Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsünün kronik hastalıklara olan etkisi en çok merak edilen konular arasında yer alıyor. Genel olarak yaşlı bireylerde ve erkek cinsiyette Covid-19 enfeksiyonunun daha ağır seyrettiği bilinmekle beraber, her geçen gün artan vaka sayıları özellikle kronik hastalıkları bulunanları tedirgin ediyor. Diyabet, obezite, tiroid ve hipertansiyon gibi kronik hastalıklarda da Covid-19 virüsünün farklı etkiler gösterdiğini belirten Memorial Ankara Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Ethem Turgay Cerit, bu rahatsızlıklarda Covid-19 virüsünün etkileri ve yapılması gerekenler ile ilgili 4 önemli soruya yanıt verdi:
1-Endokrinolojik hastalıklar Covid-19 enfeksiyonu riskini artırır mı?
DİYABET: Diyabet hastalarının en çok merak ettiği konulardan biri diyabetin koronavirüse yakalanma riskini artırıp artırmadığıdır. Pandeminin başında ilk çıkan makaleler bu yönde veriler ortaya koymuş olsa da daha sonra yayınlanan güvenilir bilimsel veriler ışığında diyabetli hastaların Covid-19 enfeksiyonuna yakalanma riskinin diyabetli olmayan bireylerden fazla olmadığını göstermektedir.
OBEZİTE: Güncel veriler ışığında obezitesi olan bireylerin normal kilolu bireylere göre Covid-19’a yakalanma riskinin daha fazla olduğu söylenebilmektedir. Bilindiği gibi Covid-19 virüsü vücuda ACE2 reseptörleri aracılığıyla giriş yapmaktadır. Obezitede yağ dokusu artışına paralel artan ACE2 düzeyi ve Covid-19’un ACE2’ye olan afinitesi nedeniyle obezlerde normal kilolu hastalara göre daha yoğun viral yüke maruz kaldıkları söylenebilir. Obezitesi olan bireylerde sıklıkla eşlik eden başka hastalıkların olması ve immün yanıt oluşturma kapasitelerinin normal kilolu bireylere göre düşük olması Covid 19’a yakalanma açısından ek bir risk oluşturmaktadır. Ayrıca bağışıklık sistemi üzerinde çok önemli role sahip olduğu bilinen vitamin D düzeylerinin obezitesi olan bireylerde yaygın olarak düşük görülmesi de Covid-19 açısından obez bireyler için ek bir risk faktörü olarak düşünülebilir.
HİPERTANSİYON: Yapılan araştırmalar ışığında hipertansiyon hastası olmanın ya da kullanılan antihipertansif ilaçların Covid-19’a yakalanma riskini artırmadığını söyleyebiliriz.
TİROİD: Tiroid hastalığı olan kişilerde Covid-19 enfeksiyonu riskinin arttığına dair veri bulunmamaktadır.
BÖBREKÜSTÜ BEZİ VEYA HİPOFİZ HASTALIKLARI: Böbrek üstü bezi veya hipofiz hastalığı olan hastaların Covid-19 enfeksiyonuna yakalanma riskinin toplum genelinden fazla olduğuna dair veri bulunmamaktadır. Ancak örneğin kortizol fazlalığı ile seyreden cushing hastalığı ve cushing sendromunun bağışıklık sistemini baskılayarak bireyi enfeksiyonlara karşı daha duyarlı hale getirme potansiyeli olduğu akılda tutulmalıdır.
2-Endokrinolojik hastalıklar Covid-19 enfeksiyonunun seyrini nasıl etkiler?
DİYABET: Diyabet hastalarında her türlü enfeksiyon daha şiddetli seyretmektedir. Diyabet hastalarında bağışıklık sistemi dengesi bozulurken, inflamatuar sitokin yanıtının arttığı görülmüştür. Artan bu aşırı sinyallerin virüse bağlı akciğer hastalığını alevlendirmesi ve çoklu organ yetmezliği riskini artırması mümkün olmaktadır. Yapılan çalışmalar kontrolsüz diyabetilerin Covid-19 enfeksiyonlarının daha ağır seyrettiğini ve ölüm oranlarının daha yüksek olduğunu göstermiştir.
OBEZİTE: Pandemi süresince farklı ülkelerde yapılan çalışmalarda obezite varlığında hastalık seyrinin daha kötü olduğu, yoğun bakım ihtiyacının ve ölüm oranlarının normal kilolulara göre yüksek olduğu gösterilmiştir.
HİPERTANSİYON: Hipertansiyonu olan hastalarda Covid-19 enfeksiyonunun daha ağır seyretme ihtimali bulunmaktadır.
TİROİD: Tiroid hastalığına sahip olmanın Covid-19 enfeksiyonu seyrini olumsuz etkilediğine dair veri bulunmamaktadır.
BÖBREKÜSTÜ BEZİ VEYA HİPOFİZ HASTALIKLARI:Böbreküstü bezi veya hipofiz hastalıkları olanlarda özellikle hastalığın kontrol altında olmadığı durumlarda Covid-19 enfeksiyonunun daha şiddetli seyredebileceği düşünülebilir.
3-Covid-19 enfeksiyonu endokrin hastalıklara yakalanma riskini artırır mı?
DİYABET: Ortaya çıkan her türlü enfeksiyon metabolik kontrolü bozmaktadır. Dolayısıyla zaten başlangıçta metabolik kontrolü iyi olmayan prediyabet (şeker hastalığı riski yüksek bireyler) olgularında Covid-19 enfeksiyonu nedeniyle kan şekeri düzeyleri daha da bozulup aşikar diyabet ortaya çıkabilmektedir. Covid-19 enfeksiyonu sırasında ani kan şekeri yükselmesi ve geçici veya kalıcı diyabet görülmesi mümkün olabilmektedir.
OBEZİTE: Karantina ve pandemik yaşam koşullarının yol açtığı hareketsizliğin obezite riskini artırması kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.
HİPERTANSİYON: Covid-19 enfeksiyonu seyri sırasında kontrolsüz tansiyon yükseklikleri ile karşılaşılabilmektedir.
TİROİD: Covid-19 enfeksiyonu sırasında veya sonrasında tiroid bezinde subakut tiroidit benzeri bir iltihaplanma, ağrı ve tiroid fonksiyon bozuklukları görülme ihtimali artmaktadır.
BÖBREKÜSTÜ BEZİ VEYA HİPOFİZ HASTALIKLARI:Hipofiz bezi ACE2 eksprese edebildiğinden virüs için direkt hedef organ haline gelebilmektedir. Covid-19 enfeksiyonunun hipofiz ve böbrek üstü bezi fonksiyonlarında bozukluğa yol açabilme potansiyeli bulunmaktadır.
4-Covid-19 sürecinde endokrinolojik hastalığı bulunanlar nelere dikkat etmelidir?
DİYABET: Covid-19 sürecinde diyabet hastalarının ilaçlarını düzenli kullanmaları, kan şekerlerini evde daha sık takip etmeleri, yeterli sıvı tüketmeleri, sağlıklı beslenme önerilerine uymaları ve imkan varsa bahçede yoksa evde günde 5 bin adım olacak şekilde yürüyüş yapmaları önerilmektedir. Bu öneriler sayesinde bir yandan kan şekeri regülasyonu,diğer yandan hem kilo kontrolü, hem de kişilerin psikolojik olarak kendilerini daha iyi hissetmeleri sağlanır. Kan şekerinin sürekli olarak 250-300 mg/dl’nin üzerinde seyretmesi, ayakta yeni gelişen yara, göğüste şiddetli baskı hissi veya ağrı, kontrol edilemeyen tansiyon yükselmesi gibi ihmal edildiği takdirde ciddi sorunlara yol açabilecek belirtiler konusunda diyabetli bireylerin dikkatli olmaları ve hastaneye gitmekten çekinmemeleri gerekmektedir.
OBEZİTE: Obezitesi olan hastalara pandemi sürecinde yüksek kalorili beslenme düzeninden kaçınması, kalori kısıtlaması ile hafif de olsa kilo kaybı sağlamaya çalışması önerilmektedir. Ayrıca hafif-orta düzeyde egzersiz ile sedanter yaşam tarzından kaçınılması gibi yaklaşımlar da vücudun bağışıklık sisteminin virüse karşı daha dirençli olmasına katkı sağlayabilmektedir.
HİPERTANSİYON: Mevcut veriler ışığında kullanılan tansiyon ilaçlarının hiçbirinin Covid-19 enfeksiyonuna yakalanma riskini artırmadığını ya da hastalığın daha ağır seyretmesine yol açmadığını söyleyebiliriz. Bu nedenle hipertansiyon ilacı kullanan hastaların ilaçlarını kesmeden aynı şekilde devam etmeleri gerekir. Ayrıca her zamanki tuzsuz sağlıklı beslenme önerilerine uymaları da son derece önemlidir.
TİROİD: Tiroid hastalıkları için kullanılan ilaçlar bağışıklık sistemini zayıflatmaz. Covid-19 için verilen genel öneriler tüm tiroid hastaları için de geçerli olmaktadır.
Tiroid bezinin az çalıştığı bir durum olan hipotiroidide tiroid hormonu (levotiroksin) alan hastalar eğer ilaç dozlarında yakın dönemde bir değişiklik yapılmadıysa ilaç dozlarını değiştirmeden rutin kontrollerini ileri bir tarihe erteleyebilir. Doz değişikliği yapılan hastalar ise kontrol zamanlarını hekimleri ile görüşerek belirlemelidirler.
Tiroid bezinin fazla çalıştığı durumlarda (graves hastalığı, hipertiroidi) ve antitiroid ilaç (metimazol, propiltiyourasil) kullananlarda zamanında tiroid fonksiyon testleri yapılarak ilaç dozu ayarlamak gerekmektedir. Uzun süre test yaptırmadan antitiroid ilaçların kullanılması doğru olmamakla birlikte, hastalar ilaçlarının dozlarını kendileri değiştirmemeli ve doz değişikliği kararını kendilerini takip eden hekimlere bırakmalıdırlar.
Hipertiroidi nedeniyle antitiroid ilaç (metimazol, propiltiyourasil) kullanan hastalar; boğaz ağrısı, ateş yüksekliği, gribal enfeksiyon gibi bulgular olursa ilaçlarını kesip en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak, kan sayımı (özellikle nötrofil) testlerini yaptırmalı ve kendilerini takip eden hekimler ile irtibata geçmelidirler.
Tiroid kanseri tedavisi için tiroid cerrahisi uygulanmış hastalar (sonrasında radyoaktif iyot almış veya almamış olabilir) Covid-19 enfeksiyonu açısından ilave risk taşımamaktadır. Tiroid kanserlerinde kemoterapi ve radyoterapiye (ışın) çok çok nadir durumlarda gereksinim duyulmaktadır Tiroid kanseri metastazı nedeniyle ışın tedavisi almış, halen kemoterapi alan hastalarda Covid-19 enfeksiyonu riski biraz artabilmektedir. Bu hastaların koruyucu tedbirleri daha sıkı uygulaması gerekmektedir.
BÖBREKÜSTÜ BEZİ VEYA HİPOFİZ HASTALIKLARI:Addison (böbrek sütü bezi yetmezliği) ve hipofiz yetmezliği olan hastalar hayati önemi olan steroid tedavilerini ve almakta oldukları diğer ilaçları kesmemeli ve düzenli kullanmaya devam etmelidir.Bu hastaların olası bir Covid-19 enfeksiyonu veya şüphesi durumunda aldıkları steroid ilaçlarının dozları artırılmalıdır. Bu nedenle hastalık tanılarını mutlaka Covid-19 tedavi planını yapacak olan sağlık ekibi ile paylaşmaları son derece önemlidir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Aylık arşivler: Aralık 2020
Kontrolleri ertelemek sorunu büyütüyor!
Erkeklerde en sık görülen kanser türlerinde ikinci sırada yer alan prostat kanseri çoğunlukla sinsice ilerlediği için ancak düzenli kontroller ile erken tespit edilebiliyor. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Özveri, ileri yaşta erkeklerin önemli sorunlarından biri olan prostat hastalıklarının da pandemi sürecinde ihmal edilebildiğini belirterek “Son dönemde, tedavisi geciktirilen problemler arasında, prostat kanseri gibi hayati tehlikeye neden olan hastalıklar da bulunuyor. Hastalık sinsice ilerlediğinden hiçbir şikayetin göz ardı edilmeden zamanında doktora başvurulması büyük önem taşıyor” diyor. Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Özveri, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Tüm dünyayla birlikte ülkemizi de derinden etkileyen yüzyılın salgın hastalığı Covid-19 enfeksiyonu özellikle yaşlıların yaşam koşullarını çok daha güçleştirdi. Kronik hastalıklar nedeniyle risk grubunun en üst sırasında yer alan 65 yaş ve üzerindeki kişilerin bu süreci daha çok evde geçirmesi gerekiyor. Ancak bu durum da düzenli olarak sürdürülmesi gereken doktor kontrollerinin aksatılması ya da anlık ortaya çıkan sağlık şikayetlerinin göz ardı edilmesine yol açabiliyor! Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Özveri erkeklerde en sık görülen kanser türlerinde ikinci sırada yer alan ve genellikle 50 yaşından sonra ortaya çıkan prostat hastalığının, çoğunlukla idrar yakınması olmadan sinsice ilerlediği için ancak düzenli kontroller ile erken tespit edilebildiğini vurguluyor. Tanının ardından geciktirilmeden tedaviye başlandığında yaşam kalitesi ve süresi açısından büyük fark oluştuğuna dikkat çeken Doç. Dr. Hakan Özveri, şöyle diyor: “Prostat kanseri teşhisi konulan erkeklerin çoğunlukla 60-65 yaşında sonra bu tanıyı aldıkları görülüyor. Ülkemiz açısından da toplumda kanser bilgi düzeyinin artması ve bununla beraber bireylerin kontrollerine belirtilen yaşlarda süratle başlamaları erken yakalanan prostat kanserlerinin sayısında artışa neden oluyor. Yaşı 70’in üzerinde olan erkeklerde ise prostat kanseri, yüzde 30 oranında gizli olarak seyrediyor.”
Sinsice ilerliyor ama…
Başlarda çok belirti vermese de hastalarda “alt üriner sistem semptonları” olarak ifade edilen “idrar yapmada güçlük, idrar akışında zayıflama ve kesik idrar yapma, idrarı tam boşaltamama hissi, gece ve gündüz sık idrara gitme, ıkınarak idrar yapma ve idrar tutmada güçlük” gibi yakınmalar olabiliyor. Prostat kanserine bağlı ileri bulgulara “idrar ya da menide kan, cinsel ilişkide boşalma esnasında ağrı, kasık bölgesinde ağrı ve rahatsızlık hissi ile kemik ağrıları” belirtilerinin de eklendiğini anlatan Doç. Dr. Hakan Özveri, sertleşme bozukluğu gibi yakınmaların da dikkate alınması gerektiğini söylüyor. Prostat bezindeki her büyümenin kanser olmadığını, bazen iyi huylu büyüme ya da iltihap nedeniyle sorunlar yaşanabildiğini belirten Doç. Dr. Hakan Özveri, “Bu nedenle muayenenin ardından kanda PSA (prostat spesifik antijen) testine bakılır. Muayene sırasında doktor prostatın dış yüzeyinde kanser açısından şüpheli sayılabilecek sertlik, düzensizlik gibi değişiklikleri kontrol eder” diyor. PSA değeri normal olsa bile muayenede şüphelenilen bulgular olması halinde multiparametrik prostat MR (mpMR) ile ileri değerlendirme yapıldığını kaydeden Doç. Dr. Hakan Özveri, “Son yıllarda giderek daha fazla kullanılan bu yöntem özellikle daha saldırgan tipte prostat kanserlerinin erken tanısında yüzde 80-90’a varan oranlarda erken tanısını mümkün kılıyor. Şüpheli durumlarda “füzyon biyopsi” uygulaması yapılıyor” diyor.
Tedavisi tanıya ve kanser türüne bağlı
Tanının ardından hastalığın türüne göre farklı tedavi yöntemlerinin gündeme geldiğini kaydeden Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Özveri, “Greenlight, HOLEP, thulyum gibi lazer işlemleri iyi huylu prostat büyümesinde kullanılıyor. Erken evrede yakalanan prostat kanseri tedavisinde ise robotik, laparoskopik ve açık cerrahi yöntemler uygulanıyor. Hasta için en uygun yöntem tercih ediliyor” diye konuşuyor. Son yıllarda prostat kanseri tedavisinde meydana gelen yeniliklere de değinen Doç. Dr. Hakan Özveri, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Prostat kanseri tedavisinde cerrahi, sadece erken evre hastalarda değil, daha sınırlı sayıda lenf bezlerine metastaz yapmış hastalarda dahi uzun vadeli yüz güldürücü sonuçlar sağlıyor. Cerrahi istemeyen ya da uygun olmayan hastalarda ışın tedavisi (radyoterapi) ve yanında hormonal tedavilerin verilmesi ile başarılı sonuçlar elde ediliyor. İleri evredeki prostat kanserlerinde bile hormonal tedavi ve kemoterapi sayesinde yaşam süresi uzuyor.” Pandemi koşulları nedeniyle acil olmadığı düşünülen kontrol, tedavi ve ameliyatların ertelenebildiğini belirten Doç. Dr. Hakan Özveri, “Örneğin iyi huylu prostat büyümesi olan hastalar idrar yapamayacak hale geliyor. Oysa bu hastalar pandemi ortamında bile gerekli tedbirlerin titizlikle uygulandığı sağlık kurumlarında tedavi görebilir” diyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Türkiye’nin ‘Yerli yarı otomatik şanzımanlı’ CASE IH Traktörleri şimdi de dünya pazarlarında
TürkTraktör’de üretilen yarı otomatik şanzımanlı Case IH Farmall M serisi dünya çiftçilerinin kullanımına sunulacak.
TürkTraktör’ün ‘premium markası’ Case IH, yeni traktör serisini iç pazarın yanı sıra dünya çiftçileri ile de buluşturuyor.
Case IH Farmall A Serisi traktörler, ‘Türkiye’nin ilk yerli yarı otomatik şanzımanlı traktörü’ olarak 2019 yılından beri çiftçilere sunuluyor. Case IH’in son 5 yılda pazara sunduğu 7 yeni seri arasında yer alan bu traktörler, Farmall M serisi olarak, dünyanın tarımdaki öncü pazarlarına ihraç edilmeye başlanıyor.
TürkTraktör Genel Müdürü Aykut Özüner, Case IH Farmall M’in ihracatı ile ilgili açıklamasında, “TürkTraktör olarak yerli üretimimiz ve 130’dan fazla ülkeye gerçekleştirdiğimiz ihracatımız ile ekonomiye katkı sağlamaya devam ediyoruz. ‘Türkiye’nin ilk yerli yarı otomatik şanzımanlı’ traktörlerini Case IH Farmall M serisi ile, dünya tarımının hizmetine sunarken, hem yerli üretimin hem de ihracatımızın gücünden aynı anda yararlanıyoruz” yorumunu yaptı.
Türkiye’de üretilen traktörler, Case IH’in dünya pazarlarındaki payını da artıracak
2020 yılının ilk 9 ayında gerçekleştirdiği satışla, Türkiye pazarındaki payını büyüterek yüzde 6,6’ya taşıyan Case IH, özel tasarımları, yüksek performansı ve teknolojiyi bir arada sunan ürünleri ile dünyanın farklı ülkelerindeki pazar payını da artırmayı hedefliyor.
Yarı otomatik şanzıman teknolojisinin her türlü tarımsal faaliyete uygun vites seçenekleri ile büyük bir kullanım kolaylığı sunduğunu ifade eden Aykut Özüner, “Böylelikle çiftçiler hem zamandan hem de yakıttan ciddi tasarruf sağlarken, güçlü hidrolik donanımlar ile de en ağır tarımsal ekipmanları bile yüksek verimde kullanabiliyorlar. Bu teknolojiyi yerli üretim olarak dünya tarımının en büyük ve önemli bölgelerinin başında gelen Asya, Afrika, Ortadoğu ve Meksika gibi pazarlara sunmak ise bizler için daha da anlamlı” dedi.
Aykut Özüner, bu segmentte Case IH’in Güney Afrika ve Meksika pazarlarında önemli paylara sahip olduğunu ve Farmall M ile sunulan yeni opsiyonlarla markanın gücünü daha da artıracaklarını vurgulayarak açıklamalarını şöyle tamamlıyor: “Planlanan ihracat ile, Case IH Farmall M serisinin 2020’de kendi segmentindeki Güney Afrika’daki pazar payını artırmaya destek olmayı hedefliyoruz. Ar-Ge ve üretimgücümüzden daha fazla yararlanarak önümüzdeki yıllarda da sadece yurt içinde değil; dünya pazarlarında da etkinliğimizi daha yukarı seviyelere taşıyacağız.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Otonom Tır Girişimi Locomation, ScaleX Ventures’tan Yatırım Aldı
Tekin Meriçli ve Çetin Meriçli tarafından kurulan Pittsburgh merkezli otonom tır girişimi Locomation, ScaleX Ventures’ın da dahil olduğu yeni yatırım turunu tamamladı.
Yüksek teknoloji girişimlerine yatırım yapmayı önceliklendiren girişim sermayesi fonu ScaleX Ventures, Carnegie Mellon mezunu iki Türk kardeş Tekin Meriçli ve Çetin Meriçli tarafından kurulan otonom tır girişimi Locomation’a yatırım yaptı. 10’dan fazla kurumsal yatırımcının katıldığı yatırım turunda ScaleX Ventures’ın yanı sıra SaaS Ventures, Homebrew, AV8 Ventures, Plug & Play gibi global yatırımcılar da yer aldı.
2018 yılında da 5.5 milyon dolarlık tohum yatırımı alan Locomation, “Autonomous Relay Convoy” (ARCTM) teknolojisi ile konvoy halinde giden iki tırın sadece bir tanesinde sürücü olmasına ve arkadaki tırın öndekini takip etmesi ile yolculuğun tamamlanmasına imkan sunuyor. Locomation ekibinin geliştirdiği bu teknoloji, tırların dahil olduğu tüm kazaları tamamen ortadan kaldırırken, müşterileri için de yüksek seviyede bir maliyet verimliliği sağlıyor.
“HEDEFİMİZ LOCOMATION EKİBİ İLE BİR UNICORN YARATMAK”
Otonom tırın geleceğin teknolojileri arasında yerini şimdiden almaya başladığını belirten ve konuya ilişkin değerlendirmede bulunan ScaleX Kurucu Ortağı Dilek Dayınlarlı, “İnsansız otonom araçların uzun bir süre daha piyasaya çıkamayacağı geçiş döneminde, yarı otonom araçların kısa vadede yaygınlaşmasını bekliyoruz. Locomation da bu alandaki ilk ticari anlaşmasıyla bir devrim yaratarak başarısını ortaya koydu. Bugün hemen hayata geçebilecek teknolojileri üreten Locomation ile otonom araç alanında yatırım yapan ilk Türk fon olmanın gururunu yaşıyor, kısa sürede dünyada adından söz ettirecek bir unicorn yaratmayı hedefliyoruz” dedi.
TARİHTEKİ İLK BÜYÜK ÖLÇEKLİ TİCARİ OTONOM TIR ANLAŞMASI
Geçtiğimiz aylarda Wilson Logistics ile tarihteki ilk ticari otonom araç anlaşmasını gerçekleştiren Locomation ekibi, 2022’den başlamak üzere Wilson Logistics yönetimindeki minimum 1120 tırı, çığır açan “Autonomous Relay Convoy” (ARCTM) teknolojisi ile donatacak. Öte yandan NVIDIA ile de stratejik ortaklık anlaşması imzalayan Locomation, 2022’den başlayarak tırlarında NVIDIA DRIVE AGX Orin platformunu kullanacak. Saniyede 200 trilyondan fazla işlem yapabilen Orin, bir önceki nesil Xavier SoC platformundan yaklaşık 7 kat daha yüksek performansa sahip.
Deneyimli bir girişimci ve eskiden Carnegie Mellon’ın Robotik Enstitüsü’ndeki Ulusal Robotik Mühendisliği Merkezi’nde fakülte üyesi olan Locomation CEO’su Çetin Meriçli, ticari ve askeri uygulamalar için karmaşık robotik sistemleri geliştirme konusunda 20 yıla yakın deneyime sahip olmasının yanı sıra çok sayıda uygulamalı robotik projesinin de içinde yer aldı. Şirketin CTO’su Tekin Meriçli de aynı şekilde Carnegie Mellon’ın Robotik Enstitüsü’ndeki Ulusal Robotik Mühendisliği Merkezi’nde ticarileştirme uzmanı olarak görev almasının yanında robotik ve bilgisayar bilimleri alanında 40’ın üzerinde makale yayınladı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Rubato’dan Türküler ! Albümde 10 farklı yöreden 10 türkü geliyor…
Yıllardır seslendirdikleri şarkılar ile efkar fırtınası estiren Rubato grubu yeni albümleri için stüdyoya girdiler.
Tarkan’dan, Sıla’ya, Müslüm Gürses’ten, Orhan Gencebay’a yıllarca da Sezen Aksu orkestralarında müzisyenlik yaptıktan sonra Türkiye’nin usta üç müzisyeni; Özer Arkun, Göksun Çavdar ve Eralp Görgün‘den oluşan Rubato grubunu kuran müzisyenler yeni albümlerinde 10 yöreden seçilmiş 10 ayrı türkü müzikseverlerle buluşturacak.
Günlerinin çoğunu stüdyo da geçiren Rubato, 2021‘in ilk ayında piyasaya çıkaracakları türkü albümünde müzikseverlere yine efkar dozu yüksek projeye imza atacaklar.
Bayhan Müzik Yapım etiketiyle müzikseverlerle buluşacak olan Rubato‘nun 4’ncü albümlerindeki Azeri Türkü ile dost ve kardeş Azerbaycan ‘a da müzikleriyle selam yollayacaklar.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Sezen Aksu’nun yeni şarkısı ‘Sen Ciddisin’
“Sen Ciddisin”, 2 yıl önce Okay Barış’ın albümünde çıkan şarkılardan biri. Albümün adı: “Artık Sevilmiyor Böyle”.
Okay’ın sesi benim kalbime saplanır, kendi gibi sağlam ve rengârenk müzisyenliği her defasında gözümü yaşartır…
Albüm bence tam bir uzun yol arkadaşı. Sessiz ve derin, kendi yolunu yürüyor birilerini yanına katarak…
Benim canlandırdığım ilk hali bu, düzenleme orijinalinde Okay’ın, bu versiyon Mustafa Haybat’a ait. Farklı iki tat hoşunuza gider diye düşündüm. Bu arada Mustafa Haybat ismine de dikkatinizi çekmek isterim. Siz zaten keşfedersiniz mutlaka, ben iz sürmek isteyenlere çakıl taşı bırakıyorum.
Bi’ dinleyin bakalım, bunca kederin ortasına bir hoş seda koyabilirim belki, belki azıcık nefes aldırır…
Not: Genç dostum, yönetmen Ali Bilgin’e -ki kendisi de doğurmadıklarımdandır- yürek dolusu teşekkür ederim şarkımızı tamamlayan görsel hikayesi için ve elbette büyük bir teşekkür de bu görsellere hayat veren tabloların ressamı Ömer Ozan Erdoğan’a…
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Burcu Esmersoy “Karasal Yaşam” için 17 dakika 17 saniye koştu.
TikTok’un Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları konusunda farkındalık yaratmak için başlattığı koşu etkinlikleri devam ediyor. Ünlü isimler ve milli sporcuların da dahil olduğu koşularda ünlü sunucu ve oyuncu Burcu Esmersoy, bu amaçlardan biri olan ‘Karasal Yaşam’ için koştu.
TikTok’un, 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları konusunda farkındalık oluşturmak için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü ve İBB İştirak Şirketi Spor İstanbul ile bir araya geldiği kampanya devam ediyor. İstanbul’un sembolik lokasyonlarında yapılan koşuların dünkü ayağı Emirgan Korusu’nda gerçekleştirildi. Ünlü sunucu ve oyuncu Burcu Esmersoy, paralimpik sporcu Burak Abacıoğlu ve milli atlet Murat Gündüz’le Birleşmiş Milletler’in belirlediği 17 küresel amaçtan biri olan “Karasal Yaşam” için 17 dakika 17 saniyelik bir koşu gerçekleştirdi. Karasal Yaşam amacında ormanlar, sulak alanlar, kurak alanlar ve dağlar gibi karasal eko-sistemleri korunması ve eski haline getirilmesine dikkat çekiliyor.
“Kaybettiğimiz kadar alanı geri kazanmak için çalışmalar yapmamız gerekiyor”
Burcu Esmersoy, bugün gerçekleştirilen koşunun ardından konuyla ilgili düşüncelerini “Türkiye’de ve dünyada çok farklı sebeplerden ormanlarımızı kaybediyoruz. Kaybettiğimiz kadar alanı geri kazanmak için çalışmalar yapmamız gerekiyor. Ormanların olmaması, toprak kaybı yaşanması aynı zamanda gıda üretimi yapılan toprakları da kaybettiğimiz anlamına geliyor.Su tüketimine de dikkat edilmeli, giyim sektöründe tanıdığım insanlardan öğrendiğim kadarıyla bir jean pantolon üretimi için tonlarca su harcanıyor. İlerleyen dönemde okyanuslarda özellikle bu dönemde kullandığımız maskelerin toplanacağı konuşuluyor. 2050’de bütün kaynaklarımızın tükeneceğine dair haberler var bu sürenin her geçen gün daha da kısaldığını görüyoruz. Gençlerin kullandığı mecralarda bu tür farkındalık kampanyalarına yer verilmesi daha doğru bir yöntem. Genç nesiller bu konuda daha duyarlı olmalı çünkü ilerde en çok sıkıntıyı onlar yaşayacak.” sözleriyle dile getirdi.
TikTok, düzenlediği #Değişimiçinhareketegeç etiketiyle başlatılan koşu etkinlikleri bu hafta Nasuh Mahruki, Müjde Uzman ve Dilara Koçak gibi ünlü isimlerle, farklı amaçlara dikkat çekmeye devam edecek. Koşular, TikTok Türkiye, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü ve Burak Abacıoğlu’nun resmi TikTok hesaplarından canlı yayınlanıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
E-Ticarette Cirolar İki Katına Çıktı
Perakende ve tüketici ürünleri firmalarına kurumsal dijital ticaret çözümleri sunan Inveon, Black Friday ve Cyber Monday kampanya dönemine ilişkin ilgi çekici veriler paylaştı.
Geniş ekosistemiyle farklılaşan ve özgün iş modeliyle Türkiye dahil 14 ülkede faaliyet gösteren Inveon, Black Friday ve Cyber Monday kampanyalarının 10 günlük periyodu kapsadığını ve Aralık’ın ilk haftası boyunca kampanyalarını devam ettiren markalar olduğunu belirterek bu döneme ilişkin ilgi çekici veriler paylaştı.
Markaların kampanya kurgularında ciddi artışlar söz konusu…
2019 yılının Black Friday ve 11.11 kampanyalarıyla bu yılı karşılaştıran Inveon, geçtiğimiz yıl iki dönem arasında %100’den fazla bir artış yaşanırken, bu yıl ise 11.11’den Black Friday’e %25 oranında bir artış olduğu belirtti. Bu da markaların Kasım ayı ilk dönemlerindeki kampanya kurgularının ciddi bir performans artışı gösterdiğini kanıtlıyor.
Black Friday ve Cyber Monday kampanyalarında hızlı davranan ve ilk kampanyasını vurucu yapan markalar avantaj yakalarken, pazaryerlerinin kampanya dönemi boyunca tanıtımlarının tüketicilerin alışveriş davranışlarının şekillenmesinde büyük bir rol oynadığı görüldü.
E-ticarette ciro artışı devam ediyor…
Başta müşterileri olmak üzere tüm paydaşlarına değer katan Inveon, ciro artışlarını da ele aldı. Geçtiğimiz yıla göre Black Friday & Cyber Monday kampanya döneminde tüm Inveon markalarında ortalama %105 ciro artışı yakalanırken, bu oran bazı markalarda %400’e yaklaştı. Bu artışta toplam trafiğin %82’si mobil kanallardan elde edilirken, mobil trafik sonucu elde edilen ciro toplam içerisinde %63 paya sahip oldu.
Dijital pazarlama kanallarını doğru hedeflemeler ile kullanma konusunda başarılı stratejiler geliştiren markaların daha iyi performanslar ve cirolar elde ettiği de tespit edildi.
Başarılı kampanyaları etkileyen faktörler…
Black Friday ve Cyber Monday döneminde kampanyaların tüketiciler tarafından tercih edilmesinde birçok etken etkili oldu. Inveon, başarılı kampanyaları mercek altına alırken, omnichannel kurgularını geliştiren, stok ve ürün çeşitliliğini yüksek tutan kampanyaların başarılı olduğu görüldü. İndirim oranları ve şartları konusunda ayrışan markalar dikkat çekici performanslar sergilerken, doğrudan kendi site ya da uygulamalarına özgü indirimler sunan markalar bunun getirisi olarak önemli bir ciro elde etti.
11.11 ve Black Friday kampanyaları ile çift zirve yaşadık…
Kasım döneminde elde edilen dikkat çekici artışlar karantina döneminde Nisan ve Mayıs ayında deneyimlediğimiz trafik ve ciro yükselişleri ile yılın en yüksek verilerini elde ettiğimiz dönemleri oldu değerlendirmesinde bulunan Inveon Yönetici Ortağı Emir Alkaş sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bildiğiniz üzere Inveon olarak markalarımıza sunduğumuz iki önemli kabiliyetimiz var. Biri yeni nesil e-ticaret teknolojileri sunmak, bir diğeri de operasyonel destek sunarak şirketlere dijital büyüme danışmanlığı vermek. Güçlü bir altyapı kadar doğru uygulamaların da yüksek verim almada önemli olduğunu bilerek ve altyapı sağlayıcısı olarak deneyimlerimizi kullanarak kurduğumuz GrowthLab isimli bu yapı pazardaki ilk ve tek uygulama örneği. Partneri olduğumuz markaların kampanya kurgularını planlayıp hayata geçirirken sürdürülebilir bir e-ticaret felsefesi ile yola çıkıyoruz. Kampanya döneminde GrowthLab ekibimizle an be an metrikleri takip edip hızla gerekli aksiyonları alıyoruz. Bu Kasım ayında, 11.11 ve Black Friday kampanyaları ile çift zirve yaşadık. Aktif kampanya kurguları ile hem ciddi büyüme rakamları elde ettik hem de dijital pazarlama bütçelerinin optimizasyonları ile ilgili çok sıkı çalışarak yapılan harcamalardan en yüksek geri dönüşün alınabilmesini sağladık. Sadece ciro odaklı tek yönlü bir bakış açısıyla değil daha sürdürülebilir ve sağlam temelli büyümeler elde etmek adına çalıştık. Bu çalışmalar sonucu elde ettiğimiz yoğun trafik ve müşteri faaliyetini de ölçeklenebilir güçlü altyapımızla kullanıcı deneyimine herhangi bir aksaklık yaşatmadan ilerletmeyi sürdürdük.”
Alkaş: Kullanıcıya dürüst kampanya sunanlar kazandı…
Kasım kampanyaları döneminde hem birlikte çalıştığımız partner markalarımıza hem de sektör geneline baktığımızda akıllı ve doğru stratejik kurgularla sunulan kampanyaların çok daha etkili olduğu aktaran Alkaş sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Kullanıcıya dürüst, kafa karıştırmadan direkt sunulan kampanyalar tüketiciden çok daha yüksek geri dönüşler aldı. Sadece pazaryeri kampanya dönemleri ya da spesifik indirim günlerine bağlı kalmadan tekil ve vurucu kampanyalar yapan markalar oldukça öne çıktı.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
TİM Başkanı Gülle: Otomotiv sektörü, salgın öncesi ihracat rakamlarını yakaladı
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, Türkiye’nin ilk 3 boyutlu Sanal Otomotiv Fuarı ‘Auto Expo Türkiye 2020’nin açılışında yaptığı konuşmada, “Önemli pazarlarımızda kısıtlamaların tekrar başladığı,tüketimin kimi sektörlerde ciddi oranda azaldığı Kasım ayında, otomotiv sektörümüz 2 milyar 698 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 0,3 de olsa sektör ihracatının artması, salgın öncesi ihracat rakamlarını hızlıca yakalaması oldukça önemliydi. Bu sektörümüzün ihracatı, tüm toplam ihracatımız içindeki payı yüzde 16,8 oldu. 2020 toplam ihracat hedefimiz olan, 165,9 milyar dolara emin adımlarla yürümeye devam ediyoruz” dedi.
Türkiye ihracatının lokomotifi olan otomotiv sektörü; 2020 yılı Kasım ayında, COVID-19 pandemisinin ikinci dalgasında küresel pazarlardaki daralmaya rağmen ihracatını geçtiğimiz yılın aynı ayına göre artırdı. 61 ihracatçı birliği, 27 sektörü ile 100 bin ihracatçının Türkiye’de tek çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Yeni Nesil Ticaret Diplomasisi faaliyetleriyle Covid-19 sürecinde ihracatçılara destek olmaya devam ediyor.
Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) koordinasyonunda ve Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) organizasyonuyla 8-11 Aralık tarihleri arasında düzenlenecek Türkiye’nin ilk 3 boyutlu Sanal Otomotiv Fuarı ‘Auto Expo Türkiye 2020’nin online açılışı gerçekleştirildi. Fuarın açılışı Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, TİM Başkanı İsmail Gülle ve OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik tarafından yapıldı.
“Firmalarımız 6 bine yakın ikili iş görüşmesi gerçekleştirdi”
TİM Başkanı İsmail Gülle, fuar açılışında yaptığı konuşmada; bu dönemde, Ticaret Bakanlığı’nın destekleriyle birçok sanal ticaret heyeti, sanal fuar ve sanal ödül töreni gerçekleştirdiklerine dikkat çekti. Gülle, “Küresel ticaret, belki de 100 yılda bir gerçekleşebilecek talep şokunun etkisini yavaş yavaş üzerinden atmaya çalışıyor. Ülkemizde ise İş dünyamızın bu zorlu sürece hızlı adaptasyonu ihracatımız adına olumlu gelişmeleri de beraberinde getirdi. Pandemi, her zaman üzerinde durduğumuz iş dünyasının dijital dünyaya adaptasyonu konusunda atılan adımları hızlandırmıştır. 36 heyetle, 43 ülkede gerçekleştirdiğimiz başarılı heyetler neticesinde yüzlerce firmamız 6 bine yakın ikili iş görüşmesi gerçekleştirdi. İhracatçılarımızın sanal ticaret heyetlerine gösterdiği yoğun ilgiyle beraber, sanal platformlarda edindiğimiz tecrübeyi ihracatımızda etkin bir şekilde kullanmayı sürdüreceğiz” dedi.
“2020 ihracat hedefimize emin adımlarla yürüyoruz”
TİM Başkanı Gülle, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) verilerini hatırlatarak, önceki yılın aynı dönemine göre, küresel ticaretin yılın ikinci çeyreğinde yüzde 19 daraldığını ve 2020 yılı için küresel ticarette daralma beklentisinin ise, yüzde 7 seviyesinde olduğunu söyledi. Bu yıl için ciddi daralma beklenen sektörlerin başında ise, otomotiv sektörünün geldiğini belirten Gülle, şöyle devam etti: “Ancak, önemli pazarlarımızda kısıtlamaların tekrar başladığı, tüketimin kimi sektörlerde ciddi oranda azaldığı Kasım ayında, başarılı ivmemizi sürdürdük. Otomotiv sektörümüzün Kasım ayında ihracatını, yüzde 0,3 de olsa artırması, oldukça önemliydi. İhracatçılarımızın gayretleri sayesinde, geçtiğimiz Eylül ve Ekim aylarını, pandemiye rağmen tarihi rekorlarla kapattık. Ülkemiz yılın üçüncü çeyreğinde ihracatını artıran 4 ülkeden biri olma başarısını gösterdi.2020 İhracat hedefimiz olan, 165,9 milyar dolara emin adımlarla yürümeye devam ediyoruz. Elbette, bu rekor ve başarılarda salgından en çok etkilenen sektörler arasında olan otomotiv sektörünün, salgın öncesi ihracat rakamlarını hızlıca yakalaması oldukça önemliydi.”
“Reformlar dönemi yatırımları hızlandıracak”
Otomotiv sektörünün 2020 Kasım ayındaki 2,698 milyar dolarlık ihracatın, tüm toplam ihracat içindeki payının yüzde 16,8 olduğuna vurgu yapan Gülle, “Bu rakam, pandemi kaynaklı kayıpların telafisi adına son derece sevindirici bir gelişme olmuştur. “Dış Ticaret Fazlası Veren Türkiye” hedefine ulaşmada, otomotiv sektörümüze hayati bir rol düşmektedir. Bu anlamda otomotiv sektörümüz için yatırımlar ayrı bir önem arz etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği Reformlar döneminin sektörümüze yapılan yatırımları hızlandıracağına inanıyoruz. Son dönemde aldığımız yeni yatırım haberleri de beklentilerimizi doğrular nitelikte” diye konuştu.
Gülle, Auto Expo 2020 Fuarı’na dair ise şu değerlendirmede bulundu: “62 ülkeden ziyaretçilerin katılacağı, 29 ülkeden 76 firma ile ikili iş görüşmelerinin organize edildiği, 360 derece görünümlü sergi salonlarıyla donatılmış, sanal konferansların düzenleneceği Auto Expo 2020 Fuarı’nın yeni iş fırsatları yaratacağına ve otomotiv sektörümüzün gücüne güç katacağına inanıyorum. İnşallah yeni dönemde sektörel trendleri iyi tayin ederek başarılarımıza yenilerini ekleyeceğiz. İhracatla yükselen Türkiye yolunda fuarımızın hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
ALİ BABACAN: ‘Vaka sayısını gizleyen hükümetin önerdiği aşıya güvenmekte zorluk çekerim’
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Medyascope TV’de Ruşen Çakır’ın konuğu oldu. Canlı yayında seyircilerin sorularını yanıtlayan Ali Babacan gündeme ilişkin değerlendirmelerini paylaştı. İşte Babacan’ın açıklamalarından satırbaşları:
‘Aşı tavsiyesi bağımsız meslek örgütlerinden gelmeli’
“Aşıyla ilgili tavsiyenin hükümetten değil bağımsız, tarafsız, güvenilir meslek örgütlerinden gelmesi lâzım. Eğer meslek örgütleri, yani konunun tam uzmanları, örneğin Tabipler Birliği veya Eczacılar Birliği, bağımsız ve tarafsız şekilde çıkıp derlerse ki bu aşı güvenilirdir ve biz bunu halkımıza tavsiye ediyoruz, ben o zaman inanırım. Ama bugünkü hükümet artık sağlık konusunda da güvenirliğini yitirmiştir. Çünkü rakamlar konusunda gerçeği halkından saklayan bir hükümetin yaptığı aşı tavsiyesine ben şahsen güvenmekte zorluk çekiyorum. Hatta bu vaka sayısıyla ilgili biliyorsunuz bir Bilim Kurulu üyesi çıktı, vakaları biz de bilmiyorduk, 30 bin küsur açıklanınca biz de öğrendik, dedi. Düşünebiliyor musunuz, gerçekleri Bilim Kurulu’ndan dahi saklayan bir yaklaşım var burada.”
‘KHK mağdurlarının itibarlarının iade edilmemesi kabul edilemez’
“KHK uygulaması, evrensel hukuk çerçevesinden gayet sıkıntılı bir uygulama. Bağımsız ve tarafsız bir yargı kararı olmadan sadece idari bir kararla insanların işten atılması, toplumdaki itibarlarının sıfırlanması hem vicdani değil, hem hukuki değil. Hele hele mahkemeye gitmiş mahkeme tarafından beraat etmiş ya da savcılıklar tarafından takipsizlik kararı verilmiş kişilerin hâlâ itibarlarının, özlük haklarının iade edilmemesi kabul edilemez. Burada hukuk ve adalet çizgisi içinde; bağımsız, tarafsız yargı kararlarına göre hareket etmek lazım. İnsanların bir yargı süreci olmadan, bağımsız ve tarafsız bir çalışma olmadan tamamen yoksulluğa ve açlığa mahkûm edilmesi, mahkemede haklı çıktıkları hâlde bu uygulamanın devam etmesi kuşkusuz kabul edilebilir bir durum değil.”
‘TÜİK verilerini düşük asgari ücret zammı için kullanıyorlar’
“Gerçek hayatın enflasyonu, yani çarşı-pazar sokak enflasyonuyla hükümetin açıkladığı enflasyon arasında artık bir uçurum var. Çarşı-pazar enflasyonu oranında bir asgari ücret zammının çalışanlarımıza verilmesi gerekiyor. Yani diyecekler ki enflasyon yüzde 10 küsur, biz de ona göre artırdık; ama enflasyon öyle değil. Yani kimse kusura bakmasın, üzülerek bunu söylüyorum; bizim zamanında kurduğumuz bağımsız TÜİK bugün artık bağımsız değil. Hükümetin talimatıyla veri yayınlamaya başladılar uzun süredir ve o verileri de istedikleri gibi kullanıyorlar. Bazen vatandaşa gerçekleri olduğundan daha iyi göstermek, bazen de işte böyle maaş zamanlarını düşük verebilmek için kullanıyorlar. Biz çarşı-pazar enflasyonuna bakıyoruz, hayat çok pahalı, geçim artık çok zor. Dolayısıyla asgari ücretin mutlaka insani bir seviyeye çıkması lazım. Ama küçük işletme sahiplerinin de, esnafın da mutlaka hele hele böyle bir pandemi döneminde hak ettikleri gibi desteklenmesi lazım.”
‘Bizden ders almıyorsunuz, bari ülkenin başına gelenlerden ders alın’
“Esnafa doğrudan destek lâzım, Yani, kira desteği gibi karşılıksız destek. Oysa şu anda Türkiye bütün gelişmekte olan ülkeler içerisinde doğrudan desteğin en düşük olduğu ülke. Niye? Çünkü hazine boş, son iki yılda hazinenin borcu tam ikiye katlanmış durumda. Merkez Bankası’nın elindeki dövizden daha fazla piyasaya borcu var. Hiç olmazsa dedik, mesela şu stopajı sıfırlayın ya da esnafın kamusal yükümlülüklerini, yani sosyal güvenlik ödemesi gibi, muhtasar gibi, vergi ödemeleri gibi ödemelerini pandeminin etkisi bitene kadar öteleyin, pandemi bittikten sonra da uzun vadeye yayın. Bunların hepsi hükümete tavsiyemiz. Ama bugüne kadar hiçbiri yapılmadı. Meğer başka ülkelerin pandemiyi kolay atlatması için bütçeden destek veriyorlarmış. Bunu iki gün önce Cumhurbaşkanı’ndan duyduk. Böylesine kendi ülkesinden habersiz, kendi esnafının sorunlarından habersiz bir yönetim tarzı gerçekten düşünülemez… Bir de Cumhurbaşkanı benim için, kalkmış bana ders vermeye çalışıyor, dedi. İşte ders almayınca ülkenin içinde olduğu durumu hep beraber görüyorsunuz. Biz de diyoruz ki; tamam, bizden ders almıyorsunuz, ama hiç olmazsa şu ülkenin başına gelenlerden ders alın.”
‘Katar’ın yatırımları ekonomik güven değil, siyasi destek gereği’
“Katar, bizim için dost bir ülke, önemli bir dostumuz. Katar’ın Türkiye’ye yatırım yapmasından çok memnun oluruz. Ama bu yatırımlar böyle siyasi ilişkilerle değil, gerçekten Türkiye’nin ekonomik geleceğine güvenle olması gerekir. Eğer Türkiye’nin ekonomik geleceğine güveni varsa, sadece Katar’ın değil onlarca ülkenin gelip Türkiye’ye yatırım yapması gerekir. Bazen siyasi ilişkiler gereği, siyasi destek gereği yatırım alabilirsiniz, ama asıl önemli olan burada güven ortamını oluşturup pek çok ülkeden yatırımı cezbedebilmek. Ve bu ülkenin geleceğine güvendikleri için, Türkiye’nin yarınlarına güvendikleri için insanların gelip buraya yatırım yapması esastır.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)