Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da mahallerinde ziyaret ettiği çevre gönüllüsü çocukları çeşitli hediyelerle ödüllendirdi.
Bursa’nın İnegöl ilçesinde yaşları küçük olan 10 civarında çocuğun ellerine aldıkları poşetlerle sokakları gezerek yere atılan çöpleri topladıkları görüntüler, geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki herkesin takdirini kazanmıştı. Ertuğrulgazi Mahallesi’nde bir araya gelerek sokakları tek tek gezip çöpleri yerden alarak çöp konteynerine atan çocuklar, yaptıkları örnek davranışla büyük küçük herkesin gönlünü kazandı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da sokakları temizleyen çocuklara sürpriz yaparak mahallelerinde ziyaret etti. İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban ile birlikte miniklerle buluşan Başkan Aktaş, davranışlarıyla Türkiye’ye örnek olan çocuklarla sohbet etti.
“Ağaç yaşken eğilir”
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Ertuğrulgazi Mahallesi’nde 10 civarında çocuğun temizlik konusunda yaptığı güzel hareketin sosyal medya üzerinden tüm Türkiye’de ses getirdiğini hatırlattı. Çocukların çöpü yere kimin attığına bakmadan mahalleyi temiz tutmak adına örnek bir girişimde bulunduğunu söyleyen Başkan Aktaş, “Çocuklarımızı kutluyorum. Aslında her bir vatandaşımız bu hassasiyetle yaşamalı. Bursa 3 milyondan fazla nüfusa, İnegöl ise yaklaşık 300 bin nüfusa sahip. Şehrin temizliği sadece belediye çalışanlarından beklenmemeli, her bir vatandaşımız duyarlı olmalı. Ağaç yaşken eğilir. Çocuklarımızın oluşturduğu farkındalığa kayıtsız kalamazdım. Bu yüzden onları mahallelerinde ziyaret ettik. Çocukların bu gayreti mahallelerin, Bursa’nın ve Türkiye’nin daha temiz olmasına vesile olacaktır. Çocuklarımız bizleri davranışlarıyla mutlu etti. Onların duyarlılığı herkese örnek olacaktır” dedi.
İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban ise, güzel davranışta bulunarak Türkiye’ye örnek olan çocukları mahallelerinde ziyaret ederek onları sevindiren Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a teşekkür etti. Gelecek nesli iyi yetiştirmek zorunda olduklarını belirten Taban, “Şehirler hepimizin. Kirletmek gibi bir lüksümüz yok. Hepimiz Müslümanız ve Müslüman kirletmez. Temizlik bilincinin artırılması için başlattığımız çabayı devam ettireceğiz. Her bireye görevler düşüyor. Çocuklarımızı yürekten kutluyorum. İnşallah başlattıkları bu hamle tüm Türkiye’ye yayılacaktır” diye konuştu.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, daha sonra çocuklara örnek davranışlarından dolayı çeşitli hediyeler dağıttı. Sokaklarda çok fazla çöp gördükleri için böyle bir davranışta bulunduklarını söyleyen çocuklar, özellikle büyüklerinin çevreyi temiz tutmalarını istedi. Çocuklar, mahallelerinde kendilerini ziyaret eden Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a ve İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban’a teşekkür etti.
BURSA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Aylık arşivler: Aralık 2020
Lüleburgaz belediye başkanından TİS açıklaması
Lüleburgaz Belediye Başkanı Murat Gerenli, Toplu İş Sözleşmeleri (TİS) görüşmeleri hakkında düzenlediği basın açıklamasında, “Lüleburgaz Belediyesi olarak tüm şartları zorlayıp, sürdürülebilir ücret politikamız doğrultusunda en düşük maaşı net 2600TL’den net 3498 TL’ye çıkararak, çalışanlarımıza olabilecek en iyi teklifi sunduk” dedi. Gerenli asgari ücretin 2 bin 700, 2 bin 800 bandında telaffuz edilirken belediyenin asgari ücretin oldukça üzerinde net maaş teklifi sunduklarını söyledi.
Lüleburgaz Belediye Başkanı Murat Gerenli, DİSK Genel İş ile devam eden TİS görüşmeleri hakkında basın açıklaması düzenledi. Belediye Başkanlığı’nda düzenlenen basın açıklamasında Lüleburgaz Belediye Başkan Yardımcıları Leyla Güncer ve Gökhan Kaya Atay da hazır bulundu. Basın açıklamasında konuşan Başkan Gerenli, Personel Hizmetleri A.Ş’de çalışan personele Türkiye şartlarındaki en iyi teklifi sunduklarını söyledi.
“Amacımız halkımızın bu süreçten en az etkilenmesi”
İnsanca yaşamanın herkesin temel hakkı olduğunu söyleyen Başkan Gerenli, “Lüleburgaz Belediyesi çatısı altında işçisiyle, memuruyla halkımıza hizmet etme noktasında hep birlikte çalışıyor ve üretiyorsak bunu adil bir şekilde paylaşmak boynumuzun borcudur. Özellikle sosyal ve ekonomik açıdan çok zor günlerden geçtiğimiz bu dönemde Lüleburgaz Belediyesi olarak tek amacımız halkımızın bu süreçten en az etkilenmesini sağlamaktır. Bunun için tüm çalışanlarımız ile birlikte her zamankinden çok daha fazla çalışmaya ve çok daha fazla hizmet üretmeye mecburuz” dedi.
“Her zaman çalışanların yanında olduk”
Lüleburgaz Belediyesi’nin birçok alanda benzer belediyelerden farklı konumda olduğunu söyleyen Gerenli, Türkiye’de bugün birçok belediye borç batağında yüzerken, çalışanlarının maaşlarını ödeyemezken Lüleburgaz Belediyesi’nin her zaman çalışanın yanında olduğunu belirtti. Gerenli, “Lüleburgaz Belediyesi her zaman çalışanlarının yanında olmuş, işçisinin, emekçisinin hakkını adil, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışı doğrultusunda alın teri kurumadan kendisine teslim etmiştir ve aynı şekilde teslim etmeye devam edecektir” dedi.
“Asgari ücretin oldukça üzerinde ücret belirledik”
Türkiye’de bugün devam eden asgari ücret görüşmelerinde 2 bin 700 – 2 bin 800 rakamların telaffuz edildiğini hatırlatan Başkan Gerenli, “Bugün devam eden asgari ücret görüşmelerinde 2700-2800 TL gibi rakamlar telaffuz edilirken, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun asgari ücret için önerdiği 3100 TL’nin çok üzerinde bir ücret belirledik. Ülkemizde ekonomik şartların giderek ağırlaştığı bu günlerde, Personel Hizmetleri AŞ. çalışanlarımızla devam eden toplu sözleşme görüşmelerimizde, Lüleburgaz Belediyesi olarak tüm şartları zorlayıp, sürdürülebilir ücret politikamız doğrultusunda en düşük maaşı net 2600TL’den net 3498 TL’ye çıkararak, çalışanlarımıza olabilecek en iyi teklifi sunduk” dedi.
“Talihsiz açıklama”
Lüleburgaz Belediyesi’nin sunmuş olduğu teklifin Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik şartlarda verilebilecek en yüksek rakam olduğunu kaydeden Gerenli, “İnsan Hakları ve Sosyal Demokrasinin Evrensel kuralları çerçevesinde, belediyemiz adına görüşmeleri yürüten, Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası ile DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası arasında görüşmeler devam ederken, DİSK Genel-İş Trakya Şube Başkanı’nın açıklamaları son derece talihsiz olmuştur” dedi.
“Her ay 100 TL yoğurt ve diyet yemeği parası istediler”
Gerenli, DİSK’in Türkiye gerçekleriyle bağdaşmayan her ay 100 TL yoğurt ve diyet yemeği parası istediğini söyleyerek, “Bugün pandemi nedeniyle esnafımız kepenk kapatırken, halkımız geçim sıkıntısı çekerken her ay 100 TL yoğurt parası, diyet yemeği ücreti gibi ülkemiz gerçekleriyle bağdaşmayan taleplerle ve ücretlerle gelerek, işçi arkadaşlarımızın beklentilerini karşılanamayacak kadar yukarıya taşıyan yetkili sendika, bu sürecin geldiği noktadan sorumludur. Lüleburgaz halkı bunun kararını her zaman olduğu gibi kendi vicdanında verecektir” dedi.
“Türkiye gerçeklerinin çok üzerinde rakamlar”
Basın mensuplarının “Grev yapılacağı yönünde konuşmalar yapılmaya başlandı. Bunun hakkında ne söylemek istersiniz?” sorusu üzerine Başkan Gerenli, “Herkes yasal hakları doğrultusunda yasaları çiğnemeyecek şekilde hak arayışı içinde olabilir ve izin verilen eylemleri yapabilir. İnsanlar bu konuda özgürdür. Bizim işçilerimiz de hak arama konusunda özgürdür. Ama biz verebileceğimiz rakamı açıkladık. Hele ki böyle bir dönemde uzlaşıyı sağlamak gerektiğini düşünüyorum. Türkiye gerçeklerinin çok üzerinde rakamlardan bahsediyoruz. Yakın zamanda Personel Hizmetleri Anonim Şirketi’ni 50 arkadaşımızı daha aldık. Bu işsizliğin getirdiği şartlarda istihdamı da artırmak istiyoruz. Ben o görüşmelerde mülakatlara bizzat kendim katıldım. Mülakatlarda neden Lüleburgaz Belediyesi diye sorduğumda ‘İyi para veriyorsunuz?’ dedi. Temizlik işçisi olarak 13 arkadaş aldım. Hepsine sordum. Bant kayıtları var. Hepsi ‘İyi para veriyorsunuz’ dediler. Biz emeğin hakkını veriyoruz” dedi.
“En kötü şartlara hazırız”
“2000’li yıllarda yaşanılan günlere geri dönülür mü?” şeklinde gelen soruya yanıt veren Başkan Gerenli, “Asla dönmeyiz. Bu süreç nereye gidecek bilmiyorum. Şu anda grev durumu söz konusu değil. Ama bundan sonrasında arkadaşlarımız böyle bir karar da alabilir. Valilik bunu onaylayabilir de. Pandemi şartlarını göz önüne almak gerekiyor. Bu en kötü şartlara kendimizi hazırladık. Lüleburgaz Belediyesi hizmetlerine devam edecek” diye konuştu.
“Gerekirse masada değil sahada oluruz”
Başka bir basın mensubunun “Grev telaffuz edilmeye başlandığı sorusuna ise Gerenli, “Grev çok tehlikeli bir konuşma. İş barışını bozan çok tehlikeli bir konuşma. Ben basına açıklama dahi yapmadım. Çünkü bu bizim aile içindeki sorunumuz. Hala da öyle aslında. Şu anda kopmuş bir şey yok” ifadelerini kullandı. Basın mensubunun, “2000’li yıllara dönülür mü?” şeklindeki soruyu tekrar etmesi üzerine Gerenli, “Bizim çöp toplama sistemimiz gayet iyi şekilde devam ediyor. Bu konuda bir sorun yaşayacağımızı hiç düşünmüyorum. Dimdik ayaktayız. Gerekirse masa başında değil sahada oluruz. Ne gerekiyorsa onu yaparız” dedi.
“Pazar günü çöp toplamayalım mı?”
Başkan Gerenli, önemli olanın sürdürülebilir bir ücret vermek olduğunun altını çizerek, “Ülke gerçekleri ortada. Verilen rakamlar çok ciddi rakamlar. 2 bin 600 TL’den 3 bin 498 TL’ye en düşük verdiğimiz rakam bu. Arkadaşlarımızın net olarak cebine girecek en düşük para 3 bin 498 TL olacak. 12 ay içerisinde sosyal haklarıyla beraber” dedi. Başkan Gerenli konuşmasına şöyle devam etti; “Beş gün çalışma 2 gün tatili de kabul edebiliriz. Lüleburgaz Belediyesi’nin verdiği temizlik ve güvenlik hizmetlerine 2 gün ara verilemez. Bizim söylediğimiz ‘6 gün, 40 saatte devam edelim ama 5 gün istiyorsanız, hafta tatili 2 haftada bir Cumartesi Pazar’a denk gelmek şartıyla 1 ay önceden de sizin çalışma günleriniz belirlenmek şartıyla 5 gün çalışabilirsiniz’ dedik. Ama onlar bunu da kabul etmedi. Hafta tatili Pazar günü olacak dediler. Pazar günleri çöp mü toplamayacağız, güvenlik hizmeti mi vermeyeceğiz Lüleburgaz’a?” dedi. Bunun yanı sıra mesai ücretlerinin yasalarla belirlendiğini hatırlatan Gerenli, “Ek mesai ücretini yılda 272 saatten fazla veremiyoruz. Bu bir kamu zararıdır. Lüleburgaz halkına kamu zararıdır. Biz Lüleburgaz halkının parasını veriyoruz. Lüleburgaz Belediyesi bugüne kadar sürdürdüğü fiyat politikasıyla hem işçisini hem çalışanını güldürmüştür, hem de ücretini zamanında vermiştir. Bunu 2 yıl için değil, 20 yıl 50 yıl için düşünüyorum. Ben bu koltukta, ‘Ben gittikten sonra ne olacak’ diye düşünmek zorundayım. Lüleburgaz halkının geleceğini, Lüleburgaz halkına verilecek hizmetin sürdürülebilir olmasını sağlamak zorundayım. Yarını düşünerek karar veremeyiz. Bu kentin geleceği bize emanet. Biz şehreminiyiz. Emin bir şekilde geleceğe taşımak zorundayım. Yatırımlarımızı da yapıyoruz.”
KIRKLARELİ – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Vodafone eSIM Ankara’da tanıtıldı
Bakan Karaismailoğlu, Vodafone’un eSIM uygulamasını kullanarak İstanbul’daki Çamlıca Kulesi ile görüntülü görüşme gerçekleştirdi.
Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone, kısa bir süre önce faturalı ve faturasız tüm bireysel müşterilerinin hizmetine sunduğu tamamen yerli üretim yeni nesil dijital SIM kart eSIM’i, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun katılımıyla Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nda (BTK) düzenlenen “eSIM” toplantısında tanıttı. Bakan Karaismailoğlu, Vodafone’un eSIM uygulamasını kullanarak İstanbul’daki Çamlıca Kulesi Teknik Operasyonlar Direktörü Burhan Kandemir ile görüntülü görüşme gerçekleştirdi.
eSIM teknolojisinin hayata geçmesinden büyük mutluluk duyduklarını belirten Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan Süel, şunları söyledi:
“Vodafone Türkiye olarak, yerli ve milli ürün ekosisteminin büyümesini önceliklerimizden biri olarak görüyoruz. Bu kapsamda, eSIM teknolojisini de destekliyoruz. Akıllı telefonlardaki yeni nesil dijital SIM kart eSIM’i bireysel ve kurumsal tüm müşterilerimizin hizmetine sunduk. Fiziksel SIM kartların yerine geçecek olan eSIM, uzaktan yönetilebilen ve programlanabilen teknolojisiyle hayatımızı kolaylaştıracak. Müşterilerimiz, eSIM destekli akıllı telefonları için mevcut SIM kartlarını eSIM ile değiştirebilecek ya da yeni numara ya da hat taşıma işlemlerinde yeni SIM’lerini eSIM olarak tercih edebilecek. BTK düzenlemelerine uygun olarak geliştirdiğimiz ve tamamen dijital olarak çalışan eSIM teknolojisiyle müşterilerimize daha esnek, daha güvenli ve daha çevreci bir çözüm sunacağız. eSIM, çalınma ya da kaybolma riski olmadığı için daha güvenli kullanım imkânı da sunacak. eSIM’in ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyoruz. Vodafone olarak, eSIM dönüşümünü Türkiye’nin faydasına olacak şekilde desteklemeye devam edeceğiz.”
ANKARA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Kanser hastaları COVID-19’u daha uzun süre bulaştırabiliyorlar
COVID-19 hastalığına yakalanan ve bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar alan kanser hastalarında virüse bağlı semptomlar ortaya çıktıktan 78 gün sonra dahi bulaştırıcılığın devam edebildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “Ayrıca semptomlardan 61 gün sonra dahi canlı virüsün kültürde üretilebildiği yakın zamanda New York Memorial Sloan Kettering Hastanesi’nde yapılan bir gözlemden sonra rapor edildi” açıklamasında bulundu.
Bu gözlem sırasında COVID-19 hastalığına yakalanmış ve bağışıklık sistemi baskılanmış 20 kanser hastasının gözlendiğine dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “Bu hastalardan 18 tanesine kemik iliği nakli veya CAR-T hücre tedavisi yapılırken, 2 tanesi de lenfoma hastası idi. Bu 20 hastanın 15’i kanser için aktif bir şekilde tedavi edilmekteydi ve 11 tanesinde COVID-19 enfeksiyonu ağır seyretti. Bu hastalardan toplamda COVID-19 taraması için 57 geniz örneği alındı ve 1 hastada şikayetleri başladıktan 78 gün sonra dahi virüsün sebat ettiği görüldü. Ayrıca kültür üremesine bakıldığında bir hastanın 61 gün sonra dahi kültüründe canlı virüsün üreyebildiği gösterildi” dedi.
Kanser hastaları COVID-19’u 2 ay süreyle bulaştırabilirler
Bu bulaştırıcılık süresinin COVID-19 enfeksiyonuna yakalanan sağlıklı bireylere göre (7-10 gün) çok daha uzun olduğu için dikkat çektiğini ve daha ileri gözlem ve yakın takibe ihtiyaç olduğu konusunda bir uyarı yaptığını paylaşan Prof. Dr. Serdar Turhal, “Sonuç olarak bağışıklık sistemi baskılanmış, özellikle kemik iliği nakli yapılan kanser hastalarında COVID-19 bulaştırıcılığı 2 aya kadar sürebilir. Bu hastalarda muhtemelen bağışıklık sistemi zayıf olduğu için iyileşmeyi sağlayan antikor üretimi aksıyor. Bu bulgular hastaların izole edilmesi için daha uzun süreye ihtiyaç duyulduğu konusunda güçlü bir kanıt oluşturmaktadır” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Miray Daner’den Cheetos için eğlenceli şarkı…
Oyunculuğu ve sesiyle son dönemde dikkat çeken Miray Daner hem şarkı söyledi hem de klip çekiminde yer aldı. Cheetos’un sevilen karakteri Chester’la da ile bir araya gelen Miray Daner’in çekimler sırasında oldukça keyifli olduğu gözlemlendi. Dijital platformlarda 24 Aralık tarihinde yayınlanacak olan video klibin büyük ses getirmesi bekleniyor.
Ailelerin vazgeçilmez lezzeti Cheetos, oldukça beğenilen projelerine bir yenisini daha ekledi. Hem oyunculuğu hem de sesiyle son dönemde adından sıkça bahsettiren Miray Daner ile bir araya gelen marka, bu yepyeni projeyle uzun süre akıllarda kalacak. “Mısırın Cheetos Şekli” adlı şarkı bugün itibariyle yayında olacak. Tüm aile bireylerinin keyifli anlarına eşlik eden Cheetos, yüzde yüz mısır irmiğinden, bitkisel yağ kullanılarak kızartılmadan ve fırınlanarak hazırlanıyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Miray Daner “Cheetos çocukluğumdan beri en sevdiğim atıştırmalık markalarından biri. Bu eğlenceli projenin içerisinde yer almak beni gerçekten çok heyecanlandırıyor” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Ödüllü mimar Ceylan Ateş başarısına dair merak edilenleri anlattı
Tasarıma duyduğu ilgiyi profesyonelleştirerek mimarlık eğitimini tamamlayan ve sektörün önemli isimleri arasına adını yazdıran Ceylan Ateş, hayat hikayesinin Almanya’da başladığını ama aslen Sivaslı bir aileden geldiğini anlatarak başlıyor söze: “Almanya’nın Stuttgart şehrinde doğup ve büyüdüm. Aslen Sivaslı ve bağların çok kuvvetli olduğu bir ailede yetiştim. Beni yetiştiren ise anneannem ve büyükbabamdı.”
İlhamını seyahat etmekten alıyor
Özel hayatında tam bir jetsetter olarak adlandırabileceğimiz Ceylan Ateş, gezgin ruhuyla da çok konuşuluyor. Ateş, hayat enerjisini seyahat etmeye borçlu olduğunu söylüyor: “Yılın büyük bir kısmını seyahat ederek geçiriyorum. Favori uğrak yerlerim ise Dubai, Qatar, Mykonos, Milano, Londra ve tabii ki İstanbul. Seyahat ettiğim yerlerde alışveriş yapmak ise en büyük hobim.Lüks ve rafine yaşam stilimle öne çıkıyor görünsem de bulduğum her fırsatta memleketim Sivas’ı da ziyaret ediyorum. İnsanların evine misafir olmaya, kahvelerini içmeye, kangalları sevmeye ve laf aramızda, turşu kurmaya bayılıyorum. İlhamımı seyahat etmekten alıyorum diyebilirim.”
“Beyaz benim rengim”
Ceylan Ateş, yalnızca mimaride değil moda ve tasarım dünyasında da hayli başarılı bir isim olarak karşımıza çıkıyor. Haliyle renklerle olan ilişkisi de merak ediliyor. Ateş, “Beyaz rengin enerjisine ve temizliğine inanıyorum. Yeni fikirler ve tasarımlar ortaya koyarken, beyazın sunduğu o “temiz kağıt”, “boş kanvas” hissi beni inanılmaz etkiliyor. Stuttgart Mitte’de yer alan merkez ofisimde de ağırlık beyazda. Beyaz tam anlamıyla benim rengim.” diyor.
İdolü Estée Lauder
Kariyer basamaklarını bir bir değil adeta onar onar çıkan Ceylan Ateş, hem yaşam hem de kariyer yolculuğundaki idolünü de paylaşıyor: “Örnek aldığım isimlerin başında azmine ve zekasına hayran olduğum, dünyaca ünlü kozmetik devinin kurucusu Estée Lauder geliyor. Estée Lauder, kozmetik ve güzellik alanında döneminin tek kadın girişimcisi olarak. 1998’de 20. yüzyılın en etkili 20 iş dahisinden biri olarak da gösterilmiş muhteşem bir kadın. Başarılarından feyz almamak ise mümkün değil.”
“En büyük hayallerimden biri çocuk sahibi olmak”
Kariyerinde bu denli başarılı bir iş kadını olarak aile kurmaya nasıl baktığını da anlatan Ceylan Ateş, “Kariyer ve mutlu bir ailenin aynı anda mümkün olamayacağına dair kimi yargılar benim için her zaman çok yersiz olmuştur. Başarılı bir iş kadını olmak, sevgi dolu bir aile kurmaya asla engel değil. Daha önceki röportajlarımda da anneannem ve büyükbabamdan, köklerimin dayandığı Sivas kültüründen ilham aldığımı hep söyledim. Birgün çocuk sahibi olmak ve onlardan gördüğüm terbiye ile çocuğumu yetiştirmek en büyük hayallerimden biri.” dedi.
Egeli ihracatçılar, 2021 yılında yeşil üretimle 15 milyar dolar ihracat hedefi koydu
Ege İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulları Ortak Toplantısında konuşan Eskinazi, Sürdürülebilirlik Yılı ilan ettikleri 2020 yılında İhracatı daha az karbon ayak izi bırakarak yapma hedefiyle projeler hayata geçirdiklerini kaydetti. Eskinazi, “Yayınladığımız sürdürülebilirlik manifestosunda “Sürdürülebilir bir dünya için, sürdürülebilir üretim ve sürdürülebilir ihracat” sloganıyla hareket ettik. Sürdürülebilirlik Çalışma Grubumuz 2020 yılı boyunca çalışmalarını sürdürdü. Türkiye’de Sıfır Atık Belgesine sahip olan ilk ihracatçı birliği olduk” diye konuştu.
Tüm dünyanın covid-19 virüsü nedeniyle 2020 yılında ekonomik hedeflerinin gerisinde kaldığına işaret eden Eskinazi, “Küresel ekonomide yüzde 4’lük bir küçülme bekleniyor. Türkiye, en iyimser senaryoyla 2020 yılını binde 3’lük büyüme ile kapatabilecek. Ortam olumsuz olsa da İhracatçılar olarak, enseyi karartmadık. Fiziki fuarların, sektörel ticaret heyetlerinin ve seyahatlerin iptal olduğu süreçte; Sanal fuarlarımız, sanal ticaret heyetlerimiz sonucunda pek çok yeni iş birliğine imza attık. Türkiye’nin ilk sanal fuarı Shoedex2020 Ayakkabı ve Saraciye Fuarı’na imza attık. Ardından ülkemizin ilk sanal gıda fuarı “The Fource 2020”yi gerçekleştirdik. Her türlü olumsuzluğa rağmen 2020 yılında, bugüne kadar Ege İhracatçı Birlikleri’ne üye 8 bin ihracatçımızla 216 ülkeye 13 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Covid-19 virüsünün aşısının bulunmuş olması ve uygulanmaya başlaması 2021 ile ilgili umutlarımızı arttırıyor. Aşının etkisiyle covid-19 virüsünün kontrol altına alınmasını, ekonomik göstergelerin insanlığın yüzünü güldürecek şekilde düzelmesini diliyoruz” dedi.
“Ege İhracatçı Birlikleri olarak, 2021 yılında da 8 bini aşan ihracatçımızla 82 yıldır yaptığımız gibi üretmeye ve ihraç etmeye devam edeceğiz” diyen Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü; “2020 yılı için belirlediğimiz, pandemi nedeniyle ötelemek durumunda kaldığımız 15 milyar dolar ihracat hedefine 2021 yılında ulaşmak için var gücümüzle çalışacağız. 2021 yılı hedefine ulaşmak için ihraç ürünlerimizi pazarlamada dijitalleşme, lojistik, Ar-Ge, İnovasyon ve Tasarım odaklanacağımız konuların başında olacak. 2020 yılında 2.2 milyar nüfusa sahip gelişme potansiyeli en yüksek 15 ülkenin bir araya gelerek oluşturduğu RCEP anlaşması bizim için büyük bir fırsat olabilir. Bu anlaşmanın taraflarından biri olan Çin özelinde Ticaret Bakanlığımızın İhracatçı Birlikleri ve lojistik sektörüyle bir araya gelerek hedef pazarlara erişimi kolaylaştıracak, var olan pazarların büyümesini sağlayacak lojistik merkezleri desteği ile dünyada e-ticaretin en yoğun olarak kullanıldığı ülkelerin başında gelen Çin pazarında üyelerimizin JD, T-Mall gibi e-ticaret platformlarında başta kuru meyve, şarap, deri, tekstil olmak üzere tüm ürünlerimizin yer alması için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu konuda kısa zamanda güzel haberler vereceğiz.”
Yeşil üretime yönelin
Ege İhracatçı Birlikleri Yönetim Kurulu üyelerine, “2020 yılı değerlendirmesi, 2021 öngörüleri” içerikli bir sunum yapan Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, covid-19 virüsü nedeniyle 2020 yılında dünya mal ticaretinde yüzde 12 daralma beklentisi olduğunu, dünya ekonomisinin beklenenden daha çabuk toparlandığını ve 2020 yılında dünya mal ticaretindeki daralmanın yüzde 7’ye kadar düştüğünü dile getirdi.
Dünya mal ticaretinin 2019 yılında 18 trilyon 35 milyar dolar olduğu bilgisini veren Gürlesel, “2020 yılında dünya mal ticareti 17 trilyon dolar civarında kalacak. 2021 yılından itibaren ihracatta öne çıkabilmek için “Yeşil üretime yönelin” çağrısı yaptı. Gürlesel, Avrupa’ya ihracatta 2022 yılında uygulamaya geçmesi beklenen karbon vergisinin yine 2022 yılında ABD’ye ihracatta da gündeme geleceği uyarısında bulundu.
2021 yılının ikinci çeyreğinden itibaren ithalat taleplerinde patlama olabilir
2021 yılı için Covid-19 virüs aşısının başarılı olup olmaması eksenli iyimser ve kötümser iki senaryodan söz eden Dr. Gürlesel, “2021 için iyimser senaryo var. Dünya genelinde aşının 2021 başından itibaren uygulanmaya başlanması ve salgının 2021 yılı sonunda kontrol altına alınmasını öngören iyimser bir senaryo. Buradaki sonucu sahadaki uygulamada göreceğiz. ABD’deki aşılara izin veren yetkili kurum, Avrupa ve Batı pazarlarının 2021 yılı ikinci çeyreğinden itibaren yüzde 60-70 seviyesinde bağışıklığa kavuşabileceği öngörüsünde bulunuyor. Buna bağlı olarak 2021 dünya ekonomisinde beklentiler şekilleniyor. Bu gerçekleşirse 2021’in ilk çeyreğinde bir miktar küçülme olsa da diğer çeyreklerde hızlı geri dönüş bekleniyor. 2021 yılının ikinci çeyreğinden itibaren ithalat taleplerinde patlama olacak. Toparlanma öngörüleri var. OECD 1 Aralık öngörüsünde 2021’in üçüncü çeyreğinden itibaren 2019 seviyelerine dünya ekonomisinin ulaşacağına inanıyor. Yüzde 4.5-5 büyüme bekleniyor. Dünya ortalaması üçüncü çeyrekte, ABD’nin ise 4. çeyrekte 2019 seviyelerine gelecek. Bunun sürükleyicisi Çin ve gelişen pazarlar olacak. Euro bölgesinde geri dönüş 2022 yılına kalabilir.”
“Tarımsal ürünlerin pandeminin baskıcı etkilerinden daha az etkilendiğini görüyoruz” tespitinde bulunan Gürlesel, 2019 yılında dünya genelinde 3 trilyon 313 milyar dolar olan tarımsal ürün ticaretinin sadece 50 milyar dolarlık bir daralmayla 2020 yılını geride bırakacağı bilgisini verdi.
İyimser beklentiye göre 2021 yılında dünya mal ticareti yüzde 8 büyüyecek
İyimser senaryoya göre 2021 yılında dünya mal ticaretinde yüzde 8 büyüme beklentisi olduğundan söz eden Dr. Gürlesel, 2020 yılını 17 trilyon dolarla geride bırakacak olan dünya mal ticaretinin 18 trilyon 450 milyar dolara çıkacağı değerlendirmesinde bulundu.
Dünya genelinde aşı stoku yeterli olan ülkeler ve yetersiz olan ülkeler şeklinde sınıflandırmalar yapıldığı bilgisini paylaşan Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Batılı ülkeler 2021 yılının ilk iki çeyreğinde aşılamayı yapacaklar ve bağışıklığı kazanacaklar. Diğerlerinde risk oluşacak. 2021’de aşı olanlar, olmayanlar ayrımı gündeme gelecek. Avrupa ve Batı ülkeleri aşılama sürecini tamamlamayan ülkelere sınırları kapatabilir. Aşının başarısız olması, ekonomide aktivitelerde daralma getirecek. Aşıda başarısız olursak dünya mal ticaretindeki büyüme yüzde 2 ile sınırlı kalacak. Bu da baz etkisiyle olabilecek.”
Dünya genelinde ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı korumacılık önlemleri ile 2020 yılı dünya ticaretinde 2.44 trilyon dolarlık ürün grubu üzerinde koruma önlemleri uygulandığını hatırlatan Gürlesel, ABD’nin yeni Başkanı Biden’in ticaret savaşlarını diplomasiye dönüştürmesinin beklendiğini, bu sürecin de ihracata etkilerinin olumlu olmasının beklendiğini dile getirdi.
Türkiye’nin ekonomi, hukuk ve demokrasi alanında reformları yapması halinde 2021 yılı için iyimser beklenti içinde olduğunu paylaşan Dr. Can Fuat Gürlesel, 2021 için öngörülerini şöyle özetledi; “Türkiye ekonomisinde yüzde 3-3.5 büyüme, Merkez Bankası politika faizi yıl sonuna kadar yüzde 15, TL-Dolar Kurunu 2021 yılı ortalamasında 8.50 TL, 2021 yılı sonunda 9 TL. TÜFE yüzde 10, TL Kredi faizi yüzde 18. Cari Açık/GSYİH’nın yüzde 1.5’u, Bütçe açığı/GSYİH’nın yüzde 3’ü 2021 ihracatı 190 milyar dolar”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Biletall 3’üncü kez Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen Şirketleri Arasında Yer Aldı
2016-2018 dönemindeki satış geliri artış hızına göre yapılan sıralamada Türkiye’nin ilk ve en büyük online seyahat platformu biletall.com, yüzde 228’lik büyüme oranıyla 77. oldu.
Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi işbirliğinde sanal ortamda gerçekleştirilen TOBB Türkiye 100 ile birlikte Türkiye’nin en hızlı büyüyen şirketleri de belli oldu. Birçok farklı sektörün yer aldığı değerlendirmede aynı zamanda ülke ekonomisinde önemli paya sahip şirketlerin başarısı da taçlandırıldı. Bu şirketlerden biri de, 200 otobüs firması, 500 yerli ve yabancı hava yolu şirketi, feribot ile tren biletlerini tek potada buluşturan 2006 yılında Tubitak projesiyle kurulan biletall.com oldu.
Ulusal ve Uluslararası Görünürlük için Büyük Önem Taşıyor
Listeye 3’üncü kez adını yazdıran biletall.com CEO’su Yaşar Çelik, “ Yaşadığımız pandemi sürecinden hemen hemen tüm sektörler etkilendi. Bu nedenle yılın son günlerinde TOBB değerlendirmesinden çıkan sonuç benim ve ekibim adına büyük bir motivasyon oldu. Ayrıca diğer kurumlar içinde bu durum geçerli. Bu değerlendirmeler şirketlerin, ulusal ve uluslararası platformalarda öne çıkmaları için büyük önem arz ediyor. Aynı zamanda bu liste Türkiye’nin farklı noktalarında bulunan firmaların ayrı ayrı başarı hikayelerini de içinde barındırıyor. Bu da birçok sektörde girişimcilerin iştahını kabartıyor” İfadelerini kullandı.
Anadolu’nun Verdiği Güç Başarı Getirmeye Devam Ediyor
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Anadolu’nun verdiği güç ile hem yurt içinde hem de yurt dışında aldığımız ödüller ile başarımızı taçlandırmaya devam ediyoruz. Önceliğimiz kurulduğumuz günden bu yana teknolojiye yatırım. Bu yatırım ülkelerin ekonomilerinde de önemli bir yere sahip. Bu durumu pandemi sürecinde daha çok hissettik. Dijital kanalların kullanımı o kadar arttı ki iş yapış şekillerimizden alışveriş alışkanlıklarımıza kadar birçok konuda hızlı bir değişim yaşadık. Öyle ki fiyat, zaman gibi birçok avantajı içinde barındıran e- ticaret, artık yeni pazarlara açılmanın da adresi konumunda yer alıyor. Biz de Ar – ge inovasyon faaliyetlerimize hız kesmeden 2021 yılında da devam edeceğiz.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Dünya Gençliği Hakkında Çarpıcı Sonuçlar
İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF) ile birlikte İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi’nin (SESRIC) iki yılda bir gerçekleştirilen “2020 yılında İİT Üye Devletlerinde Gençliğin Durumu” raporunu açıkladı.
Yaklaşık 500 milyon olan dünya genç nüfusunun yaklaşık yüzde 29’unun İİT üye devletlerinde yaşıyor. İslam dünyasındaki gençliğin durumunu derinlemesine değerlendiren rapor, küreselleşmeden kaynaklanan hızlı kültürel değişimler ve özellikle dijital çağın getirdiği yaşam tarzları, gençler açısından yeni bir sürece işaret ediyor. Rapor, İİT üye devletlerindeki gençlerin hala dijital dünyaya sınırlı erişime sahip ve teknolojik yenilikten, eğitime ulaşmaya kadar uzanan fırsatlardan yararlanma açısından diğer ülkelere kıyasla daha dezavantajlı durumda olduğunu ortaya koyuyor.
İİT üye ülkelerindeki gençliğin ekonomik, sosyal ve siyasal durumunu inceleyen rapor, eğitim-öğretim, istihdam-girişimcilik, siyasi-sivil katılım, sağlık-ruh sağlığı, kültürel durum ve değerler gibi gençlerin refahına ilişkin temel alanların yanında gençlerin eğitiminin sonuçlarını incelemek için gençlik okuryazarlığı oranları, lise kayıt oranları ve uluslararası öğrenci hareketliliği gibi temel göstergeler de değerlendirildi.
İki bölümden oluşan İİT Üye Devletlerinde Gençliğin Durumu 2020 Gençliğin Ekonomik Katılımının Arttırılması raporu, ilk bölümde dört temel alan olan Eğitim ve Beceri Geliştirme; İstihdam ve Girişimcilik; Sağlık ve Refah; ve Sosyal Katılım inceleniyor. Raporun ikinci bölümünde ise, İİT Üye Devletlerinde gençliğin temel sorunlarını ortaya çıkarmak ve gençliğin durumunu iyileştirmeye yönelik politika önerileri sağlamak için gençlerin düşük ekonomik katılımına odaklanıyor.
GENÇLERİN YÜZDE 17,7’Sİ OKUMA YAZMA BİLMİYOR
İİT üyesi devletler eğitim ve beceri alanında önemli başarılara imza atmış olmasına rağmen, gençlerin halen yüzde 17,7’si okuma yazma bilmiyor. İİT Üye Devletlerinde sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması gençlere yönelik kaliteli eğitimi güçlendirmek ve geliştirmek için etkili politikalar üretmesi gerekiyor.
HEM İŞSİZ, HEM İŞGÜCÜNE KATILIMI DÜŞÜK
Rapora göre, İİT üyesi ülkelerde gençler, yüksek işsizlik, düşük işgücü katılımı ve gençlerin girişimciliğe sınırlı katılımı dikkat çekiyor. Raporda genç nüfus işsizlik oranı yüzde 13,9 iken, dünya genç nüfusunda bu oran, yüzde 11,8. Gençlerin işgücüne katılımı açısından, İİT Üye Devletlerinin ortalaması yüzde 38,7’de kalırken, dünya ortalaması yüzde 41,4’ün oldukça altında kalıyor.
Toplumun gelişimi ve ilerlemesini gösteren önemli bir ölçü olan sağlık ve refah, gençlerin karşılaştığı başlıca sağlık sorunlarına değinen raporda üretken ve yapıcı becerilerinin ekonomilerine ve toplumlarına katkıda bulunmasını engellediği ortaya konuluyor.
Çeşitli kültürel, politik, ekonomik ve sosyal konular nedeniyle, İİT Üye Devletlerinde gençlerin katılımının diğer ülke gruplarından daha düşük olduğu ortaya konan raporda, siyasi istikrarsızlıklar, devam eden çatışmalar, geleneksel eski bakış açıları ve sivil toplum kuruluşlarının sınırlı gelişimi, gençlerin etkili sosyal katılımını engelleyen ana nedenlerden bazıları olarak sıralanıyor.
GENÇ KADINLARIN ÜÇTE BİRİ İSTİHDAM, EĞİTİM VE ÖĞRETİMDE AKTİF DEĞİL
İşgücü piyasasında gençler için imkanların sınırlı veya yetersiz olması durumu olan ekonomik hareketsizliğin dünyada gençler arasındaki oranı yüzde 58,6 iken, İİT Üye Devletlerindeki gençlerde bu oran yüzde 61,3 olduğu ortaya çıkarıldı. İİT Üye Devletlerinde, 2019’da ortalama gençlerin yüzde 24,1’i istihdam, eğitim veya öğretimde yer almadığını ortaya koyan rapor, İİT Üye Devletlerinde genç kadınların üçte birinden fazlasının (% 34,5) ne istihdam, ne eğitim ne de öğretimde aktif rol almadığını gösteriyor
Çalışma alanlarında sınırlı genç hareketsizliği, İİT Üye Devletlerinin gelişimi ve büyümesi üzerinde ciddi etkilere sahip olduğunu ortaya koyan rapor, gençliğin ekonomik katılımının nasıl artırılacağına özel dikkat gösterilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
RAPOR, GENÇLİK STRATEJİSİNİN TEMELİ
İİT Gençlik Araştırmasının İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler için önemli veriler ortaya koyduğunu söyleyen İslam İşbirliği Gençlik Forumu (ICYF) Başkanı Taha Ayhan, şöyle dedi:
“Bazı üye devletler, gençlerin ekonomik katılımını artırmak için halihazırda özel programlar ve politikalar geliştirmiştir. Hatta bu programlardan ve politikalardan bazılarının diğer üye devletler tarafından kullanılabilecek başarı hikayeleri veya en iyi uygulamalar olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, bazı üye devletler, gençlerin ekonomik katılımını artırma çabalarını daha da destekleyebilecek İİT Gençlik Stratejisini uygulamaya başlamıştır.”
AYHAN: “İİT GENÇLERİNE DEĞER KATMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”
İİT Üye Devletlerinde Gençliğin Durumu araştırmalarının ICYF’in gelecek planlarına önemli katkıları bulunduğunu ve Gençlik Stratejisi ile pandemiye rağmen çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan Ayhan, “İİT Üye Devletlerinde Gençliğin Durumu” sonuçları temelinde yapılandırılan 2021 Stratejik Planı çerçevesinde, küresel ölçekte gençlerin güçlendirilmesine yardımcı olmak için kültür, gençlik gelişimi, ekonomik kalkındırma, çevre(doğa), networking, sosyal farkındalık, sanat olmak üzere 7 öncelik alanı belirlediklerini anlattı.
Son iki yılda İslam İşbirliği Gençlik Forumu olarak 30 MOU ve İşbirliği Protokolü, 4 İİT Üye Devlet Bakanlıkları İle İkili Anlaşmalar, 10 Uluslararası kurum, 8 üniversite, 4 STK ve 4 Devlet kurumu ile sözleşme imzaladıklarını anlatan Ayhan konuşmasına şöyle devam etti:
“2019’dan beri ulaştığımız genç sayısına bakınca gurur verici bir tablo çıkıyor. Bugüne kadar projelerimize başvuru sayısı 80 bin 150; programlarımıza katılmış ve eğitim görmüş genç sayısı 11 bin 865; online programlarımızın izlenme sayısı 620 bin 750 ve toplamda projelerimiz aracılığıyla ulaşabildiğimiz genç sayısı 5 milyon 437 bin 362. Bu bizim için çok gurur verici bir sonuç olmakla beraber bizi daha çok Müslüman gence ulaşmak için teşvik eden, heveslendiren bir sonuç aynı zamanda. Gençlerimizin parlak geleceği, onların yeteneklerine, öğrenme kapasitelerine olduğu kadar aldıkları kaliteli eğitime, bilime ve teknolojiye yapılan akıllı yatırıma bağlıdır. İnanıyorum ki, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da göstereceğimiz çabalarımızla ve destekçilerimizle işbirliği içinde, tüm sorunları ve zorlukları aşabiliriz. Gençlerimiz bizim bugünümüz ve geleceğimizdir.”
SESRIC Genel Koordinatörü Nebil Dabur rapora ilişkin, “Ana bulgularımızda, İİT ülkelerindeki gençler kayda değer bir ilerlemeye işaret ediyor. Ortalamayı ele aldığımızda ekonomi, eğitim, sağlık ve sosyal katılım alanlarında gelişmeler kaydedilmiştir. Raporun İİT ülkelerindeki gençlerin umutlarını ve hayallerini anlamak ve onların ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik politika ve programlar geliştirmek için mükemmel bir kaynak olacağına inanıyorum” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
“İstanbul turizmini geliştirmek için ev ödevimiz var”
Niziplioğlu’nun İstanbul turizmini geliştirmek için önerileri şunlar: 1- Balat’taki tarihi eser sayısı İtalya’daki Floransa’dan daha fazla. Buralar turizm bölgesi ilan edilerek tarihi dokuyu koruyup iyileştirmek için daha çok çaba sarf etmeliyiz. 2- Bir çağın kapanıp bir çağın açılmasına vesile olan Tarihi Yarımada Surları’ nı onarmalıyız. O günkü yaşantıyı yaşatacak şekilde kafeler, restoranlar, barlar yapılarak eşsiz manzarada tarihin tadını yaşattırmalıyız. 3- Osmanlı kültürünü ve tarihini daha çok tanıtmalıyız. Avrupa ülkeleri geçmiş krallıklarını ön palana çıkarıyorken şu an 45 ülkenin ortak kültürü olan Osmanlıyı daha fazla ön plana çıkarmalıyız. 4- Tarihi Yarımada ne yazık ki çok ağır şekilde tahrip edilmiş durumda. Özellikle Vatan, Millet caddelerinin yapılmasıyla 182 tarihi bina yıkılmış ve bölgenin tarihi yapısı tamamen değişmiştir. En azından bu iki caddede süliet çalışması ve çevre düzenlemesi yapılmalı. 3 imparatorluğa başkentlik yapmış bu bölge hak ettiği yere getirilmelidir. Paris’ teki Şanzelize Bulvarı gibi olmalı. 5- Aksaray Kavşağı yer altına alınmalı, üstü meydan olmalı. Antik dönemden heykel yerleştirilebilir ve Roma Dönemi’ nden aslına uygun Zafer Kapısı yapılabilir. 6- Başta hipodromun bir kısmı olmak üzere yer altında kalmış eşsiz tarihi eserler açığa çıkarılmalı. Bunun için gerekirse istimlak edilmelidir. 7- İstanbul’un bu tarihi bölgelerindeki yoğunluk imar transferi yöntemiyle düşürülmeli, bölge yeniden tarihi dokusuna kavuşturulmalı. 8- İstanbul’da yerinden sökülüp götürülmüş veya kaybolmuş, tahrip edilmiş birçok heykel ve anıt var. Bunların aslına göre yeniden yapılıp yerlerine konması şehre çok fazla değer katacaktır. 9- İstanbul’ daki müzeler yetersiz. Başta İslam dünyasının kutsal emanetleri olmak üzere ilk Hristiyanlığın, Bizans, Osmanlı ve bunun gibi birçok medeniyetin ve inanç eserleri yeterince sergilenemediğini düşünüyoruz. Paris ’teki Louvre müzesi gibi içinde saatlerce gezilebilecek bir müze yapışmalı. Şu anda depolarda duran eserlerin ülkemize hiçbir katkısının olmadığını unutmamak gerekir. Bu müze için Zeytinburnu-Fatih Sahili uygun olacaktır. 10- Roma’daki Katolik dünyasının ruhani merkezi Vatikan’ın, İtalya’ya ne kadar inanç turisti çektiğini hepimiz biliyoruz. Ortodoksların ruhani merkezi Fener Rum Patrikhanesi neden bu kadar inanç misafiri çekmiyor araştırılmalı ve daha çok misafir çekebilmesi için çalışmalı. Bu merkezin bize atalarımızdan miras kaldığı unutulmalıdır. 11- İstanbul Boğazı ve Haliç daha iyi kullanılmalı. Gezi tekneleri belli bir tarzda standart getirilmeli, donanımı, konforu, güvenliği denetilmeli. Bu güzelliği daha iyi sergilemeliyiz. Ayrıca boğazın daha çok tadını çıkarabilmek için daha çok kafe restoran yapılmalıdır. 12- Dünyanın birçok turistik kentinde dönme dolap ve teleferik o şehre neşe katıyor. İstanbul’un bir bölgesine de bunlar düşünmelidir. 13- Ülkemiz doğu ve batı arasında bir köprü görevi yapıyor. Bu iki kutup şu anda derin güven sorunu yaşarken bu iki kutbu birleştirmek ülkemize düşüyor. Avrupa, Asya ve Afrika’nın ihtiyaçları için büyük bir fuar ve kongre alanı yeri belirlenip yapılmalıdır. Sadece bu fikrin bile milyonlarca iş insanını çekme potansiyeli var. 14- İstanbul’un en büyük sorunlarında biri tanıtımının yetersiz oluşu. Bunun için bir bütçe belirlenip ülkemizin tanıtımı sağlanmalı. Birçok şehrin kentlerini tanıtmak için ünlü isimlere sponsor olduğu unutulmamalıdır. Ülkemize mal olmuş, çok fazla takipçisi olan ünlülerimizden İstanbul’u tanıtmak için destek isteyebiliriz. İSTANBUL – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)