Sokak hayvanlarını desteklemek amacı ile başlatılan proje ile Kuzu Effect AVM’de yer alan Pati Love standı hediyelik eşya karşılığında mama desteği sağlamaya devam ediyor.
Kuzu Effect AVM, kış aylarının başlaması ile sokakta yaşayan hayvan dostlarımızın yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile harekete geçti. AVM içerisinde kurulan Pati Love standından yapılan her bir alışveriş karşılığında ücretsiz kedi ve köpek maması veriliyor. Soğuk kış günlerinde hayvan dostlarımızın da unutulmaması gerektiğinin altını çizen Kuzu Effect AVM yönetimi, “ Bizler kadar onların da besine ihtiyacı var. Burada bulunan Pati Love standından yapılan hediyelik eşya alışverişlerinden ziyaretçilerimiz sokakta yaşayan dostlarımız için ücretsiz mama alıp diledikleri yere bırakabilirler. Bizler de kendi lokasyonumuz içerisinde sokak hayvanlarımıza elimizden geldiğince destek oluyoruz” dedi.
Dünya üzerinde tek başımıza değiliz çağırısı
Diğer canlılar için farkındalık yaratmak istediklerinin altını çizen Pati Love Kurucu Ortağı Emin Şırka, “Asıl amacımız burada insanlara hayvan sevgisini aşılamak. Özellikle çocuklara hayvan sevgisini aşılayabilirsek biz projemizi istediğimiz noktaya taşımışız demektir. Onlara ücretsiz mamalar dağıtıyoruz. Burada hazırda bulundurulan ürünlerimizin satışı ile hem barınaktaki hayvan dostlarımıza hem de sokak hayvanlarına destek oluyoruz” diye konuştu.
ANKARA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Etiket arşivi: En
SUV’un Öncüsü Nissan Qashqai, Ekim Ayında Sınıfının En Çok Tercih Edileni Oldu
Tasarım çizgileri, sağlamlığı ve teknolojisi ile Türkiye pazarının vazgeçilmez SUV modeli Nissan Qashqai, sınıfının lideri olmayı sürdürüyor. 10 yılı aşkın süredir Türkiye’nin en çok tercih edilen SUV modeli olan Nissan Qashqai, otomobil pazarının toplam 76 bin 341 adet olarak gerçekleştiği Ekim ayında, 2 bin 31 adetlik Ekim satışı ile yeniden Türkiye’de SUV gövde tipinin en çok satıldığı C-SUV segmentinin lideri oldu.
Nissan Qashqai’nin Ekim ayı SUV liderliği ile ilgili mutlu olduklarını dile getiren Nissan Türkiye, Kuzey Afrika ve BDT Genel Müdürü Emre Doğueri, Nissan Qashqai’nin çok güçlü ve prestijli bir imajı olduğunu ve 10 yıldan uzun süredir Türkiye’de tercih edilmeye devam edildiğini belirtti. Doğueri, “Nissan Qashqai’nin hem Eylül, hem Ekim aylarındaki başarısına vurgu yaparak, bunun için hem bizi tercih eden müşterilerimize hem de bu başarıda emeği geçen tüm Nissan ailemize teşekkür ederim” diye konuştu.
Nissan Qashqai, akıllı park asistanı, akıllı çarpışma önleme sistemi, akıllı arka çapraz trafik uyarı sistemi, akıllı yorgunluk algılama sistemi gibi birçok Nissan Intelligent Mobility özelliğiyle de güvenli ve konforlu bir sürüş deneyimi sunuyor.
Nissan Navara Yeniden Nissan Yetkili Satıcılarında
Arazi ve şehir içinde üstün performans sunan Nissan Navara, Nissan Yetkili Satıcılarında yerini aldı. Pick-Up segmentinin dikkat çeken modellerinden biri olan Navara, Kasım ayı itibarıyla yeniden müşterileriyle buluşuyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Doğru benlik algısını öğretmek, ebevynin en önemli görevidir
Benlik duygusunun insanın içsel çekirdeği olduğunu ve buna referans merkezi denildiğini belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir referans merkeziyle doğuyoruz ben ve diğerleri diye. Daha sonra aile içinde gittikçe şekilleniyor. Kişi doğru şekillendirirse yıllar içinde doğru bir kimlik ve kişilik çıkıyor. Yanlış şekillendirirse yanlış kimlik ve kişilik çıkıyor. Bu nedenle benliğimize yapılan yatırım bir insanın hayatta kendine yapacağı en büyük yatırımdır” diye konuştu. Çocuğa benlik algısını öğretmenin anne ve babanın görevi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuğa doğru benlik algısı öğretmek ebeveynin en önemli vazifelerinden birisidir. ‘Sen ayrı bir insansın, ayrı bir bireysin’ mesajının verilmesi önemlidir” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, psikolojide önemli çalışma alanlarından biri olan benlik ve benlik algısı konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Benlik algısının temelinin çocukluk yıllarında atıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:
“Benlik, psikolojideki en önemli çalışma alanlarından bir tanesi. Benlik algısı, benlik tasarımı diye geçiyor. Bu çalışmalarda insanın psikolojik gerçekliğini anlamak için ben kavramını yerine oturtmak gerekiyor. Burada bize en çok fikir veren çalışmalar çocuk çalışmaları. Çocukları gözlemleme ile ilgili çalışmalar. Çocukta ben duygusu yoktur. Annem ve ben vardır. Çocuk, annesi olmadığı zaman müthiş bir şekilde krize girebilir. Anne yoksunluğu sendromu vardır. Çoğunlukla 1 yaş civarında bazen 2 yaşında da görülebiliyor. Anne çocuğun yanından uzun süre ayrılırsa çocukta anne yoksunluğu sendromu olabiliyor. Bu bebeklik depresyonudur. Böyle bir durumda çocuk devamlı ağlıyor. Yanına biri yaklaştığında, hareket olduğunda susuyor. Bakıyor annesi değil yine ağlamaya başlıyor. Hatta ileri yaştaki bazı kişiler bunu bilir, annesi yokken ağlayan çocuğa annesinin kıyafetini vs. verir. Çocuk annesinin kokusunu alsın da sussun diye. Çocuk annesini ve kendisini bitişik görüyor. Bu benlik algısının çocuk seviyesindeki durumu. Hepimiz bu dönemden geçiyoruz.”
Anneyle kaliteli ve güvenli ilişki önemli…
Bebeklik ve çocukluk döneminde annenin her şey demek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İlk 3 yılda annenin yerini hiçbir şey tutmuyor. Anne veya annenin yerine geçen birisi. Önemli olan birisiyle kaliteli ve güvenli, tutarlı, devamlı bir ilişkinin olması. Bu durum diğer canlılarda yok. Mesela ördek. Doğar doğmaz yürümeye başlıyor, hemen suya giriyor. Hatta yılan balıkları var Meksika Körfezi’nde yaşıyorlar. Bunlar Kıta Avrupa’sına gidiyorlar, orada doğuyorlar, orada yaşıyorlar tekrar Meksika Körfezi’ne gelip orada ölüyorlar. Anne çocuk hiç birbirini görmüyor. Onlarda anne çocuk ilişkisi yok” diye konuştu.
Benlik algısı yerinde olan kişi özeleştiri yapabilir
İnsanın psikolojik olarak prematüre doğduğunu ve zamanla geliştiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, benlik algısı yerinde olan kişinin kendini eleştirebileceğini belirterek şunları söyledi:
“Erken doğuyor insan. Hayvanlar anne karnında olgunlaşıyor ve doğar doğmaz hayata atılıyor. Ama insan 10-15 sene başkasının yardımına muhtaç olarak doğuyor. İnsanı sosyal ben yapan bu. Benlik algısı, kişinin ‘Ben kimim?’ sorusunu sorabilmesidir. Bilimsel terminolojide benlik tasarımı, self concept diye geçiyor. İdeal ben var, gerçek ben var. Bir de kişinin tasarladığı, algıladığı ben var. Kişi, algıladığı beni nasıl algılıyorsa kişinin benlik algısı veya benlik tasarımı sağlıklı veya sağlıksız denebilir. Kendi benliğini olduğu gibi algılıyorsa, kendi hatalarını kendi gerçekleriyle, kendi güçlü ve zayıf yönleriyle yüzleşebiliyorsa, bir eleştiri olduğu zaman hemen karşı çıkmak yerine onun kritiğini yapabiliyorsa, analiz edebiliyorsa, sorgulama yapıp öyle karar veriyorsa benlik algısı, benlik saygısı yerindedir diyebiliriz. Yani benlik algısı gerçek bene uygundur diyebiliriz.”
Hedef için nerede olduğunuzu bilmeniz önemli
Osmanlı’da vakkaf diye bir kavram olduğunu ifade eden Tarhan, “ Yani durup bir gerçeği tekrar kabul etmektir. Hatta Hz. Ömer’in sıfatlarından birisidir. Karar vermiş, birine ceza vermeye gidiyor, bir haber geliyor öyle değil böyle diye. Hemen fikrini değiştirebiliyor. Ben bir defa karar verdim demiyor. Adaleti sağlamak için. Hz. Ömer’in adalette lider olmasının en büyük nedeni bu. Hakikati arama dürtüsü ve kendine karşı da bağımsız, tarafsız olması. Kendi dürtü, istek ve arzularına karşı da bağımsız olabilmesi insanın benlik algısının yüksek olduğunu gösteriyor. Gerçeklerle yüzleşebildiği gibi kendisiyle de yüzleşebiliyor. Bu şuna benziyor; bir harita düşünün, haritada bir hedefiniz var, bir yere gideceksiniz. Ama nerede olduğunuzu bilmiyorsanız gidemezsiniz” diye konuştu.
Güçlü ve zayıf yönleri bilmek benlik saygısı oluşturuyor
Kişinin kendini bilmesi halinde psikolojik hedeflerine doğru yol çizebileceğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Yol haritasını çizebilmesi için nerede olduğunu bilmesi gerekir. Hayat yolunda da benlik algısı önemli. Anadolu’da bir söz vardır; Başkasının yumruğunu yemeyen kendi yumruğunu batman sanır diye. Benlik algısını çok güzel anlatan bizim kültürümüzdeki sözlerdendir. Kişinin güçlü ve zayıf yönlerini bilmesi benlik saygısını oluşturuyor” dedi.
Tıpkı genler gibi kişiliğin de bazı temelleri olduğunu ve değişmesinin mümkün olmadığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsan özgürdür ama genlerimizin sınırlandırdığı kadar özgürüz. Mesela gözümüzü kahverengiyken mavi yapamayız. Kişilik de aynı. Temel kişiliğimiz %30-40’tır. %60-70’i sonradan kazanılır. 12 tane kişilik tipi var. Bazıları içe kapanıktır, bazıları dışa dönüktür, bazıları titizdir, bazıları çok sosyaldir. Bunlar içsel zekâ, sosyal zekâ olarak da tanımlanıyor. Biraz genetik mirasımızla ilgili. İnsanın kendini olduğundan daha güçlü göstermesi, kendini tanımamasının en önemli işaretlerinden birisidir. Kendini tanıyan bir insan aynaya baktığı zaman gerçek kendisini görür “ dedi.
Bazı kişilerin ise aynadan korktuklarını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Daha doğrusu psikolojik anlamda yüzleşmekten korkarlar. Bu tarz kişiler olması gereken benleri ile gerçek benleri arasındaki farkı bilmiyorlar. İdeal beni var. Kafasında ben böyle olmalıyım, şöyle davranmalıyım diye düşünüyorlar ve gerçeği o zannediyorlar” dedi.
İdeal bene yakın kişi kendisiyle de barışık oluyor…
Hâlbuki kişinin ideal beni kendisine ne kadar yakınsa kişinin kendisiyle o kadar barışık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu kişi hayatta kendi konfor alanında kalmaz. Genele açıktır, girişimden korkmazlar. Merak ve hayret duygusunu çok yaşayan kişilerdir. Bir insanın yeni deneyimlere açık olması için kabuğundan çıkması lazım” diye konuştu.
Çocuğa benlik algısını öğretmenin anne ve babanın görev, olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir çocuk annesinin yanından ayrılmıyorsa, anne de buna fazla fırsat vermiyorsa bu çocuk anne bağımlısı bağımlı bir çocuk olur ve o çocuk ergenlikle birlikte anneye karşı öfke ve sevgiyi aynı anda yaşar. Çocuğa doğru benlik algısı öğretmek ebeveynin en önemli vazifelerinden birisidir. ‘Sen ayrı bir insansın, ayrı bir bireysin’ mesajının verilmesi önemlidir” dedi.
Çocuk, hayata uyum sağlayacak şekilde yetiştirilmeli
Ancak burada verilecek mesajın ölçülü olması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ben var öteki var ama ‘Ben onlardan üstünüm’ ya da ‘Sen herkesten üstünsün’ duygusuyla bilgisiyle yetiştirilen çocuklarda ideal ben ve gerçek ben arasındaki makas açılıyor. Açıldığı zaman da çocuk, hayatın gerçekleriyle karşılaştığında birisi onu eleştirdiği zaman rahatsız oluyor. Anne ve baba, çocuğu sera çiçeği gibi büyütürse bir fırtına çıktığı zaman rahatlıkla yıkılır. Bu nedenle hayata uygun yetiştirmek gerekiyor. Annelik, babalık yapmak çocuğumuzu korumak değil, onu hayata hazırlamaktır” dedi.
Benliğe yapılan yatırım, en büyük yatırımdır
Benlik algısının ve ideal benliğin ayrımını iyi yapabilmenin kişinin kendisiyle barışık olması anlamına geldiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aynı zamanda bu kişi hayatta kendini geliştirebilen biri oluyor. Benlik duygusu diğer canlılarda araştırılıyor. Diğer canlılarda ben diye bir şey yok. Temel ihtiyaçlarını karşıladığınız zaman bir şey olmuyor. Ama insanda hep benlik tasarımı var. Onun için benlik insanın içsel çekirdeği ve buna referans merkezi deniyor. Doğar doğmaz içimizde bir referans merkeziyle doğuyoruz ben ve diğerleri diye. Daha sonra aile içinde gittikçe şekilleniyor. Kişi doğru şekillendirirse yıllar içinde doğru bir kimlik ve kişilik çıkıyor. Yanlış şekillendirirse yanlış kimlik ve kişilik çıkıyor. Bu nedenle benliğimize yapılan yatırım bir insanın hayatta kendine yapacağı en büyük yatırımdır” diye konuştu.
Bireyselleşmek ayrı, bencilleşmek ayrı
Bir kişinin bir başkasıyla karşılaştığında dış görünüşüyle karşılandığını ama iç görünüşüyle uğurlandığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bireyselleşmek ve bencilleşmek arasında önemli bir fark olduğunu kaydederek şunları söyledi:
“Onun için insanı insan yapan fiziksel görünümü değildir. Onun huyu, karakteri, insanlığıdır. Yani içerisindeki suretidir. Suret fiziksel görünümdür siret iç görünümdür. İç görünümümüzü ihmal ettik. Modernizmin bize yaptığı en büyük kötülüklerden birisi de bu. Seküler anlayışın sunduğu her şeyi dünyasallaştıran bir yaklaşımı bize sundu. Hatta çift terapisi için Batı’da eğitim almış psikolog arkadaşlardan görüyoruz. ‘Sen önemlisin aile önemli değil, birey kutsaldır aile değil’ diyor. ‘Ben kutsalsam en önemliysem neden eşimin çocuğumun kahrını çekeyim? Bu dünyaya bir defa geldim’ diyor. Bireyselleşmek ayrı bencilleşmek ayrı. Bireyselleşmek birey olmak güzel bir şey ama bireyci olmak güzel bir şey değil. Bireyci olduğun zaman dünyayı kendi etrafında dönüyor gibi görüyorsun. Bu benlik gelişiminin en alt basamağıdır. Freud burada çok güzel bir tespit yapmış. Çocuk primer narsistir diyor. Şizofren sekonder narsistir. Primer narsisizmde çocuk sadece kendini sever, dünya kendi etrafında dönüyor zanneder. En bencil varlık kimdir deseniz çocuk der. Başka hiçbir şeyi tanımıyor çünkü. Sevgi yatırımını önce kendisine sonra annesine büyüdükçe insanlara, doğaya, evrene, yaratıcıya yapıyor. Ne kadar doğru ve adil bir sevgi yatırımı yaparsa hayatın sonunda heybesinde o olacak. Ama şizofren kişide sekonder narsisizm oluyor yani sevgi yatırımını tekrar kendine yöneltiyor. Kendini birinci planda tutuyor ama hayattaki zorluklarla mücadele etmeyi başaramıyor içine kapanıyor. Zihninde bir alan oluşturuyor orada kendi dünyasında savaşlar çıkarıyor, yağmurlar yağdırıyor. Mesela yağmur yağıyor benim moralim bozuk olduğu için yağmur yağıyor, güneş açıyor neşeliyim ondan güneş açtı diyor.”
Benlik algısında üç gerçeklik karışmaz
Üç türlü benlik algısı olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Psikolojik sağlıkta da bu önemlidir. Birinci benlik kişinin fiziksel gerçekliğidir. Bu yumuşaktır, sıcaktır ya da soğuktur gibi. İkincisi hayali gerçeklik. Hayal dünyası bulutlar, zihin dünyası çamurlu su gibidir. Hayal dünyamızı temizlersek zihnimizdeki su temizlenir. Onun için hayal dünyamızı güzel yapmamız gerekiyor. Hayal dünyamız kirliyse zihnimizden kirli suları atamayız. Diğer gerçeklik de rüya gerçekliğidir. Şizofrenlerin en büyük özelliği bu üç gerçekliğin sınırlarını ayırt edememesidir. Hayal kuruyor, hayali gerçek zannediyor ve inanıp ona göre yaşıyor. Ya da rüya görüyor, uyanır uyanmaz ona inanıyor. Benlik algısı olan kimse bu üç gerçekliği karıştırmaz. Onun için benlik algımız insanın elindeki en önemli fenerdir, aydınlatır. Kendini aydınlatır, etrafını aydınlatır. Ve benlik algımızı geliştirmek bizi insan yapan durumdur. Diğer canlılarda bu özellik yok. Yemek içmek üremek yetiyor. İnsanların keşfetme, yeni deneyimlere açık olma geni var. İnsan zamanı algılıyor. İnsan dışındaki hiçbir canlının zaman ve mekân algısı yoktur. Bunlar insanları diğer canlılardan ayıran soyut kavramlar üretmemizi sağlayan genlerdir” diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Canon’un En Sevilen İki Lensi Artık RF Ailesinde
Görüntüleme teknolojileri lideri Canon, tüm zamanların en sevilen lenslerinden olan EF 50mm F1.8 STM ve EF 70-200mm F4L IS USM modellerini RF lens formatında kullanıma sunuyor. Lenslerin yeni RF modelleri, EOS R sistemiyle uyumluluğu sayesinde fotoğrafçıların yeni standartlara ve yüksek kaliteye kolaylıkla erişmelerine olanak tanıyor.
Canon, en beğenilen iki EF lensini RF formatında kullanıma sunarak fotoğrafçılara yeni, yüksek teknolojide aynasız çözümler sağlıyor. Fotoğrafçıların en çok tercih ettiği lenslerden olan EF 50mm F1.8 STM ve EF 70-200mm F4L IS USM modelleri artık RF lens formatında da kullanılabilecek. Çok yönlülük kapasitesi nedeniyle “nifty fifty” lakabıyla bilinen Canon’un EF 50mm f/1.8 STM lensinin yeni RF versiyonu, EOS R Sistemi’ne geçiş yapan amatör fotoğrafçılara uygunluğuyla öne çıkıyor. RF 50mm F1.8 STM, fotoğrafçıların gece ve gündüz, portrelerden manzaralara kadar tüm iç ve dış ortam çekimlerinde olağanüstü görüntü kalitesi sağlıyor.
RF 70-200mm F4L IS USM, amatör ve profesyonel fotoğrafçılara, vahşi yaşamdan spor çekimlerine, seyahat çekimlerinden portrelere kadar tüm fotoğrafçılık türlerinde yüksek performans, esneklik ve kompakt tasarım sunuyor. (Canon’un RF ailesine dahil ettiği ikinci lensi RF 70-200mm F4L IS USM, kendi odak aralığında dünyanın en kısa ve en hafif f/4 değiştirilebilir lensi olan L serisi telefoto zum lensidir.)
Lenslerin ikisi de halihazırda sabit, zum, telefoto ve süper telefoto lens ve genişletici seçenekleri bulunan RF ailesine eklenebiliyor. Kısa bir süre önce lanse edilen EOS R5 ve EOS R6 modellerinden EOS R ve EOS RP modellerine kadar EOS R Sistemi’ndeki tüm tam kare aynasız modellerle yüksek uyumluluktaki bu lensler, fotoğrafçılar ve videograflara yüksek performans ve yaratıcı esneklik kazandırıyor.
Taşınabilir seyahat arkadaşı
RF 70-200mm F4L IS USM, 695 gram ağırlığı ve 11,9 cm uzunluğu sayesinde hafif ve kompakt yapısıyla öne çıkıyor. EF eş değeriyle kıyaslandığında %32 gibi çok ciddi oranda küçülen ve hafifleyen bu lens, sürekli hareket halinde olan seyahat fotoğrafçılarının imdadına koşuyor. RF 70-200mm F4L IS USM, tam olarak uzatılmış halde kullanılırken dahi bir f/4 telefoto zum lensine göre çok daha rahat taşınıyor. Modelde bulunan ters çevrilebilir bir lens başlığı, fotoğrafçıların bir çekim senaryosundan diğerine geçerken derli toplu bir şekilde saklamalarına olanak tanıyor. RF 50mm F1.8 STM de aynı kompaktlık özelliğiyle beğeniye sunuluyor. RF 50mm F1.8 STM, boyut olarak EF versiyonu ve montaj adaptöründen çok daha küçük yapıya sahip. Bu lensler, RF serisindeki tüm lensler gibi, fotoğrafçılar ve videografların çok daha hafif bir çekim takımına sahip olmalarını sağlıyor ve bu sayede daha iyi çekim becerileri sunuyor.
Kaliteden taviz verdirmeyen yüksek performans
RF 50mm F1.8 STM, standart 50 mm görüş açısı ve f/1,8 geniş diyaframıyla insan görüşüne yakın bir perspektif sunuyor. RF 50mm F1.8 STM bu özelliği sayesinde farklı çekim senaryolarında güzel ve doğal görünen çekimler yapmak isteyen portre fotoğrafçılarına yardımcı oluyor. Yepyeni bir optik sistemle donatılan RF 50mm F1.8 STM’nin geniş diyaframı ve PMo asferik lensleri, konu ile fonu birbirinden daha iyi ayırabilmeyi sağlıyor. Maksimum diyaframda dahi yüksek görüntü kalitesi elde edilebilen lens RF 50mm F1.8 STM, fotoğrafçıların düşük ışıkta muhteşem çekimler yapabilmesine olanak tanıyor. EF 50mm F1.8 modelinden aktarılan 7 ağızlı dairesel diyafram, defokuslu arka plan ve ön plan için olduğu gibi güzel bir bokeh elde etmek amacıyla da kullanılabiliyor. RF 50mm F1.8 STM’de bulunan “Super Spectra” kaplama teknolojisi ise ışık lekelerini, mercek parlamalarını ve bozulmaları azaltıyor, uyumlu bir renk dengesi oluşturuyor.
RF 70-200mm F4L IS USM, Hava Küresi Kaplama (Air Sphere Coating), dört Ultra Düşük Dispersiyonlu (UD) lens ve 1 m’den 0,6 m’ye indirilerek kısaltılmış olan netleme mesafesi özellikleriyle öne çıkıyor. Tam zumlama aralığında dahi üstün bokeh sunan 9 ağızlı iris ve sabit f/4 diyaframıyla RF 70-200mm F4L IS USM, fotoğrafçılara olağanüstü detaylar sunuyor. Tüm zumlama aralıklarında göz alıcı görüntüler yakalama becerisine sahip olan RF 70-200mm F4L IS USM’nin iyileştirilmiş görüntü kalitesi, net kenardan kenara fotoğraflar elde edilmesini sağlıyor. Her iki lensin maksimum diyafram değerlerinde net, kaliteli fotoğraflar çekme becerisi, fotoğrafçıların hafif yüz mimiklerini veya daha küçük konuları en ince detayına kadar kadrajlamasına yardımcı oluyor.
Ustalığı pekiştiren yaratıcılık ön planda
RF 70-200mm F4L IS USM’de bulunan 5 stop’lu Optik Görüntü Sabitleyicisi, fotoğrafçıların, sınırlarını zorlamalarını sağlarken, yüksek kalitede görüntüler elde etmek için gerek duyulan tripod ihtiyacını da ortadan kaldırıyor. RF 70-200mm F4L IS USM modeli, yeni EOS R5 ve EOS R6 ile kullanıldığında, Dual Nano USM ve 7,5 stop’a kadar görüntü sabitleme kapasitesi sayesinde düşük ışık koşullarında bile olağanüstü yüksek hızda net ve odaklı görüntüler elde edilmesine olanak tanıyor. Dual Nano USM ile RF 70-200mm F4L IS USM, inanılmaz hızlı sürekli odaklanma seviyeleri ile videografların neredeyse sessiz çekim yapmalarının önünü açıyor.
RF 50mm F1.8 STM, EOS R5 veya EOS R6 ile kullanıldığında 7 stop’a kadar görüntü sabitleme avantajı sunuyor. Ayrıca STM özelliği ile amatör videograflara neredeyse sessiz ve kusursuz kalitede çekim yaparken yeni çekim türlerini deneme fırsatı sağlayan kusursuz AF performansı yaratıyor.
“Pratiklik” hedefinden doğan lensler
RF 50mm F1.8 STM, fotoğrafçıların konforlu bir şekilde çekim yapmalarına olanak tanımak için yeniden tasarlandı. Bu tasarım kapsamında fotoğrafçıların konuları görüntülerken fotoğraf makinesi ve odaklanma ayarları üzerinde sezgisel kontrole sahip olmalarını sağlayan, sofistike ve sessiz, tıklama gerektirmeyen tipte, birleşik odak ve lens kontrol halkası kullanılıyor.
Florin kaplamalı, toz ve darbe direncine sahip olan RF 70-200mm F4L IS USM, açık alanda kullanımda maksimum rahatlık sunuyor. Canon’un L serisi lenslerinde görülen standart sağlamlık ve dayanıklılık özelliklerine sahip olan RF 70-200mm F4L IS USM, sıcak ve soğuk iklimlerde pratik bir kullanım sağlıyor. Zorlu iklim şartları altında hayat kurtaran ısı kalkanı kaplaması, aynı zamanda, olası toz girişlerini engelliyor ve cihaza darbelere karşı dirençli bir yapı sağlıyor.
RF 50mm F1.8 STM – Temel Özellikler: STM Motor Geniş f/1,8 diyafram Asferik lens elemanı RF yuvası Süper Spektra Kaplama Odak / lens kontrol halkası
RF 70-200mm F4L IS USM Temel Özellikler: f/4 sabit maksimum diyafram Dual Nano USM odaklanma motoru L serisi kalitesi UD elemanları ve ASC kaplama EOS R5 ve EOS R6 ile kullanıldığında 5 stop’lu Optik Görüntü Sabitleyici ve 7,5 stop’lu Birleşik IS Toz ve su girişine dirençli Lens Kontrol Halkası
Değiştirilebilir lensli fotoğraf makineleri için (SLR fotoğraf makineleri ve aynasız fotoğraf makineleri) f/4, 70-200 mm odak uzaklığı ile dünyanın en kısa ve hafif bir değiştirilebilir lenstir. 3 Kasım 2020 itibarıyla geçerlidir. Canon’un araştırmasına dayanır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Twitter, Markaların Twitter’ı En Etkili Şekilde Kullanmaları İçin 7 Stratejiyi Açıkladı
Twitter, markalara, nerede olurlarsa olsunlar Twitter’ın markaların hedef kitlelerini bulmalarına yardımcı olabileceği yolları gösteriyor. “Conversation Book-İletişim Kitabı” aracılığıyla Twitter, şirketlere Twitter’ı en etkili şekilde nasıl kullanabilecekleri konusunda rehberlik ediyor.
Twitter, son dönemde analiz ettiği yüzlerce kampanya arasından 7 stratejiyi belirledi. Son aylarda Twitter tarafından yapılan bir grup araştırmada kilit noktalar olarak; dinleyerek liderlik etmek, amaç ile liderlik etmek, örnek olmak, yeni bir şeyle liderlik etmek, bağlantı kurarak liderlik etmek, çeviklikle liderlik etmek ve pozitiflik ile liderlik, öne çıkıyor
İşte, markalar için 7 strateji:
1- Dinleyerek liderlik edin
Sohbete öncülük eden markaların müşterilerinden aldıkları tavsiyeleri dinleyen markalar olduğunu görüyoruz. Müşteriler, markalarının güvenilir, iletişim kurulabilir olmasını ve kriz sırasında iletişimi desteklemelerini istiyorlar. Tüm bunlar markaların, platformda uygun konumda kalarak başarılarını garantiye alacaktır.
2- Amaç ile liderlik etmek
Buradaki ana fikir, insanlar markalarının amaca yönelik olmasını istiyorlar, bu artık markalar için bir seçenek değil zorunluluk haline geldi. Twitter kullanıcıları, markaların dünya üzerindeki kendi olumsuz etkilerini azaltmak için nasıl harekete geçtiklerini göstermelerinin önemli olduğunu söylüyor. İnsanlar, markaların amaca yönelik kampanyalar ile liderlik etmelerini bekliyorlar. Twitter’da, markaların amaçlarını netleştirmelerine yardımcı olan ve üç anahtar noktadan oluşan bir yapı var. Bunlar; Amaç, İnsanlar ve Taahhüt. Işte Türkiye’den bir örnek; Getir.
3- Örnek olmak
Açıklık ve şeffaflık son derece önemli. Yapılan araştırmaya dayanarak, pek çok insanın belirsizlik zamanlarında en çok ilgilendikleri konularla ilgili şeffaflığın yanı sıra cevaplar ve tavsiye aradıklarını belirledik. İletişim liderleri zorlu iş ortamında bile daha fazlasını vermenin yollarını buluyor. İşte markanızın nasıl örnek olabileceğinin yolları:
Yapılması gerekenler; İnsanların belirsizlikle başa çıkmalarına ve sakin kalmalarına yardımcı olacak faydalı bilgiler sağlayın. Müşterilerin, gündeme getirdiği sorunları ele alan bütün girişimlerinizi yayınlayın.
Yapılmaması gerekenler; Tutamayacağınız sözler vermeyin, talihsizliği bir pazarlama fırsatı olarak görmeyin, hüsrana uğramış müşterilerle etkileşimi göz ardı etmeyin.
4- Yeni bir şeyle liderlik etmek
Kriz sırasında, birçok lansman planı ertelendi, geriye çekildi ya da geçici olarak durduruldu. Böyle şeyler meydana geldiğinde birçok insanın planlamayı geriye çekmeye eğilimli olduğunu biliyoruz. Sıkıntılı bir dönem olduğu zaman bunu dikkate almak ve pazar payını korumak özellikle önemlidir. İletişim liderlerinin en iyi beş uygulamasını takip etmeniz şartıyla, kriz sırasında yeni markaları tanıtmak, mesajlar vermek ve yeni ürünleri başarılı bir şekilde piyasaya sürmek hala mümkündür. Bir örnek BiTaksi’den.
5- Bağlantı kurarak liderlik etmek
Bu, markaların bu süre zarfında nasıl konu ile ilgili kalabilecekleriyle ilgilidir. Sosyal mesafe, gerçek dünyada birbirimizden ayrı durmayı gerektirirken; teknoloji, sanal dünyada bizi bir araya getirmeye yardımcı oluyor. Twitter, bu süreç için çok önemli bir konumda. Lider markalar ilgi düzeyini üç şekilde sürdürebilirler: bu, hatasız bir şekilde yapılması en zor olanlardan biri ancak aynı zamanda hatasız yapıldığında en çok anlamı olanlardan. Herkes, canlı etkinlikleri sanal etkinliklere taşıyor ve Twitter’da, birçok kişinin sanal etkinliklerle daha olumlu bir ilişki içinde olduklarını söylediği görülüyor.
6 – Çeviklikle liderlik etmek
İçerik stratejinizi geliştirmek gerçekten çok önemlidir. Bunu yapmanın kolay bir yolu, eski niteliklerinizi yeni niteliklere dönüştürmektir. İçeriğinizi uyarlamanın yolları hakkında yaratıcı bir şekilde düşünün. Zor zamanlarda, kaynakların kullanımını optimize etmek için, Twitter hizmetlerini kendi yararınıza kullanma olanağına sahipsiniz.
7 – Pozitiflik ile liderlik
İnsanlar gerçekten olumlu sohbetleri artıracak markalar arıyor. Plarformdaki insanların üçte ikisinden fazlası; pozitif hikayeler, negatif bulutların arasındaki parlak alanlar ve dünyada olup biten şeyleri arıyor. Pozitif hikayeler paylaşmak hiç bu kadar önemli olmamıştı. Bir örnek Çiçeksepeti’nden.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
HUAWEI Mobil Servisleri, HUAWEI Mate 40 Serisi’nde en üst düzey kullanım deneyimi sunuyor
HUAWEI Mate 40 Serisi lansman etkinliğinde Huawei Mobil Hizmetler (HMS) ekosistemindeki yeni gelişmeler de duyuruldu. Bu gelişmeler, Huawei kullanıcıları için daha iyi bir dijital yaşam tarzı sunarak HMS deneyimini zenginleştirmeyi amaçlıyor.
Huawei Tüketici Elektroniği Grubu CEO’su Richard Yu yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz sekiz yıl boyunca HUAWEI Mate Serisi, geliştirme ve yeniliğe odaklıydı. En yeni cihazlar, çabalarımızın doruk noktası olan HUAWEI Mate 40 Serisi, ikonik HUAWEI Mate deneyimini daha yüksek zirvelere taşımak için HMS ekosisteminden yararlanacak” dedi.
HMS uygulamaları dijital yaşam deneyimini geliştiriyor
Etkinlikte Huawei, küresel kullanıcılar için Huawei’nin resmi arama motoru Petal Search ve Mate 40 Serisi’nin Hareket Kontrolünü destekleyen ilk navigasyon uygulaması olan Petal Maps’ilanse etti.
170’ten fazla ülke ve bölgede kullanılan Petal Search, uygulamalar, haberler, videolar, resimler, alışveriş, uçuşlar ve yerel işletmeler dahil olmak üzere 20’den fazla kategoride arama yapabiliyor. 50’den fazla dili destekleyen Petal Search, kullanıcıların ihtiyaç duydukları bilgi ve hizmetleri kolay ve hızlı bir şekilde bulmasını sağlıyor.
Mate 40 Serisi’nin yapay zeka özelliklerinden yararlanan Petal Search, kullanıcıların görsel arama işlevi aracılığıyla fotoğrafları veya resimleri kullanarak arama yapmasına olanak tanıyor. Petal Search, insanlar, hayvanlar, bitkiler ve yer işaretleri gibi çok çeşitli nesneleri tanıyor. Petal Maps ayrıca İngilizce, İspanyolca, Fransızca, Arapça ve daha birçok dili destekleyen bir sesli arama özelliğine sahip.
Yerelleştirilmiş aramayla donatılan Petal Search, yerelleştirilmiş sorgularla ilgili sonuçları çekerek, kullanıcıların günlük ihtiyaçlarını karşılamak için tahmini hava durumu ve çeviri gibi ek hizmetler sağlıyor.
Petal Maps, Huawei’nin kaliteli ve kullanışlı haritalama ve gezinme aracı olarak 140’tan fazla ülke ve bölgedeki kullanıcılara konum izleme, harita görüntüleme, yol tarifleri ve gerçek zamanlı trafik güncellemesi gibi özellikler sunuyor. Petal Maps 129 şehirde gerçek zamanlı toplu taşıma güncellemeleri sağlıyor.İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca ve Mandarin dillerinde sesli navigasyonu destekliyor.
Mate 40 Serisi kullanıcıları, Petal Maps uygulamasında Hareketle Kontrol deneyimini yaşayabilecekler. Örneğin sürücüler, avuç içleriyle ekrana doğru bir ‘air press’ hareketi yaparak harita görünümleri arasında geçiş yapabilecek ve bu da navigasyonu kolaylaştıracak.
HUAWEI Docs artık 100’den fazla ülke ve bölgede kullanılabilir oldu. PDF, PPT ve DOC dahil olmak üzere 50’den fazla formatta belge görüntüleme ve düzenlemeyi destekleyen HUAWEI Docs, bulut özellikleriyle etkinleştirilen gerçek zamanlı senkronizasyon ile kullanıcıların aynı HUAWEI Kimliği ile oturum açmış farklı cihazlarda aynı belge üzerinde sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlayarak akıllı ofis deneyimini yaşatıyor.
HMS uygulamaları, dijital yaşamın tüm gereksinimlerini karşılıyor
HUAWEI Mate 40 Serisi lansmanı, diğer yeniliklerin yanı sıra Cihazı Bul uygulaması ve HUAWEI Themes Video da tanıtıldı. Cihazı Bul, kullanıcıların akıllı telefonlar, saatler, kulaklıklar ve gözlükler gibi Huawei cihazlarını bulmalarına, cihazları kilitleyip silmelerine ve uzaktan zil sesi çalmalarına olanak tanıyor.
HUAWEI Themes Video ise Mate 40 Serisi kullanıcılarına 10 düzenleme şablonu ve 6 çekim şablonu özellikleriyle kaliteli videolar oluşturmak için güçlü video çekme ve düzenleme araçlarını sağlıyor. HUAWEI Temaları, daha derin cihaz kişiselleştirmesi sağlamak için özel tema paketleri de sunuyor. İlk paket grubu ünlü sanatçıların, klasik edebiyatın ve Huawei’nin seçtiği Ingenuity serisinin temalarını içeriyor.
Huawei’nin resmi uygulama mağazası AppGallery, Telegram ve Deezer gibi popüler küresel ve yerel uygulamaların yanı sıra geçen yıldan bu yana kullanıcı tabanında yüzde 20 büyüyen kullanışlı ve kurulum gerektirmeyen Hızlı Uygulamaları da iyileştirmeye devam ediyor.
AppGallery de sürekli olarak kullanıcı deneyimini geliştiriyor. Geliştirilmiş AppGallery UX, yeni “Sekmeler” ve Uygulama Kartları özellikleriyle verimli bir deneyimin yanı sıra sade ve güzel bir estetik getiriyor. Her uygulamanın daha fazla kitleye ulaşmasına olanak tanıyarak kullanıcılara trend olan uygulamalar için daha akıllı indirme önerileri sunuyor.
Tüm kullanıcıların gizlilik ve güvenliği garanti altında
Huawei, kullanıcıların istedikleri an reklam hedeflemeyi yasaklamak için devre dışı bırakabileceği veya sıfırlayabileceği bir açık reklam tanımlayıcısı (OAID) aracılığıyla kullanıcılara daha fazla hedef reklam kontrolü sağlıyor. HUAWEI Tarayıcı, web siteleri arası izlemeyi engellemek için izleme web sitelerini tanımlayabilir ve izleme çerezlerini durdurabilir ve kullanıcılara daha güvenli bir tarama deneyimi sunar.
Petal Search ve Petal Maps, bulundukları her ülkedeki güvenlik politikalarına, yasalarına ve düzenlemelerine kesinlikle uymak üzere tasarlandı. EPrivacyseal veri koruma onay mührü ile onaylanan Petal Search, kullanıcılara güvenli arama, gizli mod ve çocuk kullanımı dahil olmak üzere farklı modlar sunuyor. Benzer şekilde Petal Maps, kullanıcılar için en üst düzeyde gizliliği sağlamak için kullanıcının konumu ve arama davranışı dahil olmak üzere uçtan uca şifreleme ile veri hassasiyetini azaltmayı sağlıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
48,5 saatle en fazla çalışan ülke Türkiye
Great Place to Work tarafından gerçekleştirilen “İş yerinde Stres ve Esenlik: Avrupa’ya Genel Bakış” araştırmasında; Avusturya, Danimarka, Fransa, Yunanistan, Almanya, İtalya, Norveç, İsveç, İspanya, İsviçre, Hollanda, Türkiye ve İngiltere’den katılımcılar yer aldı. Araştırmada, iş yerinde en önemli iki stres tetikleyicisinin iş yetiştirme baskısı ve fazla mesai olduğu ortaya çıktı. Great Place to Work Enstitüsü’nün güven, mutluluk ve esenlik kültürünün inşasını inceleyen araştırmada, liste dışı şirketler ve En İyi İş Yerleri arasındaki en büyük farklar da belirlendi. En iyi işveren seçilen şirket çalışanları, mevcut esenlik uygulamaları ve stres azaltma planları hakkındaki sorulara, yöneticilerin kendilerine karşı samimi ve karşılaştıkları sorunlara karşı çözüm odaklı oldukları yönünde cevaplar verdi. Liste dışındaki şirket çalışanları ise kendilerini etkileyen kararlara dahil edilmediklerini ifade ettiler.
En uzun çalışma saati Türkiye’de
Uzun saatler aralıksız çalışmak, özellikle yönetici seviyesinde yaygın bir uygulama. Araştırmadaki 13 ülkeden elde edilen veriler, Eurostat’ın Avrupa Çalışma Saatleri Raporu’nda belirtilen geleneksel çalışma saatlerinin kıtada hala yaygın olduğunu gösteriyor. Avrupa’da son iki yılın ortalamasına göre, haftalık çalışma saati 40,4 saat. Türkiye, 48,5 saatlik en yüksek mesai saatleriyle bu listeye liderlik yaparken, diğer uçta haftalık 37,8 saatle Danimarka bulunuyor.
En çok stres inşaat sektöründe
Araştırmada, 900’den fazla İK idarecisinden, işle ilgili stres ve iş yerlerindeki esenlik uygulamaları ile ilgili konulardaki görüşler toplandı. Ankete katılanların yüzde 51’i, iş yetiştirmek için aşırı baskının üst düzey yöneticilerin mental sağlığını etkilediğini ifade ediyor. Stresle başa çıkmada en çok zorlanan yöneticilerin yüzde 63 ile inşaat sektöründe olduğu belirlenen araştırmada, inşaat sektörünü yüzde 62 ile finans ve yüzde 60 ile hizmet sektörü takip ediyor.
Çalışanları makinenin dişlisi gibi görmek verimliliğe engel oluyor
Yapılan araştırmaya dahil olan şirketlerin yüzde 52’sinin stres yaşayan yöneticiler için destek önlemleri almış olsa da sadece yüzde 26’sının stres seviyelerini ölçme mekanizmaları olduğuna vurgu yapan Great Place to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Stres, günümüzde her işletmenin baş etmesi gereken bir olgu. Stres ile ilgili araştırmamız bu tür süreçleri engel veya tehdit olarak değerlendirmek yerine, bunları büyüme fırsatı sunan zorluklar olarak görmenin, gelişimi ve durumun da kontrol edilmesine olanak sağladığını ortaya koyuyor. Alınacak basit önlemlerle çalışanların kendilerini makinenin bir dişlisi olarak değil, insan olarak hissedebilmelerini sağlamak, izlenecek yollardan sadece bir tanesi. Çalışanların iş yerlerinde saygı görmeleri ve adalet duygusunu yaşamaları tüm şirketler için öncelikli bir konu olmalı. Çalışanların, önemsendiklerini bildikleri bir iş yerinde, ellerinden gelenin en iyisini yapma eğiliminde oldukları bir sır değil.” dedi.
Great Place to Work hakkında:
Great Place To Work Enstitüsü, kurum kültürü konusunda uzmanlaşmış, 5 kıtada ve 60’tan fazla ülkedeki ofisiyle sektör ayrımı olmadan tüm ölçeklerdeki şirketlere mükemmel iş yerlerini inşa etmeleri, geliştirmeleri konusunda destek veren bir araştırma ve danışmanlık kurumudur. Great Place to Work, 30 yılı aşkın süredir dünya çapındaki en iyi işverenleri belirlemekte ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. En İyi İşverenler listeleri, işveren markasının duyurulması ve güçlendirilmesi için şirketler tarafından tercih edilen ve kabul görmüş bir araştırmadır. Enstitü’nün her yıl 7 bine yakın işletme ve 16 milyondan fazla çalışanı dahil ettiği analizleri, kurum kültürü alanında dünyada gerçekleştirilen en geniş çaplı araştırma olma özelliğini taşımaktadır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Bilgi Teknolojilerinde Enerji Sektörünün En Kapsamlı Çevik Dönüşüm Yolculuğu Tamamlanıyor
Enerjisa Enerji, Bilgi Teknolojileri Çevik Dönüşüm Projesini bu yılsonuna kadar tamamlamak üzere çalışmalarını hızlandırdı. Proje sonunda sektörün en kapsamlı çevik dönüşüm hareketi tamamlanmış olacak.
Sabancı Holding ve E.ON’un çoğunluk hisselerine sahip olduğu ve halka açık bir yapıda faaliyetlerini yürüten, elektrik dağıtım ve perakende satışında Türkiye’nin lider şirketi Enerjisa Enerji, strateji ve faaliyetlerini küresel trendler ışığında şekillendirmek amacıyla dijital ve teknoloji dönüşümüne devam ediyor. Şirket, 2018 yılında pilot ekiplerle başlattığı ve yoğun bir kapsamla yürüttüğü Türkiye’de enerji sektöründeki en kapsamlı Bilgi Teknolojileri Çevik Dönüşüm Projesi’ni yılsonuna kadar tamamlamak için çalışmalarını hızlandırdı.
Müşteriyi Odağına Alan Çevik Yapılanma
Çevik Dönüşüm kapsamında kurulan ekipler, müşterilerimizle ilk karşılaşma anı ile başlayan, faturalama ve tahsilat ile devam eden tüm yolculuk boyunca, fiziksel ve dijital kanallar üzerinden sağlanan hizmetlerin teknoloji geliştirmelerine hizmet ediyor. Ayrıca, saha operasyonlarının teknoloji geliştirmeleri de çevik ekipler tarafından sağlanıyor. Çevik dönüşümde en önemli unsurlardan biri iş birimi, analist ve teknoloji çalışanlarından oluşan fonksiyonlar arası ekipler. Bu yıl sonuna kadar ekiplerin sayısı iki katına çıkacak ve çalışanlarımızın %75’i çevik dönüşüme katılmış olacaklar.
Enerjisa Enerji, Çevik Dönüşüm ekiplerini kurarken 3 temel hedef belirledi. Öncelikle faaliyet alanındaki değişimlere ayak uydurabilmek için doğru işe odaklanma ve hızlı teslimat akışı sağlanıyor. Ardından ekiplerin verimli çalışabilmesi için etkileşimin artırıldığı çalışma ortamı ve tüm paydaşların etkin olarak sürece dahil edilmesi garanti altına alınıyor.
Müşteri Memnuniyeti %16 Arttı
İç ve dış çevredeki değişimlere hızlı adapte olarak, iş performansı ve kalitede artış sağlama amacıyla geliştirilen Çevik Dönüşüm ile ekip içi ve ekipler arası etkileşimin sıklığı ve kalitesinin yanı sıra verimlilik artışı elde ediliyor. Bu verimliliğin ve memnuniyetin ölçümü için düzenli olarak müşterilere yönelik memnuniyet ölçümleri sağlanıyor. 2019 yılı sonunda, çevik dönüşüm ile müşteri memnuniyetinde %16’lık bir artış yakalandı.
Çevik Dönüşüm tecrübesi ile sektörde fark yaratacağız.
Enerjisa Enerji A.Ş. Bilgi Teknolojileri ve Dijital İş Yönetimi Bölüm Başkanı Mehmet Fırat konu ile ilgili olarak: “Enerjisa Enerji olarak, 14 bölgede 21 milyon müşterimize ve tüm çalışanlarımıza karşı sahip olduğumuz sorumluluğun bilincindeyiz. Bu ağır bir sorumluluk. Buradan yola çıkarak 2018 yılında pilot ekiplerle başlattığımız Çevik Dönüşüm Projesi ile Bilgi Teknolojilerinde Türkiye enerji sektörünün en kapsamlı çevik dönüşümünü gerçekleştiriyoruz. Çeviklik tüm ekosistemi dönüştüren bir yaklaşım ve bizim için de hızla değişen enerji sektöründe doğru zamanda, doğru işi hızlı ve kaliteli bir şekilde yapmak, kaynakları verimli kullanmak çok kritik. Bunun için faydalandığımız Çevik Dönüşüm ’deki amacımız, iç ve dış çevredeki değişimlere hızlı adapte olarak, iş performansımızda ve kalitede artış sağlamak ve kendi kendine organize olan ve ilerleyen, yeniliklere hızla adapte olabilen, üretken ve dinamik bir organizasyona dönüşmek. Pilot uygulamamız ile ekip içi ve ekipler arası etkileşimin sıklığını ve kalitesini artırarak, verimliliği de artırdık. 2019 yılı sonunda elde ettiğimiz %16’lık müşteri memnuniyeti artışının bu yılsonuna kadar daha da artacağını düşünüyoruz ve dönüşümümüzün tecrübesi ile de enerji sektöründe fark yaratacağız” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
“Sağlık Turizminde En Güvenli Ülkelerden Biriyiz”
Bazı ülkelerin Türkiye’ye seyahat kısıtlaması getirirken, Sağlık Turizmcisi Mehmet Hanifi Kutlar, Türkiye’nin pandemi önlemleri açısından dünyadaki en güvenli ülkelerden biri olduğunu söyledi.
Türkiye’deki sağlık ve konaklama tesisleri ve havalimanlarının COVİD-19 salgını önlemleri açısından son derece güvenliği olduğunu belirten Kutlar, “Türkiye sağlık turizmi kapsamında tedavi olmayı düşünen yabancı misafirlerimiz çekinmeden ülkemize gelebilirler” dedi.
Sağlık Bakanlığı direktifleri doğrultusunda Sağlık Turizmi alanında sosyal mesafe, sağlık kontrolleri ve hijyen önlemlerin üst düzey seviyede uygulandığını açıkladı. Kutlar, özellikle İstanbul, Antalya ve İzmir’deki saç ekim merkezlerinin Covid-19 sürecinde de alınan önlemler sayesinde yurt içi ve yurt dışı hastalarında çok fazla düşüş olmadığını açıkladı.
Yeni tip Covid-19 sosyal ve ekonomik hayatı tüm dünyada olumsuz etkilerken, ülkeler arası ekonomik alışverişi de sekteye uğrattı. 10 yılı aşkın süredir sağlık turizmi sektöründe yer alan Mehmet Hanifi Kutlar, Sağlık Bakanlığı’nın yönergeleri doğrultusunda sağlık merkezlerinde uygulanan Covid-19 tedbirlerinin sağlık turizmi ile uğraşan merkez ve hastanelerde en üst düzeyde uygulandığını belirten Kutlar, “Gerek yurt dışından ülkemize, gerekse ülke içinde sağlık turizmi kapsamında tedavi olan hasta sayılarında alınan önlemler sayesinde çok fazla düşüş olmadı. Bu hassasiyet nedeniyle özellikle saç ekimi ve diş tedavilerinde pandemiye rağmen iyi bir gidişat yakaladık” dedi.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle hizmete ara veren sağlık turizmi, normalleşme sürecinde aldığı sıkı önlemlerle birlikte kaldığı yerden hizmet vermeye başladığını anlatan Kutlar, “Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını birçok sektörün iş yapmasını engelledi. Sağlık turizminde dünyanın başlıca ülkelerinden Türkiye’de normalleşme sürecine girilmesiyle birlikte aldığı önlemlerle hasta kabulüne başladı.
Sağlık turizmcisi, Mehmet Hanifi Kutlar şöyle devam etti; “Koronavirüsten sonra hijyen konusunda aldığımız tüm önlemleri gözden geçirdik ve daha sıkı önlemler aldık. Bu önlemlerin başında hem hastalarımız için hem de sağlık personelimiz için son 24 saat içinde COVID-19 testi kontrolü yapılması geliyor. Yapılan işlemler sterilize ortamlarda gerçekleştiriliyor ve korucu özel kıyafetlerin
tercih edilmesi, yüksek koruma sağlayan maske kullanılması gibi sıkı önlemler de alıyoruz. Sağlık sektörü olarak hem çalışan hem de hasta sağlığına büyük önem veriyoruz”
SAÇ EKİMİ EN ÇOK TERCİH EDİLEN TEDAVİ
Sağlık turizminde son yıllarda en çok tercih edilen operasyonların başında teknolojik
ilerlemelerle birlikte her geçen gün gelişen saç ekimi geldiğini kaydeden Kutlar, “Türk erkeklerinin en büyük dertlerinden saç dökülmesi ve kelliğe çözüm olan saç ekimi, DHI saç ekim (Direct Hair Implant) tekniğiyle dikiş izi ve kesik olmadan doğal saç görünümü sunuyor. İyileşme sürecinin hızlı olduğu bu yöntem, başın arka kısımlarından ekilmek üzere alınan saç köklerinin (grefler) başta herhangi bir delik açmadan özel uçlar ile direkt olarak ekilmesiyle gerçekleştiriliyor. Aynı zaman da bu yöntemde saç kökleri ağrısız, acısız olarak yerleştiriliyor ve sağlıklı, güçlü saç kökleri sunuyor” diye konuştu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Rodoslu: “Burası Anadolu, dünyanın en büyük çiftliği”
Çiftçiye ve tarımsal üretimin her aşamasına sahip çıkan Migros, Anadolu’nun zenginliklerini anlatan destansı bir belgesel hazırladı.
Migros tarafından hazırlanan belgeselde Anadolu’nun bugüne kadar hiç yerde gösterilmemiş eşsiz görüntüleri izleyicilerle buluşacak. Bilim insanından uluslararası tarım otoritelerine kadar birçok değerli ismin görüşlerine yer verilen belgeselin seslendirme ve sunuculuğunu Kıvanç Tatlıtuğ üstlendi.
Migros Ticaret A.Ş. Pazarlama ve Yurtdışı Operasyonlardan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Cem Rodoslu, “Hem ülkemize, hem dünyamıza, hem de gelecek nesillere karşı sorumluluklarımızın bilinciyle “Burası Anadolu, dünyanın en büyük çiftliği” diyerek topraklarımızın büyüleyici zenginliğini gözler önüne seren bir belgesel hazırladık. Topraklarımıza her gün yaşam veren tarım emekçilerimize adadığımız belgeselimizi, Türk tarımının ne kadar güçlü, çeşitli, inovatif ve hayati olduğu gerçeğini gösteren ulusal bir gurur projesi olarak halkımızla paylaşıyoruz. Bu filmle 7’den 70’e toplumun her halkasının tarım konusundaki farkındalığını artırmak, daha çok gencimizi tarıma davet etmek istiyoruz” dedi.
Çiftçiye ve tarımsal üretimin her aşamasına sahip çıkan Migros, Anadolu’nun olağanüstü güzelliklerini ve tarımsal zenginliğini gözler önüne seren bir belgesele imza attı. Migros’un Finish, Vodafone Business, Ziraat Bankası güç birliğinde, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın katkılarıyla hazırladığı “Tarım Bizim Geleceğimiz” belgeseli izleyicilerle buluştu.
Üç buçuk yıllık emekle ortaya çıktı, 100 bin km yol kat edildi
Migros Ticaret A.Ş. Pazarlama ve Yurtdışı Operasyonlardan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Cem Rodoslu’nun danışmanlığını yaptığı belgeselin seslendirmesini ve sunuculuğunu Kıvanç Tatlıtuğ üstlendi. Prof. Dr. İlber Ortaylı, Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Araştırmacı ve Yazar Bekir Ağırdır, TİGEM Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Ayşin Işıkgece, Birleşmiş Milletler Türkiye Ofisi Gıda ve Tarım Örgütü-FAO Orta Asya ve Türkiye Sorumlusu Viroel Gutu, FAO Türkiye Sorumlusu Ayşegül Selışık, Girişimci ve Akademisyen Elif Ovalı, WWF Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, Tekfen Tarım Genel Müdürü Emrah İnce, IBM Bilgi Teknolojileri Mimarı Reha Yurdakul, Girişimci ve Çiftçi Deniz Yüksel Ovalı, Tekfen Holding ve belgeselin onur konuğu TEMA Vakfı Kurucu Onursal Başkanı Ali Nihat Gökyiğit gibi alanında değerli isimler belgesele görüşleriyle katkıda bulundu.
Anadolu Belgesel öncülüğünde geniş ve tecrübeli bir ekibin üç buçuk yıllık emeği sonucunda ortaya çıkan film için 100 bin km yol kat edildi, bin 500 yöre ziyareti gerçekleştirildi.
“Ülkemize ve dünyamıza karşı duyduğumuz sorumlulukla ‘Tarım Bizim Geleceğimiz’ belgeseline hazırladık ”
Yaşanan pandemi sürecinin, kendi kendine yetebilmenin, yerel değerlere sahip çıkmanın ve sürdürülebilirliğin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Migros Ticaret A.Ş. Pazarlama ve Yurtdışı Operasyonlardan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Cem Rodoslu, Migros’un kuruluşundan bu yana bu farkındalıkla sürdürülebilir tarıma yatırım yaptığını; toprağımızın zenginliklerini korumayı, yerel değerlerimize sahip çıkmayı ve milli mirasımızı gelecek nesillere taşımayı misyon edindiğini söyledi.
Güçlü yatırımlarla tarımın ve çiftçilerin her zaman en büyük destekçisi olduklarını söyleyen Rodoslu, “2010 yılında Tarım ve Orman Bakanlığı öncülüğünde başlatılan “İyi Tarım Uygulamaları” (İTU) standardında üretilen taze meyve ve sebzeyi mağazalarında satışa sunan ilk perakendeciyiz. Her geçen gün Türkiye çapında ürün alımı yaptığımız bölge, il ve ürün sayısını da önemli ölçüde artırıyoruz. Özellikle taze gıdaların kesintisiz üretiminin, hem sağlık hem de bulunurluk açısından kritik önemi nedeniyle tarımsal üretimin devamlılığı ve çiftçilerimizin emeğinin karşılığını güvenle alabilmeleri için her türlü desteği sağladık, sağlamaya da devam ediyoruz. Anadolu Lezzetleri, Mirasımız Yerel Tohumlar gibi Anadolu’nun özgün değerlerine sahip çıktığımız projelerimizin yanında çiftçilerimizin üretimlerini sürdürülebilir hale getirmek için de önemli iş birlikleri gerçekleştiriyoruz. Ziraat Bankası ile imzaladığımız ‘Üretici Finansman Sistemi sayesinde Türkiye’de ilk kez çiftçi – market – banka iş birliğini hayat geçirdik. Vodafone Business ile çiftçilerimizin üretim süreçlerinin dijital dönüşümünü destekledik. Son olarak, hem ülkemize hem dünyamıza, hem de gelecek nesillere karşı duyduğumuz sorumlulukla “Burası Anadolu, dünyanın en büyük çiftliği” diyerek “Tarım Bizim Geleceğimiz’ belgeselini hazırladık” dedi.
Rodoslu: “Ulusal bir gurur projesi olan belgeselimizi, 5.1 milyon tarım emekçimize adıyor, gençlerimizi tarıma davet ediyoruz”
Rodoslu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eşsiz topraklarımızda tarım, 12 bin yıl önce doğdu ve tek başına bir kıtanın tüm habitat özelliklerine sahip yapısıyla mucizeler yarattı.Tüm Avrupa kıtası 12 bin, Anadolu ise tek başına 9 bin bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Türkiye’de 5.1 milyon emekçi tarım sektöründe çalışıyor. Bu da ulusal iş gücünün yüzde 18’ine tekabül ediyor. Migros olarak, destansı coğrafyamızın güzelliklerini ve ülkemizin tarımsal zenginliğini gösteren belgeselimizi; Anadolu ve Trakya topraklarına her gün yaşam veren çiftçilerimize ve tarım emekçilerimize adadık. Bu belgeseli, Türk tarımının ne kadar güçlü, çeşitli, inovatif ve hayati olduğu gerçeğini gösteren ulusal bir gurur projesi olarak halkımızla paylaşıyoruz. Bu filmle 7’den 70’e toplumun her halkasının tarım konusundaki farkındalığını artırmak, daha çok gencimizi tarıma davet etmek istiyoruz.”
Tüketicide tarım bilincinin hızlı bir şekilde geliştiğine ve bu farkındalığın sektörleri tarıma ve sürdürülebilirliğe daha fazla yatırım yapmaya teşvik edeceğine inandığını belirten Rodoslu, “Tarım hem bizim hem de çocuklarımızın geleceği. Tarımın geleceği hepimizin sorumluluğunda. Tarıma destek olabilmek için sadece tarımla uğraşmak, çiftçilik yapmak gerekmiyor. Yerel ürünleri, biyoçeşitliliği koruyarak ve ürün kayıplarını en aza indirerek bu sürecin bir parçası olmamız mümkün. Üreticilerin gelişimine, küçük çiftçilerin bilinçlendirilerek desteklenmesine; çiftçiye finansman, teknik alt yapı ve pazarlama anlamında destek sağlanmasına yönelik olarak topyekûn seferber olmamız gerektiğine inanıyorum” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)