Etiket arşivi: aile

Aile hekimleri kaç parçaya bölüneceklerini şaşırdılar

Pandeminin başından beri özveri ile çalışan, tüm yeni doğan ve gebe izlemlerini, okul, grip ve zatürre aşılarını yapan, orta yaş ve üzeri kişilerde tansiyon vb. takip eden, hasta muayenelerini gerçekleştiren ve tüm bunlara rağmen eksik sağlık çalışanı sıkıntısı ile her şeye yetişmeye çalışan Aile Hekimleri, bugün beklemedikleri bir durumla karşı karşıya kaldı. Aile Hekimliklerinin sisteminde bir birime 400 grip aşısı tanımlandığı görüldü. Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Dr. Özlem Sezen bu ağır yük karşısında şaşkın olduklarını, eksik ekipmanla kendilerini, aşıya gelenleri koruyarak bunu nasıl yapacaklarını düşündüklerini söyledi.
Dr. Özlem Sezen, “Aile hekimleri olarak pandeminin başından bu yana 6 ay boyunca tek poliklinik yapan kesim olduk. Aşılarımızı, bebeklerimizin, çocuklarımızın izlemlerini, gebelerin izlemlerini hakkıyla yaptık. Covidli hastaları, temaslı hastaları tespit edip hastanelere yönlendirdik. Covid 19’lu ve temaslı hastaların aranması ve kontrolleri için görev verildi. Tamam dedik. Üstüne zatürre aşısını tüm ülke genelinde çok yoğun çalışarak yaptık. Ardından grip aşısı için büyük bir başvuru olurken 10 yıldır TSM İlçe Sağlık Müdürlüklerinin yaptığı aşılar bize devredildi. İş yükümüz %300 arttı. Bütün bunlarla uğraşırken aile sağlığı çalışanımız eksikti, bir yandan Covid’e yakalanan, vefat eden meslektaşlarımız oldu. Şimdi ise bir birime 400 grip aşısı tanımlanıyor. Bu kadar Aile Sağlığı çalışanı açığı varken bu kadar iş yükü varken buna nasıl yetişeceğiz. AHEF olarak iş yüküne yeter diyoruz. Eksiklikler giderilmeden her işin bize yüklenmesini hiç adil bulmuyoruz” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Kadın ve Adalet Zirvesinin 2. gününde dijitalleşmenin aile, sanat ve eğitime etkileri konuşuldu.

KADEM’in T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte düzenlediği ve bu sene online yapılan 4’üncü Kadın ve Adalet Zirvesi, ikinci gününde de önemli konuşmacılara ev sahipliği yaptı. 28 Kasım’a kadar devam edecek zirvede, dijitalin toplum, ebeveynlik, sanat ve eğitime etkilerini Türkiye’den ve dünyadan konunun uzmanları anlattı.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ve T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte düzenlediği 4’üncü Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi, “Dijital Çağda İnsan Kalmak” temasıyla online olarak yapılıyor. Zirvenin ikinci gününde dijitalin toplum, ebeveynlik, sanat ve eğitime etkileri konuşuldu.
Günün ilk konuşmasını yapan ve dijital dünyaya uyum sürecinde çocuğun ihtiyaçlarının nasıl değiştiğini anlatan Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk, çevrenin insan psikolojisindeki etkisinin altını çizdi. Çevrenin çocuğun etkileşimde olduğu her şey olduğunu aktaran Selçuk, kulaklık takıp internete sürekli bağlı yaşayan çocukların yaşam alanının ebeveynleri, kardeşleri, mahallesi, okulu olmadığını anlattı.
“OYUN OYNAYANLARDA İNSANDIŞILAŞTIRMA OLUYOR”
Ekran başında veya video oyunlar oynayarak geçirilen sürenin yaşla beraber arttığını belirten Selçuk konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ekran başında geçirilen zaman artınca hiperaktivite, yıkıcı karşı gelme, depresyonun da arttığını görüyoruz. Özellikle çok video oyunu oynayan çocuklarda öfke ve kaygı yükseliyor. Öfke kontrolünde daha da zorlanıyorlar. Video oyunlarında fazla zaman geçiren çocuklar diğer insanlara insani özellikler atfetmekte zorlanıyor. Yani ‘insandışılaştırma’ oluyor. Başkalarının duygularını anlamakta güçlük çekiyor ve diğer insanlara zarar verici davranışları gösterme eğilimleri artıyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, lise yıllarından sonra gençlerin kendisi de bundan rahatsız oluyor. Ama ekran süresini azaltmak isteseler de yapamadıklarını belirtiyorlar.”
DİJİTAL OKUR YAZARLIK ÖNEMLİ
Bu noktada ebeveynlerin çocuklarıyla etkileşimde bulunmalarının önemini vurgulayan Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk gibi TRT’de yöneticilik yapan İsmihan Yılmaz da zirvede yaptığı konuşmasında bu konunun önemine değindi.
‘Çocuğum internette çok zaman geçiriyor” kaygısıyla çocukların elinden ekranları alıp, süreleri kısıtlamaya çalışan ebeveynlerin bunun işe yaramadığını gördüklerini hatırlatan Yılmaz, dijital okur yazarlığın ve bu alandaki yetkinliklerin arttırılmasının bu noktada çok önemli olduğunu söyledi. Ekran zaman yönetiminin önemine vurgu yapan Yılmaz, “Ebeveynlerin eğitimi noktasında KADEM gibi STK’ların ve kamu kuruluşlarının çok büyük rolleri var. Burada oluşan kaygıyı azaltıp, ıskalamakta olduğumuz imkanlara başka türlü ulaşamayız” dedi.
YAPAY ZEKANIN SANATA ETKİSİ
Zirve konuşmacılarından, insan bilincinin sanat ve teknoloji ile ilişkisini yorumlayan Medya Sanatçısı -Yönetmen Refik Anadol, Amerika’ya gidişini, başarı hikayesini, nasıl stüdyo sahibi olduğunu ve eserlerinin ortaya çıkış süreçlerini panelde anlattı. ‘Bir veri pigment olabilir mi’ diye sorgulayarak başlayan ve şu anda Bill Gates’in de koleksiyonunda var olan veri resimlerinin ortaya çıkış hikayesinden bahseden Anadol, yapay zekanın sanata etkileri konusunda şöyle konuştu:
“Karşımızda unutmayan bir şey var. Yapay zekanın insanlığa zararlı olması da ihtimaller dahilinde. Bununla başa çıkmanın yöntemi ise bilinçlenmek. Mahremiyet ve özgür irade giderek yok oluyor. Bu farkındalığı yaratmanın yolu ise sanat yapmak. Teknoloji, insanlığın aynası. Bu ayna bizi temsil ediyor ve duygu, koku, doku da devreye girdiğinde makineler sanat yapabilir. Bizim buna nasıl karşılık vereceğimiz ise daha önemli. İnsanları makineleştirmektense makineyi insanlaştırmak bana göre insanlık için daha iyi bir şey.”
DÜNYADA KADININ ROLÜ NASIL DEĞİŞİYOR?
Dijital çağda kadını güçlendirmek üzerine konuşan John Cabot Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Alina Sorgner, Ülkelerin bazı bölgelerinde, kadınların dijital okur yazarlığı ve teknoloji üreticiliği konusunda zayıf olduğunu, dijitalin kadınlara etkisinin ne olacağının da zaman içinde bölgeden bölgeye değişeceğini aktardı. Sorgner, kadınların girişimci olarak güçlendirilmesi için dijital veri sermayesine yatırım yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
We Love Reading’in kurucusu ve Haşimi Üniversitesi öğretim üyesi moleküler biyolog Prof. Rana Dajani ise, dijital dünyada kadının ve annenin değişen rolleriyle ilgili şöyle konuştu: “Toplumun yüzde 50’sini oluşturan kadınlar her ne kadar üniversite eğitimi alsa da evlenip çocuk sahibi olunca işi bırakma eğilimindeler. Çünkü iş yerleri erkekler tarafından erkekler için hazırlanmış. Doğum yapan, emziren kadınlar için iş yerleri çok dostane değil. Jane Fonda, Arap ve Ortadoğulu kadınların kadın olmaktan gurur duyduklarını ancak bu durumun batıdaki kadınlar için geçerli olmadığını bir toplantıda dile getirmişti. Dolayısıyla kadınların başarıyı nasıl tanımladıklarına bakmak çok önemli. Kimi için çocuk büyütmek başarı, kimi için CEO olmak. Her kadın kendi hikayesini yazmalı. Dijital dünya bu anlamda kadınların işini kolaylaştırabilir.”
EĞİTİM VE EĞLENCE
Early Bird English Kurucusu Jenny Molendyk Divleli, Türkiye’ye taşındığında kendisinin hayli zorlanırken çocuklarının Türkçeyi çok kısa sürede öğrendiklerini farkettiğinde bu girişimi hayata geçirme kararı aldığını anlattı. Dile ne kadar maruz kalınırsa o kadar fark etmeden öğrenmenin mümkün olduğunu aktaran Divleli, sosyal medyanın bu amaçla kullanılabileceğini belirtti. Eğitim tasarımcısı ve Usturlab Atölye Kurucusu Sümeyye Ceylan ise, bilim eğitimi ile yaratıcılığın nasıl desteklenebileceğini aktardı. İbn Haldun Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Nagihan Haliloğlu, dijital beşeri bilimlerin bize ekstra bilgi üretimi olmadığını, bu noktadan sonra beşeri kısmın başladığını ifade etti ve bilgi küratörlüğünün öneminden bahsetti.
Türkiye’de müzik eğitiminin değişmesi gerektiğini söyleyen Arp Sanatçısı Şirin Pancaroğlu ise önce müzik eğitiminde reforma gidilip sonrasında dijitalleşmenin düşünülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Zirvede konuşan diğer bir isim olan Bern Öğretmen Eğitimi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Michele Notari, çevrimiçi eğitimin alışkanlıklarımızı ve tutumlarımızı nasıl etkileyeceğinden bahsetti. Müzakere yapmanın, çatışma çözebilmenin çok önemli olduğunu ve bunun da fiziksel eğitimle yapılabildiğini anlatan Notari, “Kelime dağarcığı geliştirmek, kodlama öğretmek gibi bilgi aktarımı konularında ise online eğitim daha başarılı oluyor” diye konuştu.
GERÇEKTEN DİKKATLER DAĞINIK MI?
Her dönem dikkati dağıtan şeylerden şikayet edildiğini, bir dönem roman okumanın bir dönem ise TV’nin dikkati dağıttığının söylendiğini hatırlatan Birleşik Krallık Kent Üniversitesi öğretim üyesi yazar Prof. Frank Furedi ise, “Şimdi de internet, sosyal medya ve oyunların dikkat dağıttığı ve Nörobilim öne sürülerek çocukların beyinlerinin değişikliğe uğradığı ve dikkatlerinin kısa süreli olduğu söyleniyor. Çocukların dikkatlerini çekmek için Avrupa’da tabletlerde eğlendirici içeriklerle çocuklara eğitim verilmeye çalışılıyor. Biz dikkat dağınıklığını içselleştiriyoruz.” Dedi. Dikkat dağınıklığına neden olunmaması için eğitimi içeren entelektüel bilginin bu şekilde azaldığını, daha basite indirgenmiş bilgi verildiğini aktaran Furedi bu anlamda gençlere haksızlık yapıldığının da altını çizdi.
Günün son konuşmasını yapan Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Özge Hacıfazlıoğlu ise pandemide aynı anda birden fazla iş yapmak zorunda kalındığının altını çizdi. Evlerde sınıf düzeni ve işyerleri kurulduğunu anlatan Hacıfazlıoğlu bu dönemde herkesin pek çok trajikomik hikaye yaşadığını da aktardı. Hacıfazlıoğlu, bu dönemin iş yaşam dengesini tekrar oluşturduğumuz bir dönem olduğunun da altını çizdi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

AHEF: Aile sağlığı çalışanı eksikliği var, doğruları söylemeye devam edeceğiz!

Aile hekimliğinin kronik sorunlarından biri olan aile sağlığı çalışan açığı gün geçtikçe artıyor. 2010 yılından bu güne aile hekimliğinden ayrılan aile sağlığı çalışanlarının yerine yenileri dahil edilemedi. Aile hekimliğinde bir hemşire ya da ebenin aile sağlığı çalışanı olması için; devlet hastanelerinden aile hekimliğine geçişte getirilen katı kuralların azaltılması (muvafakatname) veya dışarıdan alınacak hemşireler için ise maliyenin verdiği bütçeyi halk sağlığı genel müdürlüğünün yerinde kullanması gerekmektedir. Ancak bu sistem 10 yıldır uygulanmadığı için aile hekimliğinden ayrılan her hemşire ebenin yerine yeni bir aile sağlığı çalışanı geçmesini zorlaştırdı.
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) 2. Başkanı Dr. Yusuf Eryazğan, şu an Türkiye genelinde her 10 aile hekiminden ikisinin aile sağlığı çalışanı bulunmadığına dikkat çekerek kimi birimlerde 18 ay gibi uzun dönemlerde hemşiresiz çalışan aile hekimleri olduğuna dikkat çekti. “Bu durum ülkemizde 16 milyon vatandaşın bağlı olduğu aile hekimliği sisteminde aile sağlığı çalışanı olmadığını ve hizmet alımında büyük sorunlar yaşandığını gösteriyor. AHEF olarak yıllarca bu konuyu raporlarımızda, toplantılarda belirttik. Her kurum görüşmesinde bunu dile getirdik. Ben Şanlıurfa da aile hekimiyim. İlimde bu sorun çok büyük sıkıntı” dedi.
Dr. Eryazğan, Yunanistan’ın doğum oranı kadar doğum gerçekleşen, bebek ve çocuk nüfusunun yoğunlukta olduğu Şanlıurfa’da 1 ay önce Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü’nün dış alım kadrosundan 9 kadro için ilana çıktığını il müdürlüğünün resmi sitesinden yayınladığını belirtti. “Oysaki ilimizde aile sağlığı çalışanı olmayan aile hekimliği birim sayısı 101… Doğruları Tweeter’dan “100 aile hekiminin aile sağlığı çalışanı yok” diye duyurunca yani İl Sağlık Müdürlüğü’nün yayınladığı listeyi aynen ifade edince “Toplumu yanlış bilgilendirmek, toplumda kargaşaya neden olmak, vatandaşın devlet kurumlarına olan güven duygusunu zedelemekten “Şanlıurfa valiliği onayı Şanlıurfa il sağlık müdürlüğü isteği ile hakkımda soruşturma açıldı. Sayın Bakanlık yetkilileri Sayın il valiliği ve il müdürlüğü 100 hemşirenin açığını bir kenara bırakıp benim doğruları söylemem üzerine susturmak olayı örtbas için soruşturma açacağına 10 yıldır artarak devam eden, kronikleşen ve gerçekten vatandaşın hizmet almasını zorlaştıran, vatandaşın güven duygusunu zedeleyen bu konun çözümüne kafa yormaları gerekmektedir.”
“AHEF olarak bu tür susturma ve bastırma çabalarına boyun eğmeyeceğiz doğruları her platformda söylemeye devam edeceğiz. Ülkemizde aile sağlığı çalışanı açığı sürekli artıyor. Bu durum sistemi kilitleme noktasına varmak üzere, onlarca yıl bu konuda sunduğumuz raporların çözümlerin dikkat alınması gerekir.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Yeni Nesil Komedi Dizisi “Aile Şirketi’’ Ekibi İkinci Sezon Çekimleri İçin Kamera Karşısına Geçti

İzleyicilerine diledikleri zaman diledikleri içeriğe ulaşma imkânı sağlayan internet tabanlı içerik platformu beIN CONNECT’te yayınlanan ve ilk sezonuyla “En çok izlenen içeriklerin” arasına girmeyi başaran Aile Şirketi’nin yeni sezonu çok yakında başlayacak.
Türkiye’nin lider dijital platformu Digiturk’ün internet tabanlı içerik platformu beIN CONNECT’te yayınlanan ve ilk sezonuyla harika bir izlenme performansı çıkaran “Aile Şirketi”, 2. sezon hazırlıklarına başladı. beIN ORIGINAL içeriği olan, eğlenceli senaryosu ve güçlü oyuncu kadrosuyla dikkat çeken yeni nesil komedi dizisi “Aile Şirketi” ekibi 13 Kasım’da 2. sezon çekimleri için kamera karşısına geçti.
beIN CONNECT’in her yeni bölümüyle birlikte izleyici sayısını artırmayı başaran ve başrollerinde Emrah Kaman, Özlem Öçalmaz, Eslem Akar, Can Sipahi, Cihan Durmaz ve usta oyuncu Müfit Kayacan’ın yer aldığı, yapımcılığını 25 Film’in üstlendiği dizide, Hande (Özlem Öçalmaz), turizm sektöründe profesyonel bir iş kadınıdır. Babasından aldığı destek sayesinde Hai Turizm adında bir turizm acentesi açan Hande’ye koşulan tek bir şart vardır, o da kardeşi Harun (Emrah Kaman) ile çalışmak. Senaryosu ve oyuncu kadrosu ile izleyicilerden tam puan alan ‘Aile Şirketi’, ikinci sezonunda da izleyenleri güldürmeye devam edecek.
Ortalama 20 dakikadan oluşan bölümleriyle, yönetmenliğini Koray Şahin’in yaptığı; senaryosunu Murat Kaman ve Emrah Kaman’ın birlikte kaleme aldığı yeni nesil komedi dizisi Aile Şirketi’ni izlemeyenler ya da tekrar izlemek isteyenler için ilk sezonun tamamı beIN CONNECT’te.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Aslıhan Doğan Turan aile restoranı açacak

Trendyol’un Instagram hesabı üzerinden yayınlanan “Mert Vidinli’yle Sıkıştıran Sorular” programının bu haftaki konuğu Aslıhan Doğan Turan oldu. İki erkek çocuk sahibi olduktan sonra kız çocuğu isteğini paylaşan Turan, eşi Arda Turan ile en unutamadığı anısının oğlu Hamza’nın doğumu olduğunu açıkladı.
Her Perşembe Trendyol Instagram hesabı üzerinden ünlü isimlerin konuk olduğu “Mert Vidinli’yle Sıkıştıran Sorular” programının bu haftaki konuğu Aslıhan Doğan Turan oldu.
Hem annesinin hem de kardeşinin mutfağa çok meraklı olduğunu belirten Turan, hayalinin küçük bir aile restoranı açmak olduğunu paylaştı. Turan: “Annem hep çok güzel yemek yapardı. Kardeşim Dilahan da yemek yapmaya çok meraklı. Gelecek için hayalim küçük bir aile restoranı açmak. Bu hayalimi de yakın bir zamanda gerçekleştirebilirim” dedi.
“Çocuklarımdan sonra kontrolcü ve evhamlı oldum”
Ailesinin huzurlu ve sağlıklı olmasının kendisi için mutluluğun tanımı olduğunu paylaşan Turan, çocukları olduktan sonra annesine daha da benzediğini söyledi. Turan sözlerine şu şekilde devam etti: “Daha önce annemin kontrolcü olduğunu düşünürdüm. Ancak çocuklarım olduktan sonra gördüm ki ben de daha önce olmadığım kadar kontrolcü ve evhamlı olmuşum.” Vidinli’nin kız çocuk ister misin sorusuna da yanıt veren Turan, iki erkek çocuğu olduğu için çok mutlu olduğunu ancak kız çocuk da istediğini söyledi. Aslıhan Doğan Turan, eşi Arda Turan ile de en unutamadığı anısının ilk oğlu Hamza’nın doğum anı olduğunu sözlerine ekledi.
“Seri katil davaları ilgimi çekiyor”
Londra’da 5 yıl ceza hukuku okuyan Turan, dedektiflik yapabileceğini söyledikten sonra pandemi döneminde çok belgesel izlediğinden en çok ilgisini çeken davaların seri katil davaları olduğunu belirtti.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)