Aylık arşivler: Kasım 2020

Yavru Vatanın Yerli Solunum Cihazı MÜSİAD Expo’da

Yakın Doğu Üniversitesi İnovasyon Merkezi tarafından geliştirilen yoğun bakım solunum cihazı, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından TÜYAP İstanbul Fuar ve Kongre Merkezi’nde, 18-21 Kasım 2020’de düzenlenecek “MÜSİAD Expo 2020” fuarında ilk kez sergilenecek.
Yazılım, donanım ve tasarımı tamamen Yakın Doğu Üniversitesi bünyesinde yapılan solunum cihazı, 6 aylık bir araştırma geliştirme süreci sonunda kullanıma hazır hale getirildi. Bütün dünyada COVID-19 pandemisinin ikinci dalgasının yaşandığı bu günlerde, ülkelerin sahip olduğu yoğun bakım kapasiteleri, salgın nedeniyle gerçekleşen can kayıplarını azaltmak için hayati önem taşıyor. Solunum cihazları ise COVID-19’la mücadelede, solunum desteği ihtiyacı olan hastaları hayatta tutabilmek için en önemli ekipman olarak öne çıkıyor.
Yakın Doğu Üniversitesi’nin geliştirdiği tam fonksiyonlu solunum cihazı, hastanelerin yoğun bakım ve acillerinde kullanılmak üzere geliştirildi. Böylece başta KKTC ve Türkiye olmak üzere, talep gelen ülkelerin yoğun bakım kapasitelerini artırmak hedefleniyor.
Prof. Dr. İrfan Suat Günsel: Solunum Cihazının Seri Üretimi 2020 Bitmeden Başlayacak.
Bütün dünyayı etkisi altına olan COVID-19’la mücadelede sahip olunan solunum cihazı sayısının önemine vurgu yapan Yakın Doğu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Suat Günsel, Yakın Doğu Üniversitesi mühendislerince geliştirilip, seri üretime hazır hale getirdikleri solunum cihazının seri üretiminin 2020 bitmeden başlayacağını söyledi. Prof. Dr. Günsel, “Yakın Doğu Üniversitesi ve Girne Üniversitesi bilim insanları ile üniversite hastanelerimizin doktorları, Günsel mühendisleri, inovasyon ekiplerimiz, 3D Laboratuvarı ve mühendislerimiz, salgının başladığı ilk günlerden itibaren yoğun bir çalışma ile COVID-19 salgınıyla mücadelede en ön safta yer almaya devam ediyor” ifadesini kullandı.
Ahmet Çağman: Solunum Cihazı, Simülasyon Testlerini Başarıyla Geçti
Solunum cihazlarının hasta sağlığını doğrudan etkilediğini ve hata payına yer olmadığını belirten Yakın Doğu Üniversitesi İnovasyon ve Bilişim Teknolojileri Merkezi Müdürü Ahmet Çağman, seri üretime hazır hale getirdikleri solunum cihazının, oluşturulan simülasyon ortamında, doktor kontrolünde gerçekleştirilen bütün testleri geçerek başarısını kanıtladığını vurguladı. Geliştirdikleri solunum cihazında son teknolojiyi kullandıklarını söyleyen Çağman, şu an hastanelerde kullanılan solunum cihazlarının başta körük olmak üzere birçok mekanik parçaya sahip olduğunu belirtti. Yakın Doğu Üniversitesi İnovasyon Merkezi tarafından geliştirilen yoğun bakım solunum cihazı ise yazılımla dijital olarak kontrol edilebiliyor, körüksüz ve daha az mekanik parçaya sahip. Solunum cihazı, yeni nesil türbinli özel olarak tasarlanmış bir motor ve özel kontrol yazılımı ile yüksek basınç verimliliği, yüksek akış kapasitesi ve düşük güç tüketimi ile sessiz çalışıyor. Eski nesil ventilatörlere kıyasla daha az hareket eden parçadan oluştuğu için arızalanma riski daha düşük ve bakım gideri de daha az.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Hürriyet Emlak, Ekim 2020 Emlak Endeksi’ni Açıkladı

Gayrimenkul piyasasının nabzını tutan Hürriyet Emlak Ekim 2020 Emlak Endeksi’ni açıkladı. Verilere göre; bir yıllık sürede satılık konut fiyatlarının en çok artış gösterdiği illerin başında Gaziantep (%63,19), Antalya (%46,15), Eskişehir (%43,30) Çorum (%36,43) ve Sakarya (%36,07) geldi. Son 1 yıl içerisinde 5 büyük ilde yaşanan hareketlilik de gözlerden kaçmadı.
15 Kasım 2020, İstanbul – Hem emlak arayanlar hem de profesyonel ve bireysel ilan verenlerin hayatını kolaylaştıracak teknoloji çözümleri sunmaya devam eden Hürriyet Emlak’ın ülke genelindeki verilerden oluşturduğu Ekim 2020 Emlak Endeksi verileri açıklandı. Emlak sektörünün geçtiğimiz bir yılda sergilediği performansı masaya yatıran Hürriyet Emlak’ın açıkladığı verilere göre; bir yıllık sürede satılık konut fiyatlarının en çok artış gösterdiği illerin başında Gaziantep (%63,19), Antalya (%46,15), Eskişehir (%43,30) Çorum (%36,43) ve Sakarya (%36,07) geldi.
Türkiye genelinde satılık konut fiyatı en çok artan 5 il Ekim 2019

Ort. m2 Fiyat Ekim 2020

Ort. m2 Fiyat Yıllık Değişim 1. Gaziantep 1.751 TL 2.857 TL %63,19 2. Antalya 2.671 TL 3.904 TL %46,15 3. Eskişehir 1.835 TL 2.630 TL %43,30 4. Çorum 1.466 TL 2.000 TL %36,43 5. Sakarya 1.728 TL 2.351 TL %36,07
Metrekare fiyatlarıyla dikkat çeken illerde ilk sırayı 6.337 TL ile Muğla aldı. Muğla’yı, 5.252 TL ile İstanbul, 4.030 TL ile İzmir ve 3.904 TL ile Antalya izledi.
5 büyük ilde yatırımcısına en çok Antalya kazandırdı
Hürriyet Emlak Endeksi verileri 5 büyük ildeki devam eden hareketliliği de ortaya koydu. 5 büyük il içinde yatırımcısına en çok kazandıran il %46,15 ile Antalya oldu. Antalya’yı, Ankara (%36,05), İstanbul (%28,44), İzmir (%26,01) ve Bursa (%12,31) izledi.
5 büyük ilde satılık konut fiyatları değişim oranları Ekim 2019

Ort. m2 Fiyat Ekim 2020

Ort. m2 Fiyat Yıllık Değişim 1. Antalya 2.671 TL 3.904 TL %46,15 2. Ankara 1.897 TL 2.581 TL %36,05 3. İstanbul 4.809 TL 5.252 TL %28,44 4. İzmir 3.198 TL 4.030 TL %26,01 5. Bursa 2.177 TL 2.445 TL %12,31
Türkiye’nin yükselişe geçen ilçeleri
Emlak fiyatlarında yaşanan yükselişi gösteren endeks verileri, ilçelerdeki satılık konut fiyatlarındaki hareketliliği de ortaya koydu. Türkiye genelinde alıcısına en çok kazandıran ilçelerin başında; İstanbul Sarıyer (%100,04), Ankara Gölbaşı (%93,34), İstanbul Başakşehir (%89,28), İstanbul Avcılar (%86,93) ve Antalya Alanya (%78,27) geldi.
Türkiye genelinde satılık konut fiyatları değişim oranları Ekim 2019

Ort. m2 Fiyat Ekim 2020

Ort. m2 Fiyat Yıllık Değişim 1. İstanbul – Sarıyer 9.438 TL 18.879 TL %100,04 2. Ankara – Gölbaşı 2.382 TL 4.605 TL %93,34 3. İstanbul – Başakşehir 3.590 TL 6.795 TL %89,28 4. İstanbul – Avcılar 1.984 TL 3.709 TL %86,93 5. Antalya – Alanya 2.931 TL 5.225 TL %78,27
İstanbul’da satılık konutlarda Sarıyer’de fiyatlar ikiye katlandı
Hürriyet Emlak, Emlak Endeksi verilerine göre İstanbul satılık konut piyasası son 1 yılda yükselişe geçti. İstanbul satılık konut piyasasında bir yıllık süreçte yaşanan yüzde 100,04’lük yükselişle dikkat çeken Sarıyer’i, Başakşehir (%89,28), Avcılar (%86,93), Beykoz (%76,25) ve Üsküdar (%70,30) izledi.
İstanbul satılık konut fiyatları değişim oranları Ekim 2019

Ort. m2 Fiyat Ekim 2020

Ort. m2 Fiyat Yıllık Değişim 1. Sarıyer 9.438 TL 18.879 TL %100,04 2. Başakşehir 3.590 TL 6.795 TL %89,28 3. Avcılar 1.984 TL 3.709 TL %86,93 4. Beykoz 6.241 TL 11.000 TL %76,25 5. Üsküdar 4.241 TL 7.223 TL %70,30
Ankara’da satılık konutlarda Gölbaşı rekora koşuyor
Ankara, il genelinde yatırımcısına kazandırırken Ankara’nın ilçelerinde de bu süreçte fiyatlar yükselmeye devam etti. Gölbaşı %93,34 ile liste başında yer alırken Gölbaşı’nı, Çankaya (%66,21), Pursaklar (%40,71), Etimesgut (%36,99) ve Sincan (%35,36) takip etti.
Ankara satılık konut fiyatları değişim oranları Ekim 2019

Ort. m2 Fiyat Ekim 2020

Ort. m2 Fiyat Yıllık Değişim 1. Gölbaşı 2.382 TL 4.605 TL %93,34 2. Çankaya 2.500 TL 4.155 TL %66,21 3. Pursaklar 1.604 TL 2.257 TL %40,71 4. Etimesgut 1.961 TL 2.686 TL %36,99 5. Sincan 1.330 TL 1.800 TL %35,36
İzmir’de Narlıdere, satılık konut fiyatlarındaki yükselişle dikkat çekti
İzmir, her dönem olduğu gibi satılık konut piyasasındaki hareketliliğini geçtiğimiz dönemde de korumaya devam etti. Narlıdere’de yer alan konutların bir yıllık süreçte %59,23 oranında artış göstermesi emlak yatırımımın hâlâ en önemli yatırım araçlarından biri olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Narlıdere’yi, Urla (%44,87), Çeşme (%43,74), Balçova (%43,56) ve Gaziemir (%42,04) izledi.
İzmir satılık konut fiyatları değişim oranları Ekim 2019

Ort. m2 Fiyat Ekim 2020

Ort. m2 Fiyat Yıllık Değişim 1. Narlıdere 4.728 TL 7.528 TL %59,23 2. Urla 5.211 TL 7.549 TL %44,87 3. Çeşme 8.199 TL 11.785 TL %43,74 4. Balçova 3.309 TL 4.750 TL %43,56 5. Gaziemir 3.326 TL 4.724 TL %42,04
Bursa’nın Gemlik ilçesinde satılık konut fiyatları iki katına yaklaştı
Bursa’nın Gemlik ilçesinde son 1 yılda satılık konutlarda %41,82 büyüme gerçekleşirken, Gemlik’i Mudanya (%32,11), Nilüfer (%30,94), Osmangazi (%23,02) ve Yıldırım (%20,31) takip etti.
Bursa satılık konut fiyatları değişim oranları Ekim 2019

Ort. m2 Fiyat Ekim 2020

Ort. m2 Fiyat Yıllık Değişim 1. Gemlik 1.742 TL 2.471 TL %41,82 2. Mudanya 2.386 TL 3.152 TL %32,11 3. Nilüfer 2.342 TL 3.067 TL %30,94 4. Osmangazi 2.143 TL 2.636 TL %23,02 5. Yıldırım 1.809 TL 2.176 TL %20,31
Antalya’nın Alanya ilçesinde satılık konuta olan yatırım artıyor
Türkiye’nin son 1 yılda satılık konut fiyatlarında en çok artışın olduğu ikinci il olan Antalya’da ilçe bazında da yükseliş sürüyor. Antalya satılık konut piyasasında bir yıllık süreçte yaşanan %78,27’lik yükselişle dikkat çeken Alanya’yı, Döşemealtı (%71,80), Konyaaltı (%63,25), Kepez (%55,39) ve Muratpaşa (%48,71) izledi.
Antalya satılık konut fiyatları değişim oranları Ekim 2019

Ort. m2 Fiyat Ekim 2020

Ort. m2 Fiyat Yıllık Değişim 1. Alanya 2.931 TL 5.225 TL %78,27 2. Döşemealtı 2.108 TL 3.622 TL %71,80 3. Konyaaltı 3.560 TL 5.812 TL %63,25 4. Kepez 1.736 TL 2.698 TL %55,39 5. Muratpaşa 2.660 TL 3.956 TL %48,71
Muğla, Aydın ve Balıkesir’de son 1 yılda ilan sayılarında dev artış yaşandı
İlan sayıları baz alındığında ise, Muğla (%137,34), Aydın (%78) ve Balıkesir’de (%65,78) satılık konut ilanları artış gösterirken İstanbul (-%19,63) ve Ankara’da (-%35,30) düşüş gözlemlendi. Aydın’da %104,75 ile Kuşadası’na talep olurken, ikinci sırada %75,57 oranıyla Didim yer aldı. Balıkesir’de satılık konut ilanları Ayvalık bölgesinde %193,08 oranında artarken, Burhaniye (%186,82), Erdek (%129, 69) ve Edremit (%70,73) de talebin yüksek olduğu bölgeler arasında yer aldı. Talebin yüksek olduğu Muğla’da ise Datça (%288,23), Bodrum (%181,62), Dalaman (%114,05) ve Marmaris’te (%106,48) ilan sayılarındaki artış dikkat çekti.
Hürriyet Emlak Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Ticari İşlerden Sorumlu Eş Genel Müdürü Zeynep Tandoğan, Türkiye genelinde son 1 yılda satılık konut fiyatlarının yükselişini şu şekilde değerlendirdi: “Hürriyet Emlak Ekim 2020 Endeksi, geçtiğimiz aylarda olduğu gibi Gaziantep, Antalya, Eskişehir, Çorum ve Sakarya illerinin yükseliş ivmesini koruduğunu gösteriyor. İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa ve Antalya olmak üzere 5 büyük ilimizdeki yükselişi de son 1 yıllık değerlendirmeye baktığımızda görebiliyoruz. Türkiye genelinde ilçe bazına baktığımızda ise İstanbul’un yoğunlukta olduğunu söyleyebiliriz. İstanbul ilk 5 sıralamayı, Ankara ve Antalya ile paylaşıyor. Son birkaç ayın emlak endekslerine baktığımızda Türkiye genelinde büyük şehirlerden Marmara’nın güneyi ve Ege bölgesine doğru bir yönelmenin olduğunu görüyoruz. Önceki endeks verilerinde olduğu gibi Balıkesir, Aydın ve Muğla, Türkiye talebin en yoğun olduğu illerin başında geliyor.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

​KFC Türkiye’den İstanbul’da 3 Yeni Restoran

İŞ Gıda çatısı altında hizmet veren KFC Türkiye, pandemi döneminde açtığı 3 restoranıyla büyümesini sürdürüyor. KFC, İstanbul’da Rüzgarlıbahçe’de, Kurtköy Lens’te ve İsfanbul’da yeni konseptiyle kapılarını açtığı 3 restoranıyla tavuk severlerle buluşuyor.
Türkiye’yi parmak ısırtan lezzetleriyle buluşturan KFC, pandemi döneminde 3 restoranını hizmete açtı. Pandemi önlemleri alınarak tasarlanan yeni konseptiyle dikkat çeken yeni restoranlar, İstanbul’un üç ayrı noktasında 11 baharatlı gizli tariften vazgeçmeyen, gerçek tavuk severlerle buluştu. Rüzgarlıbahçe, Kurtköy Lens ve İsfanbul’da kapılarını açan KFC, yeni restoranlarla büyümesini sürdürecek.
KFC Hakkında:
Yum! Brands markası olan KFC, başarılarla dolu uzun tarihi ve yenilikçi yaklaşımıyla dünya çapında bir tavuk restoranı zinciridir. KFC’nin hikayesi 80 yıl önce Albay Harland Sanders’ın 11 baharatlı gizli tarif ve kendine özgü pişirme tekniğini geliştirmesiyle başladı. KFC, bugün hala kurucusunun miras bıraktığı parmak ısırtan lezzetini koruyor; ilk günkü tarif ve pişirme yöntemiyle hazırlanan benzersiz tavuklarını dünyanın 135 ülkesinde ve 23 binden fazla noktada, her gün milyonlarca tavuk severle buluşturuyor.
Türkiye’deki ilk restoranını 1989 yılında açan KFC, İŞ Gıda A.Ş. bünyesinde faaliyet gösteriyor. 30 ilde, 3000’e yakın çalışanıyla 140’tan fazla restoranda hizmet veren KFC Türkiye, misafirlerini parmak ısırtan lezzetlerle buluşturuyor ve her geçen gün büyümeye devam ediyor.
KFC’nin parmak ısırtan lezzetinin sırrı yerli üretim tavukların 11 baharatlı gizli tarif ile mutfağındaki usta şefler tarafından günlük olarak hazırlanmasıdır. KFC bu özelliğiyle klasik fast-food zincirlerinden tamamen ayrılıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Yayla üstün lezzetli ürünlerini MÜSİAD EXPO 2020’de sergileyecek

Pandemi döneminde yapılan en büyük etkinlik olma özelliğini taşıyan MÜSİAD EXPO 2020 için geri sayım başladı. 18- 21 Kasım 2020 tarihleri arasında TÜYAP’ta gerçekleşecek fuar, Covid-19 tedbirleri eşliğinde düzenlenecek. Gıda ve bakliyat sektörünün yenilikçi isimlerinden Yayla Agro, MÜSİAD EXPO 2020’ye zengin ürün gamı ile katılacak.
Ticaretin kalbi, 18-21 Kasım 2020 tarihleri arasında TÜYAP İstanbul Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan MÜSİAD EXPO 2020’de atacak. Gıdadan sağlığa, makineden mobilyaya, lojistikten enerjiye birçok farklı sektörden katılımcıyı ağırlayacak olan fuarda düzenlenecek organizasyonlar, paneller ve ikili iş görüşmeleri firmaların ticari ağlarının genişlemesini sağlayacak.
Gıda ve bakliyat sektörünün lider firmalarından Yayla Agro; klasik bakliyat ürünleri, gurme ürün serileri ve hemen tüketmeye hazır “Yemek Hazır” ürünleri ile MÜSİAD Expo 2020’de yerini alacak. Fuarda ayrıca Yayla’nın dünya pazarlarındaki kültür ve lezzet elçisi markası Legurme’nin geniş ürün yelpazesi de tanıtılacak. Yayla, yeni işbirliklerinin kapısını aralamak için önemli fırsatlar sunacak olan fuarda, 3. Salon ve 322B no’lu standında yüksek kalite standartları ile ürettiği ürünlerini fuar katılımcılarının beğenisine sunacak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Rektör Hotar’dan doğru iletişim ve empati çağrısı

Türkiye genelinde yarın düzenlenecek Engelli Kamu Personel Seçme Sınavı’nın (E-KPSS) sorunsuz tamamlanması için İzmir’de bütün önlemlerin alındığını kaydeden Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, sınav görevlilerinin adaylarla doğru iletişim kurmaları için DEÜ Eğitim Fakültesi tarafından hazırlanan bilgi notlarını, www.deu.edu.tr internet üzerinden paylaştıklarını açıkladı. Rektör Hotar, sınav görevlilerinin bu çalışmayı, empati kurarak okumalarının insani ve hukuki sorumluluklar açısından önemli olduğunu söyledi.
 
Öğrenci, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından Türkiye genelinde 15 Kasım 2020 tarihinde düzenlenecek olan Engelli Kamu Personel Seçme Sınavı (E-KPSS) öncesi; kritik bir çalışmaya imza atan Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörlüğü, adaylarla doğru iletişim kurma yöntemlerine yönelik hazırlanan bilgi notlarını kurumun internet sayfası üzerinden yayınladı.
İzmir genelinde 80 binada gerçekleştirilecek ve 4 bin adayın katılmasının beklendiği sınavda, engel durumuna göre kişilere nasıl davranılması gerektiğinin aktarıldığı bu çalışma ile hem adayların hem de sınav görevlilerinin yaşayacağı olası sorunların önüne geçilmesi hedefleniyor. DEÜ Eğitim Fakültesi’ndeki öğretim üyeleri tarafından; Engelsiz Dokuz Eylül Koordinatörlüğü’nün desteği ile oluşturulan bilgi notlarının bireysel empati kanallarının geliştirilmesine de katkı sağlayacağını ifade eden DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, bunun insani ve hukuki sorumlulukların anlaşılması açısından da önemli olduğunu vurguladı.
İzmir KPSS Koordinasyon Kurulu olarak geçtiğimiz günlerde yaptıkları toplantıda son kontrolleri gerçekleştirdiklerini hatırlatan Rektör Hotar, “Devletimizin farklı kurumlarında görev alacak vatandaşlarımızın girdiği E-KPSS öncesi hem üniversite hem de kurul olarak, bütün hazırlıklarımızı tamamladık; bir sorun yaşanmaması adına önlemlerimizi aldık. Kamu hizmetlerinde çalışacak bireylerin bu görevlere adil ve eşit şekilde ulaşabilmeleri adına gerçekleştirilen bütün sınavlar, toplum hayatı açısından da büyük önem taşıyor. Bu nedenle kamusal sorumlulukları bulunan üniversite olarak, bizler de, engelli adaylarımızın sınav stresi ve sıkıntısı yaşamamalarını istedik. Böylece alanında uzman hocalarımızdan oluşan ve ilgili birimlerimizden gelen mensuplarımızın katkılarıyla bir komisyon oluşturduk. Burada yapılan değerlendirmeler neticesinde sınav görevlilerinin engelli adaylarla doğru iletişim kurma ve empati oluşturma noktasında referans alacakları bilgilerin bir araya getirildiği bir çalışma hazırladık” dedi.
 
BİLGİLER İNTERNETTE
Titizlikle yürütülen bu çalışmayı üniversitenin resmi internet sitesi üzerinden yayınladıklarını açıklayan Rektör Hotar, “Öncelikle sınava katılacak adaylarımızın engel durumlarına göre bir planlama yapıldı. Buna göre; görme ve işitme engeli olan; dil ve konuşma bozukluğu veya fiziksel engeli bulunan ya da yaygın gelişimsel bozukluğu ve özel öğrenme güçlüğü olan adaylar için sistematik bir ihtiyaç tablosu oluşturuldu. Bu tespitlere göre de sınav görevlilerine nasıl davranmaları gerektiğine ilişkin bilimsel tavsiyeler şekillendirildi. Böylece bu çalışma meydana getirildi” ifadesinde bulundu. Küresel salgın nedeniyle bu bilgilerin en hızlı şekilde iletilmesini sağlamak amacıyla internet mecrasını kullandıkları bilgisini veren Rektör Hotar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sınava katılacak bütün görevlilerin bu çalışmayı okumalarını özellikle arzuluyoruz. Bu paylaşımın önümüzdeki dönemde, sınav ölçme ve değerlendirme yöntemleri ile sınav uygulama usul ve esaslarına ilişkin hazırlayacağımız akademik çalışmalara yön verecek. Bunları da ilgili kişi ve kurumlarla paylaşacağız. Adaylarımıza sınavlarında başarılar; görevlilerimize de kolaylıklar diliyoruz”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Ali Babacan Sakarya’da: ‘Gözünüz arkada kalmasın, biz daha iyi yönetiriz’

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Sakarya İl Kongresi’nde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Ortadan kaybolmakla sorumluluktan kurtulamazsınız
İki senedir hazinenin başında olup sonra bir küçük mesajla ortadan kaybolmak diye bir şey olur mu? Bu nasıl bir sorumsuzluktur? Ortadan kaybolmakla kurtulamazsınız. Bu milletin ödediği bedel, birilerinin ortadan kaybolmasıyla kalkmıyor. Bu millet size ülkenin tapusunu vermedi. Yaptığınız her işlemin, imzaladığınız her evrakın sorumluluğunu taşıyorsunuz. Birilerini gözden kaçırarak topluma olan biteni unutturamazsınız.
Bizden kopya çekmişler ama eksik
Dün Sayın Erdoğan, partisinin genel başkanı şapkası başındayken, “hukuk devleti ilkesi”ni hatırlattı. Adeta bizim açıklamalarımızdan kopya çekmişler. Sanki hukuku çiğneyen kendileri değil! Kopyayı da eksik çekmişler. Bizim asıl nüshamızda hukuksuzluğu kimin yaptığı açıkça yazıyordu, o kısmını söylemiyorlar. Hukuk gerekiyor ama hukuku katleden kim?
Kimlerin vergi borcunu sildiniz?
Haydi, hukuka uymaya, şeffaflığa başlayın: İhale mevzuatını değiştirin. İhaleleri şeffaf yapın. 180-190 defa bir kanun değişir mi? Üstelik bir istisna maddesiyle büyük projeleri yapılıyor. Serbest yarışma yok. Kimlerin vergi borçlarını niye sildiniz? Açıklayın şeffafça. Varlık Fonu‘nu neden kurdunuz, oraya hangi şirketleri kattınız? Neden denetimsiz bıraktınız? Niçin bu fonu 63 Milyar TL borca batırdınız?
Gözünüz arkada kalmasın, biz daha iyi yönetiriz
Daha dün Cumhurbaşkanı, kendi partisinin kaderi ile ülkenin kaderinin aynı olduğunu söyledi. Bu nasıl bir anlayıştır? Bu ülke sizden de sizin partinizden de büyüktür. Bu milletin nice çalışkan, fedakar evlatları var. Bu milletin liyakat sahibi nice gençleri var. Dürüst ve işini bilen nice insanımız var. Sizden de partinizden de daha iyi yönetirler bu ülkeyi! Hiç merak etmeyin, gözünüz arkada kalmasın. Bu halk emaneti bize teslim etsin, ülkenin kaderinin bu olmadığını görün. “Biz batacaksak bu ülke de batsın” diyerek, bu milleti tehdit ederek bir yere varamazsınız.
Vatandaşlarımızın kazanılmış haklarına kimse göz dikemez
Kimseyi geçmişin karanlık günleriyle, karanlık güçleriyle korkutmaya çalışmasınlar. DEVA Partisi, ifade özgürlüğünün de inanç özgürlüğünün de teminatıdır. DEVA Partisi, hakların pazarlığını kimseyle yapmaz Vatandaşlarımızın kazanılmış hakkına kimse göz dikemez!
Biz geçmişin karanlık günlerini tarihin çöp sepetine attık. Geçmişin zulmünü geçmişe gömdük. Mazlumken zalim olmadık. Adaletten, haktan, hukuktan şaşmadık. Kimsenin kendisini öz vatanında garip, öz yurdunda parya hissetmesine de müsaade etmeyeceğiz.
SAKARYA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

İmar Barışı;’ Depreme dayanıklılık önkoşulu’ gözetilerek güncellenmeli

İmar Barışı uygulamasının revize edilmesi gerektiğini belirten Araştırmacı Yazar Yüksek Mimar Hüseyin Demir, ’Depreme dayanıklı yapıların iptal edilen yapı kayıt belgeleri geri verilmeli ve elde edilen gelir depreme dayanıksız binaların dönüşümü için kullanılmalıdır’ dedi. 
Araştırmacı Yazar Yüksek Mimar Hüseyin Demir, ’Depreme dayanıklı binalarının yıkılmasının yerine imar barışı yasasında yapılacak, basit bir yasal düzenleme ile depreme dayanıklı olması kaydı esas alınarak imar barışının Milat’ı 2017 yerine 2019 olarak güncellenmesinin mağduriyetlerin giderilmesine çözüm olacaktır ‘dedi 
 
İmar Barışında Milat; ’Depreme dayanıklı olması kaydı ile 2017 yerine 2019 olarak’ güncellenmelidir.
Araştırmacı Yazar Yüksek Mimar Hüseyin Demir, ‘Elâzığ depremi daha sonra İzmir depremi, bizlere acı gerçeği bir daha gösterdi. Türkiye’nin her il ve ilçesinde her an bir deprem olma ihtimali olduğunu bildiğimize göre, tüm yapıların olası depremlere karşı dayanıklı hale gelmesi için ne gerekiyorsa yapılması gerekmektedir. İstanbul İstatistik Ofisi, ‘İstanbul’un deprem raporu’ verilerine göre İstanbul’da yaşanabilecek 7,5 büyüklüğündeki bir depreme hazırlıksız yakalanırsa 48 bin bina yıkılacak ya da ağır hasar görecek. 194 bin bina orta ve üstü hasar alacağı belirtilirken yaşanacak ekonomik kaybın ise, en az 120 milyar lira olacağı tahmin edilmektedir ’dedi
Yüksek Mimar Demir, ‘Bu veriler ışığında, Türkiye’nin tamamı göz önüne alındığında depreme dayanıksız binaların, depreme dayanıklı hale getirilmesi için gerekli  maddi gereksinimin boyutları ortada iken imar barışında gerekli olan en önemli hususun, depreme dayanıklılık kriteri olması gerekirken maalesef bu gözetilmediği gibi depreme dayanıklı olduğu halde Türkiye genelinde müracaatlarını  yapan, yapı kayıt belgelerini alıp ödemelerini gerçekleştiren yüz binlerce kişinin belgeleri ‘Yasal düzenlemeden sonra yapıldığı’ iddiasıyla ‘Yapı Kayıt Belgeleri’ iptal edilerek yüz binlerce yapının elektrik ve suyu kesildi ve vatandaşın düştüğü zor duruma bir çözüm bulunamadı. İmar barışı yasasında yapılacak basit bir yasal düzenleme ile Depreme dayanıklı olması kaydı ile imar barışının Milat’ı 2017 yerine 2019 olarak güncellenmesinin çözüm olacağını ve başvurularda elde edilecek gelir ile depreme dayanıksız binaların depreme dayanıklı hale gelmesi için büyük destek sağlanmasının yanında; toplumsal fayda, ekonomik yarar ve yaşanan mağduriyetlerin çözümü açısından, yasal düzenlemenin bir an önce yapılmasının ülkenin  menfaatine olacaktır ’dedi.
‘Kırsal kesimde hatalı uydu görüntülerinden dolayı: Haksız şekilde, yapı kayıt belgelerinde iptaller oldu’ 
Araştırmacı Yazar Yüksek Mimar Hüseyin Demir, ’Ülkemizde 1948 yılından günümüze kadar birçok imar affı gerçekleştirildi. Toplumsal yarar olmasından dolayı en son 10 milyon 250 bin kişi başvuruda bulunduğu ve 4 milyon civarı yapı sahibinin de başvuru yapmadığı bilinen imar barışı uygulaması yapıldı. İmar barışında ,esas amaç itibariyle devletin, hukuka aykırı fiili durumu olan ruhsat alınmadan inşa edilen yapılar, iskanı olmayan yapılar, ruhsatı olan fakat sonradan ekleme yapılmış olan yapılar gibi kaçak veya projeye, imar mevzuatlarına uygun olmadan yapılan yapıların hukukileştirmesi, yasalara uygun olmayarak ihdas edilmiş tasarrufları yasalaştırma amacı ile vatandaş ve devletin barışması amaçlanmıştı. 2018 yılında hayata geçirilen uygulama kapsamında, ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapılaşmaya gidilen 7 milyon 436 bin 354 bağımsız bölüm için başvuru yapıldı. Yapı Kayıt Belgesi almak için vatandaşların ödediği toplam miktar ise 24 milyar 745 milyon 968 bin lira ayrıca kat ittifakı için de ayrıca ödeme yapıldı ’dedi
Yüksek Mimar Demir, ’Ne yazık ki, uygulamada yaşanan sıkıntılardan milat olarak 2017 yılının alınması, imar barışı uygulamasının başvuru süresinin uzatılması, yerel siyasetçilerin 2017’den sonra alelacele yapılan binaları seçim gerekçesi ile göz yumması ,denetimlerin yeterince yapılmamasının getirdiğini yanlış anlaşılma neticesinde, bazı noktalarda yapıların barıştan faydalanacağının  teşvik edilmesi, kırsal kesimde Sayıştay raporunda da belirtildiği üzere, özellikle kırsal kesimde, uydu görüntülerinde problem  yaşandığının tespit edilmesine rağmen yaşanan yapı kayıt iptalleri, İstanbul’da 3 ilçenin yapı kayıt belgesinin,  CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından iptal edilmesi gibi bir çok  nedenden ötürü bugün yıkımlar ile karşı karşıya gelen yüzbinlerce yapı kayıt mağduru devlet yetkililerine yaşadıkları mağduriyetlerini anlatmaya  ve çözüm için bir an önce adım atılması için sosyal medya mecralarından seslerini duyurmaya çalıştıklarını görmekteyiz ’dedi
‘Yüzbinlerce yapı kayıt mağdurunun sesi duyulmalı! Mağduriyetler giderilmeli!’ 
Sözlerine söyle devam eden Araştırmacı Yazar Yüksek Mimar Hüseyin Demir, ‘Ülkemizin ekonomik koşulları göz önüne alındığında bir ev sahibi olmak için 40 sene çalışılması gerçekliği ve imar barışında hedeflenen vatandaş ile devletin karşı karşıya gelmesine engel olmak, yapıların ekonomiye dahil edilmesi ayrıca imar barışının çıkarıldığı tarihte seçimlerin olması, sürenin uzatılması, denetimlerin yetersiz olması sonucunda yapılaşmaya bazı yerlerde göz yumulması gibi vatandaşın ev hayalini teşvik eden  yönlendirmeler gibi birçok etkenin sonucunda bugün, sayıları yüzbinleri bulan mağdur kitlesi oluşmuştur. Mağdurlar yapı kayıt belgelerini aldıktan sonra numarataj alarak, dask taparak elektrik suyunu bağlatarak ekstra maliyetler ile zor durumuna düşmüş ve yaşanan yapı kayıt iptalleri  ile bu zorluklar maksimum seviyeye ulaşmıştır. İmar barışı yasasında depreme dayanıklı olmak kaydıyla ile yapılacak yeni bir düzenlemenin toplum yararına bir gelişme olacağı gerçekliği göz önüne alınarak bir an önce çözüm için adım atılmasının, mağduriyetleri gidermesi ve ömründe mahkeme görmeyen insanların mahkeme koridorlarında eziyet görmelerinin önüne geçmesi bakımından çok önemli bir gelişme olacağını ’vurguladı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Kızılay İzmir’deki Yardımlarını Sürdüyor

İzmir’i etkileyen depremin ilk dakikalarından bu yana ekipleriyle afetzedelere destek olan Türk Kızılay, depremin üçüncü haftasında da yardım faaliyetlerine devam ederken Türkiye’nin dört bir yanından yapılan bağışları da depremzedelere ulaştırıyor.
Deprem sonrası onlarcasının yıkıldığı, yüzlercesinin ağır hasar gördüğü yapının mağdur ettiği İzmir’deki afetzedeler için farklı alanlarda destek sağlayan Türk Kızılay, aralıksız çalışmaya devam ediyor. Afet uzmanları, gönüllüleri ve şubeleriyle birlikte depremzedelere destek olan Kızılay, yardım malzemeleri, maske ve hijyen malzemeleri, sıcak yemek, barınma malzemeleri ve psiko-sosyal destek sağlıyor. Hayırseverlerin gönderdiği bağışların içerisinden çıkan notlar ise duygu dolu anlar yaşatıyor.
7/24 Beslenme Desteği
Türkiye Afet Müdahale Planı doğrultusunda üstlendiği afetlerde beslenme hizmeti görevini İzmir’de de üst noktada uygulayan Türk Kızılay, depremin ilk gününden itibaren bölgede bulunan ikram araçları ve mobil aşevleriyle 7/24 hizmet veriyor. Şu ana kadar 51 dağıtım noktasında 800 bini aşkın öğün sıcak yemeği depremzedelerin ve alanda çalışan personellerin hizmetine sunan Türk Kızılay, 292 bin 807 adet paketli gıda, 292 bin 807 adet sıcak/soğuk içecek, 413 bin 421 adet suyu da depremzedelere ulaştırdı. İhtiyaç tespiti çalışmaları da yürüten Kızılaycılar, depremin etkilediği civar bölgelerdeki afetzedelere de gıda ve hijyen malzemesi ulaştırıyor.
Hijyen Hizmet Noktaları
İzmir’de yürüttüğü yardım çalışmalarının odağında kovid-19 pandemisini de bulunduran Kızılay, salgın tehdidinin büyümemesi adına da hijyen malzemesi desteğinde bulunuyor. Hazırlanan hijyen malzemeleri çadır çadır dolaşılarak depremzedelere ulaştırılırken, dağıtım periyotlarının dışında gelişen ihtiyaçlar için de kurulan dağıtım noktalarından destek sağlanıyor. İlk andan bu yana 11 bin 681 hijyen seti, 144 bin 460 adet maske, 20 bin 502 kişisel bakım malzemeleri ve 16 bin 192 adet dezenfektan, kolonya ve el sabunu dağıtan Kızılaycılar, ziyaret ettikleri ailelere hijyen malzemelerini ulaştırırken kovid-19 ve sağlık bilgilendirmesi de yapıyor.
Psikososyal Destekle Yardıma Ek Destek
Bölgede aktif 96 uzman ve 275 gönüllü ile yardım faaliyetlerini sürdüren Kızılay, toplamda 1732 uzman ve 5 bin 846 gönüllüsüyle depremzede vatandaşlara hizmet verdi. Deprem ortaya koyduğu ruhsal etkiler için de çalışma yürüten Kızılay, uzman ekibi eşliğinde sunduğu psikososyal destek hizmetiyle de yapılan yardımlara ek destekte bulunuyor. Şu ana kadar toplam 1842 depremzedeye ulaşan Türk Kızılay, gerçekleştirdiği ziyaretler ve kurduğu hizmet çadırında vatandaşların kaygı düzeylerinin düşürülmesini hedefleyerek görüşülen afetzedelere psikolojik ilk yardım uyguluyor.
Depremzedeler için battaniye, yatak ve ısıtıcı gibi 5 bin 303 adet barınma malzemesi de sağlayan Kızılay, depremin etkisi ortadan kalkana kadar yardım faaliyetlerine devam edecek.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

‘Arpalık’ iddialarına karşı, İstanbul örneği

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, CHP İl Başkanı’nın ‘belediye şirketleri arpalığa döndü’ şeklindeki iddialarını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden verdiği örnekle çürüttü. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 8 şirketi olduğunu ve huzur haklarının 1250 TL olduğunu belirten Başkan Aktaş, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 28 iştirakinde Yönetim Kurulu Başkanlarına net 14.200 TL, Yönetim Kurulu Başkanvekillerine net 8.950 TL, Yönetim Kurulu Üyelerine net 4.950 TL huzur hakkı veriliyor. Hakkı huzurları sanki buralar arpalıkmış gibi anlatmanın etik olmadığını, ahlak dışı bir hareket olduğunu düşünüyorum” dedi.
BURSA – Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Kasım ayı toplantısı Başkan Alinur Aktaş’ın başkanlığında yapıldı. Meclis toplantısının başında ülke ve kent gündemini değerlendiren Başkan Alinur Aktaş, CHP İl Başkanı’nın Büyükşehir Belediyesi iştiraklerine yönelik iddialarına açıklık getirdi. ‘Belediye şirketleri arpalık oldu’ şeklindeki iddiaları yalanlayan Başkan Aktaş, “Sırf Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı yıpratmak, sırf Cumhur ittifakına zarar vermek adına bir hamle olduğunu düşünüyorum. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 8 tane iştiraki vardır. Ben göreve geldiğimde 10 taneydi. 8 şirkette 63 tane yönetim kurulu üyesi var. Ben göreve geldiğimde hakkı huzurlar sadece 750 TL idi. Son yaptığınız genel kurullarda 1.250 TL’ye çıkarıldı. Sanki burası AK Parti’nin ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin çiftliğiymiş gibi bir algıyı asla kabul etmiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 28 tane iştiraki var. Yönetim Kurulu Başkanlarına net 14.200 TL, Yönetim Kurulu Başkanvekillerine net 8.950 TL ve Yönetim Kurulu Üyelerine net 4.950 TL huzur hakkı veriliyor. Dolayısıyla oraya ayda birkaç kez toplantıya gelen, bununla alakalı telefon açan, vaktini ayıran bu insanlara, cep telefonu faturasını veya arabasının yakıtı karşılığı olarak o minik minik hakkı huzurlarını sanki buralar arpalıkmış gibi anlatmanın etik olmadığını, ahlak dışı bir hareket olduğunu düşünüyorum. Sanki bunu burada bir haksızlık, hukuksuzluk, bir hırsızlık varmış gibi sağda solda anlatmak çok ayıptır. Bursa’nın serencamı bozmaktan başka bir şey değildir” diye konuştu.
Provokasyon yapmayın
Konuşmasında 1050 konutlarla ilgili olarak İYİ Parti İl Başkanı’nın yaptığı açıklamada değinen Başkan Aktaş, bu konuda da gerçeklerin çarpıtıldığını söyledi. 1050 konutlara çok gittiğini, dert edindiği konuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum’a taşıdığını ifade eden Başkan Aktaş, “Bu şehri seviyorsanız provokasyon yapmayın. Bu şehri seviyorsanız hakikatleri, olacak şeyleri konuşun. Olmayacak şeylerle milletin aklını falan karıştırmayın. Akpınar mahallemizde yaklaşık 430 dönümlük alanda adı her ne kadar 1050 Konutlar olsa da 2230 konutun olduğu bir yer burası. 1985 – 90’lı yıllarda yapılmış, artık deyim yerindeyse 99 öncesi yapıldığı için ekonomik ömrünü tamamlamış veya tamamlamak üzere olan, hatta iki binanın da riskli yapı şerhi alınmış. Bu binalardan bir tanesi boşaltılmış, diğeri de boşaltma arifesinde olan ama diğer binalarda da bu 30-35 yılın yorgunluğu ile artık çatlakların çok net bir şekilde görüldüğü bir yer. Fakat kötü emsal, emsal olmaz. Biz doğru yapmakla mükellefiz. ‘Ben metrekareye metrekare istiyorum. 35 yıllık binama da sıfır bina istiyorum’ yaklaşımıyla hareket ederseniz bu çok sağlıklı bir şey değil. Şu an oradaki emsal 1.70 – 1.75. Konuyu ilgili bakanımıza taşıdık, bir ön çalışma yapıldı, bir avam proje çıkarıldı. Oradaki dernek başkanı ve üyelerden oluşan 8 kişi ile ben Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bizzat gittim” dedi.
Proje kabul edilmedi
1050 konutlara yönelik olarak Bakanlık tarafından hazırlanan projenin detaylarını da anlatan Başkan Aktaş, zemin artı 5 kat olmak kaydıyla ve hak sahiplerine çıkarılacak 100 – 150 bin TL’lik bedelin de 12 yıl vade ile ödenmesine imkan sağlandığını hatırlattı. Proje kapsamında hak sahiplerine 1,5 yıl kira yardımı da önerildiğini ifade eden Başkan Aktaş, “Evet 100 – 150 bin TL vereceksiniz ama 650 – 700 bin liralık daire sahibi olacaksınız. Biz bunu istemiyoruz dediler. Tamam o zaman teklifinizle gelin dedik. Gelen teklif konut artı ticaret.. Konutta 2.8 emsal, ticarette de 3.9 emsal ortalama 3,5 emsal civarında. Arkadaşlar bizim böyle bir şey kabul etmemiz mümkün değil. Eğer bu konuda bir yaklaşım ortaya koyacaksak bana göre siyasi mülahazalardan uzak bir yaklaşım ortaya koymamız lazım. Arabamızı 30 yaşından 0 yaşına indirirken bir bedele katlanıyoruz. Elbisemizi, ayakkabımızı, ev eşyamızı yenilerken nasıl bir bedel ödüyorsak, kusura bakmayın ama mevcut kanunlar çerçevesinde bunları en uç noktasına kadar zorlayarak yine aynı şekilde bu yaklaşım ortaya koymamız lazım. Şehrin hayrına ve menfaatine olan, bu şehrin geleceğine dönük olan her türlü görüş ve öneri hangi siyasi partiden, hangi sivil toplum kuruluşundan gelirse gelsin başımızın tacıdır. Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Ama kasıtlı ve art niyetli yaklaşımları da asla kabul etmediğimiz ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
Ayın personeli; itfaiye ekibi
Bu arada Büyükşehir Belediyesi’nde ayın personeli olarak İzmir depreminin ardından bölgeye gidip aralıksız 5 gün arama kurtarma çalışmalarında görev alan 23 itfaiye personeli seçildi. Bayraklı bölgesinde Emrah Apartmanı, Doğanlar Apartmanı ve Rızabey Apartmanı enkazlarında görev alan tüm personel adına teşekkür belgesi itfaiye personeli Şükrü Kibar’a verildi.
Özel bir şirkette genel müdür olarak çalışan, 2011 yılından bu yana da Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığında gönüllü itfaiyeci olarak çalışan 46 yaşındaki Melih Öztürk de ayın vatandaşı seçildi. Halen gönüllü itfaiyeciliğe devam eden Öztürk, bu süreçte birçok büyük yangın, orman yangını ve trafik kazalarında görev aldı.
BURSA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

​Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Evlilik, iyi bir kombin olabilmektir

İstanbul Valiliği’nin desteğiyle Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi iş birliğinde hayata geçirilen Aileler Üniversitede Projesi, İstanbul’un dört ilçesinde uygulanmaya başlıyor. Üsküdar, Pendik, Gaziosmanpaşa ve Eyüpsultan kaymakamlıkları tarafından belirlenen katılımcılara “Zor Günde Aile” başlığında ilk dersi veren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailede iki sihirli anahtar kavramın güven ve iş birliği olduğunu vurguladı. Evlilik iyi bir kombin olabilmektir diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aile bir iletişim ve güven alanı. Güven olması için sevgi gerekiyor. Sevgi var ama güven yoksa yine olmuyor. Sevgi + dürüstlük = güven ortaya çıkıyor” dedi. Tarhan, boşanma olaylarının temelinde sevgi ve güven zayıflaması olduğunu da sözlerine ekledi.
İstanbul Valiliğinin desteğiyle Üsküdar Üniversitesi ve NPİSTANBUL Beyin Hastanesi iş birliğinde hayata geçirilen Aileler Üniversitede Projesi, İstanbul’un Üsküdar, Pendik, Gaziosmanpaşa ve Eyüpsultan ilçelerinde uygulamaya başlıyor. Kaymakamlıklar tarafından belirlenen ailelere, çiftlere ve gençlere yönelik eğitimler, 24 Kasım 2020 tarihinde başlayacak.
Aileler Üniversitede Projesi’nin ilk dersi, pandemiyle mücadele önlemleri çerçevesinde yaklaşık bin kişinin katılımıyla çevrimiçi olarak gerçekleşti. Toplantıya Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu, Eyüpsultan Kaymakamı İhsan Kara, Pendik Kaymakamı Dr. Hülya Kaya ve Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek katıldı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan ilk ders: “Zor Günde Aile”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Zor Günde Aile” başlıklı ilk ders niteliğindeki seminerinde toplumun temeli olan ailenin güçlü olması için gereken etkenleri ve tavsiyelerini paylaştı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Toplumsal fayda için harekete geçtik”
Aileler Üniversitede Projesi kapsamında Üsküdar Üniversitesi olarak şu anda sadece Türkiye için değil insanlık için geleceğin ihtiyaçlarını öngörmeye ve onunla ilgili çözümler üretmeye çalıştıklarını kaydeden Tarhan, “Sadece sorun odaklı değil, çözüm odaklı bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bu çerçeve içerisinde, bizdeki bilgi setini insanlarla paylaşmanın sorumluluk olduğunu düşünüyoruz. Hatta paylaşmamak vebaldir. Ailede ve insan ilişkilerinde bununla ilgili elimizdeki bilgilerin paylaşılması ve anlatılması gerekir. Bu nasıl olur? diyerek bundan hareketle bizi harekete geçiren fikir buydu. Bilgileri topluma paylaşıp bireysel fayda yerine toplumsal fayda yerine neler yapabiliriz? diye düşündük ve pandemi başlamadan önce geçtiğimiz yıl bir proje çalışmasına başladık” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’ya teşekkür etti
Projenin ilk etabında önemli sonuçlar elde ettiklerini ve projenin kendini ispat ettiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bir sonraki aşamada İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve Vali Yardımcısı Abdurrahman İnan’ın da projeye çok değerli destekler verdiğini belirterek kendilerine teşekkür etti.
Tarhan: “Aileyi zayıflatan üç hastalık var”
Günümüzde aileyi zayıflatan üç hastalık olduğuna dikkat çeken Tarhan, “Birincisi sekülarizm. İkincisi sosyal anomi. Üçüncüsü bireycilik. Sekülarizm biraz kirlenen bir kavram oldu. TDK’da anlamı dünyacılık diye geçiyor. Sekülarizmi politize etmemek gerekiyor. Dünyacılık, ölüm ve sonrası yok gibi yaşama. Sekülarizmde vicdani sorumluluğu zayıflayan, bencilleşen insan aileyi ayak bağı gibi görüyor. Bu düşüncede olan kişi eşi hasta oluyor, ‘Bana ne dünyaya bir defa geldim’ deyip hemen boşanıveriyor. Benmerkezcileştiriyor insanı. İkincisi sosyal anomi. Bu aileyi de zayıflatıyor tabi. Toplumu koruyan sosyal duvarlar var. Sosyal baskı, sosyal normlar da diyebiliriz. Aileyi de bunlar koruyordu daha önce. Çocuk yanlış bir şey yaptığı zaman komşu onu uyarabiliyordu. Ama şu anda sosyal normlar bozuldu. Aile artık kendi kendini korumak zorunda. Sosyal hastalıklara karşı aile son sığınak haline geldi. Üçüncüsü de bireycilik” diye konuştu.
Aileyi değil, bireyi kutsal gören anlayışın modern yaşamın hatalı öğretilerinden biri olduğunu kaydeden Tarhan, “Çocuklarımız popüler kültürle böyle büyüyor. Böyle büyüyen çocuk da ufak bir krizde evliliği bitiriyor. Bunların hepsi değer yargılarımızdır, karar verirken bunlara göre karar veriyoruz” dedi.
Tarhan: “Sevgi ve dürüstlük birleşince güven ortaya çıkıyor”
Aile kurumunun bir kişiliğe sahip canlı bir varlık olduğunu ifade eden Tarhan, “Örgütsel psikolojide aile bir iletişim ve güven alanı. İlk psikiyatri tecrübelerimizde sevgi yuvası deniyordu, şimdiyse güven alanı deniyor. Çünkü güven olması için sevgi gerekiyor. Sevgi var ama güven yoksa yine olmuyor. Sevgi + dürüstlük = güven ortaya çıkıyor. Güvenin olması için sadece sevgi yetmiyor. Ailenin kişiliği vardır. Şu anda boşanma olaylarında geçim sıkıntısı deniyorsa o işin görünen kısmı gibi oluyor. Görünmeyen kısmı sevginin, güvenin zayıflamasıdır. Geleceğini güvende hissetmiyorsa, sevmiyorsa aileye yatırım yapmıyor insan. Onun için bunları nasıl artıracağımıza odaklanmamız gerekiyor” dedi.
Tarhan: “Sıcak bir atmosfer olmayan evde sağlıklı çocuk yetişmez”
Ailede tutum kalıpları bulunduğunu kaydeden Tarhan, çiftlerin yaklaşımlarının önemine işaret ederek şunları söyledi:
“Koruyuculuk, müdahalecilik, anne ve baba rolleri, demokratik işleyiş, baskıcılık, karı – koca geçimsizliği… Türk toplumunda en çok rastladığımız ailede annenin müdahalecilik seviyesi çok yüksek çıkıyor. Koruyuculuğun dozunu kaçırmış anneler var, çocuğun bu durumda hiç özgür iradesi olmuyor. Aile içinde işleyişte her konuşulabiliyor mu, yoksa baba gelince herkes bir tarafa kaçıyor mu, korku odaklı bir disiplin mi var, sevgi odaklı bir disiplin mi var bunlara bakılıyor. Eşlerin geçimsizliği de ailede tutum kalıpları açısından çok önemli. Evde sıcak bir atmosfer yoksa orada sağlıklı çocuk yetişmez. Herkesin eve seve seve gelmesi gerekiyor. İstemeyerek geliyorlarsa o ev sevgi yuvası değildir, güven alanı değildir o ev. O evde mutluluk olmuyor. Bir babanın çocuğuna vereceği en güzel hediye annesini sevmesidir. Akıllı erkekler bunu yapıyor. Çocuğun annesini sevdiği zaman mutlu oluyor.”
Tarhan: “İyi iş birliği varsa ömür boyu aşka dönüşebiliyor”
Sevginin kimyası olduğunu belirten Tarhan, “Sevgi daha önce edebiyatçıların, şairlerin konusuydu. Ama 90’lı yılların ardından sinirlerin, duyguların nörobilimi anlaşıldıktan sonra sevginin de kimyası ortaya çıktı. Uyku, iştah, dopamin, norepinephrine, serotonin ve büyüme hormonu sevgi esnasında ortaya çıkan çekimle ilgili kimyasallardır. Patolojik aşk hastalıktır. Eğer iyi iş birliği varsa aşk yönetilirse ömür boyu aşka dönüşebiliyor. İyi ilişki varsa sevginin olduğu, güvenin, aile değerlerinin olduğu bir ilişkiyse aşk sevgiye dönüşüyor, sürdürülebilir bir hale geliyor. Uzun ömürlü bir duygu haline gelebiliyor” dedi.
Tarhan: “Ailede iki sihirli kavram, güven ve iş birliğidir”
Aileyi bir arada tutan değerlere de dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Meşveret, eşitlik, özerklik, hakkaniyet, sevgi, güven, paylaşımcılık, maddi ve manevi kazanımlar bu değerlerdendir. Ailede iki tane sihirli anahtar kavram var. Biri güvenirlilik kavramı. 2009’da 54 bin kişi üzerinde yapılan bir çalışmada ailedeki liderde aranılan ilk özellik dürüstlük. Bu ailede de geçerli. Liderlik çemberinde de ortada güven vardır. Sonra değerler, yeterlilik gibi kavramlar geliyor. Çark güvenin üzerinde dönüyor. Aile içerisinde şaka bile olsa yalan söylememek gerekir. Sevginin en büyük düşmanı yalandır, beyaz yalan bile olsa. Açık, şeffaf ve hesap verilebilir ilişki ailede en önemli güven sağlayıcıdır ve ailenin liderini belirler. Ailenin lideri erkek veya kadın değildir. Ailenin lideri olayları dürüstçe yöneten, çocuklarla ve eşle ilişkiyi ilişkiyi yönetebilendir. Çocuk dürüst olana güvenir. Yalancı anne veya babaya güvenmez. Onun için dürüstlük ailede önemli bir değer. İkinci önemli değer de iş birliği kavramı. Ailenin huzurunu bu belirliyor. V uçuşu yaban kazlarının kıtalararası saatlerce uçuş şeklidir. Öndeki kuş devamlı kanat çırpıyor, bir boşluk oluşturuyor, o 10 defa kanat çırpıyorsa arkasındakiler 3-5 kez kanat çırpıyor. En öndeki yorulunca sıra değiştiriyorlar. Onlar müthiş bir aile olmuşlar ama insanoğlu kazdan ilham alması gerekirken bunu yapmıyor. Demek ki aile olmak için takım olmak gerekiyor. Biz bilinci önemli. Evlilik iyi bir kombin olabilmektir.” diye konuştu.
Pendik Kaymakamı Dr. Hülya Kaya: “Proje güzel bir şekilde uygulanacak ve daha da büyüyecek”
Pendik Kaymakamı Dr. Hülya Kaya, projeyi en başından beri takip ettiklerini belirterek “Ne kadar kıymetli ve değerli bir çalışma ortaya konacağını da ilk günde şahidim. Sayın valimizin de destekleriyle bu proje hayata geçiyor. Bunun heyecanını yaşıyoruz. İnşallah proje güzel bir şekilde uygulamaya geçecek. Bu projenin çıktılarını duyan, katılanlar diğerlerine de tavsiye edecekler. Belki ikinci bir tur daha yapılabilir. Bu eğitimi alacak katılımcılar çok değerli hocalarımızdan eğitimleri aldıktan sonra, arkadaşlarına da tavsiye edecekler. Bu çok ciddi bir ihtiyaç sahada. Belki ikinci tur, üçüncü tur olarak yapabilirsek, çok güzel olur diye düşünüyorum” diye konuştu.
Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek: “Huzur, güven ve sevgi ortamı çocuğun kendini varlıklı hissetmesine büyük katkı sağlıyor”
Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek ise projede yer almaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek Üsküdar Üniversitesi ile muhtelif projelerde beraber çalıştıklarını ve çok verimli işler yaptıklarını dile getirdi.Prof. Dr. Nevzat Tarhan liderliğinde Üsküdar Üniversitesi’nin çalışmalarını büyük bir beğeniyle izlediklerini kaydeden Demiryürek, “Aile konusunda özelden bir şey söylemek istiyorum. Ben altı çocuklu bir ailenin ferdiyim. Dördüncü evlatlarıyım. Halen yaşlarımız ilerlemesine rağmen birimizin parmağına bir diken batsa diğer onun acısını hisseder. Bugünkü standartlarla dönüp geçmişe baktığımda ekonomik açıdan alt-orta sınıf olarak nitelendirebileceğimiz bir durumda olmamıza rağmen biz çocuk mahilesinde hep kendimizi varlıklı olarak gördük. Bugünkü aklımla baktığımda olaya ailedeki huzur, güven ve sevgi ortamının çocuğun kendini varlıklı hissetmesine yetecek kadar önemli bir katkı sağladığını düşünüyorum. Şimdi de aynı ortamı kendi çocuklarım için kurmaya gayret ediyorum” dedi.
Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu: “Aile konusunda ülkemizdeki en önemli çalışmaların başında yer alacak bir proje”
Gaziosmanpaşa Kaymakamı Numan Hatipoğlu, Üsküdar Üniversitesi başta olmak üzere projede de emeği geçen tüm ekiplere teşekkür etti. Projenin hayırlara vesile olmasını dileyen Hatipoğlu, “Projenin ülkemizde de aile açısından gerçekten çok önemli çalışmaların en başına yerleşeceğini dilediğimi umut ettiğimi de ifade etmek istiyorum. Tüm proje ekibine paydaşlara ve bu projeden faydalanacak olan çok değerli ailelere de buradan sevgilerimi saygılarımı sunuyorum” dedi.
Eyüpsultan Kaymakamı İhsan Kara: “1546 aileyi davet ettik”
Eyüpsultan Kaymakamı İhsan Kara da Prof. Dr. Nevzat Tarhan başta olmak üzere projede emeği geçenlere teşekkür ederek “Programın hayırlı olmasını ve ailelerin temellerini sağlamlaştırıcı, toplumsal etkiye sahip olmasını ve örnek olmasını diliyorum. Katılım olması için Kaymakamlık olarak duyuruları yaptık, 1546 aileyi bizzat davet ettik. Yüksek bir katılım olacağını ümit ediyoruz. Eğitime devamlılık özelliğini ve önemini vurguladık” dedi.
Çiğdem Demirsoy: “Eğitimler 24 Kasım’da başlayacak”
Proje Koordinatörü Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy, Aileler Üniversitede Proje Sunumunda projenin İstanbul’un Üsküdar, Pendik Gaziosmanpaşa ve Eyüpsultan ilçelerinde kaymakamlık tarafından belirlenen kişilere yönelik olarak gerçekleştirileceğini söyledi. Pandemi önlemleri kapsamında çevrimiçi olarak haftanın bir günü yapılacak eğitimlerin 6 hafta boyunca devam edeceğini belirten Çiğdem Demirsoy, eğitimlerin sonunda katılım belgesi verileceğini kaydetti.
Çiğdem Demirsoy’un verdiği bilgiye göre belirlenen grup ve hedefler şöyle olacak:
Beyaz Grup: 18 yaş altındaki bireylerin duygusal olgunluk ve ilişki yönetimi konusunda eğitilmesini sağlamak.
Pembe Grup: 18 yaş üzeri bireyler ve evlilik hazırlığındaki çiftlerin “Evlilik ve Aileyi” ilgilendiren konularda bilinçlenmesini sağlamak.
Turuncu Grup: Henüz problem yaşamasa da risk altında olan çift ve ailelerin desteklenmesini sağlamak.
Kırmızı Grup: Profesyonel yardım almayı gerektirecek düzeyde probleme sahip ailelerin rehabilite ederek güçlendirilmesini sağlamak.
Proje Danışmanı Dr. Nebiye Yaşar ise proje kapsamında yapılması planlanan çalışmalara ilişkin bilgiler verdi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)