Aylık arşivler: Ekim 2020

Recep Usta:” Şahsiyet Dizisi Benim İçin Çok Büyük Lütuftu”

Şahsiyet dizisinde canlandırdığı Deva karakteri iile yıldızı parlayan Recep Usta, gelecek hedeflerini ve kariyerini MAG okurları için paylaştı.
On altı yaşından beri oyunculuk eğitimi alan başarılı oyuncu, yaşam içerisindeki her şeyin ne çok değerli olduğunu bilerek büyüdüğü belirtiyor. İlk oyunculuk deneyimini Şahsiyet dizisi ile yaşamanın kendisi için büyük bir fırsat olduğunu belirten genç yıldız, “ Sadece şanstı deyip geçmek basit gelebilir. Ben sisteme çok inanıyor ve güveniyorum. Şahsiyet dizisi bana en büyük lütuftu diyebilirim” dedi. Okuduktan sonra inanılarak yapılan her işin sonucunun da çok iyi olduğuna inandığını vurgulayan Usta, röportajında yer alacağı yeni projeler hakkında da bilgi verdi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Galatasaray-Beşiktaş Derbisi Tivibu’da

Maç coşkusu Türk Telekom’un dijital televizyon platformu Tivibu’da devam ediyor. ING Basketbol Süper Ligi’ndeki Galatasaray-Beşiktaş derbisi 10 Ekim’de Tivibu Spor 2’de yayınlanacak. LA Lakers ile Miami Heat arasındaki NBA final serisi maçları ve Fransa Açık Tenis Turnuvası finalleri de bu hafta sonu Tivibu’da.
Türk Telekom’un dijital televizyon platformu Tivibu futboldan basketbola, tenisten motor sporlarına kadar pek çok dalda izleyicilerine heyecan yaşatmaya devam ediyor. A Millî Takım’ın UEFA Uluslar Ligi’nde 11 Ekim’deki Rusya ve 14 Ekim’deki Sırbistan karşılaşmaları TRT aracılığıyla Tivibu’da yayınlanacak. Şükran Albayrak’ın moderatörlüğünde ünlü yorumcular Nihat Kahveci ve Erman Özgür ile ‘Orta Nokta Millî Maç Özel’ programı, Millî Takım’ın Rusya maçı öncesi 21.00’de ve sonrası 23.45’te canlı yayınla Tivibu Spor’da olacak. Ayrıca 10 Ekim’de UEFA Uluslar Ligi’nde oynanacak İspanya-İsviçre ve Ukrayna-Almanya karşılaşmaları da S Sport kanallarıyla Tivibu’da ekranlara gelecek.
Potadaki dev derbi Tivibu Spor’da
ING Basketbol Süper Ligi’ndeki Galatasaray-Beşiktaş derbisi 10 Ekim Cumartesi günü sadece Tivibu Spor 2’de yayınlanacak. Ayrıca Ormanspor-Anadolu Efes ve Büyükçekmece-Darüşşafaka karşılaşmaları şifresiz olarak Tivibu Spor ekranlarında yer alacak. 11 Ekim Pazar günü ise Herbalife Nutrition Kadınlar Basketbol Süper Ligi’ndeki ÇBK Mersin Yenişehir Bld-Beşiktaş ve Fenerbahçe Öznur Kablo-Nesine Aydın maçları da Tivibu Spor’dan şifresiz yayınlanacak.
Roland Garros heyecanı da Tivibu’da
9 Ekim’i 10 Ekim’e bağlayacak gece ise NBA final serisinin beşinci maçında LA Lakers ile Miami Heat karşılaşacak. Nefeslerin kesileceği bu maçı basketbol severler S Sport 73 no’lu kanalda Tivibu’da izleyebilecek. 12 Roland Garros zaferiyle toprak kortun zirvesine yerleşen Rafael Nadal, Roger Federer’in 20 grand slam kazanma rekorunu egale etmek için mücadeleyi bırakmıyor. Tenis tutkunları 10 Ekim Cumartesi günü Roland Garros’ta Kadınlar finalini, 11 Ekim Pazar günü de Erkekler finalini 71 no’lu kanalda Eurosport 1’de canlı izleyecek. Yarış tutkunları da Formula 1’in Almanya ve MotoGP’nin Fransa heyecanını hafta sonu S Sport kanalıyla Tivibu’da yaşayacak.
Tivibu’da spor dolu sezon
Avrupa’nın önde gelen futbol ligleri Hollanda Eredivisie, Belçika Jupiler Pro League ve İskoçya Premiership ligleri ile basketbolun en önemli organizasyonları FIBA Basketbol Şampiyonlar Ligi ve EuroCup tüm sezon sadece Tivibu Spor ekranlarında olacak. İngiltere Premier League, Almanya Bundesliga, Portekiz Premier Ligi, Formula 1, NBA ve NFL heyecanı da 73 ve 74 no’lu kanallarda S Sport ve S Sport 2 ile Tivibu’da yaşanıyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

İstanbul’da Sıfır Atık Belgesini almaya hak kazanan ilk iki otel Hilton Grubundan

Konaklama sektöründe İstanbul’da Sıfır Atık belgesine sahip olan ilk otel “Hilton İstanbul Bosphorus” ve “Conrad İstanbul Bosphorus” oldu
Kuruldukları günden bu yana çevreye saygılı çalışmalarıyla sektörünün öncü otelleri arasında yer alan Hilton İstanbul Bosphorus ve Conrad İstanbul Bosphorus, İstanbul’da Sıfır Atık Belgesi’ni almaya hak kazanan ilk iki otel oldu. Hilton grubu otellerinin İstanbul’daki iki önemli temsilcisi, Sıfır Atık sisteminin kurulmasına yönelik çalışmalarına 2019’un Mart ayında başlamıştı.
Hilton İstanbul Bosphorus ve Conrad İstanbul Bosphorus, İnteraktif Çevre firmasının danışmanlığında kurulan Sıfır Atık Sistemleri sayesinde konaklama sektöründe İstanbul’da Sıfır Atık belgesini almaya hak kazanan ilk iki otel oldu. Hilton Grubunun İstanbul’daki iki önemli temsilcisine belgeleri İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilirken; Hilton İstanbul Bosphorus ve Conrad İstanbul Bosphorus’ta kurulan Sıfır Atık Sistemi örnek uygulama modeli olarak gösterildi.
“Sıfır Atık Sistemi” otellerin tüm alanlarında uygulanıyor
Sıfır Atık sisteminin kurulmasına yönelik çalışmalarına 2019’un Mart ayında başlayan Hilton İstanbul Bosphorus ve Conrad İstanbul Bosphorus, detaylı analiz çalışmaları sonucunda otel içinde bulunan atık biriktirme ekipmanları ve geçici depolama alanlarında detaylı bir renovasyona gitti. Sürdürülebilir bir gelecek için Hilton markasının hedefleri ve yasal mevzuat gereklilikleri doğrultusunda kurulan Sıfır Atık Sistemi, her iki otelin de tüm alanlarında uygulanmaya başlandı.
Misafir odalarında yer alan çöp kovalarının yerine iki bölmeli Organik Atık ve Ambalaj Atığı kovaları yerleştiren ve geri dönüşemeyen diğer atıklar için banyo alanlarındaki kovalarda üçlü ayrıştırma sistemine geçen oteller, kat hizmetleri personelinin servis arabalarında ise Organik Atık, Ambalaj Atığı ve Diğer Atıkları ayrı ayrı toplamaya başladı. Mutfak atıklarında da Sıfır Atık Sitemini titizlikle uygulayan Hilton İstanbul Bosphorus ve Conrad İstanbul Bosphorus, toplantı salonları, ofisler, Spa & Wellness, fitness alanı, kuaför hizmetleri de dahil olmak üzere tüm alanlarında Sıfır Atık Yönetmeliğine uygun şekilde biriktirme yapıyor.
Otellerin teknik servis alanlarında ise Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nce onaylanmış Atık Yönetim Planı kapsamında tehlikeli ve tehlikesiz atıklar ayrı ayrı toplanıyor ve biriktirilen tüm atıklar çevreyle uyumlu şekilde lisanslı atık işleme tesislerine gönderiliyor. Hilton İstanbul Bosphorus ve Conrad İstanbul Bosphorus, İnteraktif Çevre desteğiyle tüm personeline düzenli olarak hem çevre bilinci hem de sıfır atık konusunda eğitimler veriyor.
Hilton Grubunun İstanbul’daki iki önemli oteli, COVID-19 salgını sebebiyle dünyadaki tüm Hilton otellerinde hayata geçen Hilton CleanStay programı kapsamında konuklarının ve çalışanlarının kişisel
hijyeni için kullandıkları maske ve eldiven gibi koruyucu ekipmanları da, yasal mevzuatın gerekliliklerine uygun olarak topluyor ve çevreyle uyumlu şekilde yönetimini sağlıyor.
İSTANBUL – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Binzet: ‘Bu memlekette son 4 belediye başkanının kaç tane eseri var?’

CHP İl Başkanı Burak Binzet salgın dönemi ve 6. teşvik uygulaması ile Adıyaman’da yapılması gerekenler hakkında önerilerini anlattı. Kentin cazibe merkezi olması gerektiğini vurgulayan Başkan Binzet, “Asfalt yol yaptım hikayeleri yeni yatırımcıyı cezp etmez. Buradaki sosyal ve ekonomik yaşamı rahatlatacak yeni cazibe merkezleri oluşturmak zorundasınız” dedi.
Adıyaman’a pozitif ayrımcılık uygulanmasını isteye Cumhuriyet Halk Partisi Adıyaman İl Başkanı Mehmet Sırrı Burak Binzet yaptığı yazılı açıklamada, “Virüsün ciddi etkilerinden kaynaklanan ekonomik daralmanın vatandaş üzerindeki etkisi hafifletilmek isteniyorsa eğer, 6. bölgenin yanında Adıyaman’a bir pozitif ayrımcılık yapılarak hali hazırdaki yatırımcıları ve küçük esnafı içerisine dahil edildiği, tıpkı 31 Aralık 2012’de sona eren 5084 sayılı kanunda olduğu gibi ciddi bir teşvik kaleminin uygulanması şarttır. Aksi takdirde zaten pandemi dolaysıyla zor bir süreçten geçen yatırımcılarımız bırakın yeni yatırım yapmayı hali hazırdaki iş yerlerini bile kapatmak zorunda kalabilirler. Bu bakımdan en az on yıl süre ile ciddi bir ekonomik paketin içerisine söz konusu indirimli SGK teşvikinin tekrardan gündeme alınması, mevcut yatırımcılarda kaybetmemek adına ciddi bir ekonomik canlanma sağlayacaktır” dedi.
TARIM VE HAYVANCILIK İVEDİLİKLE TEŞVİK KAPSAMINA DAHİL EDİLMELİ
Aksi takdirde yeni yatırımlara teşvik vermenin mevcut yatırımcılar için ciddi de bir haksız rekabetin önünü açacağını vurgulayan Başkan Binzet, bunun mevcut yatırımcıyı güç duruma sokabilecek alanlar yaratabileceğine işaret ederek, şunları söyledi:
“Toplumun bütün kesimlerini içerisine alan bir teşvik kanunu birkaç yeni yatırımdan ziyade daha çok bir kesimi kapsayacağında istihdam artacak ve ödeme kolaylığı sağlandığı için sigortasız işçi çalıştırılmamış olacaktır. Özellikle tarım ve hayvancılığın da desteklendiği kalemler ivedilikle teşvik kapsamına dahil edilmelidir.”
YOL HİKAYELERİ YENİ YATIRIMCIYI CEZBETMEZ
Bir dönem Adıyaman’ın tekstilde belirleyici konumda olduğunu anımsatan Başkan Binzet, “Bir dönem tekstilde piyasayı belirleyen bir il konumundayken şu anda ancak birkaç fason üretim yapan firmanın dışında ciddi bir marka yoktur ilimizde. Yerelde ise özellikle belediye başkanımıza ve ekibine çok iş düşüyor. Bize ‘6. bölge sadece sanayicileri ilgilendiriyor’ denilemez. Aslında öyle değil zira bu memlekete yeni yatırımcı çekmek istiyorsanız eğer memleketin yaşam kalitesini arttırmak zorundasınız. Öyle zifti döküp, üzerine çakıl döşemekle asfalt yol yaptım hikayeleri yeni yatırımcıyı cezp etmez. Buradaki sosyal ve ekonomik yaşamı rahatlatacak yeni cazibe merkezleri oluşturmak zorundasınız. Tabiri caiz ise marka kent yapacaksınız. Öyle gelen para sadece personel maaşlarına yetiyor demekle marka kent oluşturmanız yeni projeler üretmeniz söz konusu olamaz. Zaten bu düşünceyi değiştirmezseniz eğer proje fikriniz bile sorgulanabilir” dedi.
İLİ SADECE BETON YIĞINLARIYLA DOLDURARAK GELİŞTİREMEZSİNİZ
Top yekûn bir çaba sarf etmediğimiz müddetçe Adıyaman’ı 6. bölgeden beklenen yatırımları çekmesi çok mümkün gözükmüyor. Adıyaman’da çıkarılan mermer blokları var ya işte tıpkı memleketimizde çıkan mermerin, tıpkı şu mermer TIR’ları saydığımız gibi ilin ekonomisine e küçük bir katkısı olmaz 6. Bölgenin. Hepimize çok iş düşüyor. Özellikle de bu ili yönetenlere çok iş düşüyor. 2012’de kaybettiğimiz o ivmeyi tekrar kazandırmak onlara düşüyor ilk önce. Bu ili sadece beton yığınlarıyla doldurarak geliştiremezsiniz. Bütün kamu kurumlarını ilin en önemli ve en çok trafik yoğunluğu olan bulvara sıralamak nasıl bir gelişmişlik göstergesi olabilir bilemiyorum.
BU MEMLEKETTE SON 4 BELEDİYE BAŞKANIN KAÇ TANE ESERİ VAR
Aynı teşviklerden yararlanan diğer illerle Adıyaman’ı kıyaslayan Başkan Binzet, “Bu memlekette son 4 belediye başkanın kaç tane eseri var bu kente. bilen varsa bir zahmet sıralasın biz de öğrenelim. Dört belediye başkanı birer dönemden 16 yıl eder. Bir 16 yıl daha kaybetme lüksü yok bu memleketin. Yeni belediye başkanımızın bir yılı doldu ve kalan yıllarında inşallah kayda değer birkaç eser bırakır da gider, arkasından dua ettirir umuyorum. Zira geçmişte belediye başkanlarımız bu memleketin çok vebalini aldılar, çevre illerimizle kıyas yapmak bile bizim için artık bir lüks. Şanlıurfa’yı mı desek, Diyarbakır’ı mı desek Allah aşkına bir bakalım aynı 6. bölge teşvikinden yararlanan diğer illerdeki gelişmişlik düzeyi ile bizim ki bir mi? Yatırımcı her saat olmasa bile sabah ineceği akşam tekrar döneceği saatte uçacağı bir havalimanı ister. Havaalanı var ama ateş bahası biletler, bu yetmezmiş gibi bir de günde bir tane zor uçak inene bir sisteme dahil edilmişiz. Acil işlerimiz için bile Şanlıurfa ya veya Gaziantep’e araçlarımızla gitmek zorunda kalıyoruz çoğu zaman” ifadelerini kullandı
ADIYAMAN – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Karşıyaka Spor Kulübü#AdıÜstündeKarşıyakalı Sloganıyla Yeni Sezona Hazır

Karşıyaka Spor Kulübü, 2020-2021  sezonunda #AdıÜstündeKarşıyakalı konseptiyle hazırlanan yepyeni bir içerikle taraftarlarıyla buluştu.
Yeni sezonda kulübün yeşil-kırmızı renklerini ve geleneksel tasarımlarını ‘’Beyaz Forma ve Çubuklu Forma ’’ ile taraftarlarına sunan Karşıyaka Spor Kulübü, tarihinin en önemli anlarından birini de formalarının üzerine taşıdı. Üzerinde zeytin ağacı motiflerini içeren formalar, Karşıyaka Spor Kulübü’nün 1912 yılında zeytin ağacının altında kuruluşunu temsil ederken, aynı zamanda da Karşıyaka Kulübü’nün tarihsel geçmişiyle kutsallığını, altyapısıyla üretkenliğini, değişim ve çağdaşlığıyla bilgeliğini simgeliyor.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından onurlandırılan ve armasında Türk Bayrağı’nı taşıma şerefine sahip tek kulüp olan Karşıyaka Spor Kulübü sporcularının ve Karşıyaka taraftarlarının yer aldığı, “Karşıyaka’nın ve Karşıyakalıların hikayesi” sloganıyla hazırlanan #AdıÜstündeKarşıyakalı konseptli yeni reklam filmi de taraftarlarının beğenisine sunuldu. Yeni kampanyasıyla öncü bir sosyal sorumluluk hareketini de başlatan Karşıyaka Spor Kulübü’nün Sportive tarafından hazırlanan yeni sezon formalarını satın alacak taraftarlar, talep etmeleri halinde isimleriyle birlikte “Karşıyakalı ırkçılık yapmaz, dürüsttür”, “paylaşımcıdır”, “hak yemez”, “saygılıdır”, “trafik kurallarına uyar”, “farklı görüşlere açıktır”, “affedicidir ve kin tutma” ifadelerinden birini formalarına yazdırabilecek. Taraftarlar Türkiye’nin en büyük spor perakende markası Sportive imzalı formalara ve lisanslı ürünlere, MaviBahçe AVM’de hizmete giren KSK Store by Sportive’den ulaşabilecek.
Karşıyaka Spor Kulübü’nün vizyon ve misyonunu temel alarak hazırlanan formalar ve yeni kampanya, Medina Turgul DDB tarafından tasarlandı. Prodüksiyonu 12 Yapım tarafından gerçekleştirilen reklam filmi çekimi, Urla’da yer alan 300 yıllık bir zeytin ağacının altında iki günde tamamlandı.
Karşıyaka Spor Kulübü’nün, geçtiğimiz yıl “kaf kaf kaf sin sin sin kafsin kafsin kaf” tezahüratının ulaştığı ses dalgalarının ilhamıyla futbol, basketbol ve voleybol sporcuları için hazırladığı formaları, dünya spor tarihinde bir ilk olma özelliği taşıyordu. Üretimi Sportive’e, tasarımı ise Medina Turgul DDB’ye ait formalar taraftarlarının haklı beğenisini kazanmıştı.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Prof. Dr. Özbaran, “Disleksinin tedavisi; kaliteli ve yoğun özel eğitimdir”

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nazlı Burcu Özbaran, “5-11 Ekim Dünya Disleksi Haftası” kapsamında, halk arasında disleksi olarak bilinen özel öğrenme güçlüğünün nedenleri, teşhisi ve ailelerin dislektik çocuğa yaklaşımı gibi hastalığa dair önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Özbaran, disleksi tanısı konduktan sonra tedavisinin kaliteli ve yoğun özel eğitim olduğunu söyledi.
Disleksinin belirtilerinden ve tanısından bahseden Prof. Dr. Özbaran, “Özel öğrenme güçlüğü, dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme, matematik becerilerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle giden heterojen bir bozukluktur. Özel öğrenme güçlüğü olan çocuk ve gençler, zekâ düzeylerinin normal olmasına rağmen, öğrenmede ve okumada kronolojik yaşa göre beklenenden daha fazla güçlük, aşırı çabayla ya da yavaş sözcük okuma, okuduğunu anlamada güçlük yaşayabilirler” dedi.
“Kaliteli okul öncesi eğitim disleksi için koruyucu olabilir”  
Özel öğrenme güçlüğünün, kliniği okuma zorlukları ile giden alt belirti kümesine “disleksi” dendiğini ifade eden Prof. Dr. Özbaran, “Genelde halk arasında disleksi özel öğrenme güçlüğünü ifade etmek için kullanılır ancak özel öğrenme güçlüğü üst başlığı altında disleksi yanı sıra; yazı biçim bozuklukları, bitişik yazma, sayfa ve paragraf düzenini sağlayamama, dilbilgisi ya da noktalama yanlışları gibi yazılı anlatım sorunları belirtileriyle giden ‘disgrafi’ ve sayısal (matematik) bozukluğu dediğimiz, çocukların sayı algısı, sayı gerçekleri ya da hesaplama güçlükleri yaşadığı, sayıları, bunların büyüklüğünü ve ilişkilerini anlamasının zor olduğu ‘diskalkuli’ de bulunmaktadır” diye konuştu.
Disleksinin nedenlerinin arasında en çok genetik etmenlerin ön plana çıktığının altını çizen Prof. Dr. Özbaran, “Disleksi nedenleri arasında en çok kalıtımsal, genetik etmenler ön plana çıkmaktadır. Erken doğum, doğumsal komplikasyonlar çevresel faktörler olarak sayılabilir. Yine İngilizce gibi saydam olmayan dillerde, yatkınlığı olan çocukların daha çok klinik belirti ortaya çıkarttığı da bilinmektedir. Kaliteli okul öncesi eğitimin disleksi yatkınlığı olan çocuklarda belirtilerin ortaya çıkmasında koruyucu ve önleyici olabileceği de bilinmektedir” dedi.
“Ebeveyn eğitimi hastalıkta önemli”
Anne, baba veya eğitmenlerin disleksi hastalarına yaklaşımı konusunda da açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Özbaran, “Anne babaya psikoeğitim vermek tedavinin başlangıcıdır. İyi bir özel eğitim programı oluşturmak, okul ortamının çocuğa destek verecek şekilde düzenlenmesi, okul içi bireysel eğitim programlarının özel eğitime paralel yürütülmesi önemlidir. Bir çocuk ve ergen psikiyatristinin takibinde olmak, olası çıkabilecek ek psikiyatrik ve psikososyal sorunları öngörüp çocuğu disleksisi nedeniyle travmatize olmayacağı ortamı sağlamak, eşlik eden psikiyatrik hastalıkların tedavisini düzenlemek ve bu şekilde çocuğun ve gencin ruh sağlığını korumak tedavinin temelidir” dedi.
“Dislekside en birincil tedavi: korumak”
Disleksi teşhisinde ve tanısında her zaman bir çocuk ve ergen psikiyatristinin muayenesi ve değerlendirmesinin esas olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özbaran, “Tanı için her zaman bir çocuk ve ergen psikiyatristinin muayenesi ve değerlendirmesi esastır. Detaylı gelişim, aile öyküsü ve anamnez alınması, çevresel ve genetik etmenlerin gözden geçirilmesi, ek psikiyatrik ve tıbbi bir hastalığının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Psikiyatrist gerek görürse tanı için yardımcı ölçek, test ve tıbbi inceleme isteyebilir” dedi.  Dislekside en birincil tedavinin korumak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Özbaran, “En birincil tedavi korumaktır. Erken yaşta ses farkındalığının oluşturulması, iyi bir okul öncesi eğitimi koruyucu olabilir. Disleksi tanısı konduktan sonra tedavisi; kaliteli ve yoğun özel eğitimdir. Eşlik eden psikiyatrik hastalıkların gözden kaçırılmaması ve psikiyatrik tedavisi, disleksi için alınacak özel eğitimden faydalanma oranını artıracaktır. Disleksiye çok yüksek oranlarda dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun (DEHB)  da eşlik ettiği bilinmektedir. Özel öğrenme güçlüğüne sıklıkla eşlik eden DEHB, depresyon, kaygı bozuklukları, otizm spektrum bozukluğu gibi hastalıkların tedavisi önemlidir” diye konuştu.
“EÜ olarak sosyal biliş ve beceri eğitimleri düzenleyeceğiz”
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Anabilim Dalında yürütücülüğünü üstlendiği “Özel Öğrenme Bozukluğu Olgularında Sosyal Biliş ve Dismorfolojik Özellikler” başlıklı uzmanlık tezinin yayın aşamasında olduğunu ifade eden Prof. Dr. Özbaran, “Bu çalışmada özel öğrenme güçlüğü olan çocukların hem tıbbi hem de sosyal biliş alanındaki defisitlerini detaylı inceledik. Önceden beri olan klinik gözlemlerimizi bir araştırmada çalışmak çok ufuk açıcı oldu. Sosyal beceri konusunda gereksinimleri olduğunu klinik olarak gördüğümüz bu grup çocukların, yaşıtlarına göre bazı zihin kuramı testlerinde daha geride olduğunu tespit ettik. Bu açıdan da Anabilim Dalı olarak sosyal biliş ve beceri eğitimleri düzenlemeyi planlamaktayız” diye konuştu.
Ayrıca bölümde özel öğrenme güçlüğü tanısı olan çocuk ve gençlerin özel alt birim polikliniklerinde çok yakından hem tıbbi hem psikososyal olarak takip edildiğini belirten Prof. Dr. Özbaran, “Yine erken tanılama polikliniğimizde de risk faktörü olan çocuklar, erken dönemde tespit edilip koruyucu ruh sağlığı olarak gerekli önlemler alınarak aile ve okul ile birlikte çalışılmaktadır” diye konuştu. 
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

8 kadından biri risk altında

Meme Kanseriyle Savaşım Derneği Başkanı Ege Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, kadınlarda en sık görülen meme kanserinin her yıl yüzde 1.5 artıyor olmasına karşın, erken teşhisle ölümcül olmaktan çıktığını belirtti. Prof. Dr. Haydaroğlu, her 8 kadından birinin meme kanseri olma riskini taşıdığını  ifade etti.
Meme Kanseri Farkındalık Ayı olması nedeniyle AKADEMİKDER’e  açıklama yapan Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, 2004 yılından beri meme kanseri farkındalığının artması için Ekim ayının, farkındalık ayı olarak seçildiğini 15 Ekim’in ise, “Meme Kanseri Farkındalık Günü” olduğunu belirtti.
Meme kanserinin tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de kadınlarda en sık görülen kanser olduğunu  belirten Prof. Dr. Haydaroğlu, “Görülme sıklığı  her yıl yüzde 1.5 artmaktadır. 8 kadından birinde meme kanserine  yakalanma riski vardır. Kadın, meme kanserine ne kadar erken yakalanarak teşhis edilirse, yaşam şansı o kadar çoktur” dedi.
NASIL TEŞHİS EDİLİR ?   
Günümüzün salgın koşullarında, meme kontrollerinin ihmal edilmemesi gerektiğini, salgına rağmen kanser tehdidinin devam ettiğini belirten Prof. Dr. Haydaroğlu, “Memede ele gelen bir kitle varsa, salgın nedeniyle korkup doktora gitmekten kaçınmamak, geç kalmamak gerekir. Kadınlar meme sağlıklarına dikkat etmeli, meme kanserinin farkında olmalılar. Meme kanserinin belirti vermeden, ele gelmeyecek kadar küçükken bulunabilmesi, tarama kontrolleriyle yakalanması mümkündür” dedi. 40 yaşından sonra 1-2 yılda bir mamografi  çektirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Haydaroğlu, “Mamografi taramasıyla  kanserin memede saklanacağı bir yer yoktur” diye konuştu.
Ayrıca her kadının bedeni ile ilgili olması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ayfer Haydaroğlu, kadının kendi kendini muayene edebileceğini söyleyerek,  “Menopoz öncesi, adetin başlangıcından 7-10 gün sonra;  menopoz sonrası kadınlarda da  her ayın aynı günü, kendi kendini meme muayenesi yapıp, memelerini yoklamalıdır” dedi.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

CHP’li Sertel: Varlık Fonu varlığını kime armağan ediyor?

Milli Piyango’nun özelleştirilmesine ilişkin Türkiye Varlık Fonu ve Sisal-Şans Ortak Girişim Grubu arasında imzalanan sözleşme hem Milli Piyango İdaresi’nden hem de kamuoyundan gizleniyor. CHP İzmir Milletvekili ve KİT Komisyonu üyesi Atila Sertel’in talebi doğrultusunda Milli Piyango İdaresi tarafından Türkiye Varlık Fonu’ndan yazılı olarak istenen sözleşmenin örneği “sözleşmede taraf değilsiniz” diyerek MPİ’ye verilmedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili ve KİT Komisyonu Üyesi Atila Sertel, 2019 yılında ihalesi tamamlanan ve Ağustos 2020 tarihinde Demirören Grubu tarafından oynatılmaya başlanan şans oyunlarına ilişkin sözleşmenin bir devlet sırrı gibi herkesten gizlendiğini açıkladı.
KİMİN ÇIKARI KORUNUYOR?
KİT Komisyonu üyesi olarak denetimlerindeki Milli Piyango İdaresi’nden özelleştirilmesine ilişkin imzalanan sözleşmenin bir örneğini istediğini vurgulayan Sertel, Milli Piyango İdaresi’ne ve dolayısıyla KİT Komisyonu üyelerine verilen cevabın “komik” denilebilecek nitelikte olduğunu söyledi.
Türkiye Varlık Fonu’nun Milli Piyango İdaresi’ne “sözleşmede taraf değilsiniz” diyerek sözleşme örneğini göndermediğini açıklayan Sertel, “Milli Piyango İdaresi’nin uhdesindeki oyunların işletme hakkı devrediliyor ancak MPİ bu sözleşmede taraf olarak görülmüyor! Türkiye Varlık Fonu, üzerinden bir yıldan fazla süre geçmesine rağmen bu sözleşmeyi hem muhataplarından hem de kamuoyundan gizliyor. Türkiye Varlık Fonu devletin çıkarlarını mı koruyor yoksa bir grubun çıkarlarını mı koruyor? TVF, varlığını, ülkemizin önemli kurumlarını kimlere armağan ediyor? Madem en iyi şartlarla sözleşme imzaladık, en yüksek teklifi değerlendirdik diyorlar o halde sözleşmeyi MPİ ile, KİT Komisyonu ile, Piyangocular Odası ile, bayilerle neden paylaşmıyorlar? Kamuoyundan neyi gizliyorlar” diye konuştu.
TEK KAZANAN KASA
Milli Piyango İdaresi’nin uhdesinde bulunan şans oyunlarının tartışmalı bir şekilde “bir gruba” verildiğini dile getiren Sertel, sözleşmenin gizlenmesinin bu tartışmaları haklı kıldığını söyledi. Verdiği soru önergesi ile sözleşmenin kamuoyuyla paylaşılmasını istediğini ifade eden Sertel, şöyle devam etti:
“AKP iktidarı yine yandaşı koruyor yine kamu kaynaklarını üç beş işadamına peşkeş çekiyor ve yine ‘biz yaptık oldu’ anlayışı ile hareket ediyor. Milli Piyango İdaresi’nin uhdesindeki oyunlar özelleştiriliyor ama genel müdür dahil yönetimin ne olup bittiğinden haberi yok. Varlık Fonu tarafından MPİ’ye ‘sözleşmede taraf değilsiniz’ demek nasıl bir anlayışın ürünüdür? MPİ yönetiminin sözleşmeden haberi olmaması nasıl açıklanır? Şeffaf olmaktan korkan mutlaka bir sır saklıyordur. Açıklayın da görelim. Bu işten alan mı kazançlı çıkmış satan mı? Sözleşme maddeleri kimin lehine düzenlenmiş hep birlikte karar verelim. Bu işin tek kazananı kumardaki gibi kasadır. Yani Demirören Grubu’dur. Özelleştirmeden sonra bayi karları yüzde 9,72’den yüzde 4,25’e düşürüldü. Bayiler perişan. Gariban halkın tek umudu piyango idi bu hükümet ona da göz dikti ve ne yapıp edip yandaşa peşkeş çekti. Halka hesap vermeyenlerden halk bunun hesabını sandıkta sorar.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Maho G’den geri adım atmayan, sözünü sakınmayan yeni bir şarkı, heyecan verici bir iş birliği: Tuzak ft. Zen-G.

‘Boş’ şarkısı ile kariyerinde yeni standartlara çıkan Maho G ve bu sene yayınladığı single’lar ile Türkçe rap sahnesinde güçlü bir yer edinen Zen-G, yepyeni bir hit için güç birliği yapıyor. Prodüktörlüğü Oğuz Mermer tarafından yapılan ‘Tuzak’ ilhamını, kendisine inanan kimse kalmasa bile insanın tuzak dolu bir yolda ilerlemeye devam etmesi fikrinden alıyor.
Maho G: “Şarkının çıkış noktası yaşadığımız olaylar oldu. İnsanın güvenecek kimsenin kalmaması, yolunda tek başına ilerlemek zorunda kalması fikri sözleri etkileyen temalar oldular. Sözler de dediğini gibi ‘insanın artık gölgesinden bile korkması’ gerekmesi… Ama ana fikrimiz insanın yolu böyle olsa bile, o yolda tuzaklar olsa bile korkmadan ilerlemesi.”
Zen-G, Maho G’nin uzun zamandır beraber çalışmak istediği isimlerden birisiydi ve ikisini biraraya getirecek sihir Tuzak’ta ortaya çıktı.
Maho G: “Zen-G her zaman birlikte çalışmak istediğim sanatçılardan biriydi. Düşüncelerimiz ve tarzımız birbirine çok benzer… İlk kayıtları yaptıktan sonra bu şarkıya en tarzın Zen-G’de olduğuna karar verdim. O da bu projede olmaya sıcak baktı. Ben İzmir’de Yeşil Oda’nın stüdyosunda, Zen-G İstanbul’da Kadim Tekin’in stüdyosunda koordine bir şekilde şarkının üstünde çalıştık ve ortaya ‘Tuzak’ çıktı.”
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)

Başkan Akbulut: Esnafın dayanacak gücü kalmadı

CHP İl Başkanları, farklı alanlarda hizmet veren esnafın sorunlarıyla ilgili çözüm önerilerine ilişkin 81 ilde ortak basın açıklaması yaptı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Burdur İl Başkanı İzzet Akbulut da CHP’nin esnaf sorunlarının çözümü için ortaya koyduğu paketi paylaştı.
Ortak açıklama şöyle: “Ülkemiz ağır bir salgın sürecinden geçmektedir. Tüm yurttaşlar bu süreçten olumsuz etkilenirken en ciddi sıkıntıyı yaşayan kesimlerin başında esnaflarımız gelmektedir. Salgın döneminde 700 bin esnaf dükkânını kapatırken iktidar, sosyal devlet olarak esnafa karşılıksız olarak tek kuruş yardımda bulunmamıştır. Bu süreçte dükkânını kapatan esnafın her türlü vergi, stopaj, sigorta, kira ve faturalarının devlet tarafından karşılanması taleplerimiz, borç içinde yüzen esnafın krediye rahat ulaşabilmesi için sicil affı çıkarılması önerimiz iktidar tarafından gündeme alınmamıştır.
Esnafımız her geçen gün kötüleşen ekonomik koşullar altında ezilirken artık dayanacak gücü kalmamıştır. Ülkenin dört bir yanından her gün yüzlerce esnafın kepenk kapattığı, siftah yapmadan günü bitirdiği haberlerinin yanı sıra bir de borçlarını ödeyemediği, ailesini geçindiremediği için intihar eden esnaflar ya da tezgâhına el konulduğu için kendini yakan güvencesiz seyyar satıcı haberleri gelmektedir.
TÜİK’in verilerine göre 2 milyon 616 bin esnafımız varken, bu yıl hem pandeminin hem de yaşanan ekonomik krizin etkisi ile 335 bin esnafı kepenk kapatmak zorunda kalmıştır. Geçtiğimiz Haziran ayında 7 bin 222 işyeri kapanırken, bu rakam son 5 yılın bütün Haziran aylarındaki en yüksek veri olarak kayıtlara geçmiş durumdadır.
Esnafla beraber esnaf sayılan ama dükkanı olmayan pazarcılar, 500 bin kağıt toplayıcısı, 30 bin simitçi, 10 bin çiçekçi, 6 milyon kişi sokaklardan, 1 milyon gündelikçi ise temizlikten geçimini sağlarken, bu emekçiler de hükümet tarafından hep görmezden gelinmiştir.
“ESNAFTAN İBAN’LA PARA İSTENDİ”
İktidar bugüne kadar esnafın bir tek derdine çare üretmemiştir. Esnafa sadece faizle kredi verilmiş, verilen kredilerin üzerine faiz eklenerek 3 ay süreyle ertelenmiştir. Tüm bu olumsuz tablo yetmezmiş gibi açlık ve yoksullukla karşı karşıya kalan, gıda paketlerine muhtaç hale gelen esnafa IBAN numarası gönderip para istenmiştir.
“BU PARADAN ESNAFA 1 KURUŞ YARDIM YAPILMAMIŞTIR”
Saray hükümeti 8 ayda 510 milyar 418 milyon vergi toplamıştır. 26 milyar 400 milyon lira yurt dışından borç almış, Merkez Bankası’nın 44 milyar 460 milyon liralık karın’ hazineye transfer etmiş, Merkez Bankası’na 66 milyar liralık kağıt para bastırmıştır. Merkez Bankası’nın kasasındaki 73 milyar 878 milyon dolarlık döviz’ de satarak onu da kullanmıştır. Saray Hükümeti’nin, 2020 yılı ilk 8 ayında kullandığı para 1 trilyon 576 milyar 748 milyon liradır. Bu paradan esnafa 1 kuruş yardım yapılmamıştır.
ESNAFIMIZ İÇİN SİCİL AFFI ÇIKARILMALIDIR
İktidar bu 8 aylık süreçte tefecilere 91 milyar 614 milyon lira faiz öderken kendi esnafına karşılıksız yardımda bulunmamış, üstelik esnafın borcuna yeni faizler eklemiştir.
Bu kara günde esnafımız çaresiz ve yalnız değildir. Esnafımızın her türlü derdi ve sorunu için Cumhuriyet Halk Partisi vardır. Genel Başkanımızın 6 Ekim Salı günü grup toplantısında dile getirdiği “Esnafımız için 17 Talep” başlıklı önerimizi kez daha seslendiriyoruz;
1-Acilen bir Esnaf Bakanlığı kurulmalıdır.
2-Esnafımız için sicil affı çıkarılmalıdır.
3-Esnafımızın kullandığı krediler, faizsiz ve ödeme gücüne göre taksitlendirilmelidir.
4-Kiralarda stopaj kaldırılmalıdır.
5-Zincir mağazalar ve AVM’ler için düzenleme yapılmalıdır. AVM’ler haftanın bir günü kapanmalıdır.
6-Esnafın sosyal güvenlik primleri, işyerlerinin kapalı olduğu dönemde Hazine tarafından karşılanmalıdır.
7-Esnafa salgın sürecinde haksız-insafsız cezalar yazılmamalıdır.
8-Devlet esnafa olan borçlarını ödemelidir.
9-Hijyen koşullarının sağlanması şartıyla kahvehanelerde oyunlara izin verilmelidir.
10-Küçük esnafımızın yanında çalışanların, kısa çalışma ödeneği ile ilgili yaşadığı sorunlar giderilmelidir.
11-Kamu kurumları, işyerleri kapalı olduğu sürece kiracısı olan esnafımızdan kira almamalıdır.
12-Ertelenen vergi ve sigorta primleri için salgın sonrasında yeniden yapılandırma olanağı getirilmelidir.
13-Esnafımıza yönelik icra işlemleri durdurulmalıdır.
14-Okul kantinlerinden bir yıl süreyle kira alınmamalıdır.
15-Servis işletmecilerinden alınan teminat mektupları iptal edilmelidir.
16-Altı milyon sokak esnafımız kayıt içine alınmalı ve güvenceye kavuşturulmalıdır.
17-Pandemi boyunca zarara uğrayan esnafa kira desteği sağlanmalıdır.
İçinden geçtiğimiz pandemi süreci sosyal devletin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermektedir. Başta esnaflarımız olmak üzere salgının olumsuz etkilediği tüm kesimlere en kısa sürede gerekli destek sunulmalıdır.
İktidarın yapması gerekenler çözüm önerilerimizde sıralanmıştır. Bu öneriler dikkate alınarak esnaflarımızın sorunları giderilmelidir. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da ifade ettiği gibi Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün garibanların, işsizlerin, emekçilerin, esnafın sözcüsü olmaya devam edeceğiz.”
BURDUR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)