Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Türkiye Ofisi, 25 Kasım – 10 Aralık tarihleri arasında düzenlenen ‘16 Günlük Aktivizm – Kadınlara Yönelik Şiddete Son Kampanyası’ kapsamında kadınlara ve kız çocuklarına yönelik siber şiddete dur diyecek 1 milyon kişi arıyor. Bu amaçla herkesi Ateş Böcekleri web sitesinde siber şiddetle ilgili testi çözmeye ve arkadaşlarına meydan okumaya (challenge) davet ediyor. Global Bilişim Derneği (BİDER), kampanyaya destek verdiğini ve diğer sivil toplum kuruluşlarının (STK) da destek vermesi için onlara meydan okuduğunu açıkladı.
Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi Türkiye Ofisi, sosyal medyada başlayan meydan okuma (challenge) ile 16 günlük aktivizm kapsamında kullanıcıları Ateş Böcekleri web sitesine yönlendiriyor. Ziyaretçiler, 25 Kasım tarihindeki Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nden başlayıp 10 Aralık tarihindeki İnsan Hakları Günü’ne kadar sitede açık olacak interaktif testi çözerek siber şiddet hakkındaki bilgisini ölçebiliyor ve siber şiddetle ilgili mini kılavuzu kendi cihazına indirerek bilgi ve farkındalığını artırabiliyor. Test sonunda ise herkes arkadaşlarına meydan okuyarak testi çözmeye davet edebiliyor. Siteye yapılan her ziyaret, kampanyayı 1 milyon kişi hedefine yaklaştırıyor. Kampanya kapsamında interaktif teste verilen anonim yanıtlar, BM Kadın Biriminin ortakları ile birlikte geliştireceği, toplumsal cinsiyet temelli siber şiddetle mücadele planlarına veri sağlayacak.
Global Bilişim Derneği (BİDER) Başkanı Şenol Vatansever, “COVID-19 küresel salgını ile beraber insanlar internet ortamında ve özellikle sosyal medyada çok zaman geçiriyor. Evden çalışma ile beraber kadınlar ve uzaktan eğitim ile beraber kız çocukları çevrimiçi platformları her zamankinden daha fazla kullanıyor. Bu da doğal olarak siber zorbalık riskini de artırıyor. 25 Kasım tarihindeki Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nden başlayıp 10 Aralık tarihindeki İnsan Hakları Günü’ne kadar sürecek ‘16 Günlük Aktivizm – Kadınlara Yönelik Şiddete Son Kampanyası’na Global Bilişim Derneği (BİDER) olarak destek veriyoruz ve kampanyaya destek vermeleri için diğer sivil toplum kuruluşlarına (STK) da meydan okuyoruz. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi Türkiye Ofisi’nin hazırladığı Ateş Böcekleri web sitesinde siber şiddetle ilgili testi çözen kişi sayısı 2 günde 100 bin kişiye yaklaştı. STK’larımızın destekleriyle 1 milyon kişiyi fazlasıyla aşacağına ve toplumda önemli bir farkındalık oluşturacağına inanıyoruz.” açıklamalarında bulundu. Siber Ortamda Kadına Karşı Şiddet, Cinsel İstismar ve Siber Zorbalık
Kadına karşı şiddet vakalarının kanser gibi hızla yayıldığı bir dönemde, siber ortamda da en çok mağduriyetleri küçük çocuklar ile kadınlarımızın yaşamaya devam ettiğini belirten BİDER İkinci Başkanı Av. Murat Keçeciler şu değerlendirmelerde bulundu: “Şiddet, fiziki şiddetin yanı sıra psikolojik şiddeti de içinde barındırmaktadır. Gelişen teknoloji ile fiziki ve psikolojik şiddete ek olarak artık sanal şiddet de kendisini göstermektedir.
Siber zorbalık olarak tanımlanan sanal şiddet bazı vakalarda cinsel istismarı da içinde barındırmaktadır. UNICEF tarafından yapılan çalışmada siber zorbalık, dijital teknolojilerin kullanımıyla yapılan zorbalık olarak tanımlanmıştır. Sosyal medyada, mesajlaşma platformlarında, oyun platformlarında ve cep telefonlarında gerçekleşebilir. Siber zorbalık mağdurlarını korkutmayı, kızdırmayı veya utandırmayı amaçlayan tekrarlanan davranışlardır. Örnekleri şunları içerir:
·Sosyal medyada birinin hakkında yalanlar yaymak veya utanç verici fotoğraflarını yayınlamak,
·Mesajlaşma platformları aracılığıyla incitici mesajlar veya tehditler göndermek,
·Birinin kimliğine bürünmek ve onun adına başkalarına kötü mesajlar göndermek.
Siber zorbalık çoğu olayda dijital bir ayak izi bırakır. Dijital ayak izleri, siber zorbalığı durdurmaya yardımcı olacak ve yararlı kanıtlardır ancak, zorbalık fiili sona erdikten sonra kişilerin mağduriyetine sebep veren bir unsur olarak sanal ortamda kalmaya devam etmektedir. Bu nedenle unutulma hakkı son yasal düzenlemeler ile mevzuatımızda vatandaşlarımıza tanınan önemli bir hak olmuştur.
Kadına karşı şiddetin önlenmesine dair mevzuat incelendiğinde siber zorbalık ve cinsel istismar vakalarının da bu mevzuat kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda siber suçlarla mücadele birimleri ile kadına karşı şiddetin önlenmesine ilişkin birimler arasında eş güdüm ve karşılıklı bilgi paylaşımı ve eylemsellik birliğinin kurgulanması önemlidir. Bu kapsamda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın eş güdüm sağlayan çalışmalarının mevcudiyeti umut vericidir.” Şiddetin Dijital Boyutu: Kadına Karşı Siber Zorbalık
BİDER Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Tufan; değişen ve gelişen teknoloji ile birlikte hayatımızı kolaylaştıran dijital yaşamın hem kurumsal hem de bireysel hayatımızın büyük bir kısmında yer almakta olduğunu belirterek sözlerine devam etti: “Dijital platformlara oluşan talep ve kullanımın artması, bireylerin gündelik hayatlarını kolaylaştırsa da kötü niyetli dijital kullanıcıların elinde bir siber tehdit unsuru haline gelebilmektedir. Sosyal platformlarda ve dijital alanlarda yer alabilen siber zorbalık, akıllı telefonlarımıza yüklediğimiz uygulamalar aracılığıyla da yaşanabilmektedir. Kullandığınız uygulamaların, paylaşım yaptığınız kişisel bilgilerinizin ve fotoğraflarınızın bir siber zorbanın elinde size karşı tehdit unsuru haline dönüşebileceğini unutmayınız.
Şiddetin dijital boyutu olan siber zorbalık, özelikle toplumda kadınlarımızı ve genç kızlarımızı hedef alabilmektedir. Çeşitli sosyal mühendislik yöntemleri ile kişilerin özel bilgileri ele geçirilebilmektedir. Ele geçirilen bu bilgiler, rahatsız etmek ya da zarar vermek amacıyla kullanılabilmektedir. Tüm bu sebeplerle güvenli internet kullanımı için güvenlik zafiyeti barındıran sanal ortamlarda kişisel bilgiler paylaşılmamalıdır.” Kadınlar İçin Daha Güvenli Bir Dijital Gelecek
Kadınların günlük yaşamlarında maruz kaldığı her türlü ayrımcılığın ve şiddetin siber dünyada da göz ardı edilemeyecek seviyelere ulaştığını belirten BİDER Yönetim Kurulu Üyesi Büşra Demirel şu değerlendirmelerde bulundu: “İnternet ve sosyal medya da maalesef kadınların kendilerini güvensiz hissettiği ve tehditlere maruz kaldığı bir ortama dönüştü. Siber şiddet suçları, aklınıza gelebilecek tüm internet ve sosyal medya platformlarının araç olarak kullanılması yoluyla işlenmektedir ve kadına yönelik diğer şiddet türleriyle aynı yıkıcı ve yıpratıcı etkileri ortaya çıkarmaktadır. Her zaman üzerinde durduğumuz gibi internet ortamından hiçbir zaman silinmeyecek olan dijital ayak izlerimiz çevrimiçi kimliğimizi oluşturur. Siber şiddet eylemleri özellikle siber şiddete maruz kalan kadınlar açısından maddi ve manevi tahribatlar meydana getirir. Cinsiyete dayalı siber şiddet eylemlerine maruz bırakılan kadınların ve kız çocuklarının çevrimiçi ve çevrimdışı varlıklarının tehlikede olduğu bilinci ile yaklaşılarak, mağdurun kişisel hak ve sınırlarının korunması için toplumsal bir sağduyu geliştirilmelidir.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Aylık arşivler: Kasım 2020
Ekmel Nuri Baydur: “Türkiye Pandemiyi Emsal Bir Biçimde Yönetti, Lojistik Altyapısının Gücü Önemli Rol Oynadı”
Türkiye’nin gıda ve gastronomi kültürünü dünyaya duyuran, dünyanın ve bölgenin güçlü iş birliği platformları arasında yer alan Uluslararası Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı – WorldFood Istanbul’un, “Gıdaya Erişim: Kriz zamanlarında Gıda Tedarik Zinciri” başlıklı panelinde tarımın geleceği ele alındı.
Uluslararası Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı – WorldFood Istanbul, tarımın tüm süreçlerini ele alarak devam ediyor. Doğuş Restaurant Entertainment and Management (d.ream) iş birliğinde gerçekleştirilen, d.ream Tedarik Zinciri ve Satınalma Direktörü Volkan Yazar’ın yönettiği “Gıdaya Erişim: Kriz zamanlarında Gıda Tedarik Zinciri” isimli günün ikinci paneline, Migros Ticaret A.Ş. Meyve Sebze ve Et Pazarlama Direktörü Ekmel Nuri Baydur, Nebyan Doğal Kurucu Ortağı Nazlı Uyanık Yıldız ve Kök Projekt Kurucu Ortak ve CEO Semi Hakim katıldı.
“Vatandaşımız Ürün Bulmada Sıkıntı Yaşamadı”
Pandeminin hiç kimse için bilinmeyen bir tecrübe olduğunu hatırlatan Migros Ticaret A.Ş. Meyve Sebze ve Et Pazarlama Direktörü Ekmel Nuri Baydur, Türkiye’nin bu dönemi emsal bir biçimde yönettiğini, ancak bazı ülkelerde de ciddi sıkıntılar yaşandığını hatırlattı.
“Vatandaşlarımız ürün bulmada bir sıkıntı yaşamadılar. Bu da tüketici nezdinde önemli bir motivasyon sağladı. Tabi burada üretim ülkesi olmamızın çok önemli bir avantajı oldu. Biz de herkes gibi bu süreçte emniyet stoklarımızı üst seviyeye çıkardık” diyen Baydur, Türkiye’nin lojistik altyapısının sahip olduğu gücün bu süreçte önemli katkı sağladığını paylaştı.
Tüketici Psikolojisi İhtiyaç Yerine Stoklamaya Yöneldi
Sağlık sektörü gibi gıda sektörünün de durmadığını ancak tüketici tarafında ihtiyacı karşılama yerine stok psikolojisi ile hareket edildiğini belirten Nebyan Doğal Kurucu Ortağı Nazlı Uyanık Yıldız ise, sokağa çıkma yasaklarını takiben sahip oldukları talebin dörde katlandığını belirtti: “Hep şu soru ile karşılaşırdık: Yarın iki katı bir talep gelse nasıl karşılayabilirsiniz? Ancak süreci çok iyi ve planlı bir şekilde yöneterek, bir gün bile geciktirmeden ürünleri zamanında müşterilerimize ulaştırdık.”
2014 yılında çıktıkları yolda Karadenizli, geleneksel yöntemlerle tarım yapan üreticilerle çalıştıklarını, “sıfır ziyan” yaklaşımı izlediklerini hatırlatan Yıldız, “Planlı bir satın alma sürecimiz var. Ancak pandemi ile birlikte biz de planlarımızı güncelledik. Üretici birliğimizin dışına çıkmak zorunda kalmadık, ya da kaynağı bilmediğimiz yerlere gitmeye ihtiyaç duymadan talepleri karşıladık” sözleri ile sorunsuz bir süreç yönetimi gerçekleştirdiklerinin altını çizdi.
Gıda Girişmcilerine Her Anlamda Destek
Kök Projekt Kurucu Ortak ve CEO Semi Hakim ise günümüzde bir trend haline dönüşen gıda girişimciliğin ödeme sisteminden sosyal platformlarla ilişki yönetimine aslında pek çok bacağının olduğunun altını çizdi.
Gıda, tarım ve su sektöründe çalışan girişimcileri destekleyecek platformlar tasarladıklarını belirten Hakim, “Şirketler, kamu kurumları, yatırımcı fonları, sivil toplum örgütleri ile iş birlikleri ya da girişimcilerin kendilerini ifade edebileceği kanalların kurgulanmasına yardımcı oluyoruz. Tüm bu süreçlerdeki amaçlarımızdan biri kıymetli bir alanda adım atan girişimcilerimizi güçlendirmek. Çünkü gıdanın geleceği için inisiyatif alan bireylerle çalışıyoruz” dedi.
“Gıdaya Erişim: Kriz zamanlarında Gıda Tedarik Zinciri” paneli ile birlikte fuarın ikinci gün panelleri de sona erdi.
WorldFood Istanbul 28 Kasım 16:00’ya Kadar TÜYAP’ta Sürüyor
Fuarın ilk gününden itibaren son anına kadar sürecek olan “Show Mutfağı Tarif Atölyeleri”nde, Şef Somer Sivrioğlu’nun da yer alacağı, birbirinden özel etkinliklerde bu dönem daha da önem kazanan bağışıklık sistemimizi destekleyecek gıdalardan oluşan tariflerin yanı sıra, tarımda ve mutfakta sürdürülebilir yaklaşımların nasıl uygulanacağı ve önemi ele alınacak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Dünyanın En Uzun Tünelinde Türk İmzası Var!
Hindistan’ı Çin’e bağlayan, dünyanın 3 bin metre ve üzeri irtifalardaki en uzun tünel olma özelliğini de elinde bulunduran en uzun tünelinde Türk teknolojisi var. Savronik Şirketler Grubu’nun Hindistan’daki kolu olan Savronik India, dünyanın en uzun karayolu tüneli olan Atal Tüneli’nin tasarımını, yazılımını ve elektromekanik sistemlerini yaptı.
Himalaya Dağlarını aşıp Hindistan’ı Çin’e bağlayan, Rohtang bölgesindeki 9 kilometre uzunluğundaki tünelin elektronik sistemlerinin beyin takımı Türkiye’den. Türk teknoloji firması Savronik Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. Hindistan’ın can damarında yer alan dünyanın en uzun karayolu tünelinin elektromekanik sistemlerini, yazılımlarını yaptı ve teknolojik altyapısını tamamladı. Tasarımlar Türkiye Savronik Elektronik Yönetim Merkezinde hazırlanarak gönderildi, uygulama Savronik System İndia tarafından yapıldı.
Hindistan yazılımıyla, elektronik cihazlarıyla, Uzak Doğu’nun Çin’den sonraki en ileri ülkesi. Ancak bu kez bir Türk firması Hindistan’ın en önemli tünel inşaatına imzasını attı. Hindistan’da büyük bir teknolojik katkı gerçekleştirdi. Dünyanın en uzun karayolu tüneli, Türk teknolojisi ile çalışıyor.
500 PERSONEL İLE 24 AYDA BİTİRİLDİ
Hindistan’in Himachal-Pradesh eyaleti sınırları içerisindeki Rohtang Geçidi’nde yer alan 9 km’lik Atal Tüneli, Hindistan Başbakanı Sayın Narendra Modi tarafından ulaşıma açıldı. 3 bin metre yükseklikte Himalaya dağları yamaçlarında yer alan tek tüp, çift şerit bu tünel, yılın 6 ayı boyunca geçit vermeyen 50 km’lik Rohtang geçişini mümkün kılıp mesafeyi 9 km’ye, süreyi ise asgariye indirdi. Ana tünelin ve kaçış tünelinin tüm Elektro-Mekanik İşleri tasarım da dâhil olmak üzere Savronik Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından gerçekleştirildi. Aydınlatma, havalandırma, yangın algılama ve söndürme, tünel izleme (kamera), hava durumu algılama, değişken tünel trafik işaretleri ve enerji sistemlerinin mevcut olduğu tüneller kesintisiz olarak Savronik tasarımı ve üretimi Merkezi Kontrol Sistemi tarafından yönetiliyor. Sözleşmesi Haziran 2018’de imzalanan tünel, inşaat çalışmaları altında olmasına karşın 500 personel ile 24 ay gibi çok kısa bir sürede tamamlandı. Projede yerel katkıya ve iş gücüne önem verildi ve yüzde 80’in üzerinde yerel katkı ve yüzde 95’in üzerinde yerel iş gücü oranına ulaşıldı. Tünel, dünyada 3 bin metre ve üzeri irtifalardaki en uzun tünel olma özelliğini de elinde bulunduruyor.
DÜNYANIN EN TECRÜBELİ FİRMALARINDAN BİRİSİYİZ
2009 yılında Savronik India’yı kurarak Hindistan’da pek çok projede Türk mühendislerinin katkısı olmasını sağlayan Savronik Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman, Atal Tünel projesi ile ilgili şunları söyledi: “Hindistan’daki bir konferansın açılış konuşmasını yapmak için Savronik Şirketler Grubu’ndan Yönetim Kurulu Başkanı olarak ben, Yönetim Kurulu Üyeleri Teoman Süer, Dr. Faruk Yarman ve Kurucu Ortak Mustafa Kula ile gittiğimizde, Hindistan Bayındırlık Bakanı ve Karayolları Genel Müdürü ile konuştuktan sonra Savronik India’yı açmaya karar verdik. 2009’dan beri yani 11 yıldır zaten Hindistan’dayız. Türk teknoloji firmasının Hindistan’ın çok önem vermiş olduğu bir bölgesinde, 3 bin metre irtifa üzerinde dünyanın en uzun karayolu tünelinin ileri teknoloji altyapısını tasarlayıp kurması olay oldu. Tünelin tüm sistem tasarımını, sistem entegrasyonunu, elektromekaniğini ve kontrol merkezini yaptık. Biz bu konularda dünyadaki en tecrübeli firmalardan bir tanesiyiz. Savronik Elektronik tasarımlarını Türkiye’de yaptı. Orada Savronik System India lokal firmasıyla çalıştı. Türkiye’den 20 kişilik bir beyin takımımız var, idari kadromuz var. Kullanacağımız insan gücünü, mühendis gücünü Hindistan’dan sağlıyoruz. Biz orada hem Bayındırlık Bakanlığı’na, hem de Karayolları Genel Müdürlüğü’ne vermiş olduğumuz sözümüzü tuttuk. Hindistan’a bilim, teknoloji ve mühendislik açısından çok ciddi katkılar vermiş olduk. Gururlu ve mutluyuz.”
Dünyaca ünlü Türkiye’nin öncü müteahhitlik grubu “STFA” nın yan kuruluşu olan Savronik’in kökleri ve operasyonları yurt içinde ve dünya çapında birçok ülkede bulunmaktadır. 1986 yılında kurulan Savronik, daha sonra demiryolu ve karayolu sistemleri için teknoloji teklifleri ve entegre anahtar teslimi çözümlerle Ulaşım alanındaki operasyonlarını genişletmiş ve bu sektördeki en büyük Türk özel şirketi haline gelmiştir. Savronik, sadece yüzlerce kilometre tünel otomasyonunu değil, aynı zamanda dünya çapında demiryolu sinyalizasyonunu da tamamlamıştır; yerel ortaklarla paylaşılan nitelikli ürünler ve teknolojiyle operasyonları desteklemek ve yerel potansiyele yatırım yapmak. Yerel bir “teknoloji ve hizmet sağlayıcı” olma fırsatının kendini gösterdiği ülkelerde Savronik, müşteriler ve yerel şirketlerle daha yakın çalışmak için yerel iştirakler kurmuştur. Atal Tüneli, “Savronik Elektronik” tarafından Hindistan’da tamamlanan ilk proje olmasına rağmen, yerel şirket “Savronik Sistem India Pvt. Ltd. ”, 2011’de kuruldu; T-80 Pir-Panjal Demiryolu Tüneli (Banihal-Hindistan) [en uzun demiryolu tüneli], Chenani-Nashri Tüneli (J ve K-Hindistan) [en uzun karayolu tüneli], T-9 Demiryolu Tüneli (Assam-Hindistan) bunlardan birkaçıdır. Savronik, Hindistan’da sadece Ulaşım alanında değil, aynı zamanda tasarım, geliştirme, üretim ve üretim dahil olmak üzere diğer ilgi alanlarında çalışmak ve yatırım yapmak için potansiyel alanlar aramaktadır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
İşin uzmanı açıkladı; “Gece kombi kapatmak tasarruf sağlamaz”
Aile bütçesinin en önemli gider kalemlerinden biri olan yüksek doğalgaz faturaları, alınacak bazı önlemler ile azaltılabilir. Doğru bilinen yanlışların doğalgaz tüketimini artırdığını belirten Üçay Mühendislik Genel Koordinatörü Özgür Şahin, “Artan tüketim doğrudan faturalara yansıyor ve faturalar yüksek geliyor. Ödenen yüksek tutarlara rağmen evler yeterince ısıtılamıyor. Oysaki alınacak bazı tedbirler ile hem faturaları düşürmek hem de konforu yükseltmek mümkündür.” dedi ve önemli bilgiler paylaştı.
Kış mevsiminin gelmesiyle birlikte doğalgaz faturaları da artmaya başladı. 500 binden fazla evi doğalgaz ile tanıştıran Üçay Mühendislik’in Genel Koordinatörü Özgür Şahin, ısınma giderlerini azaltacak ve faturaları düşürecek pratik bilgiler paylaştı. Vatandaşların en çok merak ettiği “Kombi geceleri kapatılmalı mıdır?” sorusuna da açıklık getirdi ve şunları söyledi: “Kombiyi kapatıp sabah açmak hiçbir şekilde tasarruf sağlamaz. Gece kombi kapatıldığında mekanın taban, tavan ve duvarları sabaha kadar soğur. Sabah mekanın ısıtılması için kombinin derecesi artırılır ve kombi 2 kat daha fazla çalışır. Böylece gece yapılan tasarruf boşa gider. Bu sebeple doğru olan kombiyi gece kısmaktır.”
DIŞARI ÇIKARKEN KOMBİ KAPATILMALI MIDIR?
Kombinin ayarları ile sık sık oynanmaması gerektiğini belirten Özgür Şahin, “Havaların soğumaya başlamasıyla açılan kombi havaların ısınmasıyla kapatılmalıdır. Bu uzun süreçte kombinin kapatılacağı zamanlar da vardır. 1 günden fazla dışarı çıkılacaksa kombi kapatılabilir. 2 -3 saatliğine dışarı çıkan birisinin kombiyi kapatması yanlış bir harekettir.” dedi.
“KOMBİ BAKIMI TASARRUFU ETKİLER”
Kombi ve radyatör bakımının da tasarrufu etkileyen faktörlerden biri olduğunun altını çizen Şahin, “Kombi bakımı ve radyatörlerin temizliği tasarrufu etkilemektedir. Düzenli bakımı yapılmayan kombiler ve kombi tesisatı randımanlı çalışmadığı gibi verimi de düşük olur. Periyodik bakımların yapılması kombinin verimini yükseltir ve tasarruf sağlar. Ayrıca kombinin ömrünü de uzatır. Bakımsız kombiler yüksek miktarda tüketim yaparken istenen faydayı da sağlayamaz. Radyatörler içerisinde tıkanmaya neden olan tortu ve kireçler de temizlenmelidir. Temizlik yapılmayan peteklerde bazı bölgelerde ısınma gerçekleşmez. Bu da kalorifer sistemini daha fazla çalışmaya teşvik eder. Tüm işlemler yetkili servislerce yapılmalıdır.” bilgilerini paylaştı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Black Friday’de siber dolandırıcılara dikkat!
Özellikle online alışverişlerin büyük artış gösterdiği Black Friday’i, tüketiciler kadar siber dolandırıcılar da büyük bir sabırsızlıkla bekliyor. Bu yıl Koronavirüs pandemisi nedeniyle Black Friday’de fiziksel mağazalar yerine online alışveriş siteleri her zamankinden daha fazla ziyaret edilecek. Birçok online alışveriş sitesinin kampanyalı satışlar planladığı Black Friday alışverişlerinde, tüketicilerin çok dikkatli olması gerektiğini belirten Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, abartılı kampanyalara, kredi kartı dolandırıcılıklarına ve sahte alışveriş sitelerine karşı tedbirli olunması uyarısında bulunarak mutlaka sanal kart ile alışveriş yapılması gerektiğini söylüyor.
Bugün birçok e-ticaret sitesinin indirimler ile kampanyalı satışlar planladığı ve tüketicilerin büyük bir sabırsızlıkla beklediği Black Friday’de, indirim çılgınlığı yaşanacak. Bu yıl Koronavirüs pandemisi nedeniyle Black Friday indirimlerinden yararlanmak isteyen tüketiciler, fiziksel mağazalar yerine online alışveriş sitelerini her zamankinden daha fazla ziyaret edecek. Black Friday’in, tüketicilerin kişisel bilgilerini ele geçirmeyi amaçlayan siber dolandırıcılar için de büyük bir fırsat olduğunu ve onların da sabırsızlıkla beklediğini belirten Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, online alışveriş sitelerinin her zamankinden daha çok ziyaret edildiği Black Friday’de, tüketicilerin zaman zaman güvensiz siteleri ziyaret ederek kredi kartı ve kimlik bilgilerini siber korsanlara kaptırabileceğine dikkat çekiyor.
Kendinizi siber dolandırıcılardan korumak ve Black Friday’de yapacağınız alışverişlerin kabusa dönüşmesini engellemek için birkaç basit yol var. Dünyada 500 milyondan fazla kullanıcıyı koruyan Bitdefender Antivirüs’ün Türkiye Operasyon Direktörü Alev Akkoyunlu, kredi kartı ve kimlik bilgilerini ele geçirmek için Black Friday’i fırsat bilen siber dolandırıcılara karşı tüketicileri uyararak bilgisayar ve akıllı telefonlar ile güvenli online Black Friday alışverişi için 10 önemli ipucu paylaşıyor.
1. Banka kartı ve kredi kartı yerine sanal kart tercih edin. Kredi kartları, banka kartlarına göre daha fazla koruma sağlıyor ama güvenlikte ikisinin de üstüne çıkan sanal kartları kullanarak ek koruma katmanı yaratabilirsiniz. Kredi kartı yerine geçen sanal kartlar, siber dolandırıcılığa karşı güvende olunmasına yardımcı oluyor.
2. Black Friday’e özel içeriklere hemen kanmayın, gelen maillerin adresini ve doğruluğunu kontrol edin. Kötü niyetli kişilerin göndereceği linklere tıkladığınız anda tüm kişisel bilgileriniz dolandırıcıların eline kolayca geçebilir. İyi niyetli gibi gözüken tebrik kartlarının arkasında da kötü planların olabileceğinden şüphe edin. Düşünmeden gireceğiniz linkler sizi virüs bulaştıran sitelerin avı haline getirebilir. Bir tanıdığınızdan gelse dahi kendisi ile iletişime geçip teyit edin.
3. Abartılı kampanya, indirim ve hediye tekliflere itibar etmeyin, güvensiz ağlar üzerinden sahte satın almalara yönlendirebilecek linklerden uzak durun. Eğer gördüğünüz bir kampanya gerçek olamayacak kadar cazipse, büyük bir olasılıkla gerçek değildir. Kampanyanın gerçek olduğunu düşünüyorsanız yeni bir tarayıcı açarak web sitesinin adresini doğrudan bu adres çubuğuna yazın. Her ne olursa olsun online alışverişiniz için mutlaka düşük bakiyeli bir sanal kart kullanın.
4. Verdiğiniz bilgilere dikkat edin. Alışveriş yaptığınız site siparişiniz için gerekli bilgiler dışında çok daha fazla soru soruyorsa, bu özel soruları cevaplamayın ve alışverişinizi sonlandırın. Bazı kötü amaçlı yazılımlar, çevrimiçi formlara satır ekleyerek siber suçluların özel bilgilerinizi çalmasına neden olabilir.
5. Ücretsiz ve halka açık Wi-Fi erişim noktalarından uzak durun. Siber dolandırıcılar tarafından kontrol edilen ücretsiz bir Wi-Fi ağına bağlandığınızda cihazınızdaki kritik bilgileri farkında olmadan dolandırıcılara kaptırabilirsiniz. Eğer evinizin internetine bağlı değilseniz ve online bir işlem yapmanız gerekiyorsa, mobil veri ağınızı kullanın. Eğer bir Wi-Fi ağına bağlanmak zorundaysanız, mobil güvenlik çözümü içeren bir VPN ile bağlantı kurduğuna emin olun.
6. Verilerinizi yedekleyin. Bilgisayarınızın virüs saldırısı sonucunda çökmesi gibi tehlike durumlarında veri kaybını önlemek için, bilgilerinizi düzenli bir şekilde yedeklemeyi unutmayın.
7. Mobil cihazınızın güvende olduğuna emin olun. Mobil cihazların güvenliğinin hiçbir zaman bilgisayarların güvenliği kadar önemsenmemesi diğer pek çok açıdan olduğu gibi online alışverişte de sorun yaratıyor. Alışverişinizi gerçekleştirmeden önce cihazınızın en güncel antivirüs yazılımına sahip olduğuna, telefonunuzu kilitleyecek bir PIN’inizin olduğuna, farklı hesaplarda birbirinden değişik, uzun ve rakam ile harf kombinasyonlarıyla oluşturulmuş güçlü şifreler kullandığınıza emin olun. Klasik şifreler dışında biyometrik doğrulama yöntemlerinden faydalanmak da güvenliği oldukça artırıyor.
8. Hesap özetlerini ve kredi kartı ekstrelerini kontrol edin. Online alışveriş yaptıktan sonra hesap özetinde yada kredi kartı ekstresinde şüpheli bir harcama görürseniz hemen bankanızla iletişime geçin.
9. Mağazaların web siteleri yerine uygulamalarını kullanın. Siteler yerine mağazanın uygulamasını kullanmak, uygulamaların ele geçirilme ihtimali daha düşük olduğundan satın alımları daha güvenli kılıyor. Eğer mutlaka site üzerinden alışveriş yapmak istiyorsanız, alışveriş yaptığınız sitenin SSL sertifikası kullandığından emin olun.
10. Bilinen, ödüllü ve kapsamlı bir güvenlik çözümü kullanın. Tek seferde Windows, Mac OS ve Android cihazlarınızı korumak istiyorsanız, Bitdefender Total Security 2020, sizin için mükemmel seçimdir. Bitdefender Total Security 2020 ürünü, en gelişmiş zararlı yazılımlara karşı bile zırhlı koruma sağlar ve birden fazla platformda bulunan cihazlarınızdaki kişisel verilerinizi sistem performansını düşürmeden korumak için tasarlanmış özelliklere sahiptir.
Laykon Bilişim ve Bitdefender Hakkında:
2016 yılının 3. çeyreğinden itibaren Bitdefender’in Türkiye Distribütörü olarak hizmet veren Laykon Bilişim, bilişim güvenliği alanında profesyonel ürün ve çözümleri ile çözüm ortaklarına satış ve destek veren bir teknoloji firmasıdır. Aynı zamanda 2018 yılı itibari ile lider güvenlik duvarı ve UTM sağlayıcısı WatchGuard’ın distribütörlüğünü üstlenen Laykon Bilişim, bilişim sektöründe 10 yılı aşkın süredir müşteri sadakati ve bayi kanalı yapılanması çalışmalarında bulunmuş uzman kadrosu ile güvenlik ve iş sürekliliği çözümleri tarafında kullanıcılarına yeni teknolojileri götürmeye devam etmektedir.
Bitdefender, 100’den fazla ülkeye değer katan anlaşmalar, distribütörler ve satış ortakları üzerinden çözümler sağlayan global bir güvenlik teknolojisi şirketidir. 2001 yılından bu yana, ödüllendirilen kurumsal ve bireysel bilişim güvenliği çözümleri üreten Bitdefender, sanallaştırma ve bulut teknolojisi alanında liderlik eden bir güvenlik sağlayıcısıdır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
LG ProBeam İş Dünyasına Yenilik Getiriyor
5000 ANSI lümene sahip LG ProBeam Lazer 4K BU50NST ve Full HD BF50NST Projeksiyon cihazları , 8,3 megapiksel çözünürlüğü, webOS desteği, 12 noktadan yatay ve dikey kenar düzeltmesi, yatay, dikey lens kaydırma, zoom yapma özelliği ve 20.000 saate varan ışık kaynağı ömrü ile iş dünyasının tüm ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlandı.
LG Electronics (LG), 2020 Reddot Ödüllü LG ProBeam Projeksiyon cihazı ile günümüz iş dünyasının en incelikli ihtiyaçlarına bile yanıt veriyor. BU50NST 3840 x 2160 4K UHD ve BF50NST 1920 x 1200 Full HD projektörler 5,000 ANSI Lümene sahip ekranı, webOS desteği ve kablosuz bağlantı özellikleri, yatayda ±%20, dikeyde ±%5 kaydırılabilmesi ve x 1,6 zoom yapabilmesi ile mükemmel görüntü, netlik ve esneklik sağlıyor. 16,7 litrelik kompakt gövdesi her türlü iş ortamına mükemmel şekilde uyuyor, 12 noktadan yatay ve dikey kenar düzeltmesi ekran bozulmasını ayarlanabiliyor ve ekranı daha hassas hale getirilebiliyor.
20.000 saate kadar ömrü olan çevre dostu LG ProBeam’in güçlü lazer ışık kaynağı daha parlak görüntüler sağlıyor. Bu da, projektörde günde 8 saat video oynatılması durumunda lazer ışık kaynağının 7 yıl dayanması anlamına geliyor. Bir başka değişle, LG ProBeam’le, ışık kaynağı değişimi olmadan 6.000 film izlenebiliyor. LG ProBeam başlangıçtaki görüntü parlaklığını çok uzun süre koruyabiliyor, böylece kullanıcılar yüksek maliyetlere katlanarak ampul değiştirmek zorunda kalmıyor.
Kalabalık Ortamlarda Bile Yüksek Çözünürlüklü Net Görüntü
LG ProBeam, 4K UHD Lazer teknolojisini kullanan 8,3 milyon pikselli 300 inç büyük ekrana bile çarpıcı bir görsel kalite katıyor. 5.000 ANSI lümen değerindeki parlaklığı, yoğun ışıklarla aydınlatılan konferans odalarında bile görüntü kalitesindeki kaybı engelliyor. İş toplantıları, konferanslar ve ortak çalışma toplantıları için tasarlanan ölçeklenebilir ve uyarlanabilir bir projektör olan LG ProBeam, doğru ve net görüntü sunmasıyla kullanıcıların iş verimliliğini ve üretkenliğini artırmasına olanak tanıyor, sunumların başarısına katkı sağlıyor.
Tek Kablo ile Beş Sinyal
Ultra yüksek çözünürlüklü video ve ses sunan HDBaseT™, uzun ve tek bir kablo üzerinden Ethernet, kontroller, USB ve 100 W’a kadar güç aktarımı sağlayan küresel bir standart olarak tanımlanıyor. En yeni HDBaseT™’den faydalanan LG ProBeam, montaj konumundan bağımsız olarak performans ve yüksek kaliteden ödün vermeden kablo karmaşasını ortadan kaldırarak kaliteli bir deneyim sunuyor. Kablo azlığı, kullanıcılara görsel anlamda da avantaj sağlıyor.
LG ProBeam’le Akıllı Bağlantı
LG ProBeam hem akıllı hem de kablosuz bağlantı seçeneği ile kullanıcıların hayatlarını kolaylaştırıyor. Kullanıcılar akıllı iletişim sağlamak için, ekranı ve sesi kablosuz yansıtma (Miracast®) ve Bluetooth eşleştirme ile rahatça paylaşabiliyor. webOS ile internete bağlanabiliyor ve Wi-Fi ağını kullanabiliyorlar.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Türkiye’de her yıl 4 bin 500 kişi pankreas kanseri oluyor!
Görülme sıklığı giderek artıyor, sinsi bir şekilde ilerlediği için hemen belirti vermiyor, bu nedenle de tanısı geç konuyor. Üstelik ölümcül kanserler listesinin üst sıralarında yer alıyor… Tüm bu olumsuz haberlere karşın yeni gelişmeler sayesinde tedavisinde başarı oranı yükseldiği için hekimler hastalarından asla umudunu kesmiyor. “Bu hangi hastalık?” diye merak ediyorsanız cevap, pankreas kanseri. Ülkemizde her yıl yaklaşık olarak 4 bin 500 yeni pankreas kanseri tanısı konduğunu belirten Acıbadem Altunizade Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Murat Gönenç, “Ancak tıptaki gelişmeler sayesinde pankreas kanseri tedavilerinde yaşam süresi giderek uzuyor. Dolayısıyla, pankreas kanseri eskiden düşünüldüğü kadar çaresiz bir kanser tipi değildir” diyor. Pankreas kanserinin en etkin tedavi yönteminin cerrahi olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Gönenç, tümörün, çevreye yaymadan yani parçalamadan veya patlatmadan, olası yayılım alanları ile birlikte bir bütün olarak çıkarılması ile tedavi başarısının da arttığını belirtiyor.
Riski azaltmak mümkün
Pankreas, vücudumuz için çok önemli salgıları üreten bir organ. Çok farklı hücre tipleribarındırdığı için de yapısında farklı tümörler de gelişebiliyor. Pankreas kanserlerinin yüzde 85-90’ının “duktal adenokarsinom” adı verilen tür olduğunu belirten Prof. Dr. Murat Gönenç, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Pankreas kanseri sıklığı gerek ülkemizde gerekse dünyada giderek artıyor. En sık görülen kanserler arasında 11. sırada ve ve kansere bağlı ölümlerin de yaklaşık yüzde 5’inden sorumlu. Bu hastalığın riskini artıran birçok faktörden söz edebiliriz. Ancak en önemlileri kronik pankreas iltihabı, uzun süreli diyabet, ailesel yatkınlık, ileri yaş, obezite, sigara ve alkol olarak sıralanıyor. Hastalığı önlemek mümkün olmasa bile riskleri azaltmak ve erken tanı mümkün olabilir. Bu nedenle sigara içmemek, alkol tüketmemek, ideal kiloda olmak ve sağlıklı beslenmek riski azaltmaya yardımcı olur.”
Ani gelişen diyabet de haberci olabilir
Pankreas kanseri sarılık, sırt ağrısı, ani ortaya çıkan diyabet ya da var olan diyabetin kontrol edilememesi gibi şikayetlere yol açsa da genellikle bu yakınmalar dikkate alındığında tanı için geç kalınmış oluyor. Hastalığın tanısında temeli, radyolojik görüntüleme yöntemleri oluşturuyor. BT (Bilgisayarlı Tomografi) veya MR (Manyetik Rezonans Görüntüleme) sayesinde pankreas kanserleri yüksek doğrulukta tanılanıyor. Kan testlerinde de CEA (KarsinoEmbriyonik Antijen) ve CA 19-9 (Karbonhidrat Antijen 19-9) gibi tümör belirteçlerinin tanı için kullanılabildiğini kaydeden Prof. Dr. Murat Gönenç, sıklıkla sorulan “Pankreas kanserinde biyopsi ile daha kolay tanı koymak mümkün mü?” sorusuna şu cevabı veriyor:
“Pankreastaki kanser şüphesi olan dokudan biyopsi almak rutin bir uygulama değildir. Çünkü pankreas kanserinde kanser dokusunun her yeri aynı yapıya sahip değildir. Bu nedenle, biyopsi eğer doğru yerden alınmamışsa, sonuç yanlış negatif çıkabilir yani kişi kanser olduğu halde değilmiş gibi görülebilir. Dolayısıyla diğer tanı yöntemlerinin pankreas kanseri tanısını desteklediği hastalarda biyopsi yapılmaz çünkü biyopsi sonucu temiz gelse dahi ameliyat kararını değiştirmez. Ayrıca, özellikle ciltten girilerek yapılan biyopsilerde, teorik olarak tümörün bütünlüğünün bozulması ve etrafa yayılması riski mevcuttur. Bu nedenle, biyopsi tercihen endoskopik yolla alınır ve iki grup hastada tercih edilir; ön planda cerrahi tedaviden ziyade kemoterapi uygulanması planlanan hastalar ve pankreas kanserini taklit eden selim hastalıklar açısından şüphe bulunan hastalar.”
Cerrahi için geç kalınıyor
Belirtileri geç dönemde ortaya çıktığı için pankreas kanserine yakalananların yüzde 75’inden fazlası, hastalığı tek etkili tedavisi olan cerrahi tedaviden fayda görebilecekleri evreyi geçmiş oluyor. Dolayısıyla, hastaların yüzde 25’inden az bir kısmında cerrahi tedavi uygulanabildiğini belirten Prof. Dr. Murat Gönenç, “Pankreas kanserinin tek etkili tedavisi cerrahi yani ameliyattır. Zira, pankreas kanseri tedavisinde en iyi sonuç, kanserli dokuların tamamen temizlenmesini sağlayan cerrahi ile elde edilir. Ancak pankreas kanseri oldukça hırçın bir tabiata sahip olduğu için, tek bir tedavi yöntemi ile hastalığı tedavi etmek mümkün değildir. Bu nedenle, cerrahi tedavi, kemoterapi ve radyoterapi (ışın tedavisi) bir arada kullanılır” diyor.
Pankreas cerrahisi ciddi deneyim istiyor
Pankreas kanseri ameliyatları tümörün çıkarılmasının mümkün olmadığı ya da hastalığın uzak organlara metastaz yaptığı durumda uygulanamıyor. Bu hastalarda kemoterapi ve radyoterapi yöntemlerine başvuruluyor. Bu tedaviye iyi yanıt veren hastalarda cerrahinin yeniden bir seçenek haline gelebildiğini anlatan Prof. Dr. Murat Gönenç, “Ancak bu kararın mutlaka hasta bazında ve multidisipliner toplantılar eşliğinde verilmesi gerekir. Pankreas cerrahisi teknik açıdan zor ve ciddi deneyim gerektiren bir cerrahidir. Bu ameliyatlara bağlı sorun çıkma olasılığı halen yüksektir ancak anestezi ve cerrahi tekniklerdeki devasa gelişmeler sayesinde pankreas cerrahisine bağlı ölüm oranı belirgin ölçüde düştü” diye anlatıyor.
Onkolojik cerrahi, sadece tümörün alındığı ameliyat anlamına gelmiyor. Tümörü temiz sınırlarla yani kanserin görülmediği mümkün olan en az dokuyla, çevreye yaymadan yani parçalamadan veya patlatmadan, olası yayılım alanları ile birlikte bir bütün olarak çıkartmayı tanımlıyor. Bunun için bazen tümörle sarılmış bazense tamamen masum olan dokuları, organları veya damarları feda etmek gerekebildiğini belirten Prof. Dr. Murat Gönenç, “Pankreas kanserinin cerrahi tedavisinde de tüm bu prensiplere uygun hareket edilmesi gerekir” diye vurguluyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Çocuğunuz Bu Şekilde Yürüyorsa Dikkat!
Yürümeye yeni başlayan çocuklarda parmak ucu yürüyüşü oldukça yaygın bir şekilde karşımıza çıkıyor. Fakat, bu durumun uzun süre devam etmesi birçok sağlık sorununa davetiye çıkarıyor. En geç iki yaşına kadar çocuğun normal yürüyüş düzenine geçmesi gerektiğinin altını çizen Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Çocuk Fizyoterapisti Şehnaz Yüce, “Parmak ucu yürüyüş düzgün vücut duruşunu bozar, bazı kaslarda sertleşme ve kısalma bazılarında ise uzama ve güçsüzleşmeye yol açar. Vücudun bütün ağırlığını ayağın ön bölgesi taşıdığı için bu bölge genişler, eklem yapıları bozulur. Ayak, ayak bileği, diz, kalça ve omurgada oluşan bu problemler nedeniyle zaman içinde de ağrılar oluşmaya başlar. Bu yüzden ailenin çocuğu iyi gözlemlemesi sonucu erken müdahale büyük önem taşıyor” ifadelerini kullandı.
Her anne baba, çocuklarının yürümesini büyük bir heyecanla beklerken bazı noktaları göz ardı edebiliyor. Çoğu çocuk 12 ila 14 aylıkken ayakları yerde düz olarak yürümeye başlarken bazı bebekler ise ayak tabanını ve topuğu yerle temas ettirmeden sadece parmakları yere temas ettirerek yürüyüş gerçekleştirerek ilk adımlarını atıyor. Parmak ucunda yürüme normalde yürümeyi öğrendikten sonraki üç ile altı ay içinde kaybolması gerekirken uzun sürmesi haline bir uzmana başvurmak gerekiyor.
Parmak Ucu Yürüyüş Nedeni Mutlaka Araştırılmalı
Parmak ucu yürüyüş şeklinin normal doğan ve hiçbir probleme sahip olmayan çocukların yaklaşık yüzde 10’unda da görülme olasılığı olduğuna dikkat çeken Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Çocuk Fizyoterapisti Şehnaz Yüce, “Eğer çocuk parmak ucunda yürüyorsa nedeni araştırılmalıdır. Hamilelik döneminde bebeğin pozisyonuna bağlı kaslarda kısalık oluşabilir, genetik bir problem dolayısıyla hamilelikte kaslarda kısalık meydana gelmiş olabilir. Erken doğum nedeniyle ya da sonrasında nörolojik bir problem oluştuysa parmak ucu basmasına neden olabilir. Yürüme aşamasına gelmeden ya da yürüme aşamasında çocuğun yürüteççe konulması da parmak ucu yürüyüşünü tetikleyebilir. Aynı zamanda otizm ve mental problemler de bu durumu geliştirebilir” dedi.
Erken Müdahale Büyük Önem Taşıyor
Yüce, sözlerini şöyle devam etti: “Problemin oluş nedeni bulunduktan sonra teşhise bağlı olarak tedavi programı oluşturulur. Pozisyonlama, germe egzersizleri, ayakkabılar, ortezler kullanılabilir. Bu tedavi yöntemleri yeterli kalmadıysa cerrahi olarak çözüm düşünülerek kas uzatma ameliyatları da yapılabilir. Eğer problem nörolojik ise cerrahi girişimlerden önce botoks uygulamaları da olabilir. Erken teşhis büyük önem taşıyor. Aileler genellikle bu sorunu geçici olarak düşünebiliyor.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Bosch: Dünyanın motosikletlere yönelik, ilk tam entegre bölünmüş ekranı yollarda
Daha fazla güvenlik ve kolaylık için tamamen ağa bağlı ekran Sürücünün dikkatini dağıtmadan, hem araçla ilgili bilgileri hem de akıllı telefonlardan navigasyon gibi sürüş içeriğini gösteren 10.25 inç TFT bölünmüş ekran. Sürücülerin yüzde 90’ı, seyahate hazırlık veya seyahat sırasında takip amacıyla akıllı telefonlarını kullanıyor. Akıllı telefon entegrasyon çözümü mySPIN, sürüşü daha güvenli ve konforlu hale getiriyor. Ducati ve Kawasaki, motosikletlerinde sürüş uygulamaları sunmak üzere mySPIN kullanacak.
Yokohama, Japonya – Araç bilgilerini ve akıllı telefondaki uygulama içeriğini eşzamanlı olarak gösteren, serbest bir şekilde programlanabilen bölünmüş ekran, bir zamanlar sadece birinci sınıf otomobillerde kullanılıyordu. Bosch’un yeni entegre bağlanabilirlik gösterge paneli, bu özelliği motosikletler için 10.25 inç TFT ekran biçiminde kullanıma sunuyor. Buna ek olarak, akıllı telefon entegrasyon çözümü mySPIN, bağlı telefonun içeriğini de motosikletin ekranına taşıyor. Bosch’un, 2600 motosiklet sürücüsü arasında yaptığı anket, her on sürücüden sekizinin bu işlevi memnuniyetle kullanacağı sonucuna ulaştı. Bosch İki Tekerlekli ve Motor Sporları Biriminin Başkanı Geoff Liersch, “MySPIN ile birlikte kullanılan gösterge panellerimiz, motosiklet sürücülerine daha fazla güvenlik ve kolaylık sağlayan yeni bir sürüş deneyimi sunuyor. Bu, bizim için motosikletlerde bağlanabilirlik açısından bir sonraki adım” dedi.
Hızlı bir şekilde bilgilendiriyor
Yeni 10.25 inçlik TFT ekran, bu yıl BMW motosikletlerinde görücüye çıkıyor. Ekranın yeni boyutları, sürücünün dikkatini dağıtmadan ilgili tüm bilgileri bir bakışta gösteriyor. Kullanıcılar ekranda görmek istedikleri içeriğe karar veriyor ve bunların tümünü gidon ile kontrol edilebiliyor. Örneğin, bir akıllı telefon uygulamasının içeriği, motosiklet ekranının boyutuna uygun bir şekilde ilgili bilgileri göstermek için mySPIN ile otomatik olarak uyarlanıyor. Bölünmüş ekran, hız ve uyarılar gibi temel bilgileri göstermeye devam ediyor.
Güvenli bir şekilde ağa bağlanıyor
Bosch anketine göre, sürücülerin yaklaşık yüzde 90’ı seyahate hazırlık veya seyahat sırasında takip amacıyla akıllı telefonlarını kullanıyor. Sürücülerin üçte biri, sürüş esnasında bile akıllı telefonlarını kullanarak kendilerini büyük tehlikeye sokuyor. Bosch, akıllı telefon içeriklerinin kullanımını daha güvenli ve konforlu hale getirmek için akıllı telefon entegrasyon çözümü mySPIN’i geliştirdi. Arazi araçları veya kişisel deniz araçları dahil olmak üzere 2018’den bu yana motor sporları segmentinde yer alan BRP araçlarında kullanılan mySPIN, ilk kez motosiklet segmentinde kullanılacak. Ducati, bunu Bosch’un bölünmüş ekran seçeneği bulunmayan yeni 6.5 inç bağlanabilirlik ekranıyla birlikte tanıtacak. Ducati Araştırma ve Geliştirme Yöneticisi Vincenzo De Silvio, “Motosiklet sürücülerinin, motosikletlerine binerken akıllı telefon içeriğine entegre ve kolay bir şekilde erişebilmesini istiyoruz. mySPIN platformu ve entegre bağlanabilirlik gösterge paneli sayesinde bunu yapmanın doğru bir yolunu bulduk” dedi. Çözüm, 2021’den itibaren Kawasaki tarafından da tanıtılacak.
Sürücü, motosiklete özel çeşitli uygulamalar aracılığıyla zengin bir hizmet yelpazesine erişiyor. Heyecan verici güzergahları indirmek, takip etmek ve benzer düşünce yapısına sahip sürücülerle paylaşmak için REVER; yakınlardaki otellere veya restoranlara giden yolu bulmak için Genius Maps ve Sygic ve ücretsiz premium dijital radyo için Dash Radio[1] gibi iş ortakları ile mySPIN, gelişmiş bir sürüş deneyimi sunuyor. Uygulama portföyü, global bir şekilde sürekli olarak genişletiliyor.
Kapsamlı bir şekilde çözüme ulaştırıyor
Motosiklet emniyet sistemlerinin lider tedarikçisi olarak Bosch’un yıllar boyunca en önemli önceliği motosiklet sürüşünü daha güvenli hale getirmek oldu. Ancak şirket, sürücülere daha rahat ve heyecan verici bir deneyim de sunmak istiyor. Sürücü, motosiklet ve çevresi arasındaki bağlanabilirlik, bunda çok önemli bir rol oynuyor. Help Connect buna bir örnek olarak gösterilebilir. Motosikletlere yönelik dijital ağa bağlı acil durum çağrı sistemi, bir kaza durumunda kurtarma ekiplerinin hızlı ve otomatik olarak gönderilmesini sağlayarak yol güvenliğini artırıyor. Bu, Bosch’un motorlu iki tekerlekli araçları geleceğin mobilite gereksinimlerine nasıl uygun hale getirdiğini gösteren bir başka kanıttır.
[1] Bölgesel App/Play Store kullanılabilirliğine bağlıdır.
Mobilite Çözümleri, Bosch Grubu’nun en büyük iş sektörüdür ve 2019 yılında 46,8 milyar Euro’luk satış gerçekleştirilmiştir. Bu rakam, grubun toplam satışlarının yüzde 60’ına denk gelmektedir ve Bosch Grubu’nu önde gelen otomotiv tedarikçilerinden biri yapmaktadır. Mobilite Çözümleri iş sektörü, mümkün olduğunca kazasız, emisyonsuz ve stressiz mobilite vizyonuna sahiptir ve Grubun uzmanlığını otonom, elektrifikasyon ve bağlanabilirlik olmak üzere üç mobilite alanında bir araya getirmektedir. Müşterileri için bu çaba, entegre mobilite çözümleri sağlamaktadır. İş sektörünün ana faaliyet alanları arasında; içten yanmalı motorlar için enjeksiyon teknolojisi ve güç aktarma sistemleri, çevre birimleri, güç aktarım mekanizması elektrifikasyonu için çeşitli çözümler, araç güvenlik sistemleri, sürücü destek ve otonom işlevler, kullanıcı dostu eğlendirici bilgilendirme sistemi ve ayrıca araçtan araca ve araçtan altyapıya iletişim teknolojisi, tamir atölyesi konseptleri ve otomotiv satış sonrası pazarına yönelik teknoloji ve servis bulunmaktadır. Bosch, aralarında elektronik motor yönetimi, ESP® elektronik denge kontrol sistemi ve sabit basınçlı dizel püskürtme teknolojisinin de bulunduğu önemli otomotiv inovasyonları da sunmaktadır.
Bosch Grubu, dünyanın önde gelen teknoloji ve servis tedarikçilerinden biridir ve dünya genelinde yaklaşık 400.000 çalışana sahiptir. Şirket, 2019 yılında 77,7 milyar Euro’luk satış gerçekleştirmiştir. Bosch’un faaliyetleri dört sektöre ayrılmaktadır: Mobilite Çözümleri, Sanayi Teknolojileri, Tüketim Malları ile Enerji ve Bina Teknolojisi. Dünyanın önde gelen IoT şirketlerinden biri olarak Bosch; akıllı evler, akıllı şehirler, ağa bağlı mobilite ve endüstri için yenilikçi çözümler sunmaktadır. Şirket; sensör teknolojisi, yazılım ve hizmet alanlarındaki tecrübesi ve kendi IoT bulutunu kullanarak müşterilerine; ağa bağlı, farklı alanları bir arada bulunduran ve tek bir kaynaktan elde edilen çözümler sunabiliyor. Bosch Grubu’nun stratejik hedefi, ağa bağlı yaşam için inovasyonlar sağlamaktır. Bosch, yenilikçi olan ve büyük bir ilgi gören ürünler ve servislerle dünya genelinde yaşam kalitesini iyileştirmektedir. Kısacası Bosch, ‘Yaşam için teknoloji’ oluşturmaktadır. Bosch Grubu, Robert Bosch GmbH ve 60 ülkedeki 440 bağlı kuruluşu ve bölge şirketinden oluşmaktadır. Satış ve servis ortakları dahil edildiğinde, Bosch’un küresel üretim, mühendislik ve satış ağı neredeyse dünyadaki tüm ülkeleri kapsamaktadır. Şirketin gelecekteki büyümesinin temeli, yenilikçi gücüdür. Bosch, dünya genelinde yaklaşık 125 lokasyonda araştırma ve geliştirme alanında yaklaşık 72.600 çalışana sahiptir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Ramiz Bayraktar Rap Müziğine REST çekti!
Son yılların yükselişe geçen trendi Rap müziğin en popüler isimlerinden biri olan Ramiz Bayraktar, Rap listelerini altüst etmesi beklenen “REST” şarkısını dijital platformlarda yayınladı.
2008 yılında Var mısın Yok Musun programında 50 Cent ile yaptıkları programla adını duyuran Ramiz, 12 yıl sonra şimdi de REST şarkısıyla listeleri zorlamaya hazırlanıyor. Yıllar içerisinde diğer rapçiler ile kaliteli rap konusunda tartışmalar yaşayan Ramiz, Woop Müzik’ten çıkardığı ve söz müzik ve aranjesinin kendisine ait olduğu REST şarkısıyla oldukça iddialı. Son yıllarda yine rapin dillere pelesenk olan şarkılarının da bestecisi olan Ramiz, Gibi Git, Cehennemin Dibi, Yakıyo gibi şarkılarıyla da milyonlarca kez izlenerek rekora imza attı. Yaptığı şarkıları tiktok fenomenleri tarafından da 1 milyona yakın videoda kullanılan Ramiz’in Rest şarkısı dün itibariyle tüm yerel ve ulusal radyolarda ve dijital platformlarda yayınlanmaya başladı.
“Rest” yerlere düşen Rap müziğini ayağa kaldıracak!
Bugüne kadar yazdığı şarkıların farkında olmadan dilimize dolanan güncel cümlelerden oluştuğunu, biraz dilimize gönderme yaptığını söyleyen Ramiz Bayraktar, “Gönder gelsin” cümlesini son dönemde günlük hayatımızda çok duyuyordum. Bu cümleden yola çıktım. Teaser’ımızı yayınladığımızdan beri çok iyi yorumlar alıyorum. Rap ile ilgili bugüne kadar çok eleştiri yaptım. Uyuşturucuya özendiren rap şarkılara, küfür içeren rap şarkılara hep karşı oldum. Rest’i Rap Sektörümüzü ayağa kaldırmak için yaptım. Yolu açık olsun” dedi.
Ramiz Bayraktar kimdir?
1982 yılında Bulgaristan’da doğdu.
1986 yılında illüstrasyon yapmaya başladı.
1989 yılında ailesiyle Türkiye’ye göç etti.
1994 yılında amatör olarak yabancı müziklerin üzerine söz yazarak
rap yapmaya başladı.
1996 yılında Fasttracker’da kendi beatlerini yapmaya başladı. Ve evinde amatör kayıtlar almaya başladı.
1997 yılında Cabbar’la birlikte Sözlü Taarruz grubunu kurdu.
1997 yılında liseye giderken harçlıklarını biriktirip ilk stüdyo kaydını yaptı.
1998 yılında Sözlü Taarruz’la iki underground albüm yaptı ancak albümler hiç bir zaman piyasaya çıkmadı.
1998 yılında Sagopa’yla çeşitli düetler yaptı.
1999 Bu grupla konser vermeye başladı.
2001 yılında Ondaon grubunu kurdu.
2001 yılında Ondaon’un ilk albümü “Nakavt”ı yaptılar.
2001 yılında “Yılın Rap Grubu”1 ödülünü aldılar.
2003 yılında Ondaon’un ikinci albümü olan “Ondaon’u Anlamak” isimli albümü çıkardılar ve “Yemin” (Yetmişmilyon) isimli parçalarına klip çektiler.
2003 yılından sonra Türkiye ve Avrupa’da pek çok konser verdi.
2003 yılında ” Yılın en iyi çıkış yapan grubu” ödülünü aldılar.
2003 yılında Ramiz “En iyi tarz” ödülünü aldı.
2004 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel SanatlarFakültesinden mezun oldu.
2004 yılında 6 aylığına Almanya’ya gitti ve burada prodüktörlük ve pek çok repçiyle düetler yaptı.
2005 yılında Almanya’dan dönünce İstanbul Attack grbuyla “İstanbul Geceleri” isimli albümü yaptı.
2005 Sırasyıla İstanbul Geceleri, Elleri Çak, Bazen ve Yaylan isimli şarkılara klip çekildi.
2005 Yılında “En İyi Grup ve “Hiphop Onur Ödülü”nü aldılar.
2006 Yılında Ömer Faruk Sorak’ın filmi SINAV’a Gece Yolcuları ile Babeyli isimli bir parça yaptı. Parça ilk 9/8’lik rap olma özelliğini taşıyor.
2006 Parça filmin soundtrack’inde yer aldı ve klibi çekildi.
2006 Gece Yolcuları ile “Değer Mi?” şarkısının cover’ında yer aldı.
2007 Şubat ayında Ramiz İstanbul Attack grubundan ayrıldı.
2008 yılında solo albümüne hazırlanmaya başladı.
2008 Aralık ayında Acun Ilıcalı’nın desteğiyle 50 Cent, G-Unit’le birlikte Ramiz’e destek için “Var Mısın Yok Musun?” yarışmasına geldi.
Bu destek, Ramiz’in şarkılarını Türkiye ile paylaşması için çok önemli bir fırsat oldu.
Ayrıca Türkiye’de daha önce rapi bilmeyen yada ilgi duymayan herkes tarihi bir rayting rekoru
kıran programla rapin ne kadar büyük bir değer olduğunu görmüş oldu.
2009 10 Haziran tarihinde Ramiz ilk solo albüm’ü “Bitmez Bu Rap” çıktı.
2009 Gir Havaya ve Bitmez Bu Rap isimli parçalarına klip çekti.
2010 Beni kaybettin isimli parçasına klip çekti ve klip Youtube’da hızlıca 2 farklı hesapta birden 1 milyon sınırını geçen ilk Türkçerap işlerinden biri oldu.
2010 yılında Hatalarım isimli şarkısına klip çekti.
2010 yılında yaptığı rapleri piyasaya sürmeme kararı aldı.
2010 yılında Es Es isimli dizide şarkısı yayınlandı.
2010 Cem Özkan’la birlikte“Bizim Yenge”, “Canım Babam”, “Karakol” ve “Yerden Yüksek” dizilerinin müziklerini yaptı.
2011 yılında reklam jingle’ları yapmaya başladı.
2011 yılında kendi reklam ajansını kurdu ve reklam dünyasına giriş yaptı. Pek çok kreatif projede kreatif direktörlük yaptı ve ödüller kazandı.
2012 yılında reklam filmleri için yönetmenlik yapmaya başladı.
2012 yılında Show Tv’nin 20. yıl müziğini yaptı.
2012 yılında Show Tv’de yayınlanan Çember isimli programın müziklerini yaptı.
2012 yılında Bugün Ne Giysem’in jenerik ve tema müziklerini yaptı.
2012 BKM’nin Star Tv için yaptığı İnsanlar Alemi isimli programının jenerik müziği ve bütün sahne müziklerini yaptı.
2013 BKM’nin Güldür Güldür programının jenerik müziğini ve tüm bölüm müziklerini yaptı. Aynı zamanda Güldür Güldür’ün
jenerik müziğinin vokalini Elif Yakarçelik ile birlikte yapmaktadır.
2013 yılında Hayata Gülümse isimli programın müziklerini yaptı.
2014 yılında Bu Tarz Benim isimli programın müziklerini yaptı.
2014 yılında Figüran filminin film müziklerini yaptı.
2015 yılında Kısmetse Olur’un müziklerini yaptı.
Güldür Güldür programı için kayıtlı 400’ün üstünde şarkı yapmıştır.
Rape ara verdiği tarihten bugüne kadar piyasa sürmediği ancak masteringine kadar finalize ettiği 300’ün üstünde parçası bulunmaktadır.
2019 yılında Woop Music isimli şirketi kurdu.
2019 yılında uzun süren sessizliğini Gibi Git isimli single’ıyla bozdu.
2019 Gibi Git 1 Haftada 1 Milyon izlemeyi aştı. Viralleşti ve Youtube’da toplam 7.7 Milyon izlemeye ulaştı.
Gibi Git’le Tiktok’ta toplam 190bin vidyo çekildi.
2020 yılının Mart ayında Cehennemin Dibi isimli bir single yayınladı.
2020 Cehennemin Dibi Youtube’da 8.5 Milyona ulaştı. Şarkıyla Tiktok’ta toplam 477bin vidyo çekildi.
2020 Yılında Yakıyo isimli teklisi yayınlanmıştır ve Youtube’da 1.4 Milyon izlemeye ulaşmıştır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)