Türkiye’nin ticari araç lideri Ford, sektöre yön veren ve Türkiye’nin en çok tercih edilen ticari araç modeli Transit’in ek donanım ve özelliklere sahip ‘Limited’ versiyonu ile soğuk zincir taşımacılığına yönelik ‘Frigo Van’ versiyonlarını müşterilerine sundu.
Ford, ticari araç ailesinin sevilen üyesi Transit’i işletmelerin ve müşterilerin ihtiyaçlarını odağına alarak geliştirmeye devam ediyor. Ticaretin lideri Transit’in şimdi yepyeni özellikler ve ek donanımlarla sunulan ‘Limited’ versiyonu ile soğuk zincir taşımacılığına yönelik Ford Otosan mühendisleri tarafından geliştirilen özel yalıtım ve soğutucu üniteye sahip ‘Frigo Van’ versiyonu müşterilere sunuldu.
Yepyeni donanım ve özelliklerle yeni “Transit Limited”
Müşterilerin ticaret hayatının operasyonel zorlukları ile pratiklikten ve konfordan ödün vermeden baş edebilmesini sağlayan Transit’in ‘Trend’ ve ‘Deluxe’ versiyonlarına ek olarak yeni özellik ve ek donanımları ile geliştirilen ‘Limited’ versiyonu sunuldu.
Yeni Transit ‘Limited’ versiyonda ‘Deluxe’ versiyona ek olarak; gövde rengi ön tampon, HID BI-Xenon dinamik ön farlar, 16’’ inç alüminyum jantlar, yan park sensörleri, geri görüş kamerası, arka led tepe lambası, silecek suyu seviye göstergesi, ısıtmalı ön cam, yağmur sensörlü ön silecekler müşterilere sunuluyor. Yeni Transit Limited’in iç tasarımında ise Türkçe navigasyon desteği, yolcu hava yastığı, deri vites topuzunun yanı sıra iç konsola eklenen krom detaylar dikkat çekiyor.
Yüksek kapasiteli soğutucuya sahip yeni “Transit Frigo Van”
Transit’in soğuk zincir taşımacılığına yönelik, 11 m3 ve 12.4 m3* baz araç üzerine geliştirilen, orta ve yüksek tavan seçenekleri ile sunulan, yeni “Frigo Van” versiyonu başta gıda olmak üzere ilaç ve çiçekçilik gibi sektörler için de önemli taşıma/nakliye avantajları sunuyor. +5°C soğutma sınıfında, ATP** belgesine sahip, Transit Frigo Van, kuru, serin ve soğuk ürünlerin taşımasına imkan sağlıyor.
Ford Otosan Ar-Ge mühendisleri tarafından geliştirilen soğutucu sistem sektörde bir ilk olarak ve benzersiz şekilde müşterilere sunuluyor. Soğutucu sistemde ikinci kompresör kullanılmıyor, bu sayede, motorda ekstra yüklenme oluşmazken, motorun daha uzun ömürlü olmasına katkı sağlanıyor. Araçta tavan ünitesi (ilave yoğuşturucu) bulunmaması sebebiyle, tavan gövde sacı modifikasyonu da bulunmuyor. Böylelikle aracın orijinalliği korunuyor, ikinci elde değer kaybı yaşanmıyor. Ayrıca, aracın arka yük kısmında, standart soğutucu ünite ve 65mm izolasyon kalınlığına sahip, modüler paneller bulunuyor. Modüler paneller, istenildiğinde sökülerek araç tekrar panelvan haline dönüştürülebiliyor.
Transit Frigo Van araçlar anahtar teslim olarak ve Ford Otosan ‘3 yıl sınırsız km garantisi’ ile müşterilere sunuluyor.
Yeni Ford Transit Minibüs ‘Limited’ 339.800 TL’den, Transit Van ‘Limited’ 251.800 TL ve Transit ‘Frigo Van’ ise 252.900 TL’den başlayan tavsiye edilen anahtar teslim fiyatlarıyla Ford Yetkili Satıcıları’nda müşterileri bekliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: VE
Millî Eğitim Bakanlığı, İş Bankası ve TEMA Vakfı’ndan Doğa Eğitim Programları
Türkiye’nin ilk çevre fonu İş Portföy TEMA Değişken Fon’dan elde edilen gelirler ile TEMA Vakfı’nın Doğa Eğitim Programları destekleniyor. Program kapsamında çocukların ekolojik okuryazarlık becerilerinin gelişmesi amaçlanıyor. 2019–2020 eğitim ve öğretim yılında Türkiye’nin 81 ilinde uygulanan eğitimler sayesinde okul öncesi ve ilkokul seviyesinde 167 binden fazla çocuğa ulaşıldı.
Millî Eğitim Bakanlığı, TEMA Vakfı iş birliği ve Türkiye İş Bankası desteği ile yürütülen Doğa Eğitim Programları, çocuklara ekolojik okuryazarlık konusunda farkındalık kazandırmayı amaçlıyor. 2010 yılından beri yürütülen Minik TEMA ve Yavru TEMA Eğitim Programları, 2019 yılından itibaren İş Portföy TEMA Değişken Fon’dan elde edilen gelir ile uygulanıyor.
TEMA Vakfı’nın 2010 yılından beri Millî Eğitim Bakanlığı iş birliği ile sürdürdüğü ve her yıl ulaşılan çocuk sayısının arttığı Doğa Eğitim Programları, 2019 yılından itibaren, yeni ismiyle ‘İş Portföy TEMA Değişken Fon’ da biriken tutar ile desteklenmeye başlandı.
TEMA Vakfı’nın Millî Eğitim Bakanlığı iş birliği ile hazırladığı Doğa Eğitim Programlarının bir parçası olan Minik TEMA ve Yavru TEMA Eğitim Programları, Türkiye İş Bankası’nın desteğiyle 2019 – 2020 eğitim ve öğretim yılında, 81 ilde, okul öncesi ve ilkokul seviyesinde 167 binden fazla çocuğun katılımıyla uygulandı. Koronavirüs salgınının Türkiye’yi etkisi altına almaya başlaması ile koruma ve kontrol tedbirleri kapsamında yüz yüze eğitimlere Mart 2020 tarihinde ara verildi;uzaktan eğitim kapsamında EBA TV’de ve sosyal medya platformlarında dijital eğitim içerikleri yayınlandı.
Çocuklar erken yaşta doğayla olumlu bağlar kuruyor
Çocukların küçük yaşlardan itibaren, fiziksel, duygusal ve bilişsel gelişimi için ihtiyaçları olan açık havada vakit geçirmeyi ve doğayla bağ kurmalarını destekleyen Doğa Eğitim Programları, doğada daha çok zaman geçirmelerini, gözlem yapmalarını, merak duygusuyla doğayı keşfetmelerini sağlamak ve ekolojik okuryazarlık becerilerini güçlendirmek amacıyla tasarlandı. Okul öncesi çocuklara verilen Minik TEMA ve ilkokul düzeyinde çocuklara verilen Yavru TEMA Eğitim Programları; toprak, su varlıkları, biyolojik çeşitlilik, ekosistem, hava, doğada gözlem, sürdürülebilir yaşam gibi konularda olabildiğince geniş bir kurguda hazırlandı.
Eğitim programları kapsamında; öğretmen rehberi, üç farklı eğitici poster, gözlem kutusu, doğa gözlem çarkı gibi eğitim içeriğini destekleyen materyaller öğretmenlere ulaştırılıyor. Ayrıca her iki düzeydeki çocuklar için “orman” ve “toprak” temalı iki animasyon çocuk filmi ve doğa temalı üç çocuk şarkısı da programlar kapsamında çocuklarla buluşturuluyor.
İş Portföy TEMA Değişken Fon Hakkında
Türkiye İş Bankası tarafından hayata geçirilen ve üretimin her aşamasında çevreye duyarlı şirketlere yatırım yapma hedefini benimseyen ‘Çevreye Yatırım Fonu’, fon gelirinin bir kısmı ile çevre alanında bir sosyal sorumluluk projesine destek verme fikri ile yola çıktı. Türkiye’nin ilk çevre fonu olma özelliğini taşıyan Fon; tasarrufların, çevresel sorumluluk ilkeleriyle profesyonel olarak yönetildiği bir yatırım portföyü bünyesinde değerlendirilmesini hedefliyor.
İş Portföy TEMA Değişken Fon’da esnek yönetim stratejisi izleniyor. TL bazında reel getiri sağlamayı hedefleyen İş Portföy TEMA Değişken Fon, üretim sürecinin her aşamasında çevreye duyarlı olan şirketlere yatırım yapıyor. Fon’un yatırım yapacağı yurt içi ortaklık payları ve/veya özel sektör borçlanma araçları Borsa İstanbul Sürdürülebilirlik Endeksi’ne dâhil olan ihraççılar arasından seçiliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
DLSS Listesine 4 Yeni Oyun, Minecraft’a Resmi RTX Desteği Geldi ve Cyberpunk 2077 Kapıda
NVIDIA, bugün dört yeni oyuna üstün görüntü kalitesinden koruyarak kare hızlarını (FPS) önemli derecede arttıran NVIDIA DLSS desteği geldiğini duyurdu. Bu oyunlara ek olarak bugün beta sürümünden çıkan RTX’li Minecraft ve bu hafta piyasaya çıkacak Cyberpunk 2077 bulunuyor.
Aralık Ayı Yeni DLSS Oyunları
Aralık ayında CRSED: F.O.AD (eski adıyla Cuisine Royale, 3 Aralık), Moonlight Blade (7 Aralık), Mount & Blade II: Bannerlord (Aralık’ta çıkacak) ve Scavengers (bugün ‘teknoloji testlerinde’ mevcut) DLSS oyunlarının kadrosuna katılarak toplamda DLSS destekli oyun sayısını 30’a çıkartıyor.
DLSS sayesinde aşağıdaki oyunların her birinde performansın arttığı görülebilecek: DLSS, CRSED: F.O.A.D.’de performansı %40’a kadar artırıyor. Bu da her GeForce RTX ekran kartının oyunu 4K’da 90 FPS’nin üzerinde oynayabileceği anlamına geliyor. DLSS, Moonlight Blade’de kare hızınızı iki katından fazla artırabilir. Bu da her GeForce RTX ekran kartının oyunu 4K’da 60FPS’nin üzerinde oynayabileceği anlamına geliyor. DLSS, Mount & Blade II: Bannerlord’da performansı %50’ye kadar artırıyor. Bu da her GeForce RTX ekran kartının oyunu 4K’da 60FPS’nin üzerinde oynayabileceği anlamına geliyor. DLSS, Scavengers’de performansı %40’a kadar artırıyor. Bu da her GeForce RTX 30 Serisi ekran kartının oyunu 4K’da 60FPS’nin üzerinde oynayabileceği anlamına geliyor.
Minecraft’ta Artık Resmen RTX AÇIK!
Bugün Windows 10 için RTX’lı Minecraft betadan resmi sürüme geçiyor. RTX özellikli Minecraft, bastan aşağı ışın izleme (path tracing) ile birlikte NVIDIA DLSS’yi destekliyor, yani oyundaki tüm ışıklandırmalar ışın izlemeli hale geliyor. RTX’li Minecraft’ta oyuncular deneyimlerini daha da geliştirmek için ışın izlemeli efektlerle desteklenen dünyalarda özel bir Fiziksel Tabanlı İşleme doku paketi ile geliştirilmiş her şeyi görebilecek.
RTX ile Minecraft’ın çıkışını kutlamak için NVIDIA, Minecraft için toplam resmi RTX dünya sayısını 15’e çıkaran 2 yeni dünya yayınlıyor. Şu an Colosseum dünyası mevcut ve yakında Dungeon Dash da arasına katılacak.
RTX ile Minecraft ile Kıyaslama
Kıyaslama mı arıyorsunuz? Minecraft pazarında bulunabilen Portal Pioneers RTX dünyasında yer alan yaklaşık 60 saniye süren karşılaştırmaya göz atın. Minecart sürüşü sırasında en sevdiğiniz çerçeve görüntüleme aracının performans verilerinizi yakalamasını isteyeceksiniz.
Cyberpunk 2077 Night City DLSS ve Işın İzleme ile Parlıyor
NVIDIA DLSS ile birlikte tamamı ışın izleme ile güçlendirilmiş gölgeler, yansımalar, yayılımlı aydınlatma ve küresel aydınlatma kullanan Cyberpunk 2077 yakında piyasaya sürülüyor. Işın izleme, Cyberpunk 2077’nin daha sinematik ve sürükleyici görünmesini sağlayan görsel olarak yeni nesil grafikleri etkinleştirir. Bu sayede güneş ışığı gölgeleri, küresel aydınlatma, gökyüzü aydınlatması, ışık yayıcı (emissive) yüzeyler ve yansımaların hepsi çarpıcı derecede gerçekçi görünür. DLSS ise üstün görüntü kalitesi sağlarken kare hızlarını (FPS) artıran ışın izleme ile oynatmak için olmazsa olmaz bir özellik olarak karşımıza çıkıyor. Gerçekçi gölgeler ve aydınlatma ve NVIDIA DLSS’nin ek performansıyla başka hiçbir platform, GeForce RTX destekli bir bilgisayardaki Cyberpunk 2077 deneyimiyle kıyaslanamıyor.
Oyun Değiştirici olan DLSS
Tensör çekirdekleri adı verilen GeForce RTX ekran kartlarında özel yapay zekâ işlemcilerle desteklenen DLSS, bugüne kadar 30 oyunda performansı hızlandırarak kare hızlarını önemli ölçüde artırıyor. Bu sayede GeForce RTX oyuncularının en yüksek çözünürlüklerde ve ayrıntı ayarlarında ve sürükleyici ışın kullanırken yüksek performanslı oyun deneyimi elde etmesini sağlıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Avrupa ve Çevresinde Göç ve İltica Politikaları Başarısız
Avrupa’daki göç ve iltica yönetişimini konu alan ve 11 ülkede (Yunanistan, İtalya, Macaristan, Avusturya, Almanya, İsveç, İngiltere, Polonya, Irak, Lübnan ve Türkiye) gerçekleştirilen üç yıllık yoğun araştırmanın sonuçları Avrupa Birliği ve üye devletlerin göç ve iltica süreçlerinin yönetimi konusunda başarısız olduklarını ortaya koydu. Yöneticiliğini İsveç Uppsala Üniversitesi’nin yürüttüğü araştırma projesinin Türkiye ekibinde, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi ve İstanbul-İsveç Araştırma Enstitüsü’nden akademisyenler yer aldı
İstanbul Bilgi Üniversitesi Avrupa Birliği Enstitüsü’nün yanı sıra birçok üniversite ve akademisyenin katılımıyla 11 farklı ülkede yürütülen Ufuk 2020 RESPOND Araştırma Projesi’nin sonuçları açıklandı. Avrupa’daki göç ve iltica yönetişimi üzerine yürütülen “Ufuk 2020 RESPOND Araştırma Projesi”nin sonuçları, göç politikalarının giderek güvenlik konusu haline getirildiğini, göçmenlerin ve mültecilerin korunmalarına ilişkin büyük yasal ve pratik boşlukların ortaya çıktığını, göçmenlere ve mültecilere karşı uygulanan şiddetin giderek normalleştiğini, üye devletler ve Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Birimi (FRONTEX) ve Avrupa İltica Destek Ofisi (EASO) gibi AB aktörlerinin uluslararası insan hakları normlarını ve hukukun üstünlüğünü göz ardı ettiğini gösterdi.
RESPOND araştırmacıları, sınır yönetimi, koruma, kabul ve entegrasyon dahil olmak üzere mülteci-göç yönetişiminin tüm temel alanlarını ele alan ve göç konusunda çalışan resmi görevliler, mülteciler, geçici koruma altında bulunanlar ve ilgili sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle yapılan derinlemesine görüşmelerden çıkan bulguları da içeren 70’ten fazla tematik ülke ve karşılaştırmalı rapor hazırladı. 540 mülteci ve göç konusuyla ilgilenen 220 paydaşla yapılan görüşmelere, İsveç ve Türkiye’de 1.600’den fazla Suriyeli mülteciyle yapılan bir anket çalışmasına ve ayrıca belge ve anlatı analizlerine dayanan RESPOND araştırması sonucunda ayrıntılı bir analiz sunuldu.
Araştırma 2015’ten beri göç politikasında alarm verildiğini gösteriyor
RESPOND, Balkan Rotası, Orta Akdeniz Rotası, Polonya üzerinden İskandinav Rotası ve İngiltere’ye giden güzergahlar boyunca göçün son beş yıldaki “kriz yönetimi” konusunu ele aldı. RESPOND’un karşılaştırmalı raporları, tüm RESPOND ülkelerinde göç ve iltica ile ilgili yasal çerçevenin son derece karmaşık olduğunu açıkça gösteriyor. Bulgulara göre; iyi karşılama yaklaşımından genel bir sapma var. Kitlesel göçün başlangıcında Türkiye ve Lübnan’da uygulanan açık kapı politikası ve Almanya’da uygulanan iyi karşılama kültürünün giderek zayıfladığı görülüyor. 2015’ten sonra yapılan tüm değişiklikler, mevcut haklar standartlarına kısıtlamalar veya sınırlamalar getirerek koruma sistemine erişimi daraltıyor.
11 ülkenin tamamı sınırlarını güçlendirdi ve sınır kontrollerini yoğunlaştırdı
Schengen’e aykırı bir şekilde AB iç sınır kontrollerinin yeniden uygulamaya konulmasıyla örneklendirilebilecek şekilde sınır yönetimi politikalarının yeniden ulusallaştırılması gibi bir eğilim oluştu. Araştırma bulguları ayrıca 2015’ten bu yana askeri ve paramiliter aktörlerin öne çıktığını gösteriyor. Avusturya, Yunanistan, Macaristan, Lübnan, Polonya ve Türkiye – yeni fiziksel (duvarlar, çitler, köpekler, dijital cihazlar, vb.) ve “hızlı geçişli sınır prosedürleri” uygularken, Yunanistan ve İtalya ise “hot spot yaklaşımları” gibi prosedürel engeller yardımıyla sınırlarına erişimi kısıtlamaya çalışmışlardır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Türkiye’de Gönüllülük: Deneyimler, Sınırlılıklar ve Yeni Açılımlar
Dünya Gönüllüler Günü olarak kutlanan 5 Aralık’ta, İstanbul Bilgi Üniversitesi gönüllülük tartışmalarına yeni bir yayınla katkıda bulunuyor. “Türkiye’de Gönüllülük: Deneyimler, Sınırlılıklar ve Yeni Açılımlar” isimli kitap, 2019 yılında yürütülen Türkiye’de Gönüllülük Araştırması sonuçlarından yola çıkarak gönüllülerin önündeki sorunlar ve bu sorunların çözüm yöntemlerine odaklanıyor. Esere Dünya Gönüllüler Günü’nde (5 Aralık 2020) açık kaynak olarak https://gonulluluk.bilgi.edu.tr adresinden erişilebilecek
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan “Türkiye’de Gönüllülük: Deneyimler, Sınırlılıklar ve Yeni Açılımlar” isimli kitap, Prof. Dr. Emre Erdoğan, Prof. Dr. Pınar Uyan-Semerci,Prof. Dr. Nurhan Yentürk, Laden Yurttagüler, Prof. Dr. Kübra Doğan-Yenisey, Dr. Ayşe Beyazova ve Gözde Durmuş’un yazılarından oluşuyor.
“Türkiye’de Gönüllülük: Deneyimler, Sınırlılıklar ve Yeni Açılımlar” kitabında Türkiye’de gönüllülüğün yasal durumunun yanı sıra gönüllülerin beklentileri, motivasyonları ve çalışma koşulları hakkındaki değerlendirmelerine yer veriliyor. Öte yandan sivil toplum kuruluşlarının yöneticileriyle yapılan görüşmeler de bu kuruluşların gönüllülere sundukları olanaklar ve fırsatların tartışılmasını sağlıyor. Türkiye’de gönüllülüğün yasal tanımının yapılmamış olması nedeniyle gönüllülerin hak ve sorumluluklarının düzenlenmesinin sivil toplum kuruluşlarına bırakıldığını vurgulayan çalışma, olası bir yasal düzenlemenin kapsaması gereken konuları ve içeriğini Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırmalı bir perspektiften tartışıyor.
Türkiye’de yetişkin nüfusun sadece yüzde 6,2’sinin gönüllülük yaptığı bir ortamda, gönüllülerin haklarının özellikle korunmasını savunan çalışmada, gençler ve çocuk alanında çalışan gönüllülere odaklanarak, gönüllüyle sivil toplum kuruluşu arasındaki ilişkinin etik sınırlarına değiniliyor. Gönüllülük yapmanın kendiliğinden aktif yurttaşlık ve sivil katılım anlamına gelmediğini vurgulayan yazarlar, sivil toplum kuruluşlarının gönüllüyle ilişkilerini katılımı teşvik edecek şekilde düzenlemeleri gerektiğinin altını çiziyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınevi tarafından yayınlanan esere Dünya Gönüllüler Günü’nde (5 Aralık 2020) açık kaynak olarak https://gonulluluk.bilgi.edu.tr adresinden ulaşılabilir. Gönüllülük konusunda bir bilgi havuzu oluşturmayı hedefleyen web sitesinden kitabın yanı sıra İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından sürdürülen diğer gönüllülük çalışmalarına ve yayınlara erişilebilir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
BMW’den Yıl Sonuna Özel Avantajlı Faiz ve Ödeme Fırsatları
Borusan Otomotiv’in Türkiye distribütörü olduğu BMW, Aralık ayı boyunca otomobilseverler için cazip fırsatlar sunuyor. Yıl sonuna özel BMW modellerinde geçerli avantajlı faiz oranları ve ödeme seçenekleri ile sürücülerin arzu ettikleri BMW modeline kavuşması kolaylaşıyor. Ayrıca, hayallerindeki BMW’yi online olarak satın almak isteyen BMW tutkunları, “BMW’ni Bul” üzerinden istedikleri modeli seçerek showroom’a gitmeden rezerve edebiliyorlar.
Aralık ayı boyunca devam edecek kampanya kapsamında, Yeni BMW 2 Serisi Gran Coupé ve BMW 216d Active Tourer modellerinde 300.000 TL’ye 12 aya kadar %0 faiz, Yeni BMW X1 ve BMW X2 sDrive16d modellerinde ise 250.000 TL’ye 24 aya kadar %0,69 faiz fırsatı meraklılarına sunuluyor. Bunların yanı sıra, BMW i3 (120 Ah) ve BMW i3s (120 Ah) modellerinde 250.000 TL’ye 24 aya kadar %0,99 faiz, BMW 3 Serisi’nde 300.000 TL’ye 12 aya kadar %0 faiz, ve Yeni BMW 1 Serisi’nde 200.000 TL’ye 24 aya kadar %0,69 faiz avantajı Borusan Otomotiv Yetkili Satıcıları’nda tutkunlarını bekliyor.
Bu cazip fırsatların yanında, Yeni BMW 2 Serisi Gran Coupe ve BMW X3 modellerinde 15.000 TL, BMW 3 Serisi ve Yeni BMW 5 Serisi modellerinde ise 20.000 TL takas desteği bulunuyor. Üstelik, otomobilinizi evde kolay ve hızlı şarj etmenizi sağlayan BMW i Wallbox, BMW i3s (120 Ah) ile birlikte istenilen lokasyona ücretsiz kurulumu gerçekleştiriliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Kuruyemişlerin Toplu Taşımalarda ve Okullarda Yasaklanması Ölümcül Sonuçları Engelleyebilir
Besin alerjilerinin en yaygın sebeplerinden biri olan ve alerjik şok gibi ciddi belirtilere sebep olan kuruyemişlerin, toplu alanlarda yaygın olması büyük bir risk oluşturuyor. Kuruyemiş alerjisi olan kişilerin, kuruyemişin çok küçük bir parçasını solumaları halinde bile alerjik reaksiyon geçirebileceklerini belirten Astım ve Alerji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Akçay bu konuda önemli uyarılarda bulundu.
Kuruyemiş alerjisi, en yaygın olan besin alerjisi türlerinden biridir. Belirtileri çok kısa sürelerde ortaya çıkan kuruyemiş alerjilerinin çok ciddi etkileri olabilir. Besin alerjileri neticesinde gerçekleşen alerjik şokların en yaygın sebebi de kuruyemiş alerjileri. Kuruyemişi yemek kuruyemiş alerjisi için tek sebep değil. Çok küçük bir kuruyemiş parçasının solunması bile alerjiye sebep olabilir. Kuruyemiş alerjisi neden olur?
Kuruyemiş alerjileri, bağışıklık sisteminin kuruyemişte bulunan proteinlere karşı aşırı tepki vermesi sonucu oluşur. Bağışıklık sistemi tarafından zararlı olarak görünen bu proteinlere karşı vücut tehdit altında olduğunu düşünür ve kendini korumak için bu duruma karşı tepki verir. Bu tepkinin sonucunda alerjik reaksiyon meydana gelir. Yediğiniz ya da soluduğunuz bir parça bile bu alerjinin meydana gelmesini sağlar. Kuruyemiş alerjisi genellikle çocukluk döneminde başlar ve genel olarak ömür boyu devam eder. Kuruyemiş alerjisinin ne gibi belirtileri vardır?
Kuruyemiş alerjisi olan kişilerde; kuruyemiş yedikten ya da soluduktan itibaren bazı belirtiler kendini göstermeye başlar. Bu belirtiler; deri döküntüsü, kurdeşen, burun akması, mide bulantısı, kusma gibi durumlar olabilirken anafilaksi (alerjik şok) gibi şiddetli reaksiyonlar da olabilir. Anafilaksi acil müdahale edilmesi gereken ciddi bir durumdur. Kuruyemiş alerjisi olan kişilerin yanlarında adrenalin oto enjektörü bulunması gereklidir. Adrenalin oto enjektörü, alerjik şok gibi durumlarda hayat kurtarıcı bir tedavidir. Kuruyemiş alerjileri ömür boyu sürmektedir
Kuruyemiş alerjileri ve yer fıstığı alerjilerinin ömür boyu sürme ihtimali %90 civarındadır. Özellikle fındık alerjisinin düzelmesi çok zordur. Kuruyemiş alerjisi, alerjik şok nedeniyle acil servise en sık başvuru nedeni olabilen besin alerjisi türüdür. Toplu ve kapalı alanlarda kuruyemiş yasaklanmalıdır
Kuruyemiş alerjilerinin hayatı tehdit eden, komaya hatta ölüme neden olabilen sonuçları olabilir. Kuruyemiş alerjisi olan kişilerde, kuruyemişin çok küçük bir parçasını solumak bile alerjik reaksiyona neden olabilir. Bu sebeple toplu ve kapalı alanlarda kuruyemiş tüketilmemesi oldukça önemlidir. Yolculuk sırasında; uçaklarda, otobüslerde, trenlerde, okullarda, özellikle okul kantinlerinde kuruyemişin bulunmaması oluşabilecek ciddi durumların önüne geçebilir. Kuruyemişin çok yaygın olması ve tüketilmesi, kuruyemiş alerjisi olan kişilerin farkında bile olmadan kuruyemişe maruz kalmasına sebep olabilir. Uçak, tren, otobüs gibi kapalı alanlarda açılan kuruyemiş paketleri, alerjisi olan kişilerin kuruyemiş solumasına ve akabinde şiddetli belirtiler vermesine neden olabilir. Okul kantinlerde kuruyemişin satılıyor olması, kuruyemiş alerjisi olan çocukların, bu durumdan etkilenmesine yol açabilir. Çocuklar yanlışlıkla alerjisi olan kuruyemişi tüketebilir ya da kuruyemiş yenen bir ortamda bulunabilir. Bu sebeple özellikle okul kantinlerinde kuruyemiş satışının yapılmaması gerekir.
Uçak, tren ve gemi yolculuğu gibi uzun süreli olan ve ambulansa ve hastaneye ulaşma şansının düşük olduğu ortamlarda, kuruyemiş alerjisi olan bir çocuk veya yetişkinin alerjik olan besinle karşılaşması sonrası acil müdahale yapılmasında gecikme olabilir. Özellikle alerjik şok konusunda eğitim alan personelin olmaması veya acil müdahale ilaçları ve adrenalin oto enjektörü olmaması durumunda alerjik kişinin hayatını kaybetmesine neden olabilecek sonuçlara neden olabilmektedir. Bu nedenle bu tür yolculuklarda bu tür riskli gıdaların yasaklanması çok önemlidir. Besin alerjisi ve alerjik şok ilk yardım tedavisi eğitimi çok önemlidir
Besin alerjisi yaygın bir alerjidir ve bu yaygınlık zaman ilerledikçe artma eğilimi gösteriyor. Besin alerjilerinin en sık görülen türlerinden biri olan kuruyemiş alerjileri ise en ciddi sonuçlara neden olan alerjiler arasında yer alıyor. Kuruyemiş tüketimin bu kadar yaygın olması kuruyemiş alerjisi olanlar için tehlike oluşturuyor.
Uçaklar ya da trenler gibi toplu taşıma araçlarında kuruyemişin bulundurulmaması ve tüketilmemesi konusunda hem görevlilere hem de yolculara bilgi verilmesiyle, kuruyemiş alerjisi olan kişilerin ciddi belirtiler yaşamasının önüne geçebilir. Okul kantinlerinde kuruyemiş satışının yapılmaması gerekir. Çünkü kuruyemiş alerjisi olan çocukların arkadaşları, yanlışlıkla alerjik çocuğa kuruyemiş ikram etmesi hayati tehlike oluşturmaktadır.
Özelikle kuruyemiş alerjisi olan çocukların gittiği okullarda, okul personeline, öğretmenlere detaylı bir bilgilendirme yapılmalıdır. Alerjik şoka sebep olabilen kuruyemiş alerjisi için, okul idaresinin, toplu ulaşımdaki görevlilerin, adrenalin oto enjektörünü uygulayabilmesi konusunda eğitim alması gerekir. Olası bir alerjik şok durumunda adrenalin oto enjektörünü doğru bir şekilde uygulamak hayat kurtarıcı olacaktır.
Bu nedenlerle uzun süreli toplu taşıma araçları personeline, okul öğretmenlerine besin alerjisi belirtileri ve alerji belirtileri konusunda eğitim verilmesi ve alerjik şok ilk yardımının ne zaman ve nasıl yapılacağı konusunda eğitim verilmesi çok önemlidir. Bu eğitimler hayat kurtarabilecek eğitimler olacaktır. Kuruyemiş Alerjisi Teşhisi Nasıl konuluyor?
Alerji uzmanları kuruyemiş alerjisi belirtisi olan çocuklarda ciltten alerji testi ve kandan alerji testi ile teşhis koymaktadır. Özellikle ciddi alerjik şok geçiren çocuklarda hangi gıdalara karşı alerjik şok riski olduğunu belirlemede yeni geliştirilen moleküler alerji testi çok ayrıntılı bilgi sağlamaktadır. Çünkü kuruyemiş alerjisi olan çocuklarda ayrıca susam, haşhaş, kabak çekirdeği gibi tohumlara ve yer fıstığı gibi baklagillere de alerji olabilmektedir. Bu nedenle çok ayrıntılı olarak tüm kuruyemiş, tohum ve yer fıstığı alerjilerini inceleyen, gerçek alerji, çapraz reaksiyon, alerjik şok riski açısından incelemek için moleküler alerji testi yapılması çok faydalı olacaktır. Kuruyemişlerin moleküllerine kadar alerjiyi inceleyen moleküler alerji testi ile çok ayrıntılı bilgiler elde edilebilmektedir. Kuruyemiş Alerjisinin Tedavisi Var Mı?
Kuruyemiş alerjisinde en önemli tedavisi diyettir. Alerjik olan kuruyemişler yasaklanmalıdır. Bu yıl Mart ayında yer fıstığına karşı aşı tedavisi olarak bilinen dezentizasyon tedavisi için ağızdan kapsül tedavisi onay almıştır. İleriki yıllarda diğer besin alerjileri için de umut olabilecek sonuçlar bekliyoruz.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Girişimci ve yatırımcı ekosisteminin yeni gözdesi: “Paya Dayalı Kitle Fonlaması”
Girişimcilere hızlı, kolay ve düşük maliyetli bir finansman yöntemi sunan Paya Dayalı Kitle Fonlama sistemi, yeni nesil yatırımcılığı da yeniden tanımlıyor. Paya Dayalı Kitle Fonlaması hem girişimci hem de yatırımcıların daha kazançlı olacakları bir sistem sunarken, girişimci ekosistemini hızla büyütüyor ve sermayenin tabana yayılmasını sağlıyor. Verilen bilgilere göre, girişimcilik ekosisteminin yüzde 1 büyümesi bile ülkelerin ekonomisine milyarlarca dolar etki ediyor.
Finansman arayanların, banka kredilerine, yüksek finansman maliyetlerine ya da borçlanmaya gerek kalmadan girişimcilerin kaynak bulmalarını sağlayan bu modelde yatırımcılar ise geleceğin girişimlerine 1 TL’den başlayan fiyatlarla bile ortak olabiliyor.
Anadolu’nun kadim geleneği imeceyi online platformda yeniden canlandırarak, Türkiye’de girişimcilik ekosistemini geliştirme ve sermayeyi tabana yayma amacıyla yola çıkan fonbulucu.com, yeni nesil finansman aracı Paya Dayalı Kitle Fonlamasının global arenada ülke ekonomilerine önemli katkıda bulunduğunu ve hızla büyüyen bir pazar olarak öne çıktığını kaydetti.
Mikro halka arz
Paya Dayalı Kitle Fonlaması, girişimcinin projesinin veya girişim şirketinin paylarının bir kısmını, finansman temin etmek amacıyla SPK tarafından lisanslanmış bir platform üzerinden satışa sunmaları anlamına geliyor. Satışa sunulan paylarla, yatırımcılardan kampanya süresi içerisinde para toplanması sağlanırken bu yeni nesil finansman aracı ile ihtiyaç duyulan fon sağlanmış oluyor. Bir mikro halka arz niteliğindeki sistem sayesinde yatırımcılar erken aşama girişimlere doğru zamanda ve güvenli bir şekilde yatırım yaparak daha yüksek getiri elde edebiliyorlar.
Banka kredisi, teminat ya da borçlanma yok!
Girişimlerini kurmak veya büyütmek için finansman arayan girişimcilerin, banka kredilerine, yüksek finansman maliyetlerine ya da borçlanmalarına gerek kalmadan girişimleri için kaynak bulabilecekleri bir model olan Paya Dayalı Kitle Fonlaması, girişimci ekosistemi için yepyeni bir finansman yaklaşımı sunuyor.
Girişimci ve yatırımcılar, KOBİ’ler, Ar-Ge yapmak isteyenler ve inovasyon geliştiricileri, tüm üreticiler, teknoloji girişimcileri ve sosyal girişimciler gibi çok geniş bir kitle Paya Dayalı Kitle Fonlamasının sunduğu avantajlardan yararlanarak kendilerine destekçi veya yatırımcı bulabiliyor.
1 TL’si olan da yatırımcı olabiliyor
Paya Dayalı Kitle Fonlama modelinden girişimciler kadar yatırımcılar da fayda sağlıyor. Kısıtlı sermayesi olan ev tipi yatırımcılar, gerçekleştirilen kampanyalarda hisse başına 1 TL bile ödeyerek geleceğin girişimlerinden pay sahibi olabiliyor. Yenilikçi girişimlere yatırım yaparak birikimlerini değerlendirme olanağı bulan yatırımcılar, diledikleri miktarda payı alarak kârlılıklarını artırabiliyor ve farklı girişimlerden aldıkları paylar ile de bir portföy oluşturarak riskleriniz azaltabiliyorlar.
Hedef Türkiye’den yepyeni Unicorn’lar çıkması
Paya Dayalı Kitle Fonlaması hayata geçtiği takdirde Türkiye girişim ekosistemi için yepyeni bir dönemin başlayacağına vurgu yapan fonbulucu.com Kurucusu ve Genel Müdürü Hakan Yıldız; Türk firmalarının yurt dışı pazarlarda rekabet edebilecek konuma ulaşmalarında Paya Dayalı Kitle Fonlamasının önemli bir rol oynayabileceğini ifade etti. “Dileğimiz Türkiye’den birçok Unicorn’un çıkması” diyen Yıldız, “Paya Dayalı Kitle Fonlaması ile her ölçekten yatırımcı inovatif girişimlerden pay alarak geleceğin Unicorn’larına yatırım yapabilir” dedi.
Bu yatırımlarla ülkemiz ekonomisinin güçleneceğine dikkat çeken Yıldız, sözlerine şöyle devam etti: “Global pazara baktığımızda 2019 yılında kitle fonlaması modelinin dünyada devasa bir hacme ulaştığını görüyoruz. Toplam fonlanan kampanyalar 2019 yılında 34 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşırken neredeyse bu tutarın yüzde 10’u girişimlerde hisse alımları şeklinde gerçekleşti. 2019 yılında fonlanan kampanyalardan 270 bin yeni iş ortaya çıktı. Tüm dünyada Kitle Fonlama hizmeti sunan 2 binden fazla platform var. Bunların yüzde 10’u ise ABD’de bulunuyor. Ülkemizde ise bu yöntem hala emekleme aşamasında. Şu an için bizim de içinde bulunduğumuz 6 adet ödül ve bağış temelli platform bulunuyor. Ancak Paya Dayalı Kitle Fonlaması ile dinamikler değişecektir. Ekonomiye katma değer sağlayan yepyeni girişimlerin doğmasına hep beraber çok yakın bir zamanda tanıklık edebiliriz. Biz de bu anlamda 2016 yılından bu yana sürdürdüğümüz çalışmalar neticesinde Sermaye Piyasası Kurulu’na lisans başvurumuzu yaptık. Gerekli izin verilir verilmez kampanyaları yayınlamaya başlayacağız”
Yeni nesil girişimcilik ve yeni nesil yatırımcılık olarak tarif edilen bu yeni sistemi önümüzdeki dönemde çok fazla konuşulacağa benziyor. Girişimciler ve sistemi bilen yatırımcılar ilk kampanyaları heyecanla bekliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
HUAWEI yeni yılı sürpriz indirim ve fırsatlarla karşılıyor
HUAWEI, Online Mağaza’sında yeni yıl kampanyası kapsamında büyük indirim fırsatları ve kampanyalar sunuyor.
En sevilen HUAWEI ürünlerinin sürpriz kampanyalar ile yer alacağı yeni yıl kampanyası kapsamında, bülten aboneliği gerçekleştiren kullanıcılar 300 TL indirim kuponu kazanacaklar. Kazandıkları kuponu kullanıp arkadaşları ile paylaşmaları halinde, kupon kodu ile harcanan miktara göre birçok hediye kazanma şansına sahip olacaklar.
Arkadaşlarıyla en yüksek harcamaya sahip olan birinci kişiye HUAWEI Mate Xs, ikinci kişiye HUAWEI MatePad Pro, üçüncü ve dördüncü kişilere HUAWEI Watch GT 2 Pro hediye edilecek.
Ayrıca beşinci ve onuncu kişiler arasındaki altı kişiye HUAWEI Watch Fit, 11 ve 20. Kişiler arasındaki on kişiye HUAWEI Band 4 Pro, 21 ve 50. Kişiler arasındaki 30 kişiye de HUAWEI Band 3e hediye edilecek.
HUAWEI’nin çok beğenilen dizüstü bilgisayarı MateBook D 14, kampanya süresince 6.299 TL fiyat ile tüketicilere sunuluyor. Tüketiciler MateBook D 14 satın alırken 1’er TL fazla vererek HUAWEI FreeLace kablosuz kulaklık veya HUAWEI CM510 mini hoparlör sahibi de olabiliyor.
HUAWEI MatePad 10.4 tabletler, 2.499 TL satış fiyatının yanında 6 ay vadesiz taksit fırsatı ve ücretsiz özel kılıfı ile HUAWEI Online Mağaza’da kullanıcıları bekliyor.
HUAWEI’nin en gelişmiş akıllı saati watch GT 2 Pro, 2.299 TL satış fiyatının yanında 6 ay vadesiz taksit fırsatı yanı sıra, sadece 1 TL’ye HUAWEI kablosuz tripod selfie stick ile satışa sunuluyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Türk Kahvesi Sohbetlerinin Yeni Konusu: Sağlık ve Pandemi
500 yılı aşan geçmişi, bize özgü gelenekleri ile Türk Kahvesi kültürümüzde önemli bir yere sahip. Bu önemli değeri yaşatmayı ve tanıtmayı kurulduğu ilk günden itibaren kendine misyon edinen Kahve Dünyası, 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü vesilesiyle geleneksel olarak yaptırdığı araştırmalara bu yıl bir yenisini daha ekliyor. Değişen yaşam alışkanlıkları doğrultusunda Türk Kahvesinin kültürümüzdeki yerini analiz ve takip etmek hedefiyle 1.200 kişinin katılımıyla bu yıl gerçekleştirilen araştırma, pandemi ile birlikte daha çok Türk kahvesi içmeye başladığımızı ortaya koyuyor. Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 92’si Türk Kahvesi tüketiyor. Türk Kahvesi ortalama 7 dakikada içilirken bu süre zarfında en çok Türkçe müzikler dinleniyor. Türk Kahvesi içerken yapılan sohbetlerin ana konusunu bu yıl sağlık ve pandemi oluşturuyor.
Asırlardır Türk kültüründe var olan Türk Kahvesi, sabahların daha canlı başlamasını sağlayan, sohbetleri neşelendiren, yorgunluğumuzu alan, kız isteme merasimlerinin ritüeli, buluşmalara en çok yakışan kültürel bir motif olarak karşımıza çıkıyor. Bir içecekten öte birleştirici gücü olduğu herkesçe kabul edilen Türk Kahvesi günümüzde dostluğun ve sohbet ortamlarının vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. UNESCO tarafından “İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası” olarak kabul edilen Türk Kahvesi için her yıl 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü olarak kutlanıyor. “Hepimizin Ortak Noktası” söylemiyle Türk Kahvesi ve diğer özgün lezzetlerini misafirlerinin beğenisine sunan Kahve Dünyası, çok değerli bir kültürel miras olan Türk Kahvesine sahip çıkmak amacıyla her yıl olduğu gibi bu yıl da 5 Aralık’a özel olarak bir araştırma gerçekleştirdi. Kahve Dünyası, her yıl düzenli olarak yapılan bu araştırmalarla tüketici alışkanlıklarını ve trendleri anlamak, analiz etmenin yanı sıra arşiv niteliğinde bir kayıt oluşturmayı da hedefliyor.
Türk Kahvesinin bu coğrafya için ayrı bir önemi olduğunu vurgulayan Kahve Dünyası Genel Müdürü Kaan Altınkılıç, “Bol köpüğü ve mis gibi kokusuyla Türk Kahvesi kültürümüzün vazgeçilmez bir parçası. Biz de Kahve Dünyası olarak bu mirasa sahip çıkıyor ve ürün gamımızı her geçen gün arttırsak da Türk Kahvesini daima odak noktamızda tutuyoruz. Türk Kahvesini, geleneksel sunumunu koruyarak yanında çikolata ve su ikramımızla servis ederek, Türk Kahvesi kültürünü sadece 5 Aralık’ta değil; her gün, her ikramda misafirlerimize hatırlatmaktan büyük gurur duyuyoruz. Ülkemizin önemli bir değeri olan Türk Kahvesine tutkuyla bağlı olan herkesin ve tüm kahve severlerin bu özel gününü kutluyoruz” dedi.
Türk Kahvesinin tüketimi ile ilgili çarpıcı sonuçlar
Bağımsız pazar araştırma şirketi İpsos tarafından yapılan, 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü kapsamında gerçekleştirilen araştırmada katılımcılara; Türk Kahvesi tüketim adedi, Türk Kahvesi tüketilirken sohbet edilen konular, dinlenilen müzikler, Türk Kahvesini en çok kiminle içmekten keyif aldıkları gibi sorular yöneltildi. Türkiye’nin farklı bölgelerinden 1.200 kişinin katıldığı araştırmada çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı.
Türk Kahvesi ortalama 7 dakikada içiliyor
Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 92’si Türk Kahvesi tüketiyor. Düzenli olarak Türk Kahvesi tüketenler ise her hafta ortalama 8 fincan Türk Kahvesi içiyor. Araştırmada öne çıkan bir diğer konu ise Türk Kahvesi tüketim süresi. Türk Kahvesi ortalama 7 dakikada içiliyor. Araştırmaya göre; bir kahve sever hayatı boyunca yaklaşık 3 bin saatini Türk Kahvesi içmeye ayırıyor. Türk Kahvesi en çok akşam saatlerinde ve orta şekerli olarak tüketiliyor.
Kadınlar Türk Kahvesini enerjik hissetmek, konsantrasyonu artırmak ve metabolizmayı hızlandırmak için tüketiyor
Türk Kahvesi tüketiminde cinsiyet ve yaş kırılımına bakıldığında; kadınlar erkeklere oranla ortalama olarak daha fazla Türk Kahvesi tüketiyor. Ayrıca, katılımcıların büyük çoğunluğu Türk Kahvesini lezzeti ve verdiği keyif için tüketiyor. Türk Kahvesini erkeklere göre daha fazla tüketen kadınların tercih nedenleri de çeşitlilik gösteriyor. Kadınlar Türk Kahvesini erkeklere kıyasla daha fazla sosyalleşmek, rahatlamak, enerjik hissetmek için ve metabolizmayı hızlandırdığı düşüncesiyle tüketiyor. Türk Kahvesi tüketiminin diğer bir sebebi ise konsantrasyonu artırmak.
Kadınların Türk Kahvesini genellikle evde ve arkadaş/komşu evinde içmeyi tercih ettikleri görülürken, erkeklerin ise genellikle iş yerinde içtiği ortaya çıktı. Araştırmaya göre 45-50 yaş grubundaki kişiler özellikle pandemi şartları nedeniyle daha çok evde Türk Kahvesi tüketirken; kafe gibi dış mekânlarda tüketimin ise 15-24 yaş grubunda daha fazla olduğu görüldü.
Kahve muhabbetlerinde konu artık sağlık ve pandemi
Pandemi döneminden önce Türk Kahvesi sohbetlerinde özellikle kadınlar için ev hayatı, eğitim, okul, dersler ve havadan sudan muhabbetler en popüler konular arasında iken erkekler arasında ise iş hayatı, para, siyaset ve spor gibi konular daha çok konuşuluyordu. Pandeminin hayatımıza girmesiyle birlikte ise Türk Kahvesi sohbetlerinin en önemli konusu sağlık ve pandemi oldu.
Türk Kahvesini en çok Ege ve Akdenizliler seviyor
Araştırma sonuçlarına göre Ege ve Akdeniz bölgelerindeki tüketiciler, günde 2-3 kez kahve içerek diğer bölgelere oranla daha fazla Türk Kahvesi tüketiyor. Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesindekiler ise Türk Kahvesini haftada ortalama 1 kez içiyor. Türk Kahvesinin yanında en çok tercih edilen lezzet ise çikolata oluyor.
Türkçe müzik ile iyi gidiyor
Katılımcılar Türk Kahvesi içerken daha çok Türkçe şarkılar dinlemeyi tercih ettiklerini belirtirken; erkekler nezdinde Türk sanat müziği ve halk müziği daha çok tercih ediliyor. Kadınlar ise Türk Kahvesinin keyfini Türkçe slow şarkılar ve Türkçe pop müziği eşliğinde çıkarıyor.
Tüketiciler, Türk Kahvesini beraber tükettikleri kişileri en çok sakin ve samimi olarak tanımlıyor. Kadınların Türk Kahvesini birlikte içmek istedikleri kişileri dışa dönük ve hoşsohbet olarak tanımlama oranı daha yüksek… Sıralama ise şu şekilde: Sakin ve samimi, neşeli ve hayattan keyif almasını bilen, güvenilir, dışa dönük ve hoşsohbet, geleneksel ve nostaljik. Ayrıca, kadınlar en çok arkadaşlarıyla, erkekler ise aileleriyle Türk Kahvesi içmeyi tercih ediyor.
Türk Kahvesinin En’leri
Araştırmada Türk Kahvesi ile ilgili ortaya çıkan “En’ler” ise şunlar oldu: Türk Kahvesini en çok seven yaş: 30 Türk Kahvesini en çok seven cinsiyet: Kadın En sevilen Türk Kahvesi türü: Orta şekerli En sevilen Türk Kahvesi eşlikçisi: Çikolata Türk Kahvesinin en sevildiği zaman: Akşam saatleri En çok kahve içtiğimiz kişiler: Kadınlar – en çok arkadaşlarıyla Erkekler – en çok aileleriyle.
Kahve Dünyası Hakkında
Yarım asırdır kahve – kakao ticareti yapan ve 30 yıla yaklaşan çikolata deneyimi bulunan Altınmarka Grubu’nun bir üyesi olan Kahve Dünyası, ilk mağazasını İstanbul’un Eminönü semtinde açtı. Misafirperverliği ve ikram kültürüyle kısa sürede sektörün öncü markalarından biri haline gelen Kahve Dünyası günümüz itibarıyla Türkiye’nin coğrafi penetrasyonu en yüksek kahve ve çikolata zinciridir. Yurt içinde 200’ü aşkın mağaza olmak üzere 500’e yakın satış noktası, yurt dışında ise 15 mağazası bulunan Kahve Dünyası, her gün 100 bini aşkın misafirine hizmet vermektedir. Tüm mağazalarının işletmesini üstlenerek kalitesini garanti altına alan Kahve Dünyası aynı zamanda, kahve, çikolata, dondurma, unlu mamul ve fit lezzetlerden oluşan bini aşkın lezzetinde, kendi üretimi olmayan hiçbir ürünü misafirlerine sunmayarak Türkiye’de bir benzeri olmayan kahve mağazacılığı anlayışı sergilemektedir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)