Facebook’un Türkiye’deki kültür-sanat topluluklarını desteklemek ve tanıtmak amacıyla geçtiğimiz yıl hayata geçirdiği Facebook İstanbul Topluluk Rehberi’nin “küçük işletme önerileri”ne yer veren yeni versiyonu çıktı.
İstanbul’un kültür-sanat alanında sahip olduğu zenginlikleri şehirde yaşayan toplulukların gözünden aktaran ve Facebook’un küresel “Facebook Topluluk Şehir Rehberleri” projesi kapsamında geçtiğimiz yıl Türkiye’de ilk kez hayata geçirdiği Facebook İstanbul Topluluk Rehberi’nin yeni versiyonu Türkçe ve İngilizce olarak yayınlandı.
Rehberin yeni versiyonunda, Türkiye’nin zengin kültürüne katkıda bulunmaya devam eden, ilk versiyonda yer alan sanat mekanlarının, müzelerin ve galerilerin yakınında konumlanan ve bu mekanları ziyaret eden kişilerin kaçırmaması gereken on adet küçük işletme önerisine yer verildi.
“Hedefimiz, ülkemizin sahip olduğu kültürel ve geleneksel değerleri yaşatmaya ve desteklemeye devam etmek”
Türkiye’nin sahip olduğu değerleri yaşatmanın ve desteklemenin pandemi sürecinde daha da fazla önem kazandığını dile getiren Facebook Orta Doğu, Afrika ve Türkiye Bölge Başkan Yardımcısı Derya Matraş, sözlerine şöyle devam etti: “Facebok olarak uzun zamandır Türkiye’deki insanların önem verdikleri konularda topluluk kurmaları ve varolan topluluklarını büyütmeleri için onlara destek oluyor, bu yönde yatırımlar yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl hayata geçirdiğimiz ve küreselde çıkardığımız 11’inci Facebook Topluluk Şehir Rehberi olan Facebook İstanbul Topluluk Rehberi’de, İstanbul ve Türkiye’deki diğer şehirlerde daha büyük sanat topluluklarının oluşmasına ve sanatla ilgili etkileşimlerin artmasına ön ayak olmak hedefiyle attığımız en büyük adımlardan biri oldu. Şimdi, bu rehberimizi on küçük işletme önerisiyle yeniden çıkarıyoruz.
Hedefimiz, içinde bulunduğumuz bu zor zamanlarda, ülkemizin sahip olduğu kültürel ve geleneksel değerleri yaşatmaya devam etmek. Rehberimizin bu yeni versiyonuyla el sanatları, tasarım ürünleri, geleneksel sanatlar gibi alanlarda faaliyet gösteren küçük işletmelerimize katkıda bulunabilmeyi umuyor, pandemiyi atlatacağımız güne kadar herkesi bu işletmelerin online mağazalarına göz atmaya ve onlara destek olmaya davet ediyoruz.”
“Pandemi döneminde daha önce ulaşmadığımız online satış rakamlarına ulaştık”
Fiziksel alışverişin çevrimiçine kaydığı pandemi döneminde özellikle küçük işletmeler sosyal medya platformları üzerinden hedef kitlelerine ulaşmaya ve satış yapmaya devam ediyor. Facebook İstanbul Topluluk Rehberi’nde yer alan işletmelerden biri olan ve online mağazası üzerinden yurtdışına da satış yaptığını dile getiren Define Atelier kurucusu Tuğba Ünsal, pandemi döneminde Facebook ve Instagram kullanımında ve online alışverişte yaşanan artışın ürün satışlarına doğrudan büyük bir etkisi olduğunu dile getiriyor.
Bir diğer yurtdışına satış yapan işletme 1200 Derece’nin kurucu ortağı Merve Araslı’da, fiziki atölye ve mağazalarını Haziran ayına kadar kapalı tuttuklarını ve bu dönemde tüm enerjilerini online platformlarına aktardıklarını söylüyor ve ekliyor: “Instagram üzerinde verdiğimiz reklamlarla hem marka bilinirliğimizi artırdık hem de online mağazamıza ciddi bir trafik yönlendirdik. Pandemi döneminde daha önce ulaşmadığımız online satış rakamlarına ulaştık.”
Pandemi süreciyle birlikte online mağazasını hayata geçiren nab.’ın kurucu ortağı Koray Caner ise pandeminin iş modellerinin önemli bir ayağının dijital kanallar olduğunu yeniden gözlemlemelerine vesile olduğunu ve bu süreci toplumsal fayda sağlayacak bilgilendirici içerikleri ve yeni ürün duyurularını öne çıkararak değerlendirdiklerini söylüyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Aylık arşivler: Kasım 2020
Yılın en kötü parolaları
Parolalar, siber güvenlikteki en temel korunma önlemlerinin başında geliyor. Ancak bilgisayar, tablet ve telefon kullanıcılarının bu konudaki karnesi ne yazık ki iyileşme göstermiyor. Daha önceki yıllarda olduğu gibi 2020’de de yine en çok kullanılan parola “123456” sayı dizini oldu. Siber güvenlik kuruluşu ESET, en yaygın parolaları aktardı, daha güçlü parolalar için öneriler paylaştı.
En sık kullanılan parolalarla ilgili yıllık özetlere bakıldığında çoğunlukla güvenliğin değil, kolaylığın ön planda tutulduğu hemen dikkat çekiyor. Ancak bu durum dijital hesapların ve verilerin çalınma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmasını beraberinde getiriyor.
Parola yönetim hizmetleri sunan Nordpass’ın global düzeyde gerçekleştirdiği araştırması da bu durumu doğruluyor. Siber güvenlik kuruluşu ESET’in paylaştığı bilgiye göre Nordpass, 2020 yılında internette en yaygın olarak kulanılan 200 parolayı açıkladı. Görülen o ki, kolay tahmin edilebilir çeşitli sayı kombinasyonları her zamanki gibi yine popüler.
123456 birinci sırada
En kötü on paroladan yedisi çeşitli sayı kombinasyonlarından oluşuyor. “123456” birinci sırada, “123456789 ” ise ikinci sırada yer alıyor. “12345678 ” ise beşinci sırada yer alıyor. Üçüncü sırada “picture1” ve dördüncü sırada da “password” kelimeleri geliyor.
Bu parolalar bir saniyeden kısa sürede kırılabilir
Basit parolaların oluşturduğu risk ise endişe verici: En yaygın beş parola 4,5 milyon kullanıcı tarafından kullanılıyor ve bu da 38 milyondan fazla veri ihlalini açıklıyor. Ayrıca “picture1” dışındaki tüm bu parolalar bir saniyeden kısa bir sürede kırılabilir.
İşte yılın en kötü 10 parolası:
1. 123456
2. 123456789
3. picture1
4. password
5. 12345678
6. 111111
7. 123123
8. 12345
9. 1234567890
10. senha (Portekizce’de parola anlamına geliyor)
Benim parolam da listede! Ne yapmalıyım?
Listede yer alanlardan biri de sizin parolanız ise, hesaplarınızı güvende tutmak için derhal değiştirmelisiniz. Ayrı ayrı tüm online hesaplarınız için benzeri olmayan bir metin dizisi belirleyin; doğru oluşturursanız parolanızı kırmak oldukça zor hale gelir. Bunu yaparken geçmişte kullandığınız parolaları tekrar kullanmaktan kaçının.
Parola yöneticileri, kolaylık ve güven sunar
Parola sorunu için pratik ve tutarlı bir çözüm arıyorsanız, parola yöneticisi işinize yarayabilir. Çoğu saygın güvenlik ürününün parola yönetimi konusunda önerileri bulunuyor. Örneğin ESET Smart Security Premium güvenlik yazılımında yer alan parola yöneticisi (password manager), tek bir şifreyle tüm hesaplarınıza güvenle ulaşmanızı sağlıyor. Ayrıca mümkün olan tüm hizmetlerde çok faktörlü kimlik doğrulamasını etkinleştirmelisiniz. Bu şekilde, kullanıcı bilgileri yanlış kişiler tarafından ele geçirilse bile, hesaba giriş yapmaları imkanlı olmayacaktır.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
3 yaşından sonra her yıl tansiyon ölçümü yaptırın!
Genellikle yetişkin hastalığı olarak bilinen yüksek tansiyon; genetik geçiş, çeşitli böbrek hastalıkları ve özellikle obezite nedeniyle artık çocukların da kapısını tehlikeli bir şekilde çalıyor. Acıbadem International Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, hiçbir sıkıntısı olmasa bile 3 yaşından itibaren her çocuğun tansiyonunun yılda en az bir kez ölçülmesi gerektiğini belirterek “Yüksek tansiyon yenidoğan döneminden itibaren her yaşta görülebilir ve ciddiyetle takip edilmesi gereken bir durumdur. Zira, yüksek tansiyon vücuttaki tüm damar sisteminin yapısını bozabilir. Çocuklarda da tıpkı yetişkinler gibi; beyin, göz, kalp, böbrek gibi önemli organlarda ciddi hastalıklara yol açabilir” diyor.
Bu belirtilere dikkat!
Kalbin vücuda kan pompalama işlemi sırasında damarların iç duvarında oluşan basınca tansiyon deniyor. Kalbin kan pompalarken yarattığı basınç büyük tansiyon, kalp kası gevşediğinde oluşan basınç da küçük tansiyon olarak tanımlanıyor. Ancak, yüksek tansiyon, çocuklarda genellikle belirti vermiyor. Henüz konuşamayan küçük bebeklerde, yüksek tansiyon nedensiz yere aşırı ağlamak, terlemek, sık nefes almak, beslenme güçlüğü şeklinde kendini gösteriyor. Daha büyük çocuklarda ise baş ağrısı, bulantı, kulak çınlaması, aşırı terleme, kusma, çarpıntı, görmede azalma, nefes nefese kalma ve yorgunluk gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Tansiyonun çocuklarda gün içinde ve endişe, korku, üzüntü gibi nedenlere bağlı olarak değişebildiğini anlatan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Çocukluk çağındaki normal tansiyon değerleri, çocuğun yaşına, cinsiyetine, kilo/boy oranına göre değişiyor” diyor.
Bazı hastalıklar yüksek tansiyon nedeni
Peki, çocuklarda yüksek tansiyon neden ortaya çıkıyor? Bu sorunun ilk cevabı aileden kaynaklı genetik geçiş. Bu tür durumlarda kilo fazlalığı da yüksek tansiyona eşlik ediyor. Obezitenin de yüksek tansiyona yol açtığına kaydeden Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, sözlerine şöyle devam ediyor: “Yüksek tansiyona yol açan ikincil nedenler arasında bazı böbrek ve kalp problemleri ile nadiren de olsa böbrek üstü bezleri tümörü sayılabilir. Tansiyon yüksekliği nadiren şikayete yol açar. Böbrek kaynaklı tansiyon yüksekliği gelişme geriliğine neden olur. Ayrıca burun kanaması, görmede sorun, baş ağrısı, sersemlik hissi ve epileptik nöbetler görülebilir. Tansiyon yüksekliği olduğu düşünülen çocuklarda holter cihazı ile tansiyon izlemesi yapılmalı”
Yılda bir kez tansiyonunu ölçtürün
Yüksek tansiyonun başta kalp, böbrek, damar duvarları ve sinirlerde olmak üzere çeşitli organ hasarları yapabiliyor. Yüksek basınçla pompalanan kan kalbin odacıklarında büyüme ve kalp kasında kalınlaşma yaptığından ileride koroner arter hastalığı ve kalp krizi riskini de artırıyor. Ayrıca tedavi edilmeyen tansiyonun böbrek damarlarında yarattığı hasara bağlı olarak böbreğe kan akışının yavaşlamasından sorumlu olduğunu dile getiren Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Aynı şekilde yüksek tansiyon nedeniyle beyne giden damarlar da hasarlanır. Bu da inmeye yol açabilir. Yüksek tansiyon her türlü organa giden damarı bozacağı için görmede bozulma gibi etkileri de bulunur. Bu yüzden özellikle 3 yaşın üstündeki her çocuğun tansiyonu hiçbir yakınma olmasa bile yılda bir ölçülmelidir. Üç yaş altında ise yüksek tansiyonu düşündürecek hastalıklar veya yakınmalar varsa tansiyon mutlaka ölçülmelidir” diye anlatıyor.
Tedavide ilk adım kilo kontrolü
Yüksek tansiyon tanısı konulduğunda tedavi olarak ilk başvurulan yöntem çocuğun kilosunun istenen düzeye gelmesi için diyet ve egzersize başlatılması ile duygusal destek sağlanması. Ayrıca tuz tüketiminin de sınırlanması gerektiğini vurgulayan Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi’nin verdiği bilgilere göre günlük alınması gereken tuz miktarı, ilk altı ayda bir gramdan az, bir yaşına kadar bir gram,1-3 yaş arasında 2 gram, 4-6 yaş arasında 3 gram, 7-10 yaş arasında 5 gram, 11-14 yaş arasında ve yetişkinler için de 6 gram olmalı. Bir çay kaşığı tuzun 1.5-2 gram civarında olduğunu belirten Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Yüksek tansiyon saptanırsa bu miktarlar da azaltılmalı. Sadece yemeğe konan tuz değil aynı zamanda gizli tuz dediğimiz işlenmiş gıdalardaki tuzları da düşünmek lazım. O yüzden çocukluktan itibaren abur cuburu kısıtlamak önemli. Çocuklarda 6 ay süreyle uygulanan diyet ve tuz kısıtlaması işe yaramazsa ilaç tedavisine başlanır.”
Normal tansiyon çocuğun gelişimine bağlı
Çocuklar, boy ve kilo değerlerine göre “persentil” olarak belirlenen aralıklara göre değerlendiriliyor. Persentil bebeğin / çocuğun gelişiminin normal şekilde ilerleyip ilerlemediği hakkında ipucu vermek için kullanılan bir büyüme eğrisidir. Çocuklarda büyümeyi değerlendirmek için persentil eğrileri olduğu gibi tansiyon için de yaşlara ve cinsiyete göre değişen bir persentil tablosu vardır. Bu bilgilerin ardından çocukluk çağı tansiyon düzeyi hakkında konuşan Acıbadem International Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Şeyma Ceyla Cüneydi, “Örneğin 1 yaşındaki bir erkek çocuğun kabul edilebilir alt ve üst tansiyon değerleri ile 2 yaşındaki bir erkek çocuğun kabul edilebilir alt ve üst tansiyon değerleri farklıdır. 1 yaşındaki erkek çocuğun kabul edilebilir tansiyon alt değeri 99/51, üst değeri 102/54 iken 2 yaşındaki bir erkek çocuğun kabul edilebilir tansiyon alt değeri 99/55, üst değeri ise 105/59’dur.Bu durum kız çocukları için de geçerlidir. Örneğin, 2 yaş ve 3 yaşındaki kız çocuklarının kabul edilebilir tansiyon alt ve üst değerleri birbirinden farklıdır. Özetle; her yaşın ve cinsin kabul edilen tansiyon değerleri farklıdır. Bu değerleri kilo boy oranı da etkilediği için hekiminize danışarak çocuğunuzda gözlemlediğiniz tansiyon ile ilgili şüphenizi kesinleştirebilirsiniz.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Babacan: ‘Sayın Erdoğan her şey oldu ama Cumhurbaşkanı olamadı’
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Kütahya İl Kongresi’nde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Sayın Erdoğan Türkiye’nin ihtiyacı olan bir cumhurbaşkanı olamadı
Bu sistemin adını “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi” koydular. Ancak bu sistemde olması beklenen bir cumhurbaşkanlığı makamı ve cumhurbaşkanı yok. Şu an o koltuktaki kişi, parti genel başkanlığı, belediye başkanlığı, hatta genel müdürlük, daire başkanlığı gibi konularla uğraşıyor ama öngörüldüğü gibi bir cumhurbaşkanlığı yapmıyor. Bu sistemle birlikte Sayın Erdoğan her şey oldu ama Türkiye’nin ihtiyacı olan bir cumhurbaşkanı olamadı.
Varlık Fonu’nu siz kapatmazsanız, biz kapatacağız
Şu Varlık Fonu’nu derhal kapatın. Zaten siz kapatmazsanız, biz yarın gelip kapatacağız. Ne olduğu bilinmeyen, şeffaf olmayan, her türlü denetimden uzak olan bu kara delikler vatandaşımızı sadece fakirleştirir. Buna bir son vermek lazım.
Gerçek milliyetçilik bu milleti ekmek parasına mahkûm etmek değildir
Durmaksızın “yerli ve milli” diyorlar. Yaptıkları her hatayı “milliyetçilik” örtüsü ile kamufle etmeye çalışıyorlar. Hayır, sizin hatalarınız yerlilik değil, millilik değil, milliyetçilik hiç değil. Gerçek milliyetçilik, bu ülkede yaşayan herkesin başını dik tutabilmesini sağlamaktır. Gerçek milliyetçilik, vatandaşlarımızın, çocuklarının geleceğinden kaygı duymadan başlarını yastığa koymasını sağlamaktır. Gerçek milliyetçilik, bu milleti ekmek parasına mahkum etmek değildir.
İktidarın refahtan anladığı üç beş zengin türetmek
Ülkemizde beyan edilen ücretlerin %42’si asgari ücret iken %82’si ise asgari ücretin iki katından az. Çalışanların yaklaşık yüzde 80’i, ayda 5 bin liranın altında bir gelirle ailesini geçindirmek zorunda. Hükûmetin zenginleşmeden, refahtan anladığı üç beş tane zengin türetmek. Onlar zenginleşirken bu halk fakirleşti. Onlar zenginleşirken bu halk sosyal yardımlara muhtaç hale geldi.
Etraflarındaki yandaşlardan, konvoylardan halkı göremez oldular
Büyük ortağın partisine mensup bir vekil kalkmış “Kriz yok, iş beğenmiyorlar” diyor. Bu milleti fakirleştirdiler, ekmek parasına muhtaç ettiler, bir de kalkıp vatandaşı suçluyorlar. Bunun nedeni toplumdan kopmaları. Halkla kaynaşamıyorlar. Sokaklara çıkıp bir dolaşın. Ama öyle “Eve ekmek götüremiyorum“ diyene, “Al keyif çayı iç“ demeyin. Halkımızı dinleyin de öğrenin. Etraflarındaki yandaşlardan ve konvoylar dolusu arabadan dolayı halkı göremiyorlar.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi katılımcılardan yoğun ilgi gördü
KADEM ile T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın birlikte düzenlediği ve ‘Dijital Çağda İnsan Kalmak’ temasıyla online olarak düzenlenen 4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi sona erdi. Ana sponsorluğunu Ziraat Katılım, iletişim sponsorluğunu ise Turkcell’in yaptığı ve 30’un üzerinde konuşmacının katıldığı zirve yoğun ilgi gördü. Zirvenin son gününde ise dijital çağın bilgiye ve finans sektörüne etkileri üzerinde duruldu.
Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM)’in T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte düzenlediği 4’üncü Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi, ‘Dijital Çağda İnsan Kalmak’ temasıyla online olarak yapıldı.
Üç gün süren, yurt içi ve yurt dışından 30’un üzerinde konuşmacının yer aldığı zirve katılımcılardan yoğun ilgi gördü.
Ana sponsorluğunu Ziraat Katılım, iletişim sponsorluğunu ise Turkcell’in yaptığı ve dijitalin hayata etkilerinin paylaşıldığı zirvenin son gününde ise dijital çağın bilgiye ve finans sektörüne etkileri konuşuldu.
GELECEK SENARYOLARI
Zirvenin son günündeki ilk konuşmacı olan ve siber çağda varoluşun sürekliliği sorunundan bahseden İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi, yazar Prof. Dr. Ayhan Bıçak eşitsizlik, işsizlik, iklim değişikliği gibi çağımızın problemlerini anlatarak konuşmasına başladı. Dünya genelinde DNA ve insanımsılarla ilgili araştırmaların yapıldığını söyleyen Bıçak, 2050’lerde dünyada neler olabileceğiyle ilgili üç kurguyu şöyle ifade etti:
“Küresel güçler kendi aralarında anlaşarak dünya devleti şeklinde teşkilatlanabilirler. İnsanımsıları birinci sınıf vatandaş olarak konumlayabilirler. Bir başka senaryo iklim değişikliği beklendiği gibi güçlü olursa dünya kıtlık nedeniyle sarsılıp, küresel düzen bozulur. Böyle bir durumda nüfus, yüzbinlere inecektir. Üçüncü senaryo ise bir dünya devleti kurulması. Hiçbir ülke tek başına insanlık ve toplumların sorununu diğer ülkelerden bağımsız şekilde çözemiyor.
Devletler BM çerçevesinde barış anlaşması yapabilirler. Ama bu zayıf bir ihtimal. Ahlaklılık bu noktada önemli. İnsanlığın birbirine denkliğini ancak bu şekilde kabul edebiliriz.” Dedi.
VERİNİN DOĞRULUĞU
Dublin Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ray Walshe ise bilginin dijitalleştiği bir dünyada hakikate ulaşmak için hangi yollara başvurulması gerektiğini anlattı.
Önümüzdeki neslin robotik ve yapay zekayla iç içe olacağını söyleyen Walshe, verinin hızla büyüdüğünü, bunun kontrollü ortamda yapılmasının öneminin altını çizdi. Walshe şöyle konuştu:
“5G, nesnelerin interneti, yapay zeka konuşuluyor. Akıllı bir toplum karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla yapay zeka ile sahip olduğumuz bağlı olma durumuyla akıllı bir toplum oluşturabiliyoruz. Veri en önemli kaynak ve verinin kaliteli yönetilmesi de önemli. Ben bu noktada verinin doğruluğu konusunda standartların oluşturulmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.”
FİNTECH EKOSİSTEMİNİN GELECEĞİ
‘Dijital ödeme sistemleri ve fintech ekosistemi’ panelinin konuşmacılarından biri olan Ziraat Katılım Bankası Bilgi Teknolojileri ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Said Gül, Ziraat Katılım olarak açık kaynaklı yazılımları ve teknolojileri nasıl kullandıklarını anlattı.
Fintechlerle ortaklık yaparak siber güvenlikten kimlik yönetimine kadar pek çok konuda çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Gül, fintehcleri desteklemeyi sürdüreceklerinin de altını çizdi.
Türkiye’de dijital ödeme sistemleri alanında yaşanan gelişmelerden bahseden Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Eliaçık ise finansal teknolojilerin kompleksleştiğine vurgu yaptı.
TEKNOLOJİ VE KADIN
Panelin hemen ardından ‘Kadın ve dijital dünya’ konulu bir konuşma yapan T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürü Gülser Ustaoğlu, kadınların kodlama, yazılım gibi alanlardaki mesleki eğitim ve becerilerinin geliştirilmesi, kadınların e-ticaret alanında güçlenmesini sağlayacak eğitim ve seminerler yapılması gibi hedeflerin 11. Kalkınma Planı’nda yer aldığını ifade etti. Bu konuda yapılan çalışmalardan örnekler veren Ustaoğlu, kadınların internet kullanımının erkekler seviyesinde olmasa da giderek arttığından bahsetti.
Kadın girişimciliğinin ekonomik büyümenin önemli bir bileşeni olacağının altını çizen Ustaoğlu, kadın girişimlerinin oranının daha da arttırılması konusunda önemli çalışmalar yapıldığını da aktardı.
Kadın lider sayısının artırılması için cam tavanların önüne geçecek çözümler oluşturulmasının şart olduğuna vurgu yapan Ustaoğlu, özellikle teknoloji alanında yeni kadın liderlerin oluşması için çalışmalar yapılması gerektiğini de belirtti.
MEDYA VE DİNDARLIK
Türkiye’de medya ve dindarlık konusunda konuşan Necmettin Erbakan Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Akgül ise din ve medya arasında vazgeçilmez tartışmalara medya dindarlığının da eklendiğini aktardı.
“Dini meseleler ve konular raflarda sergilenen ürünler gibi bireyin önünde. Hiçbir değerler skalası olmaksızın sosyal medyadan istediği düşünceyi satın alıyor, doğru olsun olmasın fikrini aktarıyor” diyen Akgül, bunun dijital dünyada dinlerin hakikat iddiasının izafileşmesini de beraberinde getirdiğinin altını çizdi.
Akgül, otorite olmadan dinin aslını muhafaza etmenin mümkün olmadığına da vurgu yaptı.
BİLGİ VE MANİPÜLASON
Zirvedeki Bilgi ve Manipülasyon panelinde söz alan İstanbul Medeniyet Üniversitesi öğretim üyesi Dr. İsmail Çağlar, yabancı devletler, medya kuruluşları ve Türkiye ile ilgili dezenformasyon politikalarını anlattı.
Aynı panelde konuşan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç devletlerin dijital dünyaya yaklaşımını aktardı. Farklı kurumlarda ayrı ayrı sürdürülen e-devlet ve siber güvenlik çalışmalarının 2018’de tek çatı altında toplandığını dile getiren Koç, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin dijital dönüşümün yol haritalarından da sorumlu olduğundan bahsetti. Veri konusunu önemine vurgu yapan Koç, ‘Veriniz kömür olsa bile doğru sınıflandırılarak işlendiğinde elmasa dönüştürülebilir” dedi ve amaçlarının kamunun verilerini elmasa çevirmek olduğunun altını çizdi. Yapay zekanın geleceğin manipülasyon aracı olduğunu sözlerine ekleyen Koç, verinin tekelleştirilmesi konusunun önemine de vurgu yaptı.
Panelde ‘Misenformasyonda söylem analizi: İslam karşıtlığı’ başlıklı bir konuşma yapan SETA Brüksel araştırmacılarından Zeliha Eliaçık, İslamofobinin arkasında irrasyonel bir hikaye olduğunu söyledi.
Farkındalığı yüksek, bilinçli nesillere ihtiyaç olduğunu ve bunu öncelikle kadınların benimsemesi gerektiğini ifade eden İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu, kadınların sürekli gelişmesi gerektiğini ifade etti. Dijitalleşmenin değerlerimizden, hatıralarımızdan, geleneklerimizden vazgeçmek olmadığını belirten Pembecioğlu, ancak dijital dünyada doğru bilgiye ulaşmanın zor olduğunu ve bunun için herkesin dijital okur yazarlık eğitimi almasının şart olduğunun altını çizdi.
ERKEKLER İŞ VE EĞİTİMDEN GERİ ÇEKİLİYOR
Zirvenin son konuşmasını ise Psikiyatr-Yazar Prof. Dr. Erol Göka yaptı. Tekno-Dijital dünyada gençler ile yüzleşmek başlıklı bir konuşma yapan Göka, küresel salgınla birlikte yetişkinlerin de dijitalin yerlileri haline geldiğine vurgu yaptı. Küresel salgın öncesi yaptığı gençlerle ilgili tespitlerini paylaşan Göka, şu bilgileri verdi:
“App Kuşağı, helikopter ebeveyne sahip. Hayattan ve somut insan ilişkilerinden öğrenmekten uzaklaşıyorlar. Anketlerde bencil ve mutlu görünmelerine rağmen ürkek ve çekingenler. Başka kültürü öğrenmek istiyorlar ve marka tutkunular. Tarih boyunca göremeyeceğimiz bir erkek nesli geliyor. Erkek işlerini teknoloji üstlendi. Artık erkekler de çalışmak istemiyor, dahası erkek öğrencilerin okul başarıları da giderek düşüyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre genç erkeklerin babasından daha az eğitim aldığı görülüyor.”
Başkasına bağımlı olmayı bir toplumsal başarısızlık değil, bir başarı olarak gören erkek kitlesinin olduğunu ifade eden Göka, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve obezitenin yeni nesil erkeklerin en büyük sorunları olduğunu söyledi.
“Dijital Çağda İnsan Kalmak” temalı 4. Kadın ve Adalet Zirvesi, Şirin Pancaroğlu & Bora Uymaz Topluluğu’nun verdiği kapanış konseriyle son buldu.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
İzmir Buca’da dezenfeksiyon çalışmaları hız kesmiyor
Türkiye genelinde koronavirüs (Covid-19) haritası günden güne kırmızıya bürünürken, Buca Belediyesi kentteki ilaçlama çalışmalarını sıklaştırdı. Belediye, tüm hizmet binaları ve araçları ile koronavirüs vakası tespit edilen konutlarda ve kamuya açık alanlarda dezenfeksiyon işlemlerine aralıksız devam ediyor.
Koronavirüs salgınının tırmanışa geçtiği bugünlerde, Buca Belediyesi kent genelindeki dezenfeksiyon çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Belediye ekipleri, Buca’daki 47 mahallede vaka görülen konutların yanı sıra tesisler, camiler, sağlık kuruluşları ve kamusal alanlar da Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü onaylı ilaçlarla ücretsiz olarak dezenfekte çalışması yapıyor.
Salgın sürecinin başından itibaren tüm birimlerini alarma geçirdiklerini hatırlatan Buca Belediye Başkanı Av. Erhan Kılıç, “Ekiplerimiz ile teyakkuz halindeyiz. Ancak vatandaşlarımızın da aldığı önlemleri arttırmaları gerekiyor. Biz bu konuda da bilinçlendirme çalışmalarımızı aksatmadan sürdürüyoruz. Vatandaşlarımızın zorunda olmadıkça evlerinden çıkmamalarını istiyoruz. Dışarıda ise maske, mesafe ve hijyen kuralına uymanın olmazsa olmazımız olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Bu süreci atlatıp sağlıklı günlere kavuşabilmek için hep beraber mücadele etmek zorundayız” diye konuştu.
İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Gelecek Partisi İzmir il başkanı Cüneyt İşçilik: ‘verdiğimiz mücadelenin önemi, vatandaşlara yeterince anlatılmadı’
Yeni pandemi kısıtlamalarının yetersizliği ile ilgili açıklama yapan Gelecek Partisi İzmir İl Başkanı Cüneyt İşçilik, “Türkiye’nin 14, 15 gün boyunca kapanması mecburidir. Verdiğimiz mücadelenin önemi, vatandaşlara yeterince anlatılmadı. Bunu hafta sonu İzmir’in işlek caddelerinde görmek mümkün. Yoğunluk, sosyal mesafe kuralına uyulamayacak kadar çok” dedi. COVİD-19 ile mücadele için Türkiye genelinde yeni kısıtlamalar hayata geçirildi. Kısıtlamalar kapsamında vatandaşların hafta sonları akşam 20 ile sabah 10 arasında sokağa çıkması yasaklandı. İzmir’de yasağın bitmesinin hemen ardından işlek cadde ve sokaklarda endişe verici görüntüler ortaya çıktı. Konuyla ilgili Gelecek Partisi İzmir İl Başkanı Cüneyt İşçilik, yazılı bir açıklama yaparak, COVİD-19’un öneminin vatandaşlara yeterince anlatılmadığını dile getirdi. İşçilik, daha etkin tedbirlerin alınması gerektiğine dikkat çekerken, esnafa da vurgu yaptı. “BU KISITLAMALARIN ETKİSİ ÇOK ZAYIF OLACAKTIR” Pandemi sürecinde yeni önlemlerin yetersiz kaldığına dikkat çekerek, hafta sonları cadde ve sokakların dolu olduğunu ifade eden Bakan İşçilik, “COVİD-19 pandemisiyle mücadele konusunda çok geç kalındı. Yeni alınan tedbirler ise yetersiz. Akşam saat 20.00’da başlayıp, sabah 10.00’da biten bir kısıtlamanın etkisi çok zayıf olacaktır. Özellikle İzmir gibi Türkiye’nin büyükşehirlerinde yeni önlemlerin faydalarını gözle görmek imkânsız. Türkiye’nin 14, 15 gün boyunca kapanması mecburidir. Verdiğimiz mücadelenin önemi, vatandaşlara yeterince anlatılmadı. Bunu hafta sonu İzmir’in işlek caddelerinde görmek mümkün. Yoğunluk, sosyal mesafe kuralına uyulamayacak kadar çok. Burada en büyük etki ise 9 aydır vatandaşa sunulan turkuaz tablolarda. Veriler büyük bir rahatlamaya ve rehavete sebep oldu. Bu noktada vatandaşlarımızdan da ricam lütfen çocuklarımızın geleceği, Türkiye’mizin geleceği için bir süre daha evde kalalım” dedi. “HANGİ ESNAFIN KAPISINI ÇALSAK İÇİMİZ PARÇALANIYOR” Pandemi sürecinde işletmecilere destek sağlanmadığına dikkat çeken İşçilik, “Bu süreç içerisinde devlet esnafa, KOBİ’ye, işletmeciye de desteğini göstermedi. İlk kısıtlamalar başladığı zaman da dile getirdiğimiz bir konuydu. Son aylarda vergilere ve faturalara gelen zamlar da deyim yerindeyse ateşi körükledi. İzmir’de hangi esnafımızın kapısını çalsak içimiz parçalanıyor. Dayanacak güçleri kalmadı. Şimdi yeterli tedbirler alınmazsa, yarın çok daha büyük zararlarla karşı karşıya kalacağız. En büyük zararımız ise kaybettiğimiz insanlarımız ve düzgün eğitim almadan yetişen koca bir nesil. Gerekirse olağanüstü hâl ilan edilmeli, ekonomide büyük tedbirler alınarak, özellikle devlet kurumlarında tasarrufa gidilmeli ve esnaf ayakta tutulmalı” ifadelerini kullandı. İZMİR – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı: “Kamu kaynaklarını yandaşlara peşkeş çekenler, şimdi ülkeyi katar katar peşkeş çekiyorlar’
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Akyurt İlçe Başkanlığı’nın 8 Olağan Kongresinde konuşan CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı, “Bir dönem ‘babalar gibi satarım’ diyerek kamu kaynaklarını yandaşlara peşkeş çekenler, şimdi ülkeyi Katar Katar peşkeş çekiyorlar” dedi. Ankara’nın Akyurt ilçesine kongre heyecanı yaşandı. CHP Akyurt İlçe Başkanlığı 8 Olağan Kongresi gerçekleştirildi. Pandemi kuralları çerçevesinde gerçekleşen kongreye CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı, İl Yöneticileri ve partililer katıldı. Kongrede açılış konuşması CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı tarafından gerçekleştirildi. “ÜLKEYİ KATAR KATAR PEŞKEŞ ÇEKİYORLAR” Konuşmasında Katar’la yapılan anlaşmaya dikkat çeken İl Başkanı Akıllı, “Değerli arkadaşlarım, bugün Akyurt ilçe Kongremiz için bir araya geldik. Demokrasimizin güçlenmesi adına önemsediğimiz kongrelerimizden birini gerçekleştiriyoruz. Her kongremiz ayrı bir heyecan, ayrı bir umut. Sizlerle beraber olduğum için mutluyum, gururluyum, onurluyum…Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kurulan Cumhuriyet Halk Partisi’nde kongreler demokrasi demektir. Bu heyecan ve onurla Milli Kurtuluş mücadelesi verenlerin bıraktığı mirası geleceğe taşıyoruz. Cumhuriyetin kazanımlarını koruma mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Bugün bu kazanımlar yok etmek isteyenlere karşı daha güçlü mücadele etmek zorundayız. Ülkemiz bir kara gün yaşadı. Borsa İstanbul’un yüzde 10’u Katar’a satıldı. Antalya Limanı Katar’a satıldı. Haliç Altın Boynuz Projesi Katar’a satıldı. İstinye Park Katar’a satıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Katar Enerji işleri Bakanlığı arasında imzalanan protokol ile su kaynaklarımızın yönetimi Katar’a devredildi. Bir dönem ‘babalar gibi satarım’ diyerek kamu kaynaklarını yandaşlara peşkeş çekenler, şimdi ülkeyi Katar Katar peşkeş çekiyorlar” dedi. “TARIMDA, SANAYİDE, EKONOMİDE, TURİZMDE HER GEÇEN GÜN ÜLKEMİZ GERİYE DOĞRU GİDİYOR” Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik durumu ve üretimdeki yetersizliği dile getiren Başkan Akıllı, “Tarımda, sanayide, ekonomide, turizmde her geçen gün ülkemiz geriye doğru gidiyor. İşsizlik, yoksulluk, yokluk, yolsuzluk artıyor. Esnafımız dükkanını siftahsız kapatıyor. Borçlar nasıl kapanacak bunun hesabını yapıyor. Çiftçi perişan. Ürettiği ürünü para etmiyor. Kazandığı, gübreye, ilaca, sulamaya yetmiyor. Gümrükte vergiyi düşürerek ithalatın önünü açtılar. Daha yakın bir zamanda savaşın sürdüğü Suriye’den zeytinyağı ithal ettiler. Tarımda yaşanan plansızlık, iş bilmezlik nedeniyle Suriye’den patates getirdiler. Niğdeli üreticinin patatesi para etmedi. Emekli, öğretmen geçinemiyor. İkinci iş arıyor. İhracat düştü. Sanayicimiz zor günler yaşıyor. Ama onlar ülkenin kaynaklarını Katar’a peşkeş çekmenin derdinde. Artık yeter. Mart’ın sonunda açan içekler meyveye durdu. Umutlar çoğaldı. Cumhuriyet Halk Partisi iktidara yürüyor. İlk seçimde bu iktidar gidecek, yağma düzeni bitecek. Cumhuriyet Halk Partisi, laik, demokratik ve modern Türkiye’nin sarsılmaz destekleyicisi ve koruyucusu parti olma kararlılığı ile mücadeleyi sürdürecektir. Bu inanç ve azimle, başta Başkan olmak üzere bütün çalışma arkadaşlarımıza yürekten teşekkür ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı. Kongrede yapılan seçimde tek İlçe Başkanı adayı Filiz Geygel, seçildi. Kongre CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı’nın, Geygel’i tebrik etmesi ve toplu fotoğraf çekimi ile sonlandı. ANKARA – BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
11. Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması’nın başvuruları 25 Aralık’ta sona erecek
İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV) kurucu başkanı Dr. Nejat F. Eczacıbaşı adına iki yılda bir düzenlediği Ulusal Beste Yarışması’nın on birincisinin başvuruları 25 Aralık 2020 Cuma günü sona erecektir. On birinci yarışmanın viyolonsel konçertosu dalında düzenlendiğini hatırlatan yarışma Genel Sekreteri, İKSEV Yönetim Kurulu üyesi, dramaturg Serdar Ongurlar, içinde bulunduğumuz küresel salgın koşulları dikkate alınarak eserlerin sekiz kopya basılı olarak değil CD’ye kaydedilerek gönderilmesini istedi. Ongurlar, ilk eleme toplantısının zoom üzerinden yapılacağını belirterek, katılımcıların şartnamedeki koşulları eksiksiz yerine getirerek eserlerini 25 Aralık 2020 Cuma günü saat 17.00’ye kadar Mithatpaşa Caddesi No: 861. Kat 7 Daire 7 Göztepe- Konak- İzmir adresine göndermeleri gerektiğini bildirdi.
Gürer Aykal (Orkestra Şefi), Erdoğan Davran (Solo Çellist), Çağ Erçağ (Solo Çellist), Turgay Erdener (Besteci), Rengim Gökmen (Orkestra Şefi), Hasan Uçarsu (Besteci ) ve Serdar Yalçın’dan (Besteci-Orkestra Şefi) oluşan seçici kurul Şubat ayı içinde zoom üzerinden yapacağı ilk değerlendirme toplantısında “Finale Kalan Eserleri” belirleyecektir. Yarışma, 34. Uluslararası İzmir Festivali’nde yapılacak Final Konseri ile sonuçlanacaktır. İKSEV, seçici kurul, eseri seslendiren orkestra üyeleri ve dinleyicilerin oylarıyla belirlenecek birinciye 15.000 TL, ikinciye 9.000 TL ve üçüncüye 6.000 TL ödül verecektir. Yarışma konseri İKSEV tarafından CD haline getirilecektir.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)
Rusça Eğitim Festivali İstanbul’da
Geçtiğimiz hafta Rusya’nın önde gelen filolog, öğretmen, bilim insanlarının katılımıyla “Uluslararası Eğitim Keşifleri” proje kapsamında Rusça dilinde etkinlikler gerçekleştirildi. Bu Rusça dili festivali için özel olarak Moskova’dan İstanbul’a bir ekip geldi. Etkinliğin misafirleri birkaç saatliğine olsa da uygulanacak olan yeni pandemi kısıtlamalarını unutarak keyifli dakikalar geçirdiler .
Uluslararası eğitim keşifleri.
Avusturya, Fransa ve Türkiye’de Rus dili, edebiyatı ve eğitime adanmış ücretsiz kültür etkinlikleri projesi, Rusya Federasyonu Eğitim Bakanlığı’nın girişimiyle Almira ekibi tarafından yürütüldü. İstanbul’daki etkinlik Beyoğlu Belediyesi destekleri ile gerçekleşti.
20 Kasım’da Rusça diline ilgi duyan, Rus kültüründen ilham alan tüm Türkiye sakinleri, çeşitli konuşma, yarışma ve quizlere katılıp, ünlü yazar, filolog ve bu alanda diğer ünlü kişilerle tanışma imkânı buldular. Proje kapsamında modern Rus kültür eğilimleri ve Rusya’da eğitim fırsatları ile ilgili konuşmalar yapıldı, Türkiye’de Rusça öğrenimi ile ilgili bilgiler paylaşıldı.
İSTANBUL’DA KISITLAMALAR BAŞLAMADAN YETİŞTİLER!
Yüz yüze etkinliğimiz dopdolu ve hareketli geçti.
13:00 – “Uzaktan eğitimde okul ve üniversite öğrencilerinin dikkatini çekme yöntemleri”. Faydalı internet kaynakları ve kitaplar. Konuşmacı: A.S. Pushkin Devlet Rus Dili Enstitüsü’nün Yabanci Dil olarak Rusça Eğitim Merkezi müdür yardımcısı Tamara Kargı.
14:00 – Hikâye anlatma tiyatrosu. Çocuklar ve yetişkinler için Uzay
konulu interaktif performans.
15:00 – Rusya Federasyonu milli kahramanı (2012), FGBU NII CPK astronot birliği üyesi, Rusya Federasyonu pilot ve astronotu Andrey Borisenko ile online görüşme.
15:30 – Eğitim konulu Rus Loto oyunu. Katılımcılar arasında ödül çekilişi.
16:00 – “Rusya Halklarının Çeşitliliği”. Dağıstan Cumhuriyeti Milli Sanatçısı Akhmed
Akhmedov’un interaktif sunumu, Kazan Federal Üniversitesi öğretim üyesi İlsur Nafikov.
16:40 – “Rusça ve Türkçe. Diller ve kültürler diyaloğu”. Klasik Rus edebiyat tercümanı, Prof. Dr. Hülya Arslan (Yeditepe Üniversitesi) ve Rusya Bilimler Akademisi Yazım Komisyonu üyesi, Gramota.ru sitesinin baş editörü PhD Vladimir Pakhomov.
RUS DİLİ VE RUS EDEBİYATINA MERAKLI HERKES, 4 ARALIK’TA Kİ PROGRAMA ÜCRETSİZ DAVETLİDİR.
Programa katılmak isteyen herkes tr.gorus.world adlı web sitesinden kayıt yaptırarak 4 Aralık günü yapılacak etkinliklere çevrimiçi Online olarak ücretsiz ve canlı olarak katılabilirler…
Programda; Perezvony isimli Rus halk müziği orkestrası konserinde çocuklar için müzikli masal ve dünyaca ünlü rock müzikleri, dilbilimci ve filologlardan Rusça öğrenim ve öğretim ile ilgili dersler, Rus kültür bilgisi testi, hikaye anlatma dersi vb. sizi bekliyor.
BÜTÜN ETKİNLİKLERE GİRİŞ ÜCRETSİZ.
Uluslararası Eğitim Keşifleri projesi kapsamında tüm etkinlikler ücretsizdir. Program; Yurtdışında yaşayanlar, okuyanlar ve çalışanlar , modern Rusya’yı daha yakından tanıma imkânı için gerçekleştiriliyor.
BEYAZ HABER AJANSI (BHA)