CRIF ve Dun & Bradstreet işbirliği kapsamında 37 ülkenin katılımı ile hazırlanan “Global Payment Study 2020 COVID-19 Dönemi” özel rapora göre, Türkiye yüzde 56,3 zamanında ödeme performansı oranıyla Avrupa ortalamasının (yüzde 47,1) üzerinde zamanında ödeme performansı gerçekleştiren ülke oldu. Rapora göre, Türkiye’nin önde gelen ihracat pazarları olan Fransa, İngiltere, Rusya, İspanya, Fransa, Almanya, Mısır gibi ülkelerde COVID-19’un etkili olduğu bu yılın ilk 6 ayında şirketlerin zamanında ödeme performansları geriledi.
Küresel ticaret hacminin daraldığı COVID-19 sürecinde, şirketlerin ödeme alışkanlıklarının bilinmesi ve alacak yönetiminin bu bilgiye dayalı yapılmasına olan ihtiyaç arttı. Peki COVID-19 sürecinde dünyada ve Türkiye’de şirketlerin ödeme alışkanlıkları ne kadar değişti? Şirketlerin bilgiye dayalı kararlar alabilmelerini sağlayan katma değerli çözümler sunan CRIF, dünyanın en büyük ticaret alacak verisi platformu olan Dun & Bradstreet Trade Program kapsamında 37 ülkede şirketlerin, COVID-19 salgının etkili olduğu bu yılın ilk 6 aylık döneminde ödeme performans verileri ve vade aşım trendlerini inceleyerek hazırladığı “Global Payment Study 2020 COVID-19 Dönemi” özel raporunu açıkladı. “Global Payment Study 2020 COVID-19 Dönemi” özel raporuna göre, Türkiye yüzde 56,3 ile yüzde 47,1 olan Avrupa ortalamasının üzerinde zamanında ödeme performansı gerçekleştiren ülke oldu. Rapora göre, Türkiye’nin önde gelen ihracat pazarları olan Fransa, İngiltere, Rusya, İspanya, Fransa, Almanya, Mısır gibi ülkelerde COVID-19’un etkili olduğu bu yılın ilk 6 ayında şirketlerin zamanında ödeme performansları geriledi. Türkiye ihracatında ilk 20 ülke içerisinde yer alan Hollanda, Belçika, İtalya’da ise şirketlerin zamanında ödeme performansı COVID-19 sürecine rağmen bu yılın ilk 6 ayında arttı.
Zamanında ödemede artış, gecikmelerde azalış yaşandı
“Global Payment Study 2020 COVID-19 Dönemi” özel raporu, Türkiye’de bu yılın ilk 6 ayında ödemelerini zamanında gerçekleştiren şirketlerde yüzde 0,8’lik artış, 90 gün ve üzeri gecikmelerde ise yüzde 1,8 azalış yaşandığını ortaya koydu. Rapora göre, geçen yılla kıyaslandığında bu yılın ilk 6 ayında zamanında ödeme performansında yüzde 0,8’lik artış yakalayan Türkiye, yüzde 56,3 ile Avrupa ortalamasının üzerinde zamanında ödeme performansı gerçekleştirdi.
Türkiye’nin ihracat pazarlarında ödeme performansı düşüyor
Rapora göre, bu yılın ilk 6 ayında Danimarka 22 Avrupa ülkesi içerisinde yüzde 87,3 oranıyla zamanında ödemede en iyi performans gösteren Avrupa ülkesi olurken, onu yüzde 73,3 ile Hollanda takip etti. Romanya ise yüzde 13,4 oranıyla zamanında ödemede en kötü performansa sahip ülke oldu. Zamanında ödeme performansında geçen yıla göre en fazla değişim yüzde 16,8’lik düşüşle İrlanda’da gerçekleşti. İrlanda’da zamanında ödeme oranı bu yılın ilk 6 ayı itibariyle yüzde 30,2’ye geriledi. Rapora göre Türkiye’nin ihracatında önemli paya sahip olan Avrupa ülkelerinin önemli bir kısmında bu yılın ilk 6 ayında şirketlerin zamanında ödeme performansları düştü. Raporda yer alan verilere göre; Romanya’da şirketlerin zamanında ödeme performansı bu yılın ilk 6 ayında geçen yıla göre yüzde 6,9 gerileyerek yüzde 13,4’e indi. Fransa’da ise ödeme performansı yüzde 4,1 gerileyerek yüzde 41,1’e düştü. Rusya’da yüzde 3 gerileyerek yüzde 71,3’e İspanya’da yüzde 2,6 gerileyerek yüzde 45,4’e, İngiltere’de yüzde 2,3 gerileyerek yüzde 41,5’e ve Almanya’da yüzde 1,4 gerileyerek yüzde 63,9’a düştü. Türkiye’nin ihracatında ilk 20 içerisinde yer alan Hollanda, Belçika, İtalya, Bulgaristan gibi Avrupa ülkelerinde ise şirketlerin zamanında ödeme performanslarının arttığı görülüyor. Raporda yer alan verilere göre,şirketlerin zamanında ödeme performansı bu yılın ilk 6 ayında geçen yıla kıyasla Hollanda’da yüzde 4,1 artarak yüzde 73,3’e, Bulgaristan’da yüzde 1,4 artarak yüzde 20,8’e, Belçika’da yüzde 1,1 artarak yüzde 40,9’a İtalya’da yüzde 0,3 artarak yüzde 35’e çıktı. Rapora göre, COVID-19 sürecinde Avrupa’da en çok zarar gören sektörler ise yeme ve içme yerleri, ulaşım konaklama, giyim ve aksesuar mağazaları ve tekstil sektörü oldu.
Mısır’da şirketlerin zamanında ödeme performansı düştü
CRIF “Global Payment Study 2020 COVID-19 Dönemi” özel raporuna göre, Türkiye’nin ihracatında 14’üncü sırada yer alan Mısır’da şirketlerin zamanında ödeme performansı bu yılın ilk 6 ayında geçen yıla göre yüzde 5,4 gerileyerek yüzde 32,7’ye düştü. Güney Afrika’da ise zamanında ödeme performansı geçen yılsonuna göre yüzde 15,3 düşerek bu yılın Haziran ayında yüzde 63,9’a geriledi.
Rapora göre, COVID-19 sonrası Asya pazarında 6 aylık dönemde zamanında ödeme performanslarında düşüş görülürken, 90 gün ve üzeri gecikmelerde artışlar kaydedildi. Hindistan’da, zamanında ödeme performansı Aralık 2019’a göre yüzde 16,9 artarak 50,8’e çıkarken, COVID-19’un başladığı ülke olan Çin’de geçen yıla göre şirketlerin zamanında ödeme performansı yüzde 2,5 gerileyerek yüzde 23,8’e düştü. Asya’da zamanında ödeme konusunda en fazla düşüşün yaşandığı sektörler arasında taşımacılık, konaklama, basım, kereste ve ağaç ürünleri yer aldı. CRIF “Global Payment Study 2020 COVID-19 Dönemi” özel raporuna göre, dünyanın en büyük ekonomisine sahip olan Amerika Birleşik Devletleri’nde ise şirketlerin zamanında ödeme performansı bu yılın ilk 6 ayında geçen yıla göre yüzde 0,7 düşerek yüzde 54,2’ye geriledi.
CRIF HAKKINDA: 1988 yılında İtalya’da faaliyete geçen CRIF, sağladığı kredi bilgi ürünleri, hizmetleri ve çözümleri ile finansal ve ticari kuruluşlar ile tüketicilerin karar alma süreçlerine hızlı ve etkin bir şekilde destek olmayı hedefliyor. CRIF,50’den fazla ülkede 6.300’ün üzerinde banka, kredi birliği, finansal ve finansal olmayan kuruluşa hizmet veriyor, ayrıca 20 ülkede kredi kayıt bürosu olarak faaliyet yürütüyor. 2019 yılında CRIF’in toplam cirosu 557 milyon Euro’ya ulaştı. Grubun İtalya ve dünyadaki ofisleri ve iştirakleri ile çalışan sayısı 5.000’in üzerinde.
CRIF’in Türkiye pazarına girmesi 1989’dan 2013’e kadar Finar adı altında faaliyet gösteren firmayı Ocak 2013 itibariyle satın alması ile gerçekleşti. CRIF Türkiye, firmaların bilgiye dayalı kararlar alabilmelerini sağlayan katma değerli çözümler sunuyor. Global olarak 220’nin üzerinde ülkeden 400 milyondan fazla firmanın yer aldığı veri tabanı ile müşterilerinin yurtiçi ve yurtdışında potansiyel müşteriler ve tedarikçiler bulmasına destek oluyor. Aynı zamanda ticari ilişki içinde bulundukları veya ticari ilişkiye girecekleri firmalar hakkında risk raporları sağlıyor ve böylelikle ticari kuruluşların karar alma süreçlerine hızlı ve etkin bir şekilde destek oluyor. Bilgiye dayalı erken uyarı sistemi ile şirketlerin olası bir sorunu önceden fark edip, çözüm yolları bulabilmelerine de imkân sağlıyor.
Türkiye’de yerleşik 1.5 milyon ticari firmadan oluşan veri tabanıyla CRIF Türkiye, müşterilerine iş geliştirme ve planlama alanında, müşteri değerlendirmesinde, portföy yönetiminde ve alacak yönetimi konularında hizmet veriyor. CRIF Türkiye, 150 bin şirketi ise aktif olarak izliyor; aylık 6.000 firma raporu hazırlanıyor. CRIF, Dun & Bradstreet’in Türkiye’deki tek temsilciliği ile birlikte dünyanın ve Türkiye’nin en büyük ticari veri tabanına sahiptir ve aynı zamanda D&B Worldwide Network üyesidir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: Covid-19
COVID-19 KOAH Hastalarını Etkiledi
Philips, Dünya Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) Günü özelinde yaptığı araştırma ile solunum sistemi sağlığına ve KOAH hakkındaki küresel çaplı değişimlere dikkat çekiyor.
Araştırma, KOAH hastalarının aldıkları sağlık hizmetinin ve tedavileriyle yakından ilgili kişilerin COVID-19’dan etkilendiğini doğrularken; COVID-19’un
KOAH hakkında farkındalığı da arttırdığını gösteriyor.
Amsterdam, Hollanda – Sağlık teknolojilerinde küresel bir lider olan Royal Philips (NYSE: PHG, AEX: PHIA), Dünya KOAH Günü ile ilgili ilk araştırmasının sonuçlarını paylaştı.
Philips bu araştırmayla Çin, Hindistan, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 4000’den fazla yetişkinin görüşlerini alarak “Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH)” gibi solunum yolu hastalıkları ile ilgili küresel çaptaki farkındalığın tespit edilmesini hedefliyor. Araştırmada COVID-19’un solunum sistemi sağlığı ile ilgili genel algıları nasıl etkilediği yer alırken, ankete verilen yanıtlar solunum sistemi sağlığını iyileştirme konusunda atılan adımların arttığına işaret ediyor. Araştırma sonuçlarına göre; COVID-19, KOAH hastaları ve hasta yakınları için daha önce görülmemiş zorlukları getirirken, hastalıkla ilgili farkındalığı artırdı ve KOAH hastalarının alternatif bakım seçeneklerine yönelmesini sağladı.
Philips Bağlantılı Sağlık Teknolojileri İş Birimi Başkanı Huiling Zhang, “COVID-19 ile birlikte solunum sistemi sağlığı tüm dünyada gündelik hayatta konuşulan önemli bir konu hâline geldi” dedi.
Zhang değerlendirmesini şu şekilde sürdürdü: “KOAH dünya çapında milyonlarca insanı etkilemesine rağmen kalp hastalığı gibi kronik vakalar kadar çok konuşulmuyor. Bu araştırmayı, KOAH hastalarının her gün yaşadığı strese ve zorluklara ışık tutmak için yaptık. İçinde bulunduğumuz dönemde bu zorluklar ve stres iyice artmış durumda. Araştırma sonuçlarına göre, solunum sistemi sağlığı ve bunu geliştirmek için atılan adımlar hiç olmadığı kadar öncelikli hale gelirken, COVID-19’un etkileri özellikle KOAH hastaları tarafından oldukça çok hissediliyor.”
COVID-19 ile birlikte KOAH hastalarının karşılaştığı sorunlar
COVID-19, KOAH hastalarının ihtiyacı olan sağlık hizmetlerine erişimini etkiledi. KOAH hastalarının %56’sı COVID-19’un KOAH tedavisi almalarını zorlaştırdığını söylerken, %58’i ise COVID-19 süresince hastalıklarıyla başa çıkma durumlarının onları çok yorduğunu belirtti. Hastaların %68’i, kronik hastalıkları nedeniyle COVID-19 sürecinde daha fazla endişe duyduklarını söyledi. COVID-19, KOAH hastalarının evde bakımını üstlenen aile üyelerini de zorlarken, bu kişilerin %79’u COVID-19 ile birlikte KOAH hastası olan yakınlarının evdeki bakımına eskisinden çok daha fazla özen gösterdiklerini dile getiriyor.
KOAH farkındalığı artıyor ancak edinilen bilgiler arasında da ciddi farklılıklar var
COVID-19, KOAH hastası olan yaklaşık 65 milyon insan için bireysel endişeleri arttırsa da dünya çapında bu kronik rahatsızlığa yönelik farkındalığı da artırdı. COVID-19 öncesine kıyasla şu anda her beş kişiden yaklaşık üçünün KOAH hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunu belirten araştırma, bu durumun COVID-19’a bağlı olarak solunum sistemi hastalıkları konusundaki bilgilendirmenin artmasıyla ilgili olabileceğini ortaya koydu. COVID-19’dan önce araştırmaya katılanların %52’si KOAH hakkında bilgi sahibi olduğunu belirtirken bu sayı şu anda %72’ye çıkmış durumda.
Solunum sağlığına önem ve tele-sağlık hizmetlerine ilgi artıyor
Araştırmaya katılanlara göre, COVID-19’un başından beri yüz yüze sağlık hizmetleri ile ilgili endişeler artarken tele-sağlığa olan talep de yükselişte. Tele-sağlık hizmetleri özellikle genel muayene (%56 ile %62 arası), kronik sağlık sorunları ile ilgili rutin kontroller (%57 ile %64) ve yeni bir sağlık sorununu ele alma (%57 ile %63) amacıyla tercih ediliyor. Bu artış şaşırtıcı bir şekilde KOAH olmayan nüfus arasında daha yaygın. Bu kişilerin %55’i COVID-19 öncesinde kronik bir sağlık durumu için tedavi almak üzere tele-sağlığı tercih etmeye istekli olduğunu belirtirken, şu an bu oran %62. Ayrıca, KOAH hastaları COVID-19 sebebiyle kendi durumlarını yönetmek için daha iyi yollar aradıklarını belirtiyorlar (%75).
Philips’in bağlantılı sağlık teknolojileri ürün portföyü, KOAH gibi kronik solunum rahatsızlıkları olan hastaların ihtiyaçlarına cevap vermek ve hasta bakıcılar ile doktorların hasta bakımı konusunda daha etkin çalışabilmesini sağlamak için tasarlanmıştır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Pınar Su ve İçecek, TSE “Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi”ni aldı
Pınar Su ve İçecek, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından hazırlanan kılavuzdaki kriterleri yerine getirerek “Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi”ni almaya hak kazandı. Pınar Su ve İçecek’in Sakarya Gökçeağaç Tesisi, Aydın Madran Tesisi ve Bursa Uludağ Tesisi’nde yapılan incelemeler sonucunda güvenli üretim belgesi aldıklarını belirten Pınar Su ve İçecek Operasyonlar Direktörü Koral Kalpaklıoğlu, “Pandemi sürecinde Covid-19 ile mücadelede, hijyen, kalite ve iş sağlığı konularında aldığımız geniş önlemler ile üretime kesintisiz devam ettik” dedi.
T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı önderliğinde, Türk Standartları Enstitüsü tarafından hazırlanan kılavuzun kriterlerini yerine getiren Pınar Su ve İçecek; hijyen, kalite ve iş sağlığı güvenliği standartlarından ödün vermeden üretim yaparak Sakarya Gökçeağaç Tesisi, Aydın Madran Tesisi ve Bursa Uludağ Tesisi’ndeki denetimleri başarıyla geçti ve “Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi”ni almaya hak kazandı. Pınar Su ve İçecek; ambalajlı sularının yanı sıra şekerli/şekersiz limonata, meyveli gazlı içeceklerden oluşan Pınar Frii çeşitleri ve Yeni Nesil Yaşam Pınarım isimli fonksiyonel içecek ailesinin üretimi için de bu belgenin sahibi oldu.
Pınar Su ve İçecek Operasyonlar Direktörü Koral Kalpaklıoğlu: “Hijyen, kalite ve iş sağlığından ödün vermiyoruz”
Pandemi süresince faaliyetlerini sürdüren ve üretim hedeflerini büyüten Pınar Su ve İçecek Operasyonlar Direktörü Koral Kalpaklıoğlu, “Dünyayı etkisi altına alan pandemi süreci ile ilgili bilimsel gelişmeleri, ulusal ve uluslararası otoritelerce önerilen hijyen önlemlerini yakından takip ediyor ve oluşabilecek tüm riskleri ve gereklilikleri dikkate alarak uygulamalarımızı sürekli gözden geçiriyoruz. Hijyen, kalite ve iş sağlığı konularında aldığımız geniş önlemler ile hem tedarikçilerimizi hem çalışanlarımızı hem de tüketicilerimizi koruyup, gıda güvenliğinin sürekliliğini sağlıyoruz. Yaptığımız bu çalışmalar sonucunda Türk Standartları Enstitüsü’nün Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi’ni almayı başardık. Tüm bu süreçlerimizde emeği geçen çalışanlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz” dedi. Pınar Su ve İçecek Hakkında
1984 yılında temellerini attığı tesisi ile Türk tüketicisini ambalajda, şişelenmiş doğal kaynak suyu ile tanıştıran Pınar Su ve İçecek, tüm iş süreçlerinde yüksek standartlara ulaşmış lider bir şirket olarak sektöre öncülük ediyor. Sektör standartlarının çok üzerinde bir hijyen ortamına sahip olan Pınar Su ve İçecek, kaynaktan doluma üretimin her aşamasında suyu fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik testlerden geçirerek tüketime hazır hale getiriyor.
Pınar Su ve İçecek, 2019 yılında Pınar Su’dan Pınar Su ve İçecek’e dönüşen yeni ticari ünvanıyla, inovatif ürünleri portföyüne ekleyerek tüketicilerinin beklentisine yanıt vermeye devam ediyor. Sektöründe bir ilke imza atan Pınar Su ve İçecek, mobil sipariş uygulamasında geçerli kredi kartı ile ödeme seçeneği sayesinde, sosyal mesafenin önem kazandığı bugünlerde para alışverişini sıfırlıyor.
Doğaya ve çevreye sorumlu vizyonuyla sürdürülebilirlik temelindeki çalışmalarıyla geleceğe sahip çıkan Pınar Su ve İçecek, Türkiye’nin Karbon-Nötr sertifikalı ürünlerini üreten ilk içecek firması olmayı başardı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Perakende sektörü olası ikinci Covid-19 dalgasına hazır mı?
Koronavirüs salgını, en çok perakende sektörünü etkiledi. Salgında doğru zamanda doğru hamlelerle süreci lehine çeviren de oldu zarar gören de. Peki perakende sektörü neler öğrendi ve gerçekten olası ikinci dalgayla karşılaşmaya hazır mı? Yeni nesil araştırma ve perakende teknolojileri şirketi REM People’a göre yeni bir salgın dalgasına perakendeciler eskisinden çok daha hazır. Online siparişler artarken AVM’ler teslimat noktasına dönüşebilir…
Koronavirüs salgını nedeniyle perakende sektöründe yeni bir çağ başladı. Salgının ilk döneminde temel gıdada stok sorunu yaşanırken alışveriş merkezleri tamamen kapılarını kapattı. Karantina döneminden sonra herkes yeni normale alışırken bu kez ikinci salgın dalgasının ayak sesleri duyulmaya başlandı. Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa’da ve ABD’de hasta sayısı giderek artarken ülkeler yeni kısıtlamaları gündeme almaya hazırlanıyor.
Peki perakendeciler olası yeni bir salgın dalgasına hazır mı? Yeni nesil araştırma ve perakende teknolojileri şirketi REM People’a göre perakendede köklü değişiklikler var. Uluslararası markalara 43 ülkede perakende analitiği hizmeti veren REM People’ın CEO’su Bülent PEKER, olası ikinci dalgaya karşı perakende sektöründe yaşanabilecekleri anlatıyor:
E-ticarete yatırım yaptılar
Pandeminin ilk dalgasında geleneksel perakende mağazaları zarar gördü, ancak e-ticaret küresel ölçekte gelişti. Daha fazla perakendecinin e-ticarete yatırım yapmasıyla online rekabet arttı. Bu süreç, daha yaratıcı ve etkileşimli olacağına inandığımız e-ticaret platformlarının dönüşümü ile sonuçlanacak. Perakende dünyası yeni bir salgına karşı artık eskisinden çok daha hazır.
AVM’ler ne yapacak?
Başka bir pandemi krizi çıkarsa en çok alışveriş merkezleri etkilenecek. Ziyaretçi sayıları azalırsa satışlar düşecek ve kiralarda büyük bir sorun ortaya çıkacak. Peki alışveriş merkezleri kiracılarının satışlarını artırmalarına nasıl yardımcı olabilir? Cevap yine online’da! Şimdiye kadar alışveriş merkezlerinde barındırdıkları markaları sunan web siteleri vardı, ancak şimdi e-ticareti sayfalarına entegre etme zamanı geldi. E-ticaret sunan eğlenceli etkileşimli alışveriş merkezi web siteleri oluşturmak, kiracılara büyük ölçüde fayda sağlayabilir ve satışlara yardımcı olabilir.
E-ticaretin alternatifi ne?
Lojistik, teslimat veya ödeme süreçleri nedeniyle e-ticarete yatırım yapmaya hazır olmayan perakendeciler ve alışveriş merkezleri için bir alternatif sipariş ve teslimat hizmeti olabilir. Tabii ki bu uygulamada da perakendecinin, tüketicilerin ürünlerini online olarak sipariş etmelerine ve mağazalardan almalarına olanak tanıyan bir web sitesine sahip olması gerek. Bu yöntem alışveriş merkezleri tarafından da düşünülmeli. Böylece mağazalarda geçen süre azalacağı için sağlık ve güvenlik sorunlarını da azaltacak.
Sosyal medya olmazsa olmaz!
Online alışveriş artarken, perakendecilerin ürünlerini tanıtma şeklini bulundukları bölgelere göre adapte etmesi gerekiyor. Instagram ve Facebook gibi sosyal medya platformları, uygulamalarında e-ticaret hizmetlerini halihazırda uygulamaya başladı. Bloggerlar, YouTuber’lar ve diğer sosyal medya etkileyicilerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulacak.
Peki eski günlere geri dönebilecek miyiz?
Bazıları bu değişikliklerin geçici olacağını ve pandemi sona erdiğinde her şeyin eskiye döneceğini düşünebilir. Ancak bazıları bunun olmayacağını iddia ediyor. Tüketiciler çevrimiçi alışverişe alıştıkça, tüketici davranışı yeniden programlanacak. Evet, geleneksel mağazalara da ihtiyaç duyulacak, ancak daha çok showroom mantığında olması amacıyla mağazalarının boyutunu küçültebilirler. Alışveriş merkezleri yine de ziyaretçileri çekecek, ancak amaçları her zamankinden daha çok ziyaretçilerine sosyal, boş zaman ve eğlence deneyimi sağlamak olacak.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
BM Genel Kurulu’nda CEO’lar COVID-19 sonrası daha iyi bir dünya için ortak bir bildirinin altına imza attı
Birleşmiş Milletler’in 75. yıldönümünün öncesinde UN Global Compact, tüm şirketleri küresel riskler karşısında uluslararası işbirliğine ve kapsayıcı çok taraflılığa destek olmaya çağırdı. Bu çağrıya yanıt veren 100’den fazla ülkeden 1.000’den fazla CEO, “Yenilenen Küresel İşbirliği için CEO Bildirisi”ni (Statement from Business Leaders for Renewed Global Cooperation) imzalayarak Birleşmiş Milletler’e ve kapsayıcı çok taraflılığa desteklerini beyan etti.
Birleşmiş Milletler 75. Yıl anma etkinlikleri kapsamında 21 Eylül tarihinde düzenlenen BM Özel Sektör Forumu’nda açıklanan bildiriyle CEO’lar: ”Biz iş insanları olarak barış, adalet ve güçlü kurumların, kuruluşlarımızın uzun vadeli devamlılığı için yararlı olduğunu ve BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin On İlkesi’nin ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın başarının temelini oluşturduğunun farkındayız. Daha iyi bir dünya için birlikteyiz ” mesajını verdi.
UN Global Compact CEO’su Sanda Ojiambo bildiri hakkında şöyle konuştu: “Bu bildiri kapsayıcı çok taraflılığın artık tüm dünyada yankılanacağının bir taahhütüdür. Değişen koşullara uyum sağlamak için işbirliklerinin sınırları, sektörleri ve kuşakları aşmalıdır. Bildiriyi yayınlandıktan sonra 1 ay içerisinde hemen hemen tüm sektörlerden ve bölgelerden 1.000’in üzerinde CEO imzasını attı. UN Global Compact olarak dünya için bu çok önemli zamanda işbirliklerine olan bağlılıklarını için herkese teşekkür ediyoruz.”
Türkiye’deki Şirketlerden Bildiri’ye Destek
“Yenilenen Küresel İşbirliği için CEO Bildirisi”ne Türkiye’deki şirketlerden de büyük bir destek geldi. Türkiye’den UN Global Compact imzacısı 45 şirketin CEO’su Bildiri’nin altına imza atarak küresel işbirliğine dahil olduklarını beyan ettiler.
BM Genel Kurul’u bünyesinde gerçekleştirilen oturumlarda Global Compact Türkiye’den temsilciler yer aldı
UN Global Compact, 75. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kapsamında 21-23 Eylül’de #UnitingBusiness LIVE mottosuyla Private Sector Forum, Global Impact Forum ve SDG Business Forum’u düzenledi. Global Compact Türkiye düzenlediği ve yer aldığı oturumlarla dünyanın her yerinden hükümet, sivil toplum, akademi, iş dünyası ve sürdürülebilirlik liderlerini bir araya getiren etkinliklerde temsil edildi.
“İlke Temelli Emisyon Azaltımları: Global Compact Yerel Ağları En İyi Uygulamalarını Paylaşıyor” oturumunda Bolivya, Türkiye, İspanya ve Sri Lanka’dan iş dünyası liderleri bir araya geldi. Panellerde COVID-19 sonrası yeniden kalkınmanın nasıl çevreye duyarlı olabileceği tartışıldı. Oturumda iyi örnek olarak İş Dünyası Plastik Girişimi tanıtıldı. Global Compact Türkiye Çevre Çalışma Grubu Eş Başkanı Ebru Tüzecan ve Eczacıbaşı Holding CEO’su Atalay M. Gümrah ve oturumda konuşmacı olarak yer aldı.
“Kriz Dönemlerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Lensinden Bakmak” oturumunda iş dünyasının kriz zamanlarında toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifini nasıl koruyacağı uygulama örnekleri ile tartışıldı. Oturumda WPP Türkiye İnsan Kaynakları & Kültür ve Sürdürülebilirlikten Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Aysun Sayın, Unilever Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Şenel Erim, Boyner Grup İç Denetim, Risk Yönetimi ve Sürdürülebilirlik Direktörü Emrah Özbay konuşmalarıyla dinleyicilere ilham verdi.
Etkinlikte dünyanın her yerinden dinleyici olarak yer alan herkesin katılımına açık olan bir Networking oturumu da düzenlendi. Global Compact Türkiye Genel Sekreteri Melda ÇeleCOVID-19 döneminde iş dünyasının sürdürülebilirlik gündemi hakkında katılımcılar ile sohbet etti.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Trend Micro, 8,8 milyon Covid-19 içerikli tehdidi engelledi
Dünyanın Covid-19 ile mücadele ettiği 2020 yılının ilk yarısında, siber suçlular toplumun hassasiyetlerini sömürü malzemesi olarak kullanmaya devam ettiler. Bu dönemde Trend Micro toplam 8,8 milyon Covid-19 içerikli siber tehdidi engellediğini açıkladı. Tehditlerin yüzde 92’sinin salgınla ilgili kritik bilgiler içeren e-posta saldırıları olduğu tespit edildi.
Bulut güvenliğinin küresel lider şirketlerinden Trend Micro, 2020 Yarıyıl Siber Güvenlik Raporu’nu açıkladı. Rapor, Covid-19 ile ilgili içeriklerle kullanıcıları ağına düşürmek isteyen siber saldırganların, yılın ilk yarısında en büyük tehdit unsuru olduğunu ortaya çıkardı. İşletmelerde uzaktan çalışma modelinin yaygınlaşmasını fırsat bilen siber suçlular, toplumun hassas olduğu konuları yem olarak kullanarak saldırılarını artırdılar. Trend Micro, yılın sadece ilk altı ayında, 8,8 milyon Covid-19 içerikli siber tehdidi engelledi. Engellenen bu tehditlerin yaklaşık yüzde 92’sini e-posta yoluyla yapılan saldırılar oluşturdu.
Raporla ilgili Trend Micro Türkiye Ülke Müdürü Hasan Gültekin şu değerlendirmeyi yaptı; “Salgın 2020’nin ilk yarısında hayatımızın her alanına hâkim oldu, ancak bu durum siber suçluları yavaşlatmadı. Geçen yılın aynı dönemine göre siber saldırılarda ciddi bir artış gözlemledik. BT ekipleri, yeni normallerin oluştuğu bu dönemde artan tehditleri göz önünde bulundurarak siber güvenlik stratejilerini uyarlamaya devam etmelidir. İşletmeler; uç noktalarını, bulut uygulamalarını ve VPN sistemlerini korumanın yanı sıra ofis ve ofis dışına yayılan yeni çalışma modeli ile ilgili çalışanlarına siber güvenlik konusunda eğitimler vermeli veya önceden verdikleri eğitimleri yeni döneme uyarlamalıdır.”
Dünyada iş e-postalarını ele geçirme saldırılarında (BEC) yüzde 19 artış yaşandı
Trend Micro, 2020 yılının ilk yarısında toplamda 27,8 milyar siber tehdidi engelledi. Bu tehditlerin yüzde 93’ü e-posta kaynaklıydı. İş e-postalarını ele geçirme saldırılarında ise (BEC) 2019’un ikinci yarısına göre yüzde 19 artış tespit edildi. Evden çalışanların sosyal mühendisliğe daha fazla açık olduğu bu dönemin getirdiği zorluklardan yararlanan siber suçlular, çeşitli ikna ve kandırma yöntemleri kullanarak kullanıcıların kişisel verilerini ele geçirmeye çalıştılar.
Türkiye fidye yazılım saldırılarında ilk 5 ülke arasında yer aldı
Yılın ilk yarısında, tüm tehditler arasında fidye yazılımları sabit kaldı. Buna rağmen Türkiye en çok fidye yazılım saldırısına uğrayan ilk 5 ülke arasında yer aldı. Siber suçluların ele geçirdiği verileri geri almanın tek yolunun fidye ödemek olduğu bu saldırılar en çok e-posta yoluyla gerçekleştirildi. İş e-postaları yoluyla üst düzey yönetici ve kilit pozisyonlarda görevli kişilere yönelik olarak yapılan bu saldırılarda kullanılan kötü amaçlı dosyaların yüzde 70’ten fazlasını PDF uzantılı dosyalar oluşturdu.
Fidye yazılım saldırılarında en çok hedeflenen sektörler ise sırasıyla; kamu, üretim ve sağlık sektörleri oldu.
Endüstriyel kontrol sistemlerinde güvenlik açıkları yüzde 16 arttı
Üretim tesisleri, sağlık sistemleri, enerji tesisleri gibi Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) kullanılan pek çok kritik ortamda ciddi boyutta maddi ve manevi zararlara yol açabilecek endüstriyel kontrol sistemleri (EKS) açıklarında da artış yaşandı. Trend Micro, 2019’un ilk yarısına kıyasla EKS’de tespit edilen güvenlik açıklarında yüzde 16’lık bir artış tespit etti.
Bunların yanı sıra Trend Micro’nun Zero Day Girişimi (ZDI) toplam 786 tavsiye yayınladı. Bu da 2019’un ikinci yarısında güvenlik açığında yüzde 74’lük artış yaşandığı gösteriyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Tercih Günleri’ne Covid-19 ayarı: Randevu sistemi
Buca Belediyesi, Liseye Geçiş Sınavı’na (LGS) giren öğrencilerin tercihlerini belirlemede destek olmak amacıyla “Tercih Günleri” düzenliyor. 20 – 28 Temmuz 2020 tarihleri arasında Aziz Nesin Bilgi ve Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirilecek etkinlikten tüm Bucalı lise adayları yararlanabilecek. Tercih Günleri, bu yıl koronavirüs salgını nedeniyle randevu sistemiyle gerçekleştirilecek.
Eğitimde fırsat eşitliği yaratmak için binlerce öğrenciye ücretsiz ders desteği sağlayan Buca Belediyesi, gençleri tercihlerini belirlerken de yalnız bırakmıyor.
Pandemi süreci nedeniyle zorlu bir sınav sürecini geride bırakan öğrenciler, Liseye Geçiş Sınavı (LGS) sonuçlarına göre yapacakları tercihlerini Buca Belediyesi Aziz Nesin Bilgi ve Eğitim Merkezi (BEM)’de düzenlenecek tercih günlerinde uzman eğitmenlerle belirleyebilecek.
Lise adaylarına sağlıklı ve bilinçli tercih oluşturmada yardımcı olmak amacıyla gerçekleştirilen Tercih Günleri kapsamında, LGS sınavına giren tüm Bucalı öğrenciler, 20 – 28 Temmuz 2020 tarihlerinde hafta içi her gün 13.00 – 17.30 saatleri arasında Aziz Nesin Bilgi Eğitim Merkezi’nden danışmanlık hizmeti alabilecek.
RANDEVU SİSTEMİYLE HİZMET VERECEK
Merkezde yürütülecek danışmanlık hizmeti bu yıl koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle randevu sistemiyle gerçekleştirilecek. Tercih Günleri kapsamında, ücretsiz rehberlik hizmetimizden yararlanmak isteyen öğrencilerin 439 10 10 (Dahili 3535 – 3536) numaralı telefondan randevu almaları ve randevu günü yanlarında sınav sonuç belgelerini getirmeleri yeterli olacak.
İZMİR / BEYAZ HABER AJANSI (BHA)