7 Kasım TCMB Başkanı’nın değişimi, 9 Kasım Hazine ve Maliye Bakanı’nın değişimi sonrasında yoğun yabancı girişi ile 11 Kasım’dan itibaren tarihinin en yüksek seviye rekorlarını kıra kıra ilerleyen BIST100, 15 Aralık’tta (bugün) 14. kez en yüksek rekorunu kırarak eski rakamla 140 bin sınırına dayandı ki hayalleri süslerdi bu rakam bir zamanlar. Son 1.5 ayda TL bazda yüzde 25, dolar bazında yüzde 32 getiri sağlayan Endeksin; yıl sonu rallisi, yıl başı rallisi derken önü açık gibi duruyor.
Bu arada Borsada bundan sonrası için tahminler de gelmeye devam ediyor. Verileri yan yana koyduğumuzda pozitif ve negatif görüşler ortaya çıkmaktadır. Hangisi kazanır, zaman gösterir ama iyimserliğin gazına gelmeden, kötümserlikle körelmeden bazı öne çıkan unsurları listeleyelim:
FİNANSAL DÜNYA-REEL DÜNYA FARKI: GLOBAL PARA BOLLUĞUNUN ŞİRKET DEĞERLERİNİ ŞİŞİRMESİ
Merkez Bankalarının sürekli parasal genişleme ile piyasaya para enjekte etmesiyle varlık fiyatlarında artış kaçınılmaz duruyor. Gelişmiş 4 Ülke/Bölge Merkez Bankası (G4 MB) bilanço büyüklüğü 2019 sonunda 16.5 trilyon dolar iken 2020 sonunda 25 trilyon dolara yaklaştı. Dünyadaki tahvillerin 18 trilyonu negatif faizle fiyatlanırken çoğu yüzde 2 yi bile aşmayan faizle işlem görüyor.
Hisse senetleri piyasasında ise sürekli yükseliş ile çarpanlar her yıl bir öncekine göre artıyor. Yani şirket aynı şirket, kârı aynı ama artık öncekine göre yüzde 100den fazla değerle işlem görüyor çünkü para pompalanması ile değerlemeler ve çarpanlar arttı. Bu konuda en güzel örnek Dünyanın 1 numarası haline gelen Apple olacaktır. Apple’nin 2018’de 265 milyar dolar geliri varken net kârı 59.5 milyar dolardı. 2019’da 260 milyar dolar geliri varken net kârı 55.2 milyar dolar oldu. 1.5 ay önce açıkladığı 2020 yılında ise 275 milyar dolar geliri varken net kârı 57.4 milyar dolar oldu. 2019’a başlarken bu şirketin piyasa değeri 693 milyar dolardı, 2020’ye başlarken 1.3 trilyon dolar ve 2020 biterken 2.1 trilyon dolar piyasa değeri var. Bu noktada F/K dediğimiz son bir yıllık kârın kaç katından işlem gördüğü çarpanına dikkat çekmek gerekir. Bu örnekte gerçek hayatta yerinde sayan Apple şirketinin hisseleri borsada, 2019 başında 12 F/K ile işlem görürken 2020 başında 23 F/K ve şimdi 2020 biterken 37 F/K ile işlem görmektedir. Yükselen F/K şirketin kârlılığının da artacağını göstermiyorsa bir balon nasıl şişiriliri gösteriyor olabilir. Bu durum, finansal piyasalar ile reel piyasaların arasının açılmas durumunu daha da artırıyor.
2019’da yüzde29, 2020’de yüzde14 yükselen ABD S&P500 Endeksi son günlerde 2000 krizi hariç tutulduğunda son 100 yılın en yüksek F/K değeri olan 37’ye, PD/DD ise 4.1 ile son 19 yılın en yükseğine ulaştı. (Kaynak:Multpl.com Ek grafik) Tahminlere bakılırsa biryıl sonrası için F/K 23ler civarında ve bu da son zamanların en yüksek düzey. Credit Suisse 18 Kasım tarihli raporunda 2021’de S&P500’de % 21 kâr artışı beklediğini ve Endeksin de % 12 artışla 4050’ye ulaşacağını öngördü.
G4 Merkez Bankalarının açıkladığı programlara göre 2021’de bilançolarının yaklaşık 3 trilyon dolar daha büyümesi bekleniyor. Üstelik arada piyasalar ek serum isterse biraz daha para basarlar. Dolayısıyla ne tahvilde ne hissede trendi bozacak bir durum oluşmaz gibi gözüküyor. Ayrıca bu sayede tarihin en borçlu dünyasında, “beklenebilecek borç krizi” de bu yıl sorun olmayacaktır. Görünen o ki artık kendi piyasaları doyduğu için gelişmekte olan ülkelere de yöneliyorlar. Son 5 haftada Rusya hisselerine 0.9 milyar dolar, Türkiye hisselerine 1.3 milyar dolar sermaye girişi yaşandı.
Ama “piyasa, sürprizlere açık” diye biliyoruz, hangi yıla başlarken beklentiler ile biterken gerçekleşme aynı oldu ki? FED’in yıla başlarken 2 faiz artırımı yapacağını açıklamasına karşın “U” dönüşü ile 3 kez faiz indirimine gitmesi ve ardından ABD-Çin barış süreci global piyasaların 2019u iyi geçirmelerini sağladı. 2020’de reel ekonomiler pandemiden büyük etkilenirken bu kez paraya boğulan piyasalar, varlık fiyatlarını artırdı. 2021’e başlarken ise parasal bolluk içinde yüzen piyasalar rüyası hakim. Ama bu aşının yan etkileri 2021’de ortaya çıkabilir. Dışardan bakınca borçlanmanın arttığı, gelir eşitsizliğinin daha büyüdüğü, süper star zenginlerin arayı daha da açtığı dünya sanki pek güven vermiyor. 2019’da 40’dan fazla ülkede gösteriler olmuştu, pandemiden bu yıl bu gösteriler azaldı ama 2021 ve sonrasının bu konuda önü açık.
TÜRKİYE BORSASINDA DA F/K ŞİŞMESİ GÖRÜLÜYOR
Türkiye borsası için baktığımızda 2020’nin ilk 10 ayında 6 milyar dolarlık hisse satıp çıkan yabancıların, 7-9 Kasım’da ekonomi üst yönetimindeki değişimin iyimserliği ile 1 milyar dolarlık alımı 3 haftada yaptığı görüldü. Geride kalan banka ve sanayi hisseleri atak yaptı, BIST100 rekor üstüne rekor kırdı. Goldman Sachs’ın 8 Kasım raporunda 8 reel sektör hissesinde yüzde 35-yüzde58 arasında potansiyeller dikkat çekiyorken Ünlü Menkul’ün 9 Kasım raporunda Garanti Bankasına yüzde 60 ve diğer bazı hisselere de yüzde 22-45 aralığında potansiyel tanıdığı görülmüştür. Buna göre 2021 BIST100 hedef 169,500 (yeni 1695) olmaktadır. Başka kurumlardan da gelen raporlar dikkate alındığında hem yurtdışından hem yurtiçinden borsanın 2021’de çok iyi getiri sağlayacağı beklentilerine sahip olduğunu görüyoruz.
Bu noktada ABD borsalarınınki gibi Türk Borsasının çarpanlarının durumu gündeme gelir. Genelde BIST100’e bakılıyor (son F/K 11.7) ama BIST’in yayınladığı konsolide veriler dikkate alındığında Borsanın F/K oranı son yılların en yüksek oranı 18’e geldi. Bu durum grafikte görüldüğü üzre 2010’da BIST’in yüzde 17.7 F/K ile o dönemin en yüksek seviyesine ulaştığı döneme benzerlik gösteriyor. (Ek Grafik) Çözüm: Eğer fiyatlar tehdit oluşturmadan artacaksa 2021’de kârların ciddi artması gerekecek. Örneğin 2010’da F/K zirveyi gördükten sonra BIST bir ay kayıp sonrasında 5 ayda yüzde 20 daha yükselmişti ve kârlar arttığından F/K 11’e gerilemişti. Aksi halde borsada düşüşler, özellikle alıcıların çekilmesi halinde sert düşüşler görülebilir. Borsanın piyasa değerinin önümüzdeki dönemde yüzde 20 artarken F/K’nın 15 civarına gerilemesi için şirketlerin net kârının yüzde43 artışla 95 milyar TL’den 135 milyar TL’ye yükselmesi gerekecektir. Bu imkansıza yakındır çünkü borsadaki bankaların iyimser tahminle yüzde 20 civarında kâr büyümesi beklense de ekonomin % 4 civarında büyümesi gündemdedir. Bugüne kadar en yüksek borsa şirket kârının görüldüğü ay 2019 Kasım’ındaki 104.7 milyar TL’dir. Bu yüzden F/K oranında 2021’de şişmenin devamı Türk borsasında da görülmeye devam edebilir. Bu durum global/yerel bir patlamaya kadar sorun olarak görülmeyebilir.
Borsadaki 394 şirketin yarısından fazlasında aşırı fiyatlanma emarelerinin oluşması da bu noktada öne çıkmaktadır. Öyle ki bir yabancı yatırımcı gelse, satın almak istese ve alsa borsadaki şirketlerin çoğunda borsa piyasa değeri, el değiştirme fiyatının üzerinde kalacaktır. Kaldı ki borsadaki şirketlerin çoğunda patronlar satmak isteyecek haldedir. Ancak Türkiye’de satın alma/birleşmeler 2018’de 12.0 milyar dolar büyüklükte iken 2019’da 5.3 milyar dolar ile son 10 yılın en düşüğüne inmişti. 2020’de teknoloji firmalarımıza talep artmış ancak toplam rakam daha da aşağı gelmiştir. Çözüm: Kârlılığın artması ve yabancı yatırımcıyı çekmek.
KÖTÜ GÜNDE İŞE YARAYAN AÇIĞA SATIŞ YASAĞI İYİ GÜNDE SORUNLARA YOL AÇIYOR
Borsa İstanbul’da işlemler global borsalardaki gibi tam serbest piyasa koşullarına uygun yapılamamaktadır. Geçmişte BDDK ve TCMB’nin düzenlemeler ile bankalar üzerindeki yönlendirici etkisi gibi SPK ve BIST de bazı düzenlemeler ile hisse piyasasını yönlendirmek üzere çalışmalar yapmıştır. Son dönemdeki finansal kesim tarafındaki normalleşme adımları, henüz borsa tarafında atılmamıştır. Burada en önemli unsur, pay futureları dışında işlemlerin al-sat şeklinde tek yönlü olmasıdır. Borsada hisselerin hızlı düştüğü dönemde 28 Şubat 2020’de açığa satış yasağı getirilmiş ve 2 Mart’ta bu, daimi hale gelmişti. 23 Haziran’da MSCI, hisse senetleri piyasasına kurumsal yatırımcı erişiminin daha da zorlaşması durumunda Türkiye’nin bir alt endekse düşürülebileceğini açıklayınca 1 Temmuz’da BIST30 hisseleri normale dönmüştü. Ancak 5 gün sonra 6 yabancı bankaya da 3 aya kadar yasak gelmişti. Bu noktada MSCI’nın Türkiye’yi gelişmekte olan ülkeler sepetinden çıkarmasının toplamda yüzde10’luk etkisi olsa 3 milyar dolarlık bir çıkışı tetikleyebileceğini hesaplanabilir. Global borsa olma yolundaki BIST için “BIST30 onlara yeter” demek doğru söylem olamaz.
Günümüzde Takasbank Ödünç piyasasının daha aktif hale gelmesi, BIST30 dışındaki hisselerin de açığa satışa konu olması için şartlar uygundur. Borsa en kötüyü görürken getirilen düzenlemenin, borsa tarihinin en iyisini gördüğünde halen geçerli olması, yabancı yatırımcının genele yaygın bir alımını da engellemektedir. Ocak 2020 sonunda BIST 30’da yabancıların payı yüzde 69.0 iken Ekim sonunda bu yüzde 51.0’e gerilemiş, Kasım sonunda ise yüzde 52.8 olmuştur. QNBFB’nin etkisini dışarda bıraktığımızda borsadaki yabancı yatırımın yüzde66.5’i yani tam üçte ikisi BIST30 hisselerindedir. Kasım ayındaki alışlar sonunda toplam yabancı yatırımın yüzde 65.5’den yüzde 66.5’e yükselmiştir. Yani alımlar BIST30 hisselerine yönelmiştir. Çözüm; açığa satış yasağının kalması, 30 hisse yerine Ana Pazar dahil 276 hissede uygulamaya geçmesi. (Borsadaki Pazar düzenlemelerinden ötürü hisselerin yüzde 70’inde açığa satışa müsaade edilebilir) Ayrıca yüzde 10luk marj sınırlaması gibi unsurlarda gözden geçirilebilir.
REFORMLAR UYGULAMADA BAŞARILI OLURSA NOT ARTIRIM SÜRECİNE GEÇİLEBİLİR
Son bir yılda 34 miyar dolara yükselen Türkiye’nin cari açığında 2021’de yavaşlama ve Haziran’a kadar vadesi dolacak dış borçların aylık bazda 2.5 milyar dolar ortalamada kalması ile döviz üzerinde bir atak gelmesi beklenmeyebilir. Bu da piyasalar için iyimserliğe katkıda bulunabilir. Zira reel sektörün son durumda 162 milyar dolar karşılığı döviz açık pozisyonu varken Merkezi Yönetimin borcunun yüzde 58ine ulaşan 135 milyar dolar karşılığı döviz borcu bulunmaktadır. Lira ne kadar güçlü kalırsa; hem devlet, hem reel sektör hem de bankalar hem de enflasyon düşeceğinden halk için iyi olacaktır. Dünyada Hukuk Üstünlüğü Endeksinde 2013’de 59. sırada yer alan Türkiye’nin 2019’da 109. sıraya gerilemesi sonrasında Cumhurbaşkanının talimatıyla hazırlıklarına başlanan ve 2021’de yapılacak reformlar ile hem portföy hem de sabit sermaye girişlerinde artış sağlanabilir. Böylece 3 yıldır sürekli not kıran kredi derecelendirme şirketlerince not artışları da 2021’de görülebilir. Bu iyimser senaryonun gerçekleşme olasılığı bizce yüksek ancak Avrupa’da bilinen bir deyim akla geliyor: Türk gibi başla, Alman gibi sürdür, İngiliz gibi bitir. Çözüm: Pandemiye, kuraklığa, yaptırımlara, jeopolitik risklere rağmen uygulamada başarılı olmak ve hep beraber kazanmak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Aylık arşivler: Aralık 2020
QNBEYOND 3. dönem başvuruları devam ediyor
QNB Finansbank’ın girişimcilik laboratuvarı QNBEYOND’un üçüncü dönem başvuruları 4 Ocak 2021 tarihine kadar devam ediyor.
QNB Finansbank çatısı altında kurulan ve bir girişimcilik laboratuvarı olarak faaliyetlerine devam eden QNBEYOND’ta üçüncü dönem başvuruları başladı. Girişimcilerin işlerini hızlandırabilmeleri için ihtiyaçlarına odaklı, özel bir program ve yatırım alma fırsatı sunan QNBEYOND’un ikinci döneminde 11 girişim mezun olurken girişimlerin üç tanesi program süresince yatırım almayı başardı, girişimlerin çalışan sayısı 160’ın üzerine çıktı. Bununla birlikte üç girişim QNB Finansbank’ın KOBİ’ler için hayata geçirdiği platform Dijital Köprü’ye dahil oldu, iki girişim QNB Finansbank müşterisi oldu, diğer iki girişimle de QNBEYOND ortak ürün geliştirdi.
İkinci dönem boyunca; 154 saat haftalık KPI toplantıları, 145 saat mentor görüşmeleri, iş ortaklarından 25 satın alma, 78 saat C-level koçlarla görüşmeler gerçekleştirildi. Ayrıca QNBEYOND ikinci dönem girişimlerinin, global odaklı SaaS platformları, varlık yönetimi, global bankacılık çözümleri ve hisse senedi alım-satımına odaklanan fintechler, pazar yerleri ve büyük veriye dayalı yazılım ürünlerine yönelik çalışmaları oldu .
Çalışmalarına başladığı 2019 yılı başından bu yana binlerce başvuru alan QNBEYOND şu ana kadar 19 girişimi mezun etti. QNBEYOND Hızlandırma Programı network’ü içerisindeki QNB Finansbank dışından, alanında uzman 78 mentoru ile girişimlere; satış, pazarlama, hukuk, ürün yönetimi, globalleşme, finans gibi ihtiyaç duyabileceği tüm konularda danışmanlık ve Amazon Web Services, Zendesk, Google Cloud Platform, Hubspot, Product Hunt, Zeplin, Desk360 gibi global ve yerel 66 iş ortağının sağladığı özel indirimlerle destek oluyor.
QNBEYOND Hızlandırma Programı’nın üçüncü dönemi için başvurular sürüyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
İnsani Gelişme Endeksinde 5 sıra yükselen Türkiye ikinci kez en yüksek insani gelişme kategorisinde
Türkiye, İnsani Gelişme Endeksi’nde 189 ülke arasında 54’üncü sırada yer alarak üst üste ikinci kez “çok yüksek insani gelişme” kategorisine girdi. İnsani gelişmedeki ilerlemenin ölçütü olan endekste, Türkiye son 29 yılda yüzde 40,7’lik artış kaydetti.
İnsani Gelişme Raporu’nun “Önümüzdeki Sınır: İnsani Gelişme ve Antroposen” başlıklı 30. Yıl Baskısında, bu sene ilk defa, ülkelerin doğaya uyguladığı baskıyı ortaya koyan yeni bir endekse de yer verildi. Endekse göre, dünyada hiçbir ülke, gezegenimiz üzerinde ağır baskı yaratmadan çok yüksek insani gelişmeyi henüz başarabilmiş değil. Rapor bu yanıyla, insanların gezegenin geleceğini şekillendiren baskın güç olduğu Antroposen adlı yeni bir jeolojik çağa girdiğimiz bu dönemde, dünya liderlerine doğa üzerindeki ağır baskıları azaltmaları yönünde bir çağrı niteliğinde.
Ankara, 15 Aralık 2020 – Türkiye, 2020 İnsani Gelişme Raporu’nda yayımlanan İnsani Gelişme Endeksi’nde 0,820 puan ile 189 ülke ve bölge arasında 54’üncü oldu ve geçen yıl 59’uncu olarak girdiği “çok yüksek insani gelişme” kategorisindeki yerini pekiştirdi. Odağına insanı alan, insani gelişmeyi bu ölçüte göre değerlendiren endekste Türkiye son 29 yıl içinde yüzde 40,7’lik artış kaydetti.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından 2019 yılı verileri baz alınarak hazırlanan İnsani Gelişme Endeksi, Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi, Toplumsal Cinsiyete Dayalı Gelişme Endeksi, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi, Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi’nin yanı sıra bu yıl ilk kez hazırlanan Gezegensel Baskılara Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi’ni de içeren “2020 İnsani Gelişme Raporu” yayımlandı.
Ülkelerin resmi istatistik kurumlarından ve güvenilir uluslararası kurumlardan elde edilen veriler ışığında hazırlanan İnsani Gelişme Endeksi, uzun ve sağlıklı yaşam, bilgiye erişim ile kabul edilebilir bir yaşam standardı gibi üç temel boyutta ortalama insani gelişme düzeyinin uzun vadeli takibi sonucunda oluşturuluyor.
Dünyada en çok bilinen kalkınma göstergelerinden biri olan endekse göre İnsani Gelişme Endeksi’nde 0,957’lik değerle Norveç ilk sırada yer aldı ve zirvedeki yerini korudu. Norveç’i 0,955’lik değerle İrlanda ve İsviçre, 0,949’luk değerle Hong Kong ve İzlanda izledi.
Geçen yıl kaydettikleri İnsani Gelişme Endeksi değeriyle listenin en altında yer alan ülkeler ise, 0,394’lük değerle Nijer, 0,397’lik değerle Orta Afrika Cumhuriyeti, 0,398’lik değerle Çad, 0,433’lük değerle Güney Sudan ve 0,433’lük değerle Burundi oldu.
Bu dönemde, çok yüksek insani gelişme kategorisindeki ülkelerin ortalama endeks değeri 0,898, Avrupa ve Orta Asya ülkelerinin ortalama endeks değeri ise 0,791 olarak hesaplandı.
İnsani gelişmedeki ilerlemenin ölçütü olan endekste, Türkiye son 29 yılda önemli bir gelişim gösterdi. Türkiye’nin 1990’da 0,583 olarak hesaplanan endeks değeri, geçen yıl 0,820’ye çıkarak toplamda yüzde 40,7’lik artış gösterdi.
Türkiye’de 1990-2019 arasında beklenen yaşam süresi 13,4 yıl artarak 77,7’ye, ortalama öğrenim süresi 3,6 yıl artarak 8,1’e, beklenen öğrenim süresi ise 7,7 yıl artarak 16,6’ya ulaştı. Bu dönemde, ülkede kişi başına Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) yaklaşık yüzde 121,4’lük bir artış göstererek 27.701 Dolara yükseldi.
İnsani gelişme dağılımındaki eşitsizliğe uyarlanmış endekste ise Türkiye’nin değeri boyut endekslerinin dağılımındaki eşitsizliğe bağlı olarak yüzde 16,7’lik bir kayıpla 0,683’e düştü. Çok yüksek İnsani Gelişme Endeksi değerine sahip ülkelerin eşitsizlik nedeniyle kaybı ortalama yüzde 10,9 olurken, Avrupa ve Orta Asya’da bu oran yüzde 11,9 olarak kaydedildi.
Raporda, üreme sağlığı, kadınların güçlenmesi ve ekonomik faaliyetler alanlarında toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklere ilişkin bulguların yer aldığı Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi de açıklandı.
Ülkelerin gezegene baskılarını hesaba katan yeni bir İnsani Gelişme Endeksi: GİGE
İnsani Gelişme Raporlarının 30’uncu yılında yayımlanan “Önümüzdeki Sınır: İnsani Gelişme ve Antroposen” başlıklı rapora göre, COVID-19 küresel salgını, dünyanın karşı karşıya olduğu en yeni kriz ancak, insanların doğa üzerindeki baskısı son bulmazsa, krizlerin sonuncusu olmayacak.
Rapor bu bağlamda, ülkelerin karbondioksit emisyonu ve madde ayak izlerinden oluşan iki yeni unsuru daha hesaplamalara katarak İnsani Gelişme Endeksi’ni uyarlayan yeni bir insani gelişme endeksi daha ortaya koydu. “Gezegensel Baskılara Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi (GİGE)” adlı deneysel nitelikteki bu yeni küresel endeks, bir yanda gezegene baskıları azaltırken diğer yanda yoksulluk ve eşitsizliklerle mücadele etmenin gerekliliğini gösteren, yeni bir insani gelişme ölçüsü getiriyor.
Endekse göre, dünyada hiçbir ülke, gezegenimiz üzerinde ağır baskı yaratmadan çok yüksek insani gelişmeyi henüz başarabilmiş değil. Rapor bu yanıyla, dünya liderlerine insani gelişmede ilerlerken çevre ve doğa üzerindeki ağır baskıları azaltmak için cesur adımlar atma yönünde bir çağrı niteliğinde.
Antroposen veya İnsan Çağı, insanlık tarihinde ilk defa, gezegenin insanları şekillendirmesi yerine insanların gezegenin geleceğini şekillendiren baskın güç olduğu yeni bir jeolojik çağ olarak tanımlanıyor. Rapora göre, insanlığın ve gezegenimizin yeni bir jeolojik çağa girdiği bu dönemde, tüm ülkelerin, insanların gezegene yaptıkları tehlikeli baskıları eksiksiz göz önünde tutarak kendi ilerleme yollarını yeniden tasarlamaları ve değişimi önleyen devasa güç ve fırsat eşitsizliklerini ortadan kaldırmalarının zamanı geldi.
İnsani Gelişme Endeksi’ni ülkenin kişi başına karbondioksit emisyonu ve madde tüketim düzeyine göre uyarlayan ve 2019’daki verilere dayanarak hazırlanan endekste Türkiye, 0,746 değerle 169 ülke arasında 44’üncü konumda yer aldı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
“Yoksa dinleniyor muyuz?” paranoyası tarihe karışıyor!
Koronavirüs aşısını bularak tüm dünyaya umut olan ve Türkiye’yi gururlandıran Biontech’in sahibi Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin ardından, yeni bir buluşun altında yine bir Türk bilim adamının imzası var.
Türkiye’deki haberleşme sistemini değiştirecek, yasa dışı dinlemelerin önüne geçecek yeni bir ses kodlama tekniği bulundu. RFT Araştırma A.Ş. ve Savronik Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sıddık Yarman, SYMPES adı verilen buluşuyla kişiye özel, içerdiği özellikleri nedeniyle dinlenmesi mümkün olmayan, tam güvenilir bir haberleşme sistemi geliştirdi.
Sesin karakteristik özelliğinden faydalanıp sesi “bilgi” ve “enerji” fonksiyonlarına ayırarak modelleyen, milli, yerli ve özgün olan bu ürün; rekabetçi ses kalitesi, kendiliğinden güvenli ses iletişimi, düşük gecikme süresi, esnek teknik özellikler ve kapalı kullanıcı grubu uygulamaları da sunuyor. Türkiye’nin yabancı istihbarat örgütlerince yıllarca dinlendiği yönündeki iddialar karşısında da önemli bir gelişme olarak kabul ediliyor.
KENDİLİĞİNDEN BİR KRİPTOLOJİK ALTYAPIYA SAHİP
İstanbul Üniversitesi’nde, “hiç kimsenin erişemeyeceği-kriptosuz güvenli haberleşme altyapısı”nı geliştirmek üzerine çalışmalar yaptığı sırada, buna bağlı bir matematik ses modeli oluşturan Prof. Dr. Yarman, kurmuş olduğu modele SYMPES adını verdi. SYMPES’i gerçek zamanlı olarak çalıştırma kararını aldıktan sonra TÜBİTAK’ta ilk milli kripto yazılımları geliştiren meslektaşlarının da içinde olduğu bir mühendislik ekibiyle, sistemi gerçek zamanlı tabana oturtmayı başardı. Prof. Yarman, geliştirme sürecini şöyle anlatıyor:
“Çözümü önce PC’lerde çalıştık. Buna ilişkin bir patent aldık. Ortak bir TÜBİTAK projesi kapsamında STM Firmasıyla PC’lerde çalışan bir versiyonun uygulamasını yaptık. Daha sonra ürünün ticarileşmesi çalışmalarına ağırlık verip, Türkiye’de güvenli haberleşme ihtiyacı duyan kurumların hizmetine sunma çalışmalarına başladık. Türkiye’de de bunu Genel Kurmay Başkanlığı’na anlattık. Kendi başına bir kripto algoritması olmamakla birlikte SYMPES, kendiliğinden güvenli bir yapıya sahiptir. Şöyle ki, birçok dilde kullanılan sesleri tanımlayan hece ve kelimelerden çok sayıda örnekler alınır. Bu örnekler, SYMPES kütüphane oluşturma algoritması kullanılarak ‘Bilgi’ ve ‘Enerji’ fonksiyonlarından oluşan kütüphaneleri oluşturur.”
GELENEKSEL KRİPTOLU HABERLEŞMEDEN FARKI
Kriptolojide dildeki yapının önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yarman, “Çünkü dillerde büyük oranda karakterler arasında kuvvetli ilişkiler vardır. Kriptoanaliz yapan taraf (kriptoanalist) şifreli mesajı kırmak için dillerin bu özelliğini kullanır. Algoritma bilgisi, özellikle dil bilgisi ve frekans analizi burada esas olur.
SYMPES algoritmasında ise durum çok farklıdır. Kırma girişimlerinde doğal dillerdeki gibi frekans analizleri yapılamaz. Karakter sayısı 65536’dir (100 kadar değil). Bu 65536 vektör, doğal dillerdeki gibi bir yapıya sahip değildir” diye konuşuyor.
TELEFON BİLGİSAYAR VE TABLETLERDE KULLANILIYOR
SYMPES mobil telefonlarda, masaüstü ve dizüstü bilgisayarlarda, tabletlerde, telsizlerde ve VoIP haberleşmesinde kullanılabiliyor. İsteğe göre uyarlama ve düzenleme de yapılabiliyor. Symphone, SYMPES Ses Kodlayıcı tabanlı, internet üzerinden ses aktarımı (VoIP) uygulaması. Kullanıcılara yüksek ses kalitesi ve bant genişliğine göre özgün çözüm de sunuyor uygulama. Uygulamanın ilk versiyonu şu anda Android ve IOS işletim sistemi içeren telefonlarda çalışıyor. Bu uygulama her türlü akıllı elektronik donanım üzerinde çalıştırılabilir.
30 YILLIK BİLİMSEL ÇALIŞMA VE BİRİKİMİN SONUCU
“Bu projenin geçmişinde 30 yıllık bilimsel çalışma birikimi ve keşifler var” diyen Prof. Dr. Yarman, “Günümüzün teknolojik olanaklarıyla dinlenemeyecek, kriptosu çözülemeyecek haberleşme sistemi ve donanımı yoktur. Ancak SYMPES temel özellikleri itibariyle dinlenemez, tam güvenlikli ve bir anlamda, ‘konuşma guruplarına özel’ bir haberleşme teknolojisidir. İçinde bulunduğumuz dünya şartlarını dikkate aldığımızda önceliğimiz bu teknolojiyi Cumhurbaşkanlığımızın önderliğinde devletimizin hizmetine sunmaktır. Bununla beraber farklı kullanıcı ihtiyaçlarına özel olarak uyarlanabilen özellikteki SYMPES Ses Kodlama Algoritması birçok dost ülkenin, ulusal ve uluslararası ticari kuruluşlar ve özel kullanıcı gruplarının kullanımına da sunulabilir.” şeklinde konuşuyor.
ÇETELER TELEFONLARI DİNLEYEMEYECEK
Ulusal ve uluslararası çetelerin bu sistemle istedikleri gibi dinleme yapamayacaklarının da altını çizen Prof. Dr. Yarman, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Devlet içine sızmış çeteler telefonları dinleyemeyecek. Kanuni dinlemeler nasıl mahkeme kararı ile yapılıyorsa, herkes bunu bilecek, genel olarak yine dinleme talepleri savcılıktan gelecek ve gereği yapılacak. Ama devletlere sızan çeteler Sympes kullanan telefonları artık dinleyemeyecek. Şimdi askeri açıdan da meseleye baktığımız zaman, normalde istihbarat örgütleri ABD’deki CIA gibi NSA (National Security Agency – Ulusal Güvenlik Ajansı) gibi Rusların KGB’si gibi, kriptolu telefonları dahi, şifrelerini süper bilgisayarlarla kırarak dinliyorlar.
Dolayısıyla şifreli konuşsan dahi, örneğin Ege denizindeki, Doğu Akdeniz’deki gemilerimizin haberleşmesini dinleme şansları yüksek. Oysa, bizim ses kodlayıcımız SYMPES’i kullanarak geliştirilen haberleşme sistemleri dinlenemez. Çünkü SYMPES’i dinlemek imkansız. Artık ülkemizde, CIA’in, Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı’nın dahi dinleyemeyeceği, süper bilgisayarlarla kırılamayan bir Sympes haberleşme sistemi var.”
Prof. Yarman, Sympes ses kodlama yapısını kullanan telefonlara “SYMPHONE adını verdi. Güvenli haberleşme yapmak isteyen herkes Symphone’u kullanabilir. Symphone, bir uygulama olarak sizin de cep telefonunuza yüklenebilir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Kastamonu Kadın Mitingi’nin 101. yıl kutlamaları dijital ortamda gerçekleşti
Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi (DMKI), 10 Aralık 1919 tarihinde Kastamonu’da gerçekleştirilen ve kaynaklarda ülkemizin ilk kadın mitingi olarak yer alan “Kastamonu Kadın Mitingi”nin 101.yıldönümünü bir dizi dijital etkinlikle kutladı.
Kastamonu’nun doğal, kültürel ve tarihsel mirasına sahip çıkarak ilin sürdürülebilir gelişimine katkıda bulunmak üzere faaliyet gösteren Dünya Mirası Kastamonu İnisiyatifi (DMKİ), 10 Aralık 1919’da Kastamonu’da düzenlenen ve Milli Mücadele tarihine ilişkin kayıtlarda ülkenin ilk kadın mitingi olduğu belirtilen 10 Aralık 1919 Kastamonu Kadın Mitingi’ni, bu yıl pandemi koşulları nedeniyle dijital etkinliklerle andı. Gerçekleştirilen dijital buluşmalarda, ulusal ve yerel çerçevede, farklı alanlardaki başarıları ile konuşulan kadınlar buluştu.
DMKI Proje Sözcüsü Zeynep Esen 10 Aralık’ta haberci Simge Fıstıkoğlu’nun instagram canlı yayınına konuk olup mitingin tarihi çerçevesini, Kastamonu’daki kadın yapılanmasının geçmişini ve DMKI’nın bu alandaki projelerini anlattı. Ardından 11 Aralık Cuma akşamı ulusal ölçekte ekonomiye katma değer yaratan kadınları temsilen Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Zeynep Bodur Okyay ve Dünya EKO A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı, Demirkent Eğitim ve Araştırma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Didem Demirkent ile keyifli bir sohbet gerçekleştirildi. 12 Aralık Cumartesi akşamı da “İlham Veren Kastamonulu Kadınlar” dijital ortamda biraraya gelerek başarı hikayelerini paylaştı.
“Fırsat eşitliği önceliğimiz olmalı”
11 Aralık Cuma akşamı gerçekleşen “Ulusal Ölçekte Ekonomiye Katma Değer Yaratan Kadınlar” başlıklı dijital buluşmada Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su olan Zeynep Bodur Okyay ve Dünya EKO A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı, Demirkent Eğitim ve Araştırma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Didem Demirkent iş hayatında kadının gelişimi ve fırsat eşitliğinin önemine dikkat çekti.
Zeynep Bodur Okyay “Bugün birçok uluslararası şirkette üst düzey Türk kadın yöneticilere rastlıyoruz. Bu büyük bir gurur veriyor. Türkiye’nin en büyük problemlerinden biri fırsat eşitliği. Eğitimde, sosyal hayatta, siyasette kadınları daha fazla görmeliyiz. Aksi takdirde bu büyük bir işgücü kaybıdır” dedi.
Demirkent ise konuşmasında eğitimin önemine vurgu yaparak Demirkent Eğitim ve Araştırma Vakfı’nda kız çocuklarının eğitimine özellikle eğildiklerinin altını çizdi.
Kastamonulu Kadınlar Umut Veriyor
DMKI üyesi ve yönetmen Cemile Kırmızı Karadaş moderatörlüğünde 12 Aralık’ta gerçekleşen zoom buluşmasında Kastamonulu kadınların ilham verici hikayeleri paylaşıldı. Kastamonu sokaklarında kitap okuma etkinlikleri düzenleyen ve her yaştan kız çocukları ve kadınların eğitimini destekleyen eğitimci Ayşegül Soylu Muslu “Hiç işgal yaşamamış bir şehir olmamıza rağmen işgali en derinden yaşamış bir şehiriz” diyerek Kastamonu’nun milli mücadele tarihindeki rolüne değindi.
Loç Vadisi Kadınları, Sarı Yazmalılar Grubundan, vadilerinde HES yapılmasına karşı mücadele veren Havva Ay konuşmasında topraklarına ve köylerine bağlılığını dile getirerek “Bu toprakları bize atalarımız bıraktı. Doğduğum büyüdüğüm yerlere sahip çıkacağım, doğa, taşımız toprağımız bizim herşeyimiz. Kadınlar buraları çocuklarına bırakabilmek için ön saflarda mücadele ediyor” dedi.
Milli Patenci Sıla Saygı buluşmaya Ankara’dan katıldı. Kastamonu deyince dağlardaki köyünü hatırladığını anlatan Saygı: “Aşağıkayı köyünde dağlarda dolaşırken, tertemiz rüzgar yüzüme vururken kendimi hep özgürlük hissederim. Buzun üstünde de aynı hissi yaşıyorum. Babam bana hep ‘biz yükseklerin çocuğuyuz’ derdi. Yaşım ilerledikçe, hayatla tanıştıkça, ne demek istediğini daha iyi anladım” dedi ve genç sporcu adaylarına, tutkularının, hayallerinin peşinden gitmelerini önerdi.
Kastamonu Valiliği Mimar Vedat Tek Kültür Turizm ve Sanat Merkezi Müdürü İlknur Ayan ise ulusal ve uluslararası platformlarda Kastamonu’yu tanıtmak ve şehir ile ilgili farkındalığı artırmak üzere çalıştıklarını söyleyerek, Atatürk’ün izinde bir Kastamonulu bir kadın olarak üretmekten, toplum yaşamına fayda sağlamaktan büyük gurur duyduğunu vurguladı.
Buluşmanın son konuşmacısı olan Kastamonu Belediyesi Kadın Hentbol Takımı Kaptanı Serpil İskendoğlu da 7 yıldır Kastamonu’da olduğunun altını çizerek “Daha önce bir çok şehirde, Almanya’da hentbol oynadım ama bu kadar güçlü bir kadın taraftar görmedim. Kastamonulu kadınlar kız çocuklarının eğitimine, spora katılmasına da özellikle önem veriyor. Burası, tarihten bu yana güçlü kadınların yaşadığı, aydın bir şehir” dedi.
KASTAMONU – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
İstanbul Havalimanı “5 Yıldız” ile Dünya Lideri Oldu
Benzersiz mimarisi, güçlü alt yapısı, üstün teknolojisi ve sunduğu üst düzey yolculuk deneyimi ile dünya havacılık sahnesinde emin adımlarla yükselen İstanbul Havalimanı, uluslararası alanda en önemli havacılık kuruluşlarından Skytrax’in değerlendirmesine göre “5 Yıldızlı Havalimanı” ödülüne layık görüldü. İstanbul Havalimanı, Kovid-19 salgınına karşı aldığı önlemler sayesinde “5 Yıldızlı Kovid-19 Önlemli Havalimanı” ödülünün de sahibi olarak her iki ödülü aynı anda alan dünyadaki iki havalimanından biri oldu.
Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı İstanbul Havalimanı, dünya çapında kazandığı ödüllerle Türk havacılığının gururu olmaya devam ediyor. Yakın zaman önce dijital alt yapısı ve teknolojik gelişmişliği sayesinde Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından düzenlenen “16th ACI Europe Awards” kapsamındaki Dijital Dönüşüm kategorisinde “En İyi Havalimanı” olarak tescillenen İstanbul Havalimanı, ödüllerine bir yenisini daha ekledi.
1989 yılında kurulan Londra merkezli havacılık enstitüsü Skytrax tarafından “5 Yıldızlı Havalimanı” olarak nitelendirilen İstanbul Havalimanı, dünyada bu unvanı alma başarısı gösteren 8 global aktarma merkezi havalimanı arasına ismini altın harflerle yazdırdı. Ayrıca, Kovid-19 salgını sürecine özel olarak verilen “5 Yıldızlı Kovid-19 Önlemli Havalimanı” ödülünü de almaya hak kazanan İstanbul Havalimanı’nın; Roma’daki Fiumicino Havalimanı’nın, Doha’daki Hamad Uluslararası Havalimanı’nın ve Bogota’da bulunan El Dorado Havalimanı’nın ardından bu unvana erişen dünyadaki dördüncü havalimanı olduğu belirtildi. Bu başarılarının yanı sıra İstanbul Havalimanı dünyada ‘5 yıldız’ alan en büyük terminale sahip havalimanı olma başarısını da gösterdi.
Skytrax ödülleri öncesinde, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün vermiş olduğu ‘Havalimanı Pandemi Sertifikası’nı alan, ardından Avrupa Birliği Havacılık Emniyeti Ajansı’nın (EASA) yayınladığı “Covid-19 Havacılık Sağlık Emniyeti Protokolünü” imzalayan İstanbul Havalimanı; Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından verilen “Havalimanı Sağlık Akreditasyonu” sertifikasını ise dünyada alan ilk havalimanı olmayı başardı.
İstanbul Havalimanı zorlu değerlendirmeden ‘5 Yıldız’ ile çıktı!
Uluslararası hava taşımacılığı araştırma kuruluşu olan Skytrax, 1989 yılından bu yana havalimanı ve havayollarına kalite denetimi, yıldız derecelendirmesi ve kalite kıyaslama hizmetleri sağlıyor. Kapsamlı düzenlemeler ve detaylı hazırlık süreci sonrasında 3 gün süren yoğun fiziki denetimlerin sonucunda, İstanbul Havalimanı’nın yolcu deneyimindeki mükemmelliği uluslararası bir kurum tarafından “5 Yıldız” ile onaylanmış oldu. İstanbul Havalimanı ‘5 Yıldız’ alan havalimanları arasında en büyük terminale sahip olarak ne denli zor bir başarıya imza attığını da göstermiş oldu.
Denetmenler, mimarisi ve teknolojisiyle dünyanın en iyi havacılık merkezlerinden biri olan İstanbul Havalimanı’nda giden yolcu, transfer yolcu ve gelen yolcu deneyimini etkileyen otopark, toplu ulaşım, web sitesi, mobil uygulama, güvenlik/pasaport kontrol, temel yolcu hizmetleri, mağazalar, yeme içme alanları, bagaj alım gibi her temas noktasını deneyimleyerek; bu noktalarda sunulan hizmeti, hizmete erişim kolaylığını, yolcu konforunu titizlikle inceledi. Detaylı şekilde değerlendirilen 800’e yakın kritere ek olarak, salgına yönelik alınan tedbirler de notlamaya tabi tutuldu.
Yolcu seyahat deneyimini etkileyen her noktanın, kapsamlı şekilde değerlendirildiği denetimlerde güvenlik, check-in, pasaport, gümrük, temizlik, bagaj alım gibi temel süreçlerle beraber temel hizmetler, yeme içme alanları, alışveriş noktaları, lounge gibi misafirlere dokunan her nokta detaylı şekilde uzmanlar tarafından incelendi. Pandemi süreciyle beraber pandemiye yönelik alınan tedbirler de kalite denetiminde ek olarak ele alındı. Skytrax uzmanlarının uzun denetimleri sonucu 2 önemli ödüle kavuşan İstanbul Havalimanı, yolcu deneyimindeki mükemmelliğe verdiği önemi tescillemiş oldu.
“İstanbul Havalimanı’nda hayali gerçeğe, gerçeği de liderliğe taşıdık!”
İstanbul Havalimanı’nın dünyaca ünlü havacılık değerlendirme kuruluşu Skytrax tarafından iki büyük ödüle lâyık görülmesi hakkında değerlendirmelerde bulunan İGA Havalimanı İşletmesi İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kadri Samsunlu; “Henüz açılışının üstünden 2, tam kapasite operasyonlara başlamasının üstündense 1.5 yıl geçmiş bir havalimanın Skytrax gibi dünya çapında önemli bir havacılık otoritesi tarafından hem ‘5 Yıldızlı Havalimanı’ hem de ‘5 Yıldızlı Kovid-19 Önlemli Havalimanı’ olarak değerlendirilmesi eşine benzerine az rastlanan bir durum. Şunu gururla söyleyebilirim ki İGA olarak, biz bunu İstanbul Havalimanı’nda başardık. Havalimanımızda müşteri odaklı bir kültür oluşturduk, bunu daha da ilerleteceğiz, bu yöndeki çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz. Global aktarma merkezi havalimanları arasında Doha, Hong Kong, Münih, Seul Incheon, Şanghay, Singapur ve Tokyo’nun ardından dünyada ‘5 Yıldız’ alan 8. hub havalimanıyız. Havalimanlarında uygulanan Kovid-19 tedbirleri açısından da ‘5 Yıldızlı Kovid-19 Önlemli Havalimanı’ ödülünü alan dünyada dördüncü havalimanı olduk. Her iki ünvanı dünyada aynı anda taşıyabilense ikinci havalimanıyız. İstanbul Havalimanı diğer tüm özelliklerinin yanı sıra ‘5 Yıldız’ alan havalimanları arasında en büyük terminale sahip olanı. Bildiğiniz gibi, Skytrax tarafından verilen bu önemli ödüllerden hemen önce Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından düzenlenen “16th ACI Europe Awards” kapsamında Dijital Dönüşüm kategorisinde ‘En İyi Havalimanı’ olarak seçilmiştik. Tüm bu kıymetli ve prestijli ödüller, en başta yolcularımız olmak üzere dünyadaki havacılık otoritelerinin İGA’ya ve İstanbul Havalimanı’na ne denli güvendiklerinin birer kanıtı. Şunun özellikle altını çizmek isterim; inandıkları değerler uğrunda vazgeçmeden emin adımlarla yürüyenler, er ya da geç hayal ettikleri hedeflere ulaşırlar. Biz de İGA olarak, İstanbul Havalimanı’nda önce hayali gerçeğe, şimdi de gerçeği liderliğe taşıdık! Böylesi bir başarıyı gerçekleştirebildiğimiz için ülkemiz adına gururlu ve de mutluyuz. Bu başarıyı sağlamamızda emeği geçen herkese ve tüm çalışanlarımıza, teşekkür etmek istiyorum. İlk günkü heyecan ve hevesle ülkemizi, İstanbul Havalimanını dünyanın en önemli havacılık merkezi haline getirmek için çalışmalarımıza var gücümüzle devam edeceğiz.” dedi.
Skytrax’in CEO’su Edward Plaisted; “İstanbul Havalimanı’nın prestijli 5 Yıldızlı Havalimanları arasına katılmasından büyük bir mutluluk duyuyoruz. Bu, İstanbul Havalimanı’ndaki yüksek standartların sağlanmış olduğunu gösteren hak edilmiş bir başarıdır. İstanbul Havalimanı, 3 buçuk yılda tamamlanan 90 milyon yolcu kapasitesine sahip terminaliyle dikkat çeken bir mühendislik başarısı. Bu büyük havalimanının yolcu olanakları etkileyici çeşitlilikte ve farklı terminal bölgelerine erişim oldukça kolay. İstanbul Havalimanı 5 Yıldızlı Kovid-19 Havalimanı Güvenlik Derecelendirmesini de almaya hak kazandı. Bu derecelendirme, havalimanının koronavirüs yayılımını azaltmak için aldığı kapsamlı önlemlerin yanı sıra tüm bu protokollerin uygulanmasını sağlayacak ayrı bir Hijyen Takımının hayata geçirilmesi gibi kapsamlı önlemlerden oluşmaktadır.” ifadelerini kullandı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Emirates, İstanbul Uçuşlarına Yeniden Başlıyor
Emirates, 21 Aralık itibariyle İstanbul’a günlük uçuşlarına yeniden başlayacağını duyurdu*.
Güvenli seyahat talebin kademeli olarak dönüşüyle birlikte, Emirates yolcularına güvenli ve keyifli bir seyahat deneyimi sunarken, uçuş ağını da genişletmeye devam ediyor. Havayolu uçakta ve yerde kendine özgü ürünlerini ve hizmetlerini geri getirirken, tüm Emirates temas noktalarında katı sağlık ve hijyen önlemlerini de uygulamaya koydu.
İstanbul’un eklenmesiyle, Emirates’in Avrupa ağını 31 destinasyona genişletirken yolcuların Dubai’de tek bir aktarmayla geniş global ağındaki uçuş noktalarına güvenle ve kolaylıkla ulaşmasını sağlıyor. Emirates’in EK 121 sayılı uçuşu Dubai’den saat 14:20’de kalkarak İstanbul Havalimanı’na 16:20’de varacak. EK 122 sayılı dönüş uçuşu ise saat 20:05’te İstanbul Havalimanı’ndan havalanarak Dubai’ye 01:20’de varacak.
İstanbul’a ve İstanbul’dan yapılan uçuşlar her gün Boeing 777- 300ER ile gerçekleşecek. Bilet rezervasyonları emirates.com.tr adresinden, Emirates Uygulaması üzerinden, Emirates satış bürolarından, seyahat acentelerinden ve online seyahat acentelerinden gerçekleştirilebilir
İstikamet Dubai: Güneşli plajları, kültürel miras etkinlikleri ve birinci sınıf konaklama ve eğlence tesisleriyle, Dubai en popüler küresel şehirlerden biridir. 2019 yılında bu şehir 16,7 milyon ziyaretçiyi ağırlamış ve yüzlerce küresel toplantı ve fuarın yanı sıra spor ve eğlence etkinliklerine de ev sahipliği yapmıştır. Dubai, ziyaretçilerin sağlık ve güvenliğini sağlamak amacıyla aldığı kapsamlı ve etkili tedbirler ile, Dünya Seyahat ve Turizm Konseyinden (WTTC) Güvenli Seyahat sertitikasını alan dünyanın ilk şehirlerinden biri olmuştur.
Esneklik ve güvence: Emirates’in rezervasyon politikaları, yolcularına seyahat planlarında esneklik ve güven sunar. 31 Mart 2021 tarihinde veya öncesinde seyahat etmek üzere bir Emirates bileti satın alan yolcular, seyahat planlarını değiştirmek zorunda kalmaları durumunda cömert rezervasyon koşullarından ve seçeneklerinden yararlanabilmekteler. Yolcular seyahat tarihlerini değiştirme veya bilet geçerlilik süresini iki yıl uzatma seçeneklerine sahiptir.
Güvenle Seyahat Edin: Tüm Emirates yolcuları havayolunun sektörde bir ilk olan, çoklu risk içeren seyahat sigortası ve COVID-19 teminatı sayesinde güvenle ve ekstra gönül rahatlığıyla seyahat edebilir. Bu teminat, 1 Aralık 2020 tarihinde veya sonrasında satın alınan tüm biletler için Emirates tarafından yolculara ücretsiz olarak sunulmaktadır. COVID-19 tıbbi teminatına ek olarak, Emirates’in bu hizmeti, diğer çoklu risk içeren seyahat sigortası ürünlerine benzer şekilde seyahat esnasındaki ferdi kazalar, kış sporları teminatı, kişisel eşyaların kaybı ve beklenmedik hava sahası kapanışları nedeniyle seyahatlerdeki aksaklıklar için koşulları, seyahat önerileri ve tavsiyeleri de içermektedir.
Sağlık ve güvenlik: Emirates, seyahatlerinin her adımında yolcuların ve çalışanlarının gerek yerde gerekse havada güvenliklerini sağlamak amacıyla tüm yolculara maskeler, eldivenler, el dezenfektanı ve antibakteriyel mendiller içeren ücretsiz hijyen kitlerinin dağıtılması da dahil olmak üzere, kapsamlı bir dizi tedbiri uygulamaya koymuştur.
COVID-19 PCR testi: Dubai’den kalkış öncesi COVID-19 PCR testi belgesine ihtiyaç duyan Emirates yolcuları, sadece bilet veya biniş kartlarını göstererek Dubai’deki kliniklerde özel fiyatlardan faydalanabilirler. 48 saat içinde sonuç veren evde veya ofiste uygulanan testler de mevcuttur.
*Hükümetin onayına tabidir
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Bilgisayar ve Mobil platformlara oyunlar geliştiren Madcraft Studios, WePlay Ventures’dan tohum yatırımı aldı
Bilgisayar ve mobil platformlara oyunlar geliştiren Madcraft Studios, ilk yatırımını 2 Milyon TL değerleme ile erken aşama oyun girişimlerine yatırım gerçekleştiren WePlay Ventures’dan aldı. 4 genç girişimci tarafından kurulan Madcraft Studios, aldıkları yatırım ile bilgisayar oyunları olan Crowalt’ın lansmanını yapmayı planlarken diğer bir yandan da mobil oyun projelerini hayata geçirmeyi hedefliyor.
Geleneksel hikaye anlatımını günümüzün piksel sanat grafikleriyle buluşturuyorlar
Madcraft Studios, bilgisayar ve mobil platformlara geliştirmiş oldukları oyunlar ile dikkatleri üzerine çekiyor. Kısa süre içerisinde lansmanını yapmaya hazırlandıkları “Crowalt: Traces of the Lost Colony”, geleneksel hikaye anlatımını günümüzün piksel sanat grafikleriyle birleştirmesiyle özellikle bu tarzdaki oyunculardan yoğun ilgi görüyor. Lost Colony of Roanoke’nin gerçek hikayesinden esinlenen bir macera oyunu olan Crowalt, 1587’de Amerika’da ilk yerleşik koloniyi kurmak için yola çıkan bir grup insanın, geldikten kısa bir süre sonra gizemli bir şekilde ortadan kaybolması ve 150 yıl sonra, genç ve hırslı bir maceracı Hugh Radcliff’ın ilk büyük keşfini yapmak için Kayıp Koloninin peşine düşmesini konu alıyor. Hikaye bazlı ve oyuncuların yaptığı seçimler sonucu değişen alternatif son yapısı ile macera türünde oyun seven geniş bir kitleye hitap ediyor. Crowalt’ın, hikaye anlatımlı ve piksel sanat grafikli yapısından edindikleri tecrübeyi mobil platforma taşımaya hazırlanan Madcraft, aldıkları yatırım ile ekiplerini de genişleterek bu türde mobil oyunlar geliştirmeyi hedefliyor.
“Bize en az bizim kadar inanan bir ekiple beraber hareket ettiğimiz için çok mutluyuz”
4 arkadaş olarak bir araya gelip çıktıkları bu yolda, ilk günden itibaren geliştirdikleri oyunların milyonlarca kişi tarafından oynanmasını hayal ettiklerini belirten Madcraft Studios kurucu ortaklarından Fırat Baban, “Bu yola çıktığımızda uçsuz bucaksız hayallerimiz varken şimdi bir o kadar kesin ve net hedeflerimiz var. Bize en az bizim kadar inanan bir ekip ile beraber hareket etmek ve bu ekibin de WePlay Ventures gibi oyun sektörünün en önemli kurumlarından biri olması bizi hem çok mutlu ediyor hem de gururlandırıyor. Tüm ekibimizle gece gündüz çalışarak hayallerimizin üstüne çıkmak için çabalayacağız.” dedi. WePlay Ventures Yönetici Ortağı Bora Koçyiğit, “WePlay olarak 2. yatırımımızı Madcraft Studios’a yaptığımız için çok mutluyuz. Madcraft ekibine sonsuz güveniyoruz ve yaptıkları işlerde çok başarılı olduklarına inanıyoruz. Eminim beraber çok iyi işler başaracağız. WePlay olarak erken aşama oyun girişimlerini hızlı bir şekilde desteklemeye devam edeceğiz.” şeklinde görüşlerini ifade etti.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
LG, XBOOM Go ile Yeni Yılı Renklendiriyor
LG Electronics, yeni yıla sevdikleri müziklerle, eğlenerek girmek isteyenler ve en güzel yılbaşı hediyesini arayanlara bluetooth hoparlör serisi LG XBOOM Go’yu öneriyor.
MERIDIAN teknolojisi destekli üstün ses kalitesine sahip, güçlü ses çıkış gücü ile adeta bir parti ortamı sağlayan LG XBOOM Go, güçlü çift etkili bası, çok renkli aydınlatması ve 24 saate kadar pil ömrü ile eğlenceyi doruklara çıkartıyor. Üstelik LG XBOOM Go serisi farklı renk seçenekleri ile mükemmel bir hediye alternatifi olarak da öne çıkıyor.
LG Electronics (LG), yeni yılı müziğin yarattığı pozitif enerji ile karşılamaya davet ediyor ve hayatından müziği eksik etmeyen, bulunduğu her alanda kaliteli müzik dinlemek isteyenler için LG XBOOM Go PL serisi taşınabilir Bluetooth hoparlörleri öneriyor. İngiliz ses lideri Meridian ve LG’nin güçlerini birleştirmesi ile ortaya çıkan üstün ses kalitesine sahip LG XBOOM Go bluetooth hoparlörler, ister yılbaşı hediyesi için olsun, ister yılbaşı gecesini renklendirmek için olsun kusursuz bir alternatif olarak göze çarpıyor.
Daha dengeli ses deneyimi için yeniden tasarlanan yuvarlak hatlı dizaynı, woofer ışıklandırmaları, şık kauçuk kaplaması ile kulakların yanı sıra gözlere de hitap eden LG XBOOM Go serisi, elde taşımaya uygun yapısıyla da dikkat çekiyor. Birbirinden çekici renk alternatifleri ile herkesin beğenisini kazanacak bir hediye seçeneği olan LG XBOOM Go, duşta, plajda ya da yağmur altında kullanılabilmesi ve 24 saate kadar pil ömrü ile kesintisiz müzik keyfi sağlıyor. Meridian teknolojisine sahip LG XBOOM Go, kullanıcılara dengeli ve net ses kalitesi sunmasının yanı sıra, derin basları, zengin tonları, net vokalleri ve müziğin etkisini artıran sound boost özelliği ile de etkiliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
OPPO Yeni Kavramsal Tasarımını Sergiledi
OPPO, ‘Yeni Tasarımlar, Yeni Trendler, Yeni Momentum’ temasıyla gerçekleşen Çin Uluslararası Endüstriyel Tasarım Fuarı’nda insan merkezli tasarım felsefesine dayanan çok sayıda yeni kavramsal tasarımı sergiledi.
Dünyanın önde gelen akıllı telefon markası OPPO, Çin’de düzenlenen ve endüstriyel tasarıma odaklanan Çin Uluslararası Endüstriyel Tasarım Fuarı’na (CIIDE) katıldı. Dördüncü kez düzenlenen ve ‘Yeni Tasarımlar, Yeni Trendler, Yeni Momentum’ temasıyla gerçekleşen fuarda OPPO, insan merkezli tasarım felsefesine dayanan çok sayıda yeni kavramsal tasarımı sergiledi. Tasarımlar, Oki Sato’nun kurduğu Japon endüstriyel tasarım stüdyosu nendo tarafından OPPO için oluşturuldu. Bu adım, gelecekteki tasarım olanaklarını araştıran OPPO ve nendo arasındaki yakın iş birliğinden kaynaklanıyor. OPPO ayrıca, şirketin kuruluşundan itibaren meydana gelen etkileşimi, form tasarımındaki ve kullandığı malzemelerdeki benzersiz anlayışını ve keşfini vitrine çıkararak klasik ürün tasarımlarını da gözler önüne serdi.
OPPO fuarda, tarihi boyunca endüstri lideri ürün tasarımlarını gösterdiği retrospektif bir sergi düzenledi. 2008 yılında arka kapak tasarımında gülen bir yüzün olduğu, estetik ve inovasyonun mükemmel sinerjisini işaret eden ilk akıllı telefon modeli A103’ü piyasaya süren OPPO, aradan geçen 12 yılda geliştirdiği tüm yenilikleri sayısız kez kanıtladı: Örneğin 2012 yılında, dünyanın en ince telefonlarından biri olan ve kullanıcıların elde tutması daha kolay olacak şekilde tasarlanan Finder’ı piyasaya sürdü. 2014 yılında 2.5D kavisli tasarıma sahip Find 5 modelini tüketicilerle tanıştırdı. 2016 yılının modeli olan R9 ise tasarlanırken, gelişmiş kavrama ve görünüme sahip bir akıllı telefon olması için karla kaplı dağ sırtlarından ilham alındı. 2019 yılında ise OPPO, Reno3’ü dünyanın en ince 5G telefonu olarak dünyaya duyurdu.
OPPO’nun tasarım alanındaki buluşları kamera teknolojilerini de kapsıyor. 2014 yılında OPPO, dünyanın ilk motorlu döner kameraya sahip akıllı telefon modeli N3’ü duyurdu. 2018’de, etkinleştirildiğinde telefonun içinden kayar tasarımlı bir kameranın çıkmasını sağlayan, tam ekrana sahip akıllı telefon modeli Find X’i tanıttı. Bu inovasyon, ön ve arka kameralar ile sensörlerin de dahil olduğu 11 bileşeni entegre ederek %93,8’lik bir ekran / gövde oranıyla sonuçlandı. 2019 yılında ise OPPO, akıllı telefon endüstrisinde yeni tasarım fikirlerine ilham veren benzersiz pivot yapıya sahip Reno 10x Zoom’un tanıtımıyla fark yarattı.
OPPO, geçtiğimiz ay düzenlenen INNO DAY 2020 etkinliğinde duyurduğu OPPO X 2021 genişletilebilir konseptli akıllı telefon ile farkını bir kez daha gösterdi. Konsept ürünün genişletilebilir ekranının boyutu belirli bir aralık kapsamında ayarlanabiliyor ve geleceğin ürünleriyle insanların nasıl etkileşim kurabileceği konusunda yeni bir bakış açısı sunuyor.
Çin Uluslararası Endüstriyel Tasarım Fuarı’nda OPPO, önde gelen Japon endüstriyel tasarım stüdyosu nendo ile birlikte üzerinde çalıştığı ‘kızaklı telefon’ ve ‘music-link’ tasarımlarını sergiledi. ‘Kızaklı telefon’ fikri, OPPO ve nendo’nun akıllı telefon kullanıcılarının çevrelerindeki dünyayla etkileşimde bulunmak için giderek daha fazla akıllı telefonlarına güvendiklerini keşfetmesinden ortaya çıktı. Akıllı telefon, işlevselliği daha fazla desteklemek için, ölçüsü daimi olarak artan bir şekilde tasarlandı. Diğer bir yandan daha büyük telefonlara yönelik bu eğilim, kullanıcılar için giderek artan bir endişe haline geldi. Bu anlayışla ortaya çıkarılan ‘kızaklı telefon’ konsepti, aynı yönde katlanan menteşelerle tutturulmuş üç katlanabilir ekran ile tasarlandı. Kullanıcılara ihtiyaç duyulduğu halde akıllı telefonun formunu değiştirme esnekliğini göstermek, onların istedikleri zaman boyutunu değiştirme olanağından yararlanmalarını sağlıyor. Buna ek olarak, telefona gömülü olarak gelen bir kalem, kullanıcıların telefonları iş amaçlı ya da daha karmaşık görevler için kullandıklarında üretkenliğini geliştirmelerine imkan sunuyor.
OPPO ve nendo’nun diğer kavramsal tasarımı olan ‘music-link’, akıllı saat, yapay zeka hoparlörü, taşınabilir şarj cihazı ve kablosuz şarj cihazını kapsayan bir çift kablosuz kulaklık etrafında toplanan bir ürün koleksiyonu. Tüm ürünler, günümüz kullanıcılarının estetik değerlerini yansıtan şık bir organik formda tasarlandı. Kablosuz kulaklıklar ve taşınabilir şarj kutusu, yapay zeka hoparlöre yerleştirildiğinde, kullanıcılar kulaklıktan hoparlöre geçişte kusursuz bir müzik deneyiminin keyfini çıkarabiliyor. Ürünler arasındaki bu farklı tasarım ve taşınabilirliğe yapılan vurgu, OPPO’nun teknoloji ile olan entegrasyonu ve tasarım felsefesinde merkeze insanı koymasını yansıtıyor.
Gerçekleştirilen ortaklık hakkında yorum yapan nendo CEO’su ve baş tasarımcısı Oki Sato: “OPPO’nun en son teknolojiyi aktarmanın ötesine geçen ve tasarımdaki insan odaklı yaklaşım yoluyla insanların ürünleriyle iletişimi rahat bir şekilde sürdüren felsefesinden etkilendim. OPPO ekibinden yeni konseptler görmenin yanı sıra teknoloji ile duygusallık arasında bir denge kurmayı nasıl başardıklarını görmeyi heyecanla bekliyorum” dedi.
OPPO Endüstriyel Tasarım Baş Tasarımcısı Xiao Bo ise: “nendo’nun tasarımı, OPPO’nun insan merkezli felsefesiyle uyum gösteriyor. OPPO, son teknoloji ve estetik tasarım ile kullanıcılara eğlenceli bir ürün deneyimi sunmayı amaçlıyor. Bu ortaklık, kullanıcılar için çığır açan bir teknoloji ürünü yaratmak konusunda ‘insana’ odaklanmamız gerektiğine dair bir inanç üzerine inşa edildi. Önümüzdeki süreçte kullanıcı dostu deneyime sahip ürünler tasarlayarak bu yaklaşımı ikiye katlayacağız” dedi.
Estetik ve inovasyonun mükemmel sinerjisini takip eden bir kaşif olarak OPPO, tasarım ve inovasyonu birlikte üretmek için endüstriyel tasarım merkezi kurdu. Merkez, 22 Kasım 2019’da Çin’de Ulusal Endüstriyel Tasarım Merkezleri tarafından onaylandı. OPPO’nun son teknoloji ürün tasarımı da endüstri tarafından iyi karşılandı ve kabul edildi. Bu yıl OPPO Find X ve Reno3 Pro, 2020 İyi Tasarım Ödüllerini (Good Design Awards) kazanırken OPPO Find X2 Pro, Çin Cep Telefonu Tasarım Yarışması’nda (China Mobile Phone Design Competition) Swan Ödülü’nü kazandı. OPPO, ürün tasarımına odaklanmaya, bunun da ötesinde teknoloji ve estetiğin insanlar, cihazlar ve çevrelerindeki dünya arasında daha yakın ilişkiler oluşturmak için nasıl entegre edilebileceğini keşfetmeye devam edecek.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)