Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ve T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın düzenlediği, bu sene 4’üncüsü yapılan Kadın ve Adalet Zirvesi başladı. Açılış konuşmalarını T.C. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Saliha Okur GÜMRÜKÇÜOĞLU’nun yaptığı program, açılışın ardından panellerle devam etti.
“İnsan, İnsanın Gölgesinde Yetişir” başlıklı bir konuşma yapan Eski Milli Eğitim Bakanı ve Ak Parti Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Nabi Avcı, dijitalleşen dünyada insan ilişkilerinin önemine vurgu yaparak, “Teknolojilerle hayatın pek çok alanında bazı işleri daha kolay, daha hızlı, daha etkin yapabilir hale geldik, geliyoruz. Ama bu insanın insanla olan, başka hiçbir şeyle ikame edilemeyecek, yerine başka hiçbir şey konamayacak o fevkalade hususi münasebeti zedeleyemeyecek. Onun yerini alamayacak.” şeklinde konuştu.
Teknoloji bağımlılığının insanlarda oluşturduğu etkiye de dikkat çeken Avcı, şöyle dedi: “Teknolojilerin yaygınlaşmasıyla karşılaştığımız bir bağımlılık türü olan dijital bağımlılık, hepimizi bir şekilde etkisi altına alan bir bağımlılık türü. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda çalışmaları var. TBMM’deki komisyonumuz 6 ay boyunca çalıştı. Üniversitelerden, konuyla ilgili kurumlardan, STK’lardan, ilgili kamu kuruluşlarından uzmanları davet ederek dinledik. Özellikle, 3 yaş altındaki çocuklar için bu ilginin beyin zarında incelmelere yol açtığını gördük. Bazı bilgisayar oyunlarının gençleri ne tür tehlikeli maceralara sürüklediğini öğrendik. Sonunda bir eylem planı hazırladık. Ancak yaşanan pandemi süreci, yayınladığımız raporun tam aksini insanlara yaşattı. Konunun ehemmiyetine binaen Meclis’te kalıcı ihtisas komisyonu kuruldu. Komisyonun ismi Dijital Mecralar Komisyonu. Bu, mücadelenin devamlı ve başarılı olması için önemli.”
YENİ DİN: DATAİZM
Moderatörlüğünü felsefeci Dr. Esra Kartal Soysal’ın yaptığı “Dijital Çağda İnsan Olmak Ne Anlama Geliyor” panelinde ise konuşmacılar teknolojinin nereye gideceğini, gelecekte yapay zekanın insana olan etkisini tartıştı. Konuşmacılardan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olan Doç. Dr. Ahmet Dağ, “İnsanın Dönüşümü” üzerine hazırladığı konuşmasında, insanın teknoloji ile birlikte özgürleşmediğini, aksine akıl tutulması yaşadığını söyledi. Doç. Dr. Dağ konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Metafiziğin esasları olan ben, hakikat ve ölüm gibi unsurlar dijitalleşmiş dünyada tasfiyeye maruz kalmaktadır. Kendi varoluşundan vazgeçen ve sanalda olmayı bir meziyet zanneden insan, tüm birikimini, yani kültürünü kendi gerçekliğiyle birlikte sanal hale getirmektedir. Gerçekliğin dönüştürüldüğü, teknolojilerin imkanıyla inşa edilen sanal gerçeklik düzleminde insanlık yapay bir gerçeklik oluşturarak varlığını sürdürme gayreti içerisindedir. Yeni nesil insan maneviyatının gerçekleşmesini sağlayan bir ortam olan siber alemde ruhsal keşif ve ruhsal gelişim için bu alemle etkileşim içerisine girmiştir.”
Yapay gündemlerin, ortamların ve kişiliklerin üretildiği sanal alemin insanı gerçeklikten aşırı gerçekliğe sürükleyerek kendine yabancılaştırdığını söyleyen Dağ, asli duygularından, düşünüşlerinden uzaklaşan insanlığın, tarihin hiçbir döneminde görülmediği düzeyde hem doğadan hem tanrıdan kopuşu yaşadığı bir barbarlık ve paganlık içinde olduğunu söyledi.
PROF. DR. ACAR BALTAŞ: “YENİ BİR ÇAĞ BAŞLIYOR”
Zirvede, “Dijital Dünyanın Psikolojisi” başlıklı konuşmasını yapan Prof. Dr. Acar Baltaş, sınıf ayrılıklarının teknolojik gelişmelerle daha fazla açığa çıktığını ve tekin olmayan bir çağın başladığını ifade etti.
Birçok şeyin yeniden tanımlandığı bir döneme girdiğimizi söyleyen Baltaş, “İnsan yer yüzünde var olduğu günden beri iki sorunun cevabını aramış: Neden varım ve ne olacağım. Dolayısıyla tüm inanç sistemlerinde iki özel kurum kurmuşlar. Savunma sisteminin uzantısı olarak inanç sistemi. Burdan sonra ne oluyor. Bütün ürettiğimiz araçlar bedenimizin uzantısı oluyor. Yani gözlüğü gözümüzün, tekerliği ayağımızın yerine kullanıyoruz. Bilgisayarlar da zeka boyutunda işlem görüyorlar. İnsanın çok temel bir özelliği daha var, bilinç. Bu yapay zekada yok. Karanlık bir çağa mı giriyoruz? Mümkün, çünkü işlevsiz insanlar artıyor.” dedi.
Toplumsal sınıfların dönüştüğünü, bu nedenle bugün göçün dünyanın en önemli sorunlarından biri oluğunu vurgulayan Baltaş, göçün 21’inci yüzyılı şekillendireceğinin altını çizerek şöyle devam etti: “Doğa ekonomiye isyan ediyor. Dünya gelir dağılımındaki adaletsizliğe ve fırsat eşitsizliğine isyan ediyor. Bugün Amerika’da gördüğümüz olaylar aslında bir zenci vurulduğu için ortaya çıkan olaylar değil. Zenciler hep vuruluyordu. Ve hep aynı isyanlar oluyordu. Ama dengede duran fay hatları şimdi kırılıyor. Alttaki grupların gelir dağılımından aldığı pay ve üstteki grupların yaşamından haberdar olma imkanları, bunu sineye çekmeyi zorlaştırıyor. Globalleşme bütün dünyanın özlediği, beklediği çok önemli bir gelişme olarak sunulduğunda zenginlerin servetinin daha artmasına altta kalanların daha çok ezilmesine neden oldu. Sonuç olarak bugün dünyanın herhangi bir ülkesinde lüks bir alışveriş merkezine giderseniz aynı markaları görürsünüz. Bu durum düşük gelirle yaşayan insanları, ancak yaşar seviyesine gelmesine neden oluyor. Bu da bu kırılmaya neden oluyor. Bu noktadan itibaren biz hakikatin çok önemli ve özel bir döneminden geçiyoruz.”
ABDULA: “0 VE 1’LERDEN OLUŞUYORUZ”
Dijital dünyada pazarlama ve insana verilen değerler üzerinde konuşan Futurebright Kurucusu Akan Abdula, insanın kusurlarını ve kapitalizmin teknolojiyi nasıl kullandığını söyleyerek şöyle devam etti: “Neden bu teknolojileri bu raddeye getirdik? Beynin enerji harcamaması için tembellik yapması gerekiyordu. Biz de beynimiz rölantide çalışsın diye teknolojileri geliştirdik. Aldığımız kararların %95’i otopilot tarafından veriliyor. Bizim yerimize karar vermesini istediğimiz teknoloji dünyası kontrolden çıktı. Sosyal medyada her şey var, özgürlük yok. Orda kişiselleştirilmiş teknolojiler var. Teknolojiler sizi öngörülebilir insan yapmak istiyor. Biz bu dünyada 0 ve 1’lerden oluşuyoruz.”
Algoritmaların aslında beynimizin kusurunu çok iyi bilen ve bizimle aynı düşünenleri bir araya koyan bir yapıyla çalıştığını vurgulayan Abdulla, “Aynı insanlarla karşı karşıya geldikçe algoritmalar gelişimimizi durduruyor. Algılarınızı yönlendiriyor. Biz aynılaştırılıyoruz. Bu algoritmalar, bizim özgür irademizi çalıyor. Bir makine, beni yönlendirirken iyi ve ahlaklı olmayı nasıl seçebiliriz. İnsan hakları beyannamesi bile bu yaşadığımız dünyaya ait değil. Hala karar verme yetkisi bizde ama işler kontrolden çıkmaya başladı. 10 -15 sene kendi kodunu yazan yazılımlar olacak. Bu algoritmalar kendi yazılımlarını yazmaya başladıklarında dünya nereye gidecek. Türkiye’de 30 milyon kişinin indirdiği sosyal medya uygulaması, size ait hemen her şeye ulaşma imkanına sahip. Dijitale savaş açmanın bir anlamı yok. Bunu kullanmayı öğrenmeliyiz.” şeklinde konuştu.
PROF. BUNT: DİNDARLAR DİJİTAL MEDYADA GİDEREK AKTİFLEŞTİ
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ekmel Geçer’in moderatörlüğünde Galler Trinity Saint David Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Garry R. Bunt, insanların motivasyonunu bozmak için üretilmiş sahte içeriği internette her zaman bulmanın mümkün olduğunu, İslam ile ilgilenmeye başladığında online platformda otorite boşluğu olduğunu fark ettiğini söyledi.
Dindar insanların özellikle İngiltere’de bazı grupların onlineda olma konusunda çekimser olduğunu, daha sonra kendilerinin görmezden gelindiğini fark ederek, din hakkında bilgi edinmek isteyenleri keşfettiklerini söyleyen Bunt, “Muhafazakarlık, nasıl tarif ettiğinize bağlı olsa da, on yıl önce sosyal medyada var olmayan pek çok insan bugün sosyal medyayı bilgi, bir araya gelme ya da dünyayı gözlemleme amaçlı kullanıyor artık.” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Aylık arşivler: Kasım 2020
Daha İyi Yargı Derneği hukuk ve yargı yapılanmasına ilişkin görüşlerini Bakan Elvan ve Bakan Gül’le paylaştı
Daha İyi Yargı Derneği, hukuk ve yargı yapılanması konusundaki öneri ve görüşlerini, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) yönetimiyle yaptığı toplantıda aktarma fırsatı buldu.
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) yönetimi ile bir araya geldi. Toplantıya Daha İyi Yargı Derneği Başkanı ve TÜSİAD Haysiyet Divanı Üyesi Av. Mehmet Gün de katıldı.
Toplantıda, hukuk ve yargı yapılanması konusundaki fikir ve önerilerini aktardığını belirten Av. Gün, “Oldukça açık, samimi ve verimli bir toplantı oldu. Sorunlara somut çözüm getirme konusundaki kararlılığı gördük. Hukukun üstünlüğünün ekonomi için ne kadar önemli olduğunun, ekonominin mal ve hizmet üretim ve ticareti, hukukun ise bunları sağlayan ilişkiler bütünü olduğunun altını çizerek, hukukun üstünlüğü ve daha iyi yargının ekonomide çarpan etkisi yaratacağını dile getirdim. Hukuku çok iyi geliştirmek; yargılamaların kalitesini artırarak hızlandırmak gerekiyor. Hukukun üstünlüğünü sağlamak ve topluma ve iş dünyasına sağlam bir hukuk güvencesi verebilmesi için yargıda kapsamlı yapısal reformlar yapılması zorunludur. Bu kapsamda toplantıda, derneğimizin bu güne kadar geliştirdiği öneriler bütününü, katma değer ve kaliteli yargı hizmetleri üretimi ve bu yolla güçlü ekonomi oluşturma odaklı ‘Hukuk ve Yargı Yapılanma Önerileri’ni paylaşma imkânı buldum. Toplantının ardından kısa, orta ve uzun vadelisomut önerileri bildireceğiz. Ülkemizin hukuk, ekonomi ve demokrasi sorunlarının çözümüne katkı vermek için çalışmalarımıza devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.
Daha İyi Yargı Derneği Hakkında
Daha İyi Yargı Derneği, Türk yargısının sorunlarını tespit etmek, sorunlara yönelik çözüm önerileri geliştirmek, öneriler üzerinde toplumsal mutabakat sağlanması ve çözümlerin hayata geçirilmesi yönünde çalışmak amacıyla kurulmuş olan siyaseten tarafsız bir sivil toplum düşünce kuruluşudur.
Dernek bu çerçevede, Türk Yargısı’nın sürekli olarak gelişmesi, çağdaşları ile rekabet edebilmesi ve bu rekabette öne geçebilmesi için, yargı ile ilintili tüm kişi, kurum ve kuruluşlar ile toplumu ortak bir zeminde bir araya getirmeyi, fikirler ve öneriler geliştirerek mutabakat ve uzlaşma sağlamayı, üzerinde uzlaşılan önerileri hayata geçirmek için gerekli çabaları göstermeyi amaçlamaktadır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi raflarda
VakıfBank Kültür Yayınları “Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi” isimli kitabı yayımlıyor. Türk mutfağı üzerine önemli çalışmalarıyla bilinen Priscilla Mary Işın’ın bu kitabı, Osmanlı İmparatorluğu’nun tarih boyunca kendini sürekli yenilemeyi başaran yemek kültürünü anlatırken görselleriyle de okura renkli bir dünya sunuyor.
VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) okurla buluşturduğu “Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi” kitabında, 600 yılı aşkın süre boyunca imparatorluğun değişen, gelişen ve zamana meydan okuyan yemek kültürü anlatılıyor. Türk mutfağı araştırmacısı Priscilla Mary Işın’ın kaleme aldığı kitap, Osmanlı mutfağını geniş bir açıdan değerlendiriyor.
Kitapta, Osmanlı mutfağını besleyen kökler, gıda yasaları, lokantalar ve görgü kuralları gibi konular da aktarılırken, yemek kültürü aracılığıyla çok kültürlü Osmanlı İmparatorluğu’ndaki yaşama ışık tutuluyor.
600’den fazla kaynaktan yararlandı
Işın anlatmaya, Osmanlı mutfağının temelini oluşturan değişik yeme-içme geleneklerine genel bir bakışla başlıyor. Konuyla ilgili zengin tarihi örnekleri sıralayan yazar, kitabın ilerleyen sayfalarında aşçılardan adabımuaşeret kurallarına kadar birçok detay veriyor. Işın’ın arşiv belgelerinden şiirlere kadar sayısı 600 fazla kaynaktan yararlanarak hazırladığı kitap, 120 görselle okura renkli bir dünya sunuyor. Işın’a göre, Osmanlıların yemek kültürüne verdiği önemden ötürü kutlama tasvirleri, mahkeme kayıtları, vakfiyeler, mutfak hesapları, fiyat listeleri, tıp kitapları, şiir, folklor ve minyatür gibi çeşitli kaynaklar yemekle ilgili bilgi açısından oldukça zengin.
Padişahın yükümlülüğü
Işın kitapta, Osmanlı İmparatorluğu’nun yemek kültürünün, farklı sınıflardan ve kökenlerden insanları birbirine bağladığını söylüyor. Işın, “Kimliklerinin bir parçası olmuş ve toplumsal, dini, siyasi ve askeri alanlarda simgesel işlevler görmüştür. Koruyucu rolüyle padişahın yükümlülüklerinden biri olarak görülen yiyecek tedariki ve düzeni, genişleyen imparatorluğun başarısını sağlayan önemli bir etkendi. Orta Asya Türk mutfağı ile Safevilerden, Abbasilerden ve Bizanslılardan miras alınan yemek kültürlerinin bir sentezi olarak ortaya çıkan Osmanlı mutfağı, 15. yüzyıldan itibaren kendine özgü, yenilikçi ve özgüvene sahip bir kimlik kazanmıştır. Zamanla Mısır’dan Balkanlar’a kadar uzanan geniş bir coğrafyanın mutfakları üzerinde kalıcı bir iz bırakmıştır” sözlerini kaydediyor.
Bu yöntem kebapçılarla sınırlı kaldı
Osmanlı yemeklerini pişirme konusunda pratik açıdan bazı zorlukların bulunduğunun bilgisini veren Işın, “Bugün şerbeti tatlandırmak için amber kullanmaya kimsenin maddi durumu el vermez ve menekşe reçeli yapmak için yeterli miktarda çiçek bulmak imkânsızdır. Yemeklerin tadında fark yaratan bakır tencereler, düzenli kalaylama gerektirdiği için artık pek kullanılmamaktadır. Modern mutfaklarda odun kömürü ateşinde yemek pişirmek olanaksızdır ve bu yöntem artık büyük ölçüde kebapçılar ve piknik mangallarıyla sınırlı kalmıştır” diyor. Işın ayrıca, Osmanlı yemekleri sunduğunu iddia eden restoranların nadiren hakiki Osmanlı yemeği sunduğunu ifade ediyor. Bazılarının Osmanlı mutfağına olan popüler talepten yararlanmaya çalıştığını dile getiren Işın, “Üzeri erimiş peynirli fırınlanmış patlıcan gibi bir yemeği ‘saray usulü’ olarak nitelemekten çekinmez…” diyor.
Dolma, mantı, peynirli baklava…
Gerçek Osmanlı tariflerinden faydalanan aşçıların bile nadiren aslına sadık kaldıklarını belirten Işın, şu satırları kaydediyor: “Çünkü günümüzde yaratıcılık katmak aşçılığın temel şartlarından biri olarak görülmektedir. Türlü, dolma, börek ve mantı gibi Osmanlı döneminden beri fazla değişmeyen geleneksel yemekleri, mütevazı yerel lokantalarda bulmak daha olasıdır. İstanbul’un muhallebicileri ve baklavacıları, Osmanlı dönemine ait sütlü tatlı, baklava ve diğer hamur işi tatlı çeşitlerini sunmaya devam etmektedir. Yine de Osmanlı yemek kitaplarında kayıtlı peynirli sıcak baklavayı tatmak için, bu tatlının evlerde varlığını sürdürdüğü Urfa’yı, Amasya’yı veya Yalvaç’ı ziyaret etmek gerekir. Eskiden sokak satıcıları tarafından yaygın bir biçimde satılan, geleneksel yöntemle yapılan horoz şekeri, bugün yalnızca Bursa ve Bergama’da bulunmaktadır; buna karşın döner kebap varlığını sürdürerek dünyanın en popüler hazır yemeklerinden biri olmuştur.”
Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı Tarihi”, farklı toplumsal kesimlerin birikimleriyle sosyal kimliğin inşasına nasıl katkı sağladıklarının bilgisini veren önemli bir başucu kaynağı.
Priscilla Mary Işın kimdir?
1973’te Türkiye’ye yerleşen Priscilla Mary Işın, İngiltere’deki York Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. 1983’ten bu yana Osmanlı mutfak tarihi, kültürü ve Türk tatlıları hakkında araştırmalar yapıyor. Işın’ın bu konularda “Gülbeşeker” (2008), “Osmanlı Mutfak Sözlüğü” (2010) ve “Avcılıktan Gurmeliğe: Yemeğin Kültürel Tarihi” (2018) isimli kitapları bulunuyor. Işın ayrıca, Mahmud Nedim’in “Aşçıbaşı” ve Mehmed Reşad’ın “Fenn-i Tabâhat” başlıklı Osmanlı Türkçesi yemek kitaplarını, Ahmed Cavid’in “Tercüme-i Kenzü’l-İştihâ” başlıklı yemek konulu Farsça-Türkçe sözlüğünü ve Friedrich Unger’in 1837’de Almanca kaleme aldığı “Şark Şekerciliği” kitabını yayına hazırladı. “Bereketli İmparatorluk: Osmanlı Mutfağı”, yemek tarihi konusunda çok sayıda kongre bildirisi ve makalesi yayınlanan Işın’ın VBKY’den çıkan ilk kitabı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Accor, yaşam tarzı yatırımlarını güçlendiriyor
Dünyanın öncü otel gruplarından Accor Otel Grubu, yaşam tarzı yatırımlarına güç katacak yeni anlaşmalara imza attı. Bu doğrultuda SBE Grup’la bağlayıcı anlaşmalar gerçekleştirilirken, Ennismore ile yapılan özel sözleşme sayesinde “12 dünya sınıfı markası” ile yeni yaşam tarzı platformu da hayata geçiyor.
Avrupa’nın en önde gelen otel zinciri Accor Otel Grubu, sadeleştirme ve varlık-hafifletme (asset – light) stratejisinin bir parçası olarak hızla büyüyen yaşam tarzı konaklama sektöründeki ivmesini hızlandırmak için yeni adımlar attı. Accor Otel Grubu bu doğrultuda yeni sbe Grup’un mülkiyet yapısı üzerinde bağlayıcı anlaşmalara imza attı.
Öte yandan Accor, Ennismore ile yaptığı özel sözleşme ile sektörün en hızlı büyüyen segmentlerinden birine odaklanarak konaklama sektöründe dünyanın önde gelen yaşam tarzı operatörünü oluşturmak için özel görüşmelere başladı.
Accor, sbe otel markalarının tüm mülkiyetini alıyor
Accor Otel Grubu, sbe Grup ile gerçekleştirdiği sözleşme ile sbe’nin Delano, Mondrian, SLS ve Hyde otel markalarının yanı sıra yiyecek ve içeçek markalarını; Cleo, Fili’a veya Carna by Dario Cecchini dahil olmak üzere sbe’ninasset light işletmesinin tam mülkiyetini alıyor.
Bu markalar, Accor’un yeni oluşturulan global “yaşam tarzı” platformunun merkezinde olacak. Sbe şu anda 22 otel işletiyor ve planlarında 40’tan fazla otel bulunuyor. 2018’de Accor Otel Grubu’nun markaya olan ilk yatırımından itibaren rakamlar iki kattan daha fazla başarı gösterirken, Mondrian London ve 2021 yılında açılacak olan SLS Dubai önemli açılışları temsil ediyor.
12 dünya sınıfı markası ile yeni yaşam tarzı platformu
Accor Otel Grubu, ayrıca yaşam tarzı yatırımlarını Ennismore ile yaptığı özel anlaşma ile arttırıyor. Accor Otel Grubu, Ennismore ile gerçekleştirdiği özel anlaşma sayesinde “12 dünya sınıfı markası” ile yeni yaşam tarzı platformunu hayata geçiriyor. Dünya standartlarında rakipsiz bir marka portföyü ile The Hoxton, Gleneagles, Delano, SLS, Mondrian, SO /, Hyde, Mama Shelter, 25h, 21c Museum, TRIBE, JO & JOE ve Working From markaları bir araya gelerek hafif varlıklı tam hisse birleşmesi sağlanacak. Yeni oluşumun merkezi Londra’da olacak ve Ennismore adını alacak.
Başlangıçta birleşik varlık operasyonda 12 marka, 73 otel ve yapım aşamasındaki 110’dan fazla otel projesinden oluşurken, planlanması görüşülen 70 otel ve 150’den fazla destinasyonda restoran ve bar da bu kurumun altında olacak.
Benzersiz konseptler ve uzman desteği
Accor Otel Grubu’nun birleşik ve güçlü girişimi, ödüllü iç mekanlar ve marka iletişimi tasarlayan kurum içi küresel bir yaratıcı stüdyodan yararlanacak; misafir deneyimini yenileyen uzman bir dijital ve teknoloji ekibi ve kendi bölgelerinden gelen, benzersiz konseptler üreten restoran ve bar uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından desteklenecek.
Accor’un “yaşam tarzı” operasyonları günümüz itibariyle Accor’un ücretlerinin yaklaşık %5’ini ve yapım aşamasındaki proje ücretlerinin %25’inden fazlasını temsil ediyor. Anlaşmalarla Avrupa ve ABD’de güçlü bir ayak izi sağlanırken, Accor’un geliştirme ekipleri tarafından desteklenen Asya Pasifik, Orta Doğu ve Güney Amerika’da hızla genişleyen Accor ağı ile grubun büyümesi daha çok hızlanacak.
Accor’un Yaşam Tarzı Operasyonları CEO’su Gaurav Bhushan anlaşmalarla ilgili olarak şunları söyledi: “Sharan ve Ennismore’un yetenekli ekipleriyle güç birleştirmek, Accor’un geliştirme stratejisinde önemli bir adım olacak. Bu kombinasyonla, sektördeki en büyük yetenekler, son teknoloji dağıtım ve araçlar tarafından desteklenen, sahiplerine, ortaklarına ve misafirlerine hitap eden rakipsiz bir marka portföyü ve büyümeye devam etmek için yenilik dolu ortak bir tutku oluşturuyoruz. Birlikte yolculuğumuzu dört gözle bekliyorum.”
Accor hakkında
Accor, 110 destinasyonda yaklaşık 5000’den fazla otel, resort ve rezidansta benzersiz ve anlamlı deneyimler sunan, dünya lideri bir artırılmış misafirperverlik grubudur. 50 yılı aşkın bir süredir konukseverlik uzmanlığı edinen grup, lüksten ekonomiye kadar uzanan 39 otel markasından oluşan rakipsiz bir portföye sahiptir. Grup ayrıca dağıtımı en üst düzeye çıkaran, otel operasyonlarını optimize eden ve müşteri deneyimini geliştiren dijital çözümler de sunmaktadır.
ALL – Accor Live Limitless ile, yeni günlük yaşam tarzı dostu hizmetleri sayesinde grup müşterileri, üyeleri ve ortakları arasındaki ilişki işlem odaklılıktan duygusallığa doğru evrilmekte ve yaşama, çalışma ve eğlenme (live, work, and play) potansiyelini ortaya çıkarmaktadır. ALL, konaklamanın ötesinde, yiyecek ve içecekleri gece hayatı, sağlık ve ortak çalışma ile harmanlayarak yaşamanın, çalışmanın ve eğlenmenin yeni yollarını mümkün kılmaktadır.
Accor, sürdürülebilir değer yaratmaya da büyük önem vermektedir ve Planet 21 – Acting Here programı ve dezavantajlı gruplara mesleki eğitim yoluyla istihdama erişim sağlayan Accor Solidarity (Accor Dayanışma) bağış fonu aracılığıyla dünyamıza ve toplumumuza değer katmada aktif bir rol oynamaktadır.
Accor SA, Euronext Paris Menkul Kıymetler Borsası’nda (ISIN kodu: FR0000120404 ) ve ABD’deki OTC Piyasasında (Ticker: ACRFY) halka açık olarak listelenmiştir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Kastamonu Entegre “İnovasyon Yönetimi” Projesi ile Sürdürülebilir İş Ödülü’nün Sahibi Oldu
Kastamonu Entegre, sürdürülebilirlik stratejisinin temel dört bileşeninden biri olan çalışan odaklılık ilkesi çerçevesinde yürüttüğü “Fikirden Uygulamaya İnovasyon Yönetimi” adlı projesi ile Sürdürülebilir İş Ödülleri 2020’de “Çalışan Katılımı” kategorisinde ödüle değer görüldü.
Ağaç bazlı panel sektörünün yarım asırlık global markası Kastamonu Entegre, üretim ve ihracattaki liderliğini, inovasyon ve sürdürülebilirlik alanlarında elde ettiği yeni başarılarla taçlandırıyor. Sürdürülebilirlik alanında ülkemizin en kapsamlı ve itibarlı ödül programı olan Sürdürülebilir İş Ödülleri’nde bu yıl 4 farklı kategoride finale kalmayı başaran şirket, final gecesinde “Fikirden Uygulamaya İnovasyon Yönetimi” projesi ile “Çalışan Katılımı” kategorisi ödülünün sahibi oldu. Sosyal, ekonomik ve çevresel konularda önemli etkiler yaratan ve ortak geleceğimize sahip çıkan projelere dikkat çekmek amacıyla Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından bu yıl 7’ncisi düzenlenen Sürdürülebilir İş Ödülleri’nin kazananları, 25 Kasım Çarşamba akşamı çevrimiçi olarak düzenlenen törende açıklandı.
“Daha yaşanabilir bir dünya için inovatif çözümler geliştiriyoruz”
Bu ödülün kendileri için değerli bir mükafat ve önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu dile getiren Kastamonu Entegre CEO’su Haluk Yıldız, “Türkiye’nin önde gelen şirketleri ve girişimcileri tarafından hayata geçirilen projelerin, konusunda uzman değerli bir jüri tarafından değerlendirmeye alındığı Sürdürülebilir İş Ödülleri’nde bu yıl dört kategoride finale kalmış olmamızın, bu konuda doğru bir yol izlediğimizin en güzel göstergelerinden biri olduğunu düşünüyorum. ‘Çalışan Katılımı’ ödülüne değer görülmemiz ise, insanı odağına alan bir şirket olarak ayrı bir anlam taşıyor. Bu vesileyle bize bu ödülü kazandıran ‘Fikirden Uygulamaya İnovasyon Yönetimi’ projesinde emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarımı bir kez daha kutluyorum. Gelecek nesillerin iyi yaşam hakkına duyduğumuz saygı ve sorumluluk bilinciyle hayata geçirdiğimiz projelere devam edeceğiz.” dedi.
Çalışan odaklı yönetim stratejisi ödül getirdi
Yıldız, ödüle değer görülen projelerine ilişkin şu bilgileri paylaştı: “Çalışan odaklılık stratejisi kapsamında çalışanlarımızın yetkinliklerini geliştirmelerine olanak tanıyıp, her türlü ayrımcılığı engelleyerek fırsat eşitliğini desteklemeyi hedeflediğimiz “Fikirden Uygulamaya İnovasyon Yönetimi” projesi ile çalışanlarımıza fikir ve önerilerini sunabilecekleri bir platform sağladık.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
2020’nin en iyi girişimleri seçiliyor
Tataristan Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da yapılacak Kazan İİT Genç Girişimciler Forumu’nda yılın en iyi girişimleri online ve fiziksel olarak yatırımcılarla buluşma şansını yakalayacak.
Kazan İİT Genç Girişimciler Forumu’nu değerlendiren ICYF Başkanıı Taha Ayhan, 5 yıldan bu yana bölgenin girişimci ekosistemini domine eden ciddi bir çalışma yaptıklarını söyleyerek şöyle dedi: “Tataristan’ın bölgedeki rolü çok önemli. Bölgenin kalkınmasında, gençlerin meslek edindirmesinden girişimciliğe dönüşmesine kadar her evrede ICYF olarak yanlarındayız. Pandemi döneminde eğitimlerimizi hiç aksatmadan, hatta arttırarak gençlerimize liderlik yapmayı sürdürdük ve devam edeceğiz. Girişimcilerimizi doğru yatırımcılarla buluşturarak, kısa sürede katma değere dönüşmesi için çabalıyoruz. Bu çerçevede Kazan İİT Genç Girişimler Forumu’na özel önem veriyoruz.”
İİT GENÇLİK PROJE OFİSİ KAZAN’DA AÇILIYOR
Forum devam ederken, Federal Gençlik İşleri Dairesi (Rosmolodezh) ile Tataristan Gençlik Bakanlığı arasında “Rusya ve İİT Gençlik Projeleri Ofisi”nin kurulması için ve İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF) ile Tataristan Gençlik Bakanlığı arasında “Ortak İşbirliği”ni içeren iki Mutabakat Muhtırası imzalanacak.
Proje Ofisi, 1994 yılında Tataristan’da öğretmenlerin yetenekli gençleri bir araya getirmek için kurduğu, Tataristan’ın 10 bölgesinde aktif olarak çalışan ve 2012’den bu yana ICYF’i bölgede temsil eden Selet inisiyatifinin öncülüğünde kurulacak.
Proje Ofisi ile Tataristan’daki gençlerin çalışmaları ile İslam dünyası gençlerinin birlikte çalışacağı projeler gerçekleştirilecek. Dünya gençleriyle işbirliği imkânlarını daha da arttırak proje ofisi sayesinde, girişimciliği özendirirken yetenekli gençlere dünyaya açılma fırsatları oluşturulacak.
İİT Gençlik Proje Ofisi’nin Kazan’da açılmasının bölgedeki gençler için önemine vurgu yapan Ayhan, geleceği şekillendirecek faydalı projelerin üretim üssü, genç girişimciler için kuluçka evresinin hızlanmasından yatırımcıyla buluşmasına kadar kapsamı geniş proje ofisinin kilit bir öneme sahip olduğunu söyledi. Ayhan, gençlerden gelecek projelere inandığını ve desteklediğini sözlerine ekledi.
BÖLGENİN EN ÖNEMLİ FONLARI DEĞERLENDİRECEK
Girişimcileri değerlendirecek Uzman Komitesi, en iyi yatırım fonlarından ve teknoloji şirketlerinin temsilcilerinden oluşuyor: Rusya merkezli fon şirketlerinden Runa Capital’den Konstantin Gnip, RTP Global’den Stepan Ivanov, Yandex’den Oleg Shevlyagin, İngiltere merkezli Unitas Communications’tan Muddassar Ahmed, Birleşik Arap Emirliği merkezli Evgeniya Kazina Platinumlist ve Ürdün merkezli Adamtech Ventures’tan Suhaib Al-Khawaldah.
Rusya’nın İTT’ye resmi olarak katılmasının 15. yılında Tataristan Özerk Cumhuriyeti, Müslüman toplumunun dünyasına bir pencere haline geldi.
ONUR KONUĞU: CUMHURBAŞKANI RUSTAM MINNIKHANOV
Tataristan Özerk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rustam Minnikhanov’un ana konuk olması beklendiği Kazan İİT Genç Girişimciler Forumu’na ICYF Başkanı Taha Ayhan, ICYF Avrasya Başkanı Elmaddin Mehdiyev’in yanı sıra, Rusya Federal Gençlik İşleri Ajansı Başkanı Alexander Bugaev, Tataristan Özerk Cumhuriyeti Gençlik İşleri Bakanı Damir Fattakhov, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Bakanı Airat Khairullin, Tataristan Yatırım Geliştirme Ajansı İcra Kurulu Başkanı Taliya Minullina, Ak Bars Bank Kamu İlişkileri Direktörü Emil Hairutdinov ve çok sayıda üst düzey yetkilinin katılımı bekleniyor.
50 ÜLKEDEN 800’ÜN ÜZERİNDE TEMSİLCİ BİR ARAYA GELİYOR
2014 yılından bu yana her yıl düzenenlenen Genç Girişimciler Forumu, beş yıldan fazla bir süredir, 50 ülkeden 800’den fazla temsilciyi ağırladı. Şimdiye kadar, 2 milyon dolardan fazla fonu girişimcilere aktardı. İTT ülkelerinden ve Rusya Federasyonu’ndan yüzlerce girişimci, yatırımcı ve endüstri uzmanının ilgisini çeken forum, bu yıl İngilizce olarak düzenleniyor ve 4 aylık çevrimiçi eğitimin yanı sıra mentörlerle olanağı sunuyor.
ICYF hakkında
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)’nın gençlik kuruluşu, 56 İİT üyesi ülkeyi bünyesinde barındıran bir uluslararası kuruluş olan İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF) dünyadaki Müslüman gençleri temsil etmektedir. Çeşitli ülkelerde gençlik faaliyetleri, gençliğin çıkarlarının savunulması, sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi, eğitimin ve gençlerin ahlaki değerlerinin teşvik edilmesinin yanı sıra kültürlerarası ve medeniyetler arası diyaloğun gelişmesine katkı sağlamak gibi çalışmaların koordinasyonunu sağlamaktadır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Lüleburgaz’daki pazar yerlerindeki kişi sınırlaması “Her dört metrekareye bir kişi”
İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı son genelge kapsamında Lüleburgaz’daki pazar yerlerine her dört metrekareye bir kişi düşecek şekilde vatandaş alınacak. Bu kapsamda Kapalı Pazar Yeri ve Semt Merkezi’ne 2 bin 750, 8 Kasım Mahallesi Semt Pazarı’na bin 232, Atatürk Mahallesi Semt Pazarı’na aynı anda 300 kişi giriş yapabilecek.
İçişleri Bakanlığı’nın İller İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 25 Kasım tarihli genelgesine göre pazaryerindeki satıcılar ve müşteriler dahil kişi sayısı her dört metrekareye bir kişi olacak şekilde sınırlandırıldı. Bu karar kapsamında 11 bin metrekare alana sahip Kapalı Pazar Yeri ve Semt Merkezi 2 bin 750 kişiyle, 4 bin 930 metrekare alana sahip 8 Kasım Mahallesi Semt Pazarı bin 232, bin 200 metrekare alana sahip Atatürk Mahallesi Semt Pazarı da 300 kişiyle sınırlandırıldı.
Mezarlık seferlerinde HES kodu
Öte yandan Lüleburgaz Belediyesi, mezarlık seferlerinde de HES kodu uygulamasına başladı. Bu kapsamda mezarlığa belediyenin otobüsüyle gitmek isteyen vatandaşlar, otobüse binmeden önce HES kodları sorgulanarak araca alınıyor.
KIRKLARELİ – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Esra Erol kayıp kızı 10 dakikada buldu!
ATV’de yayınlanan “Esra Erol’da” programı kayıpları bulmaya devam ediyor. Anne Firdevs Taşkın ve baba Erol Taşkın, esrarengiz bir şekilde 1 yıl önce ortadan kaybolan 24 yaşındaki kızları Ayşegül Toyran’ı bulmak için Esra Erol’da programına katılmıştı.
Kırıkkale’de yaşayan çaresiz anne ve baba “ Kızımdan 1 yıldır haber alamıyorum. Hayatından endişe ediyorum, kötü insanların elinde olabilir. Ne yaşarsa yaşasın o benim evladım” diyerek gözyaşlarına hâkim olamadı.
Canlı yayında ise anne ve babayı mutluluğa boğan o haber geldi. Esra Erol, 1 yıldır kayıp olan 24 yaşındaki Ayşegül Toyran’ı buldu.
Canlı yayına katılan Ayşegül “ Ailemle konuşmak istemiyorum. Her şeyi anlatmak için stüdyoya geleceğim” dedi. Ayşegül Toyran’ın anlatacakları ise izleyiciler tarafından merak konusu oldu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Milli Piyango, 29 Kasım’da çekiliyor
Sisal Şans, yılların geleneği Milli Piyango çekilişini 29 Kasım Pazar saat 15.30’da gerçekleştirecek. Milli Piyango’nun çekilişinde büyük ikramiye 4 milyon TL. Gelenekselleşmiş Milli Piyango çekilişleri her ayın 9, 19 ve 29’unda yapılıyor. Özel Çekilişler ise 30 Ağustos, 29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs ve Yılbaşı’nda düzenleniyor.
Milli Piyango nasıl oynanır?
Oyunseverler, Milli Piyango biletlerini ister gezici bayiden, ister bayiden isterlerse de millipiyangoonline.com’danveya Milli Piyango Şans Oyunları uygulamasından alabilirler.
Milli Piyango oynamanın kuralları neler?
Milli Piyango bilet tipleri üçe ayrılır; Tam Bilet, Yarım Bilet ve Çeyrek Bilet. Oynanan ve kazanılan bilet yarım bilet ise ikramiyenin yarısı; çeyrek bilet ise ikramiyenin çeyreği kazanılır!
Kazanan kategoriler çekilişlerde değişkenlik gösteriyor ve Milli Piyango’da iki tane özel kategori bulunuyor. Amorti, son kazanan kategoridir. Birincisi 0-4 arasından ikincisi 5-9 arasından olmak üzere iki basamak çekiliyor. Son basamağı bu iki sayıdan biri olan biletler amorti ikramiyesi kazanıyor!
Teselli kategorisi, en büyük ikramiyeyi kazanan bilet numarasının her basamağındaki numaraya göre bir farklılık gösteren ikramiyedir.
Tüm çekilişler canlı yayınlanıyor!
Şisal Şans’ın son teknolojiyi kullanarak oluşturulan teknik altyapı ile noter huzurunda gerçekleştirdiği çekilişler canlı olarak yayınlanmaya devam ediyor. Tüm çekiliş süreçleri “Dünya Piyango Birliği” (World Lottery Association) standart ve kurallarına uygun şekilde organize ediliyor ve en büyük öncelik şeffaflığa veriliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
İstanbulkart sahiplerine müjde: Multinet Up ve BELBİM AŞ. iş birliği ile İstanbulkart sahiplerine 30.000 yeni lezzet noktası!
Yeni nesil finansal teknoloji grubu Multinet Up ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri şirketi Belbim AŞ, önemli bir iş birliğine imza attı. İş birliği kapsamında, milyonlarca İstanbulluya ödeme çözümü sunan toplu ulaşım ve yaşam kartı İstanbulkart’ın kullanım alanına binlerce restoran, kafe, büfe ve yerel market eklenecek. İstanbullular, 27 Kasım 2020 tarihinden itibaren, İstanbulkart’ları ile MultiNet yemek kartı geçen her noktada ödeme yapabilecek.
İstanbulkart, bir ulaşım kartı olmanın ötesine çıkarak “Şehrin Yaşam Kartı” olma yolunda çeşitli iş birliklerine imza atıyor. Marketlerde, online alışverişlerde, müzelerde, taksilerde, kafe-restoranlarda ve daha birçok noktada ödemeler İstanbulkart ile yapılabiliyor. İstanbulkart, şimdi de Multinet Up ile gerçekleştirdiği iş birliği ile ödeme kanalına 30.000 yeni nokta ekledi.
Yeni nesil finansal teknoloji grubu Multinet Up ile elektronik ödeme sistemleri öncüsü Belbim AŞ ortaklığı, 18 milyon İstanbulkart kullanıcısına Multinet Up ödeme altyapısı bulunan en küçük büfeden yerel marketlere ve büyük restoran zincirlerine kadar temassız ödeme ayrıcalığı sunuyor. Kademeli olarak yaygınlaşacak bu uygulama önümüzdeki dönemde tüm Türkiye’deki 30.000 MultiNet noktasında geçerli olacak. İstanbulkart, ulaşım ve ulaşım dışı tüm ödemelerin tek bir kartla yapılabilmesi için yaygınlaşma çalışmalarını sürdürürken, Multinet Up iş birliği ile kullanım alanındaki önemli artışla birlikte sadece İstanbul’da değil tüm Türkiye’de faaliyet göstermeye devam edecek.
İstanbulkart, verilen hizmetleri her yerde ve her alanda yaygınlaştırmaya ve İstanbulluların hayatlarına dokunup, değer katacak projeler üretmeye devam ediyor. Dijitalleşme ve ulaşım dışı ödeme hizmetlerinde yaygınlaşma hedeflerini hızla gerçekleştirirken tek kartla şehirde yaşama rehberi yazma yolunda adım adım ilerliyor. Multinet Up iş birliği kapsamında ödeme ağına eklediği 30 bin yeni nokta ile İstanbulkart sahiplerine yeni bir deneyim sunmanın heyecanını yaşıyor.
Üye iş yerlerine ödeme sistemi alt yapısı sağlayan finansal teknoloji şirketi Multinet Up, müşterilerinin hayatını kolaylaştıran çözümlerini, yenilikçi iş modelleriyle destekleyerek sektörde fark yaratıyor. Ekosistemine 18 milyon İstanbulkart kullanıcısını dâhil eden Multinet Up, İstanbulkart sahiplerine kafe, restoran ve marketlerde Multinet Up teknolojisinin avantajlarından faydalanma imkânı sunuyor.
Kurulduğu günden bu yana, faaliyet gösterdiği tüm alanlarda sektörleri dönüştüren, paydaşlarının dijital dönüşümüne öncülük eden Multinet Up, her zaman ilklere ve yeniliklerle imza atıyor. Temassız ödemeyi ilk kez 2014 yılında devreye alan ve 2015 yılından itibaren mobil cüzdan uygulaması MultiPay’i hayata geçiren Multinet Up, geçen sene devreye aldığı MultiPOS uygulaması ile yine bir ilke imza atmış, restoran, kafe ve marketlerin fiziki POS cihazına gerek duymaksızın yalnızca cep telefonu ile ödeme almalarını mümkün kılarak ödeme sistemlerinde yeni bir dönem başlatmıştı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)