Deri ihracatçıları e-ticareti sevdi. Pandemi döneminde 1-4 Haziran 2020 tarihlerinde Türkiye’nin ilk sanal fuarı Shoedex2020 Ayakkabı ve Saraciye Fuarı’nı düzenleyerek Türk ihracatçısının dijital pazarlama yolculuğunda yeni bir dönemi başlatan Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği, şimdi de “Deri Sektöründe E-Ticaret Yönetimi” isimli eğitim programını başlatıyor.
“Deri Sektöründe E-Ticaret Yönetimi Eğitim Programı”yla deri sektörünün dijitalleşmesinde yeni bir adım atmayı hedeflediklerini dillendiren Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, 8 ayrı başlıkta eğitim programı planladıklarını, online yapılacak eğitimlerle deri sektörüne özel terzi işi bir eğitim programı planladıklarını kaydetti.
Shoedex Fuarları sürecinde deri sektörünün dijitalleşme konusunda büyük bir gelişim gösterdiğini anlatan Zandar, “Pandemi sonrasında Mart-Nisan-Mayıs aylarında deri sektörünün ihracat rakamlarında yüzde 60-70’lere varan düşüşler yaşadık. Haziran ve Ekim aylarında gerçekleştirdiğimiz Shoedex Sanal Fuarları sayesinde bugüne kadar ihracat yapamadığımız yeni pazarlara giriş yaptık. Bazı ihraç pazarlarımızda büyük artışlar yakaladık. Kasım ayı sonunda ihracattaki düşüşü yüzde 14 seviyesine kadar indirdik ve 117,5 milyon dolar ihracat rakamına ulaştık” diye konuştu.
Gündoğdu: “Konteynırla ihracat dönemi bitiyor”
E-ticaretin son yıllarda büyük gelişim gösterdiğini, pandemiyle birlikte e-ticaretteki artışın başdöndürücü bir hıza ulaştığını ifade eden Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil Gündoğdu, tüketicinin e-ticaret konforuna alıştığını telefondan, bilgisayardan kısa sürede alışverişini yaptığını, üretici ihracatçı firmaların ayakta kalabilmek için bu değişime uyum sağlamaları gerektiğini vurguladı. Gündoğdu, “Konteynerlerle ayakkabı, çanta, deri ceket satma devri bitiyor, dünya genelinde tüketiciye tek tek ürün satabilecek konuma gelmemiz gerekiyor. Bu eğitim programı sonunda ihracatçı firmalarımızın internetten dünyanın dört bir tarafına e-ticaret aracılığıyla ihracat yapabilecek donanıma kavuşmasını hedefliyoruz” dedi.
Onay: “2022 yılında e-ticaret 6.5 trilyon dolara ulaşacak”
Tüketici tercihlerinin e-ticarete yatırım yapmayı zorunlu hale getirdiğini vurgulayan Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Onay ise; “Tüketici bizleri e-ticaret konusunda donanımlarımızı güçlendirmeye zorluyor. Dünya genelinde e-ticaret 2022 yılında 6.5 trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşacak. Bizim bu gelişmeye sırtımızı dönme lüksümüz yok. “Deri Sektöründe E-Ticaret Yönetimi” başlıklı eğitim programımızda, “E-Ticarete Giriş, Deri Sektörüne Uygun Pazaryerlerinde Satış, E-Ticarette Lojistik ve Tedarik Yönetimi, Deri Sektöründe Dijital Pazarlama ve Satış, Deri Sektöründe Müşteri Hizmetleri Yönetimi, E-Ticaret Sitesinin Kurulumu, E-İhracat Temel Bilgiler ve E-Ticaret Girişimciliği- Başarı Hikayesi” başlıklarında 8 gün süren eğitimlerimiz olacak. Eğitim sonrasında firmalarımızda e-ticaret konusunda donanımlı insan kaynağı oluşacak” şeklinde konuştu.
“Deri Sektöründe E-Ticaret Yönetimi” isimli eğitim programında Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil Gündoğdu ve Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Onay tecrübelerini eğitime katılacak isimlerle paylaşacak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: ürünleri
WorldFood Istanbul’da Sahne Yerli Girişimlerin: Ürünleri Korumak İçin Pestisitlere İhtiyacımız Kalmayacak!
Birbirinden farklı konu ve konuklarıyla gıda sektörünün geleceğini belirleyen Uluslararası Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı – WorldFood Istanbul, dördüncü ve son günündeki son panelde gıda sektörüne yön veren yerli girişimcileri ağırladı. Fuarı uzaktan takip etmek isteyen ziyaretçiler de paneller ve etkinlikleri, Youtube platformundan izledi.
Uluslararası Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı – WorldFood Istanbul’un son gününde sektörün girişimcileri; Nanomik Kurucu Ortak & CEO Buse Berber Örçen, HyggeFoods Company Kurucu & CEO Emine Yılmaz, The Snack Haus Kurucusu Hazel Topçu ve Vahaa Kurucu Ortak & CBDO Nehir Gülşen Boyacıoğlu sunumlarıyla yeni nesil çözümlerini katılımcılar ile paylaştı.
Pestisitler Yerine Doğal Koruyucu
İlk olarak sahne alan Nanomik Kurucu Ortak & CEO Buse Berber Örçen, mikroorganizmaların etkileşimi sonucu ortaya çıkan küflenme nedeniyle, meyve ve sebzelerin yüzde 25’inin israf olduğunu paylaşırken, “Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya geneli için bu rakam 465 milyar ton sebze ve meyveye denk düşüyor. Ürün kaybını önlemek içinse pestisit kullanılıyor. Ancak, pestisitler hem insan sağlığına zararlı hem de doğada parçalanmıyor. Ayrıca, tüm dünyada her yıl 30 milyon çiftçi ve ailesinin zehirlenmesine neden oluyor” dedi.
Nanomik olarak burada devreye girdiklerini, bitkilerin küflenmesini önleyen molekülleri, laboratuvar ortamında kimyasallar kadar güçlü hale getirdiklerini belirten Örçen, “Çift katlı bir kapsama sistemine hapsettiğimiz moleküller, gerekli veya acil durumlarda devreye girerek, herhangi bir kimyasal kullanımına gerek kalmaksızın, doğal yollardan sebze ya da meyvelerin küflenmesini önlüyor” dedi. Üzüm bağlarında gerçekleştirdikleri çalışmalarda yüzde 91 oranında başarı sağladıklarının altını çizdi. Örçen, kimyasal koruyucular ile aynı önleme oranı elde ettikleri çalışmalarının yanı sıra, sebze ve meyvelerin pestisitlerden arınması için evde kullanılmak üzere de bir ürün geliştirdiklerini paylaştı.
Sürdürülebilir Bir Dünya İçin Bitkisel Proteinler
Ardından söz alan HyggeFoods Company Kurucu & CEO Emine Yılmaz ise sürdürülebilir bir ekosisteme katkı sunmak adına, bitkisel proteinlerin gerekliliğini ve önemine dikkat çekti. Tüm dünyada protein pazarının 52 milyar dolarlık bir hacmi olduğunu, bitkisel protein pazarının ise Pazar hacminin şu an için 19 milyar dolara ulaştığını belirten Yılmaz, “Bitkisel proteinlerin tüm temel aminoasitleri içermesinin yanı sıra daha küçük alanlarda daha az su tüketimi ile üretimi, sürdürülebilirliğe de katkı sunuyor” dedi.
Yerli Kurutma Teknolojisi ile Yeni Nesil Atıştırmalıklar
Gelişmiş kurutma teknolojileri ile kuruttukları ürünleri, herhangi bir katkı maddesi olmadan uzun raf ömrüyle pazar sunduklarını paylaşan The Snack Haus Kurucusu Hazel Topçu, “Besin değerleri ürünlerin taze halleriyle aynı kalıyor, sadece kurutma işlemi nedeniyle boyutları küçülüyor. Yeni nesil sağlıklı atıştırmalıklar ürettiğimiz faaliyet alanımızda sıfır atık politikası uyguluyoruz. Makine üretimiyle çıktığımız bu yolda geldiğimiz noktada, sıfır atık politikamızda başarı oranımız yüzde 70’e ulaştı. Örnek vermek gerekirse, zeytinin çekirdeğinden filament üreterek makinalarımızda kullanmaya başladık” dedi.
Dikey Tarım ile Evinde, Yemek İstediğin Kadar Yetiştir
Son olarak söz alan Vahaa Kurucu Ortak & CBDO Nehir Gülşen Boyacıoğlu ise dünyada uzun süredir gündemde olan dikey tarım faaliyetlerinin önemi dikkat çekti.
Kendi problemlerine çözüm bulmak amacıyla yol çıkarak –yani, şehirde yaşayan insanların taze ve sağlıklı gıdaya erişimlerinin zorluğu gibi konularda ilk adımlarını attıklarını söyleyen Boyacıoğlu, “Ürünlerin tarladan sofraya ulaşana kadar kat ettikleri yol 2 bin 500 km. Bu sırada da bildiğiniz gibi yüzde 40’ı maalesef israf oluyor. Yanı sıra 30 yıl sonra tüm dünya nüfusunun yüzde 70’inin şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor. Yani, bugün yaşadığımız taze ve sağlıklı ürüne ulaşma talebi daha da artacak” sözleriyle küresel trendlerin potansiyellerine dikkat çekti.
Kovid-19 sonrası bireylerin organik beslenme ve yediklerine dikkat etme konusunun daha da önem kazandığını hatırlatan Boyacıoğlu, “Vahaa olarak vizyonumuzu şehirleri griden yeşile çevirmek olarak tanımlıyoruz. Çünkü şehirde yaşayan insanların yaşam alanlarında kendi ürünlerini, kendi kendilerine yetiştirmeleri mümkün olduğunu biliyoruz. Bunun için de akıllı bahçeler ile dikey tarım ekosistemi kuruyoruz. Ekosistem diyorum, çünkü sadece makine tedarik etmiyoruz, ürünün sofraya gelene kadarki sürecinde müşterilerimize destek sunuyoruz” diyerek, geliştirdikleri mobil uygulama ile bu hizmeti sunduklarını, faaliyetlerinde nesnelerin internetini de kullandıklarını paylaştı. Boyacıoğlu, bireylerin tüketebileceği kadar yetiştirmelerine imkan veren girişimleri sayesinde yüzde 70 daha az su tüketimi ile 0 atık ve 0 kimyasal çıktıları ile sürdürülebilir bir sisteme destek sunduklarının da altını çizdi.
Hyve Group Hakkında
Hyve Group, 14 ülkede 17 global ofisi ve 1.000’in üzerinde deneyimli personeliyle dünya genelinde 120’yi aşkın etkinlik düzenleyen uluslararası bir fuar şirketidir. Hyve Group, amacı dünyanın her köşesinden gelen müşterilerin olağanüstü anlar paylaştığı ve sektör inovasyonunu şekillendirdiği kaçırılmayacak etkinlikler düzenlemek olan yeni nesil bir fuar şirketidir. Hyve Group plc, Dönüşüm ve Büyüme (TAG) programının ardından Eylül 2019’da ITE Group plc’nin yeni ismi olarak duyuruldu. Vizyonumuz, dünyanın en önde gelen içerik odaklı ve mutlaka gidilmesi gereken etkinlik portföyünü oluşturarak müşterilerimize muazzam bir deneyim ve yatırım getirisi sağlamaktır. Türkiye’de ise Hyve Group gücünü bölgedeki küresel ağdan alarak inşaat (Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul), turizm (EMITT), kozmetik (BeautyEurasia), gıda (WorldFood İstanbul), raylı sistemler ve lojistik (Eurasia Rail) sektörlerinde Türkiye’nin öncü fuarlarını düzenlemektedir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
BABACAN: “Türkiye’de üretilen Fransız markalı ürünleri de mi boykot edeceğiz?”
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bugün Karar TV’de yayımlanan Gündem Özel programında Elif Çakır ve Taha Akyol’un sorularını yanıtladı. Babacan gündeme ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
Hükûmet tezat yaşıyor
Hükûmetin küçük ortağı askıda ekmek kampanyası başlattı. Aynı günlerde “eve ekmek götüremiyoruz“ diyen vatandaşımızın sözlerini Cumhurbaşkanı abartılı buldu. Hangisi doğru? Hükûmet kendi içinde tezat yaşıyor. Genel Başkan şapkasıyla, AK Parti teşkilatlarına “Aman ha akraba falan almayın” diye talimat veriliyor. Devlet Başkanı şapkasıyla, en yakın akrabası bakanlık pozisyonuna gelebiliyor. Bunlardan hangisi doğru?
Türkiye’de üretilen ürünleri de mi boykot edeceğiz?
Küreselleşen bir dünyada herhangi bir ürün sadece bir ülkenin malı değildir. O ürünün içinde pek çok ülkeden girdiler vardır. Diyelim ki, bir gün Japonya’yla ilişkiler bozuldu ve ürünlerini boykot çağrısı yaptık. Bir Japon otomobil üreticisinin dünyadaki en büyük fabrikalarından birisi Türkiye’de. Çok önemli bir yerli katkı. Bunu nasıl yapacaksınız? Türkiye’de üretilen Fransız markalı ürünler var. Onları da mı boykot edeceğiz? Orada bizim vatandaşlarımız çalışıyor. Bunlar çocukça şeyler. Hangi ürün olursa olsun o üründe daha çok yerli katma değer oluşması önemlidir. Daha çok bizim insanımızın emeği olsun, daha çok bizim teknolojimiz olsun, bizim kaynaklarımız kullanılsın. Onun haricindekiler tamamen hikaye.
Bakkal çırağı ekonomide bu hataları yapmaz
Ekonomide öyle hatalar yapılıyor ki… Bırakın uzun yıllar iş hayatında olmayı, ortaokul ve lise yıllarında bir bakkalın yanında iki aylık çıraklık yapanlar bu hataları yapmaz.
Megafon diplomasisiyle dış politika olmaz
Dış politikayı şahsileştirirseniz, “Ben onun elini sıkmam, onun oturduğu masaya oturmam” diye sürekli “ben, ben” derseniz olmaz. Dış politika şahsileştiği zaman sorunlar büyüyor. O ülkelerin iç siyasetlerine bilinçsiz bir şekilde dar ideolojik bir bakışla müdahale edildiği için de ilişkiler bozuldu. İktidar partisinin seçim kampanyasını yapan bir şirketi başka ülkedeki bir partiyi desteklemek üzere gönderirseniz, diğer parti seçimi kazandığında o ülkeyi kaybettiniz demektir. İlişkilerinizin daha iyi olacağını düşündüğünüz taraflar varsa özel diyaloglar geliştirebilirsiniz. Ama bunu megafon diplomasisiyle yapmazsınız. Bunun usulleri vardır.
S-400 ve F-35: Kaybet-kaybet
Türkiye milyarlarca dolar para verdi S-400’e ve kullanamıyor. F-35’te dört ana ortaktan birisiydik. Türkiyesiz yürüyemeyecek bir proje olarak başlamıştı. Şu anda F-35 de alamıyoruz. Milyarlarca dolar ver S400 al, kullanama. Milyarlarca dolar ver, F35’e ortak ol, ortaklıktan atıl: Kaybet-kaybet.
Müslümanların hakkından bahsetmeyip, ’kışkırtma’ diyorlar
Çin’de yaşayan Müslümanlar eziyet çekiyor. Çok ciddi insan hakları ihlalleri var. Türkiye niye sesini çıkartamıyor? İktidarın üçüncü ortağı ’Uygur kışkırtması’ diyor. Müslüman nüfusun haklarından bahsetmiyor, bu tabiri kullanıyor. Kendileri biz ortağız diyorlar. Bizim içimiz kan ağlıyor. Sadece kendimize değil, dünyanın nerelerinde kimlere zarar veriyoruz.
DMO’nun alımları ihale yasasından istisna
Büyük projelerin hepsi şu anda istisna maddesiyle yürüyor. Normalde açık ihale yapılması lazım. Önceden belirlenmiş üç şirkete “Teklifi yaz gönder” deniliyor. Zaten arka odalarda düzenlenmiş durumda. Kamuda ihale, yarışma kalmadı. Yeni Ekonomik Programın yapısal reformlar kısmında başka hiçbir dert yokmuş gibi, Devlet Malzeme Ofisi uluslararası çapta devletin merkezi satın alma birimi haline getirilecektir, yazmışlar. Çünkü DMO’nun kanununda diyor ki, yaptığı bütün alımlar ihale yasasından istisnadır. DMO satın alırken hiçbir şeye tabi değil. Kamu ihale yasasından tamamen istisna. İstedikleri malı, istedikleri fiyattan, istedikleri yerden alacaklar. Bütün devlete dağıtımı oradan yapacaklar. Bunu ikinci önemli reform maddesi olarak yazıyorlar. Bu kadar olmaz. Beyinlerinden geçen işlerin yüzde kaçı memleket meselesi, yüzde kaçı şahsi mesele?
Cumhurbaşkanı, AYM kararına uymayan mahkemenin arkasında duruyor
Anayasa Mahkemesinin aldığı kararlar bile artık uygulanamıyor. Bu durumda Cumhurbaşkanı maalesef kararı uygulamayan mahkemenin arkasında durabiliyor. Bu çok vahim bir tablo. Bırakın yasayı, kural bazlı yönetimi; Anayasa Mahkemesini bile takmayacak yönetim anlayışından iyi sonuç çıkması mümkün değil.
Gençler “Ömür boyu harçlıkla mı geçineceğim” diyor
Gençler, her gittiğimiz yerde yanımıza geliyor. Daha üniversite birinci sınıfta, mezuniyetine daha üç yıl var çocuğun. “Bizim halimiz ne olacak” diyor. “Ömür boyu ailemden aldığım harçlıkla mı geçineceğim? Nasıl ev, yuva kuracağım?” diyor. Liseli gençler yanımıza gelip, “Başımıza iş gelir diye sosyal medya kullanmaya korkuyoruz” diyorlar. Bu memleketi bu duruma düşürmek büyük insafsızlık.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Çin, Pınar ürünleri ile buluşuyor
Türkiye çiftçilerinin ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştırmaya devam eden Pınar, Çin pazarına giriş yaptı. Pınar Süt Genel Müdürü Gürkan Hekimoğlu; “Türkiye’nin 11 bin kilometre uzağındaki Çin’i Pınar Labne, Pınar Beyaz, Pınar Süzme Peynir ve Süt Tozu ile buluşturmaya hazırlanıyoruz.” dedi.
İzmir’den Çin’e yapılacak ilk sevkiyatta Pınar fabrikasını ziyaret eden İzmir İl Tarım Müdürü Mustafa Özen; “Ülkemiz çiftçilerinin ürünlerini dünya ile buluşturan Pınar Süt’ün hem üreticiye hem de ülke ekonomisine sağladığı katkıya teşekkür ediyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’nin süt ve süt ürünleri ihracatının yüzde 19’unu tek başına karşılayan Pınar Süt, yaklaşık 6 milyar dolar ile dünyanın en önemli süt ürünleri ithalatçılarından olan Çin pazarına giriş yaptı. Böylece İzmir’den Çin’e ilk kez süt ürünleri ihracatı gerçekleştiren Pınar Süt, Türkiye’nin yaklaşık 11 bin kilometre uzağındaki Çin’de tüketicileri Pınar Labne, Pınar Beyaz, Pınar Süzme Peynir ve Süt Tozu ile buluşturdu.
İhracat rakamları yüzde 9 arttı
Ürünlerinin 22 ülkenin raflarında yer aldığını belirten Pınar Süt Genel Müdürü Gürkan Hekimoğlu; “Pandemi süreci olumsuzluklar yaratsa da Türkiye çiftçilerinin ürünlerini dünyayla buluşturmaya devam ettik ve ihracat rakamlarımızı geçen yılın ilk üç çeyreğine göre yüzde 9 oranında artırdık. 2020 yılı ilk 9 ayında ihracat ciromuzu 32,7 milyon dolar olarak gerçekleştirdik. Planlamalarımızda Çin de önemli rol oynuyordu. Bu nedenle yaptığımız pazar araştırmaları, analizler ve çalışmalar neticesinde Çin pazarına kalıcı bir giriş stratejisi oluşturduk. Uzun süredir stratejik olarak potansiyel gördüğümüz bu pazardan alacağımız paydan dolayı Türkiye ekonomisi adına da çok mutluyuz.” dedi.
Ekonomiye katma değer
Yapılan ilk sevkiyatta fabrikayı ziyaret eden İzmir İl Tarım Müdürü Mustafa Özen; “Pandemi döneminde gıdanın ve gıda güvenliğinin önemi bir kez daha anlaşıldı. Türkiye pandemi döneminde gıda üretimini artıran ülkeler arasında yer aldı. Gıda sektörü olarak ülkemizin çiftçilerinin ürünlerini dünya ile buluşturduğu ve Türkiye ekonomisine katma değer sağladığı için Pınar Süt’e teşekkür ediyoruz.” diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Eker’in Kral Şakir’li ürünleri raflarda
Süt ve süt ürünleri sektöründe yeniliklerin öncü markası olan Eker, çocuklar tarafından en sevilen ve en çok takip edilen karakterlerden biri olan Kral Şakir’le buluştu. Çocukların kahramanı Kral Şakir, Eker’in lezzet ve sağlık dolu “Eker Çikolatalı Puding”, “Eker Muzlu Puding”, “Eker Çilekli Yoğurt” ve “Eker Şeftalili Kayısılı Yoğurt” ürünlerinin ambalajlarında yer alacak. Ayrıca Kral Şakir’in yaratıcısı Varol Yaşaroğlu ve Grafi 2000 ekibi tarafından çekilen, ürünlerin özelliklerini eğlenceli bir dille anlatan animasyon reklam filmi, televizyonlarda ve internette çocuklarla buluşmaya başladı.
Türkiye’yi 43 yıldır lezzet ve sağlıkla buluşturan Eker, bir ailenin her yaştan bireylerine hitap eden ürün koleksiyonunu, yeni lezzetlerle zenginleştirmeye devam ediyor. Eker, ailelerin çocuklarına güvenle yedirebileceği taze sütten yapılan, glukoz-fruktoz şurubu ve koruyucu katkı içermeyen ürünlerini, çocukların çok sevdiği çizgi film kahramanı Kral Şakir’in eğlenceli dünyasıyla renklendiriyor.
“Eker Çikolatalı Puding”, “Eker Muzlu Puding”, “Eker Çilekli Yoğurt” ve “Eker Şeftalili Kayısılı Yoğurt” ürünleri artık Kral Şakir’li ambalajları ile çocuklarla buluşuyor. 65g.’lık çocukların çok seveceği sıkma ambalajda satışa sunulan ürünlerde, Kral Şakir karakterleri sayesinde lezzet ve eğlence bir araya geliyor. Çocukların büyük bir keyifle tüketilebileceği, ailelere güven veren ürünler, okul gıdası etiketi almaya uygun sağlıklı atıştırmalıklar olarak dikkat çekiyor. Eker’in Kral Şakir’li ürünleri, tüm büyük marketlerde ve Eker’in online alışveriş sitesi market.eker.com’da bulunabiliyor.
“Kral Şakir: Muhtişim Lezzet Eker’de” reklam filmi yayında
Eker ile Kral Şakir’in bu heyecan verici birlikteliği için bir de reklam filmi hazırlandı. “Kral Şakir: Muhtişim Lezzet Eker’de” başlığını taşıyan reklam filminde Kral Şakir, Fil Necati ve arkadaşlarının taze sütten yapılan, glukoz-fruktoz şurubu ve koruyucu içermeyen lezzetlerin tadını çıkarması, çocukların dikkatini çeken eğlenceli bir dille anlatılıyor. Kral Şakir’in yaratıcısı Varol Yaşaroğlu ve Grafi 2000 ekibi tarafından, popüler bilgi yarışmalarından esinlenerek hazırlanan reklam filmi televizyonlarda ve internette çocuklarla buluşuyor.
Uluslararası çizgi film kanalı Cartoon Network’ün Türkiye’nin en çok izlenen çocuk animasyon dizisi olan Kral Şakir, eylül ayında 5’inci sezonuyla çocuklarla buluşuyor. Türkiye’nin dışında Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da 18 ülkede 8 ayrı lehçeyle yayınlanan çizgi filmde, Kral Şakir ve Fil Necati’nin yeni maceraları çocuklar tarafından merakla izleniyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)