Etiket arşivi: kadın

Gamze Dinçol Beauty, Kendine Ve Güzelliğine Değer Veren Kadınların Uğrak Noktası Olmayı Hedefliyor

Gamze Dinçol Beauty olarak en önem verdiğimiz amacımız üst seviye medikal hizmetlerle çok daha iyi görünmenizi hedeflemektedir. Hizmetlerimiz sizin özel ihtiyaçlarına cevap verecek biçimde hazırlanmıştır. Özellikle yaz aylarında gün boyu çevresel faktörlere en çok maruz kalan cildimiz kirli hava, ter, gözeneklerde biriken yağ ve güneşin zararlı ışınlarıyla birlikte oldukça deformasyona uğramaktadır. Medikal bir cilt bakımında kişiye özel yapılacak uygulamalarla gözenekler temizlenir. Cildi cansız gösteren ölü keratin tabaka giderilir. Gözeneklerin temizlenmesi ile cildin ihtiyacı olan ürünler cilt altına penetre ettirilir. Dengeli nem oranına sahip problemsiz ve sağlıklı bir cilde sahip olmak hem medikal kozmetik uygulamalara olan ihtiyacımızı azaltır hem de ekstra efor sarfetmeden daha dinamik ve genç görünüme sahip olmanızı sağlar.Salonumuz da yaz kış uygulanabilir buz başlık lazer epilasyon, kalıcı makyaj, protez tırnak, medikal manikür-pedikür, dermapen , akne tedavisi, hydrafacial uygulamaları yapılmaktadır.Ne yazık ki güneşin faydaları kadar cildimize olan zararları azımsanamayacak kadar fazla. Biz merkezimiz de kişiye özel ürün ve bakımlarla cildinizi mevsime hazırlıyoruz ve muhakkak cildinizin sebum dengesini bozmayacak, yüksek korunurluğa sahip bir güneş koruyucu öneriyoruz. Siz direkt güneş ışınlarından uzak durup 3-4 saat arayla koruyucu kullandığınızda hiç bir zarar görmemiş oluyorsunuz.

Ünlülerin Uzman Estetisyeni Songül Nayman’la New Plastic Workshop Serüveni

Şimdi eğer hazırsanız sizi harika bir yere götüreceğim…

Ortaköy’de Dere Yokuşu’nun bitiminde bir apartman dairesi; kapıya geldiğinizde sizi, güzel enerjisi ve güler yüzüyle Songül Nayman kendisi karşılıyor.

İnsanın içini ısıtan gülümsemesi ile sizi içeriye davet ediyor ve sanki girdiği yer bir güzellik salonu değil de arkadaşınızın evinin salonu. O güzel, incecik porselenden yapılmış zarif fincanları ile kahve veya çayınızı ikram ediyor, hemen sizi uygulama odasına almıyor, neden mi, çünkü sizi tanıyacak; yüz mimiklerinizi görecek , siz güldüğünüz zaman hangi çizgileriniz oluşuyor bunları anlayacak, işte onları yaptığı herhangi bir işlemde de kaybetmeyecek.

Siz daha sohbet sırasında ne istediğinizi söylemeden o tüm ihtiyaçlarınızı beyninde tek tek sıralıyor, istediğiniz şey aklına yatmadı mı, gereksiz mi, fazla mı abartı duracak, hemen ‘’hayır buna şu anda gerek yok’’ deyip kar gütmeden sadece gerçekten cildinizin neye ihtiyacı varsa o işlemleri uygulamak için sizi işlem odasına davet ediyor. Burada benim en çok sevdiğim ve ismini ‘’Benjamin Button’’ koyduğum bir işlem var, Somon DNA’sı ve bir çok vitaminin karışımından oluşan bir uygulama. Neden mi Benjamin Button? Çünkü; işlemi Songül Hanım uyguluyor, eve gidiyorsunuz yatıp uyudunuz, benim gibi 48 yaşında bir kadınsanız ertesi gün uyandığınızda 45, sonra 42, sonra 40, sonra bir bakıyorsunuzki on yaş gençleşip, 38 olmuşsunuz bile… Sadece bu uygulama değil tabi yaptığı bir sürü işlem var. Öyle, yapayım gitsin dediği hiç kimseyi görmedim. Songül Nayman, danışanlarından hiçbir zaman müşteri diye bahsetmeyen, gereksiz hiçbir işlemi yapmayan, kendi içine sinmeden sizi o kapıdan çıkarmayan canayakın, enerjisi yüksek, tatlı mı tatlı, butik bir güzellik salonu işletme sahibi.

Söylediği bir söz aklımda kaldı ‘’Ben bu güzellik salonunu açtığımda kendime bir söz verdim; bu güzellik salonundan hiçbir kadın mutsuz çıkmayacak.’’ Ve yıllardır Ortaköy’deki bu küçük sevimli güzellik salonundan hiçkimse mutsuz ayrılmıyor. Emin olun herhangi bir işlem yaptırmak zorunda değilsiniz, sadece güzel enerjiye, sıcacık bir gülüşe, tatlı bir sohbete ne zaman ihtiyacınız olursa, bilinki Ortaköy’de size kapısını açacak bir Songül Nayman var, ben bir ara bir gidip uğrayın.

İstanbul Gönüllüleri’nden Kadın Girişimcilere Destek: Kadın Emeği Pazarı

İstanbul Gönüllüleri, evlerinde kendi imkânları ile üretim yapan, girişimcilik yaparak aile ekonomisine katkıda bulunmak isteyen ancak ürünlerini tüketici ile buluşturma noktaları konusunda sıkıntı yaşayan kadınlar için İstanbul Gönüllüleri Kadın Emeği Pazarı’nı hayata geçiriyor. Dönüşümlü olarak 500’e yakın kadının yer alacağı pazar 14-31 Aralık 2020 tarihlerinde Beşiktaş Meydanı’nda hafta içi her gün 10.00-19.00 saatleri arasında açık olacak. 
Girişimcilik yaparak aile ekonomisine katkıda bulunmak isteyen kadınlar, İstanbul Gönüllüleri Kadın Emeği Pazarı’nda ürünlerini tüketici ile buluşturma fırsatı yakalıyor. Beşiktaş Meydanı’nda 14-31 Aralık 2020 tarihleri hayata geçirilecek pazarda, üreten ve girişimci kadınların birbirinden renkli ürünleri sergilenme fırsatı buluyor. El yapımı sabundan kanaviçeye, porselenden takıya farklı kategorilerde ürün ve hediyelik eşyaların sergileneceği stantlar pandemi sürecinin gerektirdiği sosyal mesafe kurallarına uygun olarak konumlandırıldı. Etkinlik kapsamında 500’e yakın kadının dönüşümlü olarak ürünlerini tüketici ile buluşturması hedefleniyor.
Kadın Emeği Pazarı, pandemi süreci ile birlikte evde kalış süreleri ve buna bağlı olarak üretimleri artan ancak ürünlerini potansiyel alıcılar ile buluşturma konusunda zorluk yaşayan girişimci kadınlar için büyük bir fırsat niteliğinde.
İstanbul Gönüllüleri, kadınların ürettikleri ürünlerle aile bütçesi ve ekonomiye katkılarının süreklilik kazanması, ekonomide aktif olarak yer almaları ve girişimciliklerinin desteklenmesi amacıyla Ocak 2021’den itibaren bir dizi faaliyeti de hayata geçirecek. Tasarım, marka ve marka değeri oluşturma, pazarlama, girişimcilik, hukuk ve finans gibi konularda üretici kadınların ihtiyaç duyduğu bilgilere ulaşma olanağı sunacak projeden tüm üretici kadınlar ücretsiz olarak yararlanabilecek.
İstanbul Gönüllüleri, kamusal hizmetler konusunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yardım eden kent gönüllüleridir.
İSTANBUL – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Kastamonu Kadın Mitingi’nin 101. yıl kutlamaları dijital ortamda gerçekleşti

Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi (DMKI), 10 Aralık 1919 tarihinde Kastamonu’da gerçekleştirilen ve kaynaklarda ülkemizin ilk kadın mitingi olarak yer alan “Kastamonu Kadın Mitingi”nin 101.yıldönümünü bir dizi dijital etkinlikle kutladı. 
Kastamonu’nun doğal, kültürel ve tarihsel mirasına sahip çıkarak ilin sürdürülebilir gelişimine katkıda bulunmak üzere faaliyet gösteren Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi (DMKİ), 10 Aralık 1919’da Kastamonu’da düzenlenen ve Milli Mücadele tarihine ilişkin kayıtlarda ülkenin ilk kadın mitingi olduğu belirtilen 10 Aralık 1919 Kastamonu Kadın Mitingi’ni, bu yıl pandemi koşulları nedeniyle dijital etkinliklerle andı. Gerçekleştirilen dijital buluşmalarda, ulusal ve yerel çerçevede, farklı alanlardaki başarıları ile konuşulan kadınlar buluştu.
DMKI Proje Sözcüsü Zeynep Esen 10 Aralık’ta haberci Simge Fıstıkoğlu’nun instagram canlı yayınına konuk olup mitingin tarihi çerçevesini, Kastamonu’daki kadın yapılanmasının geçmişini ve DMKI’nın bu alandaki projelerini anlattı.  Ardından 11 Aralık Cuma akşamı ulusal ölçekte ekonomiye katma değer yaratan kadınları temsilen Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay ve Dünya EKO A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı, Demirkent Eğitim ve Araştırma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Didem Demirkent ile keyifli bir sohbet gerçekleştirildi. 12 Aralık Cumartesi akşamı da “İlham Veren Kastamonulu Kadınlar” dijital ortamda biraraya gelerek başarı hikayelerini paylaştı.
“Fırsat eşitliği önceliğimiz olmalı”
11 Aralık Cuma akşamı gerçekleşen “Ulusal Ölçekte Ekonomiye Katma Değer Yaratan Kadınlar” başlıklı  dijital buluşmada Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su olan Zeynep Bodur Okyay ve Dünya EKO A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı, Demirkent Eğitim ve Araştırma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Didem Demirkent iş hayatında kadının gelişimi ve fırsat eşitliğinin önemine dikkat çekti.
Zeynep Bodur Okyay “Bugün birçok uluslararası şirkette üst düzey Türk kadın yöneticilere rastlıyoruz. Bu büyük bir gurur veriyor. Türkiye’nin en büyük problemlerinden biri fırsat eşitliği. Eğitimde, sosyal hayatta, siyasette kadınları daha fazla görmeliyiz. Aksi takdirde bu büyük bir işgücü kaybıdır” dedi.
Demirkent ise konuşmasında eğitimin önemine vurgu yaparak Demirkent Eğitim ve Araştırma Vakfı’nda kız çocuklarının eğitimine özellikle eğildiklerinin altını çizdi.
Kastamonulu Kadınlar Umut Veriyor 
DMKI üyesi ve yönetmen Cemile Kırmızı Karadaş moderatörlüğünde 12 Aralık’ta gerçekleşen zoom buluşmasında Kastamonulu kadınların ilham verici hikayeleri paylaşıldı. Kastamonu sokaklarında kitap okuma etkinlikleri düzenleyen ve her yaştan kız çocukları ve kadınların eğitimini destekleyen eğitimci Ayşegül Soylu Muslu “Hiç işgal yaşamamış bir şehir olmamıza rağmen işgali en derinden yaşamış bir şehiriz” diyerek Kastamonu’nun milli mücadele tarihindeki rolüne değindi.
Loç Vadisi Kadınları, Sarı Yazmalılar Grubundan, vadilerinde HES yapılmasına karşı mücadele veren Havva Ay konuşmasında topraklarına ve köylerine bağlılığını dile getirerek  “Bu toprakları bize atalarımız bıraktı. Doğduğum büyüdüğüm yerlere sahip çıkacağım, doğa, taşımız toprağımız bizim herşeyimiz. Kadınlar buraları çocuklarına bırakabilmek için ön saflarda mücadele ediyor” dedi.
Milli Patenci Sıla Saygı buluşmaya Ankara’dan katıldı. Kastamonu deyince dağlardaki köyünü hatırladığını anlatan Saygı: “Aşağıkayı köyünde dağlarda dolaşırken, tertemiz rüzgar yüzüme vururken kendimi hep özgürlük hissederim. Buzun üstünde de aynı hissi yaşıyorum. Babam bana hep ‘biz yükseklerin çocuğuyuz’ derdi. Yaşım ilerledikçe, hayatla tanıştıkça, ne demek istediğini daha iyi anladım” dedi ve genç sporcu adaylarına, tutkularının, hayallerinin peşinden gitmelerini önerdi.
Kastamonu Valiliği Mimar Vedat Tek Kültür Turizm ve Sanat Merkezi Müdürü İlknur Ayan ise ulusal ve uluslararası platformlarda Kastamonu’yu tanıtmak ve şehir ile ilgili farkındalığı artırmak üzere çalıştıklarını söyleyerek, Atatürk’ün izinde bir Kastamonulu bir kadın olarak üretmekten, toplum yaşamına fayda sağlamaktan büyük gurur duyduğunu vurguladı.
Buluşmanın son konuşmacısı olan Kastamonu Belediyesi Kadın Hentbol Takımı Kaptanı Serpil İskendoğlu da 7 yıldır Kastamonu’da olduğunun altını çizerek “Daha önce bir çok şehirde, Almanya’da hentbol oynadım ama bu kadar güçlü bir kadın taraftar görmedim. Kastamonulu kadınlar kız çocuklarının eğitimine, spora katılmasına da özellikle önem veriyor. Burası, tarihten bu yana güçlü kadınların yaşadığı, aydın bir şehir” dedi.
KASTAMONU – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi katılımcılardan yoğun ilgi gördü

KADEM ile T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın birlikte düzenlediği ve ‘Dijital Çağda İnsan Kalmak’ temasıyla online olarak düzenlenen 4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi sona erdi. Ana sponsorluğunu Ziraat Katılım, iletişim sponsorluğunu ise Turkcell’in yaptığı ve 30’un üzerinde konuşmacının katıldığı zirve yoğun ilgi gördü. Zirvenin son gününde ise dijital çağın bilgiye ve finans sektörüne etkileri üzerinde duruldu.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM)’in T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte düzenlediği 4’üncü Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi, ‘Dijital Çağda İnsan Kalmak’ temasıyla online olarak yapıldı.
Üç gün süren, yurt içi ve yurt dışından 30’un üzerinde konuşmacının yer aldığı zirve katılımcılardan yoğun ilgi gördü.
Ana sponsorluğunu Ziraat Katılım, iletişim sponsorluğunu ise Turkcell’in yaptığı ve dijitalin hayata etkilerinin paylaşıldığı zirvenin son gününde ise dijital çağın bilgiye ve finans sektörüne etkileri konuşuldu.
GELECEK SENARYOLARI
Zirvenin son günündeki ilk konuşmacı olan ve siber çağda varoluşun sürekliliği sorunundan bahseden İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi, yazar Prof. Dr. Ayhan Bıçak eşitsizlik, işsizlik, iklim değişikliği gibi çağımızın problemlerini anlatarak konuşmasına başladı. Dünya genelinde DNA ve insanımsılarla ilgili araştırmaların yapıldığını söyleyen Bıçak, 2050’lerde dünyada neler olabileceğiyle ilgili üç kurguyu şöyle ifade etti:
“Küresel güçler kendi aralarında anlaşarak dünya devleti şeklinde teşkilatlanabilirler. İnsanımsıları birinci sınıf vatandaş olarak konumlayabilirler. Bir başka senaryo iklim değişikliği beklendiği gibi güçlü olursa dünya kıtlık nedeniyle sarsılıp, küresel düzen bozulur. Böyle bir durumda nüfus, yüzbinlere inecektir. Üçüncü senaryo ise bir dünya devleti kurulması. Hiçbir ülke tek başına insanlık ve toplumların sorununu diğer ülkelerden bağımsız şekilde çözemiyor.
Devletler BM çerçevesinde barış anlaşması yapabilirler. Ama bu zayıf bir ihtimal. Ahlaklılık bu noktada önemli. İnsanlığın birbirine denkliğini ancak bu şekilde kabul edebiliriz.” Dedi.
VERİNİN DOĞRULUĞU
Dublin Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ray Walshe ise bilginin dijitalleştiği bir dünyada hakikate ulaşmak için hangi yollara başvurulması gerektiğini anlattı.
Önümüzdeki neslin robotik ve yapay zekayla iç içe olacağını söyleyen Walshe, verinin hızla büyüdüğünü, bunun kontrollü ortamda yapılmasının öneminin altını çizdi. Walshe şöyle konuştu:
“5G, nesnelerin interneti, yapay zeka konuşuluyor. Akıllı bir toplum karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla yapay zeka ile sahip olduğumuz bağlı olma durumuyla akıllı bir toplum oluşturabiliyoruz. Veri en önemli kaynak ve verinin kaliteli yönetilmesi de önemli. Ben bu noktada verinin doğruluğu konusunda standartların oluşturulmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.”
FİNTECH EKOSİSTEMİNİN GELECEĞİ
‘Dijital ödeme sistemleri ve fintech ekosistemi’ panelinin konuşmacılarından biri olan Ziraat Katılım Bankası Bilgi Teknolojileri ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Said Gül, Ziraat Katılım olarak açık kaynaklı yazılımları ve teknolojileri nasıl kullandıklarını anlattı.
Fintechlerle ortaklık yaparak siber güvenlikten kimlik yönetimine kadar pek çok konuda çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Gül, fintehcleri desteklemeyi sürdüreceklerinin de altını çizdi.
Türkiye’de dijital ödeme sistemleri alanında yaşanan gelişmelerden bahseden Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Eliaçık ise finansal teknolojilerin kompleksleştiğine vurgu yaptı.
TEKNOLOJİ VE KADIN
Panelin hemen ardından ‘Kadın ve dijital dünya’ konulu bir konuşma yapan T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürü Gülser Ustaoğlu, kadınların kodlama, yazılım gibi alanlardaki mesleki eğitim ve becerilerinin geliştirilmesi, kadınların e-ticaret alanında güçlenmesini sağlayacak eğitim ve seminerler yapılması gibi hedeflerin 11. Kalkınma Planı’nda yer aldığını ifade etti. Bu konuda yapılan çalışmalardan örnekler veren Ustaoğlu, kadınların internet kullanımının erkekler seviyesinde olmasa da giderek arttığından bahsetti.
Kadın girişimciliğinin ekonomik büyümenin önemli bir bileşeni olacağının altını çizen Ustaoğlu, kadın girişimlerinin oranının daha da arttırılması konusunda önemli çalışmalar yapıldığını da aktardı.
Kadın lider sayısının artırılması için cam tavanların önüne geçecek çözümler oluşturulmasının şart olduğuna vurgu yapan Ustaoğlu, özellikle teknoloji alanında yeni kadın liderlerin oluşması için çalışmalar yapılması gerektiğini de belirtti.
MEDYA VE DİNDARLIK
Türkiye’de medya ve dindarlık konusunda konuşan Necmettin Erbakan Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Akgül ise din ve medya arasında vazgeçilmez tartışmalara medya dindarlığının da eklendiğini aktardı.
“Dini meseleler ve konular raflarda sergilenen ürünler gibi bireyin önünde. Hiçbir değerler skalası olmaksızın sosyal medyadan istediği düşünceyi satın alıyor, doğru olsun olmasın fikrini aktarıyor” diyen Akgül, bunun dijital dünyada dinlerin hakikat iddiasının izafileşmesini de beraberinde getirdiğinin altını çizdi.
Akgül, otorite olmadan dinin aslını muhafaza etmenin mümkün olmadığına da vurgu yaptı.
BİLGİ VE MANİPÜLASON
Zirvedeki Bilgi ve Manipülasyon panelinde söz alan İstanbul Medeniyet Üniversitesi öğretim üyesi Dr. İsmail Çağlar, yabancı devletler, medya kuruluşları ve Türkiye ile ilgili dezenformasyon politikalarını anlattı.
Aynı panelde konuşan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç devletlerin dijital dünyaya yaklaşımını aktardı. Farklı kurumlarda ayrı ayrı sürdürülen e-devlet ve siber güvenlik çalışmalarının 2018’de tek çatı altında toplandığını dile getiren Koç, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin dijital dönüşümün yol haritalarından da sorumlu olduğundan bahsetti. Veri konusunu önemine vurgu yapan Koç, ‘Veriniz kömür olsa bile doğru sınıflandırılarak işlendiğinde elmasa dönüştürülebilir” dedi ve amaçlarının kamunun verilerini elmasa çevirmek olduğunun altını çizdi. Yapay zekanın geleceğin manipülasyon aracı olduğunu sözlerine ekleyen Koç, verinin tekelleştirilmesi konusunun önemine de vurgu yaptı.
Panelde ‘Misenformasyonda söylem analizi: İslam karşıtlığı’ başlıklı bir konuşma yapan SETA Brüksel araştırmacılarından Zeliha Eliaçık, İslamofobinin arkasında irrasyonel bir hikaye olduğunu söyledi.
Farkındalığı yüksek, bilinçli nesillere ihtiyaç olduğunu ve bunu öncelikle kadınların benimsemesi gerektiğini ifade eden İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu, kadınların sürekli gelişmesi gerektiğini ifade etti. Dijitalleşmenin değerlerimizden, hatıralarımızdan, geleneklerimizden vazgeçmek olmadığını belirten Pembecioğlu, ancak dijital dünyada doğru bilgiye ulaşmanın zor olduğunu ve bunun için herkesin dijital okur yazarlık eğitimi almasının şart olduğunun altını çizdi.
ERKEKLER İŞ VE EĞİTİMDEN GERİ ÇEKİLİYOR
Zirvenin son konuşmasını ise Psikiyatr-Yazar Prof. Dr. Erol Göka yaptı. Tekno-Dijital dünyada gençler ile yüzleşmek başlıklı bir konuşma yapan Göka, küresel salgınla birlikte yetişkinlerin de dijitalin yerlileri haline geldiğine vurgu yaptı. Küresel salgın öncesi yaptığı gençlerle ilgili tespitlerini paylaşan Göka, şu bilgileri verdi:
“App Kuşağı, helikopter ebeveyne sahip. Hayattan ve somut insan ilişkilerinden öğrenmekten uzaklaşıyorlar. Anketlerde bencil ve mutlu görünmelerine rağmen ürkek ve çekingenler. Başka kültürü öğrenmek istiyorlar ve marka tutkunular. Tarih boyunca göremeyeceğimiz bir erkek nesli geliyor. Erkek işlerini teknoloji üstlendi. Artık erkekler de çalışmak istemiyor, dahası erkek öğrencilerin okul başarıları da giderek düşüyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre genç erkeklerin babasından daha az eğitim aldığı görülüyor.”
Başkasına bağımlı olmayı bir toplumsal başarısızlık değil, bir başarı olarak gören erkek kitlesinin olduğunu ifade eden Göka, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve obezitenin yeni nesil erkeklerin en büyük sorunları olduğunu söyledi.
“Dijital Çağda İnsan Kalmak” temalı 4. Kadın ve Adalet Zirvesi, Şirin Pancaroğlu & Bora Uymaz Topluluğu’nun verdiği kapanış konseriyle son buldu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Kadın ve Adalet Zirvesinin 2. gününde dijitalleşmenin aile, sanat ve eğitime etkileri konuşuldu.

KADEM’in T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte düzenlediği ve bu sene online yapılan 4’üncü Kadın ve Adalet Zirvesi, ikinci gününde de önemli konuşmacılara ev sahipliği yaptı. 28 Kasım’a kadar devam edecek zirvede, dijitalin toplum, ebeveynlik, sanat ve eğitime etkilerini Türkiye’den ve dünyadan konunun uzmanları anlattı.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ve T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte düzenlediği 4’üncü Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi, “Dijital Çağda İnsan Kalmak” temasıyla online olarak yapılıyor. Zirvenin ikinci gününde dijitalin toplum, ebeveynlik, sanat ve eğitime etkileri konuşuldu.
Günün ilk konuşmasını yapan ve dijital dünyaya uyum sürecinde çocuğun ihtiyaçlarının nasıl değiştiğini anlatan Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk, çevrenin insan psikolojisindeki etkisinin altını çizdi. Çevrenin çocuğun etkileşimde olduğu her şey olduğunu aktaran Selçuk, kulaklık takıp internete sürekli bağlı yaşayan çocukların yaşam alanının ebeveynleri, kardeşleri, mahallesi, okulu olmadığını anlattı.
“OYUN OYNAYANLARDA İNSANDIŞILAŞTIRMA OLUYOR”
Ekran başında veya video oyunlar oynayarak geçirilen sürenin yaşla beraber arttığını belirten Selçuk konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ekran başında geçirilen zaman artınca hiperaktivite, yıkıcı karşı gelme, depresyonun da arttığını görüyoruz. Özellikle çok video oyunu oynayan çocuklarda öfke ve kaygı yükseliyor. Öfke kontrolünde daha da zorlanıyorlar. Video oyunlarında fazla zaman geçiren çocuklar diğer insanlara insani özellikler atfetmekte zorlanıyor. Yani ‘insandışılaştırma’ oluyor. Başkalarının duygularını anlamakta güçlük çekiyor ve diğer insanlara zarar verici davranışları gösterme eğilimleri artıyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, lise yıllarından sonra gençlerin kendisi de bundan rahatsız oluyor. Ama ekran süresini azaltmak isteseler de yapamadıklarını belirtiyorlar.”
DİJİTAL OKUR YAZARLIK ÖNEMLİ
Bu noktada ebeveynlerin çocuklarıyla etkileşimde bulunmalarının önemini vurgulayan Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk gibi TRT’de yöneticilik yapan İsmihan Yılmaz da zirvede yaptığı konuşmasında bu konunun önemine değindi.
‘Çocuğum internette çok zaman geçiriyor” kaygısıyla çocukların elinden ekranları alıp, süreleri kısıtlamaya çalışan ebeveynlerin bunun işe yaramadığını gördüklerini hatırlatan Yılmaz, dijital okur yazarlığın ve bu alandaki yetkinliklerin arttırılmasının bu noktada çok önemli olduğunu söyledi. Ekran zaman yönetiminin önemine vurgu yapan Yılmaz, “Ebeveynlerin eğitimi noktasında KADEM gibi STK’ların ve kamu kuruluşlarının çok büyük rolleri var. Burada oluşan kaygıyı azaltıp, ıskalamakta olduğumuz imkanlara başka türlü ulaşamayız” dedi.
YAPAY ZEKANIN SANATA ETKİSİ
Zirve konuşmacılarından, insan bilincinin sanat ve teknoloji ile ilişkisini yorumlayan Medya Sanatçısı -Yönetmen Refik Anadol, Amerika’ya gidişini, başarı hikayesini, nasıl stüdyo sahibi olduğunu ve eserlerinin ortaya çıkış süreçlerini panelde anlattı. ‘Bir veri pigment olabilir mi’ diye sorgulayarak başlayan ve şu anda Bill Gates’in de koleksiyonunda var olan veri resimlerinin ortaya çıkış hikayesinden bahseden Anadol, yapay zekanın sanata etkileri konusunda şöyle konuştu:
“Karşımızda unutmayan bir şey var. Yapay zekanın insanlığa zararlı olması da ihtimaller dahilinde. Bununla başa çıkmanın yöntemi ise bilinçlenmek. Mahremiyet ve özgür irade giderek yok oluyor. Bu farkındalığı yaratmanın yolu ise sanat yapmak. Teknoloji, insanlığın aynası. Bu ayna bizi temsil ediyor ve duygu, koku, doku da devreye girdiğinde makineler sanat yapabilir. Bizim buna nasıl karşılık vereceğimiz ise daha önemli. İnsanları makineleştirmektense makineyi insanlaştırmak bana göre insanlık için daha iyi bir şey.”
DÜNYADA KADININ ROLÜ NASIL DEĞİŞİYOR?
Dijital çağda kadını güçlendirmek üzerine konuşan John Cabot Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Alina Sorgner, Ülkelerin bazı bölgelerinde, kadınların dijital okur yazarlığı ve teknoloji üreticiliği konusunda zayıf olduğunu, dijitalin kadınlara etkisinin ne olacağının da zaman içinde bölgeden bölgeye değişeceğini aktardı. Sorgner, kadınların girişimci olarak güçlendirilmesi için dijital veri sermayesine yatırım yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
We Love Reading’in kurucusu ve Haşimi Üniversitesi öğretim üyesi moleküler biyolog Prof. Rana Dajani ise, dijital dünyada kadının ve annenin değişen rolleriyle ilgili şöyle konuştu: “Toplumun yüzde 50’sini oluşturan kadınlar her ne kadar üniversite eğitimi alsa da evlenip çocuk sahibi olunca işi bırakma eğilimindeler. Çünkü iş yerleri erkekler tarafından erkekler için hazırlanmış. Doğum yapan, emziren kadınlar için iş yerleri çok dostane değil. Jane Fonda, Arap ve Ortadoğulu kadınların kadın olmaktan gurur duyduklarını ancak bu durumun batıdaki kadınlar için geçerli olmadığını bir toplantıda dile getirmişti. Dolayısıyla kadınların başarıyı nasıl tanımladıklarına bakmak çok önemli. Kimi için çocuk büyütmek başarı, kimi için CEO olmak. Her kadın kendi hikayesini yazmalı. Dijital dünya bu anlamda kadınların işini kolaylaştırabilir.”
EĞİTİM VE EĞLENCE
Early Bird English Kurucusu Jenny Molendyk Divleli, Türkiye’ye taşındığında kendisinin hayli zorlanırken çocuklarının Türkçeyi çok kısa sürede öğrendiklerini farkettiğinde bu girişimi hayata geçirme kararı aldığını anlattı. Dile ne kadar maruz kalınırsa o kadar fark etmeden öğrenmenin mümkün olduğunu aktaran Divleli, sosyal medyanın bu amaçla kullanılabileceğini belirtti. Eğitim tasarımcısı ve Usturlab Atölye Kurucusu Sümeyye Ceylan ise, bilim eğitimi ile yaratıcılığın nasıl desteklenebileceğini aktardı. İbn Haldun Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Nagihan Haliloğlu, dijital beşeri bilimlerin bize ekstra bilgi üretimi olmadığını, bu noktadan sonra beşeri kısmın başladığını ifade etti ve bilgi küratörlüğünün öneminden bahsetti.
Türkiye’de müzik eğitiminin değişmesi gerektiğini söyleyen Arp Sanatçısı Şirin Pancaroğlu ise önce müzik eğitiminde reforma gidilip sonrasında dijitalleşmenin düşünülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Zirvede konuşan diğer bir isim olan Bern Öğretmen Eğitimi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Michele Notari, çevrimiçi eğitimin alışkanlıklarımızı ve tutumlarımızı nasıl etkileyeceğinden bahsetti. Müzakere yapmanın, çatışma çözebilmenin çok önemli olduğunu ve bunun da fiziksel eğitimle yapılabildiğini anlatan Notari, “Kelime dağarcığı geliştirmek, kodlama öğretmek gibi bilgi aktarımı konularında ise online eğitim daha başarılı oluyor” diye konuştu.
GERÇEKTEN DİKKATLER DAĞINIK MI?
Her dönem dikkati dağıtan şeylerden şikayet edildiğini, bir dönem roman okumanın bir dönem ise TV’nin dikkati dağıttığının söylendiğini hatırlatan Birleşik Krallık Kent Üniversitesi öğretim üyesi yazar Prof. Frank Furedi ise, “Şimdi de internet, sosyal medya ve oyunların dikkat dağıttığı ve Nörobilim öne sürülerek çocukların beyinlerinin değişikliğe uğradığı ve dikkatlerinin kısa süreli olduğu söyleniyor. Çocukların dikkatlerini çekmek için Avrupa’da tabletlerde eğlendirici içeriklerle çocuklara eğitim verilmeye çalışılıyor. Biz dikkat dağınıklığını içselleştiriyoruz.” Dedi. Dikkat dağınıklığına neden olunmaması için eğitimi içeren entelektüel bilginin bu şekilde azaldığını, daha basite indirgenmiş bilgi verildiğini aktaran Furedi bu anlamda gençlere haksızlık yapıldığının da altını çizdi.
Günün son konuşmasını yapan Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Özge Hacıfazlıoğlu ise pandemide aynı anda birden fazla iş yapmak zorunda kalındığının altını çizdi. Evlerde sınıf düzeni ve işyerleri kurulduğunu anlatan Hacıfazlıoğlu bu dönemde herkesin pek çok trajikomik hikaye yaşadığını da aktardı. Hacıfazlıoğlu, bu dönemin iş yaşam dengesini tekrar oluşturduğumuz bir dönem olduğunun da altını çizdi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

4’üncü Kadın ve Adalet Zirvesi’nin açılışını Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı

‘Dijital Çağda İnsan Kalmak’ temasıyla yapılan 4’üncü Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi başladı. Üç gün boyunca sürecek zirvenin açılış konuşmasını yapan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dijital faşizme karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz” dedi.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ile T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın iş birliğinde iki yılda bir düzenlenen Kadın ve Adalet Zirvesi’nin dördüncüsü başladı.
‘Dijital Çağda İnsan Kalmak’ temasıyla online olarak yapılan zirvenin açılış konuşmalarını Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu yaptı.
2014 yılından bugüne kadar yapılan tüm zirvelere katılan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Gelişmiş ülkelerin salgınla mücadelede yaşadıkları zorluklar, siyasi ve ekonomik gücün tek başına yeterli olmadığını ortaya çıkarmıştır.” diyerek içinde bulunduğumuz döneme vurgu yaptı.
Erdoğan, “Hedefimiz, ülkemizde haberleşme altyapısının kapsama alanına girmeyen tek karış bırakmamaktır” diye konuştu.
Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Teknolojiyi geliştirenin de üretenin de kullanıcı olan insana karşı sorumluluğunu sadece kazanç parantezine hapsetmenin önüne geçilmelidir. İnsanın geleneksel hayat tarzında çeyrek asırda yaşanan radikal değişimin sonu, doğru altyapıyla desteklenmezse modern köleliğe varır.”
Dijital çağda insan ilişkisinin birçok açıdan ele alınabilecek oldukça mühim ve kapsamlı bir tartışma alanı olduğunu belirten T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “Bugün artık Dünya nüfusunun neredeyse %60’ı internete erişebiliyor ve 3 milyar insan sosyal medya kullanıyor.” Dedi.
Hayatımızı değiştirmekte olan teknolojileri nasıl daha verimli kullanabileceğimiz ve teknolojik ilerlemelerin bireyler ve toplum üstündeki dönüştürücü etkileriyle nasıl baş edebileceğimiz gibi soruların gündemi işgal ettiğini söyleyen Selçuk sözlerine şöyle devam etti:
“1 yıla yakın bir süredir mücadele ettiğimiz salgınla birlikte dijital sistemin bizleri ne şekilde etkilediği daha net şekilde görüyoruz. Artık tüm faaliyetlerimizi neredeyse teknolojik araçlar üzerinden gerçekleştiriyoruz. Ailelerimizle ve dostlarımızla görüşmelerimizi, toplantılarımızı dijital ortamlar üzerinden yapıyoruz. Çocuklarımızın eğitimleri online devam ediyor. Dolayısıyla üretici tüketici ilişkisini yine dijital mecra üzerinden geliştiriyoruz. Çalışma alanı olarak uzaktan çalışma yöntemini tecrübe ediyoruz. Tabii ki bunun sonucu olarak aile yapımız da bu köklü değişimden nasibini alıyor. ”
“DİJİTAL TOPLUMSAL DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMÜN YENİ KAYNAĞI”
Günümüzde dijital dünyanın, toplumun yaşadığı değişim ve dönüşümün yeni kaynağı olduğunu, bu sebeple zirvede dijital çağda insanın dünyanın neresinde durduğunu tartışmak istediklerini söyleyen KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dünya çapında artık yeni bir eğitim sisteminin şekillendiğini görüyoruz. Dijital öğrencilik kavramını üreten bu çağda, cep telefonları bile, birer öğrenme aracına dönüşmüş durumda. Elektronik kitaplar, dijital kütüphaneler ve dijital okul sistemi, bilgiye zaman ve mekândan bağımsız olarak ulaşabilmeyi mümkün kılıyor. Ayrıca sanayi alanında kapasite ve hız artırımı, dijital girişimcilik ve dijital istihdam gibi yenilikler de ekonomiye katkı sağlıyor. Sağlık alanındaki teknolojik gelişmeler ise insan hayatını iyileştirme noktasında şüphesiz önemli bir avantaj sağlıyor.”
Dijital dünyanın avantajlarının yanı sıra yeni soruları ve sorunları da gündemimize taşıdığını vurgulayan Gümrükçüoğlu,
“Dijital dünya bireylerin ilgi ve beğenileri, tüketim alışkanlıkları, dil ve davranış biçimleri gibi birçok alanda ciddi bir dönüşüm gerçekleştirdi. Başka bir ifadeyle dijital dünya, kendi kültürünü üretti. Bununla birlikte sosyal mühendislik, enformasyon savaşları, bilgi manipülasyonu gibi birçok kavram ‘dijital kültür’ üzerinden hayatımıza dahil oldu. Sosyal mecra, bilginin güvenilmezliği ve hakikatin değersizleşmesi gibi sorunları da beraberinde getirdi.” Dedi.
“GÜÇLÜ TOPLUMLAR GÜÇLÜ AİLE YAPILARIYLA SAĞLANIR”
Sözlerine aile kurumunun önemine dikkat çekerek devam eden Gümrükçüoğlu; “Bizler, ailenin gücüne inanıyor ve güçlü toplumların ancak güçlü aile yapılarıyla sağlanacağını her fırsatta dile getiriyoruz.”Dedi.
KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Gümrükçüoğlu; “İnsan dijital çağın nesnesi değil, öznesi ve yöneticisidir ve  bu yeni dünyada insan kalabilmek, dijital yaralar almadan insanca yaşayabilmek adına söylem ve projeler üretmeye devam ediyoruz. Bu çalışmalarla, dijital dünyada insan kalmanın yollarını arıyor ve bu doğrultuda gayret sarfediyoruz.” sözleriyle dijital dünyada insan kalmaya vurgu yaptı.
Dil, kültür, insan davranışları ve geleneğin sosyal ağlar vasıtasıyla aktarıldığını, insanı insan yapan, toplulukları millet yapan sosyal doku, değer aktarımı gibi manevi unsurların, dijital çağda da korunması gerekliliğini;
“Bu unsurları ihlal eden ve içinde genç kuşağın da yer aldığı bu geniş ve kontrolsüz alanın, en temel insani ve ahlaki erdemlerle buluştuğunda ancak gerçek anlamına kavuşacağı” sözleriyle belirten Gümrükçüoğlu,
“Dijital ortamda görünür veya görünmez olmakla değişmeyen bu değerler, saygılı olmak, dürüst olmak ve adil olmaktır” diye ekledi.
ÖNEMLİ KONUŞMACILAR ZİRVEDE
Üç gün boyunca sürecek olan ve dijital dünyanın topluma, aileye, gündelik yaşama, manevi değerlerimize etkisinin masaya yatırılacağı zirvede, insanın dijital dünyanın aktörü olmaya nasıl devam edeceğinden dijital dünyada ebeveynliğe, bu dönemde bilgiye nasıl ulaşıp, davranışlarımızı nasıl kontrol edebileceğimize kadar pek çok konu tartışılacak. Kadın ve Adalet Zirvesi bu yıl dünyaca ünlü yazarlar, psikologlar, akademisyenler, araştırmacılar, aktivistler ve gazetecilerin dilinden dijital çağda insan kalmanın nasıl olacağını dinleme imkanı sunacak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Her Lay’s Fırından, Kadın Emeğine Katkı Sağlayacak…

Yüzde 50 daha az yağlı Lay’s Fırından, kullanıcılarına dakikalar içinde mutluluk ulaştıran Getir ile birlikte kadınlara destek olmayı amaçlayan yeni bir kampanya başlatıyor. 15 Kasım – 15 Aralık 2020 tarihleri arasında geçerli olacak kampanya süresince, Getir’den Lays Fırından portföyünde yer alan ürünleri satın alan herkes KEDV’e (Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı) destek sağlamış olacak.
Lay’s Fırından, dar gelirli kadınlarımızın kekik, nane, haşhaş gibi bitkileri fırınlarda kurutup satarak ekonomik değer yaratmalarına destekte bulunacak. Bu alanda yerel uzmanlıklar geliştiren kadınlar, ailelerinin geçimlerine katkıda bulunacak.
KEDV, 1986 yılından bu yana, yoksulluk ve eşitsizliklerin var olmadığı güçlü bir toplum oluşturmaya katkıda bulunmak amacıyla, kadınların yaşamlarını iyileştirme çabalarına destek olmak ve yerel kalkınmadaki liderliklerini güçlendirmek için çalışıyor. Vakıf bu doğrultuda, bireysel ve kolektif kapasite geliştirme, kooperatifleşme, ekonomik güçlenme ve afet/göç alanlarında programlar yürütüyor. Kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olan KEDV, dar gelirli kadınların yoksullukla mücadeledeki uzmanlıklarına, ailelerini ve toplumu geliştirme, dönüştürme güçlerine inanıyor. Kuruluş bu inançla, dar gelirli kadınlarla ilkeli bir ortaklık anlayışıyla çalışıyor, tüm projelerini onların ve çevrelerinin sinerjisiyle geliştirirken, yerel yönetimler ve toplumdaki diğer aktörlerle de iş birliği yapıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Kadıköy Belediyesi’nden Kadın Yaşam Evlerini anlatan tanıtım filmi

Kadıköy Belediyesi, 12 yaşından büyük erkek çocuklarıyla sığınma evlerine kabul edilmeyen şiddet mağduru kadınlar ve oğullarına yönelik hizmete açtığı Türkiye’nin ilk Kadın Yaşam Evleri için bir tanıtım filmi hazırladı. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü kapsamında yayımlanan filmde 12 yaşından büyük oğlu olan şiddet mağduru kadınların yaşam mücadeleleri, kendi anlatımlarından yola çıkarak konu ediliyor.
Sığınma evlerine giden kadınlar, mevzuat gereği, 12 yaşından büyük oğullarını yanlarında götüremediği için çocuklarını ya şiddet ortamında bırakmak ya da devlet korumasına vermek zorunda kalıyor. Sığınma evine, özel gereksinimi olan çocuklarıyla kabul edilen kadınlar ise ortak yaşam kuralları gereği ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Şiddete maruz bırakılan kadınlar çocuğunu kurum bakımına vermek istemediği ve çocuğundan ayrılmak istemediği için şiddet ortamında hayatına devam ediyor.
Kadıköy Belediyesi bu soruna çözüm bulmak amacıyla kentsel dönüşüm nedeniyle tapusu Belediyeye geçen 6 daireyi pilot çalışma olarak yaşam evine dönüştürdü. Kadın ve çocuğuna tahsis edilen ve fatura giderleri ile ev eşyaları belediye tarafından karşılanan evde, kadınlar yeni bir yaşam kurana kadar, çocuklarından ayrılmak zorunda kalmadan geçici olarak konaklayabiliyor. Bu evlerde konaklayacak kadın ve beraberindeki çocukların kabulü, Kadın Konukevleri yönetmeliğinde olduğu gibi Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) tarafından belirleniyor. Kadıköy Belediyesi Kadın Yaşam Evleri’nde yeni yaşama adım atan kadınları güçlendirmek için meslek edindirme projeleri de yürütülecek.
İSTANBUL – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Çiğdem Tunç’tan son bomba; efsane kadın ‘Cahide Sonku’

Cahide Serap adıyla bilinen Türk sinemasının ilk kadın yönetmeni, Türk tiyatrosunun ilk kadın starı Cahide Sonku’nun hayatı yeni sezonda Çiğdem Tunç ve Çiğdem Tunç Tiyatrosu oyuncuları ile tiyatro sahnesinde seyirci ile buluşuyor. Sanat yaşamında starlığın zirvesini yaşayan Cahide Sonku’nun 1981 yılında harabe bir pansiyonda tek başına bir şekilde vefat etmiş olarak bulunmasına kadar geçen tüm hayatı, yaşadıkları sanat dünyasına bir ibret hikayesi bu oyunda sahnelenecek.
Türk Sinemasının ve Türk Tiyatrosu’nun efsane bir ismi olan Cahide Sonku’yu canlandıran Çiğdem Tunç “benim tüm sanat hayatım boyunca beklediğim bir duygu idi, böyle bir efsane kadını canladırmak bu mesleğe gönül vermiş olan genç oyuncu arkadaşlarımada ibret teşkil edebilmek üzere tüm dürüstlüğü ile canlandırmak, hatırasına zarar vermeden sahneye taşıyabilmek, hem oynamak, hem sahneye koyabilmek. Benim için adeta bir yaşam projesi idi. Çok değerli oyuncu arkadaşlarımla sahneye koyarak , hayatımın projesini gerçekleştirmekten dolayı çok mutluyum” diyerek ifadelerini dile getirdi.
 
Desteğim Olsa Londra’daki Gibi Prodüksyonlar Sahnelerim.
Gayrettepe de bulunan Kats Sahnede izlediğim kostümlü prova sonrasında kendisini tebrik ettiğim sevgili dostum Çiğdem Tunç; Yaşar gerçekten maddeten desteğim büyük olsa vallahi de billahi de Londra’dakiler gibi prodüksiyonlar sahnelerim. Devletimizin de katkısı var minnettarım anca yetmiyor hem bu kadar insana ödeme yapmak,vergi vermek,11 kişilik kadro,teknik ile birlikte 15 kişi,dekor nakliye, içinden salon kiraları, masraflar zinhar yetmiyor, gene de devleti yanımızda görmek güzel birşey.
Çiğdem Tunç, Ekrem İmamoğluna Seslendi.
Oyunun nerelerde sahneleceğini soruyoruz; İnşallah başta İstanbul olmak üzere ülkemde ve yurt dışında her yerde perde açabilmeyi diliyorum,özellikle buradan İbb başkanı Ekrem İmamoğlu na sesleniyorum lütfen o güzel kültür merkezlerinin hepsinde oynamamıza vesile olsun, bu emeğim, bu savaşım boşa gitmesin.. Ben bir tek kendi gücümle kalabalık ekiplere ekmek teknesi oluşturmaya çalışıyor, gençlere fırsat tanıyorum ve tüm değerli belediyelerimizden bu oyunu alarak, halkımıza ulaştırmalarını istirham ediyorum.. Ben bir de bu tiyatronun kapısını açık tutabilmek için mutlaka bir dizide yer almalı, adımın popülerliğini güncellemeli ve oradan kazanacağım ile oyunlar üretmeli,ekibimi korumalı,tiyatromun kapısını açık tutabilmeliyim.. Ben çalıştım, çabaladım ortaya bir eser koydum, şimdi de kanatlarımın altına biraz rüzgar diliyorum ki, ayakta kalabilelim..
YAŞAR ŞENYÜZ – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)