler Legacy kurucusu Sinan Güler, Ünlü Rapçi TEPKİ, Türkiye rekortmeni olimpik atlet Birsen Bekgöz, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Başkanı Sait Tosyalı, İstanbul Gelişim Üniversitesi akademisyeni Nevruz Berna Tatlısu, Bahçeşehir Koleji Spor Kulübü basketbolcusu Erkan Yılmaz, Türkiye A Milli Kadın Futbol Takımı kaptanı ve Beşiktaş’ın futbolcusu Didem Karagenç, Milli Voleybolcu ve UNDP Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Savunucusu Bahar Toksoy Guidetti ve Arama Kurtarma Derneği (AKUT) kurucusu, profesyonel dağcı Nasuh Mahruki de destek olacak. Her koşu farklı bir kalkınma hedefi temasıyla 17 dakika 17 saniye sürecek.
Kullanıcılarına yaratıcılıklarını sergilemeleri için pozitif bir deneyim sunan TikTok, Türkiye’de ve tüm dünyada sosyal sorumluluk alanında farkındalık yaratmak ve kitleleri bilinçlendirmek için tercih edilen bir platform haline geldi. Bugüne kadar sokak hayvanları, sürdürülebilir gelecek, çevre ve eğitim gibi konularda kampanyalar gerçekleştiren TikTok, belediyeler ve sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapmaya devam ediyor.
TikTok Hakkında
TikTok önde gelen kısa video uygulamasıdır. İnsanların hayatlarına ilham vermeyi ve zenginleştirmeyi misyon edinen TikTok, dünya üzerindeki herkesin videolar aracılığıyla tutkularını paylaşabilmesi ve yaratıcılığını ortaya çıkarabilmesine uygun pozitif bir uygulama deneyimi sunar. TikTok’un Los Angeles, New York, Londra, Paris, Berlin, Dubai, Mumbai, Singapur, Jakarta, Seoul ve Tokyo’da global ofisleri mevcuttur.
Küresel Amaçlar hakkında
25 Eylül 2015’te 193 dünya lideri New York’taki Birleşmiş Milletler genel merkezinde 17 maddelik Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (ya da Küresel Amaçlar) üzerinde uzlaşmaya vardı. Bu küresel gündem, 2030’a kadar üç hayati konuda başarıya ulaşmaya odaklanan bir dizi hedef ve alt hedefi içeriyor: Yoksulluğu sona erdirmek, eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadele ve iklim değişikliği sorununu çözmek.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

PENA yayınları “ikili teklifler” ile kitap okumaya davet ediyor

Farklı türde birçok kitap ve sevilen yazarı “Çünkü Okumak Güzeldir” anlayışıyla okuyucusuyla buluşturan Pena Yayınları’nın, daha fazla kitap okumayı teşvik eden “İkili Teklifler” kampanyası başladı.
Hem gündemdeki yazarların kitaplarını Türkçe olarak yayımlayarak bir okuma ziyafeti sunmayı ve okuru geliştirmeyi hem de dünyanın en iyi yazar ve çizerlerinin çalışmalarını çocuklarla paylaşarak, onların hayal gücünü beslemeyi hedefleyen Pena Yayınları’nın sevilen kitaplarını daha uygun fiyatla sunduğu “İkili Teklifler” kampanyası başladı. Kampanya dahilinde kitapseverlere ikili tekliflerde %20’ye varan ek indirimle sunulmakta.
penayayinlari.com’dan yapılacak alışverişleri kapsayan indirim süresince yayınevinin en sevilen yazarlarından ait gençlik, yetişkin, kişisel gelişim ve tarih gibi farklı türdeki kitaplar, ikili olarak avantajlı fiyattan öneriliyor. Böylelikle Pena okurları da uygun fiyatlarla okuma deneyimini yaşarken aynı zamanda da ilgili türdeki başka yazar ve kitapları da tanıma olanağı buluyor.
Pena Yayınları Hakkında
Pena Yayınları, hem gündemdeki en büyük yazarların kitaplarını Türkçe olarak yayımlayarak bir okuma ziyafeti sunmayı ve okuru geliştirmeyi hem de dünyanın en iyi yazar ve çizerlerinin çalışmalarını çocuklarla paylaşarak, onların hayal gücünü beslemeyi hedeflemektedir. Türk dilinin ulaştığı bütün coğrafyalarda, farklı kültürlerden yazar ve çizerlerin kendilerini ifade edebildiği renkli ve güvenli bir ortam yaratmak için çabalıyoruz. Çalışanlarımızın girişimciliği ve yaratıcılığı en önemli parçamız olurken yayınevimizin sürekli yeni teknolojilere ayak uydurması bizi okurlarımıza daha da yakınlaştırmaktadır
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Türkiye’nin Gücü Ulusal Veri Stratejisi ile Artacak

Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) ülkemizde Ulusal Veri Stratejisi’nin oluşturulması noktasında önerilerini paylaştı. 2022 yılında 350 milyar doları geçmesi beklenen bulut pazarından ülkemizin hak ettiği payı alması gerektiğini vurgulayan TELKODER, yetkili kurumlara; konuyu veri güvenliği, kişisel verilerin korunması, ticari verilerin korunması, siber güvenlik gibi her yönüyle ele almaları ve bazı uluslararası şirketlerin tekel davranışlarının önüne geçmeleri noktasında çağrıda bulunuyor. Türkiye’nin verilerinin Türkiye’de barındırılmasına ilişkin hedeflerin gerçekleşebilmesi için konunun önümüzdeki günlerde toplanması planlanan 12. Ulaştırma ve Haberleşme Şurası’nda titizlikle ele alınması ve bu kapsamda gerekli tüm paydaşların bu şurada yer alması gerektiğinin altını çiziyor.
Türkiye küresel rekabette yer almalı ve verilerini de korumalı
Küresel veri ve bulut hizmetleri pazarında rekabet Amazon AWS, Microsoft Azure, Google Cloud ve Alibaba Cloud gibi büyük oyuncular arasında yaşanıyor. Sadece birkaç işletmecinin içinde bulunduğu bu rekabet gerek bölgesel gerekse küresel veri ve bulut hizmetleri pazarını şekillendiriyor ve bilişim dünyasında köklü dönüşümlere neden oluyor. Üstelik her türlü verinin büyük bölümü bu büyük işletmecilere ait devasa veri merkezlerinde toplanıyor ve bu işletmeciler kendileri dışında herhangi boyutta bir oyuncunun var olmasına veya bir ekosistemin oluşmasına imkân vermiyor. Öte yandan yurttaşlarımız, üniversitelerimiz, kamu kurumlarımız ve şirketlerimiz bu büyük işletmecilerin yurtdışında bulunan veri merkezlerine veri tabanlarını yükleyerek sanal sunucu, e-posta, veri depolama gibi birçok hizmeti kullanıyor ve bu durum da ülke verilerimizin tehlikeye girmesine neden oluyor. Bu durum ülkemiz için sadece maddi kayıplara neden olmakla kalmıyor aynı zamanda başta veri güvenliği olmak üzere birçok tehlike ve riskler doğuruyor.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “Ülkemiz ve vatandaşlarımızın geleceği için ulusal bir veri stratejisinin ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu noktada tüm paydaşlar dinlenmeli ve ortak bir strateji çalışması ortaya konmalıdır. Ülkemizin ihtiyaç duyduğu politikaların oluşturulması veya var olan politikaların güncellenmesi ve bu politikaların sıkı bir şekilde takibinin yapılması noktasında özellikle Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin politika ve eylemlerin takibinde aktif rol üstlenmesi gerekiyor. Politika oluşturma, güncelleme veya takip süreçleri için aylar ile telaffuz edilebilecek çalışma süreleri belirlenmelidir. Aksi halde, çok hızlı değişen bu teknolojiler için belirlenecek politikalar anlamsız hale gelmekte ve geçersiz kalmaktadır. Gelişen teknolojilere hızlı bir refleks göstererek uyum sağlayamadığımızda sadece geç kalmış olmuyoruz, çok geç kalmış oluyoruz. Küresel veri ve bulut hizmetleri pazarında yerimizi alma hayalimizi gerçekleştirebilmek için devletimizin birçok kurumunun büyük emekleriyle hazırlanan ve bizim de katkılar sunduğumuz çalışmalarda ortaya konulan hedefler ve eylem maddelerinin uygulanması için yürütülecek çalışmaların başlamasını bekliyoruz. TELKODER olarak Ulusal Veri Stratejisi önerilerimizi ülkemizdeki veri merkezi işletmecilerinin sorunlarını ve taleplerini dinleyerek oluşturduk. Bu kapsamda ilgili kuruluşlarca titizlikle inceleneceğini umut ediyoruz.” diyor.
TELKODER’in Ulusal Veri Stratejisi önerileri ise şöyle; Veri Merkezlerimizin, dünya standartlarında hizmet verebilmeleri, yaşamakta oldukları ve onlar ile doğrudan ilişkilendirilemeyecek hukuka aykırılıkların önlenebilmesi için “Veri Merkezi İşletmecisi” tanımı en kısa sürede mevzuatımızda yerini almalıdır. Veri Merkezleri, İnternet Servis Sağlayıcı ve Altyapı Hizmet Sağlayıcı Olarak Kabul Edilmemelidir: Veri Merkezlerinin hukuki statüsünün belirlenmemiş olması nedeni ile faaliyetlerini sürdürebilmeleri için hâlihazırda BTK Yetkilendirme Yönetmeliği kapsamında İnternet Servis Sağlayıcılığı (İSS) ve Altyapı İşletmeciliği Hizmeti (AİH) yetkilendirmeleri almaları gerekmektedir. İSS ve AİH yetkilendirmeleri veri merkezleri için hem tüm faaliyet kapasitesi üzerinden hesaplanan ücretleri ödemek zorunda kalmaları hem de ilgili işletmecilerin mevzuatına tabi olmak zorunda kalmaları ve bunların yanı sıra BTK nezdinde yapılması gereken raporlamalar bakımından pek çok zorluk yaratmaktadır. Veri Merkezleri için ayrı bir düzenlemeye gidilmesi bu sorunların ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. Veri Merkezleri özelinde pazar çalışması yapılmalıdır: Veri merkezlerinin ayrı bir endüstri olarak ele alınacağı özel bir Pazar çalışması için özel bir gurup kurulmalıdır. Arazi, beyaz alan, enerji kapasitelerini tespite yönelik olarak mevcut kapasite, kurulu kapasite, genişleme kapasitesi, fiber erişim imkanları gibi bilgileri içeren düzenli raporların üretilmesi sektörün mevcut durumunu ve geleceğini anlayabilmek açısından önemli görülmektedir. BTK tarafından yayımlanan, “Üç Aylık Pazar Verileri” raporlarında veri merkezi işletmeciliğine ilişkin bilgilere yer verilmelidir. Veri Merkezlerine, “Cazibe Merkezleri Programı” kapsamında sağlanan destek ve teşviklerin kullanılabilmesi için 24 il sınırı ülke geneline yaygınlaştırılmalı ve beyaz alan sınırı (5000 ) kaldırılmalıdır. Veri Merkezi İşletmecilerine özel elektrik tarifesi hazırlanmalıdır. Bu tarife en fazla sanayi elektriği tarifesinin yarısı kadar olmalıdır. Veri Merkezi İşletmecilerine özel indirimli fiber tarifeler oluşturulmalıdır. Veri merkezlerine fiber hizmet sunan işletmeci sayısı arttırılmalı, bağlantı hızları yükseltilmelidir. Tüm Erişim Sağlayıcıların katılımının zorunlu olacağı birden fazla İnternet Değişim Noktasının kurulması bir an önce gerçekleştirilmelidir. İDN’ye bağlanma maliyeti, internet kapasitesi almaktan daha az maliyetli olmalıdır. İDN’lere, Türk Telekom, Turkcell, Vodafone ve Türksat gibi şirketlerin bağlantı yapması ve tarifelerin tek tarife olması sağlanmalıdır. Tarifeler, tüm şirketlerin görüşleri alınarak BTK hakemliğinde belirlenmelidir. Şirketleri kendi yerleşimlerinde standart dışı Sistem odası vb. gibi bir odada sakladıkları sunucularını/depolama ünitelerini Veri Merkezlerinde daha güvenilir ortamlarda saklamalarının cazibesini arttırabilmek adına, bir ucu herhangi bir Veri Merkezinde sonlanan kiralık devre ücretleri normal ücretin ¼’ünden fazla olmamalıdır. Veri Merkezleri için Dijital Serbest Bölgeler Oluşturulmalıdır. Dijital hizmet ihraç edebilmemiz açısından “Dijital Serbest Bölgeler” kavramının çalışılması ve hayata geçirilmesi ihtiyacı mevcuttur. 5 yıl süre ile veri merkezi personelinin gelir vergisinden %100 muafiyeti sağlanmalıdır. Sıfır maliyetli, uygun fiziksel şartlara sahip bina/kampüs imkânı tanınmalıdır. Türkiye dışına satacağı servislerin gelirlerinde %100, Türkiye içerisine satacağı servislerin gelirlerinde %50 oranında vergi muafiyeti sağlanmalıdır. Anlaşmalı üniversiteler ve kurumlardan gerekli teknik personelin yetiştirilmesi şartı ile bu personelin maaşlarında %50 oranında devlet desteği verilmelidir. Yeni yapılacak Veri Merkezleri, en az Uptime Institute, ANSI/TIA veya BICSI Tier III isteklerini karşılayacak nitelikte olmalıdır. Bu konuda Türk Standartları Enstitüsü (TSE), ülkemizin kendine ait Veri Merkezi Standartlarını oluşturmalıdır. Veri merkezi işletmecilerinin sundukları hizmetler, diğer ülkelerden rahatlıkla satın alınabilmektedir. Yurt içi ve yurt dışı arasında bulunan rekabet sıkıntıları, veri merkezi hizmetlerinin yurt dışından satın alınması sonucunu doğurmaktadır. Yurt içi veri merkezi hizmetlerinden alınan ve yurt dışında sunulan hizmetler karşısında haksız rekabet yaratan yüksek vergiler kaldırılmalıdır. Bu sorunların çözülmesi için başlangıç olarak, BTK’nın, veri merkezi işletmeciliğinin ve bu işletmecilerin sundukları tüm hizmetlerin yetkilendirmeye tabi hizmetler olmadığı yönünde bir Kurul Kararı alması ve bu kararı Gelir İdaresi Başkanlığına göndermesi yeterli olacaktır. Özel şirketlerimizin, veri merkezi hizmetlerini yabancı ülkelerden satın almaları veya kendi verilerini kendi veri merkezlerinde barındırmalarından ziyade, bu işte uzmanlaşmış, hizmet kalitesi yüksek, ülkemizde bulunan veri merkezi işletmecilerinden almaları beklenmektedir. Böylelikle özel şirketlerimiz hem daha güvenli, hem de daha düşük maliyetli bir şekilde bu hizmetleri almış olacaklardır. En önemli husus da, ekonomik, ticari ve endüstriyel verilerimizin yurt içinde kalması sağlanmış olacaktır. Kamuya ait verilerin, sektörü dışlayıcı bir şekilde, yerli veri merkezleri göz ardı edilerek, sadece kamuya ait bir veri merkezinde bulunması; güvenlik, sürdürülebilirlik, veri merkezleri ile ilgili yetişmiş personelin konuya hâkimiyeti gibi açılardan doğru bir karar değildir. Kamu Kurumlarımızın, kendi verilerini sınıflandırılması/derecelendirmesi ve saklanma önceliğine göre bu verileri kendi bünyesinde ve/veya yerli veri merkezlerinde barındırmalarına olanak tanımalıdır. Bu yöntem ile veriler, hem daha güvenli ve düşük maliyetli olarak saklanmış, hem de sektör oyuncuları dışarı itilmemiş ve sektörü büyütücü bir adım atılmış olacaktır. Microsoft Hizmet Sağlayıcı Lisans Sözleşmesinin (SPLA-Service Provider License Agreement) çerçevesi, öncelikle müzakereye açık hale getirilmeli, sonrasında karşılıklı diyalog ortamında, veri merkezi işletmecilerinin kamuyla ilgili yükümlülükleri ve hizmet sunum yöntemleri ile uyumlulaştırılmalıdır. Microsoft’un, ülkemiz koşullarını, sözleşmelerin rekabete uygunluğunu ve sektörün sürdürebilirliği açısından elverişliliğini gözeten bir yaklaşım içinde olması beklenmektedir. Sosyal Medya uygulamaları için talep edilen yurt içinde veri tutma zorunluluğu, belirli bir yol haritası ile kritik tüm sektörlerde uygulanmalıdır. KVKK’nın gereğini yerine getirmek üzere tedbir ve denetimler arttırılmalıdır.
 
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Adjust, Adobe ile teknoloji entegrasyonu yapacağını duyurdu

Yeni veri entegrasyonuyla beraber Adobe Experience Cloud müşterileri, Adjust’ın uygulama pazarlaması platformunu kullanarak tüm kanallarda doğru verileri tek bir kaynaktan alabilecekler
Küresel uygulama pazarlaması platformu Adjust, bugün Adobe Exchange programının bir parçası olarak, Adobe ile premier-seviyesi bir ortaklık ve teknoloji entegrasyonu yapacağını duyurdu. Mevcut ve yeni ortak müşteriler, mobil uygulama verilerini ek temas noktalarından toplanan verilerle birleştirerek, tüm kanallardaki kullanıcı yolculuğunu daha iyi görebilecekler ve müşteri deneyimi analizlerini daha iyi yapabilecekler. Bu, onlara yatırım getirisini maksimum düzeye çıkarmak ve daha iyi sonuçlar için verecekleri kararları daha bilinçli ve hedef odaklı almalarını sağlayacak.
Adjust’ın ölçümleme paketi, sahtecilik önleme ve otomasyon ürünleriyle pazarlamanın daha basit, daha akılcı ve daha güvenli olmasını sağlar, tıpkı SoundCloud, Rakuten ve LINE.gibi küresel lider markalar için yaptığı gibi. Şirketin Adobe Experience Cloud ile yaptığı yeni işbirliği, pazarlama, analitik, reklamcılık ve e-ticaret çözümlerini kapsıyor ve platformlar arasında direkt, sorunsuz ve güvenli bir veri entegrasyonu sağlıyor.
Ölçümleme/attribution, sahtecilik önleme ve raporlama çözümlerini tek bir platformda sunan tek MMP olan Adjust, pazarlamacılara sunduğu benzersiz avantajların yanı sıra, markalara aşağıdakileri sunuyor: Uygulama kullanıcılarının nereden geldiklerini ve uygulama kurulduktan sonra nasıl bir etkileşim içinde olduklarını ölçümleyip analiz etmek. Adjust’ın en yeni ürünü Abonelik Takibi, abonelik attribution’ının zorluklarının üstesinden gelen pazardaki tek çözümdür. Kampanya iş akışlarını otomatikleştirmek ve analitikleri eyleme dönüştürülebilir kılmak. Pazarlama bütçelerini mobil performans reklamı sahteciliğinden ve uygulamaları botlardan korumak.
“Mobil pazarlamaya getirdiğimiz yeniliklerde bir öncü olarak, Adobe Exchange Partner Programı’nda üst düzey bir iş ortağı olmaktan heyecan duyuyoruz. Dünyanın önde gelen şirketlerine eyleme geçirilebilir analitik, ölçümleme ve otomasyon çözümlerini sadece tek bir platformda sunuyoruz, tıpkı Adobe müşterilerinin alışkın olduğu gibi… ” diyor Adjust Partnerlik VP’si Andrey Kazakov. “Hem mevcut hem de yeni müşterilerimizin bu ortaklıktan sağlayacakları faydaları görmekten heyecan duyuyoruz.”
Adobe’nin premier partner tanımı, Adobe Experience Cloud’un özelliklerini tamamlayan ve sınıfındaki en iyi çözümlerle genişleten seçkin bir grubu kapsar. Ayrıca, her iki platformun da stratejik değerlerini artıran inovasyonlarla birlikte, bu platformların derinlemesine işbirliği ve entegrasyon içinde olmasının yolunu açar.
“Müşteri alışkanlıkları pandemiyle beraber değiştikçe reklamverenler, mobil pazarlama harcamalarını uygulama gelirine ve müşteri yaşam boyu değerine bağlamakta daha büyük zorluklarla karşı karşıya kaldılar,” diyor Adobe Experience Cloud strateji ve platform partnerleri yöneticisi, Cody Crnkovich. “Adobe olarak biz, reklamverenlere tüm kanallardaki mobil verileri görme, kampanya raporlaması otomasyonu ve reklam bütçelerini sahtecilerden koruma olanaklarını tek bir yerde toplayan iş ortağımız Adjust ile birlikte çalışmaktan çok mutluyuz.”
Adjust Hakkında 
Adjust, sektörün en önde gelen global app pazarlama platformudur. Mobil uygulama ekonomisinin kalbinde doğan ve teknoloji tutkusuyla büyüyen bu global şirketin dünya genelinde 16 ofisi bulunuyor.
Adjust’ın platformu ölçüm, sahtecilik önleme, siber güvenlik ve pazarlama otomasyonu ürünlerini içeriyor. Bu ürünler, Adjust ile çalışan 40.000 uygulama için pazarlamayı daha akıllı ve daha güvenli hale getiriyor.  Rocket Internet ve Tencent Games gibi dünya lideri markalar, bütçelerini korumak ve sonuçlarını iyileştirmek için ürünlerine Adjust’ın çözümlerini entegre ettiler.
Adobe Experience Cloud Hakkında
Adobe, sektördeki tek uçtan-uca müşteri deneyimi tasarımı, pazarlama, reklamcılık, analitik ve ticaret çözümü olan Customer Experience Management (CXM) ve Adobe Experience Cloud’u yeniden tasarlıyor. Statik ve silolanmış müşteri profillerine sahip eski kurumsal platformların aksine Adobe Experience Cloud, şirketlere tüm müşteri temas noktalarında ve kanallarında sürekli ve etkili deneyimler sunmalarına yardımcı oluyor ve aynı zamanda büyümeyi hızlandırıyor. Sektör analistleri, deneyim odaklı 20’den fazla raporda Adobe’yi bir lider olarak gösterdi, bu diğer tüm teknoloji şirketlerinden daha yüksek bir rakam.
 
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Dolgu ile Ameliyatsız Burun Estetiği Yapılabiliyor

Estetik uygulamalar söz konusu olduğunda cerrahinin dışında bazı alternatiflerle de çözüm üretilebiliyor. Kullanılmaya başlanan ıslak ıslak rinoplasti yani burun dolgusu da bunlardan biri. Plastik, Rekonstrüktif, Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Uğur Anıl Bingöl, özellikle hafif kemerli ve burun ucu için bu işlemin uygun olduğunu belirtti.
Ameliyatsız burun estetiği, ip ya da dolgu uygulamaları gibi farklı şekillerde uzun zamandır yapılıyordu ancak özellikle dolgu teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte özellikle son daha fazla tercih edilir olacak. Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Plastik, Rekonstrüktif, Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Uğur Anıl Bingöl, ıslak rinoplastinin geleneksel rinoplastinin yerini tam olarak dolduramasa da cerrahi güvenli ve etkili bir alternatif olduğunu söyledi.
“Cerrahi rinoplasti ile hasta artılarının yanında eksileri de olabilen bir işlem yapmaktan korkan yataklı başka tercih ettikleri bir seçenek seçeneğinde” diyen Doç. Uğur Anıl Bingöl, “Burun dolgusu işlemi için yıllardır güvenliği ve kanıtlanmış olan hyaluronik asit kullanılmaktadır” diye konuştu.
BURUN DOLGUSU İÇİN DOĞRU ADAY KİM?
Islak rinoplasti yani burun dolgusu işleminin kimler için uygun olduğu konusuyla ilgili Doç. Dr. Bingöl şu bilgileri aktardı: “Evet, burnunda hafif kemeri olan, hafif eğriliği olan ve burun hafif olan kişiler için dolgu uygun bir yöntem. 16-18 yaşından itibaren herkese uygulanabilir. Tedaviye hasta oturur ya da yatar döndürülürken başlanır. Burun alkollü bir çözümle temizlendikten sonra buz veya anestezik kremler. Dolgu lokal anestezik bunlara da gerek kalmıyor. Bu cerrahi işlem sonrası da uygulanabilir, revizyon gereken revizyon ameliyatını erteleyebilir yada tamamen gereksiz hale getirebilir.”
ANINDA SONUÇ ELDE EDİLEBİLİYOR
Yaklaşık olarak 3- 4 saat ayak rinoplasti işleminin bilmediğinden bu işlem sadece 15 dakika kısa bir sürede tamamlanmasının çok önemli bir kazanım olduğunu söyleyen Doç. Dr. Uğur Anıl Bingöl, sözlerine şöyle devam etti: “Sonuçların işlemin tamamlanmasıyla birlikte görülmesi ve iyileşme süresinin çok kısa olması tercih edilme arasında yer alıyor. Dolgu işlemi gerçekleştirildi hemen evine ya da işine dönebiliyor.”
Cerrahi rinoplasti işleminin bilinen bu işlemin geçici ve yaklaşık olarak 12 ile 18 ay arasında değişen bir süre kalıcılığı olduğunu hatırlatan Doç. Uğur Anıl Bingöl, “Bu süre içinde kullanılan dolgu materyalinin tipine ve hastaya göre değişkenlik gösterir. Bazı hastalar da iki tür sonra bile tekrarlama ihtiyacı duymayabiliyor ”diye konuştu.
SİHİRLİ KELİME “UYGUN HASTA”
Şiddetli eğriliği veya kırık bir burnun onarılması veya daha rahat nefes almayı hedefleyen hastalar için bu işlemin uygun olmadığını belirten Doç. Uğur Anıl Bingöl, ayrıca gözlük takan hastaları da bu işlem için uygunlar değil ve işlemden sonra 2-3 hafta süre ile ağır gözlük ve güneş gözlüğü takmamak için işaret etti. Islak rinoplasti yani burun dolgusu için sihirli “uygun hasta” olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Uğur Anıl Bingöl, hastaya uygulanacak ancak iyi sonuç alınamayacağına işaret etti. Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Plastik, Rekonstrüktif, Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Uğur Anıl Bingöl “Uygun olan hastaya yapıldığında çok güzel sonuçlar alınabilir. Bu doğru doğru hasta seçimi ve beraberinde uzman hekimlerce yapılması önemli. Ayrıca, olumsuz sonuç yaşamaması için mutlaka belirtilen kurallara uymalı. Bununla birlikte, sonuç istiyorsa bu işlemin tekrarlanması gerekiyor. Ciddi asimetrilerin yöntem bu yöntemle düzeltilemeyeceğinin farkında olmalıdır. Hastalar kendilerinde kullanılan dolgunun hangisi mutlaka sormalılar, özellikle işlem öncesi kullanılacak dolguyu ve yapan kişiyi araştırmalı. İşlemde kullanılan dolgunun fotoğrafını çekip saklasınlar ”diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Sony, FX6 Full-frame Profesyonel Kamera ile Sinema Grubunu Genişletiyor

FX6, Sony’nin sektör lideri Dijital Sinema Teknolojisi ile Alpha™ Aynasız Fotoğraf Makinelerinin Gelişmiş Görüntü Oluşturma özelliklerini birleştiriyor.
FX6 Ürün Özeti: 4K 10.2 megapiksel full frame arkadan aydınlatmalı CMOS Exmor R™ sensör Mobil çekime uygun kompakt ve hafif gövde tasarımı Çok zayıf ışık koşulları için 409,600’e varan ISO aralığı ile ultra yüksek hassasiyet 15+ duraklı dinamik aralık FX9’da da kullanılan ve VENICE renk derecelendirme yönetiminden ilham alan S-CinetoneTM görüntü profili İlk olarak Alpha 7S III’te kullanılmış olan BIONZ XR™ görüntü işleme motoru Alpha fotoğraf makinelerinde ve FX9’da da kullanılan Hızlı Hibrit Otomatik Netleme 4K 120p / HD 240p, 10 bit 4:2:2 renk derinliği ile full-frame kayıt 12G-SDI’ı ve 4K’de 60 kareye kadar 16-bit SDI RAW veri çıkışını destekler 50’den fazla E-mount lens ile uyumludur
Görüntü teknolojileri alanındaki uzmanlığını film yapımcılarından içerik üreticilerine kadar geniş bir kullanıcı kitlesinin hizmetine sunan Sony, Sinema Grubu’nun en yeni üyesi FX6 (model ILME-FX6V) kamerayı kamuoyuna tanıttı.
VENICE ve FX9 kameraların da dahil olduğu Sony Sinema Grubu, hem Sony’nin dijital sinema prodüksiyonu alanındaki engin deneyimi sayesinde elde edilmek istenen sinematik görüntüyü sağlıyor hem de yenilikçi gövde tasarımı, üstün dayanıklılık seviyesi ve kullanıcı dostu kişiselleştirme seçenekleri ile gelişmiş kullanım performansı sunuyor.
Sinema Grubu’nun yeni üyesi FX6, Sony’nin görüntü sensörü, işleme motoru ve AF (otomatik netleme) performansı gibi temel teknolojilerini içinde barındırıyor. FX6 aynı zamanda yaratıcılıkta esneklik kabiliyetini artırmak üzere Sony’nin pek çok E-mount lensiyle de uyumlu.
Sony Europe Dijital Görüntüleme Ürün Pazarlama Direktörü Yann Salmon Legagneur, konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi:
“Yeni FX6, Sony’nin, müşterilerimizin ihtiyaçlarına göre görüntü oluşturma teknolojisinin sınırlarını sürekli olarak zorlama güdüsünün en son örneği. Sinema Grubumuzu geliştirerek, günümüzün içerik üreticilerinin ve sinemacılarının sıra dışı beceri ve yeteneklerini kullanabilmeleri için imkân yaratıyoruz. FX6, Sony’nin sektör lideri VENICE sinema kamerasının teknolojisinden yararlanıyor ve bu teknolojiyi Sony’nin yenilikçi Alpha aynasız fotoğraf makinesi teknolojisinin en üstün yönleriyle bir araya getiriyor.”
Full-frame Sinematik Görüntü Kalitesi
Yeni kamera, yüksek hassasiyet ve düşük gürültü ile 15+ duraklı geniş dinamik aralık sunan 10.2 MP full-frame arkadan aydınlatmalı Exmor R™ CMOS sensöre sahiptir. FX6’nın baz hassasiyeti ISO 800 olup zayıf ve çok zayıf ışık koşullarında çekim için ISO 12,800 olan geliştirilmiş hassasiyet ayarı 409,600’a kadar çıkarılabilir. DCI 4K modunda (4096 x 2160 – 60 kareye kadar), QFHD 4K modunda (3840 x 2160 –120 kareye kadar) ve son derece detaylı ağır çekimler için FHD modunda (1920×1080 –240 kareye kadar), 4:2:2 10-bit derinlikte çarpıcı görüntü kalitesiyle XAVC dahili kare içi (All Intra) kayıt yapabilir. Daha düşük dosya boyutlarına ihtiyaç duyulduğunda FX6; XAVC Uzun GOP ile 4:2:0 8-bit derinlikte QFHD 4K modunda (3840 x 2160 –120 kareyevi kadar) ve 4:2:2 10-bit derinlikte FHD modunda (1920×1080 – 240 kareye kadar) kayıt yapabilir. FX6’da aynı zamanda ilk olarak yeni Sony Alpha 7S III fotoğraf makinesinde kullanılan ve FS5 II’ye kıyasla dört kata kadar daha hızlı işleme performansı sunan BIONZ XR™ görüntü işleme motoru yer alır.
Sony’nin dünya lideri VENICE sinema kamerasındaki teknolojik uzmanlık ile geliştirilen FX6, post-prodüksiyonda esneklik olanağı sağlayan S-Log3, S-Gamut3 and S-Gamut3.Cine’nin yanı sıra, doğrudan kamera içinde daha zengin tonlarda görüntü üretilebilmesini sağlayan S-CinetoneTM ile gelişmiş sinematik renk bilimi sunar. FX6’nın sinematik renk bilimi, sensörden maksimum dinamik aralığı yakalayıp yaratıcılıkta özgürlük sağlamak üzere birinci kalite uygulamalar için optimize edilmiştir. VENICE’in renk biliminden yararlanan FX6, aynı zamanda prodüksiyonların Sinema Grubundaki diğer kameralarla yapılan kayıtların renkleriyle kolayca eşleştirilebilmesine olanak verir.
Gelişmiş Video Özellikleri
Sony Alpha’nın etkileyici AF özelliklerini bünyesine katan FX6, 627 noktalı odak düzlemi aşama algılamalı AF sistemini yüksek kare hızlarında kesintisiz AF’li gelişmiş Yüz Algılama ve Gerçek Zamanlı Eye AF ile birleştirerek Hızlı Hibrit AF sunar ve böylece kamerayı kullananların hızlı hareket eden nesneleri ağır çekimde, netliği kaybetmeden zahmetsizce ve doğru takip edebilmelerini sağlar. Hızlı Hibrit AF, Sony’nin 50’den fazla E-mount lensiyle ve 4K 120 kare hızında bile kullanılabilir. Kamera aynı zamanda 4K (QFHD) 120fps ile (beş kata kadar daha yavaş) ağır çekim yapabilir.
Yeni FX6 ayrıca, kameranın filtre opaklığını kolay ve sorunsuzca kontrol edebilmek için dahili elektronik değişken ND filtreleri sunar. Kullanıcılar değişken ND’yi otomatiğe alabilir ya da filtre opaklığını 1/4’ten 1/128’e kadar yumuşak geçişli artışlarla manuel olarak ayarlayabilir ve böylece mükemmel pozlamayı, alan derinliğini veya deklanşör açısını etkilemeden, değişken ışık koşullarında bile yakalayabilirler. Elektronik değişken ND filtre, kameranın ultra yüksek hassasiyeti ile bir araya geldiğinde, kullanıcılara hemen her çekim ortamında olağanüstü yaratıcı kontrol sunar.
Aktif Çekim Yapan İçerik Üreticileri için Tasarlandı
Olağanüstü Mobilite ve Kullanışlılık
Yalnızca 4,6 inç x 6 inç x 4,5 inç (116 millimetre x 153 millimetre x 114 millimetre) boyutlarında olan ve sadece 0,89 kilogram gelen dayanıklı magnezyum alaşım kasası ile FX6, kullanıcıların her istediklerinde çekim yapabilmelerini kolaylaştıran kompakt ve hafif bir tasarıma sahip. Yeni kameranın içerisinde, kayıt süresi çok uzadığında bile aşırı ısınmayı önlemek üzere tasarlanmış, kameranın bileşenlerinin normal çalışma ısısında kalmasını sağlayan, sıcaklık giderici bir yapı bulunur. FX6 aynı zamanda kullanıcıların kollar ve vizörler gibi aksesuarları kolayca takabilmeleri ya da kamerayı gimbal veya drone gibi başka mekanizmalara yerleştirebilmelerine olanak tanıyan modüler bir tasarıma sahiptir.
FX6’nın 3,5-inçlik LCD paneli, daha fazla özgürlük ve dokunmatik kolay menü kontrolü için kamera gövdesinin birkaç farklı noktasına takılabilir. Kullanıcılar, sık erişilen özelliklere yönelik hızlı erişim kontrol menüsü üzerinden -Codec, Görüntü Tarama Modu, Kare Boyutu ve Sıklığı, Baz ISO ve Hassasiyet, Çekim Modu ve Ses Seviyesi gibi- temel ayarları tek bir dokunuşla değiştirebilirler.
Profesyonel Düzeyde Güvenilirlik
Profesyonel iş akışlarına uygun olarak FX6 içerisinde, aynı zamanda 16-bit RAW, HDMI çıkışı, timecode giriş/çıkış, dahili Wi-Fi ve dört kanallı ses kayıt (XLR Arayüzü, Çoklu-Arayüz Yuvası ve Dahili Stereo Mikrofon ile) destekleyen bir 12G-SDI çıkışı bulunur. Yeni kamera aynı zamanda, SDXC UHS-II/UHS-I kartlara ek olarak, daha yüksek toplam kapasite ve daha yüksek okuma/yazma hızları sunan CFexpress Type A kartlarla da uyumludur.
Bunların yanında, Sony’nin Catalyst Browse/Prepare yazılımları, kurgu işlemlerinin kolay ve hızlı gerçekleştirilebilmesine yardımcı olur. Kullanıcılar FX6’nın görüntü sabitleme meta verilerini Catalyst Browse/Prepare yazılımlarına aktararak taşınabilir kamerayla yaptıkları kayıtları son derece akıcı ve stabil görsellere dönüştürebilirler. FX6’da ayrıca, Catalyst Browse/Prepare’i kullanarak tercih edilen çekimleri kolayca filtrelemek ve yerlerini tespit etmek üzere kullanılan bir Klip İşareti düğmesi bulunur. Bu yazılım aynı zamanda meta verileri FX6’nin döndürüldüğünü ya da normal pozisyonunda olduğunu algılayacak şekilde işleyerek görüntünün manuel olarak döndürülme gereksinimini ortadan kaldırır. FX6, Sony’nin Content Browser Mobil Aplikasyonu ile de uyumludur ve bu sayede netlik, diyafram ve zum uzaktan kolaylıkla görüntülenip kontrol edilebilir.
Sinema Grubu Hakkında
Sinema Grubu, içerik üreticisinin üst düzey taleplerine karşılık verecek şekilde, Sony’nin dijital sinema prodüksiyonu alanındaki engin deneyimi sayesinde elde edilen sinematik görüntü kalitesine, geliştirilmiş kullanım kolaylığına ve güvenilirliğe sahip bir dizi profesyonel kameradan oluşur.
Sinema Grubu kapsamında; kısa ve uzun metrajlı film prodüksiyon endüstrisinden büyük beğeni toplayan dijital sinema kamerası VENICE ile belgesel ve drama prodüksiyonu için özellikle tercih edilen FX9 profesyonel kamera yer alır. Yeni FX6 ile birlikte Sony, farklı ihtiyaçlara uygun görsel hikâye anlatıcılığı alanında yaratıcı performans sergileyen profesyonellerin hizmetine sunuyor.
Fiyat ve Stok Bilgileri
Yeni FX6 full-frame Sinema Grubu kamera, Aralık 2020’den itibaren Sony yetkili bayilerinde satışa sunulacaktır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Bosch Rexroth’un 225 yılı: Su ile çalışan çekiçli değirmenden dijital yüksek teknoloji öncüsüne

Tüm otomasyon teknolojilerinin dijital dönüşüm sağlayıcısı CO2 nötr üretim Müşteri ve İnovasyon Merkezi’nin genişletilmesi ve şirketin global varlığı
Bosch Rexroth’un hikâyesi, 1795 yılında Georg Ludwig Rexroth’un Almanya’daki Spessart dağlarında demir üretimi için su ile çalışan çekiçli değirmeni piyasaya sunmasıyla başladı. Böylece dünyanın en eski teknoloji şirketlerinden birini kurmuş oldu. Bosch Grubu’nun bir parçası olan Bosch Rexroth AG, dünyanın dört bir yanındaki mekanik ve fabrika mühendisliği iş ortakları tarafından kullanılan tahrik ve kontrol teknolojilerinde teknoloji ve pazar lideri konumunda. Her tip ve büyüklükteki makine ve sistemlerde etkin, güçlü ve güvenli hareketlerden sorumlu olan Bosch Rexroth AG, yüksek performanslı bileşenler ve yazılım tabanlı çözümlerle, 80’den fazla ülkede yaklaşık 31.000 çalışanla, makine ve sistemlerin dijitalleşmesini ve sürdürülebilirliğini yönetiyor.
Robert Bosch GmbH’nin Sanayi Teknolojileri sektöründen sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi ve Bosch Rexroth AG CEO’su Rolf Najork, şirketin başarı reçetesini özetlerken “Bosch Rexroth, son 225 yıldır teknolojik gelişmelerin sunduğu fırsatları yakaladı, bunları yeniliklere dönüştürdü ve iş modelini bunlara uyarladı” dedi. Bosch Rexroth geleceğin fabrikası, fabrika inşaatı ve mühendisliği ile mobil uygulamalara yönelik otomasyon teknolojilerinin üreticisi, dijital dönüşümün zorluklarıyla başa çıkmak için iyi bir donanıma sahip.
2001’den beri Bosch Grubu’nun bir parçası
Şirket, Fransız İhtilali sırasında ve Sanayi Devrimi’nin başlangıcında kurulduğunda, böylesine bir başarı öngörülemezdi. Rexroth ailesi, şirketi çalkantılı dönemlerde yönetti. Bir demir dökümhanesi devralındığında, şirketin genel merkezi 1850 yılında Lohr am Main’e taşındı ve bugün hala burada yer alıyor. Rexroth, 1954 yılında yeni iş kolu olan hidrolik alanındaki ilk ürünleri Hannover Messe’de sunmasıyla bir atılım gerçekleştirdi. Daha sonra bunu, elektrik tahrik ve kontrol sistemleri, mobil elektronik üniteler ve lineer hareket ve montaj teknolojisi takip etti. 1975 yılında Rexroth, Mannesmann AG’nin bir parçası oldu. Bosch Automationstechnik ile birleşmesinin ardından 2001 yılından beri Bosch Grubu bünyesinde yer alıyor.
Enerji verimliliğine sahip, sürdürülebilir çözümler geliştiriliyor
Rolf Najork, “Sürdürülebilir büyümenin ne kadar önemli olduğunu 225 yıllık tarihimizden biliyoruz” diyor. Bosch Rexroth, planlanandan daha erken bir tarihte, kuruluş yıl dönümünde tüm ürünlerinin üretimi konusunda CO₂ nötr olma hedefine ulaştı. CEO, “Bunlarla donatılmış makine ve sistemlerin enerji verimliliğini artırmak ve müşterilerimizin ekonomik başarılara ulaşmasına yardımcı olmak amacıyla yeni çözümler geliştiriyoruz” diyor.
Müşteri ve İnovasyon Merkezi genişletiliyor, Afrika kıtasında şirketin varlığı artırılıyor
Bosch Rexroth, 2019 yılında araştırma ve geliştirmeye 348 milyon Euro yatırım yaptı. Ekim 2020’de şirket, Almanya’nın Ulm şehrinde bulunan Müşteri ve İnovasyon Merkezi’nin ikinci binasının inşaatının tamamlanmasını kutladı. Burada her şey geleceğe dönük. Şirket, yeni dijital iş fikirleri, sistem çözümleri ve hizmetleri geliştirmeyi ve spesifik müşteri projelerinde iş ortaklarıyla çalışmayı planlıyor. Yeni binada, Endüstri 4.0 çözümleri için bir model fabrika da bulunacak. Laboratuvar ve atölye alanları, ofis, seminer ve eğitim odaları ve sergi salonu yer alacak. Bosch Rexroth, büyüme potansiyeli olan cazip yeni pazar arayışını sürekli olarak devam ettiriyor. Afrika’da büyümeye devam eden şirket, aynı zamanda bu yıl Mısır’da yeni bir tesis açtı.
Rolf Najork, “Kökenlerimiz ve tarihimiz önemli. Ancak yalnızca başarılı bir tarih, sizi gelecekteki başarılara götürmek için yeterli değildir. Bu nedenle, geleceğe doğru güvenle ilerliyoruz ve inovasyonlar aracılığıyla şirketin üçüncü yüzyılını şekillendireceğiz.” dedi. Mobil Makinelerin Dönüştürülmesi, Ağa Bağlı Hidrolikler ve Geleceğin Fabrikası olmak üzere üç girişim, bu amacı vurguluyor. Bunlar, Bosch Rexroth’un mobil iş makinelerinin, fabrika inşaatı ve mühendisliğinin ve ayrıca fabrika otomasyonunun elektronikleşmesini ve dijitalleşmesini hızlandırmak için geliştirdiği inovasyonları ve yazılım tabanlı sistem çözümlerini bir araya getiriyor
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Gölbaşı buz pateni pisti ile dağcılık alanına kavuşuyor…

Gölbaşı Belediyesi yeni projelerini hayata geçirmeye devam ediyor. Gölbaşı’nda buz pateni ve dağcılık alanının hizmete gireceğini müjdeleyen Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek “Gölbaşımız sporun kalbi olma yolunda ilerliyor” dedi.
Bin 500 metrekare kapalı inşaat alanına sahip tesis alanında dağcılık ve buz pateni tesislerinin yer alacağını açıklayan Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek “Tırmanma duvarına sahip dağcılık alanı, buz pateni pisti ve buz pateni seyir alanı, fuaye, kafeterya ve mutfak, bay-bayan giyinme odaları, WC, antrenör ve yönetim odaları ile açık otopark alanı, tesis içinde hizmet verecek” ifadelerini kullandı.
Sporun kalbi olacağız
Hayata geçirdikleri projeler sayesinde pek çok spor dalının Gölbaşı’nda olacağını belirten Ramazan Şimşek “Mini futbol sahalarımız, uluslararası müsabakalara ev sahipliği yapacağımız Bilardo Kompleksimiz ve şimdi de hizmete sunacağımız buz pateni ve dağcılık alanımız sayesinde Gölbaşımız sporun kalbi olacak” açıklamasında bulundu.
ANKARA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)