İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından, Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında düzenlenen “Çocuklarla ve Çocuklar İçin Kapsayıcı ve Katılımcı Bir Dünya” temalı online seminer dizisinin ilk ayağı “Çocukların Perspektifinden Eşitsizliklerle Mücadele” oturumu çocukların katılımıyla gerçekleştirildi. İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA) ve İstanbul İsveç Başkonsolosluğu’nun işbirliğiyle gerçekleştirilen seminerde söz çocuklardaydı
İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi tarafından, Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında düzenlenen “Çocuklarla ve Çocuklar İçin Kapsayıcı ve Katılımcı Bir Dünya” temalı online seminer dizisinin ilk ayağında Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin dört temel ilkesinden biri olan “ayrım gözetmeme” ilkesi ele alındı.
Moderatörlüğünü İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi’nden Gözde Durmuş’un yürüttüğü panelde açılış konuşmasını İstanbul İsveç Başkonsolosluğu’ndan Peter Ericson ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama Ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci yaptı. Prof. Dr. Uyan Semerci, “Bugün bu etkinliği iki önemli kavram olan ‘kapsayıcılık’ ve ‘katılımcılık’ çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. Pandeminin var olan eşitsizlikleri giderek artırdığı bugünlerde çocukların gözünden yaşanan ayrımcılık ve eşitsizlikleri dinlemek çok kıymetli. Çocuğun üstün yararını ve çocuk haklarını gözeten bir çocuk katılımını çok önemsiyoruz” diyerek sözü çocuklara bıraktı.
Çocuklarla birlikte “eşitsizliklerle” mücadele için “çocuk katılımı”
Çocuklarla birlikte eşitsizliklerle mücadele edebilmek için gerçek bir çocuk katılımının sağlanması şarttır. Yunanistan Çocuk Ombudsmanlığı’ndan 15 yaşındaki Angela Korkovelou da konuşmasında Avrupa düzeyinde çocuk hakları ile ilgili katıldığı büyük etkinliklerde ve içinde yer aldığı organizasyonlardaki çocuk katılımına dair deneyimlerini paylaştı. Korkovelou, “Çocuk katılımının sağlanabilmesi adına çocukların kendilerini güvende hissetmeleri ve fikirlerini özgürce ifade edebilecekleri bir platforma sahip olmaları önem taşıyor” dedi.
“Dünyada görmek istediğiniz değişimin kendisi olmalısınız”
Türkiye Girl Up Hareketi’nden 17 yaşındaki Selin Özünaldım, “Bir parçası olduğum He for She Hareketi için çalışırken özellikle ergenlik çağındaki kız çocuklarının özgüvenlerinde büyük bir düşüş gözlemledim. Biz kızlar olarak içimizdeki gücün ve potansiyelin farkına varamayabiliyoruz. Cinsiyetçi önyargılardan korunabilmek için kızlar olarak birbirimize destek olmalıyız” şeklinde konuştu. Girl Up Hareketi’ni Türkiye’ye getirerek liseler arasında yaygınlaşması için çalışan Selin, “Türkiye Girl Up, kızların kendi liderlik becerilerini keşfedebilecekleri ve kendi tutkularının peşinden koşabilecekleri bir platform yaratmak amacıyla var. Toplumsal cinsiyet eşitliğinden politikaya, iklim krizinden sanat ve spora kadar birçok farklı alanda verilen kapsamlı eğitimlerle kızların daha iyi bir geleceğe sahip olabilmesi hedefleniyor” dedi. Konuşmasına Gandhi’nin “Dünyada görmek istediğiniz değişimin kendisi olmalısınız” sözüyle devam eden Selin, “Eğer toplumda bir değişim, ilerleme yaratmak istiyorsak herkesin desteğine ihtiyacımız var. Değişim adına atılan hiçbir adım küçük ya da değersiz değildir” dedi.
Kız çocuklarının ev içindeki görev ve sorumlulukları eğitimin önüne geçiyor
Hayata Destek Derneği Şanlıurfa Toplum Merkezi Çocuk Komitesi’nden 15 yaşındaki Sidra Hami, çocukların yaşama ve gelişme hakkı ile eğitim hakkının önemi üzerine yaptığı konuşmasında, kız ve oğlan çocuklarının eşit eğitim hakkına sahip olması gerektiğini vurguladı. Sidra Hami, “Çocukların mutluluğu için ayrımcılığa dur denmesi gerekiyor. Özellikle eğitim konusunda çocuklar arasında çok büyük fırsat eşitsizlikleri yaşanıyor. Biz 4 kardeşiz ancak evimizde bir tane cep telefonu olduğundan sadece bir kişi online eğitim alabiliyor. Maalesef online eğitim için gerekli teknolojik araçlara sahip olamayan binlerce çocuk var” şeklinde konuştu. Sidra, özellikle etrafındaki kız arkadaşlarının ev içindeki görev ve sorumluluklarının da pandemiyle birlikte çok fazla arttığına ve bu nedenle eğitimlerine ara vermek zorunda kaldıklarına dikkat çekti.
Pandemide eğitim materyalleri düzenlenirken özel gereksinimli bireyler düşünülmüyor
Engelli Çocuk Hakları Ağı Çocuk Savunuculuk Grubu’ndan 15 yaşındaki Şevval Koç, “engelli” kavramının yerini “özel gereksinimli birey” kavramının aldığını belirterek, “Özel gereksinimli çocukların bazı düzenlemeler ile derslere ve hayata aktif katılımı kolaylaştırılabilir. Ancak hem yetişkinler hem de çocuklar özel gereksinimli bir bireyle aynı ortamda bulunduğunda onu ötekileştirmeyi tercih edebiliyor. Pandemi döneminde herkes gibi özel gereksinimli bireyler de süreçten olumsuz etkilendi. İhtiyaç duyulan kaynaklara, öğretmenlerin paylaştıkları içeriklere ve canlı derslerde anlatılanlara tam olarak erişemiyoruz. Eğitim kaynakları düzenlenirken maalesef özel gereksinimli bireylerin ihtiyaçları göz önünde bulundurulmuyor ve bu durum bizlerin gelişmesini durma noktasına getirdi” dedi.
Online seminer dizisi bugün düzenlenecek “Pandeminin Çocuklar Arasındaki Eşitsizliklere Etkisi: Türkiye ve İsveç Deneyimi” ile “Çocuklar Arasındaki Farklı Eşitsizliklerle Mücadele Etmek: Sahadan Deneyimler” başlıklı iki oturumla devam edecek.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: VE
Türkiye ve Azerbaycan arasındaki sıcak ilişkiler ekonomiye de yansıyor
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki sıcak ilişkiler ekonomik anlamda da devam ediyor. Türkiye’yi bir merkez olarak belirleyen Azerbaycanlı iş adamı ilaç sektöründe Türkiye’ye yaptığı yatırımlar ile dünyaya açılmayı hedefliyor.
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki siyasi ve askeri dostluk iş hayatına da yansıyor. Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelen Azerbaycanlı işadamı Türkiye’ye 35 milyon dolarlık yatırım ile ilaç firması kurdu. İlaç sektöründe faaliyet gösteren Helba İlaç firmasının Yönetim Kurulu Başkanı Vafadar Hasanov Türkiye’de yaptığı yatırımlar ile dünyaya açılmayı hedefliyor. Türkiye’nin jeopolitik açıdan önemli bir merkez konumunda olduğuna vurgu yapan Hasanaov, yatırım için Türkiye’yi seçmesinde Türkiye’nin yatırımcılara kolaylık sağlamasının etkili olduğunu söyledi.
Türkiye’ye geliş hikayesi ile ilgili konuşan Vafadar Hasanov, “Türkiye’ye 2007 yılında geldim. Türkiye’ye gelmeden önce Azerbaycan’da eczacılıkla ilgili sektörlerde faaliyet gösteriyordum. Azerbaycan’da faaliyet gösterirken Türki Cumhuriyetler ile iş yapmaya başladık. Daha sonra merkezi bir konumda olan Türkiye’ye yatırım yaparak işlerimizi geliştirip ihracat yapmak istedik. İlk olarak Mersin’de daha sonra da İstanbul’da iş yapmaya başladık. Türkiye lojistik açıdan merkezi bir konumda Azerbaycan ve Türkiye çok yakın ilişkiler içinde. Ekonomik ve siyasi alanda dostluğumuz ileri derecede. Türkiye’ye gelirken aynı ülkeden başka bir şehre geliyor gibi hissediyoruz” sözlerini ifade etti.
“Türkiye’de yıllık 5 milyon dolar ihracat yapmayı hedefliyoruz”
İhracata katkı sağlamayı istediklerinden de söz eden Hasanov, “Pandemi döneminde üretim aşamasında ham madde gibi bazı sıkıntılarımız oldu. Bu sıkıntılar aşılamaz sıkıntılar değil. İstanbul’da fabrikamız da açılış aşamasında buradan üretime başlayıp ortalama yıllık 5 milyon dolar civarı ihracat yapmayı hedefliyoruz. Ağırlıklı olarak Kafkasya’da Orta Asya’da ve Balkan ülkeleriyle çalışıyorduk. Türkiye üzerinden bütün dünyaya açılmayı hedefliyoruz. Türkiye’de yaklaşık 250 kişiye istihdam sağlıyoruz” şeklinde konuştu.
“Türkiye yabancı yatırımcılara kolaylık sağlıyor”
Türkiye’de yabancı yatırımcılara kolaylık sağladığından da bahseden Hasanov, “Türkiye’de devlet yabancı yatırımcılara oldukça destek oluyor. Kolaylıklar sağlıyor. Burada yatırım yaparken teşviklerden faydalanıyoruz. Yatırımlar için bankalardan kredi kullanabiliyoruz, zorluk çıkmıyor. Türkiye’de çok tecrübeli kadrolar var, yabancı yatırımcılara kolaylıklar sağlanıyor. Türkiye yatırımlar için uygun bir ülke. Asya ve Avrupa’nın arasında merkezi bir konumda. Türkiye ile ilişkilerimizin daha da gelişmesi için elimizden geleni yapmalıyız. Avrupa Birliği gibi bizimde birlik halinde olmamız gerekiyor, benzeri bir modelle burada birlik olmayı temenni ediyoruz” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Coşkun Karademir ve Buray ile Anadolu ezgilerine yolculuk
Türk Halk Müziği’nin başarılı ismi Coşkun Karademir ve pop müziğin sevilen sesi Buray, İş Sanat’a özel oluşturdukları bir program ile izleyicilerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Covid-19 pandemisi tedbirleri gereği İş Kuleleri Salonu’nda seyircisiz olarak kaydedilen konserin repertuvarında Türk Halk Müziği’nin “Allı Turnam”, “Akşam Olur Karanlığa Kalırsın”, “Emir Dağı” gibi sevilen türküleri yer alıyor. Çelloda Ayhan Beyazdağlı ve Cengiz Yılmaz, gitarda Şeyhmus Fidan, perküsyonda Ömer Arslan ve Ömür Arslan ile basta Hakan Gürbüz’ün ikiliye eşlik ettiği konser 20 Kasım Cuma akşamı 20.30’dan itibaren İş Sanat’ın sosyal medya hesapları ve internet sitesinden sezon sonuna kadar ücretsiz izlenebilecek.
İş Sanat’ın kasım ayındaki diğer etkinlikleri zengin bir seçkiyle dijital platformlar üzerinden izleyicilerle buluşmaya devam edecek. İş Sanat Masal Tiyatrosu’nun sahneleyeceği “Hansel ve Gretel” 22 Kasım’da, “Alaaddin” 29 Kasım’da, W. Shakespeare’in “12. Gece” eserinden bir bölümün seslendirileceği Okuma Tiyatrosu 25 Kasım’da ve Ozan Musluoğlu’nun yeni caz projesi Genedos 24 Kasım’da sanatseverlerle buluşacak. Tüm konser ve dinletiler 20.30’da, çocuk etkinlikleri ise 15.00’te yayında olacak.
Program:
♫ Sakın Cahilin Yanına, Söz-Müzik: Aşık İsmail İpek
♫ Kırtıl Semahı, Söz-Müzik: Geleneksel
♫ Girme Yola Sen, Söz: Şah Hatayi – Müzik: Geleneksel
♫ Salındı Bahçeye Girdi, Söz: Aşık Emrah, Müzik; Arif Sağ
♫ Daha Senden Gayrı Aşık Mı Yoktur, Söz-Müzik: Aşık Ruhsati
♫ Mecnunum Leylamı Gördüm, Söz-Müzik: Aşık Ali İzzet Özkan
♫ Akşam Olur Karanlığa Kalırsın, Geleneksel
♫ Ruhumda Sızı, Söz: Nesimi Çimen – Müzik; Aşık Emrah (Altan Başyurt)
♫ Allı Turnam, Geleneksel
♫ Emir Dağı, Geleneksel
♫ Yaktın Yandırdın Beni, Söz-Müzik: Davut Sulari
İş Sanat’ta Kasım Ayı
20 Kasım 2020 Cuma saat: 20.30
Coşkun Karademir & Buray
22 Kasım 2020 Pazar saat: 15.00
İş Sanat Masal Tiyatrosu “Hansel ve Gretel”
Lerzan Pamir – yönetmen
Aslı Tandoğan – oyuncu
Anıl Altınöz – oyuncu
Mert Aydın – oyuncu
24 Kasım 2020 Salı saat: 20.30
Genedos
Ozan Musluoğlu – kontrbas
Serdar Barçın – saksafon ve flüt
Eylül Ergül – piyano ve vokal
Çağla Karaali – davul ve vokal
25 Kasım 2020 saat: 20.30
Okuma Tiyatrosu “12. Gece”
29 Kasım 2020 saat: 15.00
İş Sanat Masal Tiyatrosu “Alaaddin”
Lerzan Pamir – yönetmen
Aslı Tandoğan – oyuncu
Anıl Altınöz – oyuncu
Mert Aydın – oyuncu
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Siyah lateks ve kumaş maskeler kesinlikle koruyucu değil!
Pandemi başladığı günden bugüne hangi maskelerin koruyucu olduğu, kullanım süreleri, hangilerinin kullanılması ve kullanılmaması gerektiği konusu gündemde yerini koruyor. Tekstil firmalarının ürettiği, yıkanarak 20 kez kullanılabileceğini iddia ettiği kumaş ve siyah lateks maskelerin kesinlikle koruyucu olmadığını belirten uzmanlar, Sağlık Bakanlığı tarafından marka ve barkod onaylı cerrahi maskelerin kullanılmasını tavsiye ediyor. Uzmanlar, maskelerin baş ağrısı, mide bulantısı ve kusma gibi rahatsızlıklara yol açma ihtimalinin de oldukça düşük olduğunu ifade ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Songül Özer, Covid-19’a karşı hangi maskelerin kullanılabileceği, hangilerinin koruyucu özelliğinin olmadığı ve ideal kullanım süreleri ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.
Maksimum kullanım süresi 4 saat olmalı
Dr. Songül Özer, “Maskenin uzun süre takılmasının kişide her hangi bir hastalığa veya belirtiye yol açtığını söyleyemeyiz” diyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Uzmanlar olarak bizler de çok fazla sayıda ve uzun süre maske kullandık. Pandeminin başladığı zamandan bu yana aylardır herkese cerrahi maske öneriyoruz ancak biz uzmanlar N-95 ve N-99 tipi kullanıyoruz ve o maskelerin içine hava girmesi çok zor, kullanan kişiler solunum yetersizliği hissettiği için de uzun süre kullanılamıyor. Cerrahi maskelerin standart kullanım sürelerini açıklamıştık. Altta yatan bir hastalığı yoksa sağlıklı bir insan, 4 saat boyunca maske ile rahatlıkla nefes alabilir. Zaten gözenekleri olduğu için kenarları kapalı bile olsa burun ve ağıza hava girişi sıfır değil. Cerrahi maskeler dışarıdan içeriye girişi engellemez, içeriden yani takan kişiden dışarı çıkmasını engeller. Cerrahi maskenin 4 saatten fazla süre ile takılmasını önermiyoruz. Ancak önermememizin nedeni kişiye zarar vermesi değil, maskenin koruyucu özelliğinin bitmesidir. O gözenekler tıkanabilir, hele ki kişi de mikroorganizma varsa daha çabuk tıkanır ve asıl görevini yapamaz duruma gelir. Artık bulaştırıcılığı engelleyememeye başlar. Bu nedenle değiştirilmesini öneriyoruz.”
Herkes maske takmalı
Normal şartlarda aslında hasta olan kişinin cerrahi maske takması gerektiğini belirten Özer, “Ancak biz bu pandemide kimin hasta olduğunu bilemediğimiz için herkes takmalı diyoruz.Her ne kadar vaka olarak kabul edilmese de asemptomatik yani belirtisiz taşıyıcıların bulaştırıcı olduğunu bildiğimiz için onlara ‘Belirti göstermeyebilirsin ama sende Covid pozitif olabilir, o yüzden maske tak’ diyoruz. Bir yanlış anlaşılma var. Hem hasta olanlar takmalı, dışarıya çıkışı engelliyor diyoruz ama öte yandan ‘Ben hasta değilim neden takmalıyım’ diye düşünenler de var. O kişilere de asemptomatik olabileceklerini söylüyoruz” diye konuştu.
Bulantı ve kusmaya yol açma ihtimali zayıf
Maskelerin bulantı ve kusmaya neden olabileceğine ihtimal vermediğini söyleyen Özer, “Böyle bir vaka olduğu söylendi ama bulantı ve kusma olduysa da o maskeden dolayı olmamıştır. İçerisinde ne kadar zehirli madde olursa olsun bulantı, kusma ve baş ağrısı gibi sorunlara yol açması çok zayıf ihtimallerdir” ifadelerini kullandı.
Maske bir aksesuar değil, tıbbi bir üründür
“Piyasada elek gibi çok ince olan maskeler var” uyarısında bulunan Dr. Songül Özer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Maske ışığa doğru tutulduğunda arkası çok net bir şekilde görülebiliyorsa koruyuculuğu olmadığını anlayabiliriz. Bazı maskeler gerçekten kalın, insanlar onların 3 katlı olduğuna inanabiliyor. Üfleme testi de yapılabilir. Üflendiğinde nefesin dışarıya çıkmaması gerekiyor ya da en azından çok az çıkıyor olmalı. Ocak ayından bu yana kumaş maskelere karşı olduğumuzu hep dile getiriyoruz. Bu maskeler için yıkanabilir, kurulanabilir ve ütülenebilir deniyor ama kesinlikle biz bunlara karşıyız. Bütün tekstil firmaları farklı desenli, kıyafetlerle uyumlu bir aksesuar gibi maskeler üretiyor. Üzerlerinde 20 yıkamalık oldukları yazıyor ama kimin neye göre test ettiğini bilmiyoruz. Bir deney sonucu var mı bununla ilgili? Sadece sözel bir şekilde söyleniyor ve insanlar bu ifadelere inanıyor. Kumaş maskelere olduğu gibi siyah lateks maskeleri de kesinlikle önermiyoruz. Maske tıbbi bir üründür, güzelliği veya çirkinliği bir kenara bırakılmalı.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
HUAWEI X Gentle Monster Eyewear II ve HUAWEI FreeBuds Studio ön satışa sunuldu
Huawei’nin tanıtıldığı günden beri merak uyandıran Bluetooth bağlantılı gözlüğü HUAWEI X Gentle Monster Eyewear II ve yüksek kaliteli kablosuz tam kulaklığı HUAWEI FreeBuds Studio, Huawei Online Mağaza’da ön satışa sunuldu.
Eyewear II, GENTLE MONSTER’ın tasarımlarının cesur ve ilerici bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. Ürün, dışarıya ses sızıntısını tamamen engelleyen akustik gizlilik özelliğine de sahip. Yarı-açık şekilde tasarlanan ultra ince hoparlörler, ses sızıntısını etkili bir şekilde ortadan kaldırırken yüksek tanımlı stereo ses performansı sunuyor. Güncellenen Akıllı Etkileşim işlevi ile Eyewear II, yenilikçi bir akıllı giyilebilir teknoloji deneyimi ile günlük yaşamı da kolaylaştırıyor.
HUAWEI X Gentle Monster Eyewear II, Huawei Online Mağaza üzerinden 4.999 TL tavsiye edilen son kullanıcı fiyatıyla tüketicilere sunuluyor. Huawei Watch GT 2 Pro ile kampanya yapılan üründe tüketiciler iki ürünü birden almak istediklerinde, 7.298 TL yerine 6.899 TL ödüyorlar. 20 Kasım tarihinden sonra gönderileri başlayacak Eyewear II’ye sahip olmak isteyen tüketiciler, vade farksız 6 taksit avantajından da faydalanabiliyorlar. Kullanıcılar, ürünü satın aldıktan sonra siteye yorumlarını yazmaları durumunda kazanacakları hediye çeki ile HUAWEI Band 3e akıllı bilekliğe yalnızca 1 TL fiyat ile sahip olabiliyorlar.
HUAWEI FreeBuds Studio, yüksek çözünürlüklü müziğin zengin ayrıntılarıyla Hi-Fi düzeyinde bir dinleme deneyimi yaratmak için 48 kHz’e kadar geniş frekanslı yüksek çözünürlüklü ses kalitesi sunuyor. Sektör lideri akıllı dinamik aktif gürültü engelleme (ANC), değişen çevresel gürültüye göre değiştirilebilen üç gürültü engelleme modu sağlıyor. İkili bağlantı ile kullanıcılar, karmaşık eşleştirme sürecine gerek duymayan HUAWEI FreeBuds Studio ile kesintisiz bağlantının keyfini çıkarabilir. Geometrik sadelikten ilham alan HUAWEI FreeBuds Studio, şık bir görünüm ve rahat bir kullanım sunuyor. Huawei Band 4 Pro ile birlikte 3.998 TL yerine indirim fırsatıyla 3.499 TL’ye tüketicilere sunuluyor. HUAWEI FreeBuds Studio satın almak isteyen kullanıcılar da vade farksız 6 taksit avantajından faydalanabiliyorlar. Ayrıca kullanıcılar, ürünü satın aldıktan sonra siteye yorumlarını yazmaları durumunda kazanacakları hediye çeki ile HUAWEI Band 3e akıllı bilekliğe yalnızca 1 TL fiyat ile sahip olabiliyorlar.
Kaspersky Threat Intelligence Portal, API entegrasyonu ve şüpheli nesneleri kontrol etme yeteneği sunuyor
Şirketin tehditlerle ilgili tüm eyleme dönüştürülebilir içgörülerini bir araya getiren Kaspersky Threat Intelligence Portal’a ücretsiz erişim, topluluk erişimi aracılığıyla kayıtlı kullanıcılar için yeni ayrıcalıklı özellikler sunuyor. Kaspersky Cloud Sandbox kullanımı için uygulamaları API aracılığıyla bu hizmete bağlayabilmek ve bir dosyanın veya URL’nin davranışına ilişkin sınırlı sayıda tam rapor alabilmek, sağlanan ayrıcalıklar arasında yer alıyor. Ayrıca servisin gizliliğini güçlendirmek için, sonuçların başkaları tarafından görülemeyeceği şekilde dosya denetimine olanak veren özel bir gönderim modu da eklendi.
Kaspersky’nin kuruluşlar içindeki BT güvenliğinin durumuna ilişkin son araştırması, Tehdit İstihbaratının (TI) bir veri ihlaline yanıt olarak yapılan ana yatırımlar arasında olduğunu ortaya çıkardı. Bu sonuç işletmelerin %41’i, KOBİ’lerin %39’u için geçerli. Ancak ticari TI tekliflerinin yüksek maliyetleri, benimsenmelerinin önünde bir engel teşkil ediyor. Kaspersky, bu engeli aşmaya ve tehdit araştırmalarını çok sayıda kuruluşun kullanımına sunmaya yardımcı olmak için Kaspersky Tehdit İstihbarat Portalı’na ücretsiz erişim sağlamak üzere yeni işlevler geliştirmeye devam ediyor.
Topluluk üyeleri için premium özellikler
Kullanıcılar kaydolduktan sonra, tehdit istihbarat hizmetini özel projeler ve çözümlerle birbirine bağlamalarına izin veren özel bir API alıyor. Bu sayede kurumlar, web hizmetini ziyaret etmeden kendi uygulamaları aracılığıyla Kaspersky Threat Intelligence Portal’dan dosyalar, hash verileri, IP adresleri ve URL’ler hakkında kolayca bilgi gönderip alabiliyorlar. Bu, şüpheli nesnelerin kontrolü için otomatize istekleri kolaylaştırıyor.
Tüm kayıtlı kullanıcılar, gelişmiş kaçınma önleme tekniklerini içeren Kaspersky Cloud Sandbox içinde sınırlı sayıda şüpheli dosya ve URL çalıştırabiliyor. Böylece yalnızca riskli nesneler hakkında nihai kararı ve temel bilgileri almakla kalmayıp, aynı zamanda tüm dosyanın etkinlikleri ve indirmeler, JavaScript, Adobe Flash yürütme vb. gibi belirli bir web sayfasında meydana gelen olaylar hakkında ayrıntılı bir rapor alabiliyor. Topluluk erişimi, ilgilenen herkes için ücretsiz olarak sunuluyor.
Tehditlerle ilgili daha fazla gizlilik ve ayrıntılı bilgi
Bu güncelleme ile Kaspersky Threat Intelligence Portal özel bir gönderim modu da sunuyor. Bu mod paylaşılan örneklerin analiz sonuçlarının Kaspersky dışında veya diğer topluluk üyeleri dışında kimseye ulaşmamasını sağlıyor. Böylece hizmet katı gizlilik politikalarına sahip kuruluşlar için işlevsel hale geliyor. Topluluk üyeleri aramalarının tam geçmişine (hem özel hem de genel) ulaşabilirken, diğerleri yalnızca genel istekler listesine ulaşabiliyor.
Gönderilen dosyalar hakkında daha ayrıntılı bilgi için, Kaspersky Threat Intelligence Portal’a ücretsiz erişim artık statik analiz gerçekleştirebiliyor. Böylece Portable Executable (PE) dosya yapısı ve ayıklanmış dizeler hakkında veri sağlıyor. PE formatı, Windows’ta çalışan dosyalarla ilgili ve işletim sisteminin kodlarını nasıl yürütmesi gerektiğine dair bilgiler içeriyor. Analizin sonuçlarına dayanarak, güvenlik araştırmacıları nesnenin işlevselliğini belirleyebiliyor ve tipik olmayan yapılara sahip olduğu sürece, kötü amaçlı yazılım önceden bilinmese bile zararlı potansiyelini ortaya çıkarabiliyor. Sonuçlar ayrıca uzlaşma göstergeleri, algılama ve kural oluşturma için de kullanılabiliyor.
Kötü amaçlı yazılım korumalı alanı, sezgisel analiz, emülasyon ve itibar hizmetlerine ek olarak, Kaspersky Threat Intelligence Portal’a ücretsiz erişim artık davranış algılama teknolojilerinden de yararlanıyor. Böylece algılama oranlarını artarak gelişmiş tehditleri ve APT’leri belirlemeye yardımcı oluyor.
Kaspersky Siber Güvenlik Hizmetleri Kıdemli Ürün Pazarlama Müdürü Artem Karasev, “Bir olaya yanıt vermek için geçen süre, BT güvenlik ekipleri için temel KPI’lardan biridir. Artan sayıda tehdit nedeniyle kurumların üzerinde baskı arttıkça, yanıt verme hızı daha da önemli hale geldi. Bu zor zamanda siber güvenlik topluluğuna yardımcı olmak için, TI’yi süreçlere ücretsiz olarak entegre edebilme yeteneklerimizi genişlettik. Böylece rutin görevlerin otomasyonunu sağladık ve olayları ele alırken kendilerine yardımcı olabilecek daha kapsamlı bilgilere erişimi kolaylaştırdık” diyor.
Kullanıcılar, ücretsiz bir hizmetten erişim talep ederek Kaspersky Threat Intelligence Portal’ın ticari lisansına yükseltme yapabiliyor. Bu sürüm, belirli APT aktörlerini, kampanyaları, motivasyonlarını ve taktiklerini, tekniklerini ve prosedürlerini ortaya çıkararak karmaşık olayların araştırılmasına yardımcı oluyor.
Kaspersky hakkında
Kaspersky, 1997 yılında kurulan dünya çapında bir siber güvenlik şirketi. Kaspersky’nin derin tehdit istihbaratı ve güvenlik uzmanlığı, dünya genelindeki işletmeleri, önemli altyapıları, devletleri ve tüketicileri korumak için güvenlik çözümlerini ve hizmetlerini sürekli olarak dönüştürüyor. Şirketin kapsamı güvenlik portföyü, sofistike ve gelişen dijital tehditlerle savaşmak için önde gelen uç nokta korumasını ve bir dizi özel güvenlik çözümünü ve hizmetini içerir. 400 milyondan fazla kullanıcı Kaspersky teknolojileri tarafından korunuyor ve 250.000 kurumsal müşterinin kendileri en önemli varlıklarını korumasına yardımcı oluyoruz.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
PANASONICten Hassas ve Yüksek Performanslı Yangın Algılama Çözümü
Yaşam alanlarımızda karşılaşabileceğimiz en önemli risk ve tehlikelerin başında yangınlar geliyor. Sonuçları göz önüne alındığında özellikle insanların kalabalık şekilde bulunduğu alanlarda gereken önlemlerin titizlikle alınması büyük önem taşıyor. Profesyonel yangın algılama sistemleri ve güvenlik çözümleri ile dünya standardında koruma vadeden Panasonic markasının Aktif Hassas Hava Örneklemeli (Emişli) Yangın Algılama Dedektörü, kalite ve teknolojisi ile üstün güvenlik sunuyor.
Panasonic Aktif Hassas Hava Örneklemeli (Emişli) Yangın Algılama Dedektörü, klasik algılama yöntemlerinin (duman dedektörü, ısı dedektörü, kombine dedektör vb.) yeterli olmadığı ve dumanın zamanında algılanmasında zorluk yaşanabileceği durumlarda öne çıkıyor. Fabrika, yüksek tavanlı alışveriş merkezi holleri gibi alanlarda hava örnekleme sistemi kurulumu sayesinde, daha hassas ve yüksek performanslı yangın algılama mümkün hale geliyor. Sistem, hava örnekleme borularına çekilen ortam havasının içindeki partikülleri, lazer ışınları yardımıyla algılayarak alarm veriyor.
Panasonic Aktif Hassas Hava Örneklemeli (Emişli) Yangın Algılama Dedektörleri; özellikle data center, IT ve bilgi işlem odaları, soğuk hava depoları, temiz odalar, tavan yüksekliği yüksek olan hangar, depo, atrium, endüstriyel tesis gibi alanlarda tercih ediliyor.
Aktif hava emişli sistemler, çok hassas hava çekmeli duman algılama sistemi ve çok hassas hava çekmeli duman algılama sistemleri olarak da adlandırılan hava örnekleme sistemlerinin, EN 54-20 Standardı’na ve Türkiye Yangından Korunma Yönetmeliği Uygulama Kılavuzu’na uygun olarak projelendirilmesi gerekiyor. EN 54-20 Standardı’na göre hava örneklemeli dedektörler üç sınıfa ayrılıyor: Sınıf A (Çok Yüksek Hassasiyet), Sınıf B (Yüksek Hassasiyet) ve Sınıf C (Normal Hassasiyet).
Bu sistemin kullanıldığı alanlar, çok geniş hacimlerden meydana geldiğinden yangın sırasında oluşabilecek duman uzun bir süre yoğunlaşamayabiliyor. Bu durumu klasik algılama yöntemleriyle tespit etmek ise geç kalınmasına ve yangının büyümesine sebep olabiliyor. Bunu önlemek için, Sınıf A hassasiyete sahip hava çekmeli duman algılama cihazlarının tercih edilmesi öneriliyor. Bu cihazların genel kullanımlar haricinde, aşağıdaki gibi özel kullanımları da bulunuyor:
Oda içi koruma için asma tavan boşluğunda, Yükseltilmiş döşeme altından kabin içlerinde, Havalandırma kanalı içerisinde, IT odalarına kabinet içlerinde, Kablo tavaları ve tünellerinde.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Hemoroidin ağrısız ve hızlı tedavisi mümkün
Hemoroid hastalığının lazerle tedavisini anlatan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İsmail Özsan, “Yaklaşık 10 dakikalık ağrısız bir işlemin sonunda hastalarımız aynı gün içinde taburcu oluyor ve kısa sürede hemoroid problemleri ortadan kalkıyor” dedi.
Hemoroid hem erkeklerde hem de kadınlarda yaygın karşılaşılan bir hastalık. Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İsmail Özsan, hastaların yaşam konforunu bozanhemoroid hastalığı ve bu hastalığın pratik tedavisi hakkında ilgili bilgi verdi.
Halk arasında basur olarak da isimlendirilen hemoroid hastalığının, anal bölgenin sonunda yer alan genişlemiş damarların sarkmasıyla oluştuğunu belirten Op. Dr. İsmail Özsan,“Bacaklarda oluşan ve varis olarak bilinen damar genişlemesinin makat bölgesinde görülen halidir. Hemoroid hastalığı, iç ve dış hemoroid olarak ikiye ayırılır. Makat bölgesinde yanma, ağrı, kaşıntı, akıntı gibi hislerle ve ele gelen memeler şeklinde kendini gösterir” dedi.
Hemoroid hastalığının bilindiği gibi sadece 50 yaş üstünde değil genç yetişkinlerde de sık görüldüğünü aktaran Dr. Özsan,“Hemoroid aslında, sosyal olarak topluma katkısı olan üretim çağındaki bireylerin karşılaştığı bir hastalıktır. Ayakta çok sık durmak, çok oturmak, kronik kabızlık gibi nedenlerle hemoroid hastalıkları oluşabilmektedir” dedi.
10 DAKİKALIK İŞLEM
Özellikle genç hasta grubunda son yıllarda eski yöntemler yerine hastanın günlük hayata hemen dönebileceği, ağrısız ve hızlı çözümlerin gündeme geldiğinden bahseden Op. Dr. İsmail Özsan lazerle hemoroid tedavisi hakkında şunları söyledi:
“Müdahale etmemiz gereken hasta grubu genç yaş olduğu için, artık eskisi gibi ağrılı,iyileşme süreci daha geç olan ameliyatlı tedavi yöntemlerinden uzak durmaya başladık. Bu dönemde en sık uyguladığımız ameliyat yöntemlerinden bir tanesi lazer kullanılarak yapılan işlemlerdir. Aslında lazer bir hemoroidektomi tekniği değildir. Buradaki damarların özel lazer propları ile yapıştırılarak yukarı doğru çekilmesinin sağlanmasını içeren ve hastaya ağrı vermeden yapılan bir işlemdir. İşlem yaklaşık 5 ila10 dakika sürmektedir. Bağırsak temizliği yapılmasına gerek olmaz. Anestezi gerekmemekte, aynı gün taburcu olan hastamız günlük hayatına hemen dönebilmektedir. Lazerle hemoroid uygulaması sonrasında şişen ve genişleyen damarlar kısa süre içinde küçülerek hastanın şikayetleri ortadan kalkmaktadır.”
HEMOROİD ÖNLENEBİLİR Mİ?
Op. Dr. İsmail Özsan hastaların hemoroid problemleri yaşamaması için yaşam alışkanlıklarında bazı değişiklikler yapabileceğini de belirterek şu önerilerde bulundu:
“Kabızlık hemoroide neden olan unsurlardan bir tanesi. Bu nedenle sindirim sisteminin düzgün çalışmasına yardımcı olmak adına lifli gıdalar tüketilmelidir. Kabızlığın bir nedeni de yeterli su içilmemesidir; bunun için de günlük su tüketimine dikkat edilmelidir. Hareketsiz yaşam birçok hastalığa neden olduğu gibi hemoroid sorunlarına da yol açar. Her gün 30-45 dakikalık düzenli yürüyüş yapılmasını herkese önermekteyiz. Uzun süreler tuvaleti tutmak veya çok uzun süre tuvalette oturur pozisyonunda beklemek de yine hemoroid açısından sakıncalı olabilmektedir.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Babacan: ‘Başta Kavala ve Altan olmak üzere düşünce suçluları serbest bırakılmalı’
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Elazığ ve Bingöl il kongrelerinde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Talimatla içeri atıp, talimatla bırakmak hukuk değildir
“Bu günlerde “hukuk” demeye başladılar. Türkiye bir düşünce suçluları ülkesi durumuna düştü. Bunca hukuksuzluğu kim yaptı? HSK iki gün önce Osman Kavala hakkında AİHM ve Anayasa Mahkemesinde ihlale sebep olanları tespit etmek için yargılandığı mahkemeden kararları istedi. Bakacağız iş nereye gidiyor. Osman Kavala bin günden fazladır cezaevinde. Hukukçu arkadaşlarımıza dosyalarını incelettim. Dosyaların durumu içler acısı, tam bir hukuk garabeti. Osman Kavala’yı, Ahmet Altan’ı ve nice kişiyi ceza evinde tutuyorlar.
Güçlü ekonomi için güçlü hukuk gerektiğini söylemiştik, bizden kopya çektiler.Kopya çeken öğrencinin hali belli oluyor. Yine kopya çekip hepsini serbest bırakırlar diye umut ediyorum. Ama bu bile hukuka uyduklarını göstermez. Talimatla içeri at, talimatla serbest bırak. Hukuk bu değildir.”
Günde en az 30 bin yeni Covid-19 vakası olduğunu tahmin ediyoruz
“Vaka sayısını gizliyorlar. Testler, sayı büyümesin diye öyle kolay yapılamıyor. Böyle bir akıl olamaz. Salgını maalesef kötü yönettiler. Her gün tespit edilen vaka sayısına baktığımızda Türkiye dünyada ilk beşte. Tahminize göre günlük en az 30-40 bin yeni vaka var.
Dünyada, vaka sayısı-hasta sayısı ayrımı yaparak vatandaşını aldatmaya çalışan tek ülke de herhalde Türkiye. Üstelik ülkede medya karartması olduğu için basında da durum açıkça görülmüyor. Oysa vatandaşlarımız yoğun bakımda yer bulmakta güçlük çekiyor, hayatını kaybediyor. Koskoca devletin salgına karşı aldığı tek önlem ‘maske takın’ demek olamaz. Ne gerekiyorsa, ilgili taraflarla istişare ederek yapılmalıdır.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Solunum hekimlerinden sigara içme kısıtlamasına destek ve öneri geldi
Sigarada pandemi yasakları ile birlikte ‘dumansız hayat’ bilinci geliştirilmeli
Solunum Derneği TÜSAD, tütün kontrolünün pandemi nedeniyle daha da önem kazandığını vurguladı. TÜSAD Tütün Kontrolü Çalışma Grubu, pandemi sürecinde getirilen sigara kısıtlamalarının yerinde bir karar olduğunu belirtirken “Yasakların uygulanmasında zorluklar yaşanabilir. Kısıtlamalardan da önemli olan pandemi döneminde ‘dumansız hayat’ bilincinin geliştirilmesi” görüşünü paylaştı.
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Türkiye genelinde Covid-19 vakalarında yaşanan artışın ardından İçişleri Bakanlığı tarafından alınan kararın uygulamasında bazı zorluklar yaşanabileceğine dikkat çekti. Sigara içmek ile Covid-19 arasındaki bağlantının bilimsel olarak kanıtlandığını vurgulayan hekimler, ‘ dumansız hayat’ bilincinin her zamankinden daha çok önem kazandığını belirtti.
TÜSAD Tütün Kontrolü Çalışma Grubu tarafından yapılan değerlendirmede, genelge emirlerini uygulanabilir kılmak, iş birliğini, başarısını artıracak ve gelebilecek tepkileri azaltmak için önerilerde bulunuldu. Bunu bir ulusal uzmanlık derneği olarak yükümlülüğü olarak kabul eden TÜSAD, önerilerini şöyle sıraladı:
SİGARA BU DÖNEMDE DAHA DA ZARARLI
“Pandemi döneminde sigara kullanımının, hem aktif hem pasif içicilere olan olumsuz etkileri nedeniyle Covid-19 hastalığına yakalanma sıklığının ve hastalık şiddetinin fazla olması bilimsel kanıtlıdır. Bu dönemde sağlıklı yaşam önerilerinin başında yer alan ‘dumansız ortam’ vurgusunun daha ön planda olması, Covid-19 riskini azaltmak adına sigarayı bırakmanın büyük ve önemli bir motivasyon unsuru olarak kullanılması uygulamayı güçlendirip başarısını arttıracaktır. Pasif duman maruziyetinde özellikle çocuklar, hamileler, engelliler, kronik hastalığı olan bireyler toplumun korumasına muhtaç olan bir gruptur. Tüm toplumun bu konuda sorumluluğu vardır.”
DUMANLA KİRLENEN MASKE KULLANILMAMALI
“Sigara içerken ya da içtikten sonra maskesini takan kişilerin, maskenin mekanik bariyer etkisine bağlı nefes almasıyla ilgili güçlüğü olabilir. Dumana maruz kalmış maske, kirli maske kullanımı gibi ek sorunlara da yol açabilir.”
DUMANSIZ HAYAT BİLİNÇLİ TERCİH OLMALI
“En önemlisi korona virüsünden korunmak ya da bir başkasını korumak için konfor fedakarlığı yaparak maske takarken, hem kendi hem de çevresinin sağlığına zarar veren sigara kullanımının oluşturduğu tezat vatandaşlarımızın malumudur. Son dönemde maalesef pandemi gölgesinde kalmaya mahkum olan tütün kontrolünün gereği, yine pandemi nedeniyle bir kez daha açığa çıkmıştır. Tüm çabalara rağmen bulaşması kolay, ağır seyretme ve ölüm riski olan Covid-19 pandemisinde, sağlıklı yaşam önerilerinin başında yer alan dumansız hayatın vatandaşlarımızın bilinçli tercihi olmasını diliyoruz.”
UYGULAMA GÜÇLÜKLERİ OLABİLİR
TÜSAD Tütün Kontrolü Çalışma Grubu tarafından yapılan değerlendirmede, pandemi sürecinde böyle bir yasağın getirilmesine neden olan koşullar hatırlatılırken şöyle denildi: “Solunum yoluyla kolayca bulaşabilen koronavirüs salgınının yayılımının önlenmesi için maske kullanımında sürekliliğin sağlanması son derece önem taşıyor. Maske kullanımının tavizsiz devamlığı için hiç takmayanlar veya usüle uygun takmayanların bahane ve gerekçelerinden olan sigara içimini ortadan kaldırması yönüyle güncel uygulama çok isabetlidir ve desteklenmelidir. Ancak yasaklamaların geneli (tüm açık alanları) kapsamaması nedeniyle özellikle büyük şehirlerde sigara içmeye yasak alan tanımlaması, birbiriyle iç içe geçmiş alanların varlığı (Örneğin; içinde durak barındıran sokak benzeri alanların durumu ve tanımlanan yasaklı alanlara mesafe uzaklığı) uygulamada güçlüklere neden olabilir.”
Bu arada denetim konusunda da sorunlar yaşanabileceğini belirten hekimler, şu noktaya dikkat çekti: “Denetleme konusunda bir dönem çok aktif görev yapan tütün kontrol birimlerinden devam edebilenlerin kısıtlı sayıda olması, pandemi nedeniyle tütün kontrolü için görevlendirilen çalışanların farklı görevlerde bulunmaları konuya hakim iş gücünü sınırlamaktadır. Bu konuda destek olması planlanan kolluk kuvvetlerinin tütün kontrolü ve dumansız hava sahası mevzuatı hakkında bilgi ve eğitim sahibi olmaması da genelge emirlerinin hızlı ve etkin uygulanamasına sebep olabilir.”
‘BİLİNÇLİ YANLIŞ YORUMLAR’ YAPILABİLİR
Güncel mevzuatın halka doğru bir şekilde açıklanamaması halinde ‘bilinçli yanlış yorumlara’ yapılabileceğine dikkat çeken hekimler, bunu şöyle açıkladı:“Örneğin; bu genelgenin uygulamadaki diğer kapalı alan kısıtlamalarının devamı değil de, alternatifi olarak yorumlanması riski doğabilir. Bu şekilde kafe ve benzeri yerlerin yeni uygulamada sigara tüketiminde sığınma yerleri olması dumansız hava sahasıyla ilgili çok kıymetli çalışma ve sonuçlarını silebilir. Pandemi nedeniyle ticari faaliyetleri zaten sıkıntılı olan bu işletmelerin bu dönemde denetlenmesi ve gerektiğinde ceza uygulanması çok tepki alacağı için tercih edilmeyebilir. Bu denetimlere yeterli ekip ve zaman ayrılamaması da diğer bir sorun.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)