Milletvekili Sındır, “dere taşkın alanı ve fay zonuna asla konut yapmayın!”

Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığı’nın 2021 Yılı Bütçesi üzerine konuşan CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, İzmir depremi sonrasında konut yapımı için belirlenen rezerv alanın Bornova fay zonu üzerinde bulunduğunu ve 1995 yılında 58 vatandaşın sele kapılarak yaşamını yitirdiği bir dere havzasında konut yapılmasının yaşamsal riskler barındırdığını söyledi.
“KARARI YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİNİZ!”
Sel felaketlerinin yaşanabileceği alanlarda konutların yapılmasının büyük riskleri beraberinde getirdiğini söyleyen Sındır, “İzmir depremi sonrasında konut yapımı için belirlenen yer 375 hektar orman alanında kalan bir bölge. Burası Laka Deresi’nin 1.750 hektar olan su toplama havzasında kalan bir yer. 1995 yılındaki sel felaketi sonucu yitirilen 65 vatandaşımızın 58’i bu alan içerisinde yani bu dere havzası içerisinde oluşan sellere kapılarak yaşamını yitirdi. Sel sonrası da Orman İdaresince ağaçlandırma çalışmalarına başlandı. Burası bir orman ve bölgesel park alanı. Burası doğal sit alanı. Bu bölgenin 25.11.2020 tarihli Cumhurbaşkanı Kararıyla orman sınırları dışına çıkarılmasına karar verildi. ‘Devlet ormanları daraltılamaz’ diye Anayasal hüküm var. Bu alanın orman dışına çıkarılması kabul edilemez. Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nce yapılan açıklamada bu alanın MTA’nın Türkiye Diri Fay Haritasında Bornova fay zonu üzerinde olduğunu biliyor musunuz? Yapılaşmanın aynı zamanda Laka Deresi üzerinde, sel üreten bir havza kaynağının üzerinde yapılacağını biliyor musunuz? Bu kararı yeniden gözden geçiriniz. Dere taşkın alanı ve fay zonuna asla konut yapmayın. İnsan yaşamını riske atmayın” diyerek Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a uyarılarda bulundu.
“AVRUPA KONSEYİ TÜRKİYE’Yİ İZLEMEYE ALDI!”
Avrupa Konseyinin Mart ayında, Cumhurbaşkanına hakaret davaları nedeniyle Türkiye’yi izlemeye aldığını söyleyen Sındır, “Cumhurbaşkanına hakaretten Türk Ceza Kanunu’nun 299’uncu maddesi gereği birtakım hükümler veriliyor. Bugüne kadar 100 binden fazla soruşturma, 63 bin 41 kişiye de dava açılmış ve bu davalardan 9 bin 554 kişi mahkum olmuş.  Avrupa Konseyi geçtiğimiz Mart ayında Cumhurbaşkanına hakaret davaları nedeniyle Türkiye’yi izlemeye aldı. Avrupa Konseyi, bu durumun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu belirtilerek bu davalar nedeniyle Türkiye’yi nitelikli izlemeye aldığını belirtti. Burada dikkat edilmesi gereken husus siyasi konuların da hakaret kapsamı içerisinde yer alması ve değerlendirilmesi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarında dikkat çektiği husus şu; ‘kimsenin, diğer bütün insanlardan daha ayrıcalıklı şekilde korunamayacağı’. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı çok ciddi böyle bir konuya gereği için dikkatinizi çekmek isterim.” dedi.
“ASKERLERİMİZİN HAYATIYLA OYNANDIĞI SÖYLENİYOR!”
Savunma Sanayi Başkanlığı’nın CE Belgesi sahte olan taklit medikal ürün satın aldığına ilişkin iddiaları ve milli gemi projesiyle ilgili hak ediş ödemelerinde yapılan döviz kuru hatasını Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a sorarak sözlerine son veren Sındır, “bu medikal ürünün orijinalini üreten firma, Avrupa Komisyonu’na yazdığı mektubunda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullandığı ürün için ‘kanun dışı bir kopya’ ifadesini kullanmış. Savunma Sanayi Başkanlığı’nın orijinal olmayan bir medikal ürün aldığı ileri sürülerek; Ankara’da bir firmanın, ağır yaralanmalarda kan kaybını önleyen, patentli olan abdominal turnikenin sahtesini ürettiği, Başkanlığın satın aldığı 1.175 adet sahte turnikenin de TSK’nin envanterine girdiği iddia ediliyor. Bu konuda Ankara Milletvekilimiz Sn. Murat Emir’in de soru önergesi var. Nerede üretildiği belli olmayan, testleri yapılmamış sağlık ürünleriyle askerimizin hayatıyla oynandığı söyleniyor. Bu konuya lütfen açıklık getiriniz. Yine, Savunma Sanayi Destekleme Fon’una ilişkin 2019 yılı denetim raporunda, milli gemi projesiyle ilgili dikkat çeken tespitlere yer verilmiş. İlk ihalenin iptalinden sonra bu proje kapsamında yaptırılan 3’üncü ve 4’üncü gemilerle ilgili yükleniciye yapılan hak ediş ödemelerine esas oluşturan faturalarda döviz kurunun hesaplandığı tarihin hatalı alındığı bildirilmiş. Hak ediş ödemelerinde fatura büyük harfle yazıldığında yüklenici faturasının, küçük harfle yazıldığında ise alt yüklenici faturasının anlaşılması gerektiği yönünde yorum yapmış. Hiçbir kanunda, metinde böyle bir şey yok. Böyle bir yasal dayanak da olamaz. Yasal olmayan ve trajikomik bir dayanakla savunma yapılması kabul edilemez” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Lider VakıfBank’tan Galatasaray’a set yok

VakıfBank Kadın Voleybol Takımı, 2020-2021  Misli.com Sultanlar Ligi’nin 19’uncu haftasında deplasmanda Galatasaray HDI Sigorta’yı 23-25, 23-25 ve 11-25’lik setlerle 3-0 mağlup ederek, ligdeki liderliğini sürdürdü. Sarı-siyahlılar, Sultanlar Ligi’nin 20’nci haftasında 2 Aralık Çarşamba günü deplasmanda Sarıyer Belediyesi’yle karşılaşacak.
Üç FIVB Kulüpler Dünya Şampiyonası ve dört CEV Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuyla ‘Türkiye’nin uluslararası alanda en çok kupa kazanan takımı’ olan VakıfBank Kadın Voleybol Takımı, 2020-2021  Misli.com Sultanlar Ligi’nin 19’uncu haftasında deplasmanda Galatasaray HDI Sigorta’yı 23-25, 23-25 ve 11-25’lik setlerle 3-0 mağlup ederek, ligdeki liderliğini sürdürdü. TVF Burhan Felek Vestel Voleybol Salonu’ndaki karşılaşmaya 3-0’lık seriyle başlayan sarı-siyahlılar, bloktaki üstünlüğüyle teknik molaya 12-8 önde girdiği ilk seti 25-23 aldı.
VakıfBank, ilk sette olduğu gibi 3-0’lık seriyle başladığı ikinci setin teknik molasına 12-11 önde girdi. Mola dönüşü 14-12 geriye düşen sarı-siyahlılar, setin devamında 19-16 öne geçmesine rağmen setin sonunda skor 22-22’ye geldi. Aldığı molanın ardından 24-22 öne geçen VakıfBank, ikinci seti 25-23 alarak karşılaşmada durumu 2-0’a getirdi. Galatasaray’ın üçüncü sette maça dönüşüne izin vermeyen sarı-siyahlılar, seti 25-11 maçı da 3-0 kazandı. Ligde iki maç (Sarıyer Belediyesi, İlbank) eksiği olan VakıfBank, Sultanlar Ligi’nin 20’nci haftasında 2 Aralık Çarşamba günü deplasmanda Sarıyer Belediyesi’yle karşılaşacak.
MAÇIN İSTATİSTİĞİ
GALATASARAY-VAKIFBANK: 0-3
SALON: TVF Burhan Felek Vestel Voleybol Salonu
HAKEMLER: Erdal Akıncı, Akif Altın
GALATASARAY: İlkin 10, Selin 5, Çağla 3, Kosheleva 10, Ergül 5, Ryhkliuk 9, Gizem (L), Beren 1, Elifsu, Nilay
VAKIFBANK: Maja 2, Meliha 4, Zehra 9, Haak 22, Michelle 12, Kübra 9, Ayça (L), Gabi 1, Cansu, Gözde
SETLER: 23-25, 23-25, 11-25
SÜRE: 82 dakika (28′, 32′, 22′)
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Mohamed Salahyeteneği ile büyülüyor

Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek şirketlerinden PepsiCo’nun içecek grubu markalarından Pepsi, yıllardır futbolun kahramanlarını şaşırtıcı ve beklenmedik şekillerde göstererek futbol hayranlarını eğlendiriyor.
Futbol tutkusuna yıllardır büyük değer veren Pepsi’nin yeni rekam filminde rekorlar kıran forvet “Mısırlı Kral” Mohamed Salah, yeteneği ile herkesi büyülüyor. Eğlenceli reklam filmleriyle tanıdığımız Pepsi, reklam filminde yine spor ve içecek severleri bir araya getiriyor.
Pepsi’nin bu yeni yaratıcı reklamında Mohamed Salah’ı, Pepsi kutusunun üzerinde duran futbol topuna kutu Pepsi’yi yerleştirirken izliyoruz. Dünyanın en iyi futbolcularından birinin rol aldığı reklam filmi, 2021’de UEFA Şampiyonlar Ligi Final heyecanının Pepsi ile İstanbul’da yaşanacağının müjdesini veriyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Kayıp Şair’den “Dönem” klibi

Son yıllarda televizyon ekranlarında izleme rekorları kıran Dönem dizilerinin yeni rakibi dönem klipleri olacak gibi gözüküyor.
Birçok ünlü isim ile düet yapan Kayıp Şair Aranjörlüğünü Mustafa Arapoğlu’nun üstlendiği “Sen” (Artık gelmesen de olur) isimli şiirine, bu kez de İki Gözüm Ahmet filmi başrol oyuncusu ve yorumcu Özgür Tüzer ile düet yaptı.
İlk kez bir şiire Dönem Klibi çekilmesine karar veren Kayıp Şair Şöyle konuştu “Ekibim ile içimize sinen çok güzel bir iş çıkarttık, Bu işi sıradan bir klip ile taçlandıramazdık o yüzden Genç ve başarılı Yönetmenim İbrahim Bülbül ile uzun süre üstünde çalıştık ve Dönem klibi çekmeye karar verdik”.
Özgür Tüzer hem yorumculuğu hem de oyunculuğu ile klipte yer aldı, Isparta’da kalabalık bir ekiple çekimleri gerçekleşen klipte, kahramanlara hayat veren iki oyuncu, Diriliş Ertuğrul dizisinde Ertuğrul Beyin en iyi okçusu “Saru Alp”i canlandıran Yücel Tok, Bir diğeri ise Büyük Selçuklu dizisinde rol alan genç yeteneklerinden Elif Doğan oldu…
Özel radyoların kurulmasıyla birlikte radyoculuk kariyerinde Kayıp Şair olarak ünlenen sanatçı şu ana kadar gerçekleştirdiği çalışmalarında yalnızca sesi ile yer alırken bazı kliplerinde siluet ile yer alıyor, bu yüzden hayranları tarafından merak edilen Şair bu çalışmada da geleneği bozmadı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

WorldFood Istanbul’da Sahne Yerli Girişimlerin: Ürünleri Korumak İçin Pestisitlere İhtiyacımız Kalmayacak!

Birbirinden farklı konu ve konuklarıyla gıda sektörünün geleceğini belirleyen Uluslararası Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı – WorldFood Istanbul, dördüncü ve son günündeki son panelde gıda sektörüne yön veren yerli girişimcileri ağırladı. Fuarı uzaktan takip etmek isteyen ziyaretçiler de paneller ve etkinlikleri, Youtube platformundan izledi.
Uluslararası Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı – WorldFood Istanbul’un son gününde sektörün girişimcileri; Nanomik Kurucu Ortak & CEO Buse Berber Örçen, HyggeFoods Company Kurucu & CEO Emine Yılmaz, The Snack Haus Kurucusu Hazel Topçu ve Vahaa Kurucu Ortak & CBDO Nehir Gülşen Boyacıoğlu sunumlarıyla yeni nesil çözümlerini katılımcılar ile paylaştı.
Pestisitler Yerine Doğal Koruyucu
İlk olarak sahne alan Nanomik Kurucu Ortak & CEO Buse Berber Örçen, mikroorganizmaların etkileşimi sonucu ortaya çıkan küflenme nedeniyle, meyve ve sebzelerin yüzde 25’inin israf olduğunu paylaşırken, “Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya geneli için bu rakam 465 milyar ton sebze ve meyveye denk düşüyor. Ürün kaybını önlemek içinse pestisit kullanılıyor. Ancak, pestisitler hem insan sağlığına zararlı hem de doğada parçalanmıyor. Ayrıca, tüm dünyada her yıl 30 milyon çiftçi ve ailesinin zehirlenmesine neden oluyor” dedi.
Nanomik olarak burada devreye girdiklerini, bitkilerin küflenmesini önleyen molekülleri, laboratuvar ortamında kimyasallar kadar güçlü hale getirdiklerini belirten Örçen, “Çift katlı bir kapsama sistemine hapsettiğimiz moleküller, gerekli veya acil durumlarda devreye girerek, herhangi bir kimyasal kullanımına gerek kalmaksızın, doğal yollardan sebze ya da meyvelerin küflenmesini önlüyor” dedi. Üzüm bağlarında gerçekleştirdikleri çalışmalarda yüzde 91 oranında başarı sağladıklarının altını çizdi. Örçen, kimyasal koruyucular ile aynı önleme oranı elde ettikleri çalışmalarının yanı sıra, sebze ve meyvelerin pestisitlerden arınması için evde kullanılmak üzere de bir ürün geliştirdiklerini paylaştı.
Sürdürülebilir Bir Dünya İçin Bitkisel Proteinler
Ardından söz alan HyggeFoods Company Kurucu & CEO Emine Yılmaz ise sürdürülebilir bir ekosisteme katkı sunmak adına, bitkisel proteinlerin gerekliliğini ve önemine dikkat çekti. Tüm dünyada protein pazarının 52 milyar dolarlık bir hacmi olduğunu, bitkisel protein pazarının ise Pazar hacminin şu an için 19 milyar dolara ulaştığını belirten Yılmaz, “Bitkisel proteinlerin tüm temel aminoasitleri içermesinin yanı sıra daha küçük alanlarda daha az su tüketimi ile üretimi, sürdürülebilirliğe de katkı sunuyor” dedi.
Yerli Kurutma Teknolojisi ile Yeni Nesil Atıştırmalıklar
Gelişmiş kurutma teknolojileri ile kuruttukları ürünleri, herhangi bir katkı maddesi olmadan uzun raf ömrüyle pazar sunduklarını paylaşan The Snack Haus Kurucusu Hazel Topçu, “Besin değerleri ürünlerin taze halleriyle aynı kalıyor, sadece kurutma işlemi nedeniyle boyutları küçülüyor. Yeni nesil sağlıklı atıştırmalıklar ürettiğimiz faaliyet alanımızda sıfır atık politikası uyguluyoruz. Makine üretimiyle çıktığımız bu yolda geldiğimiz noktada, sıfır atık politikamızda başarı oranımız yüzde 70’e ulaştı. Örnek vermek gerekirse, zeytinin çekirdeğinden filament üreterek makinalarımızda kullanmaya başladık” dedi.
Dikey Tarım ile Evinde, Yemek İstediğin Kadar Yetiştir
Son olarak söz alan Vahaa Kurucu Ortak & CBDO Nehir Gülşen Boyacıoğlu ise dünyada uzun süredir gündemde olan dikey tarım faaliyetlerinin önemi dikkat çekti.
Kendi problemlerine çözüm bulmak amacıyla yol çıkarak –yani, şehirde yaşayan insanların taze ve sağlıklı gıdaya erişimlerinin zorluğu gibi konularda ilk adımlarını attıklarını söyleyen Boyacıoğlu, “Ürünlerin tarladan sofraya ulaşana kadar kat ettikleri yol 2 bin 500 km. Bu sırada da bildiğiniz gibi yüzde 40’ı maalesef israf oluyor. Yanı sıra 30 yıl sonra tüm dünya nüfusunun yüzde 70’inin şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor. Yani, bugün yaşadığımız taze ve sağlıklı ürüne ulaşma talebi daha da artacak” sözleriyle küresel trendlerin potansiyellerine dikkat çekti.
Kovid-19 sonrası bireylerin organik beslenme ve yediklerine dikkat etme konusunun daha da önem kazandığını hatırlatan Boyacıoğlu, “Vahaa olarak vizyonumuzu şehirleri griden yeşile çevirmek olarak tanımlıyoruz. Çünkü şehirde yaşayan insanların yaşam alanlarında kendi ürünlerini, kendi kendilerine yetiştirmeleri mümkün olduğunu biliyoruz. Bunun için de akıllı bahçeler ile dikey tarım ekosistemi kuruyoruz. Ekosistem diyorum, çünkü sadece makine tedarik etmiyoruz, ürünün sofraya gelene kadarki sürecinde müşterilerimize destek sunuyoruz” diyerek, geliştirdikleri mobil uygulama ile bu hizmeti sunduklarını, faaliyetlerinde nesnelerin internetini de kullandıklarını paylaştı. Boyacıoğlu, bireylerin tüketebileceği kadar yetiştirmelerine imkan veren girişimleri sayesinde yüzde 70 daha az su tüketimi ile 0 atık ve 0 kimyasal çıktıları ile sürdürülebilir bir sisteme destek sunduklarının da altını çizdi.
Hyve Group Hakkında
Hyve Group, 14 ülkede 17 global ofisi ve 1.000’in üzerinde deneyimli personeliyle dünya genelinde 120’yi aşkın etkinlik düzenleyen uluslararası bir fuar şirketidir. Hyve Group, amacı dünyanın her köşesinden gelen müşterilerin olağanüstü anlar paylaştığı ve sektör inovasyonunu şekillendirdiği kaçırılmayacak etkinlikler düzenlemek olan yeni nesil bir fuar şirketidir. Hyve Group plc, Dönüşüm ve Büyüme (TAG) programının ardından Eylül 2019’da ITE Group plc’nin yeni ismi olarak duyuruldu. Vizyonumuz, dünyanın en önde gelen içerik odaklı ve mutlaka gidilmesi gereken etkinlik portföyünü oluşturarak müşterilerimize muazzam bir deneyim ve yatırım getirisi sağlamaktır. Türkiye’de ise Hyve Group gücünü bölgedeki küresel ağdan alarak inşaat (Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul), turizm (EMITT), kozmetik (BeautyEurasia), gıda (WorldFood İstanbul), raylı sistemler ve lojistik (Eurasia Rail) sektörlerinde Türkiye’nin öncü fuarlarını düzenlemektedir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

​Türk Nükleer Mühendis Kızların Büyük Başarısı

Rus üniversitelerinde nükleer fizik eğitimi alan ve aralarında 6 Türk kız öğrencinin de bulunduğu 11 yüksek lisans öğrencisi ‘Maria Sklodowska-Curie’ bursu kazandı. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) tarafından verilen bursun kazananları, 20 Kasım 2020 tarihinde Avusturya’nın başkenti Viyana’da açıklandı.
Burs kazanan 6 Türk öğrenci arasında, Peter The Great St. Petersburg Politeknik Üniversitesi, Isı Enerjisi Mühendisliği ve Isı Mühendisliği bölümünde eğitim alan Seida Merve Değirmenci, Ayşe Gök, Yağmur Küçük, Ahsen Özdemir ve Zeynab Nur Şahin yer aldı. Aynı üniversitenin Nükleer Santraller: Tasarım, İşletme ve Mühendislik bölümünde okuyan Nurberk Sungur da bu önemli bursu kazanan isimlerden biri oldu.
Türk öğrencilerin yanı sıra Rusya Federasyonu’ndan Tomsk Politeknik Üniversitesi Nükleer Fizik ve Teknoloji Bölümü öğrencisi Ekaterina Shcheglova, Nijerya’dan gelerek Ulusal Nükleer Araştırmalar Üniversitesi MEPhI Nükleer Fizik ve Teknoloji bölümü öğrencisi olan Ifeoma Uvom, Kazakistan’dan gelerek Tomsk Politeknik Üniversitesi Nükleer Fizik ve Teknolojiler bölümü öğrencisi olan Kamila Khuzhazhinova, Moğolistan’dan gelerek MEPhI Nükleer Fizik ve Teknoloji bölümü öğrencisi olan Davaasuren Byambatsogt ile Gana’dan gelerek Tomsk Politeknik Üniversitesi Nükleer Fizik ve Teknoloji, Nükleer Tıp bölümünde eğitim alan Easter Kouachie de, ‘Maria Sklodowska-Curie’ bursu almaya hak kazandı.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom’un İnsan Kaynakları Departmanı Eğitim Kalitesinin Arttırılması, Uluslararası İşbirliği ve Proje Yönetimi Tasarım Şubesi Direktörü Valery Karesin, şöyle konuştu:
“Rus üniversitelerinde nükleer fizik bölümünde okuyan Rus ve yabancı öğrencilere ‘Maria Sklodovskaya-Curie’ bursu verilmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Bu, nükleer endüstrideki eğitimi ve cinsiyet dengesini desteklemeyi amaçlayan IAEA’nın çok doğru bir zamanda yaptığı bir girişimdir. Burs alan kız öğrenciler, hem Rusya’da hem de ötesinde nükleer enerjinin geleceğini şekillendirmeye yardımcı olacaklar. Rosatom, sosyal sorumluluk sahibi bir şirket olarak bu tür adımları destekliyor.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Efsane Cuma’da Siber Saldırılar 3 Kat Arttı

E-ticaretin en yoğun olduğu gün olan ‘Efsane Cuma’da siber saldırılar normal günlerin 3 katına çıktı. Güvenli online alışveriş deneyimi için ödeme ekosistemindeki tüm aktörlerin dikkat etmesi gerektiğini söyleyen PCI Checklist Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Kıvanç Harputlu, bankaların ve ödeme sistemcilerinin, globalde her yıl yüzde 23 oranında artan üye işyeri risklerini yüzde 35 oranında düşürdüklerini söyledi.
Pandemi döneminde artan online alışveriş, e-ticaret sitelerinin geleneksel kasım ayı kampanyalarıyla yeni rekora koşarken, siber güvenlik risklerini de beraberinde getirdi. Pandeminin başladığı mart ayından bu yana artarak devam eden siber saldırılar, e-ticaretin en yoğun olduğu gün olan ‘Efsane Cuma’da normal günlerin 3 katına çıkarak adeta zirveye ulaştı. E-ticaret siteleri için siber güvenlik alanında faaliyet gösteren FinTech girişimi PCI Checklist Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Kıvanç Harputlu, araştırmaların, online alışverişte siber risk artışının önümüzdeki dönemde de devam edeceğini gösterdiğinin altını çizerek, güvenli online alışveriş deneyimi için ödeme ekosistemindeki tüm aktörlerin dikkat etmesi gerektiğini söyledi.
SALDIRILARIN YÜZDE 99’U KULLANICILARIN FİNANSAL VERİSİNE ULAŞMA AMAÇLI
Statista verilerine göre, Türkiye e-ticaret pazarında 2020-2024  yılları arasında her yıl yüzde 20 büyüme öngörüldüğünü ifade eden PCI Checklist Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Kıvanç Harputlu, “Bu, dünyada Türkiye’yi en hızlı büyüyen ülke konumuna getiriyor. E-ticaret büyümesinde dünya ortalaması ise yüzde 8 oranında” dedi. Saldırganların finans ve sigortacılık sektörüne yönelik yaptığı saldırılarda finansal veriye ulaşma motivasyonunun yüzde 91 olduğunu söyleyen Harputlu şöyle devam etti: “Bu oranın e-ticarette yüzde 99 olması, kötü niyetli kişilerin kart verisine ulaşma amaçlı yaptığı saldırılarda e-ticaret sektörünü açıkça hedef aldığını gösteriyor. Ayrıca yapılan bu saldırıların yüzde 75’i (Kaynak: Verizon DBIR) de şirket dışındaki kişiler tarafından gerçekleştiriliyor”.
‘BANKALARIN MÜŞTERİSİ OLAN ÜYE İŞYERİ RİSKLERİNİ YÜZDE 35 DÜŞÜRÜYORUZ’
E-ticarete yönelik yapılan saldırıların, e-ticaret siteleri kadar banka ve ödeme sistemcilerine de ciddi zararlar verdiğinin altını çizen Kıvanç Harputlu, bu kapsamda PCI Checklist müşterisi olan bankaların ve ödeme sistemcilerinin, globalde her yıl yüzde 23 oranında artan üye işyeri risklerini yüzde 35 oranında düşürdüklerini söyledi. Harputlu, “Şu an Türkiye’de 6 bin üye işyerinin denetimini sağlayan ve gün geçtikçe müşteri sayısı artan PCI Checklist olarak amacımız 2022 ile birlikte Türkiye’nin e-ticaret güvenliğinde örnek ülke olmasını sağlamak” diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

HIV’de Tedavi Mümkün, Zor Olan Hastaya Ulaşmak

1 Aralık Dünya HIV/AIDS Günü kapsamında uzmanlar bir araya gelerek erken tanının önemine dikkat çekti. Test yapılmadan HIV ile yaşayan bireylere ulaşmanın olanaksızlığı vurgulanan toplantıda, sosyal baskı, önyargılar ve ayrımcılığın bu süreci olumsuz etkilediğinin de altı çizildi.
1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında GSK Türkiye’nin desteği ile gerçekleştirilen basın buluşmasında uzmanlar HIV (Human Immunodeficiency Virus – İnsan Bağışıklığı Yetmezlik Virüsü) ve AIDS (Acquired Immunodeficiency Syndrom – İnsan Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) ile ilgili güncel bilgiler paylaştı.
Toplantıda, Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal, Marmara Üniversitesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Korten, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Fehmi Tabak, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilara İnan, Ege Üniversitesi HIV/AIDS Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Deniz Gökengin HIV hakkında güncel bilgileri paylaşmak üzere bir araya geldi.
Toplantıda, UNAIDS güncel 95-95-95 hedefleri ve Türkiye’deki son durumla ilgili bilgiler veren Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal, 1980’lerin başında başlayan bu hastalık dünyada bu zamana kadar 75 milyondan fazla kişide görülmüş durumda. Epideminin başından beri 32,7 milyon kişi hayatını kaybetti. 38 milyon civarında kişi de bu hastalıkla hayatını sürdürüyor. Ancak bu hastalıkla ilgili çok önemli adımlar da atıldı. Dünya Sağlık Örgütü liderliğinde hedefler belirlendi. Önceleri 90-90-90 hedefleri belirlenmişti, yani hedef toplumdaki HIV pozitif kişilerin yüzde 90’ına tedavi vermek ve yine tedavi verilen hastaların yüzde 90’ında tedavinin başarılı olmasıydı. Elimizdeki ilaçlarla viral hücre yükünü/sayısını sıfıra indirdiğimiz hastaların yaşam sürelerindeki olası kısalmayı da engellemiş durumdayız. Böylece, ilaçların kalitesi, hastalık farkındalığı ve tanı için yapılan test sayıları arttıkça 90-90-90 hedefi 95-95-95’e çıktı. Türkiye de bu hedeflere erişebilmek için bütün gücüyle çalışmalarını sürdürüyor.” dedi.
HIV/AIDS’in tanımı ve bu hastalığın toplum sağlığı açısından neden ciddiye alınması gerektiğine yönelik bilgiler veren Marmara Üniversitesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Korten, “HIV vücutta birçok hücreyi enfekte ediyor ama en önemlisi bağışıklık sistemimizin bileşeni olan yardımcı T hücrelerini enfekte edip azalmalarına yol açıyor. Bir kişi HIV virüsünü aldığı zaman biz ona HIV ile enfekte kişi diyoruz. Ama AIDS dediğimiz zaman hastalığın daha ileri seviyesini kastediyoruz. Bu da HIV virüsü ile enfekte olan kişilerde bazı fırsatçı enfeksiyonların ya da kanserlerin ortaya çıkması demek. 2019’un sonu itibarıyla dünyada 38 milyon kişi HIV ile birlikte yaşıyor. Yine geçen yıl itibarıyla dünya genelinde 1,7 milyon yeni HIV enfekte birey var. Bunların 1,5 milyonu erişkin,150 bin kadarı da çocuk. HIV enfeksiyonunun en tepe düzeyine 2004 yılında vardığını, insanların daha fazla ilaca ulaşmasıyla birlikte ise azalışa geçtiğini görüyoruz. Geçen yıl 690 bin kişinin AIDS’ten yaşamını yitirdiğini bilmekteyiz. Ülkemizde ise 2019 sonu rakamlarına göre, 26.164 HIV tanısı alan hasta var. 2020’de ise eklenen yeni hasta sayısının 4 bin civarında olması bekleniyor.” diye konuştu.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Fehmi Tabak, HIV/AIDS geçen yüzyıldan başlayarak bu yüzyıla kadar devam eden bir salgın hastalık diyebiliriz. Aslında tanısı çok kolay bir hastalık. Virüse karşı olan bir antikor bulaşmadan sonra 10-15 gün içerisinde pozitif oluyor. Hastalığın tedavisinde başarılı sonuçlar alıyoruz. Zor olan hastaya ulaşmak, bunun için de son yıllarda önemli adımlar atıldı. Ülkemizde HIV, evlilik öncesi, ameliyat öncesi ve kan bağışı öncesi alınan testlerle tespit edilebiliyor. Bunun yanı sıra, bulaşma açısından riskli bir durum varsa kişi kendi isteğiyle de test yaptırabiliyor. Hiçbir ücret talep edilmeden ve kişilerin kimlik bilgisi istenmeden, verilen bir kodla test sürecinizi takip edebileceğiniz anonim test merkezleri mevcut. Şişli (İstanbul), Beşiktaş (İstanbul), Çankaya (Ankara), Konak (İzmir), ve Nilüfer (Bursa) ilk kurulan anonim test merkezleri. Bu merkezlerde test yaptırıp aynı gün sonuç almak mümkün.” dedi.
HIV’de erken test ve tanının hayati bir yere sahip olduğunu vurgulayan, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilara İnan ise; “HIV virüsünün keşfinden itibaren yani 1985 yılından bu yana tedavisi olan bir hastalık. Hastalığa yönelik günümüzde de çok etkin ilaçlar geliştirildi. Bu etkili ilaçlarla birlikte virüsün çoğalmasını da çok etkin bir şekilde baskılayabiliyor, bağışıklık sisteminin onarılmasını ve korunmasını sağlayabiliyoruz. Böylelikle HIV ile ilişkili sağ kalım süresini de uzatmış oluyoruz. HIV artık ölümcül değil kronik bir hastalık. Ülkemizde de tedaviye erişim dünyaya kıyasla çok iyi durumda. Türkiye’de tanı konmuş hastalıklarda tedaviyi rahatlıkla planlayabiliyoruz. Dünya genelinde kullanılan pek çok ilaç ülkemizde de ruhsatlı bir şekilde bulunuyor. İlaçlara erişimde de hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz. Dolayısıyla tanı konanlarda tedaviye başlama oranımız yüzde 95-100 seviyelerinde olabiliyor. Burada önemli olan tanı konması. Tanı konduktan sonra doğru tedavi ile, HIV pozitif bireylerde beklenen yaşam ömrü, HIV ile enfekte olmayan kişilerle aynı olabiliyor.” diye konuştu.
HIV tanı ve tedavisinde yaşanan en önemli diğer sorunun ise ayrımcılık olduğunun altını çizen, Ege Üniversitesi HIV/AIDS Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Deniz Gökengin, HIV enfeksiyonu, tıbbi olduğu kadar sosyal açıdan da hem HIV ile yaşayan bireyin kendisi, hem de bu bireyin çevresindeki kişiler açısından önem taşıyan bir durum. Enfeksiyon tanımlandığı 80’li yıllarda eşcinsel erkeklerde ortaya çıkan ölümcül bir hastalık olarak biliniyordu. Uzun yıllar boyunca HIV’den korunma önlemlerinin hastalık ve ölüm etrafında şekillenmesi, toplum tarafından bu enfeksiyonun korkulacak bir durum ve toplumsal ahlak kurallarına aykırı davranışlarda bulunan bireylere ait bir hastalık olarak algılanmasına sebep oldu. 90’lı yıllarla birlikte yeni ilaçlar kullanıma girdi ve HIV enfeksiyonu kontrol altına alınabilir bir hastalık haline geldi. HIV ile yaşayan bireyler daha uzun ve kaliteli yaşamaya başladılar. Bu da damgalamayı ortadan kaldıracağı noktasında bir beklenti doğurdu. Ancak ne yazık ki damgalama ve ayrımcılık bir miktar azalmış olmakla birlikte yaşamın her alanında devam ediyor. Damgalama sorunu önemli çünkü hem hastalığın önlenmesi hem de tedavi hizmetlerine erişimin önünde önemli bir engel oluşturuyor. Bununla birlikte sadece eşcinsel erkeklerde ortaya çıktığına yönelik yanlış algı, ailesel, sosyal ve ekonomik zararlara yol açması nedeniyle kalıcı ve yıkıcı bir sorun olarak da kabul ediliyor. 2011 yılında Türkiye’de HIV ile yaşayan bireylerde yaptırdığımız bir anket sonucuna göre, bireylerin yüzde 21’inin damgalanmış olduğunu ortaya koydu. En sık damgalanma nedenleri ise, birey hakkında dedikodu yapılması ve sözle incitilmesiydi. Damgalama nedenlerinin başında ise, toplumun HIV ile yaşayan bireyden hastalık bulaşabileceği korkusu yer alıyor.” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Sir David Attenborough ile A Perfect Planet’in merak edilen fragmanı yayınlandı

Sir David Attenborough’nun kendine özgü sesi ve ödüllü besteci Ilan Eshkeri’nin orijinal bestesi, BBC One’un yeni doğa tarihi dizisi A Perfect Planet’in nefes kesen manzaralarına karşı dört dakikalık ön bölümünde bir araya geliyor. Bu yepyeni seri, dünyadaki yaşamı destekleyen, yönlendiren ve mümkün kılan büyük doğa güçlerini keşfediyor.
Önümüzdeki yıl Türkiye dahil tüm dünyada prömiyeri yapılacak olan serinin tanıtım videosu, 23 Kasım Pazartesi günü saat 17:00’da TV’de, sosyal ve dijital platformlarda küresel olarak yayınlandı.
Beş bölümlük dizi, Hint Muson’unun ıslattığı topraklardan ateşli Hawaii yanardağlarının yamaçlarına, Bahamalar’ın gelgit adalarından Ellesmere Adası’nın donmuş atıklarına kadar hayranlık uyandıran manzaralar sunuyor. Yapımı dört yıl süren seri, altı kıtada 31 ülkede çekildi.
İlk dört bölüm yanardağların, güneş ışığının, havanın ve okyanusların gücünü keşfediyor. Dizinin son bölümü, dünyanın en yeni doğa gücünün dramatik etkisine bakerken, insanlar ve gezegenimizin mükemmel dengesini yeniden sağlamak için neler yapılabileceğimize dair yanıt arıyor.
Ön bölüm hakkında yorum yapan Sir David Attenborough, “Bu yıl insanlar belki de her zamankinden daha fazla, doğal dünyada rahatlık ve teselli buluyor. Seyahat edemeyecek olsak da, bu inanılmaz görüntüde harika ve çeşitli gezegenimizin tadını çıkarmak için birkaç dakikamızı ayırabiliriz.”
Dizinin yapımcısı Huw Cordey, İngiltere’nin bu yılın başlarında karantinanın başlamasıyla birlikte ekibinin serinin post prodüksiyonlarını yeniden düşünmek zorunda kaldıklarını belirterek şunları söyledi: “Sir David, seslendirme için yeni yollar benimsedi ve dizinin müzikleri yaylı orkestrayı bir araya getirip onları canlı olarak kaydedebileceğimiz birkaç yerden biri olan İzlanda’da tamamlandı. Covid kısıtlamaları bando ve nefesli çalgılarla aynı yöntemi yapmamıza engel olduğu için, müzisyenlerin her biri kayıtlarını kendi oturma odalarında tamamlamak zorunda kaldı..”
Ödüllü besteci Ilan Eshkeri, daha önce BBC’nin diğer doğa tarihi simgeleri için besteler yapmış olan Hans Zimmer ve Steven Price’ın saflarına katılarak A Perfect Planet’in müziğine hayat verdi. Eshkeri’nin çalışmaları arasında Annie Lennox, David Gilmour, Sinead O’Connor ve KT Tunstall ile işbirlikleri yer alıyor.
Eshkeri projeyle ilgili olarak “A Perfect Planet için müzik yapmak son derece tatmin edici bir deneyim oldu. Parçası olduğumuz olağanüstü dünyayı kutlayan diziyaşamı destekleyen sistemlerin hassas dengesini ve gelecekteki istikrarını sağlamak için ne yapmamız gerektiğini de gösteriyor. Bu benim için çok önemli ve ilgilenmemiz gereken bir sorumluluğumuz olduğuna inandığım bir mesaj; sadece gelecek nesli eğitmekle kalmayıp aynı zamanda onlara ilham verecek şekilde… Bu, müziğe yaklaşımımı etkiledi ve beni alışılmadık bir yola soktu. Karantina sırasında bir orkestrayı kaydetmeye çalışmanın eşi görülmemiş lojistik sorunları yüzünden, ‘A Perfect Planet’ için müzik bestelemek de son derece zordu, BBC ve Silverback’te beni destekleyen ve onlara attığım fikirleri destekleyen herkese minnettarım. Müziğimin değişime ilham vermede rol oynamasını umuyorum.”
A Perfect Planet, BBC One ve Discovery için Silverback Films tarafından üretildi ve Tencent Penguin Pictures, ZDF German Television, China Media Group CCTV9, France Télévisions ve The Open University ile ortak yapımcılığını üstlendi. BBC İçerik Yöneticisi Charlotte Moore ve BBC Komisyon, Bilim ve Doğa Tarihi Başkanı Jack Bootle tarafından yaptırılmıştır.
A Perfect Planet önümüzdeki yıl BBC Earth kanalında Türkiye’deki izleyecileri ile buluşacak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Sisal Şans’tan açıklama

Sisal Şans özel bir açıklama yayınladı. Açıklamada; ”
Bilindiği üzere Türkiye Varlık Fonu tarafından, T.C. Millî Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü’nün izleme ve denetimine tabi olmak üzere Şirketimiz Türkiye’de 10 yıl süreyle, şans oyunlarını düzenlemesine ilişkin iş ve hizmetleri yerine getirmek üzere yetkilendirilmiştir.
Kurumumuzun; 18/11/2020 ve 23/11/2020 tarihlerinde gerçekleştirdiği Sayısal Loto çekilişlerinde 4 sayının aynı çıkması üzerine kamuoyuna yansıyan “hile iddiaları” ile ilgili açıklama yapma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Gerçek bilgi ve belgelere dayanmaksızın gerçek dışı haber yapılması yayıncılık ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Bu kapsamda yapılan haber tümüyle gerçek dışı olup kamuoyu nezdinde şirketimiz başta olmak üzere çekilişte görev alan herkesin itibarını zedelemektedir.
18/11/2020 tarihinde gerçekleştirilen 47. Sayısal Loto çekilişinde; “8, 22, 50, 55, 71, 87, +18 (Joker)”, 23/11/2020 tarihinde gerçekleştirilen 49. Sayısal Loto çekilişinde ise; “8, 22, 42, 52, 55, 71, +49 (Joker)” sayıları çekilmiştir.
Her iki çekilişte de “8, 22, 55, 71” sayılarının çıkmasının her şans oyununda oluşabilecek “matematiksel olasılıklar” dahilinde değerlendirilmesi gereken bir durum olduğunun ve Sisal Şans olarak Şans Merkezi’mizde kullandığımız teknik altyapının dışarıdan herhangi bir müdahaleye imkân tanımadığının altını çizmek isteriz. Ayrıcaen büyük önceliğimiz olan şeffalık ilkesi kapsamında Dünya Piyango Birliği (WLA) sertifikalı, son teknoloji ürünü, tam otomatik yepyeni çekiliş makineleriyle kurulmuş olan Şans Merkezi’mizde yapılan çekilişlerimiz Milli Piyango İdaresi, Noter ve Sisal Şans yetkilisinin katılımıyla oluşan bir heyet huzurunda kamuya açık olarak şeffaf ve üst düzey güvenlik tedbirleri alınarak düzenlenmektedir. Ayrıca bilindiği üzere, millipiyangoonline.com sitesinden ve Milli Piyango TV Youtube kanalımızdan canlı olarak yayınlanmaktadır. Dileyen herkese Şans Merkezi’mizdeki çekilişlere katılarak çekilişleri izleme imkânı da sunuyoruz.
Sisal Şans, Türkiye çapındaki erişim ağı, şans oyunları alanındaki deneyimi ve teknik altyapısıyla oyunseverlere heyecanlı, eğlenceli ve şeffaflıktan ödün vermeyen teknolojik bir şans oyunları dünyası sunmaya devam edecektir.
Faaliyetlerimiz sonucunda elde edilen gelirden çıkan değerin ülkemize kalması ve bu değerin operasyona başladığımız günden beri katlanarak artması yaptığımızın işin önemini ortaya koyuyor. Sosyal sorumluluk alanında ülkemize büyük katkılar sağlayan Milli Piyango markasına yatırım yapmayı sürdürerek, Türkiye ekonomisine ve toplumuna katkı sağlamaya devam edeceğiz.
Art niyetli ve itibar zedeleme amacı güden bu tip asılsız suçlama ve iddialar karşısında hukuki haklarımızı kullanmaktan çekinmeyeceğimizi bildirmek isteriz.
Bilginize sunarız.
Sisal Şans İnteraktif Hizmetler ve Şans Oyunları Yat. A.Ş”  ifadeleri yer aldı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)