Depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle 5 yıl önce yıkılan İzmir Alsancak Stadı hala hizmete girmedi. Son olarak CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel’in KİT Komisyonu’nda dile getirmesi üzerine Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Sinan Aksu, stadın 2019 yılında hizmete gireceğini açıklamıştı. 2020 yılı sonuna gelinmesine rağmen stadın yüzde 80’i tamamlanabildi. Başta Altay olmak üzere Altınordu Spor Kulübü ve futbolseverlerin büyük bir umutla beklediği Alsancak Stadı’nın oturma grupları yok, çim saha yapılmadı ve Passolig sistemi kurulmadı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Atila Sertel, Alsancak Stadyumu’nun ne zaman hizmete gireceğini Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’na sordu. CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, “Bakan Yardımcısı Sinan Aksu bana stadın 2019 yılında hizmete gireceğini açıklamıştı. Ben de bu müjdeyi İzmir halkıyla paylaşmıştım. Maalesef beni de yalancı çıkardılar. Yıkımın üzerinden 5 yıl geçti. Stad hala hizmete girmedi. Futbolcular da futbolseverler de beklemekten yorgun düştü. İzmirliler cezalandırılıyor mu” dedi.
“CEK-CAK EDEBİYATI”
“”AKP iktidarı özellikle İzmirle ilgili projelerde sürekli cek-cak edebiyatı yapıyor” diyen Sertel, şöyle devam etti:
“Tire-Belevi yolu, Medeniyetler Müzesi, Ankara-İzmir Yüksek Hızlı Tren Projesi, Alsancak Stadı, Karşıyaka Stadı, Karabağlar’daki Spor Kompleksi ve 35 projenin bir çoğu hala bitirilmeyi bekliyor. Vaat çok, icraat yok. İzmir halkı adına verilen sözlerin, başlayan projelerin takipçisiyiz. Altay bu sene iyi bir sezon geçiriyor ve maçlarını kendi sahasında oynamak istiyor. Alsancak Stadı, 2014 yılı Ağustos ayında depreme dayanıksız denilerek kapatıldı. Bir yıl kapalı bekledi ve 2015 yılında da yıkıldı. 2017 yılında temeli atıldı. En kısa sürede yapılacak ve hizmete girecek denildi. Yıkımın üzerinden 5 yıl, temel atılmasının üzerinden 3 yıl geçti. 2019 yılında hizmete girecek olmasının da üzerinden bir yıl geçti. Ancak hala bitmedi. Oturma grupları yok. Çim saha yok. Çevre düzenlemesi yok. Passolig sistemi kurulmadı. Bunlar için tekrar ihaleye çıkılacak imiş. 30 Ekim’e kadar ihalenin bitmesi gerekiyor imiş. Ama bütün bunlar imiş! Sayın Bakan’a ve AKP iktidarına bir kez daha sesleniyorum. Verdiğiniz sözleri tutun. Halkımızı kandırmaktan ve oyalamaktan vazgeçin. Alsancak stadını bir an önce bitirin.”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Atila Sertel, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun yanıtlaması istemiyle şunları sordu:
1- Temeli 2017 yılında atılan, 2019 yılında hizmete gireceği açıklanan İzmir Alsancak Stadı ne zaman tamamlanacaktır?
2- İzmir Alsancak Stadı hangi tarihte veya hangi sezonda hizmet vermeye başlayacaktır?
3- İzmir Alsancak Stadı’nın bugüne kadar yüzde kaçlık kısmı tamamlanmıştır? Tamamlanmayan kısımlar nelerdir?
4- İzmir Alsancak Stadı’ndaki gecikmenin nedeni ödenek yetersizliği midir?
5- İzmir Alsancak Stadı’nın eksik kalan kısımları nelerdir?
6- İzmir Alsancak Stadı’ndaki eksiklikleri tamamlamak için yapılması planlanan ikmal ihalesi ne zaman yapılacaktır?
İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Kategori arşivi: Yaşam
Mert Erkan, ‘MutabakatSonbahar’ Kış 2021 koleksiyonu Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul (MBFWI) kapsamında dijital olarak sunuldu
Moda tasarımcısı Mert Erkan, Mercedes-Benz FashionWeekIstanbulkapsamında Sonbahar / Kış 2021 koleksiyonunu tanıttı…
Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul’un (MBFWI) 15. sezonu, Türkiye Tanıtım Grubu katkılarıyla 12-16 Ekim tarihleri arasında www.mbfwistanbul.com ve dijital platformlar üzerinden tanıtıldı. Defile çekimleri Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. Defilede toplam 18 görünüm sunuldu. “Mutabakat” adını verdiği koleksiyonda, markanın olmazsa olmazı volümlü ve hacimli formların yansıra; çizgisel yüz siluetlerinden oluşan baskı ve nakışlar, pilise detayları ve klasik triko parçalar hakimdi. Bu sezon ilk kez trikoyu da koleksiyonuna dahil eden tasarımcı, alışılmışın dışındaki silüetlerle tamamlayıcı el yapımı aksesuarları birleştirerek ortaya zamansız ve tarafsız bir styling anlayışı yarattı. Koleksiyonda ağırlıkla; poplin, tül, ipek ve yenilikçi kumaşlar ön plandaydı. Renklerde ise; mor, gri, beyaz ve bej tonları yer aldı.
Hikâyesini tüm kendi yönleriyle, iyi ve kötü yanlarıyla kabul etme, kendine dönüş, öze sığınma, kendi ile mutabık olma ve bilinçlenme anlayışından alan koleksiyonda, bu anlayışı temsil eden görünümler oluşturuldu.
Koreografisini Asil Çağıl’ın gerçekleştirdiği defilede; MissTurkey 2018 birincisi Şevval Şahin, Best Model of Turkey 2019 birincisi Derya Ekşioğlu da yer aldı.
Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul’un (MBFWI) 15. sezonu Türkiye Tanıtım Grubu’nun (TTG) desteğiyle gerçekleştiriliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Topluma yönelik psikososyal destek temelli önemli projeler yürütüyor
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesinde hizmet veren “Psikoloji Uygulamaları ve Psikoterapi Birimi”, hem lisansüstü öğrencilere mesleki pratik kazandırıyor hem de topluma yönelik psikososyal destek temelli projelerin yürütülmesine öncülük ediyor. Bu projelerle anksiyete belirtileri gösteren çocuklardan, obezite sorunu yaşayan yetişkinlere, meme kanserli kadınlardan, obsesif kompulsif bozukluk gösteren bireylere ve alkol kullanım bozukluğu ya da sosyal fobisi olan kişilere kadar pek çok farklı psikolojik sorun yaşayan kişiye yönelik terapi ve psikolojik müdahale programları geliştiriliyor ve uygulanıyor.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü bünyesinde hizmet veren “Psikoloji Uygulamaları ve Psikoterapi Birimi” psikoloji bölümü öğrencilerinin hem mesleki etik duyarlılığını hem de meslek uygulamalarını geliştirmeye yönelik fırsatlar sunuyor. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak’ın ziyaret ederek çalışmalar hakkında bilgi aldığı birim araştırma bazlı yaptığı uygulamalarla öne çıkıyor.
Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Uygulamalı Psikoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Psikoterapi Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Serap Tekinsav Sütcü’den bilgi alan Rektör Budak, “ Klinik Psikoloji yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin uygulama yapma fırsatı bulmasının yanı sıra psikoterapi ve psikolojik müdahale alanında projeler ve araştırmalar yürüten birimimizde çok önemli çalışmalar gerçekleştiriliyor. Öğrencilerimizin mesleklerine yönelik uygulama alanlarında pratik yapması onlara alanda tecrübe kazandırıyor. Böylelikle meslek pratikleri sağlam temellere oturuyor. Birimde emeği geçen tüm hocalarımızı çalışmalarından ötürü tebrik ediyorum” dedi.
Birimin amacından bahseden Dr. Serap Tekinsav Sütcü, “Birimimizde klinik psikoloji yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin süpervizyon altında uygulama yapmak suretiyle, klinik görüşme, psikoterapi, psikolojik değerlendirme alanlarında becerilerini geliştirmek ve tecrübe kazandırmak, psikoterapi ve psikolojik müdahale alanında projeler ve araştırmalar yürütmek, başvuran kişilere birimin ve ekibin olanakları dahilinde psikoterapi, psikolojik danışma veya psikolojik değerlendirme hizmeti veriliyor” dedi.
Dr. Serap Tekinsav Sütcü, “Edebiyat Fakültesi binasının içinde 2 bireysel görüşme/terapi odası, 1 grup terapisi odası ve 1 bekleme odasından oluşan bir mekanda iki yıldır faaliyet gösteriyoruz. Birimdeki çalışmalar akademisyenler ile lisansüstü öğrencilerden oluşan bir ekiple yürütülüyor”
Araştırma bazlı uygulama
Araştırma merkezli uygulamalara öncelik verdiklerini ifade eden Dr. Tekinsav Sütcü, “Birime başvuru yapan kişilerin sorunlarına yönelik psikoterapi, psikolojik danışma, psikolojik değerlendirme hizmeti vermekle birlikte, birimdeki çalışmaların önemli bir kısmı da araştırma bazlı uygulamalardır. Araştırma bazlı uygulamalarda önce belirli bir psikolojik soruna ilişkin bir psikoterapi veya psikolojik müdahale programı geliştirilmekte ve ardından bu soruna sahip kişilere çeşitli kanallardan ulaşılarak, programla ilgili bilgi verilmekte ve istekli olanlara bu müdahale programları uygulanmaktadır” diye konuştu.
Yaptıkları çalışmalara ilişkin bilgi veren Doç. Dr. Tekinsav Sütcü, “Son 2 yıldır ekibimize birlikte anksiyete belirtileri gösteren ilkokul çağı çocuklarına yönelik ‘Korku Avcısı’ terapi programının uygulanması, obezite sorunu yaşayan yetişkin bireylere yönelik bilişsel davranışçı grup terapisi ve sağlıklı yeme davranışını geliştirmeye yönelik bilgisayar temelli bilişsel modifikasyon uygulaması, meme kanserli hastalara yönelik farkındalık temelli bilişsel davranışçı terapi uygulaması, Obsesif Kompulsif Bozukluğu olan bireyler için internet temelli yapılandırılmış bir psikoterapi programının uygulaması ile Alkol Kullanım Bozukluğu olan bireylere yönelik dikkat eğitim tekniğini içeren müdahalenin uygulanması gibi proje çalışmaları yürüttük” dedi. Ayrıca Doç. Dr. Tekinsav Sütcü, pandemi nedeniyle psikoterapi hizmetlerinin online olarak yürütüldüğünü belirtti.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Türkiye, Teknopark İstanbul’un Siber Güvenlik Hamleleriyle küresel siber güvenlik pazarından hak ettiği payı alacak
Teknopark İstanbul; Türkiye’nin ilk Siber Güvenlik Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Siber Güvenlik kuluçka merkeziyle yerli siber güvenlik teknolojilerinin gelişimine ve alandaki uzman açığını kapatmaya odaklanıyor.
Araştırma kuruluşu Reportlinker’ın COVID-19 sonrası senaryolarını kapsayan raporuna göre şu anda 15,8 milyar dolarlık büyüklüğe sahip olan küresel siber güvenlik pazarının 2025’te 22,2 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. Pazarda startuplar da önemli bir yer teşkil ediyor ve bu şirketlere yönelik yatırımlar da her geçen gün artıyor. Şu an dünya genelinde 21 binden fazla siber güvenlik startupı bulunuyor. Crunchbase verilerine göre 2020’de 268 girişim ortalama 4,7 milyar dolar yatırım aldı. Konu ülkeler bazında değerlendirildiğinde ise bugün Kuzey Amerika % 36,7’lik bir gelir payı ile siber güvenlik pazarında lider konumda. Onu Asya pasifik ülkeleri takip ediyor. Öte yandan sektörde nitelikli uzman açığı da her geçen gün artıyor. 2021 yılına kadar 3,5 milyon siber güvenlik işinin açığa çıkacağı öngörülüyor. ISC araştırma verilerine göre 4.7 milyon siber güvenlik personeline ihtiyaç duyulurken dünya genelindeki siber güvenlik yazılımcısı sayısı 2.8 milyon. Yani oluşan açığı tamamlamak için yüzde 145 oranında bir artış sağlanması gerekiyor.
Tüm bu verilerin ışığında ülkemizde de siber güvenlik alanında önemli adımlar atılıyor. Ülkemizin savunma sanayisi için Ar-Ge üssü konumunda yer alan Teknopark İstanbul da bu alanda önemli çalışmalara imza atıyor. 2020-2021 eğitim sezonunda Türkiye’nin ilk siber Güvenlik Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nin faaliyete geçtiği Teknopark İstanbul’da 2021 yılında da Türkiye’nin ilk siber güvenlik kuluçka merkezi açılacak.
Tüm dünya ülkeleri siber güvenliği önceliklendiriyor
Teknopark İstanbul olarak savunma sanayiinin Ar-Ge merkezi olduklarının altını çizen Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu meslek lisesi ve siber güvenlik kuluçka merkezine ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor. Topçu: “Siber güvenlik artık tüm dünyanın üzerinde titizlikle durduğu bir alan haline geldi. Özellikle devletlerin verilerinin güvende olması adeta bir zorunluluk haline geldi. Ülkemiz şu anda da siber güvenlik alanında güçlü ve dünyada en tepede sayılacak ülkeler arasına girecek konumdayız. Ancak yerli teknolojilerimizin daha fazla gelişmesi ve dünyaya ihraç edilebilir konuma gelmesi gerekiyor. Türkiye’de bu konuya hakimbir sürü yetişmiş insan var. Özel olarak bu tip altyapı ve imkanları da bizler sunduğumuzda siber güvenlik üzerinde çok iyi sonuçlar alacağız. Biz Teknopark İstanbul olarak yakın zamanda açacağımız siber güvenlik kuluçka merkezimizle bu alandaki yerli startupları yakından destekleyeceğiz. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, Savunma Sanayii Başkanlığı ve Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi’yle birlikte çalışıyoruz. Öte yandan meslek lisemiz siber güvenlik özelinde çalışan firmalarla bir arada yetişecek öğrencilerimiz için oldukça verimli olacak. Gençlerimizi Teknopark İstanbul’daki firmalarımızla birçok uygulamada bir araya getireceğiz. Bunlar geleceğe dair çok güzel planlamalar. Bu çalışmalarımız ülkemizin küresel siber güvenlik pazarından hak ettiği payı alacak”
Teknopark İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde yüz yüze eğitim başlıyor
2020-2021 sezonunda eğitim faaliyetlerine Covid-19 tedbirleri çerçevesinde online olarak başlayan Teknopark İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde yüz yüze eğitimler de başladı. Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürü Aytekin Yılmaz’ın katılımıyla gerçekleştirilen oryantasyon toplantısına katılan veli ve öğrenciler okulla ilgili detaylı bilgiler aldı. 0.47’lik dilimden öğrenci alan lisede öğrenciler Bilişim Teknolojileri, Ağ İşletmenliği ve Siber Güvenlik dalında eğitim alacaklar. Lise; STM, HAVELSAN, ASELSAN gibi Türkiye’nin lider savunma sanayi kuruluşlarının desteğiyle nitelikli eğitimler vermeye hazırlanıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Novo Nordisk Türkiye’den global yönetime kadın yönetici rüzgârı sürüyor
Son yıllarda birçok yöneticisini global yönetim kadrolarına ihraç eden Novo Nordisk Türkiye ekibi; yeni başarı öyküleri yazmaya devam ediyor. Novo Nordisk Türkiye İK Direktörü Didem Özkan; Güney Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (SEEMEA) Bölgesi Ticari Yetkinlikler Direktörlüğü görevine terfi etti
Önceki yıllarda da birçok yöneticisini yurt dışında üst düzey yönetici olarak gönderen Türkiye ekibi, merkezi Danimarka’da olan Novo Nordisk’in global yönetimine kadın yöneticilerin ardı ardına terfi etmesiyle yeni başarı öyküleri yazıyor. Novo Nordisk Türkiye’nin İnsan Kaynakları Direktörü Didem Özkan; Güney Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (SEEMEA) Bölgesi Ticari Yetkinlikler Direktörlüğü görevine atandı.
Didem Özkan; yeni görevinde bölgede tanıtım yetkinliklerinin gelişiminden sorumlu olacak. Organizasyonel Değişim Yönetimi’ni ve Uluslararası Operasyonlardaki yeni nesil CRM sisteminin daha verimli kullanılması için yeni yöntemler geliştirmeyi destekleyecek. Ayrıca satış eğitimleri, saha yöneticilerinin gelişimi, gelişim merkezleri, koçluk ve eğitim programları tasarımından ve uygulamasından da sorumlu olacak.
2011 yılında Business Area İnsan Kaynakları Müdürü olarak Novo Nordisk’e katılan Didem Özkan, son 4 yıldır Novo Nordisk Türkiye İK Direktörü olarak görev yapıyordu.
Novo Nordisk Hakkında:
Novo Nordisk 1923’te kurulan ve merkezi Danimarka’da bulunan önde gelen bir global sağlık şirketidir. Amacımız diyabetin yanı sıra, obezite ile nadir kan ve endokrin bozuklukları gibi başka ciddi kronik hastalıkların üstesinden gelecek değişimleri gerçekleştirmektir. Bu amaçla bilimsel atılımlara öncülük ediyor, ilaçlarımıza erişimi arttırıyor ve önce hastalığı önlemek, nihayetinde de tümüyle tedavi etmek için çalışıyoruz. Novo Nordisk 80 ülkedeki yaklaşık 43,100 çalışanıyla birlikte, ürünlerini 170 ülkede pazara sunmaktadır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Koronavirüs tüm dünyada emeklilik sistemlerini zorluyor
Lider küresel insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı firması Mercer, CFA Institute ve Monash Finans Araştırmaları Merkezi’nin (MCFS) işbirliğiyle gerçekleştirdiği ‘Küresel Emeklilik Endeksi Raporu’nun sonuçları açıklandı. A derecesini koruyan Hollanda ve Danimarka yine en iyi emeklilik sistemine sahip ülkeler oldu. Küresel Emeklilik Endeksi’nin sonuçlarına göre; koronavirüsün dünya çapında gelecekte emekli maaşlarının sağlanması üzerindeki etkisi, azalan katkı payları, düşük yatırım getirileri ve daha yüksek devlet borcu seviyeleri nedeniyle olumsuz olacak.
Firmaların değişen iş gücünün sağlık, varlık ve kariyer alanlarındaki ihtiyaçlarını yönetmeleri için çözümler sunan ve danışmanlık veren Mercer, ‘Küresel Emeklilik Endeksi’nin sonuçlarını paylaştı. Bu yıl 12’incisi gerçekleştirilen endeksin sonuçlarına göre; koronavirüsün yaygın ekonomik etkisi, emeklilerin hem şimdi hem de gelecekte karşı karşıya olduğu finansal baskıları artırıyor. Yaşam beklentilerindeki artış ve yaşlanan nüfusun sağlığını ve refahını desteklemek için kamu kaynakları üzerindeki artan baskı, pandeminin ekonomiler üzerindeki etkileriyle birleştiğinde, emeklilik dönemine ilişkin kaygı da giderek yükseliyor.
Toplam 39 emeklilik sisteminin 50’den fazla gösterge çerçevesinde değerlendirildiği ‘Küresel Emeklilik Endeksi’ne göre yüzde 82,6 ile Hollanda en yüksek endeks değerine sahip ülke olurken, yüzde 40,8 ile Tayland en düşük değere sahip ülke oldu. Belçika ve İsrail bu yıl ilk kez araştırmada yer alan ülkeler olurken, hızla gelişmekte olan emeklilik sistemiyle araştırmada ikinci kez yer alan Türkiye ise, 37’inci sırada yer aldı.
Türkiye gelişim alanlarına sahip
Türkiye, yüzde 44,2 ile ‘Yeterlilik Alt Endeksi’nde 34’üncü, yüzde 24,9 ile ‘Sürdürebilirlik Alt Endeksi’nde 36’ıncı ve yüzde 65,3 ile ‘Bütünlük Alt Endeksi’nde 27’inci sırada yer aldı. Araştırmanın sonuçlarına göre; Türkiye’nin özellikle sürdürebilirlik açısından gelişim alanları mevcutken, yüksek net ikame oranı, düşük hane halkı ve kamu borçluluk oranı, demografik yapı, Devlet Katkısı teşviki, Bireysel Emeklilik Sistemi’nin şeffaf, güvenilir ve etkin bir şekilde yönetilmesi güçlü alanları olarak tespit edildi. Raporda Türkiye için asgari ve muhtaç emeklilik aylığı seviyesinin iyileştirmesi, bireysel emeklilik birikimlerine erken yaşta erişimin engellenmesi ve emeklilik döneminde bireysel emeklilik birikiminin belirli bir bölümün aylık maaş olarak alınmasının zorunlu kılınması tavsiyeleri yer aldı.
Koronavirüs hükümetlerin emeklilik ve sağlık hizmetlerini kısıtlayacak
‘Küresel Emeklilik Endeksi’nin sonuçlarına göre; koronavirüsün sadece sağlık açısından değil, endüstrileri, faiz oranlarını, yatırım getirilerini ve toplumun geleceğe olan güvenini etkileyen uzun vadeli ekonomik etkileri söz konusu. Dolayısıyla uzun vadede yeterli ve sürdürülebilir emeklilik gelirlerinin sağlanması konusunda da bu etkilerin çok net görülmesi bekleniyor. Koronavirüsü takiben birçok ülkede devlet borcu seviyesi arttı. Artan bu borcun, gelecekte, hükümetlerin yaşlı nüfuslarını emekli aylıkları, sağlık ya da yaşlı bakımı gibi diğer hizmetlerin sağlanması yoluyla destekleme kabiliyetlerini kısıtlaması muhtemel görünüyor.
Hükümetler koronavirüsün etkisini hafifletmeye yardımcı olmak amacıyla, vatandaşlarını ve emeklilik sistemlerini desteklemek amacıyla çok çeşitli uygulamaları hayata geçiriyor. Avustralya, geliri yüzde 20’den fazla düşen bireylerin emeklilik varlıklarından 13.000 dolarına erişim sağlamasına izin verirken, Şili aktif katkıda bulunanların 5.600 doları aşmayacak ölçüde bireysel emeklilik fonlarının yüzde 10’unu gönüllü olarak çekmesine izin verdi. Küresel Emeklilik Endeksi’ndeki en büyük iki emeklilik geliri sistemine sahip Hollanda ve Danimarka, her bir emeklilik sisteminin varlıkları, ülkenin GSYİH’sinin yüzde 150’sinden fazla olmasına rağmen, emeklilik varlıklarına erken erişime izin vermedi.
Mevcut bir sistemin gelecekte de fayda sağlama olasılığını ölçen sürdürülebilirlik alt endeksi, birçok sistemdeki zayıflıkları vurgulamaya devam ediyor. Koronavirüs nedeniyle çoğu ekonomide yaşanan olumsuz ekonomik büyüme nedeniyle 2020’de ülkelerin sürdürülebilirlik puanı ortalama 1,2 düştü.
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs sağlık krizinin neden olduğu ekonomik durgunluğun, çoğu ülkede emeklilik katkılarının ve yatırım getirilerinin azalmasına ve devlet borcunun artmasına neden olduğuna dikkat çeken Mercer Türkiye Bireysel Emeklilik Danışmanlık ve Brokerlik Lideri Serap Özalp Arslanargın, “Bu durum kaçınılmaz olarak gelecekte emekli maaşlarını etkileyecek, yani bazı insanlar daha uzun süre çalışmak zorunda kalırken, diğerleri emeklilikte daha düşük bir yaşam standardına razı olmak zorunda kalacak. Koronavirüsten önce bile, dünyadaki birçok kamu ve özel emeklilik sistemi, sosyal yardımları sürdürmek için artan baskı altındaydı. Emekliler için daha iyi uzun vadeli sonuçlar elde etmek üzere hükümetlerin sistemlerinin güçlü ve zayıf yönlerini yeniden ele alması kritik önem taşıyor. Türkiye bu yıl araştırmada ikinci kez yer alıyor. Ülkemizde de emeklilik sistemi koronavirüs salgınından önemli derece etkilendi. Ancak sistemin genel işleyişi, kanun ve mevzuatların etkin şekilde uygulanması ve sistemde sağlanan şeffaflık güçlü yanlarımız olarak gözüküyor. Araştırma ayrıca özellikle sürdürebilirlik açısından gelişim alanlarının olduğunu bize gösteriyor” dedi.
Küresel Emeklilik Endeksi Sıralaması SİSTEM Ortalama Endeks Değeri Alt Endeks Değerleri Yeterlilik Sürdürülebilirlik Bütünlük Hollanda 82.6 81.5 79.3 88.9 Danimarka 81.4 79.8 82.6 82.4 Israil 74.7 70.7 72.4 84.2 Avustralya 74.2 66.8 74.6 85.5 Finlandiya 72.9 71.0 60.5 93.5 Norveç 71.2 73.4 55.1 90.3 Singapur 71.2 74.1 59.9 82.5 İsveç 71.2 65.2 72.0 79.8 Kanada 69.3 68.2 64.4 77.8 Yeni Zelanda 68.3 63.8 62.9 82.9 Almanya 67.3 78.8 44.1 81.4 Şili 67.0 56.5 70.0 79.6 İsviçre 67.0 59.5 64.2 83.1 İrlanda 65.0 74.7 45.6 76.5 Birleşik Krallık 64.9 59.2 58.0 83.7 Belçika 63.4 74.6 32.4 88.9 Hong Kong 61.1 54.5 50.0 87.1 ABD 60.3 58.9 62.1 59.9 Malezya 60.1 50.1 58.6 78.0 Fransa 60.0 78.7 40.9 57.0 Kolombiya 58.5 62.5 45.5 70.5 İspanya 57.7 71.0 27,5 78.5 Suudi Arabistan 57.5 59.6 51.6 62.4 Peru 57.2 59.5 49.2 64.6 Polonya 54.7 59.9 40.7 65.9 Brezilya 54.5 72.6 22,3 70.7 Güney Afrika 53.2 43.0 46.7 78.3 Avusturya 52.1 64.4 22,1 74.6 İtalya 51.9 66.7 18,8 74.4 Endonezya 51.4 45.7 45.6 68.7 Kore 50.5 48.0 53.4 50.3 Japonya 48.5 52.9 35.9 59.2 Çin 47.3 57.4 36.2 46.7 Hindistan 45.7 38.8 43.1 60.3 Meksika 44.7 36.5 55.8 42.2 Filipinler 43.0 38.9 53.4 34.8 Türkiye 42.7 44.2 24,9 65.3 Arjantin 42.5 54.5 27,6 44.4 Tayland 40.8 36.8 40.8 47.3 Ortalama 59.7 60.9 50.0 71.3
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Öğretmen ve velilerin ortak kaygısı “öğrencilerdeki öğrenme kaybı”
Öğretmen Akademisi Vakfı (ÖRAV), tüm dünyanın birlikte geçtiği kritik koronavirüs sürecinde Türkiye’deki en büyük toplumsal kesim olan ebeveynlere ve öğretmenlere odaklanan “Pandemi Döneminde Gündelik Pratikler, Algı ve Eğitim İhtiyaçları Araştırması”nın raporunu yayınladı.
Pandemi ve karantina sürecinin öğretmen, veli ve öğrenciler için oldukça hassas ve zorlu geçtiğini ortaya koyan araştırma, bu dönemde alınan en kapsamlı ve büyük tedbirlerden biri olan uzaktan eğitimin hem her bir paydaş için kendine özel, hem de paydaşlar arası (öğretmen-öğrenci, öğrenci-ebeveyn, öğretmen-veli) etkileri olduğunu gösterdi.
Öğrenciler arasındaki öğrenme eşitsizliğinin diğer tarafında öğretmenler yer alıyor
Araştırma, öğretmenlerin yüzde 85’inden fazlasında öğrenme kaybına yönelik kaygının oldukça yaygın ve büyük boyutlara ulaşmış olduğunu gösteriyor. Buna rağmen, araştırmaya katılan öğretmenlerin üçte biri uzaktan eğitimin artık dünyada kaçınılmaz bir yöntem olduğunu, gerekli öğrenme ortamının dijitalde de yaratılabildiğini, işlevsel, pratik ve zamandan tasarruf sağlayan bir öğretim yöntemi olduğunu savunuyor.
Uzaktan eğitimin işlevselliğini ve kaçınılmazlığını kabul etmekle beraber, çeşitli sebeplerle şu an Türkiye’de bunun uygulanabilir olmadığını ve geliştirilmesi gerektiğini düşünen öğretmenlerin ortak noktası ise hem kendileri, hem de öğrencileri için teknolojik araç sahipliği ve dijital okuryazarlıktaki yetersizlik olarak ortaya çıktı. Uzaktan eğitimin niteliğini artırmak için öğretmenleri bu konuda bütünlüklü bir şekilde destekleyecek bir mekanizmaya ihtiyaç duyulduğu gözlemlendi.
Öğretmenlerin önceliği, öğrencilerin geçmiş öğrenme kaybını telafi etmek
Öğrencilerde öğrenme kaybı gerçekleştiğine yönelik kaygının, yeni dönemde öğrencilerin “derse boğulmasına” ve dolayısıyla yeni kayıplar yaşamalarına yol açabileceğinden endişe duyduklarını belirten ÖRAV Genel Müdürü Füsun Çürüksu “Araştırma bize gösterdi ki, ‘uzaktan eğitim mi, yüz yüze eğitim mi?’ sorusu yerine, her ikisi için de ‘nasıl bir uzaktan eğitim, nasıl bir yüz yüze eğitim?” sorularını sormak çok daha zenginleştirici ve çözüm odaklı olacaktır” dedi. Bu doğrultuda öğretmenler için “Çevrim İçi Eğitimde Etkileşimli Ders Tasarımı” programına başladıklarını belirten Çürüksu “Bu program kapsamında sadece etkin bir uzaktan eğitim için yol göstermiyor, öğretmenlerin 21. yüzyıl becerileri olarak ifade edilen çok yönlü gelişimi merkeze koyan beceriler edinmelerini de destekliyoruz. Bu dönemde öğrencilerin sadece akademik olarak değil, sosyal ve duygusal anlamda da desteğe ihtiyacı oluyor. Öğretmenlerimizle bu desteği uzaktan verme konusunda da çalışıyoruz” dedi.
Veliler, çocukların eğitim hayatından “geri kalmalarından” büyük endişe duyuyor
Öğretmen ve öğrencinin yanında, eğitimde her zaman çok önemli bir diğer paydaş grubu olan veliler, uzaktan eğitim sürecinde daha da ön plana çıktı. “Evdeki öğretmenler” olarak veliler, çocukların duygusal yüklerini hafifletme çabalarının yanında, öğrenme kaybı yaşamamaları için de ellerinden geleni yaptı.
Araştırmaya katılan her 10 ebeveynden 8’i, karantina sürecinin çocukların eğitim durumunu olumsuz etkilediğini belirtti. Ebeveynlerin yüzde 20’si evden/uzaktan eğitimi okuldaki eğitime göre daha verimli bulurken, araştırma her 10 ebeveynden 6’snını online eğitimlerin işe yaramadığını düşündüğünü ortaya koydu.
Bu süreçte çocuklarıyla hiç tecrübe etmedikleri kadar zaman geçiren ebeveynlerin birçoğu çocuklarının zorlayıcı davranışlarına nasıl müdahale edecekleri konusunda zorluk yaşadı. Buna bağlı olarak, evdeki beslenme, uyku ve çalışma düzeninin fiziksel koşullarını da yeniden organize etmek zorunda kalan ebeveynlerin yüzde 50’ye yakını “Okulların kısmen açık olmasını dilerdim” ifadesine başvurdu. Bu zorluğa bağlı olarak, evde eğitim konusunda çocuklarını desteklerken yetersiz hisseden ebeveynlerin yine birçoğunun, kendilerine vakit ayıramadıkları ve evde enerjilerini çocuklarına harcadıkları gözlemlendi.
ÖRAV tarafından tasarlanan ve yürütülen “Pandemi Döneminde Gündelik Pratikler, Algı ve Eğitim İhtiyaçları Araştırması” kapsamında, Covid-19 pandemisine bağlı karantina ve uzaktan eğitim sürecinin öğretmen ve ebeveynlerde yarattığı etki ile öğretmen ve velilerin genel durum ve ihtiyaçlarının saptanması hedeflendi. Mayıs-Temmuz 2020 tarihleri arasında 3.757 kişi ile online mecralar üzerinden gerçekleştirilen araştırmaya katılanların %52’si öğretmen veya eğitimci, %26’sı veli/ebeveyn, geri kalan %22’si ise kendisi de öğretmen olan ebeveynlerden oluşuyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Ege’de “Bağımsızlık Yolunda Azerbaycan” Konferansı düzenlenecek
Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü (TDAE), güncel konulara yönelik çevrimiçi etkinlikler düzenlemeye devam ediyor.
Daha önce Karabağ Sorunu ve Türkiye-Rusya İlişkileri konularında online etkinlik düzenleyen EÜ TDAE, şimdi de “Bağımsızlık Yolunda Azerbaycan” konulu çevrimiçi bir konferans düzenleyecek. 20 Ekim Salı günü saat 14.00’te başlayacak etkinlik “Zoom” uygulaması üzerinden gerçekleşecek.
Konferansta konuşmacı olarak Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Aydın İbrahimov yer alacak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Dört dörtlük eğlence EMAAR’da!
Yeni konseptiyle Türkiye’de ilk kez Emaar’da eğlence ve aksiyon tutkunlarıyla buluşan The Jump’tan, pek çok farklı konseptte lisanslı oyunlarıyla etkileyici VR Room’a, Türkiye’nin ilk interaktif su altı deneyimi sunan ekranının yanı sıra penguenlerden timsahlara yüzlerce su altı canlısının bir arada görülebildiği Emaar Akvaryum ve Sualtı Hayvanat Bahçesi’ne Emaar’da eğlence bir başkadır
Emaar, 7’den 70’e her yaşa hitap eden eğlence alanlarıyla çocuklardan yetişkinlere tüm misafirlerini sağlıklı ve hijyenik bir ortamda dolu dolu vakit geçirmeye davet ediyor.
Yeni nesil eğlence The Jump Emaar’da keşfedilmeyi bekliyor.
Yeni konseptiyle Türkiye’de ilk defa Emaar’da açılan, eğlence ve aksiyonu bir arada sunan oyun alanı The Jump, kelimenin tam anlamıyla ayakları yerden kesiyor. The Jump, eğlence tutkunlarına dev topların içinde yuvarlanarak adrenalin dolu dakikalar ve ağların üzerinde futbol oynayarak benzersiz anlar sunuyor.
En gözde lisanslı oyunlar VR Room’da…
VR Room ise her yaştan oyun tutkununu sanal gerçekliğin etkileyici dünyasında buluşturuyor. VR Room’da birbirinden farklı konseptte, en gözde lisanslı oyunlar arasında gösterilen Arizona Sunshine, Beat Saber, Creed, Job Simulator, Pistol Whip, Raw Data, Space Pirate ve Superhot bulunuyor.
Emaar’dan Türkiye’nin ilk interaktif su altı deneyimi
Türkiye’nin ilk interaktif su altı deneyimi sunan ekranı sayesinde dünya akvaryumlarında dahi görülmeyen büyük beyaz köpek balığı, Emaar Akvaryum ve Sualtı Hayvanat Bahçesi’nde ziyaretçileri ile buluşuyor.Bu çok özel interaktif ekrana elle yaklaşıldığında su dalgaları hareketleniyor, su altının güneşin konumuna göre aydınlanıp kararmasının birebir simülasyonu eşliğinde büyük beyaz köpek balığı, su kaplumbağası, mercanlar ve binlerce su altı canlısı deniz dibindeymişçesine gözlemlenebiliyor.
İnteraktif ekranının yanı sıra birbirinden farklı 200’e yakın türde 20 binin üzerinde su altı canlısını görme şansı sunan Emaar Akvaryum ve Sualtı Hayvanat Bahçesi’ni ziyaret edenler; tropikal su altı canlıları başta olmak üzere dev timsahlar ile yavrularının, su samurlarının, dev su farelerinin ve penguenlerin olağanüstü dünyalarını keşfetmenin heyecanını yaşama şansına sahip oluyor. Dileyen konuklarına su altı tüplü dalış imkânı da sunan Emaar Akvaryum ve Sualtı Hayvanat Bahçesi, su altının büyülü dünyası ile tanışmak ve birbirinden renkli balıklar ile karşılaşmak isteyenlere şahane bir tatil günü vadediyor.
Hem çalışanlarının hem de misafirlerinin sağlığını düşünerek en titiz şekilde tüm hijyen kurallarına uygun hizmet sunan Emaar, eğlence alanlarının tamamında ateş ölçümü yapılarak, maske ve sosyal mesafe kurallarına uygun bir şekilde konuklarını ağırlıyor. Yüzde 100 temiz hava döngüsüyle çalışan en yeni teknolojiye sahip hava filtrelerini kullanan Emaar, eğlence ve macerayı seven her yaştan misafirini sağlıklı ve güvenli bir ortamda keyifli vakit geçirmeye davet ediyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Petrol Ofisi, İDO’nun yakıt tedarikçisi oldu
Türkiye akaryakıt ve madeni yağlar sektörlerinin lideri Petrol Ofisi ile dünyanın en büyük araç ve deniz yolcu taşımacılığı şirketi İDO, önemli bir anlaşmaya imza attı. Petrol Ofisi, deniz yakıtlarındaki markası PO Marine ile, 51 gemisi ile yılda 35 milyondan fazla yolcu, 11 milyonun üzerinde araç taşıyan İDO’nun yakıt tedarikçisi oldu.
Kamu ve özel sektördeki pek çok önemli kurum ve kuruluşun akaryakıt ikmalini üstlenen Petrol Ofisi, önemli bir anlaşmaya daha imza attı. Türkiye’nin akaryakıt pazarı lideri Petrol Ofisi, deniz yolcu ve araç taşımacılığının en önemli şirketlerinden olan İstanbul Deniz Otobüsleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. (İDO) ile yakıt tedarik anlaşması imzaladı. PO Marine ile geçmişte de hizmet verdiği İDO’nun tekrar yakıt tedarikçisi olan Petrol Ofisi, 3 yıl boyunca şirketin bünyesindeki deniz araçlarına yakıt ikmali sağlayacak. Anlaşma ile aynı zamanda hem Petrol Ofisi’nin hem de İDO müşterilerine değer katacak, kampanya ve hizmetlerin de hayata geçirilmesi hedefleniyor.
365 gün boyunca her koşulda, 7/24 kesintisiz yakıt ikmali
Türkiye’nin tüm limanlarında gemilere yakıt sağlayabilen PO Marine, Hopa’dan İskenderun’a sahil şeridin boyunca konumlandırılmış 7 deniz terminali ve 1 yüzer istasyonu, 15 adet barç, ülkenin en büyük kara tanker filosu ve uzman insan kaynağı ile; her türlü bölge, iskele ve hava koşullarında ikmal yapabilme gücüne sahip. PO Marine, 3 adet barç, 15 adet kara tankeri ve uzman çalışanlarından oluşan özel bir ekip ile İDO’nun deniz araçlarına, yılın 365 günü 7/24 kesintisiz yakıt ikmali sağlayacak.
Denizcilik yakıtları alanında benzersiz altyapı, teknik imkân ve tecrübeye sahip olan PO Marine, hâlihazırda İstanbul Şehir Hatları, TURYOL, SS Erdek başta olmak üzere yolcu ve araç taşımacılığı yapan birçok önemli firmanın yakıt ikmal hizmetlerini de sürdürüyor.
PO Marine, denizcilik sektörünün lideri konumunda
İhracat (transit) ve iç pazarda ÖTV’siz, gümrüklü yakıtlar, deniz yağları ikmal ve hizmetlerini bir arada sunabilen tek şirket olan PO Marine, yılda ortalama 50 binin üzerinde gemi ve tekneye yaklaşık 220 milyon litrelik yakıt satışı gerçekleştiriyor. PO Marine, transit pazarda ise yılda yaklaşık 6 bin gemiye, 600 bin tonun üzerinde yakıt satışı yapıyor. Hizmet verdiği alanda Türkiye’nin en büyük markası olan PO Marine, yılda 1 milyon m3 civarındaki toplam satışı ile denizcilik yakıtları pazarında liderliği üstleniyor.
İDO, Türkiye ve dünyanın da en büyükleri arasında
İDO, araç ve deniz yolcu taşımacılığında sadece ülkemizin değil aynı zamanda dünyanın da en büyük şirketlerinden biri konumunda. Bünyesinde 7 adet hızlı feribotu, 20 arabalı vapuru ve 24 adet de deniz otobüsü olmak üzere 51 gemisi bulunan İDO, 21’i İstanbul, 13’ü Marmara bölgesinde olmak üzere toplam 34 iskelede 16 hatta hizmet veriyor. İDO, 2019 yılında 35 milyon yolcu ve 11 milyon da araç taşıyarak, önemli bir başarıya imza attı.
“Gelenekselleşen başarımızı geliştirerek sürdüreceğiz”
İDO Genel Müdürü Murat Orhan, “İDO olarak sektörünün lideri Petrol Ofisi ile gerçekleştirdiğimiz iş birliğinin operasyonlarımıza güç katacağına inanıyoruz. Yüksek kalite hizmetimizi daha yukarı taşıyacak bu iş birliğiyle gelenekselleşen başarımızı geliştirerek sürdüreceğiz. Petrol Ofisi müşterileri ile İDO yolcularını avantajlı kampanyalarda buluşturacağız. Petrol Ofisi ile iş birliğimizi önümüzdeki yıllarda da hizmetlerimize değer katacak şekilde devam ettirmeyi hedefliyoruz. ” açıklamasında bulundu.
“Kaliteli ürün ve mükemmel operasyonla ikmal yapacağız”
Petrol Ofisi Ticari ve Endüstriyel Satışlar Direktörü Ulvi Kılıç, “İDO, sahip olduğu büyük ve yaygın yapısı, farklı deniz araçları ve hizmetleri, tarifeli seferleri ile önemli bir operasyon dinamiğine sahip. Biz de benzersiz altyapımız, tecrübemiz, kabiliyetimiz ve uzman çalışanlarımızla İDO’nun bu dinamik operasyonuna, her koşulda 7/24 aralıksız mükemmel hizmet ve kaliteli ürün ikmali gerçekleştireceğiz. İDO ile iş birliğimizi daha da geliştirmeyi, müşterilerimize değer katacak kampanya ve hizmetler ile daha uzun yıllar sürdürmeyi arzuluyoruz” diyerek, İDO ile iş birliği yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)