Kategori arşivi: Yaşam

Doğal gaz yaygınlaştıkça hava kirliliği azalıyor

Çevreye en az zarar veren yakıt türü olan doğal gaz, yandığı zaman atık bırakmaması ve verimli kullanım sağlamasıyla da diğer yakıtları açık ara geride bırakıyor. Gelişmiş ülkelerin hava kirliliğini önlemek ve ürettiği enerjinin kalitesi bakımından büyük bir hızla doğal gaza geçtiğine, Avrupa’nın birçok ülkesinde doğal gazın köyler düzeyine kadar yayıldığına dikkat çeken Enerya Genel Müdürü Arda Beştaş, ülkemizde de doğal gazın yaygınlaşmasını milli bir görev olarak gördüklerini belirtiyor.  Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı bir rapora göre, dünya genelinde her 10 kişiden dokuzu kirli hava soluyor. 2020 yılının ilk altı ayında kapanan kömürlü termik santraller ve karantina nedeniyle trafiğin azalması bazı illerde hava kalitesini olumlu yönde etkilese de haziran ayı itibarıyla kirlilik artmaya devam ediyor.  Bu artışın en büyük sebepleri arasında ise sanayi tesisleri ve evsel ısınma amaçlı kömür kullanımı geliyor. Çevreyi en çok kirleten 3 madde doğal gazda yok Doğal gazın çevreye en az zarar veren fosil yakıt olarak hava kirliliği ile mücadelede önemli bir mihenk taşı olduğunu söyleyen Enerya Genel Müdürü Arda Beştaş şu değerlendirmede bulundu, “Çevreyi en çok kirleten üç faktör olan kükürt oksitler, is ve uçan kül parçacıkları ve yanmamış gazlar doğal gaz dumanı içerisinde bulunmamaktadır. Bunlar hem çevre hem hava kalitesi hem de insan sağlığı açısından zararlı maddelerdir. Ayrıca doğal gaz verimli bir yakıt olması sebebiyle enerji tasarrufu sağlıyor. Yandığı zaman atık bırakmıyor ve diğer yakıtlardan daha hesaplı. Kurum, is gibi atık ürünleri de olmadığı için ısı transfer yüzeyleri temiz kalıyor. Temiz olması ve içerisinde kükürt bulunmamasından dolayı birçok sanayi sektöründe doğrudan kullanılabilmesi hem sistem veriminin hem de ürünün kalitesinin artmasını sağlıyor.” Doğal gaz açısından ülke olarak şanslıyız Enerji üretimi için kullanılan kaynağın gelişmişlik düzeyinin en büyük ölçüsü olduğuna dikkat çeken Beştaş, “Kullanılan kaynağın verimliliği, doğaya ve insana olan maliyetinin düşüklüğü, sağladığı konforun yüksekliği temel kıstaslardır. Bu çerçeveden bakıldığında, tüm arayışlara cevap veren tek kaynağın doğal gaz olduğu net bir şekilde görülmektedir. Gelişmiş ülkeler hava kirliliği oluşturmaması, ürettiği enerjinin kalitesi bakımından büyük bir hızla doğal gaza geçti. Türkiye coğrafi konumu itibarıyla doğal gaz için önemli bir merkez olarak yer almaktadır. Bu ülkemizin büyük bir şansı ve bunu iyi kullanmanın her şeyden önce milli bir görev ve zorunluluk olduğuna inanıyoruz. Bunun yanı sıra enerji kaynakları ve üretim kabiliyetiyle kendine yeten bir ülke olabilmenin önemini bu süreçte daha iyi anladığımızı vurgulamak isterim. Dolayısıyla Karadeniz Tuna-1 sahasında bulunan yeni doğal gaz rezervinin sürdürülebilir ekonomik büyümeye yaratacağı değerin yanı sıra enerji sektörümüzün geleceği adına da oldukça kıymetli olduğu kanaatindeyiz. ” diye konuştu. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Sektör liderlerinden dev bir adım daha: E-İhracatta sınırlar kalkıyor

İki lojistik devi iş birlikteliklerini artırıyor: Amaç, başlangıçta Avrupa olmak üzere tüm hedef pazarlarda Mikro ve E-İhracatın önünü açmak ve ihracatçılarımıza rekabet avantajı sağlamak.   Geçtiğimiz Eylül ayında yurtiçi taşımacılığında önemli bir iş birliğine imza atan DSV Türkiye ve Horoz Lojistik uzun süreli bir anlaşmayla mikro ihracat tarafında da güçlerini birleştirme kararı aldı. Söz konusu anlaşma; Türkiye de ki üreticiler için, ürünlerini ister geleneksel ticaret isterlerse e-ticaret kanalıyla satmış olsunlar, önce Avrupa sonra da diğer coğrafyalarda vergileri ödenmiş bir şekilde tüketicinin evine kadar uzanan tüm lojistik süreçlerini kapsamakta. “Sunulan hizmet özellikle Kobiler açısından büyük avantaj sağlıyor” DSV Türkiye Genel Müdürü Sn. Ozan Önder; “Hem hava hem de kara taşımacılığında küresel çapta sahip olduğumuz “Hızlı Kargo Yetki Belgesi“ ve “ETGB Operatör Yetkisi“ ile ülkemizdeki KOBİ’lere ve e-ticaret firmalarına operasyonel desteği artırmayı hedefliyoruz” dedi. Önder; “B2C yapılan satışlarda firma, ürünü satın alan kişinin ülkesindeki gümrükleme vergi muafiyetlerinden de faydalanılabilecek. ETGB aracılığıyla yapılan mikro ihracat işlemleri sonrasında KDV iadesi de mümkün kılınacak” dedi.   “Hedefimiz yurtdışında depo ve stok maliyetlerini sıfırlamak” Horoz Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Taner Horoz; “Bu anlaşma ile küçük koli taşımalarında özellikle 30 kg. üzeri ağır ve hacimli ürünlerin yurt dışındaki nihai kullanıcılara direk olarak ulaştırılabilecek olmasının sektörde yeni bir çığır açacağını düşünüyoruz. Hizmet, 0 – 300 kg. arası ve mal değeri 15.000 Euro’ya kadar olan tüm ürünleri kapsıyor olacak. Farkımız ise; şu an hiç kimsenin yapmadığı 30 kg’dan 300 kg‘a kadar ürünleri de tam sigorta kapsamında Türkiye’deki depodan yurt dışındaki tüketiciye ulaştırıyor olmak.  Böylece mobilya, otomotiv yan sanayi, inşaat malzemeleri ve dayanıklı gıda ürünleri gibi sektörlerin de e-ihracat pazarında büyümesine katkı sağlayabileceğiz. Bu hizmet aynı zamanda Türkiye’den yurt dışına küçük miktarlarda satış yapan firmaların B2B teslimatlarını da kapsayacak. Bu sayede sipariş lotlarının düşürülebilmesi, siparişlerin bekletip birleştirme gerekliliğinin ortadan kalkması, numune gönderimleri gibi birçok sürecin de iyileştirilerek ticaret hacminin büyütülmesinin önünü açacaktır. Aynı zamanda bu hizmet ile Avrupa’daki tüketici, ürünü üreticinin deposundan teslim aldığımız andan itibaren gerçek zamanlı izleyebiliyor olacak.” diyerek önemli bir vurguda bulundu.   Anlaşma kapsamında teslimat süreleri; – Maliyet avantajlı karayoluyla: 9-12 gün arasında  – Havayolu ve kara express servis ile hızlı teslimat: 3-5 gün arasında gerçekleşmektedir.  Ek bilgi: ETGB kapsamında kara – hava mikro ihracat işlemlerinde; – Gümrük müşavirliği hizmet bedeli oluşmaz, Gümrük işlemleri için vekalet alınmaz. – Çıkış ambar ücreti talep edilmez – İhracatçılar birliği kaydı zorunlu değildir, mal bedeli üzerinden nisbi ödemeden muaftır – Beyanname arşivi gerekli değildir. Gümrük işlemleri sonrası tescil numarasının olduğu özet beyan ekranı herhangi bir form doldurmak gerekmeksizin e-postanıza gönderilir – Bürokratik işlemler azalır, hız kazanır. (özellikle e-ticaret firmaları için) BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Antalya'da Yeni Yılda Ritimler Şehrin Kalbinden Yükseliyor

Antalya’nın premium alışveriş merkezi TerraCity, bu yılbaşını YouTube üzerinden canlı yayınlanacak DJ performanslarıyla kutluyor.  Antalya’da ayrıcalıklı alışverişin adresi TerraCity, her sene geleneksel olarak gerçekleştirdiği yılbaşı etkinliklerini bu yıl pandemi nedeniyle online’a taşıyacak. TerraCity, yılbaşında Milimaudio ve Roots iş birliğiyle elektronik müzik severler için YouTube sayfasında gerçekleştirdiği etkinlikte, DJ performanslarıyla keyifli bir gece yaşatacak. 31 Aralık’ta saat 21.30’da başlayacak TerraCity YouTube sayfasındaki etkinlik VIIA, Milimaudio, Neither Nor, Macellann ve Atakan’ın performanslarıyla yeni yılın ilk saatlerine kadar devam edecek. Bu etkinlikle TerraCity, Türkiye’de alışveriş merkezleri içerisinde ilk kez sosyal medyada elektronik müzik performansları gerçekleştirecek. ANTALYA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Koronavirüs Sindirim Sistemini de Vuruyor

İlk olarak Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkan ve şiddetli solunum yetmezliğine neden olan koronavirüsün neden olduğu hastalık, tüm dünyada bir numaralı sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Hastaların önemli bir çoğunluğu sindirim sistemi problemleri ve ishal şikayetiyle sağlık kuruluşlarına başvuruyor. Çünkü Covid-19’un vücuttaki pek çok sistem ile birlikte mide ve bağırsak sağlığına da olumsuz etkileri olabiliyor. Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Kaplan, koronavirüsün yol açtığı sindirim sistemi sorunları hakkında bilgi verdi.   Koronavirüs vücut sistemlerini bir bir etkiliyor Besinlerin vücutta parçalanması ve kullanılmayan kısımlarının dışarı atılmasını sağlayan sindirim sistemi bir organlar topluluğudur. Ağız, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüsü etkileyen sorunlar sindirim sistemi hastalıkladır. Koronavirüsün neden olduğu enfeksiyon ise vücuttaki birçok sistemi etkileyen bir hastalıktır. Rahatsızlığın başında sadece nefes darlığı, öksürük, boğaz ağrısı ve ateş gibi solunum sistemini ilgilendiren bir enfeksiyon olarak görülse de sadece bu şekilde olmadığı zaman içinde anlaşılmıştır.   Virüs bağırsaklarda çoğalıyor Koronavirüs vücuttaki en çok etkilediği sistemlerden birisi ise sindirim sistemidir. Viral ve bakteriyel enfeksiyonlara bağlı olarak sindirim sisteminde ishal gelişebilmektedir. Bazı hastalar ishal şikayetleri ile sağlık kuruluşlarına başvurmakta, hatta bazı hastaların ishal belirtisi araştırılırken Covid olduğu ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalarda koranavirüsün bağırsaklarda çoğalma özelliği olduğu belirlenmiş, ince bağırsaklardaki emici yapıları ise bozduğu belirlenmiştir. Virüsün, bağırsaklardaki besinlerle alınan aminoasit yapısının bozulmasına neden olduğu görülmüştür. Bu hastalarda başlangıç belirtisi olarak en sık görülen ve etkisi nerdeyse bir aya kadar, bazen de daha uzun süren koku ve tat kaybı da ortaya çıkmaktadır. Geçmeyen bulantı, kusma hissi, halsizlik şikayetlerinden yola çıkılarak ya kan testi ya da göğüs tomografisi çekilerek hastaların Covid pozitif olduğu netleştirilmektedir.   İlaçların neden olabildiği şikayetler geçici Bilindiği gibi koronavirüsün neden olduğu hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar, hastalığın şiddetini azaltmak için yüksek dozda başlanmakta ve bir haftaya kadar hastalara bu ilaç verilmeye devam edilmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda bu hastalığın en etkili tedavilerden birinin bu anti-viral ilaç olduğunu belirlenmiştir. İlacın en bilinen etkilerinden birisi de mide bağırsak şikayetlerini artırması ve karaciğer testlerinde çıkacak değerleri yükseltmesidir. Bu ilacı kullanan bazı hastalarda bu değerler 10 kata kadar artmakta ama genellikle hızlı bir şekilde düzelmektedir. Hastaların 3’te 1’inde az da olsa karaciğer enzim yüksekliği görülmektedir, ancak karaciğer yetersizliği ve sarılığa neden olduğu kanıtlanmamıştır. Ayrıca koronavirüsün kendisi de ‘dispepsi’ denilen hazımsızlık ve mide ağrısına neden olabilmektedir. İyileşme sonrasında hastalarda pıhtı atma riski olabileceği için aspirin veya kan sulandırıcılar, bunlar da mideye bazen dokunabilmektedir. Şikayetler şiddetli ise mide koruyucu ilaçlar verilmeli Hastalığı atlatan kişiler; geçmeyen mide ağrısı, hazımsızlık, bulantı gibi şikayetlerle hastanelerin acil servislerine ve gastroenteroloji bölümlerine başvurmaktadır. Hastalara, bu durumun geçici olduğu belirtilmelidir. Şikayetleri şiddetli olan hastalara ise mide koruyucu ilaçlar ve bağırsak hareketlerini düzenleyen ilaçlar verilmelidir. Bu rahatsızlık devam ediyorsa endoskopi yapılması tavsiye edilebilir. Kilo kaybı, ağızdan veya makattan kanama, boğazda takılma hissi, ailede mide kanseri hikayesi varsa endoskopiyi hemen olmaları önerilmelidir.   Sağlıklı beslenme çok önemli Hastalık boyunca doğru besinlerle dengeli bir beslenme programı uygulanmalıdır. Gün içinde bol su içilmeli, katkısız doğal besinler tüketmeye özen gösterilmelidir. Beslenme konusunda doktora danışılarak uygun bir planlama yapılabilir. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, yeni yıl mesajı yayınladı.

Zorlu geçen 2020 senesinin bitişiyle beraber, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, yeni yıl mesajı yayınlayarak, Türkiye için iyilik, huzur ve mutluluk temennisinde bulundu. Özdağ’ın mesajında şu ifadeler yer aldı: “BÜYÜK SORUNLARIN, YENİ YILLA BERABER, YENİ ÇÖZÜMLERE KAVUŞACAĞI DÜŞÜNCESİNDEYİM” “Büyük hayallerle karşıladığımız 2020 tüm Dünya’da b üzüntülere, kayıplara ve acıya neden olurken, ülkemizde de maalesef gözyaşı ve kederle geçti. Çin’in Wuhan kentinde başlayarak Dünya’yı etkisi altına alan Koronavirüs nedeniyle 2020’nın ikinci yarısını evlerimizde ya da kısıtlamaların etkisinde nispeten kapalı bir şekilde tamamladık. Şimdi önümüzde yeni bir yıl, yeni bir mücadele var. Mücadelemizi sağlıkta, bilimde, hukukta, eğitimde, ekonomide ve nice alanlarda etkili bir biçimde devam ettirmek durumundayız. Bu noktada 2021’i umutla ve heyecanla karşılıyoruz. Türkiye olarak içerisinde bulunduğumuz büyük sorunların, yeni yılla beraber, yeni çözümlere kavuşacağı düşüncesindeyim. “TÜCCARIMIZIN, ESNAFIMIZIN, İŞLETMECİMİZİN YENİ YILDA NEFES ALMASI ŞART” Özellikle sağlık alanında, virüsle olan mücadelemiz 2021 yılında farklı bir boyut. Aşıların yeni yılda er ya da geç ülkemize ulaşacağı bir gerçek. Ancak ne kadar çabuk olursa, milletimiz için o kadar iyi. Her geçen gün insanlarımız hayatlarını kaybetmeye devam ediyor. Aşıyla beraber hayata geçirilecek 14 günlük karantina tedbirleriyle bu işi sonlandırmamız, sonlandıramasak bile ekonomideki, eğitimdeki ve sosyal yaşantıdaki olumsuz etkisini kırmamızın mümkün olacağı kanısındayım. Tüccarımızın, esnafımızın, işletmecimizin yeni yılda nefes alması şart. Aksi takdirde içinden çıkılamaz ekonomik bir duruma düşeceğiz. Bu nedenle yeni yılda, yeni hibeler, gerçek anlamda yardımcı olacak destekler de hayata geçirilmelidir. “GELECEK PARTİSİ OLARAK, MİLLETİMİZ ADINA ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ” Tünelin ucundaki ışık yakındır. 2021 yılı ile beraber erken seçim çalışmalarına da hız verilecek, ülke kan kaybından kurtarılacaktır. Yeni yılın tüm acıları ve hüzünleri geride bırakmasını temenni ediyor, Türkiye’miz ve Dünya için huzur, mutluluk, sağlık, neşe ve güzellikler diliyorum. Gelecek Partisi olarak, milletimiz adına çalışmaya, sorunlarını her alanda dile getirmeye ve çözüm bulmaya devam edeceğiz.” BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Gölbaşı Belediye Başkanı Şimşek’ten Oto Yıkamacılara ‘Su israfı Yapmayın’ Çağrısı

Şubat ayında hayata geçirdiği ‘Gri Suların Geri Dönüşümü’ projesi ile günümüz kuraklık problemine önceden ışık tutan Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek, yaşam su’yuna sahip çıkmaya devam ediyor.
Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek, zabıta ekipleriyle beraber oto yıkama esnaflarını ziyaret etti. Esnafları tek tek gezerek su israfı konusunda bilgilendirip uyarılarda bulunan Başkan Şimşek “Yarınlarımız ve sürdürülebilir bir gelecek için su ve diğer enerji kaynaklarını israf etme lüksümüz yok.  Biz “Başkentte Başka Kent Gölbaşı” felsefesiyle yola çıktığımız bu yolda yeni yapılan konutlarda, binalarda su verimliliği ve gri su geri kazanımı için gerekli uygulamaları yerine getirmeleri şartını aradık ve atık suları geri dönüşümle yeniden kazandırmaya başladık. Artık Gölbaşı’nda yapılacak olan her yeni yapı, gri suların geri dönüşümüne uygun olarak inşa ediliyor. Sizlerde üstünüze düşen görevleri yerine getirirseniz kuraklık tehdidini el birliği ile durdurabiliriz” dedi.
“250 litre su tüketimi zarar, ziyandır”
Oto yıkamalarda dikkatli su kullanımına da dikkat çeken Ramazan Şimşek “Uygun yıkama yöntemleri ile temizlik yaptığınızda her araçta 50 litre su kullanmış oluyorsunuz. Eski su yıkama cihazları sebebiyle bu rakam 200 hatta 250 litreye kadar çıkıyor. Bir belediye başkanı olarak sizden ricam, hem Gölbaşımız hem ülkemizin geleceği için suya ve kaynaklarına sahip çıkmak. Sularımızı tasarruflu kullanalım. Evlatlarımıza temiz bir dünya bırakalım” telkininde bulunarak sözlerini noktaladı.
ANKARA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Vivo X51, Yalın ve Zarif Tasarımıyla Trendleri Takip Eden Kullanıcıların Yaşam Tarzlarını Tamamlıyor

Vivo, amiral gemisi akıllı telefonlarından yepyeni X51 ile karmaşık dünyayı basitleştirerek, kullanıcıyı vivo’nun ileri teknolojisiyle bir araya getiren çağdaş ve zarif tasarım estetiği ile cihazların kullanıcılar için kendini ifade etme biçimi şeklinde hizmet etmesini sağlayarak, markanın orijinal tasarım hedefine geri dönüyor.
X51 akıllı telefonlarının benzersiz renk paleti, pürüzsüz şekli ve rahatlık hissinin kullanıcıların teknolojimizle bağlantı kurmasına yardımcı olmak için bilinçli tasarım seçeneklerini yansıttığını belirten vivo Türkiye CEO’su Andrew Liu, “X51’in tasarım özellikleri, dinamik tasarım felsefesinin zarafetiyle, daha iyi bir genel kullanıcı deneyimi sunmak için profesyonel fotoğrafçılık özelliklerini vurgulamaya yardımcı oluyor.” dedi. X serisi, teknoloji ve kullanıcı merkezli tasarım dengesi ile birinci sınıf bir fotoğrafçılık deneyimi sağlamayı hedefliyor. Yurtdışında piyasaya sürülecek ilk X serisi cihaz olan X51, bu amacı yansıtıyor.” şeklinde konuştu. Liu ayrıca, “X serisindeki önceki cihazlara benzer şekilde, vivo’nun yeni X51 amiral gemisi akıllı telefonları, küresel kullanıcıların modaya uygun ve akıllı yaşam tarzlarını tamamlamak için gelişmiş fotoğrafçılık teknolojisini şık ve çağdaş tasarım estetiğiyle dengeliyor.” dedi.
Benzersiz Tasarım, Profesyonel Fotoğrafçılık Yeteneklerini Sergiliyor
X51’in tasarımı, profesyonel fotoğrafçılık özelliklerini geliştirirken, çağdaş bir estetikle yönlendirilen serideki her akıllı telefon, yalın ama keskin bir görünüm sunan R3 yuvarlak köşelerin bulunduğu dikdörtgen bir kamera matrisine sahip. Tasarımcılar, daha rahat bir görünüm ve his yaratmak için X51 akıllı telefonlarda kare veya sert unsurlardan kaçındı.
X51 kamera matrisi ayrıca Çift Tonlu Adım tasarımına sahip. Büyük, çıkıntılı kameralar, fotoğrafçılık alanında amiral gemisi olan akıllı telefonlar arasında oldukça yaygın. Ancak vivo böyle bir tasarımın cihazın estetik çekiciliğini azaltacağını düşünerek bunun yerine, kamera matrisinin ve X51’deki Gimbal Kamera Sisteminin çıkıntısını azaltan, inceliği korurken derinlik ve düzen hissini artıran yaratıcı iki kademeli bir kamera tasarımı geliştirdi. Üst kademede siyah renkte ana kamera, bokeh kamera ve geniş açılı kamera bulunuyor. Alt kademe ise periskop kamerayı içerir ve arka kapakla aynı renge sahipken, tüm modülün etrafındaki CNC (bilgisayar sayısal kontrolü) parlak çerçeve, yumuşak bir son dokunuş sağlıyor. Çift Tonlu Adım tasarımı, kamera tasarımına benzersiz bir görsel odak noktası eklerken, daha büyük kameraların gerektirdiği daha büyük bir kamera matrisi zorluğunu çözerek hem işlevsel hem de estetik amaçlara hizmet ediyor.
Seçkin Tasarım, Düzen ve Zarafet Getiriyor
vivo X serisi, akıllı telefonların kullanıcılarının bir uzantısı haline geldiğini ve insanların kişiliklerini ifade etmek ve yaşam tarzlarını tamamlamak için kullandıkları araçlar olarak hizmet ettiklerinin farkında. Bu nedenle X51, yeni amiral gemisi cihazların kullanıcıların kendilerini ifade etmelerine ve düzenli ve samimi tasarımıyla daha fazla güzelliği keşfetmelerine yardımcı olmak üzere, zarafet ve sadeliği vurgulamak için vivo’nun orijinal tasarım hedeflerine geri dönüyor.
Tasarımcılar X51’in renk paleti için tüketicilerin kişisel ifade ve profesyonel fotoğrafçılık amiral gemisi konumlandırması isteklerini dikkate aldı. Modern yaşamın normal düzeninde süregiden aksamaların ortasında, renk paleti olumlu mesajlar sunmayı ve tüketicilerin endişelerini gidermeyi amaçlıyor. vivo, tüketicilere yüksek kaliteli bir görsel deneyim sunmak üzere renk paletini belirlemek için Fransa’daki Carlin Creative Trend Bureau gibi tasarım kurumlarıyla iş birliği yaptı. Tasarımcılar yaklaşık 600 prototipi sıraladıktan sonra uluslararası pazar için üç renge karar verdiler.
X51’in renkleri ise; canlılık ve umut dolu, akıcı açık mavi olan “Buz Mavisi”; derin gökyüzündeki gümüş maviyi ve düzenin yeniden kurulmasını temsil eden “Alfa Grisi”; ve gradyan etkisine sahip olan ve insanlara dünyayı berrak bir zihinle görmelerini söyleyen “Cam Siyahı”ndan oluşuyor. Buz Mavisi ve Alfa Gri modellerinde, telefonun arkasındaki cam yüzeyde, buzlu bir cila oluşturan işleme teknolojisi AG Frosting bulunuyor. Yumuşak ve rahatlık sağlayan görünüm, tüm yüzey boyunca yaşamın eşit dağılmış yansımasına neden oluyor.
X51, konforu, görsel çekiciliği ve performansı artırmak için daha ince bir cihaza (Buz Mavisi ve Alfa Grisi için 8.04mm ve Cam Siyahı için 8.07mm) izin veren COP (Chip on Plastic) paketleme teknolojisi sayesinde 3 boyutlu esnek kavisli ekrana sahip ve daha hafif. Ekranın nispeten bükülebilir, esnek ve dayanıklı olması, telefonun hasar görme ihtimalini de düşürüyor. Yenilikçi ekran tasarımı ayrıca zararlı mavi ışığa maruz kalmayı azaltıyor ve SGS Eye Care Display sertifikasına sahip olmasının yanı sıra, HDR 10+ teknolojisi eksiksiz video parlaklığı ve renk bilgilerini koruyor. Bu ekran özellikleri, X serisi tasarımının insan merkezli odağını yansıtıyor.
Y Serisinden iki model de satışta
vivo, X51 modeli ile birlikte, Y70* ve Y20* modellerini de Aralık ayı itibariyle Türkiye’de satışa sundu. Türkiye’de satışa sunulan yeni vivo cep telefonlarının tavsiye edilen perakende satış fiyatları; X51 için 8.999 TL, Y70 için 3.699 TL ve Y20 için ise 3.099 TL olacak.
Türkiye’de satışta olan tüm vivo cep telefonları Teknosa, Mediamarkt, Vatan gibi teknoloji satış noktaları üzerinden tüketicilerle buluşmaya hazır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

İşte akıllı tartı kullanmak için 5 neden

Sadece ağırlık ölçümü yapmayan, vücut yağ oranı, kalp ritmi, iç organ yağ seviyesi gibi çok sayıda değer sunan HONOR Scale 2’yi kullanmak için gerekli 5 nedeni sıraladık. 
 
Gençlere yönelik teknolojik ürünleriyle değer yaratan HONOR, hayatı kolaylaştıran ekosistem ürünlerine bir yenisini ekledi. Türkiye’de online satış kanallarında 229 TL fiyatıyla satışları başlayan akıllı tartı, 14 farklı vücut ölçümü yapması, 50 farklı kullanıcıya kadar veri kaydetmesine ek, rahat ve şık tasarımıyla öne çıkıyor.
Sürdürülebilir bir sağlık takibi için gelişmiş özellikler sunan HONOR Scale 2’nin günlük yaşamın vazgeçilmezi yapacak beş özelliğini sıraladık: Akıllı tartıların en önemli özelliği, ölçümlerinizi arşivleyerek vücudunuzda zaman içerisinde yaşanan değişimleri gösterebilmesidir. Böylece fiziksel aktivitelerin ve yeme alışkanlıklarınızın sonuçlarının da farkına kolayca varabilirsiniz. HONOR Scale 2, bağlantı kurmadan 200’e kadar ölçümü hafızasında saklayabiliyor. Akıllı tartıların genel bir özelliği olmasa da HONOR Scale 2 geçmiş ölçüm verilerine göre kullanıcıları tanıyor ve ölçümü doğru kullanıcıyla eşleştirerek kilo, su oranı, protein, kas kütlesi gibi vücut değerlerini belirli kişinin profiline ekleyebiliyor. Böylece tüm aile bireyleri rahatça kişisel verilerini takip edebiliyor. Geleneksel tartılar sadece ağırlık ölçümü yaparken, akıllı tartılar çok daha fazla sayıda farklı ölçüm ve hesaplama yapabilme yeteneği barındırıyor. HONOR Scale 2 de ağırlık ölçümünün yanı sıra Vücut Kitle Endeksi (BMI), Vücut Yağ Oranı, Kalp Ritmi, İç Organ Yağ Seviyesi, İskelet Kas Kütlesi, Yağsız Vücut Kütlesi, Bazal Metabolizma Hızı, Vücuttaki Su, Protein, Kemik Mineral İçeriği, Vücut Skoru, Vücut Yaşı ve Vücut Tipi gibi değerlerin de bilgisini veriyor. Tüm bu ölçümlerle birlikte vücudunuzla ilgili birçok farklı alanda bilgi sahibi oluyor, sağlık hedeflerinize ulaşmanız kolaylaşıyor. Akıllı tartıları diğerlerinden ayıran bir özellik de içerisinde barındırdığı yetenekli yongalardır. Bu yongalar sayesinde ölçümler en hassas şekilde yapılır. HUAWEI TruFit™ algoritması sayesinde yüksek hassasiyette ölçümler yapabilen HONOR Scale 2, 100 gramlık değişimleri bile kolayca algılayarak, size en net sonuçları veriyor. Yağ, kemik, su, kas oranı gibi değerlerdeki tüm değişimleri gösteren tartı, kullanıcılar için eksiksiz bir vücut analizi sunuyor. Mobil uygulamalar artık hayatımızın her alanında. Akıllı tartılar da mobil cihazlara bağlanabilme yeteneğini Bluetooth bağlantısıyla sağlıyorlar. HONOR Scale 2 de HUAWEI Sağlık uygulamasına bağlanarak, yapılan tüm ölçümleri aktarıyor ve kullanıcılara detaylı bilgi sunabiliyor. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık verileri grafik üzerinde görerek, vücudunuzla ilgili dönemsel bilgilere kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

VakıfBank’tan 2020’de 47 maçta 45 galibiyet

 Türkiye Voleybol Federasyonu tarafından tescil edilen 2019-2020  Sultanlar Ligi’ni 63 puanla ‘Lider’ bitiren sarı-siyahlılar, 2020-2021  Sultanlar Ligi’nde de 24 hafta sonunda 69 puanla ‘Zirvede’ yer alıyor.
 
Üç FIVB Kulüpler Dünya Şampiyonası ve dört CEV Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuyla ‘Türkiye’nin uluslararası alanda en çok kupa kazanan takımı’ olan VakıfBank Kadın Voleybol Takımı, 2020 yılında da voleybolda zirvenin tek sahibi oldu. 2020 yılında 47 karşılaşmaya çıkan sarı-siyahlılar, bu maçların 45’inden galibiyetle ayrıldı. 45 galibiyetin 36’sını 3-0’lık skorla kazanan VakıfBank, sekiz maçı 3-1, bir maçı da 3-2 kazanmayı başardı. Pandemi nedeniyle TVF tarafından tescil edilen 2019-2020  Sultanlar Ligi’ni 63 puanla ‘Lider’ bitiren sarı-siyahlılar, 2020-2021  Misli.com Sultanlar Ligi’nde 24 hafta sonunda 69 puanla zirvede yer alıyor.
 
CEV Şampiyonlar Ligi’de sekizde sekiz
47 maçın 35’ine Sultanlar Ligi’nde çıkan VakıfBank Kadın Voleybol Takımı, 34 galibiyet elde etti. Dört kez kazandığı CEV Şampiyonlar Ligi’nde ise 2020 yılında oynadığı sekiz maçı da kazanan sarı-siyahlılar, koronavirüs pandemisi nedeniyle yarı final etabında iptal edilen 2020 CEV Şampiyonlar Ligi’nde üst üste sekiz toplamda da 11’inci kez yarı finale yükselmeyi başardı. 2020-2021  Axa Sigorta Kupa Voley’de ise üç maç oynayan VakıfBank, tüm karşılaşmaları kazandı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Covid-19 çocukların psikolojisini nasıl etkiliyor?

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) nedeniyle yaşanan pandemi dönemi her yaşta çocuk ve ergen başta olmak üzere tüm bireyleri farklı şekillerde etkiliyor. Kimi yaşamını, kimi sağlığını, kimi sevdiğini kaybetti. Kimi ekonomik kayıplarla karşılaştı kiminin sosyal yaşamı etkilendi. Bunca kayıp arasında ruh sağlığımızı korumak hiç kolay olmuyor. Çocuklar da ailelerin duyduğu kaygıdan, stresten, sokaklarda gördükleri maskeli yaşamdan, sosyal mesafeden etkileniyorlar. Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bölümü’nden Doç. Dr. Sebla Gökçe, çocuk ve ergenlerin pandemiden nasıl etkilendiğini her yaş grubu için ayrı ayrı anlattı:
0-1 YAŞ: Annenin, babanın bakım verenlerin kaygısı bebeklerde huzursuzluk, uyku ve beslenme problemleri şeklinde ortaya çıkıyor. Bebeğin bakım verene güvenli bağlanma geliştirmesi beklenirken, bu dönemde annede, bakım verende depresyon, kaygı, yüksek stres düzeyi bağlanmayı etkileyebiliyor. Bu durum çocuğun gelecekte hayatla ve diğer insanlarla kurduğu ilişkileri olumsuz etkileyebilir.
1-3 YAŞ: Konuşmaya başlayan, hareket özgürlüğü kazanan ve sosyalleşmeye başlayan çocuklar pandemi döneminde daha çok ailelerinin nasıl hissettiğine bağlı olarak ayrılık kaygısı, anneye, babaya yapışma, ayrılmak istememe, onların yokluğunda huzursuzluk, davranış problemleri gösterebiliyor. Kaygı ve stres düzeyine göre, kendinin veya yakınlarının hastalıkları uykuya dalamama, sık uyanma, korkulu rüya görme, iştahsızlık, huzursuzluk, öfkelilik hatta öfke nöbetleri, uyku ve beslenme problemleri de görülebiliyor. İnsanların sürekli maske ile gezmeleri, birbirlerinden uzak durmaları, dokundukları yerlerden mikrop, virüs bulaşır kaygısı nedeniyle gösterdikleri davranışları gözlemlemeleri, ailelerinin ve kreşe gidiyorsa öğretmenlerinin bu konularda sürekli uyarması dış dünyayı tehlikeli algılamalarına neden olabilir. Pandemide, dış dünyaya güvensizlik algılarının oluşması gelecekte onların kaygı düzeyi yüksek bireyler olarak gelişmelerine sebep olabilir.
3-6 YAŞ: Okul öncesi bu dönemde ailenin çocuğa yansıyan olumsuz duygularının yanı sıra, uyaran eksikliği, sosyal çevre eksikliği sebebi ile sosyal, bilişsel gelişimi beklenenden daha yavaş olabilir. Bu yaş grubunda çocuklar virüsleri onlara ve sevdiklerine zarar verebilecek canavarlar olarak algılayabilir, dış dünyadan bu sebeple daha çok korkabilirler. Özellikle onları korkutabilecek görsellerden, konuşmalardan korumak çok önemli. Bu korkular günlük hayatlarına tek başına kalmak istememe, bakım verenlerinden ayrılmak istememe, uykuya dalmakta güçlük, sık uyanma, korkulu rüyalar, gün içinde huzursuzluk, öfkelilik şeklinde kendini gösterebiliyor.
6-11 YAŞ: İlk ve ortaöğretim çocuklarında online eğitim döneminde sorumluluklarının yerine getirilmesinde zorluklar, fiziksel aktivite azlığı, akranları ile vakit geçirememeleri, ailelerin öğretmen rolüne geçmesi sebebi ile çocukların ve ailelerin kaygı, tükenmişlik, öfke gibi olumsuz duygu yoğunluğunda artış ve aile içi çatışmaların arttığı görülebiliyor. Ölümü algılayabilen bu yaştaki çocuklar bir yakınını kaybettiyse ya da bu dönemde sıkça çevresinden yakınını kaybedenleri duyuyorsa kaygıları daha da artar. Mutsuzluk, isteksizlik, derslere odaklanamama, öğrenme güçlüğü, uyku problemleri, aşırı yeme ya da iştahsızlık, beslenmeyi reddetme gibi yeme problemleri hatta bozukları görülebilir.
11-14 YAŞ: Ergenliğin başlangıcı ve orta evrelerindeki bu çocuklar akranları ile görüşememeleri, sosyal hayatın eksikliği, sürekli aileleriyle birlikte ve onların kontrolünde olmaktan çok etkileniyorlar. Pandeminin varlığını inkar etme eğilimi, etkilenmiyor görünmelerine de bu grupta oldukça sık karşılaşılır. Bu dönemde sorumluluklardan kaçma, akademik kayıplar, odaklanma ve motivasyon güçlükleri, enerji azlığı, zevk aldığı aktivitelere ilgi kaybı, uyku ve yeme sorunları, öfkelilik hali, aile içi çatışmalar ile ekran, oyun, internet bağımlılığı şeklinde görülebilmektedir.
15-18 YAŞ: Ergenliğin orta ve geç dönemlerindeki bu yaş grubunda normal dönemlerde de sıkça görülen gelecek kaygısının pandemi ile birlikte de daha sık ve ağırlaştığı görülebiliyor. Akranlarından uzak olmaları, aile ile daha fazla vakit geçirme ve sorumluluklarının daha fazla hatırlatılması, çatışmaları, gelecek kaygıları ve depresif bulguları arttırabiliyor. Bu grupta umutsuzluk, değersizlik, çaresizlik gibi depresif bulgularda, depresyon sıklığında artış, kendine zarar verme, intihar girişimleri bile görülebiliyor.
UMUT ETMEYİ ÖĞRETİN
“Bütün bu zorlukları getirdiği tüm duygular ile birlikte kabul edebilmeli, işlevselliğimizi, enerjimizi mümkün olduğunca korumaya çalışmalıyız.” diyen Doç. Dr. Sebla Gökçe, pandemi sürecinde çocuk, ergen ve ailelere şu önerilerde bulundu:
“Bize, çocuğumuza iyi gelen, keyif veren aktivitelere yönelmek elbette oyun oynamak, konuşmak, dinlemek, izlemek, yemek, içmek hareket etmek, sevmek, sevilmek, hatırlamak, unutmamak çok önemli. Zorluklarla başa çıkabilme becerisi, çocukların hayat boyu en çok ihtiyaç duyacakları becerilerdendir. Bu dönemi belki hasarsız değil ama en az hasarla atlatmaya çalışmalıyız.  Laboratuarlarda, hastanelerde, sokaklarda insanlık uğruna hayatını kaybedenlerin varlığına saygıyı unutmadan, bütün bu kayıplara rağmen yaşamaktan, iyilik halinden vazgeçmemek, umut etmek çocuklarımıza öğretebileceğimizin en önemlisidir.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)